REFUGEE POLICY OF THE TURKISH REPUBLIC
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-029
60 Ergebnisse
Sortierung:
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-029
In: Sosyal siyaset konferansları dergisi, Band 0, Heft 84, S. 191-198
ISSN: 2548-0405
In: Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi
ISSN: 1309-9302
Modern dünyanın yoğun olarak kullandığı sosyolojik terimlerin başında mülteci kavramı gelir. Mülteci kavramı, dairesine giren milletler arasında Ruslar da yer aldılar. Rusların büyük göç dalgalarıyla ülkelerinden ayrılmaları I. Dünya Savaşı'nın hemen ardından gerçekleşti. I. Dünya Savaşı yıllarında patlak veren Ekim 1917 Devrimi ile Rus tarihinin en önemli kırılmalarından biri yaşandı. Beyaz Ordu ve Kızıl Ordu arasındaki mücadelenin Kızıl Ordu lehine sonuçlanması, Rusya topraklarından dışarıya doğru büyük kitlelerin göç etmeleri sonucunu doğurdu. Mülteci Ruslar, Osmanlı topraklarının yanı sıra Avrupa'daki pek çok ülkeye sığınmak zorunda kaldılar. Sığınılan ülkeler arasında dünya savaşından henüz çıkmış olmasına rağmen sanayi başta olmak üzere her yıl bir sene öncekine oranla ekonomik verileri sürekli yukarı doğru yenilenen Fransa da yer almaktaydı. Fransa'nın ekonomi alanındaki gelişimi beraberinde işgücü ihtiyacını ortaya çıkardı. Mevcut insan kaynağının gereksinim duyduğu işgücünü karşılamakta yetersiz kalması dış göçlere ihtiyaç duymasına ve göç edenleri de ülkesine kabul etmesine neden oldu. Genç nüfus ağırlıklı Rus göçleri, Fransa'da bazı önemli hadiselerin yaşandığı ve yabancı düşmanlığının izlerinin görüldüğü bir atmosferde gerçekleşti. Ruslar, ülkeye farklı şehirlerden giriş yaptılar. 'Veritable bidonville (Gerçek bir gecekondu)' kümesi olarak nitelendirilen Victor Hugo Kampı'nın yer aldığı Marsilya şehri de Rus mültecilerin göç ettikleri kentlerdendi. I. Dünya Savaşı yıllarında askeri bir kamp olarak kullanılan, sürekli bir yerleşim alanı olmayan, nüfusu değişken ve az olan Victor Hugo Kampı, Ruslardan bazılarının yaşamlarının göz önüne serilmesi için önemli bir örnek teşkil edecek niteliklere sahiptir. Bu kapsamda çalışmamızla mülteci Rusların detayları ile ilgili sınırlı bilgiye sahip olunan Victor Hugo Kampı'ndaki hayatları ana hatlarıyla ortaya konulacaktır. Rusların Victor Hugo Kampı'na gelmelerine yol açan sürecin anlaşılması için Fransa'ya yoğun mülteci göçlerinden ve Rus mültecilerin ülkeye girişlerinden bahsedilecektir. Fransa'nın Rus göçmenleri kabulleri ve yaklaşımlarının nasıl olduğu sorusunun cevabı aranacaktır.
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-029
Yüksek Lisans Tezi. YÖK Tez No: 439000 ; Bu çalışmada, Suriyeli sığınmacılara yönelik göç politikasının koordinasyonu ve uygulama sorunları belirlemek üzere Hatay, Gaziantep, Kilis ve İstanbul illerinde saha araştırması yapılmıştır. Yükselen bir göç krizi karşısında politika geliştirme ve kurumsal adaptasyonu anlamaya yönelik bir yaklaşım izlenmiştir. 2011'den beri Suriye üzerinden gelen sığınmacı akının devam edeceği bir taraftan vurgulanmaktadır. Suriye'den gelen bu sığınmacıların bir kısmı Suriye sınırına yakın kamplarda bir kısmı ve daha kalabalık bir kitle ise Türkiye genelinde farklı şehirlerde yaşamaktadır. Türkiye, Göç İdaresi Genel Müdürlüğünü kurarak krize yanıt vermeye çalışmıştır. Bu süreç zarfında ise AFAD yetkili kurum olarak görevlendirilmiştir. Çeşitli yerel, ulusal ve uluslararası sivil toplum ve insan hakları örgütleri de farklı yöntemlerle konuyu ele almaya çalışmışlardır. Bu çalışmanın amacı, devlet birimleri ve sivil toplum aktörlerinin politika kararlarının uygulanmasında etkileşimlerini göz önünde tutarak, Türkiye'de göç politikasının yönetim ve uygulama boyutunu analiz edebilmektir. Yerel düzeyde özellikle farklı aktörler arasında işbirliği ve koordinasyon derecesini anlamak önem arz etmektedir. Muhtemel sorunları belirlemek için Suriyeli sığınmacıların yoğun yaşadığı sınır illerinde öncelikle saha çalışmaları yapılmıştır. Bu iller Suriye-Türkiye sınır hattındaki çatışma bölgelerine yakın bulunmaktadır. Ardından bu illere mukayese imkanı verebilmesi açısından İstanbul ili de dahil edilmiştir. Saha çalışmasında, pek çok yerel yönetim birimi ve İl Göç İdaresi gibi devlet kurumlarından temsilcilerin yanı sıra sığınmacılara yönelik faaliyetlerde bulunan yerel, ulusal ve uluslararası sivil toplum kuruluşları temsilcileri ile mülakatlar gerçekleştirilerek aktörler arasındaki işbirliği ve koordinasyonun uygulama sorunları ve başarıları bağlamında farklı aktörler arasındaki farklı anlayışların analizini öncelenmiştir. Çalışma aynı zamanda Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği gibi aktörler ve ...
