Suchergebnisse
Filter
181 Ergebnisse
Sortierung:
A Comparative Study of the Freedom of Expression in Turkey and EU
In: The Turkish yearbook of international relations, Band 44, Heft 0, S. 51-148
RELIGION, VIOLENCE AND THE ISLAMIC TRADITION OF NONVIOLENCE
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-040
Comparison of the Need Satisfaction, Happiness in Life, Academic Motivation and Life Purpose of University Students With and Without Economic Freedom
In: Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
The aim of this study is to examine the satisfaction of needs, happiness, academic motivation and life purpose of students who work and do not work in a job that provides financial benefits during the university life. The research is based on correlational research design. The sample of the study consists of 381 (261 women and 120 men) students studying at universities throughout Turkey during the 2021-2022 academic year. The data were collected through The Psychological Needs Scale, Oxford Happiness Scale-Short Form, Academic Motivation Scale, Scale of Life Goals-Short Form and Demographic Information Form. In line with the main purpose of the study, independent groups t-test was used to examine whether the average means of variables differed by gender and financial benefit, and Pearson correlation analysis was used to examine the relationships between satisfaction of needs, happiness, academic motivation and life purpose. The results revealed that there was a significant and positive relationship between the satisfaction of needs, happiness, academic motivation and life purpose. The level of inner purpose, happiness and academic motivation, which is one of the two sub-dimensions of life purpose, differed according to gender. The difference was in favor of women. The level of relationship need, happiness in life, academic motivation and life goals, which was one of the three subdimensions of need satisfaction, differed according to economic freedom. The difference was in favor of students who did not work at a job.
Avrupa'da radikal sağ partiler ve göç karşıtlığı; Güvenlik ekseninde Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) ve Hollanda Özgürlük Partisi (PVV) incelemesi ; Radical right-wing parties and anti-immigration in Europe; Reviewan Security Axis of Freedom Party of Ausria (FPÖ) and Party for Freedom of Netherland...
Avrupalı devletlerin güvenlik algılamaları zaman içerisinde bazı değişim ve dönüşümler geçirmiştir. Günümüz itibariyle açıkça belirtilmemekle birlikte göçmen olgusu güvenlikleştirmenin merkezinde yer almaktadır. Güvenlikleştirme sürecinde aktör olarak devlet, herhangi bir sorunu tehdit olarak algıladığında o soruna öncelik verir. Sorun olarak tanımlanan "nesne" özel olarak ulusal güvenlik meselesi olarak kabul edilirse devletler bununla baş etmek için de özel haklara sahip olduğunu iddia eder. Soğuk Savaş sonrasında Avrupalı devletlerin güvenlik anlayışında göçmenler aleyhine değişim olmuştur. Aşırı sağ düşüncesi ile hareket eden ve göçmen karşıtı tutum gösteren siyasal partiler yükselişe geçmiştir. Bu çalışmada güvenlikleştirme kavramları ve Avrupa Birliği'nde göçün güvenlikleştirilmesi incelenmiştir. Daha sonra Avrupa'da göçmen karşıtlığı üzerinden siyaset yapan Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) ile Hollanda Özgürlük Partisi (PVV), durum çalışması modeline göre incelenmiştir. Bu seçimin nedeni ise her iki partinin göçmen karşıtlığında son yıllarda dikkat çeken faaliyetlerinin olmasıdır. Ayrıca FPÖ ve PVV'nin ırkçılık ve yabancı düşmanlığı ile birlikte Avroseptizm konusunda ortak söylemlerinin olmasıdır. Çalışmanın sonucunda, Avrupa genelinde göçmenlere yönelik ötekileştirici bir anlayışın güçlenmeye başladığı ve bunun da aşırı sağcı siyasi gruplar tarafından istismar edildiği tespit edilmiştir. ; Security perceptions of European states have undergone some changes and transformations over time. As of today, the immigration phenomenon is at the center of securitization, although it is not clearly stated. As an actor in the securitization process, when the state perceives a problem as a threat, it gives priority to that problem. If the "object" defined as the problem is specifically considered a national security issue, states claim that they also have special rights to deal with it. After the Cold War, the security understanding of European states changed against immigrants. Political parties acting with the far-right mindset and displaying an anti-immigrant attitude are on the rise. In this study, securitization concepts and securitization of migration in the European Union have been examined. Later, the Austrian Freedom Party (FPÖ) and the Dutch Freedom Party (PVV), which conduct politics over anti-immigration in Europe, were analyzed according to the case study model. The reason for this choice is the remarkable activities of both parties in anti-immigration in recent years. In addition, FPÖ and PVV have common discourses on Euroseptism along with racism and xenophobia. As a result of the study, it has been determined that a marginalizing understanding towards immigrants has begun to strengthen across Europe and this has been exploited by far-right political groups.
