This article studies Egyptian and Tunisian transitions by investigating the effect of two factors, namely electoral system choice and the presence of competitive oppositionparties. It suggests that, between 2011 and 2015, the electoral system choice and the presence of competitive political parties contributed to the transition to democracy inTunisia while the same two factors were causes of the failed transition in Egypt. It concludes by arguing that during transitional phases, electoral system choice andpresence of competitive political parties help institutionalization of normal, limited political uncertainty in a polity. Accordingly, these two factors compel cooperation andnegotiation between different political actors, which in turn help democracy survive transitions.
Tez No: 558595 ; Yüksek Lisans ; Soğuk Savaş döneminde farklı bloklarda olan Türkiye ve Suriye iki kutuplu sistem sona ermesine rağmen kötü olan ilişkilerin seyrini değiştirememiştir. Ancak Adana Mutabakatı ile başlayan yeni süreç tarafların bakış açılarının değişmesini sağlamıştır. Üstelik Suriye'de Beşar Esad'ın yeni lider olması, Türkiye'de ise 2002 yılında iktidara gelen AKP ile ilişkiler altın çağını yaşamaya başlamıştır. Daha sonra Tunus'ta başlayan Arap Baharı'nın Suriye'ye sıçraması ile sistemik faktörler iki ülke ilişkilerinin yeniden bozulmasına neden olmuştur. Bu durumda Suriye'de ortaya çıkan güç boşluğunun terör örgütlerince doldurulması Türkiye'nin ulusal güvenliğini etkileyen neden olarak göze çarpmıştır. Bu çalışmada Suriye'de PYD'nin güçlenmesi ve Türkiye'nin ulusal güvenliğinin nasıl etkilediği incelenmektedir. Ayrıca PYD'nin Türkiye-Suriye ilişkilerinde yaptığı değişiklikler de çalışmanın kapsamı içerisindedir. ; Turkey and Syria are in different blocks during the Cold War. Despite the end of bipolar system relationship could not change. However, the new process, which started with the Adana Consensus, changed the perspectives of the parties. Moreover, to be the new leader Bashar Assad in Syria and new party AKP in Turkey has started new relations between Syria and Turkey. After the Arab Spring started in Tunisia, the systemic factors caused the regression of the relations between the two countries. In this case the filling of terrorist organizations by the power void that Syria has been implicated as causes affecting Turkey's national security. In this study is to examine how PYD in Syria affects the strengthening of Turkey's national security. In addition, changes made in PYD'nin Turkey-Syria relations are also within the scope of the study.
Aralık 2010'da Tunus'ta başlayıp kısa zamanda diğer Ortadoğu ülkelerine yayılan Arap ayaklanmaları (Arap Baharı), Mart 2011'den itibaren Suriye'de de etkili olmaya başlamıştır. Fakat Suriye'de rejim karşıtı gösteriler başarılı olamamış ve süreç iç savaşa dönmüştür. Bu süreçte bölgesel ve küresel aktörlerin Suriye'de yaşanan çatışmalara doğrudan ya da dolaylı müdahalesi belirleyici olmaktadır. Bu çalışmada, ABD, Rusya ve AB gibi küresel aktörlerin Suriye iç savaşına etkileri güvenlikleştirme teorisi çerçevesinde ele alınmaktadır. ABD, Rusya ve AB'nin güvenlikleştirmeye dayalı söylemler aracılığıyla savaşa müdahalelerini meşrulaştırma çabaları, aralarındaki güç mücadelesi etrafında değerlendirilmektedir. Çalışmada temel olarak farklı siyasal ve stratejik hedeflerle hareket eden küresel aktörlerin Suriye iç savaşına müdahalelerinin bu ülkede sorunun çözümüne katkı sağlamadığını ve sorunu daha uzun süreli ve karmaşık hale getirdiğini ileri sürmektedir. ; The Arab uprisings (Arab Spring), which started in Tunisia in December 2010 and spread to other Middle Eastern countries in a short time, started to be influential in Syria as of March 2011. However, the anti-regime demonstrations in Syria failed and the process turned into a civil war. The direct or indirect involvement of the regional and global actors in the conflict has become determining factor within this context. In this study, the impact of the global actors such as the United States, Russia and the EU on the Syrian civil war are discussed within the framework of securitization theory. The efforts of the United States, Russia and the EU to legitimize their intervention in the Syrian war through discourses based on securitization are evaluated around the power struggle between them. The study specifically argues that the interventions of global actors, acting with different political and strategic goals, in the Syrian civil war do not contribute to the peaceful resolution of the conflict and prolonge the conflict in Syria by making it more complicated.
