CORPORATE GOVERNANCE APPROACH OF ISTANBUL STOCK EXCHANGE COMPANIES
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-023
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-023
Kurumsal yönetişim, kurumsal iletişim ve iç paydaş kavramlarının, her geçen gün gelişerek ilerleyen kavramlar olduğu görülmektedir. Kurumların uzun ömürlü iş yaşamına sahip olmalarında ve iç paydaşlarıyla olan iletişimlerinde yalnızca özgün ve başarılı faaliyetlerde bulunmaları yeterli değildir. Kurumsal yönetişim ilkelerinin kurum kültürüne yerleştirilmesi ve iş tanımlarının bu perspektifte oluşturulmasıyla her kurum, kendisini tanımlayabilir ve inovatif perspektifle büyüyen öğrenen organizasyon ismini alabilir. Dünyanın küresel bir köy olarak tanımlandığı günümüzde kurumların da küreselleşmeden etkilendikleri önemli bir gerçekliktir ve bu etkileşimden en az zararla ve en yüksek karla çıkabilmeleri gerekmektedir. Bu gereklilik her kurum açısından kurumsal yönetişim ilkeleri eşliğinde planlanan dinamik ve stratejik kurumsal iletişim faaliyetleri, interaktif iç paydaş etkileşimi ile mümkün olmaktadır. Çünkü iç paydaşlar, temel yönetişim prensipleri göz önünde bulundurulduğunda bir kurum için en temel değerdir. Bu sebeple iç paydaş memnuniyeti ve sadakati sağlanamamış bir kurumun kurumsal yönetişim ve kurumsal iletişim prensiplerini yerine getirmekte güçlük çektiği söylenebilmektedir. "Kurumsal Yönetişim Sürecinde İç Paydaşların Katılımında Kurumsal İletişimin Rolü" konu başlıklı tez çalışmasında yer verilen araştırma kapsamında İstanbul"da yer alan X kurumuna gidilmiş ve altı kişi ile birebir derinlemesine görüşme gerçekleştirilmiştir. Bu görüşme için 4 konu başlığı ve her konu başlığı için ayrı ayrı, toplam 21 adet derinlemesine görüşme soru formu oluşturulmuştur. Araştırma kapsamında incelenen X kurumun kurumsal yönetişim, kurumsal iletişim ve iç paydaş kavramlarına yönelik yaklaşımını incelemek amaçlanmıştır. Bu kapsamda tez çalışmasının en önemli sorunsalını yine tez çalışmasının konu başlığı oluşturmaktadır. Çünkü kurumsal yönetişim kavramı sürekli öğrenen, gelişen, kendini yenileyen, değişime açık, risk alabilen ve riskleri yönetebilen bir kurum olmayı ifade eden iletişimsel bir yönetim sürecidir. Bu yönetim sürecini de kurumsal iletişim faaliyetleri ve iç paydaşlarla birlikte yürüterek ileriye götürmeyi amaç edinmiştir. İstanbul"da yer alan X kurumunda tez konu başlığının varlığı araştırılmış ve bu doğrultuda yarı yapılandırılmış soru formları oluşturulmuştur. Hazırlanan yarı yapılandırılmış soru formları görüşme yapılan kişilere dağıtılarak araştırma gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda X kurumunun kurumsal faaliyetleri, kurum-çalışan etkileşimi incelenmiş ve gözlenmiştir. Vaka analizi ile elde edilen veriler içerik analizi kullanılarak çözümlenmiş ve bulgular yorumlanmıştır. Bulgular kapsamında araştırmanın gerçekleştirildiği X kurumunda, kurumsal yönetişim kavramının sistem içerisinde tam uygulanmadığı bu sebeple kurumsal iletişim sürecinin yönetişim noktasında fazla aktif kullanılmadığı, yönetişim anlayışıyla ilerlemediği, iç paydaşların kurumsal yönetişim sürecinde çok fazla katılımlarının gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır. Elde edilen ve çözümlenen bulgular sonuç ve öneriler bölümüne aktarılarak detaylı bir biçimde tartışılmıştır. ; The concepts of institutional governance, institutional communication and internal stakeholders have been gaining popularity day by day. Operating in an efficient and unique manner may not be deemed adequate for the institutions to maintain a long life cycle and a proper interaction with the internal stakeholders. Any institution may define its function and structure in a proper way and may be entitled as "a continuously learning organization equipped with innovative perspective" upon adopting institutional governance principles in institutional culture and reframing definitions of positions accordingly. Institutions are clearly affected by globalization today when world may be defined as a global village, thus, they have to survive attaining minimal loss and maximum profit principle which can be maintained through dynamic and strategic institutional communication activities along with interactive interaction with internal stakeholders as internal stakeholders may be defined as basic assets from elementary governance principles. An institution which could not maintain internal stakeholder satisfaction and loyalty may be deemed to fail to adopt