Military Spending and Employment in Eastern European Countries: New Evidence from Panel Data Analysis
In: Sosyoloji dergisi: Journal of sociology, Band 0, Heft 0, S. 0-0
ISSN: 2667-6931
180 Ergebnisse
Sortierung:
In: Sosyoloji dergisi: Journal of sociology, Band 0, Heft 0, S. 0-0
ISSN: 2667-6931
In: Sosyoloji dergisi: Journal of sociology, Band 42, Heft 1, S. 117-131
ISSN: 2667-6931
In: Sosyal siyaset konferansları dergisi, Band 0, Heft 0, S. 0-0
ISSN: 2548-0405
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, Band 73, Heft 4, S. 1141-1168
ISSN: 1309-1034
In: Liberal Düşünce Dergisi, Heft 112, S. 103-134
Dünya Bankası Beşeri Sermaye Endeksi'ne göre beşeri sermaye, "eğitim ve sağlık" bileşenlerinden oluşmaktadır. Sağlık statüsü, bir toplumda bireylerin normal gündelik aktivitelerini sürdürebilmesini sağlayabilecek fiziksel ve mental performansıdır. Sağlık statüsünün en önemli belirleyicilerinden biri ise sağlık harcamalarıdır. Bu çalışmada; Grossman Modeli'ne dayanan bir Sağlık Üretim Fonksiyonu aracılığıyla, 32 OECD ekonomisinin 2000-2018 dönemi dengesiz panel veri seti ve 24 OECD ekonomisinin 2000-2015 dönemi dengeli panel veri seti kullanılarak; sağlık harcamalarının beşeri sermayenin bir girdisi ve aynı zamanda proxy'si olan sağlık statüsüne etkisi tahmin edilmiştir. Çalışmada bağımlı değişken olarak kullanılan sağlık statüsü ölçütleri şunlardır: Doğuştan Yaşam Beklentisi (LEBIRTH), Bir Yaş Altı Bebek Ölüm Oranları (IMR), Kaybedilen Potansiyel Yaşam Yılları'dır (PYLL). Bağımsız değişkenler ise Toplam Sağlık Harcamalarının GSYİH'ya Oranı, Kişibaşı Kamusal Sağlık Harcamaları, Kişibaşı Özel Sağlık Harcamaları ve Kişibaşı İlaç Harcamalarıdır. Analizlerde Hausman Testi sonuçlarına göre Sabit Etkiler ve Rassal Etkiler modelleri kullanılmıştır. Bulgular; sağlık harcamalarının sağlık statüsünü, dolayısıyla da beşeri sermaye ve ekonomik büyümeyi anlamlı ve beklenen yönde etkilediğini göstermektedir.
Türkiye'de mahalli düzeyde borçlanma, geride kalan yaklaşık kırk yıllık dönemde önemli ölçüde artmıştır. Söz konusu artışın özellikle nüfusun yaklaşık dörtte üçünü barındıran ve elde ettikleri kaynaklar ile yaptıkları harcamalar açısından başlıca mahalli idare türü olarak kabul edilen büyükşehir belediyelerinde yaşandığı belirtilebilir. Sözü edilen nitelikleri de göz önünde bulundurularak büyükşehir belediyelerinin borçlanmalarının farklı yönleri ile incelenmesi önemlidir. Söz konusu belediyelerin borçlanmalarında yöneticilerinin aldıkları kararlar kadar merkezi idare tarafından yapılan düzenlemeler ile uygulanan politikaların belirleyici oldukları belirtilebilir. Nitekim araştırma kapsamında Türkiye'de büyükşehir belediyelerinin borçlanmaları üzerinde etki doğuran faktörlerin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Bu doğrultuda büyükşehir belediyelerinin ve merkezi idarenin belirleyici oldukları mali, politik, kurumsal, demografik, sosyoekonomik, iktisadi ve coğrafi faktörler analize katılmıştır. Analiz kapsamında dinamik panel veri modellerinden Sistem Genelleştirilmiş Momentler Tahmincisi kullanılmıştır. Her iki idarenin belirleyici oldukları değişkenlerin ayrı ayrı analize katılması ve borçlanma üzerinde yarattıkları etkilerin birlikte test edilmesine olanak sağlayan yöntemin kullanılması araştırmanın özgün yönlerini oluşturmaktadır. Yapılan analiz sonucunda açıklanan değişken olarak kullanılan borç stoku üzerinde, büyükşehir belediyelerinin belirleyici oldukları yatırım harcamaları, operasyonel denge, faiz harcamaları, ideoloji ve politik bütçe teorisi değişkenleri ile merkezi idarenin belirleyici olduğu genel bütçe vergi gelirlerinden alınan paylar, nüfus, gayri safi yurt içi hasıla ve turistik kent olma değişkenlerinin etki doğurdukları tespit edilmiştir. ; Borrowing at the local level in Turkey has increased significantly over the past forty years. It can be stated that this increase has been experienced especially in metropolitan municipalities, which have about three-quarters of the population and are ...