BASE
ÖZET2011'de başlayıp bir dalga halinde Kuzey Afrika'dan Orta Doğu'ya yayılan Arap ayaklanmaları bölgede emsalsiz dönüşümlere neden oldu. Bu çalışmada ayaklanmaların bir sonucu olarak ortaya çıkan Suriyeli mülteci krizine Avrupa Birliği'nin ulusal ve toplumsal güvenlik çerçevelerinden getirdiği yorumlamalar karşılaştırılmıştır. İki güvenlik anlayışının getirdiği farklı algılayışların kaynağına inmek amaçlanmıştır. Avrupa Birliği içinde hâlihazırda bilinen, demokrasi açığı gibi fay hatlarını Suriyeli mülteci krizi üzerinden incelemesi açısından çalışma, kurumun varoluşuna, devletler ve toplumlar ile olan ilişkilerine dair soru işaretleri uyandırması açısından önem arz etmektedir. Araştırmada niceliksel ve niteliksel analiz yöntemlerinden yararlanılmıştır. "Suriyeli mülteciler" olarak alınan örneklem 2011'de Suriye İç Savaşı ile başlayan dönemden, günümüze kadar geçen sürede Avrupa Birliği bölgesine giriş yapan Suriye vatandaşlarını kapsamaktadır. Bu gruba dair veriler göç üzerine çalışmalar yapmakta olan uluslararası örgütlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve devlet kurumlarının veri bankalarından elde edilmiştir. Ulusal güvenlik ve toplumsal güvenlik kavramlarına dünden bugüne bir bakış ile kavramlara atfedilen farklı anlamlar incelenmiştir. Suriyeli mülteci krizi, üye ülkelerin böyle hayati bir olaya dair dahi fikir birliğine varamaması nedeniyle Avrupa Birliği'nin varoluşsal bir kriz yaşayıp yaşamadığı sorusunu tekrar gündeme getirmiştir. Çalışma ile Avrupa Birliği gibi uluslar üstü nitelik taşıyan bir kurumun üye ülkelerin güvenliklerine dair karar alma mekanizmalarına getirdiği kısıtlamalar bir kez daha gözler önüne serilmektedir. Ulusal ve toplumsal güvenlik kavramlarının tarih boyunca geçirdiği dönüşümler ve demokrasinin kalitesine dair mühim bir gösterge olan devletlerin toplumları temsil etme derecesi gibi sorunlara Avrupa Birliği geneli ve farklılıklara dikkat çekmek amacıyla, üye ülkeler özelinde yanıt aranmıştır.ABSTRACTThe wave of Arab uprisings, which started in 2011 in North Africa and spread to the Middle East, entailed unprecedented transformations for the region. In this study, interpretations from the national and societal security perspectives of the European Union for the Syrian refugee crisis which occurred as a result of these unrests, are compared with one another. It is expected to retrace the different understandings of the two security approaches. The study which examines the already existing fault lines of the European Union, such as the democratic deficit, over the issue of the Syrian refugees, has importance in terms of raising questions regarding the existence of the institution, and its relations with the states and societies. Quantitative and qualitative analysis methods are employed for the research. The sample which is taken as "Syrian refugees" contains the Syrian citizens whom entered into the European Union zone in the process starting from the outbreak of the Syrian Civil War in 2011, until today. Data concerning this group is gathered from the databases of international organizations, non-governmental organizations, and the institutions of the states working on immigration. With an overview of the national security and societal security definitions from past to today, different approaches to the concepts are evaluated. Syrian refugee crisis revived the question on whether the European Union has been experiencing an existential crisis, due to the fact that the member countries could not reach a consensus on such a vital issue. The constraints put by an institution like the European Union with its supra-national characteristic, on the member states decision-making mechanisms operating for security, are unfolded with this study. Answers are explored for the significant questions on the transformations of national and societal security concepts throughout history and on the extent of states representation of societies which is an important indicator for the quality of democracy, by looking generally at the European Union, and specifically at the member states to remark the differences.