institutional governance and communication principles. This dissertation entitled "Role of Institutional Communication in Participation of Internal Stakeholders in Institutional Governance" covers fieldwork of in-depth interviews with six employees recruited by X in İstanbul. A total of 21 in-depth interview forms structured on 4 topics for each has been formed for interviewing purposes. The aim of the research is to analyze attitude of X towards concepts of institutional governance, institutional communication and internal stakeholder, thus, the title of the dissertation may be deemed to represent the main research question. Institutional governance may be defined as a communicational management process to attain an institutional structure of constinuous learning which is apt to develop, to take and manage the risks. The abovementioned management process may be developed through institutional communication activities and participation of internal stakeholders. This dissertation aims to trace institutional communication in X in İstanbul, thus, a number of semi-structure interview forms has been formed for this purpose and these forms has been distributed to the interviewees. Institutional activities and institution-employee interaction in X has been observed and inspected. Data gathered has been analyzed and interpreted through content analysis method. The findings of the research imply that institutional communication is not adopted in a complete manner within the system, thus, it can not be operated efficiently in governance and internal stakeholders can not participate in institutional communication in a proper way. Findings has been discussed in conclusion and further recommendations chapter in detail.
BASE
Örgüt araştırmalarında ilk olarak kurumları ve kurumsallaşmayı merkeze alan eskikurumsal kuram ortaya çıkmış, daha sonra yerini kurumların aktör davranışlarını nasılşekillendirdiğini gözlemleyen yeni kurumsal kurama (YKK) bırakmıştır. Zamaniçerisinde aktörlerin kurumlar karşısında sınırlı da olsa hareket alanlarının bulunduğuyönündeki tartışmalar sonucu kurumsal girişimcilik ve kurumsal iş yazını ortayaçıkmıştır. Kurumsal girişimcilik ve kurumsal iş yazını ile birlikte daha önce aktörlerinkurumlar karşısındaki tepkilerini inceleyen YKK, aktörlerin kurumların ortaya çıkması,sürdürülmesi ve değiştirilmesindeki rollerini de incelemeye başlamıştır. Bu çalışmadakurumsal kuramda yaşanan söz konusu gelişmelerin ışığında Osmanlı Devleti'nde uzunyıllar faaliyet gösteren İlmiye Teşkilatı'nın Mülazemet (Atama-Yükseltme) Sistemimercek altına alınmıştır. Osmanlı Devleti'nde yargı ve eğitim öğretimin (kaza ve tedris)esasını oluşturan katı şeriat hükümlerinin yanı sıra padişahlar tarafındankanunnamelerle ortaya konan işleyiş usulleri ve fetvalarla desteklenen MülazemetSistemi'nin neden olduğu zorlayıcı kurumsal baskılara rağmen, İlmiye Teşkilatı'nda buhükümlere ters düşen payeli tayinlerin kimi zaman farklı biçimlere bürünerek varlığınısürdürmesi oldukça dikkat çekici bir husustur. Bu tez çalışmasında, kurumsal aktörlerinpayeli tayin kurumunun sürekliliğini sağlayabilmek amacıyla hangi kurumsal işlerebaşvurdukları incelenmiştir. Çalışmanın en önemli bulgusu, aktörlerin söz konusukurumun sürekliliğini sağlamak üzere farklı dönemlerde farklı söylemler geliştirmeleriancak bu söylemlerin meşruiyet kaynağı olarak daima dinin temel alınmasıdır.Böylelikle bu çalışmada kurumların sürdürülmesi sürecinde dini söylemin rolüMülazemet sistemi örneği üzerinden tarihi bağlam içerisinde ortaya konmaktadır. --- The old version of institutional theory, which is based on institutions andinstitutionalism, emerged in organization studies at first. Later on, new institutionaltheory that observes how institutions shape actor behaviours has taken its place.Institutional entrepreneurship and institutional work literature emerged as a result ofdiscussions over time that although it is limited, actors have areas of action. Togetherwith institutional entrepreneurship and institutional work literature new institutionaltheory, which previously examined actors' reactions, also began to examine the roles ofactors in the processes of emergence, maintenance and change of institutions. In parallelwith this perspective, within the scope of this thesis, the Mulazemet (Appointment)System of Ilmiye Organization, which has been active in the Ottoman Empire for manyyears, is examined. Although coercive institutional pressures caused by variouspractices established