Sociodemographic Characteristics of Child Marriages: A Retrospective Analysis
In: Sosyoloji dergisi: Journal of sociology, Band 0, Heft 0, S. 0-0
ISSN: 2667-6931
834 Ergebnisse
Sortierung:
In: Sosyoloji dergisi: Journal of sociology, Band 0, Heft 0, S. 0-0
ISSN: 2667-6931
In: Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi
ISSN: 1309-9302
Сегодня интернет-технологии активно используются в процессе изучения русского языка как иностранного. В современном мире, где образование на протяжении всей жизни стало необходимостью, важное место в обучении иностранному языку занимают такие навыки, как межкультурная коммуникация на изучаемом языке, мгновенный обмен информацией и эффективное использование технологий. Эти технологические возможности подталкивают не только учащихся, но и педагогов к совершенствованию новых методических подходов и использованию цифровых ресурсов. Одним из цифровых материалов, эффективно используемых в обучении русскому языку, являются блоги. Являясь инструментом веб-технологий, блоги служат многим целям, таким как расширение словарного запаса учащихся при обучении русскому языку, приобретение навыков чтения и языковой практичности, изложения идей в письменной форме на иностранном языке и получение мотивации за счет более быстрого вовлечения в процесс обучения. В данном исследовании обсуждаются использование блогов в образовательной среде, виды блогов, которые педагоги создают для учащихся в рамках своих уроков, и их эффективность в обучении русскому языку. В статье описываются русскоязычные видеоблоги на площадке Youtube, авторы которых – энтузиасты-книгочитатели – делятся впечатлениями о прочитанном. Представлены статистические данные о наиболее популярных блогах, которые могут использоваться в обучении русскому языку, блогерах, создающих видеоконтент, показателях просмотров и комментариев. Кроме того, в рамках коммуникативной лингвистики были охарактеризованы речевые акты блогеров и коммуникативные стратегии говорящего в контексте адресанта (кодирование сообщения), сообщения (кодированная информация, посылаемая адресату), адресанта и адресата, которые являются базовыми компонентами модели коммуникации Романа Якобсона. В этом смысле определено влияние трехстороннего взаимодействия, а именно общения «учитель-ученик», общения между учащимися и общения между учащимися и внешней аудиторией, на успешность изучения русского языка.
"Türkiye ve Rusya Arasındaki Ticari İlişkiler" konulu tez çalışmamız üç bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın ilk bölümünde, önce Osmanlı İmparatorluğunun üç kıtaya yayıldığı ve Karadeniz'in bir Osmanlı - Türk gölü haline dönüştüğü 17. Yüzyıldan itibaren o dönemlerde Rus Çarlığı olarak adlandırılan Rusya Devleti arasındaki ilişkiler özetlenmektedir. İkinci bölümde ise, dış ticaret konusunun teorik çerçevesi incelenmektedir. Üçüncü bölümde, "Uluslararası Ticarette Türkiye - Rusya Arasındaki Dış Ticaret ve Analizi" başlığı altında; Rusya hakkındaki genel bilgiler derlenecek, Türkiye-Rusya ticaret ilişkileri ile iki ülke arasındaki ticari ve ekonomik nitelikteki anlaşmalar ele alınacaktır. ; "Foreign Trade Relations Between Turkey and Russia" on our thesis consists of three parts. The first part of the study summarizes the relations between the Russian State, which was called the Russian Tsarist at that time, since the 17th century, when the Ottoman Empire spread over three continents and the Black Sea turned into an Ottoman – Turkish lake. In the second part, the theoretical framework of foreign trade is examined. In the third chapter, "International Trade in Turkey – Trade between Russia and Analysis" under the heading; General information will be compiled on Russia, Turkey and agreements on trade-economic characteristics between the two countries and trade relations with Russia will be discussed.
