THE INDEPENDENT PERSONALITY OF THE PALESTINIANS
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-017
19 Ergebnisse
Sortierung:
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-017
Ekonomik, sosyal ve politik yönden büyük değişimlerin yaşandığı günümüzde liderlik, bir etkileme süreci ve ilişki biçimi olarak ele alınır. İktidarın ele geçirilmesi ve doğru olarak kullanılması üzerinde yoğunlaşan siyasi liderlik ise kitleleri etkilemek suretiyle toplumsal değişimleri gerçekleştirebilecek bir süreci ihtiva eder. Bu açıdan bakıldığında, sonuçlarının gelecekte elde edilmesi ve geleceğin belirsizliğini taşıması nedeniyle karar alma faaliyeti, bu sürecin can alıcı bölümünü oluşturur. Karar alma sürecini etkileyen birçok faktör olmakla birlikte, siyasi liderlerin kişisel özelliklerini, deneyimlerini, yeteneklerini kapsayan bireysel faktörlerin, siyasi karar alma sürecini etkileyen en önemli unsur olduğu açıktır. Bu çalışmada, siyasi liderlerin kişilik sistemlerinin karar alma sürecine olan etkisi ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda Mustafa Kemâl Atatürk model olarak ele alınmıştır. Çalışmada liderlik, karar alma süreci ve bu sürece liderlerin kişilik özelliklerinin etkileri üç ayrı bölümde incelenmiş, çalışmayla ilgili değerlendirmelere ise Atatürk'ün model olarak çerçevelendirilmesi ışığında son bölümde yer verilmiştir. Çalışmanın sınırlılıkları dolayısıyla siyasi liderlik kavramı, Machiavelli'nin hükümdara atfettiği özellikler ve Max Weber' in otorite anlayışı ele alınarak incelenmiş, kişilik sistemlerinin karar alma sürecine olan etkileri araştırılırken ise araç olarak, psikoloji biliminin öncülerinden olan Cari Gustave Jung tarafından kuramlaştırılan sekiz kişilik tipi kullanılmıştır. Tüm bu incelemelerin sonunda, siyasi liderlerin sahip olduğu kişilik özelliklerinin karar alma süreci üzerinde büyük bir etkiye sahip olduğu değerlendirilmiştir. ; Leadership is thought to be a process of influence and a way of relationship in today's world at which great changes are seen in the respect of economics, society and politics. Political leadership which focuses on seizing the power and using it appropriately includes a process that can realize social changes by influencing the society. In this respect, decision-making is the core point of this process as its results which do have the vagueness of the future can be reached in future. Although there are many factors that influence the process of decision-making, it is obvious that the individual factors including the personal properties, experiences, abilities of the political leaders are the most important elements influincing the process of decision-making. This study aims to figure out the effects of personality systems of political leaders on decision making process. In this context Mustafa Kemal Atatürk was analiezed as a model. In this study leadership, decision making process and the effects of leader's personality traits on this process has been dealt with in three different sections, and the evaluations about the study are stated in the last section under the light in which Atatürk is presented as a model. Because of the limitations of the study, the concept of political leadership is studied by taking the traits stated in "The Rules" by Machiavelli and Max Weber's understanding of the authority into account. On the other hand, while the effects of personality systems on decision making process are being explored, eight personality types which were theorized by Carl Gustave Jung who is one of the pioneers in science of psychology have been used. Eventually, it has been evaluated that the personality traits of poitical leaders have a great impact on decision-making process.
BASE
Danışman: DR. ÖĞR. ÜYESİ TANER ATASOY Yer Bilgisi: İstanbul Gelişim Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / Antrenörlük Eğitimi Ana Bilim Dalı / Spor Yönetimi Bilim Dalı Konu:Spor = Sports ; Bu araştırmada, İstanbul Spor Etkinlikleri ve İşletmeciliği Ticaret Anonim Şirketi bilinen adıyla (Spor İstanbul) 2019-2020 yıllarında Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği (IAAF) ile ortak düzenlediği İstanbul Maratonu, İstanbul Yarı Maratonu ve Avrupa Yüzme Birliği (LEN) ile ortak düzenlediği Uluslararası Su Sporları Festivali' nde görev alan gönüllülerin kişilik özelliklerinin sporda gönüllülük motivasyonları üzerine etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada bu kapsamda 732 gönüllüye demografik bilgi formu, on maddelik kişilik ölçeği ve Uluslararası Spor Organizasyonları için Gönüllü Motivasyonları Ölçeği uygulanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre sporda gönüllü olma motivasyonu düzeyleri tüm demografik özelliklere göre istatistiksel olarak anlamlı derecede farklılaşmaktadır (p0.05). ; In this study, it was aimed to interpret the personality traits of the volunteers who took part in the Istanbul Spor Events and Management Trade Inc., known as (Spor Istanbul), which was organized in cooperation with the International Athletics Federations Association (IAAF) in 2019-2020, the Istanbul Half Marathon and the International Water Sports Festival. In this context, demographic information form, item personality scale and Volunteer Motivations Scale for International Sports Organizations were applied to 732 volunteers. According to the results of the research, the levels of motivation to volunteer in sports differ significantly according to all demographic characteristics (p 0.05).