BASE
1948 yılında İsrail devletinin kurulması ve İsrail-Arap Savaşı"ndan sonra 700.000'den fazla Filistinli Arap, ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Lübnan, Ürdün, Suriye ve Mısır gibi komşu ülkelere ise bu mülteciler istemeden yerleşmek zorunda idiler. Ev sahibi ülkeler arasında, Filistinli mülteciler için en sorunlu ülke Lübnan"dır. Bu husus devletin istikrar ve güvenliğini, aynı zamanda mültecilerin yaşam koşullarını da etkiler. Filistinli mülteciler konusunda, Milli Lübnan Politikası negatif bir sonuç gösteriyor ve bu olayın uluslararası güvenliğini etkiliyor. Mülteci statüsü, uluslararası sözleşmeler yoluyla kabul edilmiş olsa da, Mültecilerin Statüsüne Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesi veya Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin 1967 Protokolü Lübnan devleti herhangi bir hak veya üzerlerine sorumluluk tanımıyor. Filistinli mülteciler, Lübnan hükümeti için bir güvenlik ikilemi temsil etmektedir. 1948"de başlayan ülkedeki mevcut gruplar arasındaki dengenin daha da kötüleşeceği korkusu vardı. Lübnan politikasının ilk başladığından (mültecilerin Lübnan'ın belli bir alanda yerleşmek için izin verildi an) itibaren bugüne kadar değişti. Lübnan tarafından teşvik edilen temel politikasının merkezinde, kendi kamplarında bütün alanlarda (siyasi, sosyal ve ekonomik), mültecileri marjinalize girişimi vardı. Bu politikanın ana fikri, onları izole etmek, kampların boyutunu azaltmak ve herhangi bir tahrip binanın inşaatı veya restorasyonu yasaklamaktı. Lübnan yasası, orada yaşayan Filistinlilere karşı olan ayrımcılığı açıkça gösterir. Yasa, işe sahip olması, bir arazi ya da bir ev satın almasını önlemekte ve o şekilde Lübnan ekonomisinde katkılarını izole etmektedir. Bu bağlamda, en önemli aktörlerden biri olarak, Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Birleşmiş Milletler Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA), uluslararası tepki, bir ülkede onun güvenliği ve egemenliği konusunda insani sorunun yönlerini nasıl değiştirebileceği göstermek amacıyla analiz edilmiştir. ; The thesis "Palestinian refugees in the context of Lebanese policy of non-integration" represented a complex research about one of the most important problems of the international community. The research of the Palestinian refugee question has fundamental importance both at national and international level, because the problem can influence the realities of the world and particularly of the states hosting the refugees. The need of understanding the historical background and the causes of the Arab-Israeli conflict is very important in order to provide the best solutions for the refugee problem. The comprehension of the continuous armed struggle between the parties involved in the conflict and the permanent violation of the human rights is significant in securing the right assistance for the needy persons. In order to maintain the security of the international community and the agreement between the Israel and other Arab states, the Palestinian question is the basic element that should be solved. Im particular, the research of the policies of Lebanon towards the Palestinians is absolutely necessary, considering that the massive violation of the human rights and the inhuman living conditions of the refugees are unseen in another hosting country. The regional security is dependent on finding a solution for the Palestinians from Lebanon, because the economic, social and political exclusion of the refugees has created a psychological anxiety, which can determine conflicts in the society. As it was seen in the history, the Palestinians had been the reason for a series of armed conflicts in the region involving the most important actors, for civil war and the threat for Lebanon"s security, determining external occupation. In the analysis of the Palestinian refugees" exclusion on account of the Lebanese policies, there are a series of fundamental questions. Firstly, what was the context that determined the Palestinians to arrive to Lebanon and remain in a state that has not provided them any rights? In addition, what is the meaning of the refugee problem and how is treated by the international community and law? Another question is about the situation of the Palestinian refugees in the world and more specific what are their living conditions in Lebanon? The main question of the thesis is about the policies promoted by Lebanon towards the Palestinian refugees. Ultimately, an important question regards the differences between the Palestinian refugees from Lebanon and the ones from another two states under UNRWA areas of operation, Jordan and Syria.
