Medyada tanıklık: Türkiye'de askeri darbeler
In: Yayın / Beta 2135
In: İletişim dizisi 53
Government and the press; Coups d'état; Turkey
9 Ergebnisse
Sortierung:
In: Yayın / Beta 2135
In: İletişim dizisi 53
Government and the press; Coups d'état; Turkey
Orta Doğu ve Kuzey Afrika'nın en eski ve büyük medeniyetlerinden biri olan Mısır, sahip olduğu verimli Nil topraklarıyla, zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarına yakınlığıyla, Afrika ve Asya kıtalarını birbirine bağlayan yollar üzerinde stratejik bir konuma sahiptir. Ayrıca Arap ülkeleri içinde üçüncü, Afrika kıtasında ise ikinci büyük ekonomiye sahip olan Mısır, önemli bir deniz ticaret yolu olan Süveyş Kanalı ile Asya ve Avrupa ticaretinin kavşak noktasında bulunmaktadır.Beş yüz yıllık ortak dini ve tarihi mirasa sahip olan Mısır ve Türkiye köklü ekonomik ve toplumsal bağlarla ilişkilerini bugüne kadar sürdürmüştür. Türkiye ve Mısır ilişkileri dünya ve özellikle bölgedeki siyasi ve ekonomik gelişmelere göre şekillenmiştir. Türkiye'deki 1980 askeri darbesinden sonraki dönemde gelişmeye başlayan Türkiye ve Mısır siyasi ve ekonomik ilişkileri 2000'lı yıllarda hız kazanmıştır. Dünyada siyasi ve ekonomik etkiye sahip olan güçlerin bölgeye müdahalesiyle Türkiye ve Mısır ilişkileri olumsuz etkilenmesine rağmen ticari ilişkiler gelişmektedir.Tez üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde; Türkiye'nin coğrafi yapısı, tarihi, siyasi, idari ve sosyal yapısı, ekonomik yapısı ve ticareti değerlendirilmiştir. İkinci bölümde; Mısır'ın coğrafi yapısı, tarihi, siyasi, idari ve sosyal yapısı, ekonomik yapısı ve ticareti değerlendirilmiştir. Üçüncü bölümde ise; Türkiye'nin ve Mısır'ın dış ticaret verileri, ithalat ve ihracat yaptıkları ülkeler, başlıca ithalat ve ihracat yaptığı ürünler, Avrupa Birliği ve Orta Doğu ülkeleriyle ekonomik ilişkileri, kendi aralarında yapmış oldukları Anlaşma ve Protokoller, 2008 – 2017 yılları arasında Mısır ve Türkiye ticari ilişkileri, kendi aralarında yaptıkları ticarette yaşanan sorunlar, 2013 Askeri Darbe Öncesi ve Sonrası Türkiye ve Mısır Arasındaki Ticaretin Karşılaştırması ile ilişkilerde son durum başlığı yer almaktadır. --- Egypt, one of the oldest and largest civilizations of the Middle East and North Africa, has a strategic position on the roads connecting Africa and Asia with its fertile Nile lands and rich oil and natural gas resources. Egypt, which is the third largest in the Arab countries and the second largest in the African continent, is located at the crossroads of Asian and European trade with the Suez Canal, an important maritime trade route.Five hundred years of common religious and historical heritage having relations with Egypt and Turkey deep-rooted economic and social ties has continued until today. Turkey and Egypt relationship has been shaped by political and economic developments in the world and in particular regions. To develop in the period after the 1980 military coup in Turkey, Turkey and Egypt began political and economic relations have gained momentum in the 2000s. With the intervention of the forces that have political and economic influence in the world, Turkey and Egypt relations are developing commercial relations, although adversely affected.The thesis consists of three parts. In the first chapter; geographical structure of Turkey, historical, political, administrative and social structure, economic structure and trade are evaluated. In the second part; Egypt's geographical structure, historical, political, administrative and social structure, economic structure and trade have been evaluated. In the third section; Turkey and Egypt's foreign trade data, imports and exports and countries of major import and export his products, economic relations with the European Union and Middle East countries, their agreement they have made with each other and Protocols, between 2008 - 2017, Egypt and Turkey trade relations, the problems experienced in their trade among themselves, Before and After the 2013 military coup in Turkey, and Egypt's relations with the comparison between trade is the last state title.