BASE
In: Akademik İncelemeler Dergisi: AİD = Journal of academic inquiries, Band 17, Heft 2, S. 237-259
ISSN: 2602-3016
Siyaset Bilimi çalışmalarında kullanılan analiz düzeylerinden biri bireydir. Birey düzeyinde analizler, siyasal karar vericilerin şahsiyetini temel alarak gerçekleştirilmekte ve bu doğrultuda siyasetin icracılarının bireysel özellikleri siyasetin mahiyetinin anlamlandırılması hususunda dikkate alınan başlıca unsur olmaktadır. Bu durum İslam siyaset düşüncesinin temel kaynağını teşkil eden siyasetnamelerde de geçerlilik arz etmektedir. Devlet yöneticilerine hitaben kaleme alınan siyasetnamelerde lider merkezli bir siyaset anlatısı ortaya koyulmaktadır. Bu eserlerde bir liderin hangi kişisel özelliklere sahip olması ve hangilerinden kaçınması gerektiğine dair bahisler özellikle ele alınmaktadır. Bu hususiyetler etrafında ideal liderden ideal siyasete uzanan bir tasavvur inşa edilmektedir. Bu anlamda siyasetin baş icracısı konumunda olan hükümdar, yalnızca kendisine öğüt ve tavsiyelerde bulunulan bir aktör değil aynı zamanda siyasetin kâmil bir hale getirilmesinde en temel unsur olmaktadır. Dolayısıyla İslam siyaset düşüncesinde hükümdarın şahsi özelliklerine yönelik yapılan vurguları incelemek, lider merkezli siyaset anlatısının anlamlandırılmasında önemli hale gelmektedir. Bu doğrultuda çalışmada İslam siyaset düşüncesindeki lider merkezli siyaset tasavvurunun Ebü'n-Necîb Şeyzerî'nin Nehcü's-Sülûk fî Siyaseti'l-Mülûk serlevhalı eseri çerçevesinde tetkik edilmesi amaçlanmaktadır. Söylem analizi yönteminin kullanıldığı çalışmanın neticesinde varılan sonuç, İslam siyaset düşüncesinde devlet ve siyasetin kurucu unsuru olarak kabul liderin şahsiyetinin siyasete yön verdiği ve ideal siyasete ulaşmanın yolunun ideal lideri inşa etmekten geçtiği fikrinin hakim olduğudur.
Bu araştırmada üniversite öğrencilerinin karar vermede öz saygı, karar verme stilleri ve kişilik özellikleri alt boyutları puan ortalamalarının öz-anlayış düzeyi, cinsiyet, sınıf, üniversiteye giriş puan türü, yaşamının çoğunun geçirildiği yer, ailenin gelir düzeyi, aile yapısı ve anne-baba tutumu değişkenlerine göre anlamlı düzeyde farklılaşıp farklılaşmadığı ilişkisel olarak incelenmiştir. Araştırmanın diğer bir amacı da karar vermede öz saygı, karar verme stilleri ve kişilik özellikleri arasında anlamlı düzeyde bir ilişkinin olup olmadığının saptanmasıdır. Değişkenler arasındaki ilişkinin anlamlı düzeyde farklılaşıp farklılaşmadığını saptamak amacıyla değişkenlere bağlı olarak t testi ve tek yönlü varyans analizi (ANOVA) uygulanmıştır. Farklılaşmanın kaynağını belirlemek amacıyla Tukey testi uygulanmıştır. Karar vermede öz saygı, karar verme stilleri ve kişilik özellikleri arasındaki ilişkinin analizi Pearson Momentler Çarpım Korelasyon Katsayısı tekniği ile yapılmıştır. Üniversite öğrencilerinin öz-anlayış düzeyleri düşük, orta ve yüksek olarak bağımsız değişkene dönüştürülmüştür. Öğrencilerin Öz-Anlayış Ölçeği puanlarının ortalaması 75.16, standart sapması ise 14.48'dir. Bu durumda 60'ın altındaki puanlar düşük, 61-88 arasındaki puanlar orta ve 89'un üstünde yer alan puanlar ise yüksek öz anlayış düzeyleri olarak adlandırılmışlardır. Araştırmada ?Kişisel Bilgi Formu?, Üniversite öğrencilerinin öz-anlayış düzeylerinin belirlenmesinde, Deniz, Kesici ve Sümer'in (2009) geçerlilik ve güvenirlik çalışmasını yaptığı ?Öz?Anlayış Ölçeği?; Üniversite öğrencilerinin karar verme stillerinin belirlenmesinde Deniz'in (2004) geçerlik ve güvenirlik çalışmasını yaptığı ?Melborne Karar Verme Ölçeği I?II (MKÖ, I-II)?; Üniversite öğrencilerinin kişilik özelliklerinin belirlenmesinde Bacanlı, İlhan ve Aslan'ın (2007) geçerlik ve güvenirlik çalışmasını yaptığı ?SDKT Kişilik Ölçeği (SDKT)? uygulanmıştır. 1. Üniversite Öğrencilerinin Öz-Anlayış Düzeylerine Göre Karar Vermede Öz Saygı ve Karar Verme Stillerine ilişkin bulgular; a. Üniversite öğrencilerinin öz-anlayış düzeylerine göre, karar vermede öz-saygı ve karar verme stillerinin anlamlı düzeyde farklılaştığı görülmektedir. b. Cinsiyet değişkeni açısından üniversite öğrencilerinin karar vermede öz-saygı, karar verme stillerinden dikkatli ve erteleyici alt boyutlarında anlamlı düzeyde bir farklılaşma gözlenmezken; kaçıngan ve panik karar verme stillerinde ise cinsiyet değişkeni açısından anlamlı düzeyde farklılaşma gözlenmiştir. c. Sınıf değişkeni açısından üniversite öğrencilerinin karar vermede öz-saygı ve karar verme stillerinden dikkatli karar verme alt boyutu anlamlı düzeyde farklılaşmazken, kaçıngan, erteleyici ve panik karar verme stili anlamlı düzeyde farklılaşmaktadır. d. Üniversiteye giriş puan türü değişkeni açısından karar vermede öz saygı, kaçıngan ve panik karar verme stili anlamlı düzeyde farklılaşmaktadır. e. Üniversite öğrencilerinin yaşamlarının çoğunu geçirdikleri yer değişkeni açısından karar vermede öz-saygı ve panik karar verme stili anlamlı düzeyde farklılaşmaktadır. f. Üniversite öğrencilerinin karar vermede öz saygı ve karar verme stilleri puan ortalamaları aile yapısı değişkenine göre anlamlı düzeyde farklılaşmamaktadır. g. Üniversite öğrencilerinin anne-baba tutumları değişkenine göre karar vermede öz- saygı, karar verme stillerinden kaçıngan, erteleyici ve panik karar verme stili puan ortalamaları arasında anlamlı düzeyde bir farklılaşma saptanmıştır 2. Üniversite Öğrencilerinin Öz-Anlayış Düzeylerine Göre Kişilik Özelliklerine İlişkin Bulgular; a. Üniversite öğrencilerinin öz-anlayış düzeylerine göre kişilik özellikleri alt boyutlarının anlamlı düzeyde