BASE
In: Alternatif politika: Alternative politics, Band 16, Heft 1, S. 115-141
ISSN: 1309-0593
The forced migration movement from Syria, which began in 2011, has brought about significant changes in civil society within Turkey. The already existing complex relationship between the state and civil society, is further diversified in the context of forced migration, presenting the need to focus on the provision of humanitarian assistance, access to services, and integration of Syrian refugees who are legally under temporary protection, without international refugee recognition. Furthermore, state-driven cross-border humanitarian operations and security-oriented state policies also shape this landscape. Therefore, the interplay between civil society actors –existing, government-supported, and newly emerging– and security-oriented state policies contributes to this transformation. Historical and political realities, alongside global-local crises, influence the trajectory of change within civil society, positioning authorities as pivotal decision-makers in managing individuals' movement. Through in-depth interviews in different cities of Turkey with NGOs and refugee-led civil society members in 2018, the article uncovers the formation and progression of relationships between civil society actors and the state, revealing adaptations and adjustments based on contextual circumstances. The article seeks to move beyond comprehensive liberal and developmental perspectives, instead focusing on the evolving dynamics of state control within migration-related civil society.
Tatar, Volkan (Arel Author) ; 2010 yılında Tunus'ta bir gencin kendisini yakmasıyla başlayan Arap Baharı, toplumsal, politik ve ekonomik bir kriz haline gelerek birçok bölge devletini derinden etkilemiştir. Tunus'ta başlayan ve domino etkisiyle bölge devletlerine yayılan hareket, başlangıçta bölgedeki devletlerin uzun yıllar yönetiminde olan siyasi elitleri tedirgin etmiş, sürecin devamında ise iktidar değişiklikleri meydana getirmiştir. 2011 yılında Arap Baharının etkisine giren ve her geçen gün daha da çatışma bölgesi haline gelen Suriye'den, yaklaşık 4 milyon kişi başka bölgelere göç etmek zorunda kalmıştır. Göç eden kitlenin büyük çoğunluğunun hedefi, coğrafi yakınlığın da etkisiyle Türkiye'dir. Bu sebeple Türkiye, Arap Baharının olumsuzluğunu ve yükünü çeken devletlerin başında gelmektedir. Dış politikada olduğu kadar, iç politikada da tartışma konusu olan Suriyeli mülteciler için, özellikle güneydoğu illerinde sığınma kampları kurulmuştur. Ayrıca Suriyeli mültecilerin, Avrupa devletlerine kaçak geçiş için, Ege Bölgesi'ni kullanmalarından dolayı bu mesele, Türkiye ile Avrupa Birliği'ne üye devletleri de karşı karşıya getirmiştir. Arap Baharı bu kaçak göçlerle birlikte farklı devletlerin ortak ve içinden çıkılması zor sorunu haline gelmiştir. Bu çalışmanın konusu, Arap Baharı sonrasında Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı mülteci sorununu farklı açılardan irdelemektir. Bu amaçla nitel veri toplama yöntemi kullanılmış, belge incelenmesi üzerinde durulmuştur. Konuyla ilgili kaynaklar incelenmiş, farklı yayın organlarında yer alan röportaj ve haberlerden de kaynak olarak faydalanılmış, nitel veri analiziyle sonuca ulaşılmaya çalışılmıştır ; The Arab Spring, which was triggered by a young boy's burning himself up in Tunusia, has had an impact on most of the other countries in the same region deeply through turning into a social, political and economic crisis. The movement starting in Tunusia and spreading into the surrounding countries through domino effect, first made the political elitists governing the countries for a long time feel uneasy and then led to governmental changes in the following period. 