Türkiye'nin PKK ile mücadelesi ve daha genel olarak Kürt sorunu, 1980'lerden itibaren ulus - lararası gelişmelerden etkilenen konular olmuştur. 2010'da Tunus'ta başlayan ve kısa zamanda çeşitli Kuzey Afrika ve Orta Doğu ülkelerine yayılan Arap Baharı da son yıllarda Kürdistan İşçi Partisi'nin (PKK) aldığı çeşitli kararları ve örgütün davranışlarını önemli ölçüde şekil - lendirmiştir. Bu çalışma, Arap Baharının PKK ve Kürt sorunu ile ilgili bölgesel ve Türkiye içi dinamikleri nasıl etkilediğini, PKK'nın karar alma süreçleri çerçevesinde incelemektedir. Makalede öncelikle Arap Baharı'nın Kürt sorununu kavramsal olarak nasıl etkilediği üzerin de durulmakta, daha sonra Suriye'de yaşanan iç çatışmaların, PKK'da ve daha genel olarak Kürt sorunu üzerinde neden olduğu değişiklikler tartışılmaktadır. Son olarak, Türkiye'de Kürt sorununun çözüm süreci ile ilgili hız kazanan gelişmeler, Arap Baharı çerçevesinde değerlen - dirilmektedir ; Since the 1980s, international developments have always influenced Turkey's Kurdish question in general and the country's struggle with the PKK in particular. Arab Spring, which started in Tunisia in 2010 and quickly spread to several countries of the Middle East and North Af - rica, also significantly shaped the various decisions of the PKK, as well as Turkey's policies to resolve the Kurdish Question in recent years. This paper examines how the Arab Spring has influenced domestic and regional dynamics of the PKK and the Kurdish Question within the framework of the PKK's decision making processes. First, the paper explores how the Arab Spring has conceptually had an impact on the Kurdish question. Then, it presents a discussion about how the internal violence taking place in Syria has led to changes both in the PKK and on the evolution of the Kurdish question in general. Finally, the paper discusses Turkey's recent efforts to resolve the Kurdish question within the context of the Arab Spring
YÖK Tez No: 606092 ; Ortadoğu bölgesi; siyasal, ekonomik ve kültürel yapısı sebebiyle uluslararası ilişkilerde çok önemli bir yere sahiptir. Enerji kaynakları açısından dünyanın en zengin bölgelerinden biridir. Bölge, Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle birlikte ciddi bir değişime sahne olmuştur. Soğuk Savaş sonrası Türkiye'nin bölge devletleriyle olan ilişkileri de değişime uğramıştır. 2010 yılı sonlarında Tunus'ta başlayan Arap Baharı, Ortadoğu'da yeni bir değişim dalgası yaratmıştır. Bölgede yaşanan gelişmeler ve akabinde Suriye'de ortaya çıkan iç savaş, Türkiye'nin ulusal güvenliğini tehdit eder hale gelmiştir. Ulusal çıkarlarını korumak isteyen Türkiye'nin Ortadoğu politikasına yeni boyutlar eklenmiştir. Bu çalışmada; Arap Baharı sonrası Ortadoğu'da yaşanan uluslararası gelişmeler bağlamında Türkiye'nin izlediği bölgesel politikalar analiz edilmektedir. Ortadoğu coğrafyasında Arap Baharı sürecinden etkilenen devletler incelenmiş, bölgede yaşanan gelişmelerin Türk Dış Politikası'na yansımaları değerlendirilmiştir. ; Middle East region; due to its political, economic and cultural structure, has a very important place in international relations. It is one of the richest regions in the world in terms of energy resources. The region has undergone a serious change with the end of the Cold War. After the Cold War, Turkey's relations with regional states has also undergone many changes. The Arab Spring, which began in Tunisia in late 2010, has created a new wave of change in the Middle East. Developments in the region and the internal war in Syria, created new threats to Turkey's national security. New dimensions were added to the foreign policy of Turkey, who wants to protect its national interests. In this study; Turkey's regional policy in the Middle East is analyzed within the context of theinternational developments that Arab Spring created. The states affected by the Arab Spring process in the Middle East were examined and the reflections of the developments in the region on the Turkish Foreign Policy were evaluated.