BASE
Türkiye'deki mevcut siyasi partilerin milliyetçilik anlayışlarında dinin yeri ; The place of religion within the understanding of nationalismin Turkey's current political parties
TEZ11146 ; Tez (Yüksek Lisans) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2018. ; Kaynakça (s. 117-120) var. ; xii, 120 s. : tablo ; 29 cm. ; Tez çalışmasında Türkiye'deki mevcut siyasi partilerin milliyetçilik anlayışlarında dinin yerinin incelenmesi hedeflenmiştir. Günümüzde milliyetçi söylemi oluşturan yedi siyasi partinin tüzüklerinin, ideolojik kısımlarının seçilmesi yoluyla araştırma yapılmıştır. Milliyetçilik kuramları doğrultusunda, Türkiye'deki milliyetçilik anlayışlarının siyasi parti tüzükleri yoluyla çözümlenmesi çalışmanın kapsamını oluşturmaktadır. Milliyetçiliğin ne olduğu, tarih içerisinde ne zaman ortaya çıktığı, nasıl gelişim gösterdiği, ne zaman sosyal bilimlere konu olduğu, üzerine yapılan tartışmaların ve araştırmaların neler olduğu, Türkiye'ye nasıl ve ne zaman girdiği ile milliyetçiliğin Türkiye'deki tarihsel dönüşümü çalışmanın konusu olacaktır. Milliyetçiliğin gerek Dünya'da gerekse Türkiye'de tarihsel, siyasal ve toplumsal olarak yaratmış olduğu dönüşümlerden ötürü, sosyal bilimcilerin araştırma konusu olmuştur. Türkiye'de de milliyetçilik, milliyetçilik ve din üzerine çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Ancak sosyal bilimlerin güncelliğini koruması ve ülkemizde milliyetçiliğin yeni evrelere girmesinden ötürü, güncel çalışmalara her zaman ihtiyaç olduğu söylenebilir. Ayrıca bu çalışma, Türkiye'de mevcut olan milliyetçi görüşleri, siyasi partilerin tüzüklerinde, milliyetçi kuramlar doğrultusunda inceleyeceğinden, milliyetçi olarak değerlendirilen görüşlerin, ne olduğuna dair de yeni bir fikir sağlayacaktır ; In this thesis study, the analysis of religion in the current political parties in Turkey is aimed. It is made with the regulations of seven political parties that form the nationalist discourse in present Turkey and selected ideological values of these parties. In accordance with the nationalism theories, the idea of this thesis is to study and analyze the understandings of nationalism in Turkey through the regulations of political parties. Definition of nationalism, its time of emerge in history, its growth, its time of becaming a subject to social sciences, the revelation of the nature of studies and arguements practiced on it, along with when and how it is included in Turkey and its historical transformation in Turkey will be the main topic of this paper. Both in the world and the Turkey, nationalism has been a research subject because of its ability to create historical, political and social transformations. Also in Turkey, there's been various researches done about nationalism, nationalism and religion. But, because of the always-updated status of social sciences and nationalism's always-evolving nature in our country, it can be said that up to date researches are always needed as well. Besides, this study will provide a new idea about the opinions which are defined as nationalistic and its identity through the paper's style of analyzing with the regulations of political parties and nationalistic theories on the present nationalistic opinions in Turkey.
BASE
Friedrich August von Hayek'in Bireycilik Perspektifinde Özgürlük ve Sorumluluk Kavramı; The Concepts of Freedom and Responsibility in the Individualist Perspective of Friedrich August von Hayek
In: Liberal Düşünce Dergisi, Band 0, Heft 109, S. 1-25
Bu çalışmada 20. Yüzyılın en önemli liberal düşünürlerinden biri olan Friedrich August von Hayek'in özgürlük düşüncesinin temellerini kurduğu bireycilik anlayışı, bir toplum için bizatihi gerekli olan özgürlük fikri ve özgürlükle her zaman ilintili olan sorumluluk düşüncesi irdelenmiştir. Hayek'in bireycilik, özgürlük ve sorumluluk düşüncesi çağdaş klasik liberal geleneğe damgasını vuran kendiliğinden doğan düzen fikrinin açılımıyla belirtilmiş ve toplum içerisinde somut hale getirilmesi savunulmuştur.