by the rulers' code of laws and appointment system reinforced byreligious fetwas as well as the rigid sharia law which underlies the foundation ofjurisdiction and education system, existence of favourable appointments within IlmiyeInstitution contrary to these provisions is highly remarkable. In this study, whichinstitutional works were used to maintain favourable appointments as an institution isexamined. The most important finding of the study is that actors develop differentdiscourses in different periods in order to ensure the maintenance of an institution butthese discourses are always based on religion as a source of legitimacy. Thus, the role ofreligious discourse is revealed within the historical context through the example ofMulazemet System in this study
BASE
Örgüt araştırmalarında ilk olarak kurumları ve kurumsallaşmayı merkeze alan eski kurumsal kuram ortaya çıkmış, daha sonra yerini kurumların aktör davranışlarını nasıl şekillendirdiğini gözlemleyen yeni kurumsal kurama (YKK) bırakmıştır. Zaman içerisinde aktörlerin kurumlar karşısında sınırlı da olsa hareket alanlarının bulunduğu yönündeki tartışmalar sonucu kurumsal girişimcilik ve kurumsal iş yazını ortaya çıkmıştır. Kurumsal girişimcilik ve kurumsal iş yazını ile birlikte daha önce aktörlerin kurumlar karşısındaki tepkilerini inceleyen YKK, aktörlerin kurumların ortaya çıkması, sürdürülmesi ve değiştirilmesindeki rollerini de incelemeye başlamıştır. Bu çalışmada kurumsal kuramda yaşanan söz konusu gelişmelerin ışığında Osmanlı Devleti'nde uzun yıllar faaliyet gösteren İlmiye Teşkilatı'nın Mülazemet (Atama-Yükseltme) Sistemi mercek altına alınmıştır. Osmanlı Devleti'nde yargı ve eğitim öğretimin (kaza ve tedris) esasını oluşturan katı şeriat hükümlerinin yanı sıra padişahlar tarafından kanunnamelerle ortaya konan işleyiş usulleri ve fetvalarla desteklenen Mülazemet Sistemi'nin neden olduğu zorlayıcı kurumsal baskılara rağmen, İlmiye Teşkilatı'nda bu hükümlere ters düşen payeli tayinlerin kimi zaman farklı biçimlere bürünerek varlığını sürdürmesi oldukça dikkat çekici bir husustur. Bu tez çalışmasında, kurumsal aktörlerin payeli tayin kurumunun sürekliliğini sağlayabilmek amacıyla hangi kurumsal işlere başvurdukları incelenmiştir. Çalışmanın en önemli bulgusu, aktörlerin söz konusu kurumun sürekliliğini sağlamak üzere farklı dönemlerde farklı söylemler geliştirmeleri ancak bu söylemlerin meşruiyet kaynağı olarak daima dinin temel alınmasıdır. Böylelikle bu çalışmada kurumların sürdürülmesi sürecinde dini söylemin rolü Mülazemet sistemi örneği üzerinden tarihi bağlam içerisinde ortaya konmaktadır. --- The old version of institutional theory, which is based on institutions and institutionalism, emerged in organization studies at first. Later on, new institutional theory that observes how institutions shape actor behaviours has taken its place. Institutional entrepreneurship and institutional work literature emerged as a result of discussions over time that although it is limited, actors have areas of action. Together with institutional entrepreneurship and institutional work literature new institutional theory, which previously examined actors' reactions, also began to examine the roles of actors in the processes of emergence, maintenance and change of institutions. In parallel with this perspective, within the scope of this thesis, the Mulazemet (Appointment) System of Ilmiye Organization, which has been active in the Ottoman Empire for many years, is examined. Although coercive institutional pressures caused by various practices established by the rulers' code of laws and appointment system reinforced by religious fetwas as well as the rigid sharia law which underlies the foundation of jurisdiction and education system, existence of favourable appointments within Ilmiye Institution contrary to these provisions is highly remarkable. In this study, which institutional works were used to maintain favourable appointments as an institution is examined. The most important finding of the study is that actors develop different discourses in different periods in order to ensure the maintenance of an institution but these discourses are always based on religion as a source of legitimacy. Thus, the role of religious discourse is revealed within the historical context through the example of Mulazemet System in this study
BASE