Türkiye'nin PKK ile mücadelesi ve daha genel olarak Kürt sorunu, 1980'lerden itibaren uluslararası gelişmelerden etkilenen konular olmuştur. 2010'da Tunus'ta başlayan ve kısa zamanda çeşitli Kuzey Afrika ve Orta Doğu ülkelerine yayılan Arap Baharı da son yıllarda Kürdistan İşçi Partisi'nin (PKK) aldığı çeşitli kararları ve örgütün davranışlarını önemli ölçüde şekillendirmiştir. Bu çalışma, Arap Baharının PKK ve Kürt sorunu ile ilgili bölgesel ve Türkiye içi dinamikleri nasıl etkilediğini, PKK'nın karar alma süreçleri çerçevesinde incelemektedir. Makalede öncelikle Arap Baharı'nın Kürt sorununu kavramsal olarak nasıl etkilediği üzerinde durulmakta, daha sonra Suriye'de yaşanan iç çatışmaların, PKK'da ve daha genel olarak Kürt sorunu üzerinde neden olduğu değişiklikler tartışılmaktadır. Son olarak, Türkiye'de Kürt sorununun çözüm süreci ile ilgili hız kazanan gelişmeler, Arap Baharı çerçevesinde değerlendirilmektedir. ; Since the 1980s, international developments have always influenced Turkey's Kurdish question in general and the country's struggle with the PKK in particular. Arab Spring, which started in Tunisia in 2010 and quickly spread to several countries of the Middle East and North Africa, also significantly shaped the various decisions of the PKK, as well as Turkey's policies to resolve the Kurdish Question in recent years. This paper examines how the Arab Spring has influenced domestic and regional dynamics of the PKK and the Kurdish Question within the framework of the PKK's decision making processes. First, the paper explores how the Arab Spring has conceptually had an impact on the Kurdish question. Then, it presents a discussion about how the internal violence taking place in Syria has led to changes both in the PKK and on the evolution of the Kurdish question in general. Finally, the paper discusses Turkey's recent efforts to resolve the Kurdish question within the context of the Arab Spring. ; Publisher's Version
Avrupa Birliği'nin beşinci genişleme dalgasından sonra güvenlik, istikrar, refah ve komşu ülkelerle ilişkilerin geliştirilmesi sağlanması önemli politikalardan biri haline gelmiştir. Çünkü bu ülkelerin ekonomik durumları arasındaki farklılıklar ve organize suçlarla mücadele Avrupa Birliği ile komşu ülkeler arasında yeni politikalar oluşturulmasına yol açmıştır. 2004 yılında başlatılan Avrupa Komşuluk Politikası 16 ülkeyi kapsamaktadır. Bu ülkeler: İsrail, Ürdün, Moldova, Fas, Filistin, Tunus, Ukrayna, Ermenistan, Azerbaycan, Mısır, Gürcistan, Lübnan, Cezayir, Suriye, Libya ve Beyaz Rusya'dır. Avrupa Komşuluk Politikasının asıl amacı Avrupa Birliği ülkeleri ile komşuları arasındaki ilişkileri düzenlemektedir. Bu çalışmada, Avrupa Komşuluk Politikası'nın ekonomik etkileri 2005 ile 2012 yılları arası esas alınarak incelenmiştir. Elde edilen sonuçlar, Avrupa Komşuluk Politikası kapsamındaki ülkelerin ekonomik durumları ve hayat standartlarında bu dönemde bir iyileşme olduğunu göstermektedir. ; After the fifth enlargement of the European Union, it became one of the important policies to provide security, stability, prosperity, and develop relationship between neighborhood countries. The differences at the economic situation and struggling with organized crime between European Union and neighbor countries lead to be created new policies. European Neighborhood Policy was launched in 2004, and consists of 16 countries. These countries are: Israel, Jordan, Moldova, Morocco, the Palestinian Authority, Tunisia, Ukraine, Armenia, Azerbaijan, Egypt, Georgia, Lebanon, Algeria, Syria, Libya and Belarus. The main aim of the European Neighborhood Policy is to arrange the relationship between the European Union countries with their neighbors. This study examines the economic effects of the European Neighborhood Policy on relevant countries in terms of Human Development Index, export and import growth rates between 2005 and 2012. The results show that economic situation and life standards of relevant countries have been improved in this period.
