Patterns of political modernization and Turkish democracy
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 1-26
1529 Ergebnisse
Sortierung:
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 1-26
Özgürlük, mutluluk ve demokrasi Mill'i bir siyaset felsefecisi olarak değerlendirirken üzerinde durulması gereken anahtar kavramlardır. Mill, geleceğin en büyük sorunu olarak gördüğü özgürlüğü düşünce özgürlüğü, eylem özgürlüğü ve bir araya gelme özgürlüğü olmak üzere üç aşamada değerlendirmektedir. Düşünce özgürlüğü için hiçbir sınır koymayan Mill'e göre hiçbir düşünce susturulmamalıdır; zira her düşünce potansiyel olarak bir hakikat barındırmaktadır. Bireylerin her türlü eylem ve bir araya gelme özgürlükleri ise başkalarının refah ve huzuruna zarar verilmediği sürece bakidir. Mill yaşamın amacını mutluluk olarak görürken, mutluluğu birbiri ardına yaşanan hazlar şeklinde tanımlamaktan kaçınmaktadır. Onun ima ettiği mutluluk yalnızca bireyin kendi mutluluğu değil, eylemle ilgili olan herkesin mutluluğudur. Mill'e göre bir toplumun nasıl yönetileceği o toplumun karakteri ile doğrudan ilintilidir. Dolayısıyla Mill ideal bir yönetim şekli iddiasından ziyade toplumun yapısıyla uyumlu bir yönetim şeklinin aranması taraftarıdır. Mill'in siyaset felsefesinde toplumun tüm zorunlu ihtiyaçlarını bütünüyle karşılayacak tek yönetim tüm halkın katıldığı yönetimdir. Toplumun gelişim düzeyi ne kadar yüksekse demokratik yönetimin o toplum için uygunluğu da o derece yüksek olacaktır. Mill demokrasinin çoğunluğun tiranlığına dönüşmesinin engellenmesi gerektiğini savunurken doğru ve yanlış demokrasi arasında ayrım yapmaktadır. Eşit oy hakkı Mill'e göre yanlış bir demokrasi uygulamasıdır. Onun doğru demokrasisinde çoğunluk değil nitelik öncelenmekte ve bu yolla sistemin topluma ahlâkî ve entelektüel açıdan faydalı olması hedeflenmektedir. ; Liberty, happiness and democracy are the key terms of John Stuart Mill's political philosophy. Mill evaluates liberty, he accepts as the most important problem of the future, in three stages as freedom of thought, freedom of action and freedom of aggregation. According to Mill, any restriction of freedom of thought could not be accepted in any case because all kinds of thought include truth as potential. Freedom of action and freedom of aggregation could be restricted just by relying on harm principle that means someone is free in his action as soon as he does not harm other people. Mill, while accepting the aim of life as happiness, avoids describing happiness as the sum of pleasures. Happiness, according to Mill, is not the happiness of individuals but the happiness of everyone related with the action. The regime of a society is directly related with the character of society. Hence, Mill is in favor of searching for a regime compatible with the society rather than ideal regime for all societies. In political philosophy of Mill, the mere administration fulfils the necessary needs of society is the administration whole community participated. The higher developmental degree a society has, the compatibility of the democracy for the related society is higher, as well. Mill discriminates between true and false democracy. In true democracy of Mill, the important factor is not the selection of majority but the property. By this way, he aims to increase the moral and intellectual capacity of the society.