BASE
Orta Doğu ve Kuzey Afrika'nın en eski ve büyük medeniyetlerinden biri olan Mısır, sahip olduğu verimli Nil topraklarıyla, zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarına yakınlığıyla, Afrika ve Asya kıtalarını birbirine bağlayan yollar üzerinde stratejik bir konuma sahiptir. Ayrıca Arap ülkeleri içinde üçüncü, Afrika kıtasında ise ikinci büyük ekonomiye sahip olan Mısır, önemli bir deniz ticaret yolu olan Süveyş Kanalı ile Asya ve Avrupa ticaretinin kavşak noktasında bulunmaktadır. Beş yüz yıllık ortak dini ve tarihi mirasa sahip olan Mısır ve Türkiye köklü ekonomik ve toplumsal bağlarla ilişkilerini bugüne kadar sürdürmüştür. Türkiye ve Mısır ilişkileri dünya ve özellikle bölgedeki siyasi ve ekonomik gelişmelere göre şekillenmiştir. Türkiye'deki 1980 askeri darbesinden sonraki dönemde gelişmeye başlayan Türkiye ve Mısır siyasi ve ekonomik ilişkileri 2000'lı yıllarda hız kazanmıştır. Dünyada siyasi ve ekonomik etkiye sahip olan güçlerin bölgeye müdahalesiyle Türkiye ve Mısır ilişkileri olumsuz etkilenmesine rağmen ticari ilişkiler gelişmektedir. Tez üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde; Türkiye'nin coğrafi yapısı, tarihi, siyasi, idari ve sosyal yapısı, ekonomik yapısı ve ticareti değerlendirilmiştir. İkinci bölümde; Mısır'ın coğrafi yapısı, tarihi, siyasi, idari ve sosyal yapısı, ekonomik yapısı ve ticareti değerlendirilmiştir. Üçüncü bölümde ise; Türkiye'nin ve Mısır'ın dış ticaret verileri, ithalat ve ihracat yaptıkları ülkeler, başlıca ithalat ve ihracat yaptığı ürünler, Avrupa Birliği ve Orta Doğu ülkeleriyle ekonomik ilişkileri, kendi aralarında yapmış oldukları Anlaşma ve Protokoller, 2008 – 2017 yılları arasında Mısır ve Türkiye ticari ilişkileri, kendi aralarında yaptıkları ticarette yaşanan sorunlar, 2013 Askeri Darbe Öncesi ve Sonrası Türkiye ve Mısır Arasındaki Ticaretin Karşılaştırması ile ilişkilerde son durum başlığı yer almaktadır. --- Egypt, one of the oldest and largest civilizations of the Middle East and North Africa, has a strategic position on the roads connecting Africa and Asia with its fertile Nile lands and rich oil and natural gas resources. Egypt, which is the third largest in the Arab countries and the second largest in the African continent, is located at the crossroads of Asian and European trade with the Suez Canal, an important maritime trade route. Five hundred years of common religious and historical heritage having relations with Egypt and Turkey deep-rooted economic and social ties has continued until today. Turkey and Egypt relationship has been shaped by political and economic developments in the world and in particular regions. To develop in the period after the 1980 military coup in Turkey, Turkey and Egypt began political and economic relations have gained momentum in the 2000s. With the intervention of the forces that have political and economic influence in the world, Turkey and Egypt relations are developing commercial relations, although adversely affected. The thesis consists of three parts. In the first chapter; geographical structure of Turkey, historical, political, administrative and social structure, economic structure and trade are evaluated. In the second part; Egypt's geographical structure, historical, political, administrative and social structure, economic structure and trade have been evaluated. In the third section; Turkey and Egypt's foreign trade data, imports and exports and countries of major import and export his products, economic relations with the European Union and Middle East countries, their agreement they have made with each other and Protocols, between 2008 - 2017, Egypt and Turkey trade relations, the problems experienced in their trade among themselves, Before and After the 2013 military coup in Turkey, and Egypt's relations with the comparison between trade is the last state title.