Yüksek Lisans Tezi ; Kurulduğu günden itibaren sorunlu bir biçimde seyreden Türkiye-Suriye ilişkileri özellikle Beşar Esad'ın 2000 yılında iktidara gelmesinin ardından tarihinde hiç olmadığı kadar iyi ve olumlu bir döneme girmiştir. 2001 yılından itibaren hızla gelişen ve iyileşen ikili ilişkiler, 17 Aralık 2010 tarihinde Kuzey Afrika ülkesi olan Tunus'ta başlayan ve tüm Arap ülkelerini saran Arap Baharı sonrasında, Suriye'de başlayan iç karışıklıklar ve takip eden süreçte kopma noktasına kadar gelmiştir. İlişkilerin bu gelişim ve sonrasında gerilemesine 11 Eylül olaylarıyla birlikte, "yeni dünya düzeni" kavramının, aslında ABD'nin yegane ve mutlak bir güç olarak faaliyet yürüteceği bir nevi bir geçiş dönemi olduğu gerçeği yol açmıştır. S.Hungtington'ın "Medeniyetler Çatışması" teziyle yola çıkan ABD, kenar kuşak ülkelerinde bölgesel mezhepsel çatışmalar yaratarak bölgede iç savaş çıkararak küresel işgal güçlerine yönelik direnişi kırmayı amaçlamaktadır. İşte bu çalışmada yeni dış politika anlayışı ile Ortadoğu'yu şekillendirmeye çalışan ama Afganistan ve Irak'tan dili yanan ABD'nin, Suriye'ye müdahalede müttefiki Türkiye'yi öne sürmesi incelenecektir. Çalışmada Ortadoğu'nun jeopolitiği çerçevesinde Suriye'nin Dış Politikası ve güvenlik algılamaları, AKP'nin dış politika anlayışı, stratejik ortaklıktan model ortaklığa tarihi süreç içinde Türkiye – ABD ilişkileri, bugünlerde Ortadoğu'da ve Suriye'de yaşanan gelişmeler karşısında ABD ve Türkiye'nin takındığı tavırlar ve bu doğrultuda Türkiye-Suriye ilişkilerine etkileri hakkında kısa bir değerlendirmede bulunulacaktır. ; Abstract ; From its inception in a problematic way of navigating the Turkey-Syria relations, especially Bashar al-Assad came to power in 2000 and then as never before in history has entered a period of good and positive. Since 2001, rapidly evolving and improving bilateral relations, 17 December 2010 in the North African country, which started in Tunisia and all the Arab countries surrounding the post-Arab Spring in Syria began in internal turmoil and the subsequent process to the breaking point has come. Ties this development and after the decline in the September 11 events, along with a "new world order" concept, in fact the U.S.'s sole and absolute power as the activities to be carried out a kind of a transitional period, the fact that it has led. S.Huntington's "Clash of Civilizations" thesis out with the U.S., Rimland countries in the region by creating regional sectarian conflict by removing the civil war of resistance against the occupation forces to break the global aims. In this study a new understanding of foreign policy in Afghanistan and Iraq and the Middle East, but the language in shaping employees burning the U.S., suggesting ally Turkey on Syria intervention will be examined. In the study of the Middle East geopolitics in the framework of Syria's foreign policy and security perceptions of the AKP's foreign policy, the strategic partnership model partnership in historical process in Turkey - U.S. relations, today in the Middle East and Syria developments across the United States and Turkey in this respect the attitude and their impact on Turkey-Syria relations will be provided with a brief assessment.