Sivil toplum örgütlerinin örgütsel performansı ile ilgili çalışmalar; sivil toplum, kâr amacı gütmeyen, vakıf, hükümet dışı, dernek, üçüncü sektör ve devlet dışı terimleri kullanılarak yazınlar incelendiğinde, araştırma sayısının oldukça az olduğu görülmektedir. İlgili yazınlarda, sivil toplum örgütlerinin örgütsel performanslarının, organizasyonlar açısından oldukça önemli kurumsallaşma düzeyi ve kurumsal yönetişim uygulamaları ile aralarındaki ilişkiler yerine; başka faktörler ile ilişkilerini gösteren çalışmalar mevcuttur. Sivil toplum örgütlerinin, örgütsel performansları üzerinde kurumsallaşma düzeyi ve kurumsal yönetişim uygulamalarının ne kadar etkileri olduğunun anlaşılabilmesi için araştırma yapılması gerekliliği neticesinde; sivil toplum örgütlerinden kurumsallaşma düzeyi ve kurumsal yönetişim uygulamalarının boyutları arasında yer alan şeffaflık, etkin iletişim, her bireyin yönetime katılıma hakkına açık olma hallerini benimsemiş, kısacası topluma karşı duyarlı olduğunun ve toplumdaki bireyleri önemsediğinin göstergesi sayılabilecek günümüzün en yaygın ve erişilebilir iletişim araçlarından genel ağ sayfasına ve elektronik posta adresine sahip sivil toplum örgütleri üzerinde araştırma yapılabileceği düşüncesi üzerinde durulmuştur.Bu düşünceden hareketle, araştırmanın Türkiye'deki durumu gösterebilmesi için herhangi bir ayrım yapılmaksızın; Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü ve Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından genel ağ sayfaları aracılığıyla faal oldukları toplumla paylaşılmakta olan dernekler ve vakıflar ile ilgili mevzuata tabi 126,531 sivil toplum örgütünden, faal genel ağ sayfasına ve elektronik posta adresine sahip olduğu belirlenen 6,988 sivil toplum örgütüne yönelik, genel ağ üzerinden anket uygulamasına dayalı araştırma gerçekleştirilmiş olup araştırmaya kısmen katılım gösterenler de dahil olmak üzere toplam 718 sivil toplum örgütü katılmıştır. Araştırma neticesinde, anketin tamamına katılım gösteren 287 sivil toplum örgütünün verileri değerlendirilmiş ve sivil toplum örgütlerinin performansları üzerinde kurumsallaşma düzeyinin ve kurumsal yönetişim uygulamalarının anlamlı ve pozitif etkileri olduğu sonucuna varılmıştır. --- Some studies have been carried out on the basis of civil society organizations; when all the literature involving civil society, non-profit, foundations, non-governmental, associations, the third sector, and non-state terms are analyzed, the number of researches appears to be quite low. In the literature concerned, the co-relations between the organizational performance of the civil society organizations and other factors are displayed; instead of its relation to institutionalization level and corporate governance practices which are very important when it comes down to an organization.In the framework of the research necessary for the understanding of just how much effect corporate governance has on the organizational performance of the civil society organizations; the transparency present between the dimensions of institutionalization level and corporate governance, practices the effective communication, the adoption of the idea that every individual is in an open state to the right of joining the management, in short, the key point of all this, is the conscience that studies can be conducted on all civil society organizations that possess the most common and accessible type of communication tools such as an internet website and an e-mail address, signs that such an organization is sensible to the society and caring towards each and every individual in that society.Based on this viewpoint, without any distinctions made so that the findings convey the current situation in Turkey, a study based on a survey app has been conducted through the internet: out of the 126,531 civil society organizations in accordance with the legislation released by the Directorate General for Relations with Civil Society and the Directorate General of Foundations through general network pages shared with the community they are acting in, the study was intended for the 6,988 civil society organizations that possess a functioning website. This equals to a participation total of 718 civil society organizations including the ones who have partly participated. As a result of the studies conducted, the data of all 287 civil society organizations that saw the survey to completion were evaluated; it was concluded that institutionalization level and corporate governance practices have quite the positive and significant effect on the performance of these nongovernmental organizations.