BASE
Ortadoğu ve Kuzey Afrika (MENA) bölgesi genel olarak siyasal, toplumsal, hukuki, idari, ticari ve diğer birçokalandaki bireysel ya da kurumsal davranışlar üzerinde yolsuzluk ve benzeri olumsuz/bozucu nitelikte etkilerdoğurma potansiyeli barındıran rantiyer ekonomilerden oluşmaktadır. Diğer yandan MENA, iktisadi kalkınmayolunda doğrudan yabancı sermaye yatırımlarına (DYSY) oldukça fazla ihtiyaç duymaktadır. Literatürdekiaraştırmalar yolsuzluk olgusunu yabancı yatırımcıların kararlarına etki eden belirleyici bir faktör olarakdeğerlendirmekte ve DYSY-yolsuzluk ilişkisi çoğunlukla bu yönden irdelenmektedir. Bu çalışmada, literatürünaksine DYSY girişlerinin yolsuzluğun kontrolü üzerindeki etkisi 1996-2016 dönemi için MENA bölgesi özelindeSistem GMM analizi yöntemiyle araştırılmış ve veri şartlar altında doğrudan yabancı sermaye akımı girişlerininyolsuzluğun kontrolü üzerinde negatif ve anlamlı bir etkisinin bulunduğu tespit edilmiştir. Bu durum bölgeülkelerinde "geleneksel" ve "kapalı" yapılardan beslenen özellikle politik ve toplumsal kurumların kısıtlayıcılığıile açıklanmaktadır. ; The Middle East and North Africa (MENA) region are generally consist of rentier economies of potential holding corruption and similar negative effects on political, social, legal, administrative, commercial and many other individual or institutional behaviors. On the other hand, the MENA are in need of foreign direct investments (FDI) in the way of economic development. Empirical studies have assessed the phenomenon of corruption as a decisive factor influencing the decisions of individual investors, and FDI-corruption relations is often explored from this perspective. In this study, the influence of FDI inflows on the control of corruption was investigated by System GMM analysis method for the period of 1996-2016 in MENA, and under the data conditions it was found that the FDI inflows had a negative and significant effect on the control of corruption. This is explained by the constraints of political and social institutions, especially in the "traditional" and "closed" structures in the countries of the region
BASE
YÖK Tez No: 674079 ; Dış ticaret birçok yazına, araştırmaya ve ankete bağımlı veya bağımsız değişken olarak konu olmuş içeriği ve etkileri oldukça geniş bir konudur. Ticaret insanoğlunun varoluşundan hemen sonra tüketim toplumundan üretim toplumuna geçişle fazla üretimin ne yapılacağı sorusu ile başlayıp günümüze uzanmıştır. Yerleşik hayata geçen insanoğlu ile tarım toplumu, makineleşme ve fabrikalaşma ile sanayi toplumu ve nihayetinde teknoloji gelişimi ve yayılımı ile bilgi toplumu çağını yaşamaktayız. Bu geçişlerin en büyük etmeni küreselleşmedir. Özellikle İkinci dünya Savaşı ardından yıkılan ekonomik düzen ve kaybedilen nüfus tekrarının yaşanmaması için ülkeleri birbirine yakınlaştırmış ve birlik olmaya zorlamıştır. Birlik olan ülkeler siyasi ve ekonomik anlaşmalar ile ticaret hacimlerini arttırma hedefi ile büyüme ve kalkınmalarını desteklemişlerdir. Küreselleşmenin yanında dış ticarete etki edebilecek; yaşam beklentisi, terör ve politik istikrarsızlık bu tezin amacını oluşturmaktadır. Bu çalışmada 2002-2017 döneminde OECD ülkelerinde küreselleşme, yaşam beklentisi, politik istikrar ve terörün, dış ticarete etkisi araştırılmıştır. Yöntem olarak araştırmada kullanılan veri tipi, ülkeler boyutunu farklı yıllar itibariyle ele aldığı, bir diğer deyişle panel veri olduğu için panel veri analizi kullanılmıştır. Panel veri analiz yaklaşımlarından da Genelleştirilmiş En Küçük Kareler (GEKK) yöntemi tercih edilmiştir. Çalışma sonucunda küreselleşme artışının ve yaşam beklentisi artışının dış ticareti arttırdığı buna karşılık politik istikrarsızlık ve terör eylemleri azalışının dış ticareti arttırdığı gözlemlenmiştir. ; Foreign trade has been