Hatta Hayek bütün çalışmalarını ve yazılarını kendiliğinden doğan düzen düşüncesi etrafında sistematize etmiştir. Hayek bireylere ve onların özgürlüklerine verdiği değerle, toplumsal düzenin tasarımlı bir şekilde kontrol edilmesine karşı çıkışı temsil etmiştir. Yine Hayek'e göre liberal geleneğin niteliği olan birey, özgürlük ve sorumluluk gibi kavramların bir sosyal düzen için gerekli olduğunu savunmuş ve genel liberal gelenekten ayrılmıştır.
Avrupa Birliği Hukuku ve Avrupa Birliği Adalet Divanı içtihatları ışığında ticari şirketlerin yerleşme ve serbest dolaşım özgürlüğü ; The freedom of establishment and mobility of corporations in consideration of European Union Law and European Court of Justice's awards
Avrupa Birliği Ortaklık Mevzuatı'nda gerçek kişilere tanınan serbest dolaşım özgürlüğü, Kurucu Andlaşma'da yer alan hükümler gereğince tüzel kişilere de uygulanabilir niteliktedir. Bu durumun sonucu olarak herhangi bir Birlik üyesi devlette kurulan bir ticari şirket, Birlik'e üye diğer devletlerde, herhangi bir kısıtlamaya maruz kalmaksızın ticari faaliyette bulunabilecektir. Serbest dolaşım ve yerleşme özgürlüğü tüzel kişilerde, şirket merkezinin bir ülkeden diğerine taşınması; ya da diğer ülkelerde şube veya bağlı şirket açılması yoluyla sağlanmaktadır. Üye devletler, serbest dolaşım ve yerleşme özgürlüğü ilkesi uyarınca yabancı şirketlerin, ülkelerinde ticari faaliyette bulunmasına kısıtlama getiren iç hukuk hükümlerinden kaçınmak durumundadır. Tüzel kişilere tanınan bu iki hakkın altında yatan temel gaye ise yerli-yabancı şirket ayrımının ortadan kaldırılması suretiyle sermaye akışının hızlandırılması ve ortak pazar ekonomisinin sağlanmasıdır. Ancak üye devletlerin iç hukuk hükümleri ve kanunlar ihtilafı mevzuatlarındaki farklılıklar, uygulamada büyük sorunlara yol açmaktadır. Çalışmanın konusunu da; uygulamada karşılaşılan bu sorunların Ortaklık Mevzuatı ve Avrupa Birliği Adalet Divanı kararları ışığında incelenmesi oluşturmaktadır. ; The freedom of mobility granted to natural persons in the European Union Association Legislation is also applicable to the member state legal persons as per the provisions in the Founding Treaty. As a result, a commercial established in an EU member state can conduct commercial activities without any limitations in other EU member states. Freedom of mobility and establishment in legal persons is realized through the relocation of the corporation headquarters from one country to the other or through establishment of branches or affiliated corporations in other countries. Member states are obliged to refrain from legislating national legal provisions which restrict the commercial operations of foreign corporations in their country pursuant to the principle of freedom of movement and establishment. The main purpose of these two rights granted to the legal persons is to increase capital flow and promote common market economy through the ablosihment of foreign – domestic corporation distinction. However, the differences between member states' national legislation and the legislation regarding the conflict of laws lead to crucial problems in practice. This study focuses on the examination of these problems in the light of Association Legislation and the decisions of the European Union Court of Justice.