farklılaşmıştır. b. Cinsiyet değişkeni açısından üniversite öğrencilerinin kişilik özellikleri alt boyutlarından ?dışadönüklük, deneyime açıklık, yumuşak başlılık ve sorumluluk? puan ortalamaları anlamlı düzeyde farklılaşmazken; ?duygusal dengesizlik/nevrotizm? alt boyutunda cinsiyet değişkeni açısından anlamlı düzeyde bir farklılaşma gözlenmiştir. c. Sınıf değişkeni açısından üniversite öğrencilerinin kişilik özellikleri alt boyutlarından ?duygusal dengesizlik/nevrotizm, yumuşak başlılık ve sorumluluk? puan ortalamaları anlamlı düzeyde farklılaşmazken; ?dışadönüklük ve deneyime açıklık? alt boyutunda sınıf değişkeni açısından dördüncü sınıflar lehine anlamlı düzeyde bir farklılaşma gözlenmiştir. d. Üniversiteye giriş puan türü değişkeni açısından üniversite öğrencilerinin kişilik özellikleri alt boyutları ?duygusal dengesizlik/nevrotizm, dışadönüklük, deneyime açıklık, yumuşak başlılık ve sorumluluk? puan ortalamaları anlamlı düzeyde farklılaşmamaktadır. e. Aile geliri değişkenine göre öğrencilerin kişilik özellikleri alt boyutlarından ?duygusal dengesizlik/nevrotizm, dışadönüklük, deneyime açıklık ve yumuşak başlılık? puan ortalamaları anlamlı düzeyde farklılaşmazken; sorumluluk alt boyutunda anlamlı düzeyde farklılaşma saptanmıştır. f. Aile yapısı değişkeni açısından üniversite öğrencilerinin kişilik özellikleri alt boyutlarından ?duygusal dengesizlik/nevrotizm, yumuşak başlılık ve sorumluluk? puan ortalamaları anlamlı düzeyde farklılaşmazken; ?dışadönüklük ve deneyime açıklık? alt boyutunda aile yapısı değişkeni açısından geniş aile lehine anlamlı düzeyde bir farklılaşma gözlenmiştir. g.Üniversite öğrencilerinin anne-baba tutumları değişkenine göre kişilik özellikleri alt boyutlarından ?duygusal dengesizlik/nevrotizm, dışadönüklük ve deneyime açıklık? puan ortalamaları arasından anlamlı düzeyde bir farklılaşma saptanmıştır. 3. Karar Vermede Öz-Saygı, Karar Verme Stilleri ve Kişilik Özellikleri Arasındaki İlişkin bulgular; Karar vermede öz-saygı ve dikkatli karar verme stili puanları ile ?duygusal dengesizlik/nevrotizm? puanları arasında negatif yönlü bir ilişki varken; ?dışadönüklük, deneyime açıklık, yumuşak başlılık ve sorumluluk? arasında pozitif yönlü anlamlı ilişkiler saptanmıştır ; In this research, self-esteem of the university students in decision making, the style of their the style of the decision making and Self-esteem in decision making according to the Self-compassion levels of university students and personality features are examined according to these variables meaningfully whether they differ or not : the sub-dimensions, the level of self-compassion of the average of the scores, the gender, the class, the type of the university entrance exam points, the place where s/he has spent most of his/her life, the income level of the family, the structure of the family, and the attitude of the parents. Another aim of the research is to determine whether there is a meaningful level of the relationship between self-esteem, the style of decision making and personality features. With the aim of determining the relationship between the variables whether they differ or not, t test and one-way variance analysis (Anova) were applied depending on these variables. With the aim of designating the resourse of the differentiation Tukey test has been applied. In decision making, the analysis of the relationship between self-esteem, the style of decision making and personality features is done with the technique of Pearson Moments Product Correlation Coefficient. The level of the self-compassion of the university students is transformed into independent variable as low, average and high. The average of the Self-Compassion Scale points of the students is 75.16, the standard deviation is 14.48. In this situation, the points below 60 is called low, the points between 61-88 are called average and the ones above 89 are called high self understanding levels. In the research, in the determination of ?Personal Information Form? in determining the self-compassion levels of the university students, validity and reliability works of Deniz, Kesici and Sumer?s (2009) about ?Self-Understanding Scale?; in determining the style of the decision making of the university students, ?The Melbourne Decision Making Scale I-II (MKÖ, I-II)? which Deniz has made the study on validity and reliability works was applied; in determining the personality features of the university students , ?SDKT Personality Scale (SDKT)? which Bacanlı, İlhan and Aslan?s have made the study on validity and reliability works have been applied. In this research, the findings gained can be summarized as following ; 1.The findings pertaining to the style of the decision making and Self-esteem in decision making according to the Self-Compassion levels of university students 1. The style of the decision making and self-esteem in decision making can be observed expressively as differed according to the Self-Compassion Levels of university students. 2. While there is no differentiation observed expressively in careful and postponing sub dimensions, among the styles of the decision making and self-esteem in decision making of university students, at the point of gender variable, in the styles of hesitant and panic decision making differentiation has been observed in the meaning level at the point of sex variable. 3. While at the point of class variable, the styles of the decision making and self-esteem in decision making of university students careful decision making sub dimension does not differentiate in the meaningful level, hesitant, postponing, panic decision making style differentiate meaningfully. 