BASE
Liderlik ve strateji kavramları genel olarak önemli amaçların iki başat öğesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Birisi amaçlar, hedefler, misyon gibi diğer kavramlarla bütünleşik bir şekilde yapılanın ne şekilde yapılacağını ortaya koyarken; lider ve liderlik kavramı yapılanların iradi kaynağını ortaya koyar. Son dönemlerdeki küresel ölçekli değişimlere bağlı olarak ülkemizin içinde olduğu değişim sürecinin hangi dayanaklara sahip olduğunun ele alınması gerekmektedir. Ülkemiz yönetim yapısındaki değişimin dinamiklerine baktığımız zaman öz olarak öne çıkan kavramlar 1980'lerden itibaren Dünya Bankası, OECD, IMF gibi küresel kuruluşlarca birer reçete olarak ileri sürülen yönetişim, desentralizasyon, reform, yeni kamu yönetimi, toplam kalite yönetimi gibi kavramlardır. Bu yönüyle ülkemizde görülen değişimin kendisi de reçetesi de ülkenin kendine özgü dinamiklerine uzak bir görünüm sergilemektedir. Çalışma küresel trendlerin tüm dünya ülkelerini olduğu gibi ülkemizi de etkilediği bir süreçte yaşanan yapısal değişimlerin arka planını ele alan bir çalışma olarak özellikle 2002'den itibaren hız kazanan kurumsal dönüşümleri yönlendiren ana stratejiyi ele almaktadır. ; The terms strategy and leadership are usually regarded as the two principals of significant goals.While the former one presents how a specific goal to be reached integrated with the terms aims, targets and missions, the latter one and leader presents the voluntary source of the actions. Associated with the recent global scaled changings, which base the changing period through which our country is passing has should be dealt with. When we consider the dynamics leading changes in our country's governing structure, the principal terms have been governance, decentralization, reform, new public administration and total quality management, which have been recommended as recipe by global institutions like World Bank, OECD and IMF since 1980. However, not only its recipe but also the changing itself seems to be for from being suitable to the dynamics peculiar to our country. This study deals especially with the main strategy which directs institutional transformation gainig speed since 2002 as a study dealing with the background of structural changings in a period in which global trends affect our country like all other countries in the world.
BASE
Pay sahiplerinin genel kurul toplantısına etkin bir şekilde katılımının sağlanması uluslararası kurumsal yönetim ilkeleri arasında yerini almıştır. Buna karşı özellikle halka açık anonim ortaklıklarda pay sahiplerinin yönetimsel hakları kullanmaktaki isteksizlikleri güç boşluğu sorununun ortaya çıkmasına neden olmuştur. Ortakların oy kullanmasının önündeki engelleri kaldırmak son dönemlerde özellikle kurumsal yönetim uygulamaları çerçevesinde daha da önem kazanmıştır. Bunun en önemli aracı da genel kurullara katılımı sağlayan altyapının gelişmiş olmasıdır. Genel kurulların fiziki ortamdan çıkarılıp internet dünyasına açılmasının tartışılmasının en önemli nedenlerinden biri de elektronik genel kurullar sayesinde ortakların genel kurullara katılımının artacağı öngörüsüdür. Halka açık anonim ortaklıklarda pay sahiplerinin yönetimsel hakları kullanmaktaki isteksizlikleri 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun çözmeye çalıştığı sorunlardan biridir. Bu sorunun çözümünü teminen TTK genel kurul toplantılarına elektronik ortamda katılıma imkân veren modern bir sistemi benimsemiştir. Bu çalışmada, 01.10.2012 tarihinde ülkemizde uygulanmaya başlanan ve kapsamı itibariyle dünyada ilk olan elektronik genel kurul sistemi ve sistemin oy haklarının kullanımına etkisi incelenmiştir. ; Ensuring the eective participation of shareholders in general assembly meetings is among the international corporate governance principles. Nevertheless, reluctance of shareholders to exercise their administrative rights, especially on listed companies, causes a power gap problem. Removing the obstacles in voting at general meetings has gain more importance lately within the concept of corporate governance. The most important tool of this was developing of the infrastructure that allows participation in the general assembly meetings. One of the most important reasons to discuss the removal of general assembly meetings from the physical environment to the online world is the prediction of an increase in shareholder participation through the electronic general assembly meetings. Reluctance of shareholders to exercise their administrative rights on listed companies is one of the problems addressed with Turkish Commercial Code (TCC) numbered 6102. In order to solve this problem, TCC adopted a modern system that allows shareholders to attend general assembly meetings electronically. In this study, electronic voting system, which was launched on 01.10.2012 in our country as a rst in the world within its scope, and the eect of this system to exercise voting rights were discussed.