the subject of many articles, researches and surveys as dependent or independent variables, and its content and effects is a very wide topic. Trade started with the question of what to do with excess production with the transition from consumer society to production society right after the existence of human beings and reached today. We live in the age of the agricultural society with the settled human beings, the industrial society with mechanization and factory, and ultimately with the development and dissemination of technology. The biggest driver of these transitions is globalization. In particular, the economic order that collapsed after the Second World War and the lost population brought countries closer to each other and forced them to be united. The countries that are the Union have supported their growth and development with the aim of increasing their trade volumes with political and economic agreements. Besides globalization, it can affect foreign trade; life expectancy, terror and political instability constitute the purpose of this thesis. In this study, the effects of globalization, life expectancy, political stability and terrorism on foreign trade in OECD countries in the period of 2002-2017 were investigated. As the method, panel data analysis was used because the type of data used in the study deals with the dimension of countries by different years, in other words, is panel data. Among the panel data analysis approaches, the Generalized Least Squares (GEKK) method was preferred. As a result of the study, it was observed that the increase in globalization and the increase in life expectancy increased foreign trade, while the decrease in political instability and terrorist acts increased foreign trade.
BASE
Bu çalışmanın amacı, ekonomik ve sosyal faktörlerin ülkelerin savunma harcamaları üzerindeki etkisinin araştırılmasıdır. Bu amaçla, 1980-2014 yıllarını kapsayan bir dönem için, ekonomik ve sosyal faktörlerin savunma harcamaları üzerindeki etkileri AB üyesi 28 ülke örnekleminde "Panel Veri Analizi" kullanılarak ekonometrik açıdan incelenmiştir. İlgili literatürde savunma harcamaları belirleyicilerinin tespitinde genellikle kullanılmakta olan Neoklasik model üzerinden çalışma açıklanmaya çalışılmıştır. Bu çalışmada Neoklasik Model temelinde, bağımlı değişken olarak savunma harcamaları kullanılmıştır.Analiz sonucunda; sosyal göstergelerden insan hakları ve politik hakların bağımlı değişken üzerinde etkisinin negatif; ekonomik faktörler arasında yer alan dışa açıklık derecesi ve vergi gelirlerinin milli gelir içindeki payının ise pozitif etkiye sahip olduğu gözlenmiştir. Kişi başına milli gelir ile bağımlı değişken arasında istatistiksel olarak negatif bir ilişki olduğu çalışmadan çıkarılacak diğer sonuçlar arasında yer almaktadır ; This study aims to examine the impact of economical and social factors on the military expenditures. For this purpose, in the sample consisting of 28 EU member states, the impacts of economical and social factors on the military expenditures for the period of 1980-2014 have been analyzed econometrically using "Panel Data Analysis". An attempt was made to explain the study via the Neoclassical Model which is the model generally used for finding the military expenditure determiners in the relevant literature. In the present study, military expenditures were used as the dependent variable in the base of Neoclassical Model. The analysis shows that human rights and political rights, two of social indicators, have negative effects on the dependent variable whereas openness and the share of tax revenues in the national income, which are included in the economical factors, have positive effects. The fact that there is a statistically negative correlation between per capita income and the ...