4. At the point of the variable of the type of university entrance point, self-esteem in decision making, hesitant and panic decision making style differentiate meaningfully. 5. At the point of the variable of the place where the university students spend most of their life, self esteem in decision making, panic decision making style differentiate meaningfully. 6. The average points of the styles of the decision making and self-esteem in decision making of university students do not differentiate meaningfully according to the variable of the structure of the family. 7. According to the variable of the parents? attitudes of the university students, among the styles of the decision making and self-esteem in decision making of university students, hesitant, postponing and panic decision making average points a meaningful level of differentiation has been determined. 2. The findings related with the Personality Features according to the Self-Understanding levels of the University Students are as follows: 1. The Personality Features sub dimensions differentiate meaningfully according to the Self-Understanding levels of the University Students. 2. While at the point of the gender variable, the personality features among sub dimensions of the university students extroversion, being open to experience, being compliant and responsibility points averages do not differentiate in the meaningful level, there occurs a differentiation in the emotional imbalance/neurotism sub dimension at the point of the sex variable. 3. While at the point of the class variable, among the sub dimensions personality features of the university students, emotional imbalance/neurotism, being compliant and responsibility point averages do not differentiate meaningfully; there seems a meaningful level of differentiation in the sub dimension of extroversion and being open to experience in favour of the fourth classes at the point of the class variable. 4. At the point of the variable of the type of university entrance point, sub dimensions of the personality features of the university students, emotional imbalance/neurotism, extroversion, being open to experience, being compliant and responsibility point averages do not differentiate meaningfully. 5. While according to the variable of the income of the family, in the sub dimensions of the personality features of the students, emotional imbalance/neurotism, extroversion, being open to experience and being compliant points averages do not differentiate meaningfully, there seems a differentiation in the responsibility sub dimension. 6. While at the point of the structure of the family, in the sub dimensions of personality features of the university students emotional imbalance/neurotism, being compliant and responsibility points averages do not differentiate meaningfully, in the sub dimension of extroversion and being open to experience at the point of the structure of the family in favour of big family there seems a meaning level of differentiation.g. According to the variable of sub dimensions of the parents? attitudes of the university students, among emotional imbalance/neurotism, extroversion, being open to experience average points, a meaningful differentiation has been determined. 3. The findings pertaining to the relationship between the style of Self-Esteem decision making and the personality features are as following: In decision making between self-esteem and careful decision making style points with the emotional imbalance/neurotism points in negative-way relationship, between extroversion, being open to experience, being compliant and responsibility positive way meaningful relationship were determined.
BASE
In: Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi
ISSN: 1309-9302
Sustainability means meeting our own needs and wishes without compromising the needs of future generations, and having a conscious consumption habit. In addition to non-governmental organizations, local governments, governments, every individual living in the society has important duties for sustainable consumption. One of the factors affecting the sustainable consumption behaviors of individuals is personality traits. In this study, the effect of personality types of local people living in touristic destinations on sustainable consumption behavior was examined. In the study whose population consisted of the local people living in Bodrum, the five-factor personality types scale (extroverted, accommodating, self-controlled, neuroticism and openness to experience) developed by Costa and McCrae (1987) as a data collection tool was used by Doğan, Bulut, and Çımrın (2015). Sustainable consumption behavior scale developed by . The scale of sustainable consumption behavior consists of 4 factors: environmental awareness, non-necessary purchasing, savings, and reusability. Path Analysis was used to determine the effect of personality types on sustainable consumption behaviors. As a result of the analysis, it was determined that some personality types have a positive or negative significant effect on sustainable consumption behavior. In the light of the findings obtained, it is recommended to examine sustainable consumption behaviors according to the demographic characteristics of the participants, permanent or temporary residence and sustainable consumption motivations in future studies.