4 million people had to leave their home country Syria, which had been influenced by the Arab Spring since 2011 and then turned into a battle field gradually day by day. These people had to immigrate to other regions. Due to its being close to the area, Turkey has been in the target of the majority of these immigrants. Owing to this fact, Turkey is one of the major countries which have experienced the negative effects, consequences and the burden of the Arab Spring the most. Refugee camps have been established especially in the Southeast provinces in the country for the Syrian refugees, who have been at the core of the discussion continuously in not only domestic policy but also foreign policy. Apart from that, this issue has created a big conflict between Turkey and the members of European Union since Syrian refugees have been using The Aegean Sea as a passage to enter European countries illegally. With the accompaniment of these illegal migrations, The Arab Spring has turned out to be a very big issue which is difficult to be resolved for a lot of different countries. The subject of this paper looks into the refugee problem Turkey has been facing as a result of the Arab spring in different aspects. With this aim in mind, qualitative data collection method and qualitative data analysis has been used. The resources regarding the subject have been analyzed and the interviews and the news found in various media resources have been utilized as a resource in order to reach conclusions through the qualitative data analysis method
BASE
ÖZET Günümüzde Avrupa Birliği kimlik yapısı ve dinamiğinin, iç çelişkileri nedeniyle bir krizde olduğu tahmininde bulunmak mümkün görünmektedir. Ayrıca AB kimliği, yeni ve istikrarsız bir oluşum örneğinde olduğu gibi uluslararası sorunlarla başa çıkamamaktadır. Avrupa kimliği kavramının belirsizliğiyle ve ulus-üstü kimlik inşa süreciyle ilgili büyük çaplı zorluklar yaşayan Avrupa; ekonomik kriz, dünya politikasındaki istikrarsızlık, Avrupa'daki terör saldırılarına ve milyonlarca insanın savaştan kaçmasına yol açan Doğu ülkelerindeki iç savaşlar gibi eksojen nitelikli (dış kaynaklı) sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Kısacası, bugün için Avrupa'da var olan istikrasızlığın temel sebebi, Avrupa'nın ve AB kimliğinin bunlara hazırlıklı olmaması gerçeğidir. Bu varsayımın doğru olup olmadığını, Avrupa kimliği krizinin sebeplerini ve bu süreçte sığınmacı, mülteci ve göç sorunuyla ilgili nasıl bir rol yapısının ortaya çıktığını anlamak için öncelikle Avrupa kimliği ve onun ortaya çıkma sürecini analiz etmek gerekmektedir. Bu bağlamda da gerekli anlatım ve analiz yapılacak, AB ve Avrupa kimliği odağında ne tür sıkıntılar ortaya çıktığı ve bu kimlik yapısının ne tür unsurlardan etkileneceği argümanlarıyla sunulacaktır. ; ABSTRACT Nowadays it is possible to make an assumption that the EU identity is in a crisis due to EU's internal contradictions. Like any other new and unstable entity, the EU identity is currently unable to withstand the international challenges. The EU, in addition to the difficulties with its supranational identity-building process and with the ambiguity of the concept itself, faced the exogenous (external) problems such as the global economic crisis, instability in world politics, terrorist attacks in Europe and civil wars in Eastern countries that forced millions of people to flee from war. In short, the main reason of instability in Europe today is that the European and EU identity are not ready for this kind of global challenges. In order to test the made assumption and to understand the reasons of EU identity crisis and the role played by refugees and asylum seekers in this process, first of all it is necessary to analyse the European identity and its formation process. In this context, the necessary analysis will be made. The analysis will be supported by the arguments concerning the problems that surround the issue of EU and European identity and the factors that affect this identity structure.
BASE
In: İletişim: Araştırmaları Dergisi, Band 1, Heft 1, S. 1
International Congress of Management Economy And Policy, 26-27 Kasım 2016, İstanbul ; Günümüzde hem Avrupa Birliği hem de Türkiye tarihlerinin en büyük mülteci akınına tanıklık etmektedir. AB ve Türkiye birlikte düzensiz göç kriziyle başa çıkmada ve göçmen kaçakçılığıyla mücadele etmede birlikte çaba harcamaktadırlar. Bu çalışma, Suriye Krizi'yle birlikte şiddetlenen Türkiye üzerinden Avrupa Birliği üyelerine yönelik yasadışı göçle mücadeleyi açıklamayı amaçlamakta ve bu kapsamda Türkiye'yle AB arasındaki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına uygulanan vizelerin kaldırılması karşılığında imzalanan geri kabul antlaşmasına ek olarak, 2016 yılının sonundan itibaren vizesiz seyahat hakkı verilmesi konularında devam eden pazarlıklara odaklanılacaktır. ; Nowadays, both European Union and Turkey witness the greatest influx of refugees in their history. EU and Turkey struggle to cope with the Irregular Migration Crisis and fight migrant smuggling together. This study aims to explain cope with illegal migration from many countries to members of the European Union. In this context, It also focuses readmission agreement which signed by Turkey and the European Union and visa liberalisation that the European Union will apply to Turkish citizens, in addition, it further focus on ongoing negotiations on visa liberalization which will apply to Turkish citizens to by end of the 2016