BASE
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, Band 78, Heft 4, S. 785-811
ISSN: 1309-1034
Eğitim gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamayan kadınlar, demokratik gelişmelerden yararlanmada zorluklar çekmektedir. Bu çalışma, 2002-2018 dönemi boyunca gelişmiş ve gelişmekte olan 165 ülkede demokrasinin kadınların iş gücüne katılımı üzerindeki etkisinde eğitimin aracılık rolünü incelemektedir. Bu amaçla Driscoll-Kraay tahmincisi kullanılarak sabit etkiler modeli uygulanmıştır. Modelde, istihdamda cinsiyet eşitsizliğini temsil eden kadın bölü erkek iş gücüne katılma oranı bağımlı değişkendir. Bu değişken, kadınların demokratik düzenlemelerden erkeklere göre daha fazla yararlanıp yararlanmadığını göstermesi açısından önemlidir. Ek olarak model, demokrasi düzeyi ile eğitim endeksi arasında bir etkileşim terimine sahiptir. Bu etkileşim terimi, demokrasinin kadınların iş gücüne katılımı üzerindeki etkisini artırmak için eğitim endeksinin hangi eşik düzeyinin uygun olduğunu anlamaya yardımcı olmaktadır. Çalışmanın temel sonucuna göre demokrasinin kadın bölü erkek iş gücüne katılma oranı üzerindeki etkisinde eğitimin aracılık rolü vardır. Eğer eğitim endeksi eşik değeri (0.64) aşarsa, demokrasi kadınların iş gücüne katılımını pozitif etkilemektedir. Bu
bulgudan hareketle politika yapıcılar, iş gücüne katılımda cinsiyet eşitliği için demokratikleşme politikalarını geliştirirken eğitim altyapısına yönelik yatırımlara odaklanmalıdır.
In: Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi
ISSN: 1309-9302
The foundation of writing skill, which has an important place in the academic and social lives of individuals, is laid in primary school. Examining the studies on the writing skills of primary school students provides information about the writing skill levels of the students, and also contributes to the examination of new methods and techniques in writing teaching. For this reason, in this study, it is aimed to examine the articles prepared on the writing skills of primary school students (1-4. grades) between the years 2012-2020 through thematic content analysis. In the research, 64 articles on the writing skills of primary school published between the years 2012-2020 were reached with the criterion sampling method. The articles were accessed from the ULAKBİM TR index and SSCI journals scanned in Turkey. Articles have been examined in accordance with 8 parameters including publication years, aims, methods, sample levels, data collection tools, data analysis methods, results and suggestions. The data obtained regarding the categories and sub-categories reached as a result of the analysis are presented in the tables together with the codes and frequency values given to the articles. As a result of the research; It has been determined that the articles examined were mostly published in 2018 and 2020, that were mostly studied with primary school fourth grade students and that research methods were used more frequently. In the articles examined, it was determined that suggestions were made for researchers, to the ministry of national education, families, schools, practices and universities.