BASE
Bir "Avrupa" Azınlığı Olarak Batı Trakya Türkleri ; The Turks of Western Thrace as a "European" Minority Group
DOI:10.17336/igusbd.409435 ; Batı Trakya Müslüman Türkleri, 1923'ten günümüze kadar pek çok sorunla ve ayrımcılıkla karşı karşıya kalmış, özelikle Türk-Yunan ilişkilerinin Kıbrıs Sorunu sebebiyle bozulduğu 1970li yıllar sonrasında ayrımcılığın ve sorunların şiddeti artarak devam etmiştir. Bu sorunların başında, etnik kimliğin reddi, eğitim, vatandaşlıktan ıskat, din ve vicdan hürriyeti ve buna bağlı müftülük sorunu, kurumların kontrolü sorunu, demografik yapının değiştirilmesi, ifade özgürlüğüne sınırlamalar gelmektedir. Ancak, 1990'ların son yarısında ve 2000'li yıllarda Yunanistan'da azınlık hakları konusunda olumlu gelişmeler meydana gelmiştir. Bu bağlamda, azınlığı mağdur eden tüm sorunların çözümü sağlanmasa bile bazı alanlardaki gelişmeler incelemeye değerdir. Bu çalışmanın amacı 1990'lardan itibaren Yunanistan'daki azınlık hakları konusunda Avrupalılaşma ve Avrupa kurumlarının etkisini analiz etmektir. ; The Turkish Muslim Minority in Western Thrace has been subject to discriminative practices and human right violations since 1923. Especially after the 1970s, when the Turkish-Greek relations deteriorated due to the Cyprus Problem, the situation for the Minority worsened dramatically. The most significant problems of the Minority are; the denial of ethnic identity, education, de-nationalization of the minority members, freedom of religion and the election of Muftis, the problem concerning the control of the Minority institutions, demographic changes, and the freedom of expression. Since the late 1990s and throughout the 2000s, considerable positive developments in minority rights have been taking place in Greece. Despite the liberalization of minority rights and softening of the discriminative measures and repressive policies, as the fundamental problems of Western Thrace Turks still persist, this process is worth examining. The aim of this study is to examine the role of Europeanization and European Institutions on the minority rights in Greece starting with the 1990s.
BASE
Türkiye'de Siyaset, Din ve Liderlik: Recep Tayyip Erdoğan Örneği ; Politics, Religion and Leadership in Turkey: the Example Of Recep Tayyip Erdoğan
Toplumun bir nevi şahsi manevisi olan lider, etkileme ve yönlendirmegücü ile siyasete yön verirken, toplumu ve kendi seçmen kitlesini olumluveya olumsuz yönde dönüştürebilmektedir. Türkiye gibi siyasetin vedemokrasinin lider merkezli olduğu bir toplumda, liderin geçmişi,düşüncesi, kişilik yapısı, dini, ideolojisi, amaçları ve stratejisi oldukçaönem arzetmektedir. Değişimin ve dönüşümün mimarı olan lider,siyasetin manivelası olma özelliği taşır ve belirleyici etkilere sahiptir. Bumakale, Türkiye siyasetinde güçlü bir ağırlığa sahip olan siyasal liderlikolgusunu, Recep Tayyip Erdoğan örnekliği üzerinden incelemeyihedeflemektedir. Erdoğan'ın başarısının yapı taşlarını; içinde bulunduğutoplumsal sınıf, almış olduğu eğitim, yüklenmiş olduğu ideoloji ve erkenyaşta benimsemiş olduğu dini değerler oluşturmuştur. Erdoğan,neredeyse ortaokuldan itibaren siyasetin içinde politik bir aktör olarakvar olmuştur. 2001 yılından itibaren AK Parti ile Türk politik hayatınadamgasını vurmuş ve vurmaya da devam etmektedir. Oyunu sürekliartıran ve gücünü konsolide eden Erdoğan'ın incelenmesi, başta Türksiyasetine ve toplumuna ardından da küresel politik düşünceye katkıanlamını taşır. Bundan dolayı Erdoğan'ın başarısının parametrelerini velider olarak çizdiği siyasal portreyi incelemek vazgeçilmez öneme sahiptir.Bu çalışma, Erdoğan'ın medyaya yansıyan konuşmalarının analizedilerek başarısının kodlarının yakalanmaya çalışması ile ortayaçıkmıştır. Deskriptif bir yönteme dayanan bu çalışma, Erdoğan'ın geçmişiüzerinden lider merkezli siyasetin okunması, değerlendirilmesi veyorumlanmasına dayanmaktadır. ; The leader, a pattern of society as a role model, can transform society and his own constituency in a positive or negative way while politics has given direction by power of influence and management. Like Turkey, in a society which is based on leader- oriented politics and democracy, the leader's past, thoughts, personality, religious aspects, ideologies, goals and strategies are very important. Namely, the leader, who is the architect of ...