BASE
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, Band 16, Heft 1, S. 1
ISSN: 1309-1034
ISSN: 0378-2921
ISSN: 1309-7008
2000'li yılların ortalarından itibaren Twitter'ın politik değerine siyasetçiler, gazeteciler ve akademisyenler tarafından dikkat çekilmekte, Twitter kullanımı ve siyasal katılım arasındaki ilişki hakkında giderek büyüyen bir tartışma olduğu görülmektedir. Dijital demokrasinin katılımcı demokrasiye olan etkisi üzerine giderek yaygınlaşan tartışmalar ve yakın zamanlı araştırmalar Twitter kullanımı ve siyasal katılım arasında olumlu bir ilişki olduğuna dair bir resim sunmaktadır. Twitter politik sorunlarının görüşüldüğü, ağ dolayımlı bir kamusal alan haline gelmiştir. Twitter'ın siyasetçiler, siyasal stratejistler ve yurttaşlar tarafından hızla artan oranda kullanımı, onu e-Katılım ve dijital demokrasi pratiklerinin önemli bir parçası haline getirmiştir. Bütün bu pratikler ve akademik araştırmalara rağmen, Türkiye'de siyasete angaje olma açısından siyasetçilerin Twitter kullanımı hakkında çok az şey bilinmektedir. Bu çalışma Twitter ve siyasal adaylar tarafından kullanımı arasındaki ilişkiyi araştırmaktadır. Daha detaylı olarak, bu tez çalışması 2014 yerel seçimlerinde Adalet ve Kalkınma Partisi (Ak Parti) ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) Büyükşehir Belediye Başkan adaylarının siyasal katılımda dijital bir araç olarak Twitter kullanımlarını tartışacaktır. ; Twitter has drawn attention for its potential political value by academics, journalists, and politicians and, since the mid-2000s, there have been growing discussions on the relationship between Twitter and politics. The impact of so-called Digital Democracy tools on participatory democracy has been widely discussed and, recently, studies have illustrated a positive relationship between twitter use and political participation Twitter has also been described as a networked sphere in which political issues are publicly negotiated and this is arguably demonstrated by the increasing use of Twitter by politicians, political strategists and citizens, making this social network play an important part in the context of e-Participation and digital democracy practices. However, despite all these practices and academic research interest, there is little knowledge on the politician's use of Twitter to engage in politics at Turkey. This study will be investigating the relationship between Twitter and its use by Turkish political candidates. More in detail, the thesis will discuss how the new media (Twitter) was used during the 2014 Local Election in Turkey by analyzing the metropolitan municipality candidates of Justice and Development Party (Ak Party) and Republican People's Party (CHP) uses and performances on Twitter as a digital tool for political participation.
BASE
2000'li yılların ortalarından itibaren Twitter'ın politik değerine siyasetçiler, gazeteciler ve akademisyenler tarafından dikkat çekilmekte, Twitter kullanımı ve siyasal katılım arasındaki ilişki hakkında giderek büyüyen bir tartışma olduğu görülmektedir. Dijital demokrasinin katılımcı demokrasiye olan etkisi üzerine giderek yaygınlaşan tartışmalar ve yakın zamanlı araştırmalar Twitter kullanımı ve siyasal katılım arasında olumlu bir ilişki olduğuna dair bir resim sunmaktadır. Twitter politik sorunlarının görüşüldüğü, ağ dolayımlı bir kamusal alan haline gelmiştir. Twitter'ın siyasetçiler, siyasal stratejistler ve yurttaşlar tarafından hızla artan oranda kullanımı, onu e-Katılım ve dijital demokrasi pratiklerinin önemli bir parçası haline getirmiştir. Bütün bu pratikler ve akademik araştırmalara rağmen, Türkiye'de siyasete angaje olma açısından siyasetçilerin Twitter kullanımı hakkında çok az şey bilinmektedir. Bu çalışma Twitter ve siyasal adaylar tarafından kullanımı arasındaki ilişkiyi araştırmaktadır. Daha detaylı olarak, bu tez çalışması 2014 yerel seçimlerinde Adalet ve Kalkınma Partisi (Ak Parti) ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) Büyükşehir Belediye Başkan adaylarının siyasal katılımda dijital bir araç olarak Twitter kullanımlarını tartışacaktır. ; Twitter has drawn attention for its potential political value by academics, journalists, and politicians and, since the mid-2000s, there have been growing discussions on the relationship between Twitter and politics. The impact of so-called Digital Democracy tools on participatory democracy has been widely discussed and, recently, studies have illustrated a positive relationship between twitter use and political participation Twitter has also been described as a networked sphere in which political issues are publicly negotiated and this is arguably demonstrated by the increasing use of Twitter by politicians, political strategists and citizens, making this social network play an important part in the context of e-Participation and digital democracy practices. However, despite all these practices and academic research interest, there is little knowledge on the politician's use of Twitter to engage in politics at Turkey. This study will be investigating the relationship between Twitter and its use by Turkish political candidates. More in detail, the thesis will discuss how the new media (Twitter) was used during the 2014 Local Election in Turkey by analyzing the metropolitan municipality candidates of Justice and Development Party (Ak Party) and Republican People's Party (CHP) uses and performances on Twitter as a digital tool for political participation.