Toplumdaki kişiler ve kurumlar arasında karşılıklı güvene dayalı olarak gerçekleşen ilişkilerin ekonomik faaliyetlere yansıması biçiminde tanımlanabilen sosyal sermaye, bu anlamıyla sürdürülebilir kalkınma ile yakından ilgilidir. Sürdürülebilir kalkınma, bir toplumun bugünkü gereksinimlerini karşılarken, gelecek kuşakların gereksinimlerini karşılayabilmesi için gerekli kaynakları tüketmeden, kaynakları kullanması biçiminde tanımlanabilir. Bu tanımlamaya göre bugünkü ihtiyaçlarını karşılayan bugünkü toplum, gelecekteki toplumun kullanabileceği kaynak miktarı üzerinde etkili olmaktadır. Bu nedenle bu çalışmanın amacı, Türkiye de dâhil AB üyesi ülkelerde, sosyal sermayenin sürdürülebilir kalkınma üzerindeki etkisini analiz etmektir. 2009-2015 yıllarını kapsayan dönem için GEKK (Genelleştirilmiş En Küçük Kareler) yöntemiyle ede edilen tahmin sonuçlarına göre, Türkiye ve AB üyesi ülkelerde sosyal sermaye düzeyindeki artış sürdürülebilir kalkınma üzerinde pozitif yönlü bir etkiye sahiptir. Buna göre AB üyesi ülkelerde sosyal sermayenin artması sürdürülebilir kalkınma düzeyini arttırmaktadır. Sonuç olarak Türkiye ve AB üyesi ülkelerde sosyal sermaye düzeyini yükseltecek politikaların hayata geçirilmesinin yanı sıra, şehirleşme oranı ve ticari açıklık düzeyinin arttırılması sürdürülebilir kalkınma düzeyinin yükselmesine katkı yapacaktır. ; Social capital, which can be defined as the reflection of relations based on mutual trust between individuals and organizations in the society on economic activities, is in this sense closely related to sustainable development. Sustainable development can be defined as the process whereby when the society uses today's resources for meeting its needs it does so in a way that does not deny future generations the ability to meet their own needs. According to this definition, when meeting its today's needs, today's society must have an impact on the amount of resources that future generations will be using. The purpose of this study, therefore, is to analyze the impact of social capital on sustainable development in EU member countries, including Turkey. According to the results of estimates obtained for the period 2009-2015 based on the GOLS (Generalized Least Squares) method, the increase in the level of social capital in Turkey and EU member states possesses a positive impact over sustainable development. According to this, the increase of social capital in EU member states is increasing the level of sustainable development. To sum up, in addition to the implementation of policies that would increase social capital in Turkey ad EU countries, the increase in the rate of urbanization and the level of trade openness would contribute to the increase in the level of sustainable development.
BASE
Bugüne kadar, kamu bütçe sürecine vatandaş katılımına ilişkin deneyimlerin çoğu yerel yönetimler düzeyinde gerçekleşmiştir. Diğer taraftan günümüzde ulusal bütçe sürecine vatandaş katılımının sağlanabilmesi için yasama organlarının, yürütme organlarının ve yüksek denetim kurumlarının çeşitli mekanizmalar geliştirdiği görülmektedir. Ulusal bütçe sürecine vatandaş katılımını etkileyen sosyo-ekonomik ve kurumsal-politik belirleyicilerin neler olabileceğine ilişkin ampirik çalışma sayısının sadece iki olduğu görülmektedir. Bu çalışma ile alandaki çalışma sayısının yetersizliğinin azaltılması noktasında katkı sağlanacağı düşünülmektedir. Bu konuda yapılan bir ampirik çalışmada ilk kez panel veri yöntemi kullanılması çalışmanın özgün taraflarından birini oluşturmaktadır. Bu çalışma ile ulusal bütçe sürecine vatandaş katılımını belirleyen faktörlerin neler olabileceğinin ampirik olarak analiz edilmesi amaçlanmıştır. Ulusal bütçe sürecine vatandaş katılımını etkileyen faktörler 2012 Açık Bütçe Anketi'nde yer alan 93 ülkenin 2011, 2014, 2016 ve 2018 yıllarına ilişkin verileri kullanılarak panel veri yöntemi ile incelenmiştir. Vatandaş katılımını etkileyen faktörler, sosyo-ekonomik ve kurumsal-politik faktörler olarak iki ana başlık altında ele alınmıştır. Hausman testi sonucunda ulusal bütçe sürecinde vatandaş katılımını etkileyen faktörlerin Sabit Etkiler Panel Veri Modeli kullanılarak analiz edilmesi uygun görülmüştür. Modelde sosyo-ekonomik faktörler açısından ampirik bulgular; eğitim düzeyi arttıkça ulusal bütçe sürecine vatandaş katılımının artacağını göstermektedir. Diğer taraftan elde edilen bulgular; toplam nüfus içeresinde yaşlı nüfusunun oranı arttıkça vatandaş katılımının azaldığını ortaya koymaktadır. Kurumsal-politik faktörler açısından ise bütçe saydamlık düzeyinin artmasının ulusal bütçe sürecine vatandaş katılımı üzerinde olumlu etkiye sahip olduğu görülmektedir. Benzer biçimde analiz sonuçları; e-katılım düzeyinin bütçe sürecine vatandaş katılımını pozitif yönde etkilediğini göstermektedir. Dernek kurma ...