BASE
Göçmen ve Mülteci Kadınlar için Fiziksel Aktivite Rehberi, Hacettepe Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimi tarafından desteklenen "Türkiye'de Yaşayan Suriyeli Göçmen Kadınların Güçlenmelerinde ve Toplumsal Entegrasyonunda Bir Sosyal Politika Aracı Olarak Fiziksel Aktivitenin Kullanılması" isimli araştırma projesi kapsamında hazırlanmıştır. Projede, mülteci kadınların güçlenmelerinde ve sosyal uyumun sağlanmasında fiziksel aktivite bir araç olarak kullanılmıştır. Projenin birinci basamağında Suriyeli mülteci kadınların fiziksel aktivite düzeyi kültürleşme bağlamında incelenmiştir. Projenin ikinci basamağında, Suriyeli, Afganistanlı, Iraklı ve Türkiyeli kadınlardan oluşan 25 kişilik bir grupla 12 haftalık fiziksel aktivite programı uygulanmıştır. Sosyal uyumu hedefleyen bu uygulama sonrasında elde edilen bulgular ve deneyimler doğrultusunda, mülteci kadınlar için geliştirilecek bir fiziksel aktivite programının kavramsal çerçevesini, hedeflerini ve pedagojik ilkelerini içeren bir rehber kitap hazırlanmıştır. Geçtiğimiz on yılda artan göç oranları, birçok göç edilen ülkede göç ve toplumsal bütünleşme politikaları konusundaki tartışmaları hızlandırmıştır. Dünyada Suriyeli mülteci sayısının en fazla olduğu Türkiye'de, Suriyeli ve son zamanlarda Afganistanlı ve Iraklı mültecilerin sosyal uyumuna yönelik çeşitli araştırma verilerine dayalı politikalar üretilmektir. Bu politikalara dayanak olan bilimsel araştırma verileri, fiziksel aktivite ve sporun göçmen ve mülteci bireylerin yaşamlarına olumlu katkılarını ortaya koyarken, göçmenlerle ve mültecilerle ilgili politikaları geliştiren uluslararası kurumlar tarafından fiziksel aktivite ve sporun birleştirici gücü vurgulanmaktadır. 2016-2018 yılları arasında Avrupa Birliği Komisyonu, Avrupa Birliği üye ülkelerdeki mültecilerin iyi olma hali ve sosyal uyumlarını artırmak için fiziksel aktivite ve spor fırsatları sunan yaklaşık 3 milyon Avro tutarındaki 54 projeyi desteklemiştir. Birleşmiş Milletler 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının "Toplumsal Cinsiyet Eşitliği" başlıklı 5. Maddesi kapsamında kadınların her seviyede güçlenmesi ve kadına yönelik her türlü istismarı kapsayan şiddetin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Göçmen ve Mülteci Kadınlar İçin Fiziksel Aktivite Rehberi, hedefleri itibariyle Türkiye'de yaşayan mülteci kadınların fiziksel, psikolojik, sosyal ve kültürel güçlenmelerinde bir sosyal politika aracı olarak fiziksel aktivitenin kullanımına örnektir. Kadının güçlenmesini hedefleyen bilimsel araştırmalarda ve sosyal sorumluluk projelerinde yararlanılabilecek nitelikte bir rehberdir. Rehberin Türkçe, Arapça ve İngilizce dillerinde yazılmış olması, bilgilerin doğrudan göçmen ve mülteci kadınlar tarafından erişilebilir olmasını sağlamaktadır. Ayrıca, uluslararası platformlar için de kullanılabilir bir uluslararası rehber niteliği de taşımaktadır. Proje faaliyetlerinin gerçekleştirilmesinde hep birlikte çalıştığımız katılımcılara, eğitmenlere, gönüllülere, kurum çalışanlarına ve yöneticilere çok teşekkür ederiz. Birlikte hareket ettiğimiz, birlikte dans ettiğimiz, farklılıkları ve benzerlikleriyle kültürlerimizi, gündelik yaşamlarımızı paylaştığımız ve birlikte güçlendiğimiz projemizin, benzer hedeflerdeki çalışmalara rehberlik yapabilmesini umuyoruz. ; Physical Activity Program Guide for Migrant and Refugee Women was prepared within the scope of the Project titled "Using Physical Activity as a Social Policy Tool in the Empowerment and Social Integration of Syrian Migrant Women Living in Turkey", supported by Hacettepe University Scientific Research Projects Coordination Unit. In the project, physical activity is used as a tool in