BASE
Text in Turkish; Abstract: Turkish and English ; Includes bibliographical references (leaves: 106-116) ; xii, 117 leaves ; Sürdürülebilirlik, başta iş dünyası olmak üzere akademisyenler tarafından da ilgi gören bir konudur. Sürdürülebilirlik kavram olarak büyüme yerine kalkınmayı öngörmektedir. Bu nedenle sürdürülebilirlik olmadan kalkınma olmayacağı gibi, kalkınma olmadan da sürdürülebilirlik olamaz. Sürdürülebilir kalkınma; bugünün ve geleceğin yaşamının planlanması, gelecek nesillerin ihtiyaçlarının bugünden karşılanabilmesi için gerekli imkânların sunulması şeklinde tanımlanır. Ekonomiyle birlikte toplumun da parçası olan işletmeler de süreç kâr odaklı iken küreselleşmenin getirdiği etkiyle yerini çevresel ve sosyal göstergelerle dengeleyerek gerçekleşmektedir. Bu üçlü dengeleme; çevresel, sosyal ve ekonomik göstergeler aynı zamanda sürdürülebilir kalkınmanın boyutlarını oluşturmaktadır. İşletmeler sürdürülebilirlik raporları ile iç ve dış paydaşlarına kurumlarının gerçek performanslarını yansıtmakla birlikte faaliyette bulundukları çevreye karşı sorumluluklarını da gözler önüne sermektedirler. İşletmelerin varlıklarını sürdürülebilir kılmak adına kurumsal şekilde devam etmeleri Kurumsal Sürdürülebilirlik kavramını ortaya çıkartmıştır. İşletmeler bu kavram gereğince, yalnızca kurumun çıkarını değil, sistemin çıkarını göz önünde bulundurarak hareket etmelidir. İşletmelerin hem finansal raporlama yapması hem de sürdürülebilirlik raporlama yapmaları halinde pek çok sayıda doküman oluşması, kreditörler tarafından yorumlanmakta güçlük çekilmesi neticesinde geleceğin raporlaması olarak adlandırılan entegre raporlamaya geçiş süreci başlamıştır. Çalışma dört bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde sürdürülebilirlik kavramına değinilmiş; sürdürülebilirlik raporlamasının içeriği ve önemi incelenmiştir. İkinci bölümde kurumsal sürdürülebilirlik hakkında genel bilgiler verildikten sonra kurumsal sürdürülebilirlik modelleri ele alınmıştır. Üçüncü bölümde, sürdürülebilirlik ile ilgili kuruluşlar hakkında bilgi verilmiş; sürdürülebilirlik ölçüm uygulamaları olan Sürdürülebilirlik Endekslerine değinilmiştir. Son bölümde ise finansal raporlamadan entegre raporlamaya geçiş sürecinden bahsedilmiş; entegre raporun tarihsel gelişimi, kapsamı, amacı, işletmelere sağladığı fayda, içeriği ve kılavuz ilkeleri detaylı bir şekilde incelenmiştir. Türkiye'de az sayıda yayınlanan entegre raporlardan farklı iki sektör seçilerek içerik karşılaştırılması yapılmıştır. Bu kuruluşlar; T.Garanti Bankası A.Ş., Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) ve Çimsa Çimento T. A.Ş. 'dir. ; Sustainability is also a topic of interest to academics, especially in the business world. Sustainability foresees development instead of growth as a concept. For this reason, there will be no sustainability without sustainability, and there will be no sustainability without development. Sustainable development; the planning of today's and future's life, and the provision of necessary facilities for the needs of future generations to be met today Businesses, which are part of the economy and society, are realized by balancing the environmental and social manifestations with the effect of globalization, while the process is profit-oriented. This triple balancing; environmental, social and economic indicators also constitute the dimensions of sustainable development. Operational sustainability reports and internal and external stakeholders reflect the true performance of their organization, as well as their responsibilities towards the environment in which they operate. Organizational continuity of businesses in order to make their assets sustainable has led to the concept of Corporate Sustainability. According to this concept, businesses should act not only in the interest of the institution but also in the interest of the system. In the event that businesses do both financial reporting and sustainability reporting, the process of transitioning to integrated reporting, which is called the reporting of the future in the sense that the formation of a large number of documents is interpreted by the creditors and is difficult, has begun. The study consists of four parts. In the first chapter, the concept of sustainability is mentioned; the content and importance of sustainability reporting has been. In the second chapter, corporate sustainability models are discussed after giving general information about corporate sustainability. In the third chapter, information on sustainability related organizations was given; Sustainability Indexes, which are sustainability measurement applications. In the last section, the transition process from financial reporting to integrated reporting is mentioned; the historical development of the integrated report, the scope, the purpose, the benefits, content and guiding principles it has provided to the enterprises have been examined in detail. Comparing two different sectors selected a small number of integrated content from published reports it was made in Turkey. These organizations; T. Garanti Bankası A.Ş., Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) and Çimsa Çimento T.A.Ş.