BASE
Belçika, Lijphart'ın teorisyenliğini yaptığı oydaşmacı demokrasinin en güzel örneği olarak gösterilen ülkesi iken, ülkede baş gösteren siyasi sıkıntılar bunun böyle olmadığını ortaya çıkarmıştır. Gerçekte Belçika'da olan yüzyıllardır süren bir mücadelenin ve dilsel özgürlük çabalarının günümüze kadar ulaşan yansımalarından başka bir şey değildir. Belçika, Flamanlar ve Volanlar adı verilen, Flamanca ve Fransızca konuşan iki büyük toplumun federal bir devlette yaşadığı bir ülkedir. Ülke tarihi bu iki dil grubunun birbirleriyle olan demokratik hak talebi mücadeleleri ile şekillenmiştir. Bu mücadeleler dilsel özgürlükler üzerinedir. Mücadeleler o kadar güçlü olmaktadır ki, siyasi hayatına üniter bir devlet olarak başlayan Belçika, 1970 yılında federal devlete dönüşmüştür. Ayrıca dil ile ilgili haklar bağlamında da defalarca anayasal değişiklik yapılmıştır. Bu değişimlerden dolayı bazıları, sistemin konfedere bir yapıya dönüşeceğini hatta bunun iki tarafın bağımsızlığına kadar varabileceğini iddia etmektedirler. Başlangıçta toplumun gerilimli alanlarını aşmak ve topluluklara dilsel özgürlüklerini kazandırmak için uygulanan oydaşmacı model, Belçika'nın üniter devletten federal yapıya dönüşmesine neden olmuştur. Oydaşmacı demokrasinin ülkeyi birlikte tutmaya ne zamana kadar gücü yetecektir bilinmez ama yakın zamanda bir ayrılık beklemek de yanlış olacaktır. Bu bağlamdan çalışmanın konusu oydaşmacı modelin özellikleri ve Belçika'daki uygulamalarının araştırılması, amacı ise Belçika'daki sorunların oydaşmacı demokrasi ile ilintisinin incelenmesidir. ; While Belgium was shown as the best example of Lijphart's model of the consociational democracy, political troubles in the country have revealed that this is not the case. In fact, what is happening in Belgium is nothing more than the reflections of centuries of struggle and linguistic freedom efforts that have reached today. Belgium is a country where Flemings and Walloons -Flemish and French-speaking communities- live in the form of a federal government. The history of the country has been shaped by the struggles of these two language groups against each other for democratic rights. The main focus of these struggles is on linguistic freedoms. The struggles are so strong that Belgium, which began its political life as a unitary state, with the constitutional changes that were made in 1970, was separated into linguistic areas and started to apply the power sharing feature of the consociational democracy model properly. The country became a federal state as a result of the constitutional reform in 1993. Besides, constitutional amendments have been made several times in the context of language rights. Because of these changes, some argue that the system could turn into a confederation, and even reach the independence of the two sides. It is not known how long the consociational democracy, which was initially applied in order to transcend the tensioned areas of society and in order to give linguistic freedom to communities, will manage to hold the country together, however, it would be wrong to expect a separation in the near future. In this context, the subject of the study is to investigate the characteristics of the consociational model and its applications in Belgium. Its aim is to examine the relevance of the problems in Belgium to consociational democracy.