empowering refugee women and ensuring social integration. In the first phase of the project, physical activity levels of Syrian refugee women were investigated with regard to acculturation. In the second phase of the project, a 12-week physical activity program was implemented in a group consisting of 25 Syrian, Afghan, Iraqi and Turkish women. In accordance with the findings and the experiences obtained as a result of this physical activity intervention aimed at social integration, The Physical Activity Guide for Migrant and Refugee Women was developed. Increasing rates of migration in the last decade have accelerated debates about migration and social integration policies in many countries. In Turkey, where the number of Syrian refugees is the highest in the world, policies are being made based on various research data regarding the social integration of Syrian and, more recently, Afghan and Iraqi refugees. Not enough importance has been ascribed to sport and physical activity in these policies yet. However, while data from scientific research exhibit favourable impacts of physical activity and sport on the lives of migrant and refugee individuals, the unifying power of physical activity and sport is emphasised by international organizations. Between 2016 and 2018, the European Commission supported 54 projects, totalling a sum of approximately 3 million Euros, offering physical activity and sport opportunities to improve the well-being and social engagement of refugees in the European Union member states. Within the scope of Article 5 of the United Nations (UN) 2030 Sustainable Development Goals, titled "Promoting Gender Equality", it is required to ensure women's empowerment at all levels and to eliminate violence including all forms of abuse against women. The Physical Activity Guide for Migrant and Refugee Women, with regard to its objectives, is a model for the use of physical activity as a social policy tool in the physical, mental and social empowerment of refugee women living in Turkey. It is a guide that can be used in academic studies and social responsibility projects aimed at women's empowerment within the scope of UN Goals. The availability of the guide in Turkish, Arabic, and English languages makes the information directly accessible to migrant and refugee women. Moreover, it features as an international guide available to international platforms. We would like to thank the participants, trainers, volunteers, staff and managers with whom we work together in the realization of project activities. We moved together, danced together, we shared our cultures, our daily lives. We embraced our differences and similarities and became empowered together. We hope that our project will be able to guide work with similar goals. ; " بـ الموسوم البحثي المشروع نطاق ضمن د ّ أُع الالجئة، و المهاجرة للمرأة البدني النشاط دليل إن و المرأة لتمكين اجتماعية سياسة كأداة استعمالها و الالجئة السورية للمرأة البدني النشاط ممارسة هاجات بجامعة العلمية البحثية المشاريع تنسيق قسم قبل من المدعوم و االجتماعي" إندماجها تعزيز االجتماعي. التماسك ضمان و الالجئات لتعزيز كأداة البدني النشاط استخدام المشروع، في تم تبة. في السوريات الالجئات للنساء البدني النشاط مستوى فحص تم المشروع، من األولى الخطوة في 12 لمدة البدني النشاط برنامج تنفيذ تم المشروع، من الثانية الخطوة في الثقافي. التمازج سياق و التركية. كذلك و العراقية األفغانية، السورية، القومية من امرأة 25 من مؤلفة لمجموعة ً أسبوعا إعداد تم ، االجتماعي التماسك تستهدف التي الفعالية هذه بعد المكتسبة الخبرات و النتائج مع ً تمشيا البدني النشاط لبرنامج التربوية المبادئ و األهداف و المفاهيمي اإلطار على يحتوي إرشادي دليل الالجئات تلك أجل من تطويره سيتم .الذي االندماج و الهجرة سياسات حول النقاش تسريع إلى الماضي العقد في المتزايدة الهجرة معدالت أدت عدد أقصى فيها بلغ حيث أيضاً، تركيا في و العالم ففي المهاجرة. البلدان من العديد في االجتماعي البحثية البيانات على المبنية المختلفة السياسات من الكثير إعداد يتم العالم، في السوريين الالجئين من العراق. من ً مؤخرا و أفغانستان سوريا، من القادمين الالجئين لهؤالء االجتماعي االندماج تحقيق بغية بيانات تكشف حين في بعد. البدني والنشاط للرياضة الالزمة األهمية تُعطى لم السياسات، هذه في ، الالجئين و المهاجرين حياة في الرياضة و البدني للنشاط اإليجابية المساهمة عن العلمي البحث الترابط قوة على الالجئين، و للمهاجرين سياسات تطوير على تعمل التي الدولية المؤسسات تؤكد أستراليا و الشمالية أمريكا و األوروبي االتحاد إستثمر المثال، سبيل على الرياضي. و البدني للنشاط النشاط في للمشاركة اللجوء طالبي و لالجئين التدخل برامج و الرياضية البرامج في كبير بشكل 2016 عامي بين االجتماعية. األغراض و التأهيل إعادة و الصحة ألغراض الرياضي و البدني أنشطة وفرت حيث ، يورو ماليين 3 بقيمة ا ع مشرو 54 األوروبية المفوضية دعمت ، 2018 و األوروبي االتحاد في األعضاء الدول في اجتماعيًا وإدماجهم الالجئين رفاهية لزيادة رياضية و بدنية 2019 ، آخرون و ().