BASE
ÖZET 1980 sonrası yaşanan yönetsel değişim sonucu sivil toplum kuruluşları yönetişim kapsamında politika belirleyici bir aktör olarak kamu ve özel sektör kuruluşları ile birlikte karar mekanizmasında yer almaya başlamıştır. Böylelikle sivil toplum kuruluşları temsiliyet düzeyinin geliştirilmesi ve demokratik bir topluma ulaşma yolunda hak ve özgürlüklerin gerçekleşmesi açısından önemli bir rol kazanmıştır. Bu çerçevede siyasi katılım kavramına bir alternatif olarak sunulan sivil toplum kuruluşları temsili demokrasinin yaşadığı çoğulculuk problemini çözerek hukuk devletini gerçekleştirmenin bir aracı haline gelmiştir. Bu vesile ile sivil toplum kuruluşları vatandaşların katılımcı, çoğulcu, şeffaf bir demokratik yapı içerisinde aktif yurttaş olarak yer almalarını sağlayacaktır. Bu noktada, özellikle Türkiye'de yönetişim mekanizmasının etkili bir şekilde işlemesi için sivil toplum kuruluşlarının yeterli kurumsal kapasiteye sahip olup olmadığı sorusu ortaya çıkmaktadır. Türkiye'de sivil toplum kuruluşlarına yönelik bulunan mevzuat STK'ların kurumsal kapasitelerini geliştirmeleri açısından zayıftır. Bu açıdan sivil toplum kuruluşlarının yönetişim çerçevesinde etkili bir şekilde yönetildiği ve katılım mekanizmalarının geliştiği günümüz koşulları ile uyum sağlayacak mevzuatın düzenlemesi ihtiyacı devam etmektedir. Bu durum sivil toplum kuruluşlarının kendisi için tanımlanan bu görev ve sorumlulukları etkin bir şekilde yönetilerek yerine getirebilmeleri için şüphesiz kurumsal kapasitelerini arttırmalarını gerektirmektedir. Bu tez çalışmasında Sivil Toplum Kuruluşlarının Kurumsal Kapasite Geliştirme Zorlukları ele alınarak literatür analizi, içerik analizi mevzuat analizi yapılmış ve niteliksel araştırma metotlarından yarı yapılandırılmış mülakat yöntemi kullanılmıştır. Bu kapsamda kurumsal Kapasite Geliştirme Stratejileri kapsamında bir model oluşturulup Türkiye'de faaliyet gösteren çeşitli sivil toplum kuruluşları ile yarı yapılandırılmış mülakatlar gerçekleştirilerek bu sivil toplum kuruluşlarının kurumsal kapasite analizleri gerçekleştirilmiştir. Tez çalışmasında ulaşılan sonuçlar açısından stratejik yönetimi uygulayan sivil toplum kuruluşları etkili bir şekilde yönetilmekte; stratejik yönetim, kurumsal yönetim ve kurumsal iletişim kurumsal kapasite gelişimini hızlandırmakta ve STK'ların kurumsal kapasitesinin gelişmesi kurumsallaşmayı beraberinde getirmektedir. --- ABSTRACT Because of the administrative change experienced after 1980, civil society organizations started to take part in the decision mechanism together with public and private sector organizations as a policy-determining actor within the scope of governance. In this way, civil society organizations have an important role in terms of improving the level of representation and realizing the rights and freedoms in reaching a democratic society. In this context, civil society organizations presented as an alternative to the concept of political participation has been a means of realizing the rule of law by solving the pluralism problem of representative democracy. By this means, civil society organizations will ensure that citizens take part in a participatory, pluralistic, transparent democratic structure as active citizens. At this point, the question arises as to whether or not civil society organizations have sufficient corporate capacity for the effective functioning of the governance mechanism. Located legislation for civil society organizations in Turkey is weak in terms of developing corporate capacities of civil society organizations. In this respect, the need for the regulation of legislation that will comply with the current conditions to be developed by the participation mechanisms of civil society organizations within the framework of governance effectively continues. This requires undoubtedly increasing the institutional capacity of civil society organizations in order to effectively manage and fulfill these duties and responsibilities defined for them. In this thesis, Corporate Capacity Development Difficulties of Civil Society Organizations have been addressed and a model has been formed within the scope of Corporate Capacity Building Strategies. In this thesis; literature analysis, content analysis, legislation analysis and semi-structured interview method which is one of the qualitative research methods had been used. In this context, with various civil society organizations operating in Turkey it was carried out semi-structured interviews. Then, institutional capacity analyzes of these non-governmental organizations were carried out. In terms of the results achieved in the thesis, civil society organizations implementing strategic management are managed effectively; strategic management, corporate governance and corporate communication accelerate institutional capacity development, and the corporate capacity development of civil society organizations brings about institutionalization.