In: Sakarya Üniversitesi yayın no. 40
Bir devletin, siyasi sınırları içinde işlenen suçları soruşturabilmesi ve kovuşturabilmesi, egemenlik hakkının bir sonucu kabul edilmektedir. Ancak bir ülkenin başka bir ülkede işlenen suçlarla ilgili yargı yetkisi kullanabilmesi ancak istisnai hallerde söz konusu olabilmektedir. Türk Ceza Kanunu'na göre esas itibariyle ülkesellik ilkesi kabul edilmiş olmakla birlikte evrensellik, şahsilik, ikame yargı ilkesi çerçevesinde vatandaşların hatta yabancıların bir başka ülkede işlediği bir kısım suçlarda Türk mahkemelerinin yargı yetkisine ve Türk kanunlarının uygulanabilirliğine imkân tanınmıştır. Bu çalışmada Türk Ceza Kanunu'nun yer bakımından uygulanması açısından kabul ettiği temel ilkelere değindikten sonra yabancı ülkede işlenen suçlarda Türk kanunlarının uygulanabilirliğinin koşulları ve Türk mahke melerinin yargı yetkisi üzerinde durulmuştur. ; A state can investigate and prosecute crimes that are committed within its political borders and it considered as a result of right of independence. However, exercising the judicial power for the crimes that are committed in other country can be possible in the exceptional circumstances only. According to Turkish Criminal Code, as well as the fundamental principal is the principal of territoriality, within the scope of the universality, personality, the principal of substitution jurisdiction, authority of Turkish Courts and the applicability of Turkish laws has been allowed in some crimes committed by citizens and even foreigners in a foreign country. In this study, primarily the fundamental principles of Turkish Criminal Code have been mentioned from the point of the application of Turkish Criminal Code in regard to the authority and then the applicability of Turkish Laws and the authority of Turkish Courts for the crimes that committed in foreign country has been emphasized.
BASE
Bu tezde 983-1085 yılları arasında el-Cezîre (Yukarı Mezopotamya) bölgesinde hüküm sürmüş olan Kürt Mervânî hanedanının en uzun süre tahtta kalmış hükümdarı Nasrüddevle Ahmed b. Mervân'nın (401/1010-453/1061) hayatı, kişiliği, hükümet teşkilatı, yönetim anlayışı iç ve dış siyaseti ele alınmıştır. Çalışma, giriş ve beş bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde araştırmanın başlıca kaynakları değerlendirilmiş, Mervânîlerin Nasrüddevle'den önceki ve sonraki tarihine kısaca yer verilmiştir. Birinci bölümde Nasrüddevle'nin kimliği, ailesi, çocukluğu, gençliği, hükümdarlığa geçişi, şahsiyeti ve vefatı üzerinde durulmuştur. İkinci bölümde Mervânî ülkesi tanıtılmış, dini durum ve etnik yapı ele alınmış, devleti oluşturan kurumlar anlatılmış, bu kurumlarda görev alanların kısa biyografilerine yer verilmiştir. Üçüncü bölümde Nasrüddevle döneminde Mervânîlerde ekonomik durum ve imar faaliyetleri anlatılmıştır. Mervânî ülkesindeki bilim, kültür ve sanat faaliyetleri dördüncü bölümde konu edilmiştir. Beşinci ve son bölümde ise Nasrüddevle'nin dış siyaseti ele alınmıştır. ; In this thesis, the life, personality, governmental organization, internal and foreign policy and administrative approaches of the longest-ruled ruler of the Marwanid Kurdish dynasty, Nasr al-Dawla Ahmad ibn Marwan who ruled Al-Jazira (Upper Mesopotamia) region between the years 983-1085, are discussed. The study consists of five sections. In the introduction, the main sources of the research are evaluated and the chronicle of the history before and after Nasr al-Dawla is given briefly. In the first chapter, the identity, family, childhood, youth, as-cending to throne, personality and death of Nasr al-Dawla are emphasized. In the se-cond chapter, the Marwanid country was introduced, the religious conditions and eth-nic compositions are discussed, the institutions that form the state are explained, and the short biographies of those who served in these institutions are included. In the third chapter, the economic situation and development activities of ...
BASE
Toplumun bir nevi şahsi manevisi olan lider, etkileme ve yönlendirmegücü ile siyasete yön verirken, toplumu ve kendi seçmen kitlesini olumluveya olumsuz yönde dönüştürebilmektedir. Türkiye gibi siyasetin vedemokrasinin lider merkezli olduğu bir toplumda, liderin geçmişi,düşüncesi, kişilik yapısı, dini, ideolojisi, amaçları ve stratejisi oldukçaönem arzetmektedir. Değişimin ve dönüşümün mimarı olan lider,siyasetin manivelası olma özelliği taşır ve belirleyici etkilere sahiptir. Bumakale, Türkiye siyasetinde güçlü bir ağırlığa sahip olan siyasal liderlikolgusunu, Recep Tayyip Erdoğan örnekliği üzerinden incelemeyihedeflemektedir. Erdoğan'ın başarısının yapı taşlarını; içinde bulunduğutoplumsal sınıf, almış olduğu eğitim, yüklenmiş olduğu ideoloji ve erkenyaşta benimsemiş olduğu dini değerler oluşturmuştur. Erdoğan,neredeyse ortaokuldan itibaren siyasetin içinde politik bir aktör olarakvar olmuştur. 2001 yılından itibaren AK Parti ile Türk politik hayatınadamgasını vurmuş ve vurmaya da devam etmektedir. Oyunu sürekliartıran ve gücünü konsolide eden Erdoğan'ın incelenmesi, başta Türksiyasetine ve toplumuna ardından da küresel politik düşünceye katkıanlamını taşır. Bundan dolayı Erdoğan'ın başarısının parametrelerini velider olarak çizdiği siyasal portreyi incelemek vazgeçilmez öneme sahiptir.Bu çalışma, Erdoğan'ın medyaya yansıyan konuşmalarının analizedilerek başarısının kodlarının yakalanmaya çalışması ile ortayaçıkmıştır. Deskriptif bir yönteme dayanan bu çalışma, Erdoğan'ın geçmişiüzerinden lider merkezli siyasetin okunması, değerlendirilmesi veyorumlanmasına dayanmaktadır. ; The leader, a pattern of society as a role model, can transform society and his own constituency in a positive or negative way while politics has given direction by power of influence and management. Like Turkey, in a society which is based on leader- oriented politics and democracy, the leader's past, thoughts, personality, religious aspects, ideologies, goals and strategies are very important. Namely, the leader, who is the architect of ...