BASE
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 217-227
ISSN: 2547-9512
In: The Turkish yearbook of international relations, Band 43, Heft 0, S. 61-95
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, Band 23, Heft 4, S. 1
ISSN: 1309-1034
Siyasi karar tahakküm-yönetim- strateji ilişkilerini içerir ve kendine has bağımsızlaşma yeteneği vardır. Siyasi kararın egemenlikle rabıtası norm ihdasıyla konumlandığından norm ve istisna eksenleri ayrıntılandırılmış, istisnayı dışlamanın asliliği vurgulanmıştır. Aydınlanmacı tezde normların hakikati temsili, özneler arasındalığılığı üzerinde durulmuş Rawls'un düzeltme girişimine değinilmiştir. Müzakereci ve kararcı tezlerin rasyonal addedilmeyen unsurların siyasi kararlara sızışı bakımından farklılaşmaları irdelenmiştir. Schmitt'in reddettiği norma yakınlık ve meylettiği istisna kuramının ulus muhtevasından gelen tarihi sabiteleri dışlayıcı yapısına buna mukabil liberal tezlerin siyasi karar mimarisi bakımından tam yapısızlaştırmayı hedeflediğine ve Rawls'un nötrleştirici tutumuna değinilmiştir. Düzenlemeci teknik baskınlaştıkça siyasi kararların normla tek biçimli cevap üretimine dönüştüğü, istisna kuramının deneyim ağırlıklı teknikte dirençle karşılandığına değinilmiştir. Siyasi kararın üst limitte egemenlikle olan rabıtasına nazaran neyin norm olduğu ya da istisnai olanla, iç limitte neyin rasyonal olmadığına dair dışlamalarla belirlendiği vurgulanmıştır. ; Political decisions which have an independent nature of their own involve the inter-relationships among domination, administration and strategy. Taking into consideration the approach that establishes the relationship between political decision and sovereignty through instutionalization of norms, exceptions and norms are delineated and exclusion of exceptions is emphasized with regards to Schmitt and Agamben-Benjamin. The representation of reality through norms in the Enlightenment thought and the inter-subjectivity ofthe norms with regards to Habermas is elaborated while the additional revisions brought upon by Rawls are discussed. The differentiation of negotiator and decision maker (as in Schmitt) theories are thoroughly scrutinized with respect to their relevant analysis of infiltration of political decisions by factors which are regarded as irrational. The theories of Schmitt which disregard norm-centric approaches and lean towards theexception-centric theories (which exclude historical constants arising from national content) are mentioned. Rawl's neutralization approach is examined in view of theliberal theories aiming to destructuralize political decision architecture along the abovementioned lines. It is mentioned that, as the regulatory technique becomes more dominant, political decisions take the shape of jurisprudencial uniform answers. It is also discussed that the exceptions approach meets more resistance in experiential processes. What is relevant as norm in view of the relationship between political decision and its upper limits, sovereignty, is also considered. Additionally, it is mentioned that the exceptional factors are determined through the exclusion of what is regarded as "off-limits", namely irrational.
BASE
ISSN: 2587-1269
In this study, it was aimed to determine the level of organizational democracy perceived by the academic staff in their institutions and the frequency of encounter with political behaviors of academic staff in their institutions and to examine the relationship between these two variables. For this purpose, data were collected from 283 academic staff, working at three state and three foundation universities locate in Ankara, in 2016-2017 academic year. The data were analyzed by quantitative techniques and the findings showed that the level of organizational democracy perceived by the academic staff and the frequency of encounter with political behaviors were moderate. It was found that, the perception of organizational democracy of the academic staff working at foundation universities is higher, and the frequency of encounter with political behaviors is lower than the academic staff working at the state universities. In addition, it was determined that the level of orgaizational democracy perceived by academic staff and the frequency of encounter with political behaviors differed in terms of the duration of service in the institution. Finally, it was found that there is a moderate and negative relationship between organizational democracy and frequency of encounter with political behaviors, and that organizational democracy predicts the frequency of encounter with political behaviors. ; Bu çalışmada, öğretim elemanlarının kurumlarında algıladıkları örgütsel demokrasi düzeyi ile politik davranışlarla karşılaşma sıklıklarının belirlenmesi ve bu iki değişken arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, Ankara'da bulunan üç devlet ve üç vakıf üniversitesinde, 2016-2017 eğitim-öğretim yılında görev yapmakta olan 283 öğretim elemanından veri toplanmıştır. Araştırmadan elde edilen veriler nicel teknikler ile analiz edilmiş ve ulaşılan bulgularda, öğretim elemanlarının kurumlarında algıladıkları örgütsel demokrasi düzeyinin ve genel olarak politik davranışlarla karşılaşma sıklıklarının orta düzeyde olduğu; vakıf üniversitesinde çalışan öğretim elemanlarının devlet üniversitesinde çalışan öğretim elemanlarına göre örgütsel demokrasi algılarının daha yüksek, politik davranışlarla karşılaşma sıklıklarının ise daha düşük olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca öğretim elemanlarının kurumlarında algıladıkları örgütsel demokrasi düzeyinin ve politik davranışlarla karşılaşma sıklığının kurumdaki hizmet süresi açısından farklılık gösterdiği saptanmıştır. Son olarak, örgütsel demokrasi ile politik davranışlar arasında orta düzeyde negatif yönlü bir ilişki olduğu ve örgütsel demokrasinin, politik davranışlarla karşılaşma sıklığını yordadığı tespit edilmiştir.
BASE