BASE
Özgürlükler ve kurumsal faktörler ülkelerin savunma harcamalarını etkiler mi?: Panel analiz ; Do freedoms and institutional factors affect countries' defense expenditures?: Panel analysis
Savunma harcamaları ile ilgili bugüne kadar birçok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmanın temel amacı özgürlüklerin ve kurumsal faktörlerin savunma harcamaları üzerindeki etkisini incelemektir. Özgürlük göstergeleri; güçlendirme hakları endeksi, toplanma ve örgütlenme özgürlüğü, konuşma özgürlüğü, seçimde öz tayin, din özgürlüğü, işçi hakları, kadının ekonomik hakları, kadının siyasi hakları, kadının sosyal hakları, yargının bağımsızlığı on farklı değişken çalışmaya dahil edilmiştir. Kurumsal faktör göstergesi olarak dokuz farklı değişken kullanılmıştır. Bu değişkenler; ifade özgürlüğü ve hesap verebilirlik, siyasi istikrar ve şiddetin yokluğu, devlet etkinliği, idari kalite, hukukun üstünlüğü, yolsuzluğun kontrolü, hukuk ve politikaya askeri müdahale, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, hukuk sistemi ve mülkiyet hakları şeklinde çalışmaya dahil edilmiştir. Bu çalışmada özgürlüklerin ve kurumsal faktörlerin savunma harcamaları üzerindeki etkisi 1990-2017 yılları arasında 151 ülke için çalışma yapılmış olup ampirik olarak dengesiz panel veri setinden yararlanılmıştır.Kurumsal faktörler ile savunma harcamaları arasında negatif ve istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu sonucuna varılmıştır.Ancak kurumsal faktör değişkeni olan yolsuzluğun kontrolü ve savunma harcamaları arasında pozitif ve istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu sonucu tespit edilmiştir.Özgürlükler ile savunma harcamaları arasındaki ilişki tüm değişkenler için negatif ve istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu ve tüm sonuçların beklenti ile paralel olduğu sonucuna ulaşılmıştır. ; There have been many studies on defense expenditures until today. The fundamental objective of this study is to analyze the impact of freedom and institutional factorson defense expenditures. Freedom indicators; the empowerment rights index, freedom of assembly and association, freedom of speech, self-determination in elections, freedom of religion, workers' rights, women's economic rights, women's political rights, women's social rights and independence of the judiciary have been included in the study. Nine different variables have been used as indicator of institutional factor. These variables which are voice and accountability, political stability and absence of violence/terrorism, government effectiveness, regulatory quality, rule of law, control of corruption, military intervention in law and politics, gender ınequality, legal system and property rights. In this study, the effects of freedoms and institutional factors on defense expenditures were studied for 151 countries between 1990 and 2017, and empirically unbalanced panel data set has been used. It was concluded that there is a negative and statistically significant relationshipbetween institutional factors and defense expenditures. Nevertheless, it was determined that there is a positive and statistically significant relationshipbetween the control of corruption and defense expenditures, which is a variable of institutional factor. It has been attained that there is a negative and statistically significant relationship for all variables and that all results are in line with expectations.
BASE
Amerika Birleşik Devletlerinin Uluslaşma Sürecinde J.J. Rousseau'nun Sivil Din Önerisinin Hayata Geçirilmesi ; In The Process Of The Nationalization Of The United States Of America J. J. Rousseau's Civil Religion Proposal
17.yüzyıl düşünürü olan J. J. Rousseau, temelinde sosyal sözleşmenin olduğunu iddia ettiği siyasal iktidara, özgürleşme garantisi veren bir toplum biçimini oluşturması için bazı yetkiler vermiş ve önerilerde bulunmuştur. Siyasal iktidar iyi yurttaşlar yetiştirmek ve sadık bir uyruk yaratabilmek için toplumla ilgili inanç belirtilerini kullanmalıdır. Kuralları egemen tarafından belirlenecek bu din sivil dindir. Rousseau'ya göre politik olarak vazgeçilmez olan sivil din, bir projedir; bu projenin tanrısı ise sosyal sözleşmedir. Rousseau tarafından sistematikleştirilen sivil din kavramı, Rousseau'nun ardından pek çok düşünür tarafından üzerine tartışılan bir kavram olmuştur. Bununla birlikte, pek çok devlet kendisine ait bir strateji belirlerken sivil dinin birleştirici gücünden faydalanmıştır. Söz konusu devletler, sivil dinin milli birlik duygusunu şekillendirmeye katkı sağladığının farkında olarak hareket etmişlerdir. Bağımsızlık ve uluslaşma sürecinde John Locke ve J. J. Rousseau başta olmak üzere, pek çok aydınlanma çağı düşünürü fikirlerinin izlerine rastlanan Amerika Birleşik Devletleri, sivil din önerisinin hayata geçirildiği en başarılı örneklerden biridir. Bugün birden çok milletten insanı barındıran Amerika, özellikle ulus olma sürecinde, devlet başkanları aracılığıyla sivil dine pek çok yerde atıf yapmış ve sivil dini hayata geçirmiştir. Bu bağlamda, Amerika Birleşik Devletleri kutsal günler ve kutsal kişiler yaratarak iç siyasetini şekillendirmiştir. 