BASE
06.03.2018 tarihli ve 30352 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan "Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun" ile 18.06.2018 tarihli "Lisansüstü Tezlerin Elektronik Ortamda Toplanması, Düzenlenmesi ve Erişime Açılmasına İlişkin Yönerge" gereğince tam metin erişime açılmıştır. ; Narsizm kavramı 1980'li yıllardan itibaren psikoloji literatüründe en çok çalışılan konulardan biri olmuştur. Narsistik kişilik özelliklerinin görülür olması toplum ve kurumlarda tecrübe edilmesi bireysel ve örgütsel düzeyde olumsuzluklara sebep verebilmektedir. Ülkemizde popülaritesi yüksek ve kitleleri harekete geçirebilme potansiyeline sahip siyasi alanın, psikolojik ve kültürel özellikleri ile birey, örgüt ve toplum istikametindeki etkileri bireysel narsizm özelinde araştırma konusu yapılmıştır. Bu çalışmayla literatürde incelenen bireysel narsizmden yola çıkılarak siyasi partilerin gençlik örgütü üyelerindeki bireysel narsizm düzeyleri incelenmiş ve siyasi partilerin gençlik örgütlerinde bireysel narsizm eğilimlerine ilişkin çıkarımlar yapılmaya çalışılmıştır. Bu gaye ile çalışmada siyasi partilerin gençlik örgütlerindeki bireylerin narsizm düzeylerinin demografik ve üyelerin örgüte ilişkin değerlendirmelerine göre incelenmesi hedeflenmiş, söz konusu amaca yönelik nicel bir araştırma tasarlanmıştır. Sakarya ve Kocaeli illeriyle sınırlandırılan çalışmada, araştırmalarda sıklıkla tercih edilen, Ames, Anderson, Rose tarafından geliştirilen (2006) ve Atay tarafından Türkçeye standardizasyonu yapılan (2009) narsistik kişilik envanterinden faydalanılmış, kolayda örnekleme tekniği kullanılmıştır. Araştırma kapsamında katılımcılara 350 adet anket dağıtılmış, 324 adet geçerli anket çalışmaya dahil edilmiş ve analizleri yapılmıştır. Araştırma amacına ulaşmak üzere tek yönlü ANOVA testi ve bağımsız gruplar T-testinden faydalanılmıştır. Araştırma bulgularına göre siyasi partilerin gençlik örgütleri üyelerinde narsizm özellikleri bulunduğu, bulunan narsistik durumların farklı alt boyut özellikleriyle gerçekleştiği, bununla birlikte narsistik özelliklerin partiler düzeyinde de anlamlı farklılıklar gösterdiği tespit edilmiştir. Siyasi partilerin gençlik örgütü üyelerine uygulanan anket çalışmasından elde edilen veriler ile üyelerin bireysel narsizm özelliği gösterdiği durumlar, sınanan hipotezler ve analizler doğrultusunda çoğunlukla üstünlük, sömürücülük ve teşhircilik alt boyutlarında tespit edilmiştir. ; The concept of narcissism has been one of the most studied topics in psychology literature since the 1980s. The fact that narcissistic personality traits are seen and experienced in societies and institutions may cause negative effects on individual and organizational levels. Psychological and cultural characteristics of the political field which has a high popularity in our country and which has the potential to mobilize the masses, and their effects on the individual, organization and society direction have been investigated in the context of individual narcissism. In this study, the individual narcissism levels of the political parties in the youth organization members of the political parties are examined and the inferences about the individual narcissism tendencies of the political parties in the youth organizations are tried to be made. The aim of this study was to investigate the narcissism levels of individuals in youth organizations of political parties according to demographic and members' evaluations of the organization, and a quantitative study was designed for this purpose. In the study, which was limited to Sakarya and Kocaeli provinces, the narcissistic personality inventory, which was developed by Ames, Anderson, Rose (2006) and standardized to Turkish by Atay (2009), was used in the studies. Within the scope of the research, 350 questionnaires were distributed to the participants, 324 valid questionnaires were included in the study and analyzed. One-way ANOVA test and independent groups T-test were used to reach the research aim. According to the findings of the research, it was found that the narcissistic features of the members of the youth parties of the political parties, narcissistic situations were realized with different sub-dimension features, however, the narcissistic features also showed significant differences at the level of the parties. The data obtained from the surveys applied to the members of the youth organizations of political parties and the situations in which the members showed individual narcissism characteristics were mostly determined in the sub-dimensions of superiority, exploitation and exhibitionism in line with the hypotheses and analyzes tested.