Tarihsel süreçte karşılıklı rekabet ve çatışma ortamında geçen Türkiye-Rusya ilişkileri, Soğuk Savaşın sona ermesi ve SSCB'nin dağılmasının ardından rekabet ve çatışma ortamından uzaklaşarak çok yönlü işbirliğine dönüşmüştür. 2000'li yıllardan itibaren Türkiye ile Rusya arasındaki siyasi, ekonomik, enerji, güvenlik ve kültürel ilişkiler istikrarlı bir şekilde gelişim göstermiştir. Türkiye ile Rusya arasında gelişen ilişkilerde şüphesiz iki ülke liderinin de ciddi bir katkısı bulunmaktadır. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, iki ülke ilişkilerini geliştirmek için büyük bir gayret göstermektedir. 2010 yılında Tunus'ta başlayan ve hızla tüm Ortadoğu'ya yayılan Arap Baharı, 2011 yılında Suriye'ye de sıçramış ve küresel çapta bir kriz ortaya çıkarmıştır. Suriye iç savaşının başlamasının ardından Türkiye ile Rusya'nın bölgedeki politikaları çatışmış, Rusya'nın Suriye'de askeri varlığını artırmasıyla birlikte iyice gerilmeye başlayan Türkiye-Rusya ilişkileri, Rus jetinin düşürülmesinden sonra çok ciddi bir krize sürüklenmiştir. Bu olayın ardından Rusya, Türkiye'ye ciddi yaptırımlar uygulamış ve ilişkiler neredeyse kopma noktasına gelmiştir. 9 Ağustos 2016 tarihinde iki ülke liderinin görüşmesinden sonra ilişkiler normalleşmeye başladıysa da Suriye konusunda fikir ayrılıkları devam etmektedir. Günümüzde iki ülke arasındaki ilişkiler düzelmiş olsa da başta Beşar Esad konusu ve PYD/YPG konusunda anlaşmazlıklar devam etmektedir. Bu bağlamda Türkiye-Rusya ilişkilerinin orta ve uzun vadedeki gelişimi bakımından Suriye meselesinin belirleyici olacağı düşünülebilir. Türkiye-Suriye ilişkileri ise, 1946 yılında Suriye'nin bağımsızlığını kazanmasından 1998 yılında imzalanan Adana Mutabakatına kadar gerginlik içinde geçmiştir. 1998 yılında normalleşmeye başlayan Türkiye-Suriye ilişkileri, 2011 yılından itibaren Suriye iç savaşının derinleşmesiyle birlikte tamamen kopmuştur. 2011 yılından günümüze kadar gelen Suriye krizinde Türkiye ve Rusya'nın takındıkları durum ve uyguladıkları politikalar bu tezde ele alınırken iki ülkenin Suriye konusuna bakışı açıklanmaya çalışılacaktır. ; In the historical process, mutual competition and conflict in the Turkey-Russia relations moved away from the environment of competition and conflict, and turned into a multi-faceted cooperation after the end of the Cold War and the dissolution of the USSR. Since the 2000s, political economic, energy, security and cultural relations between Turkey and Russia have shown a steady growth. Without a doubt, the leaders of the two countries have made a serious contribution to the developing relations between Turkey and Russia. Turkey's President Recep Tayyip Erdogan and Russia's President Vladimir Putin demonstrate a great deal of effort to improve their bilateral relations. The Arab Spring, which started in Tunisia in 2010 and expanded rapidly throughout the Middle East, spread to Syria in 2011 and caused a global crisis. After the outbreak of civil war in Syria, Turkey and Russia's policies in the region have come to a conflict; With the increase of Russia's military presence in Syria, the relations between Turkey and Russia have started to tense up and dragged into a serious crisis after the crash of the Russian jet. After this incident, Russia has applied severe sanctions on Turkey and the relations have come to an almost breaking point. Although the relations started to normalize after the meeting of the leaders of the two countries on August 9, 2016, disagreements about Syria still continue to this day. Today, despite the improvement of the relations between the two countries, disagreements continue on the issue of Bashar Assad and PYD / YPG. In this context, in terms of the medium and long term development of Turkey-Russia relations, the issue of Syria could be considered to be determinative. The tension in the Turkey-Syria relations remained from the time when Syria gained independence in 1946 to the time when Adana Agrement was signed in 1998. The relations, which started to normalize between Turkey and Syria in 1998, have been completely severed as of 2011 with the deepening of the civil war. In this dissertation, Turkey and Russia's implemented policies and their approach to the Syrian crisis, which started in 2011 and has come until today, will be discussed, and the two countries' point of views on the subject of Syria will try to be explained.