1776 Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi'yle birlikte kullanılmaya başlanan ve Amerika'nın seçilmiş millet olduğu inancının yerleştirilmesi bağlamında kullanılan sivil din, bayrak, başkanlık konuşmaları ve milli bayramlar gibi laik sembollere kutsallık yükleme noktasında temellerini bulmuştur. Bu bağlamda, one nation under God ve In God we trust sloganları Amerikan sivil dininin birer yansıması olarak göze çarpmaktadır. ; The 17th century philosopher J.J. Rousseau has given certain powers and suggestions to political power, which was claimed the basis of social contract by him, in order to form a society that guarantees the liberation. Political power must use signs of faith in society in order to raise good citizens and create a loyal nationality. This religion, which will be determined by sovereign rules, is the civil religion. According to Rousseau, civil religion, which is politically indispensable, is a project; the god of this project is social contract. The concept of civil religion, systematized by Rousseau, has been discussed by many thinkers after Rousseau. In addition, many states have benefited from the unifying power of civil religion in determining their own strategies. These states acted aware that civil religion contributes to shaping the sense of national unity. In the process of independence and nationalization, the United States of America, found in the footsteps of many enlightenment thinkers, especially John Locke and J. J. Rousseau, is one of the most successful examples of civil religion propose. Today, the United States, which hosts people from more than one nation, has referred to civil religion in many places through the heads of state, especially in the process of becoming a nation, and has implemented civil religion. In this context, the United States has shaped its internal politics by creating sacred days and sacred persons. Civil religion, which began to be used in conjunction with the American Declaration of Independence in 1776 and was used in the context of the placement of the belief in the elected nation of America, has found its foundation at the point of dispensing sacred symbols to secular symbols such as flags, presidential speeches and national holidays. In this context, the slogan One Nation Under God and In God We Trust stands out as a reflection of American civil religion.
BASE
Evanjelizm bağlamında ABD dış politikasında dinin rolü: Sosyal inşacı bir analiz ; The role of religion in US foreign policy within the context of evangelism: A social constructivist analysis
Uluslararası ilişkiler disiplininde konstrüktivist teoriye göre kimlikler çıkarları, çıkarlar ise dış politikayı belirlemektedir. Buna bağlı olarak dini kimlik ülkelerin dış politikalarını şekillendirmede önemli bir faktördür. ABD geç kurulmuş ve ortak bir kimliğe sahip olmayan topluluklar tarafından oluşturulmuş bir devlettir. Bu sebeple temelleri Püriten öğretiye dayanan bir sivil din inşa etmiştir. Toplumun her aşamasında etkili olarak birlik ve beraberliği sağlayan ve ABD'nin hem iç hem de dış siyasetini etkileyen sivil din aynı zamanda Evanjelik dünya görüşüyle de paralellik göstermektedir. Püriten inanca dayanan Evanjelizmin kökenleri ve dünya görüşü, Amerikan kimliğinin inşasında ve buna bağlı olarak dış politika oluşumunda oldukça etkili olmuştur. Evanjelist kimlik ve dünya görüşü ABD'nin İsrail politikasını etkilemiş, Yahudi halkını ayrıcalıklı bir konuma sokmuş ve ABD-İsrail ilişkilerinde yansıma bulmuştur. Çalışmanın amacı Evanjelizm özelinde Amerikan dış politikasındaki dinin rolünün analiz edilmesidir. Bu bağlamda tez çalışması dört ana başlıktan oluşmaktadır. İlk bölümde kimlik-dış politika ilişkisi sosyal inşacı perspektiften incelenmiştir. İkinci bölümde uluslararası ilişkiler-din ilişkisi açıklanmaya çalışılmıştır. Üçüncü bölümde Amerikan kimliği ve dış politikası üzerinde din faktörü anlatılmıştır. Son bölümde ise Evanjelizmin Amerikan dış politikasında ve başkanların karar almaları üzerindeki etkinliği analiz edilmiştir. Bu kapsamda din Amerikan kimliği ve dış politikasında etkili bir unsurdur ve Evanjelizmin (özellikle 11 Eylül saldırıları ardından) ABD dış politikasındaki etkinliği açıkça görülmektedir. ; According to the social constructivist theory in the field of international relations, identities determine interests, and interests determine foreign policy. It is therefore unsurprising that religious identity is an important factor in shaping the foreign policies of countries. The United States is a state of relatively recent formation whose population shares no common (ethic, religious or cultural) identity. For this reason, the US built a civil religion based on the Puritan doctrine. Civil religion, which effectively ensures unity and solidarity at every level of society and influences both the domestic and foreign policy of the United States, is parallel to the evangelical worldview. The origins and worldview of evangelicalism based on the Puritan belief have been very influential in the construction of American identity and, accordingly, in foreign policy formation. The evangelical identity and worldview influenced the US policy towards Israel, brought the Jewish people to a privileged position and found reflection in US-Israel relations. The aim of this study is to examine the role of religion, and in particular, in shaping American foreign policy. To accomplish this goal, the thesis study shall encompass four main topics. In the first part, the relationship between identity and foreign policy is analyzed from a social constructionist perspective. The second part will attempt to elaborate on the relationship between international relations and religion. The third part will clarify the infuence of religion on American identity and US foreign policy. In its final section, the study will then attempt to examine the effectiveness of Evangelicalism in American foreign policy and impacting the decision-making processes of presidents. Within this scope, religion is an effective element of American identity and foreign policy, and effectiveness of Evangelicalism (especially after the September 11 attacks) in US foreign policy is explicitly visible.
BASE
Türkiye'de radikal demokrasi anlayışı ve din ilişkisi: Refah Partisi örneği ; Relation between the understanding of radical democracy and religion in Turkey: the example of 'Welfare Party'
İmparatorlukların hızla çözülmeye başladığı ve ulus devlet formunun hızla yayıldığı Fransız İhtilali sonrası dönemde, modernizmin argümanları pek çok alanda uygulanma fırsatını yakalamıştır. Bu devlet formu içerisinde "ulus" kimliğinin yaratılması ile birlikte ilerleyen ve demokrasinin "temsil"e sıkıştırıldığı anlayış, özellikle modernizme yönelik dirençlerin artması ile gün yüzüne çıkmıştır. "Postmodern durum" adlandırması içerisinde modernizmin farklılıklara kapalılık, evrensellik ve rasyonalite üzerinden kurgulanan düşün yapısının idealizmi, sorgulanır duruma gelmiştir. Küreselleşme ve postmodern dünya içerisinde "yerellik" bir direnç alanı olarak karşımıza çıkmış ve bu, ulus devlet içerisindeki unsurlar için bir çıkış fırsatı sunarken aynı zamanda liberal demokrasinin krizini aşmaya yönelik yaklaşımları gündeme getirmiştir. Bu bağlam içerisinde agonistik yaklaşım olarak radikal demokrasi bünyesinde önemli çıkışları barındırmaktadır. Yukarıda ele aldığımız tüm bu ilişkiselliklerden hareketle, postmodernizm, farklılık ve radikal demokrasi tartışmalardan yola çıkarak, 1990'ların konjonktürü içerisinde, Türkiye'de radikal demokrasi "anlayışı"nı, Siyasal İslam üzerinden Refah Partisi özelinde değerlendireceğim. ; In the post-French Revolution era, when empires started to disintegrate and the nation state formula began spreading rapidly, arguments of modernism emerged as applicable practices in many different areas. The understanding of this state form, which advanced through the conception of "national" identity and was confined in "representation" by democracy, came to surface due to increasing resistance against modernism. In the postmodern approach, modernism's negligence of diversity, universality, rationality and structural idealism became dubious. Globalisation and the postmodern world set up "locality" as a new ground of resistance and this brought forth new approaches in tackling the crisis of liberal democracy, while also serving as an outlet to the components of the nation state. Radical democracy, which is an agnostic approach within this framework, contains important commentary. In the light of the relationality discussed above, I will evaluate the radical democracy "understanding" of Turkey, based on the debates of postmodernism, diversity and radical democracy within the conjuncture of 1990s.
BASE