سبايـج بين المساواة "ضمان بعنوان 2030 المتحدة لألمم المستدامة التنمية أهداف من 5 المادة نطاق ضمن المستويات جميع على المرأة تمكين ضمان الضروري من ، الفتيات" و النساء جميع تمكين و الجنسين الالجئات، و المهاجرات للنساء البدني النشاط دليل إن المرأة. ضد العنف أشكال جميع على القضاء و االجتماعية للسياسة كأداة تركيا في للالجئات البدني النشاط الستخدام ً جيدا ً نموذجا يعتبر ، أهدافه بحكم و األكاديمية الدراسات في استخدامه يمكن ً هاما ً مرجعا يعتبر و االجتماعي. التمكين و النفسية و المتحدة األمم أهداف نطاق في المرأة تمكين إلى تهدف التي االجتماعية المسؤولية .مشاريع المتاحة المعلومات وصول يضمن اإلنجليزية و العربية و التركية باللغات مكتوب الدليل هذا كون إن المحافل أغلب في استخدامه يمكن دولي دليل فهو ذلك، على عالوة الالجئات. و للمهاجرات مباشرة .الدولية
BASE
In: Alternatif politika: Alternative politics, Band 14, Heft 3, S. 519-546
ISSN: 1309-0593
COVID-19 küresel salgını tüm dünyayı etkilese de mevcut çalışmalar sınıf, yaş, toplumsal cinsiyet, sağlık durumu, engel durumu, göçmenlik, ikamet, etnisite gibi kimlik kategorilerinin bireylerin deneyimlerini farklılaştırdığını göstermektedir. Bu çalışma Ankara'nın Önder ve Battalgazi Mahallelerinde yaşayan 30 Suriyeli mülteci ile gerçekleştirilen derinlemesine mülakatlara odaklanarak mültecilerin COVID-19 sürecinde karşılaştıkları zorluklara ilişkin bir kavrayış sunmayı amaçlamaktadır. Bu çalışma mültecilerin bu salgın sebepli iki farklı düzlemde, çok katmanlı zorluklarla karşılaştıklarını ortaya koymaktadır. Pandeminin yarattığı bu zorlukların bir bölümünün Türkiye vatandaşlarıyla paylaşılan zorluklar olduğu görülürken; diğer bölümünün bilgi ve hizmetlere erişimde pandemi süreciyle derinleşen mülteci kimliklere özgü olduğu görülmüştür. Bu araştırma iki düzlemde de farklı kimlik kategorilerine sahip Suriyeli mültecilerin deneyimleri arasındaki farklılıkları ortaya koymaktadır.
Bu çalışmada göç konusunun Avrupa Birliği Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası'na etkisi son dönemde karşı karşıya kaldığı Suriyeli Mülteci Krizi örneğiyle incelenmiştir. Çalışmada AB'nin Suriyeli Mülteci Politikası incelenirken Kopenhag Okulu ve güvenlikleştirme kavramından yararlanılmıştır. Materyal olarak AB metin ve raporları, sayısal veriler ve uzman görüşleri kullanılmıştır. Çalışma üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde konu ile ilgili kavramsal çerçeve sunulmuştur. İkinci bölümde AB göç ve güvenlik konularının tarihsel süreçte oluşumu incelenmiştir. Son bölümde ise Avrupa Birliği'nin Ortadoğu politikası ele alındıktan sonra mülteci krizinin Birliğin bölge politikasına ve güvenlik politikasına etkileri ortaya koyulmuştur. Çalışmada AB'nin karşı karşıya kaldığı mülteci krizi karşısında konuyu salt güvenlik perspektifinden ele aldığı, yeni araçlar geliştiremediği ve krizin AB entegrasyon sürecini olumsuz etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. ; In this study was examined the impact of migration on the European Union Common Security and Defense Policy with the example of the Syrian Refugee Crisis that it has recently faced. In this study was benefited from Copenhagen School and the concept of securitization , while the Syrian Refugee Policy of the EU was being examined. As material were used EU texts and reports, numerical data and expert opinions. This study consists of three parts. In the first part was presented the conceptual framework of this topic. In the second part was examined the formation of EU migration and security issues in the historical process. In the last part, after it was examined the Middle East Policy of the European Union , it was revealed the effects of the refugee crisis on the regional policy and security policy of the Union. In this study was concluded that the EU handled the issue from a pure security perspective in the face of the refugee crisis , could not develop new tools and this crisis adversely affected the EU integration process.
BASE