BASE
Michal Sokolnicki, Polonyalı bir tarihçi ve diplomat, 1936–1945 arasında Polonya'nın Türkiye Büyükelçisi (Polonya'nın işgalinden itibaren de Polonya Sürgün Hükümeti'nin temsilcisi) ve diplomatik çevrelerde sayılan bir kişilikti. II. Dünya Savaşı'nın bitişinin ardından Komünist Polonya'ya dönmeyi reddedip bunun yerine A.Ü.'de hoca olmayı seçmişti. Ankara'da öldü ve Cebeci Asri Mezarlığı'na gömüldü. Ankara Günlüğü, Türkiye ve Polonya arasında tarihsel olarak iyi ilişkilerin yeni bir kanıtını ortaya koymaktadır. Ankara, savaşın ta en başından itibaren tarafsızlığını koruma uğraşında olsa da, (Polonyalı mültecilerin ve Polonya altın rezervinin toprakları üzerinden gizli sevkiyatı da dâhil olmak üzere) birçok önemli görevin gerçekleştirilmesinde Büyükelçi Sokolnicki'ye destek olmuştur. Ayrıca Türk hükümeti, Moskova'da Polonyalı esirler için de girişimde bulunmuştur. Bu olayların hepsi aşağıda, Ankara Günlüğü'nü temel alan bir makalede özetlenmektedir. Bazen ayrıntılar bütün kadar önemli olabilir, örneğin dipnotların biri ilginç gelebilecek bir bilgi – Bakan Saraçoğlu'nun 12 Aralık 1923 tarihli meclis konuşmasının zabtını içermektedir. Bu konuşmasında bakan, teşrifat nazırının, kordiplomatiğin sarayda kabulü sırasında Türkiye'nin Polonya'nın taksimini kabul etmediğini diplomatik olarak ifade edebilmek için, "bir seferinde", orada bulunmayan Leh elçisini sorduğunu hatırlatmaktadır. Bu hatırlatma, böyle bir adet olduğuna dair on dokuzuncu yüzyıl başlarından herhangi bir kayıt olmadığı için doğruluğu geniş bir tarihçi grubu tarafından sorgulanan bu hikâyenin ilk yazılı kaydı olarak kabul edilmelidir. ; Micha? Sokolnicki was a Polish historian and diplomat, Polish Ambassador to Turkey during the period 1936–1945 (since the occupation of Poland – a representative of the Polish government-inexile), and a respected personality in the diplomatic circles. After theconclusion of World War II, he had refused to return to the Communist Poland, choosing instead to lecture at the UA. He passed away in Ankara and is buried at the ...
BASE
Fevzi Çakmak, Türkiye'de daha çok askerî kişiliği ve faaliyetleriyle tanınmaktadır. Mareşal unvanına sahip az sayıdaki askerden birisi olması onun askerlik mesleğindeki başarısını göstermeye yetmektedir. Ankara Hükümeti'nde Milli Savunma Bakanlığı; İcra Vekilleri Heyeti Reisliği yapmıştır. Cumhuriyet döneminde 1924-1944 yılları arasında kesintisiz olarak Genelkurmay Başkanlığı yapmış olması onu ayrıca meşhur etmiştir. Ancak az bilinmekle birlikte Fevzi Paşanın çok partili dönemde siyasal hayatta da önemli bir yeri vardır. Bu çalışmada Fevzi Çakmak'ın 1946-1950 yılları arasında siyasal hayattaki faaliyetlerine ve rolüne yer verilecektir. Üzerinde durulan dönem ülkenin çok partili siyasal hayata geçiş yıllarıdır. 12 Ocak 1944 tarihinde, 68 yaşındayken isteği dışında Genelkurmay Başkanlığı'ndan emekliye sevk edilen Fevzi Çakmak büyük bir hayal kırıklığına düşmüş ve bir süre hayata karşı küskünlük içinde yaşamıştır. Makam sevgisi ve hırsına sahip olan Mareşal, o yıllarda kendisini bir köşeye atılmış ve önemsiz hissetmekteydi. Emekli edilişine karar veren Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'ye dargınlık ve kırgınlık duyguları içinde günlerini geçirdiği bir sırada, 1946 seçimlerinde DP listesinden bağımsız milletvekili seçilme teklifi almış ve bunu kabul ederek siyasal hayata atılmıştır. Daha önce CHP'den gelen milletvekilliği tekliflerini kabul etmeyen Mareşal 1946 seçimleri sırasında ve Mecliste iken CHP'ye ve İnönü'ye karşı keskin ve sert bir muhalefet yürütmüştür. Çakmak'ın 20 yıldan daha uzun süredir bir parçası olduğu CHP iktidarına karşı muhalefete geçişi keskin bir dönüşü ifade etmektedir.Hayatınınson4yılı,önce CHP'ye, sonra CHP ve DP'ye muhalefetle geçmiştir. Askerî şöhreti ve halk tarafından sevilmesinin etkisiyle 1946'da girdiği siyasette büyük bir ihtiras geliştiren Fevzi Çakmak aslında siyasal hayatın işleyişine yabancıdır. Onun bu durumu ve İnönü ile CHP'ye olan sert muhalefeti bazı siyasal akımlar ve partilerce istismar edilmiş görünmektedir. Önce DP kendisinin toplumdaki prestijinden yararlanmış, ardından sol akıma mensup bazı çevreler ona adeta bir halk hareketi başlatma misyonu yüklemek istemişlerdir. Son olarak Mareşal Çakmak, DP içinde, lider kadronun CHP iktidarına karşı muhalefetini yeterli bulmayan müfrit grupla birlikte hareket etmiş ve buradan doğan Millet Partisi'ne fahrî genel başkan olmuştur. Hayatının son iki yılını MP'de geçiren Çakmak Paşa, çok dalgalı ve gelgitli bir 4 yıllık siyasal hayat yaşamıştır. Aslında mevcut otoriteye itaatkâr bir kişilik yapısında olan Fevzi Çakmak'ın emeklilik sonrası keskin bir siyasal muhalefete kayması kişiliğine ters düşmektedir. Onu bu duruma yönelten etkenler mevki hırsı ve kendini vazgeçilmez görme duygusu gibi kişisel etkenlerdir. Lider karakterli birisi olmayışı onun siyasette başarılı olmasına engel olmuştur. ; Fevzi Çakmak (1876-1950) is mainly known with his Military personality and activities in Turkey. The fact that he is one of the few soldiers with the title of Marshal is enough to show his success in the Military profession. He was also noted as; the Minister of Defence in the First cabinet of the executive ministers of Turkey in 1921,the Chairman of the second cabinet of the executive ministers of Turkey, and the Chief of General Staff from 1924 and 1944 without interruption. However it is little known, Fevzi Pasha has an