BASE
In: Profil 158
ÖZETDARBELER VE TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNE ETKİLERİBu tezin temel amacı, Türkiye'de yaşanan askeri darbelerin ekonomi üzerindeki etkilerini devlet-sınıf ilişkileri temelinde incelemektir. Bunun temel sebebi, askeri darbeler ile ekonomik durum arasında bir bağlantı bulunup bulunmadığının araştırılması olmuştur. Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından sivil iktidara ve ülke yönetimine doğrudan ya da dolaylı olarak yapılan müdahalelerin ekonomiye nasıl ve ne yönde etki ettiği sorusunun cevabına ulaşılmaya çalışılmıştır. Ortaya çıkan temel sonuç göstermektedir ki, askeri darbelerin ekonomik rakamlar üzerindeki yansımaları değişiklik göstermekle birlikte, çoğunluk açısından hiçbir kazanıma yol açmadığı açıktır. Aksine, her darbe sonrasında ülkenin demokratikleşme süreci askıya alınmış ve özellikle geniş halk kitlelerini daha da yoksullaştıran gelişmeler yaşanmıştır. Buna karşın ülkedeki egemen sınıf olarak tanımlanabilecek sermaye sınıfı ise süreçten bir takım kazanımlar elde ederek çıkabilmiştir. Bu durum devlet ile sermaye sınıfı arasında her daim varolan işbirliğinin darbe dönemlerinde de kesintisiz ve artan bir biçimde sürdürüldüğünün bir göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır. ABSTRACTCOUPS D'ETAT AND THEIR EFFECTS ON TURKISH ECONOMYThe fundamental object of this MA thesis is to analyze, on the basis of state-class relations, the effects of military coups in Turkey in the sphere of economy. The main reason for focusing on this topic lies in the need for a research on whether a relationality can be detected between military coups and the condition of the economy. Accordingly, in the text, an answer is tried to be elaborated to the question of how the direct or indirect interventions of the Turkish Armed Forces on civil governments and national administration exerted effects on economy and the nature of these effects.As the main result of the research shows, although the effects of military coups on economic indicators vary, it is clear that the coups did not bring any "benefits" as regards the majority of the population. Instead, with each coup d'état the democratization process in the country was suspended and the way paved for an increase in poverty for large masses of people. On the other hand, the capitalist class, which can be posited as the dominant class in the country, survived the coups d'état periods with certain benefits. This can be regarded as an indication of that the collaboration between the state and the capitalist class, present at times of civil governments, continues without interruption and indeed intensifies during coups d'état periods.