BASE
ÖZET1980 sonrası yaşanan yönetsel değişim sonucu sivil toplum kuruluşları yönetişim kapsamında politika belirleyici bir aktör olarak kamu ve özel sektör kuruluşları ile birlikte karar mekanizmasında yer almaya başlamıştır. Böylelikle sivil toplum kuruluşları temsiliyet düzeyinin geliştirilmesi ve demokratik bir topluma ulaşma yolunda hak ve özgürlüklerin gerçekleşmesi açısından önemli bir rol kazanmıştır. Bu çerçevede siyasi katılım kavramına bir alternatif olarak sunulan sivil toplum kuruluşları temsili demokrasinin yaşadığı çoğulculuk problemini çözerek hukuk devletini gerçekleştirmenin bir aracı haline gelmiştir. Bu vesile ile sivil toplum kuruluşları vatandaşların katılımcı, çoğulcu, şeffaf bir demokratik yapı içerisinde aktif yurttaş olarak yer almalarını sağlayacaktır. Bu noktada, özellikle Türkiye'de yönetişim mekanizmasının etkili bir şekilde işlemesi için sivil toplum kuruluşlarının yeterli kurumsal kapasiteye sahip olup olmadığı sorusu ortaya çıkmaktadır. Türkiye'de sivil toplum kuruluşlarına yönelik bulunan mevzuat STK'ların kurumsal kapasitelerini geliştirmeleri açısından zayıftır. Bu açıdan sivil toplum kuruluşlarının yönetişim çerçevesinde etkili bir şekilde yönetildiği ve katılım mekanizmalarının geliştiği günümüz koşulları ile uyum sağlayacak mevzuatın düzenlemesi ihtiyacı devam etmektedir. Bu durum sivil toplum kuruluşlarının kendisi için tanımlanan bu görev ve sorumlulukları etkin bir şekilde yönetilerek yerine getirebilmeleri için şüphesiz kurumsal kapasitelerini arttırmalarını gerektirmektedir. Bu tez çalışmasında Sivil Toplum Kuruluşlarının Kurumsal Kapasite Geliştirme Zorlukları ele alınarak literatür analizi, içerik analizi mevzuat analizi yapılmış ve niteliksel araştırma metotlarından yarı yapılandırılmış mülakat yöntemi kullanılmıştır. Bu kapsamda kurumsal Kapasite Geliştirme Stratejileri kapsamında bir model oluşturulup Türkiye'de faaliyet gösteren çeşitli sivil toplum kuruluşları ile yarı yapılandırılmış mülakatlar gerçekleştirilerek bu sivil toplum kuruluşlarının kurumsal kapasite analizleri gerçekleştirilmiştir. Tez çalışmasında ulaşılan sonuçlar açısından stratejik yönetimi uygulayan sivil toplum kuruluşları etkili bir şekilde yönetilmekte; stratejik yönetim, kurumsal yönetim ve kurumsal iletişim kurumsal kapasite gelişimini hızlandırmakta ve STK'ların kurumsal kapasitesinin gelişmesi kurumsallaşmayı beraberinde getirmektedir. --- ABSTRACTBecause of the administrative change experienced after 1980, civil society organizations started to take part in the decision mechanism together with public and private sector organizations as a policy-determining actor within the scope of governance. In this way, civil society organizations have an important role in terms of improving the level of representation and realizing the rights and freedoms in reaching a democratic society. In this context, civil society organizations presented as an alternative to the concept of political participation has been a means of realizing the rule of law by solving the pluralism problem of representative democracy. By this means, civil society organizations will ensure that citizens take part in a participatory, pluralistic, transparent democratic structure as active citizens. At this point, the question arises as to whether or not civil society organizations have sufficient corporate capacity for the effective functioning of the governance mechanism. Located legislation for civil society organizations in Turkey is weak in terms of developing corporate capacities of civil society organizations. In this respect, the need for the regulation of legislation that will comply with the current conditions to be developed by the participation mechanisms of civil society organizations within the framework of governance effectively continues. This requires undoubtedly increasing the institutional capacity of civil society organizations in order to effectively manage and fulfill these duties and responsibilities defined for them. In this thesis, Corporate Capacity Development Difficulties of Civil Society Organizations have been addressed and a model has been formed within the scope of Corporate Capacity Building Strategies. In this thesis; literature analysis, content analysis, legislation analysis and semi-structured interview method which is one of the qualitative research methods had been used. In this context, with various civil society organizations operating in Turkey it was carried out semi-structured interviews. Then, institutional capacity analyzes of these non-governmental organizations were carried out. In terms of the results achieved in the thesis, civil society organizations implementing strategic management are managed effectively; strategic management, corporate governance and corporate communication accelerate institutional capacity development, and the corporate capacity development of civil society organizations brings about institutionalization.
BASE