BASE
ISSN: 0041-4328
In: Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi
ISSN: 1309-9302
SSCB'nin çöküşü ve yirminci yüzyılın 90'lı yıllarında bir devlet olarak varlığının sona ermesi sonucunda, milyonlarca yurttaş, kendilerini yeni kurulan bağımsız devletlerde ulusal azınlıklar konumunda buldu. Rusya Federasyonu dışında, Rusça konuşan nüfus, zor bir siyasi, ekonomik, kültürel ve psikolojik durumla karşı karşıya kaldı, ancak ulusal kimliklerini, kültürlerini ve dillerini korudu. Rusça konuşan etnik grubun önemli bir bölümünün yaşadığı Sovyet sonrası alanın bölgelerinden biri, Orta Asya'dır. Bu çalışma, Sovyet öncesi ve sonrası dönemde Özbekistan, Kazakistan, Türkmenistan ve Kırgızistan'daki Rus nüfusunun büyüklük ve coğrafya dinamiğinin analizini içermektedir. Bugün Orta Asya'da yaklaşık 4,7-4,8 milyon Rus'un yaşadığı düşünülürken bu nüfusun sayısı SSCB'nin çöküşünden sonra yarı yarıya düşmüştür. Rus nüfusunun 3/4'ünden fazlası, demografik düşüş oranının asgari olduğu Kazakistan'da yoğunlaşmıştır. Türkmenistan, Rusya'nın kültürel etki alanını terk ederken, Özbekistan ve Kırgızistan Rus kültür ve uygarlık alanını terk etme konusunda diğer Orta Asya Türk cumhuriyetleri ile aynı yönde hareket etmektedir. Bu çalışma sonucunda Sovyet sonrası bölgede bağımsızlığını kazanan devletlerin, Rusya'dan bağımsız ulusal kimlik oluşturma arayışı içinde olduğu, Rusça konuşan nüfusun Orta Asya'nın yeni bağımsız devletlerinden kitlesel kaçışı ile Rus nüfusun azaldığı sonucuna varılmıştır.
Danışman: DR. ÖĞR. ÜYESİ FATİH FUAT TUNCER Yer Bilgisi: İstanbul Gelişim Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bilim Dalı Konu: Siyasal Bilimler = Political Science ; Uluslararası İlişkiler = International Relations Dizin: 11 Eylül 2001 olayı = Event of September 11th ; Değişim = Change ; Kimlik = Identity ; Rusya = Russia ; Sosyal yapısalcılık = Social constructivism ; Süreklilik = Continuity ; Türk dış politikası = Turkish foreign policy ; Türk-Rus ilişkileri = Turkish-Russian relations ; Türkiye = Turkey ; Ulusal çıkar = National interest ; Soğuk Savaş ve daha önceki dönemlerde, birbirinden tehdit algılayan, yakın ilişki kurmaktan kaçınan Türkiye ve Rusya, 1990'lı yıllardan itibaren kimliklerinde yaşadıkları dönüşümlerle sınırlı düzeyde bir ortaklık inşa etmeye başlamıştır. İki ülke ortaklığının her alanda ivme kazanması ise 11 Eylül tarihiyle mümkün olmuştur. Bu tarihle birlikte Türkiye ile Rusya'nın ulusal kimliği, tehdit algısı, tercihleri ve çıkarları dönüşüme uğramıştır. Aynı şekilde iki ülkenin, "komşuluk" ve "müttefiklik" algısında da değişimler yaşanmıştır. Bu bağlamda birbirlerine karşı yaklaşımları değişen Türkiye ve Rusya, birçok alanda ciddi düzeyde "işbirliği" ve "ortaklık" geliştirmiştir. Bu tez çalışmasında, inşacı yaklaşım çerçevesinde, 11 Eylül sonrası Türk-Rus ilişkilerinde gerçekleşen dönüşümler incelemiştir. Söz konusu bu dönüşümlerin ise aktör-yapı değişiminden ve kimlik temelli ulusal çıkarlardan kaynaklandığı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Tez çalışmasında, geçmişten günümüze gelen süreçte, her iki devletin de kimliğinde birçok dönemde, "iç" ve "dış" faktörlerin etkisiyle birlikte değişimlerin yaşandığına değinilmiş, bu değişimlerin ise Türk-Rus ilişkilerindeki yakınlaşmanın düzeyini belirlediği saptanmıştır. Fakat yine tez çalışmasında ortaya konulan birçok nedenden dolayı da günümüz Türk-Rus ortaklığının, "müttefiklik" olarak yorumlanmasının doğru olmayacağı belirlenmiştir. Nitekim aktör ve yapıda yaşanan değişimlerin, iki ülke işbirliğini geliştirdiği; ancak önceki dönemlerde tercih edilmeyen "yakın" bir Türk-Rus ortaklığının inşa edildiği sonucuna ulaşılmıştır. ; In the cold war and the previous periods, Turkey and Russia who consider each other as a threat and had no close relationship, have started to establish a limited partnership since the 1990's through the transformation of identity in time. The partnership of these two countries has gained acceleration in every field after September 11. Within this specific date; national identity, threat perception, preferences and benefits of Turkey and Russia has undergone a transformation. Likewise, the "contiguity" and "alliance" perception of these two country has changed as well. In this regard, Turkey and Russia has built up serious "collaborations" and "partnerships" in the number of fields. In this dissertation, by regarding the constructivist approach, the transformations within the Turkish-Russian relations during the post-September 11 era have been analysed. It has been tried to prove that these transformations have been driven from the agent-structure changes and identity based national interests. It has been referred in this thesis that, the identity of these both countries has changed in some periods with the impact of "internal" and "external" factors from past to present and these alterations determined the level of approachment to the relationships of Turkey and Russia. However due to a number of reasons that is referred in this thesis, it is explained that, interpreting the relationship between Turkey and Russia as being an "alliance" will not be an accurate approach. Hence, it was concluded that the changes in agent and structure have improved the cooperation between the two countries and have created a "close" Turkish-Russian partnership which had not been preferred in the previous periods.