BASE
Askerî darbe, askerlik mesleğince benimsen emir-komuta zinciri zihniyetine tabi, eyleminde ve söyleminde şiddet barındıran, toplumsal ve siyasal alana müdahaledir. Bu müdahale toplumların demokratikleşme yolundaki adımlarını geriletir ve durdurur. Askerî darbelerin yaşandığı ülkelerde siyaset ve yönetim, darbe ihtimali ile her zaman kıskaç altındadır. Bu ihtimal bireylerin hafızalarının bir köşesinde saklanır. Darbenin etkisi, sadece hafızalarda değil, toplumsal alanı düzenleyen en önemli metinlerde, anayasalarda da saklıdır. Türkiye'de anayasaların oluşturulması, darbeler sonucunda olmuştur. Bu anayasalar, darbe mimarı askerî yenin kendi özerklik alanını toplum karşısında güçlendiren düzenlemelerini de bol miktarda içermektedir. Eğitim, sağlık, barınma, personel rejimi gibi pek çok açıdan farklı uygulamalara tabi olan askerî kesimin yaptığı ve yaptırdığı darbe ürünü anayasalar ayrıca askere özgü yargı kurumlarını da oluşturmuştur. Böylelikle devletin temeli olan yasama, yürütme ve yargı kuvvetlerinden diğerlerini denetleyebilme niteliğini haiz yargı kuvvetini kendisi için özerkleştirmiştir. Askerî bürokrasi, askerî yargı mevzuat ve kurumlarını, 1960 ve 1980 darbeler sonrası Anayasaları ile sivil yargı alanının karşısında üretmiştir. Bu çalışmada Türkiye'de 1960 darbesi, 1971 muhtırası, 1980 darbesi ve 2016 darbe girişimi sonrasında askerî yargı kurumlarının nasıl şekillendiği açıklanmıştır. Askerî n özellikle yargı alanında etkinliğini kuvvetlendirecek kurumlar oluşturarak, sivil bürokrasi aleyhine özerklik alanını genişlettiği gözlenmiştir. ; The military coup, subject to the mentality of the chain of command embraced by military profession, thus is violent in its act and the rhetoric, is an intervention to social and political arena. This intervention halts and reverses the process of democratization of societies. In the countries where military coups were experienced once, politics and government are under claws of possible coup d'etat. This possibility stored in the memories of the individuals: The effects ...
BASE
Yaklaşık yetmiş yıldır uluslararası ilişkilerde önde gelen politika araçlarından birisi olmasına karşın dış yardımın alıcı ülkelere etkisi halen tam olarak açığa kavuşturulmuş değildir. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarafından oluşturulan dış yardım yaklaşımının resmi hedefleri arasında gelişmekte olan ülkelerde refahı artırma, fiziki altyapıyı geliştirme, eğitim düzeyini yükseltme ve çocuk ölümlerini azaltmanın yanı sıra yolsuzlukla mücadele ve demokratikleşme teşviki bulunmaktadır. Ancak, literatür bu yaklaşımın birçok ülkede ekonomik krizlere, darbelere ve iç çatışmalara yol açtığına işaret etmektedir. Bu tablonun sebepleri arasında, donör ülkelerin stratejik çıkarlarının yardımın resmi hedeflerinin önüne geçmesinin yanı sıra, alıcı ülkelerin yapısal ve kültürel farklılıklarının göz ardı edilmesi gösterilmektedir. Öte yandan, 2000'li yıllardan başlayarak Çin ve Türkiye kendi dış yardım yaklaşımlarını geliştirmişlerdir. Çin alıcı ülkelerden siyasi reform talep etmeden başta petrol olmak üzere enerji altyapısına odaklanmış ve Afrika'nın 1 numaralı ihracat ortağı haline gelmiştir. Türkiye ise yardımlarında sosyal altyapılar ve hizmetler sektörüne ağırlık verirken alıcı ülkelerle tarihi ve kültürel bağlarını güçlendirmektedir. Makale önce söz konusu üç yaklaşımın çerçevelerini çizmekte, daha sonra bu farklılıkların alıcı ve donör ülkeler için doğuracağı muhtemel sonuçları tartışmaktadır. ; Although foreign aid has been a primary policy tool in international relations for almost seventy years, its effects on recipient countries have not been clarified yet. The foreign aid approach that was formed by the United States (US) has the official goals of extending welfare, developing physical infrastructure, increasing the level of education and lowering child mortality rate, as well as fighting corruption and supporting democracy, in developing countries. However, the literature indicates that this approach has led to economic crises, coups d'état and domestic conflicts in several countries. The reasons for this outcome include the prioritization of the strategic interests of donor countries over the official goals of aid, in addition to the disregard of the structural and cultural differences of recipient countries. In contrast, China and Turkey have developed their own foreign aid approaches beginning in the 2000s. China has focused on energy, especially oil, infrastructure without demanding political reform from recipient countries and become the primary export partner of Africa. Turkey, on the other hand, has concentrated its efforts on social infrastructure and services, while strengthening its historical and cultural ties with the recipient countries. This article first draws the contours of these three approaches and then discusses their potential implications for recipient and donor countries.
BASE