Libya'nın İstikrara Kavuşmasında Ekonomik Kalkınmanın Rolü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2019 Tarihsel süreç içerisinde Antik Yunan, Kartaca, Roma, Arap, Osmanlı ve Avrupalı devletlerin etkisinde kalan Libya; İngiltere, ABD, Rusya, Fransa ve İtalya gibi devletlerin bölgeye yönelik planlarının olmasından dolayı bağımsızlığı Birleşmiş Milletler tarafından verilen bir ülke olmuştur. Diğer devletlerin bölgeye yönelik ilgileri neticesinde Fizan-Berka ve Trablusgarp olacak şekilde üç federasyona ayrılarak Libya İdris Senusi krallığı altında yönetilmiştir. Daha sonra federasyon sistemi kaldırılmış ve Libya tek çatı altında yönetilmeye başlanmıştır. Komşu ülke olan Mısır'ın başına Abdulnasır'ın gelmesi ve Nasırcılık hareketinin de Libya'da etkili olması İdris Senusi krallığının kansız bir devrimle son bulmasına neden olmuştur. Nasırcılık hareketinden etkilenen Kaddafi, bu devrimi gerçekleştiren komitenin başında yer almıştır. 42 yıl boyunca Kaddafi yönetiminde olan Libya, siyasi ve ekonomik baskılarının yanı sıra dış ilişkilerinde de gerginlikler gözlemlenmiştir. Bu süreç içerisinde Kaddafi birçok kez kendisine karşı olan darbe girişimlerini bertaraf etmiştir. Ancak Tunus'ta başlayan Arap Baharı'ndan etkilenmiş ve 2011'de Bingazi'de ilk olaylar patlak vermiştir. Başta sakin bir şekilde başlayan olaylar zaman içerisinde bir iç savaşa dönüşmüştür. Bu iç savaş sonrasında ülkenin yönetimine Genel Ulusal Kongre geçmiş; ancak 2014'te Hafter'in darbe girişimi ile ülke tekrar bir krize saplanmıştır. Bu krizde ülkenin iç dinamikleri etkili olduğu kadar dış dinamiklerde etkili rol oynamaktadırlar. Bu dinamiklerin etkili rol oynamalarında siyasi ve iktisadi nedenler yatmakla beraber iktisadi nedenlerin bir adım önde olduğu tespit edilmiştir. Bu tez çalışması ile günümüz Libya'sında istikrarın sağlanabilmesi için siyasetin mi ekonomiyi etkilediği yoksa ekonominin mi siyaseti etkilediği sorusuna cevap verilmeye çalışılarak Libya'daki durumların anlaşılması hedeflenmiştir. Yaşanan hadiselerde, Libya'nın sahip olduğu doğal kaynakların Libya'daki durumları da tetiklediği incelenmiştir. Ayrıca bu çalışmada nitel ve nicel araştırma yöntemleri kullanılarak veriler toplanmıştır. ; The Role of Economic Development in Stabilising Libya, Master's Thesis, Ankara, 2019. Libya, which has been under the influence of Ancient Greece, Carthage, Rome, Arab, Ottoman and European states in the historical process; Their independence was granted by United Nations states such as England, USA, Russia, France and Italy, as they have plans for the region. As a result of the interest of other states in the region, Fizan-Berka and Tripoli were divided into three federations under the rule of Libya Idris Senusi kingdom. Later, the federation system was abolished and Libya began to be managed under a single roof. The fact that Abdul Nasser came to the head of the neighboring Egypt and the influence of the Nasirism movement in Libya caused Idris Senusi kingdom to end with a bloodless revolution. Gaddafi, who was influenced by the Nasserism movement, was at the head of the committee that realized this revolution. Libya, which was ruled by Gaddafi for 42 years, experienced tensions in foreign relations as well as political and economic pressures. During this period, Gaddafi eliminated the coup attempts against him many times. However, Libya was affected by the Arab Spring that began in Tunisia and the first events erupted in Benghazi in 2011. The events, which started in a calm way at first, turned into a civil war over time. After this civil war the General National Congress passed to the country's administration; However, in 2014, Hafter's coup attempt led to a crisis in the country. In this crisis, the internal dynamics of the country play an effective role in the external dynamics as well. While political and economic reasons lie in the effective role of these dynamics, it is determined that economic reasons are one step ahead. With this thesis, it is aimed to understand the situation in Libya by trying to answer the question of whether politics affects the economy or whether the economy affects politics in order to ensure stability in present-day Libya. In the events, it was examined that the natural resources of Libya triggered the situations in Libya. In addition, qualitative and quantitative research methods were used to collect data.