important role in the political life in the multi-party period as well. In 1944, Fevzi Çakmak, who did not intend to retire from the Chief of General Staff except for his request, found himself in the middle of Politics after loneliness he had lived for a short time.The study discusses Fevzi Çakmak's activities and role in the political life between1946-1950. The process of rapprochement with the Democratic Party (DP) and becoming an independent member of parliament and even the desire for him to lead the DP will be examined in the paper. Then, the activities of the Marshal that heinitiated with some circles of left-wing and abandoned in a short time in the context of human rights will be evaluated. In the meantime, the debates on how the leftist circles wanted himto launch a public movement in the country getting ridof the oppressiveness will be included. Later, the process of becoming the honorary chairman of the Nation Party (MP) formed by the people most of whom left the DP following the Marshal's separation from the DP afte the July 12 Declaration as a result of his worsening Relations with the party will be mentioned. Fevzi Çakmak ,like the other ones who setup the MP, thought that the DP did not have enough strong opposition against the Republican People's Party(CHP). In the last part of the paper, the political activities of Marshal Çakmak who spent the last two years of his life in the MP will be examined within the framework of character analysis and leadership features. The paper not only discusses the four-year wavy political life of Fevzi Çakmak who was seized by great ambitions and entered politics in 1946 as a result of self- confidence based on Military Reputation and the love given by the people, but it also examines the case of his being manipulated by some political currents and parties because of his personality which is unfamiliar witht he functioning of political life. How and with which motives Fevzi Çakmak, an obedient person to the legitimate and existing authority pushed himself into a strong opponent against the political staff that he had been to gether with for nearly 25 years will be examined. In that, during the election in 1946 and his presence in the Assembly, the Marshal had strong opposition against the CHP and İnönü, which did not arise from policy differences.
BASE
Engelbert Kaempfer, 1681 yılında, bilimsel çalışmalarını sürdürmek amacıyla İsveç'e göç etmiş ve oradan Kral XI. Karl'ın talimatıyla İran'a gönderilmek üzere oluşturulan heyette, heyetin sekreteri ve doktoru olarak görevlendirilmiş, tıp alanında uzman bir Alman araştırmacıdır. İsveç Kralı'nın amacı ve heyete vermiş olduğu görev, İran ile yeni ticaret yolları geliştirmek ve Şah'ı Osmanlı'ya karşı birlikte hareket etmeye ikna ederek anlaşma sağlamaktır. Heyet 29 Mart 1684 tarihinde İsfahan'a ulaşır. Kaempfer buradaki görevinde 20 ay kadar kalır, Farsça ve Türkçe öğrenir, çevresine, saraya, topluma dair gözlemlediği ve öğrendiği her ayrıntıyı yazar. İran Şahı'nın Sarayı başlığı altında derlenmiş yazılarını, dolaysız olarak sarayı ve İran'ı tanıtmaya yönelik metinler olarak kaleme almıştır. Kaempfer'in, Alman Edebiyatına dahil olan seyahatname türündeki bu eseri Almanya'da, Türk Tarihine ilişkin önemli bir başvuru eseridir. Yürütülecek bu çalışmayla, Alman seyyah Engelbert Kaempfer'in kendisinin ve seyyah yönünün, İran seyahatinin ve seyahatnamesinin özellik ve içeriğinin ele alınarak hem Alman Dili ve Edebiyatı alanında hem de Türk Tarihi alanında Türkiye'de yürütülecek çalışmalara katkı sağlanması amaçlanmıştır. Çalışmanın sınırlandırılması bağlamında, Kaempfer'in anlatım ve görüşünü sunmaya yönelik seyahatnameden seçilen kısımlar Şah Süleyman'ın kişilik özellikleri ve saray işleyişine dair anlatımlarıdır. Böylelikle, bu çalışmada Türkiye'de çevirisi bulunmayan, bu önemli eseri Almanca aslından inceleyerek, Kaempfer'in aktarımlarından örnekler sunmak suretiyle, Türk Tarihi literatürüne ve ilgili alanlarda yürütülecek yeni çalışmalara da katkı sağlanması amaçlanmıştır. ; Engelbert Kaempfer is a German researcher and scientist and his field of expertise is medicine. In 1681, he migrated to Sweden because of hisstudies, where he was appointed asthe secretary and doctor of the travel committee to Iran with the order of King Karl XI. The King's aim and mission he granted to the committee was to develop new trade routes with Iran, and sign a pact with the Iran Shah against the Turks by persuading him to cooperate. The committee arrived at Isfahan in 1684. Kaempfer lived there for 20 months, learned Turkish and Persian languages and wrote every detail about his environment, the palace, and the society in his diaries. His work is published as a travelbook with the title The Palace of İran Shah and they can be described as texts to promote the palace and Iran. This travelbook which is still an important source in Germany, is qualified enough to be a source for researchers in Turkey as well. The book, which has not been translated to Turkish, is studied in its original language, and by conveying Kaempfer's narration, we aim to contribute to the new studiesthat will take place in the literature of history and related fields. In this work, we aim to give information about this German traveler and his travelbook about Iran. But the main subject will be discussed in the chapter about the personality of Shah and information about the Safawid Palace.
BASE