BASE
In: Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi
ISSN: 1309-9302
Modern dünyanın yoğun olarak kullandığı sosyolojik terimlerin başında mülteci kavramı gelir. Mülteci kavramı, dairesine giren milletler arasında Ruslar da yer aldılar. Rusların büyük göç dalgalarıyla ülkelerinden ayrılmaları I. Dünya Savaşı'nın hemen ardından gerçekleşti. I. Dünya Savaşı yıllarında patlak veren Ekim 1917 Devrimi ile Rus tarihinin en önemli kırılmalarından biri yaşandı. Beyaz Ordu ve Kızıl Ordu arasındaki mücadelenin Kızıl Ordu lehine sonuçlanması, Rusya topraklarından dışarıya doğru büyük kitlelerin göç etmeleri sonucunu doğurdu. Mülteci Ruslar, Osmanlı topraklarının yanı sıra Avrupa'daki pek çok ülkeye sığınmak zorunda kaldılar. Sığınılan ülkeler arasında dünya savaşından henüz çıkmış olmasına rağmen sanayi başta olmak üzere her yıl bir sene öncekine oranla ekonomik verileri sürekli yukarı doğru yenilenen Fransa da yer almaktaydı. Fransa'nın ekonomi alanındaki gelişimi beraberinde işgücü ihtiyacını ortaya çıkardı. Mevcut insan kaynağının gereksinim duyduğu işgücünü karşılamakta yetersiz kalması dış göçlere ihtiyaç duymasına ve göç edenleri de ülkesine kabul etmesine neden oldu. Genç nüfus ağırlıklı Rus göçleri, Fransa'da bazı önemli hadiselerin yaşandığı ve yabancı düşmanlığının izlerinin görüldüğü bir atmosferde gerçekleşti. Ruslar, ülkeye farklı şehirlerden giriş yaptılar. 'Veritable bidonville (Gerçek bir gecekondu)' kümesi olarak nitelendirilen Victor Hugo Kampı'nın yer aldığı Marsilya şehri de Rus mültecilerin göç ettikleri kentlerdendi. I. Dünya Savaşı yıllarında askeri bir kamp olarak kullanılan, sürekli bir yerleşim alanı olmayan, nüfusu değişken ve az olan Victor Hugo Kampı, Ruslardan bazılarının yaşamlarının göz önüne serilmesi için önemli bir örnek teşkil edecek niteliklere sahiptir. Bu kapsamda çalışmamızla mülteci Rusların detayları ile ilgili sınırlı bilgiye sahip olunan Victor Hugo Kampı'ndaki hayatları ana hatlarıyla ortaya konulacaktır. Rusların Victor Hugo Kampı'na gelmelerine yol açan sürecin anlaşılması için Fransa'ya yoğun mülteci göçlerinden ve Rus mültecilerin ülkeye girişlerinden bahsedilecektir. Fransa'nın Rus göçmenleri kabulleri ve yaklaşımlarının nasıl olduğu sorusunun cevabı aranacaktır.
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-007
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, Band 50, Heft 1, S. 1
ISSN: 1309-1034