BASE
In: Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi
ISSN: 1309-9302
A rational economic person desires to achieve happiness by acting for his or her own benefit. Therefore, the key of human happiness is in the sense of pleasure and satisfaction. The concept of happiness, which has been emphasized more over time, has also started to be discussed frequently in economic terms. The economics of happiness at the focus of these discussions was built on an economy model based on society and nature. It is possible to mention many socioeconomic factors that add value to life and create happiness. Factors such as a clean environment, a good income level, relationships based on trust, healthy and quality life can be described as the causes of happiness. Today, a new social process is mentioned and happiness takes attention as well as technological developments in this society. This study has aimed to investigate the factors associated with happiness in the context of Society 5.0, using the panel data analysis method for 8 OECD countries between the years 2007-2019. In the study, it has been found that there is a statistically significant and positive relationship between GDP per capita and happiness. In addition, it was found that there is a statistically significant and positive relationship between human capital and happiness. It has been determined that there is a significant and positive relationship between renewable energy consumption and happiness. The happiness index, which is the dependent variable in the study, is explained by all other independent variables at the rate of 89 %.
TEZ9905 ; Tez (Doktora) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2015. ; Kaynakça (s. 132-139) var. ; xiv, 153 s. : tablo ; 29 cm. ; Sanayi devrimi ve sonrasında yaŞanan teknolojik geliŞmeler ile kentleŞme, ticaretin artması ve hızlı nüfus artıŞı olguları iŞsizlik sorununu, geliŞmiŞ ve geliŞmekte olan pek çok ülkenin olduğu gibi Avrupa'nın ve Türkiye'nin de gündemine almasına sebep olmuŞtur. GŞsizlik sorununun çözümüne iliŞkin pek çok iktisadi akım çalıŞma yapmıŞ olup, Kurumsal Gktisat, kurum kavramını ön plana çıkararak, kurumsal yapılardaki değiŞiklikler ile iŞgücü piyasalarının düzenlenmesi gerektiğini ileri sürmüŞtür. Kurumsal Gktisadın öngörüleri kullanılarak yapılan çalıŞmada panel veri analizi kullanılmıŞtır. GŞsizliğin bağımsız değiŞken olarak test edildiği analizde, kurumsal iktisat bakıŞ açısıyla tespit edilen üç makro ekonomik değiŞken ve beŞ kurumsal değiŞkenin iŞsizliğe etkileri ölçülmeye çalıŞılmıŞtır. ÇalıŞmada, 2003-2013 dönemi için seçilmiŞ 22 Avrupa ülkesi ve Türkiye'ye iliŞkin veriler kullanılmıŞtır. Yapılan analiz sonuçlarına göre, değiŞkenlerden bazılarının iŞsizliğe etkisi konusundaistatistiksel olarak anlamlı iken, bazı değiŞkenlerin istatistiksel olarak anlamlı bir iliŞki ortaya koymadığı ancak kurumsal etkileŞimin, çıktıları değiŞtirdiği sonucu ortaya çıkmıŞtır. ; The industrial revolution and after experienced technological developments, the facts of expansion of the trade and rapid population growth have led Europe and Turkey to put the problem of unemployment on the agenda as well as many developed and developing countries. Many economic movements has done scientific studies for the solution of the unemployment problem. Institutional economics, emphasizing the institution concept, has suggested that the changes in corporate structures andlabor markets be regulated. In the study done by the use of providences of institutional economics, panel data analysis has been used. In the analysis, which the unemployment has been tested as an independent variable, three macro economic and fiveinstitutional variables impacts on unemployment, which were determined by the institutional point of view, have been tried to be measured. In the study, the data related to twenty two European countries and Turkey which were chosen for 2003-2013 period has been used. According to the results of the analysis, it's been found out that some variables of the impact of unemployment are statistically significant, on the other hand, others doesn't make any meaningful relation. However, institutionalinteraction has changed the output.
BASE