TRANSBOUNDARY POPULATION MOVEMENTS : REFUGEES, ENVIRONMENT AND POLITICS
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-029
193 Ergebnisse
Sortierung:
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-029
Bu çalışmanın amacı, güvenlikte çevresel açıdan oluşmaya başlayan dönüşüm sürecini incelemek ve bu doğrultuda çevre suçlarını konu almaktır. Yapılacak incelemede çıkış noktası, 21. yüzyılda nüfustaki artışa ve teknolojik gelişmelere koşut olarak çevrenin de güvenliğinin kalmadığı ve çevreye yönelik suçların da artmış olmasıdır. Dünyada yaşanan hızlı değişim sürecine bağlı olarak günümüzün yaşam koşulları da hızla değişmekte ve yeni sorunlar ve gereksinmeler ortaya çıkmaktadır. Değişimin en çarpıcı yaşandığı yerlerden biri, güvenliğin gittikçe daha çok hissedildiği uluslararası alanlardır. Suç oranlarında gittikçe artan bir seyir izlenmekte ve işlenen suçların niteliği değişmektedir. Küreselleşmeye paralel olarak çevre suçlarının da küreselleştiği, ülke sınırlarını aştığı görülmektedir. Suçlar, bireysel temelden çıkıp kitlevileşip küresel boyuta taşınmış; sınıraşan suçlar içinde yer alan kadın, organ, göçmen, uyuşturucu ticaretine; terörizm, siber suçlar, çevre suçları da eklenmiştir. ; The purpose of this study is to examine the transformation process which occurs in the means of security environmentally and the study accordingly deals with the environmental crimes. Starting point of the investigation is the increase in population and technological developments in the 21st century meanwhile the environment to be unsafe and the increase of crimes on environment. Depending on the process of rapid change in the world, today's living conditions have been changing rapidly as well and new requirements and phenomena emerge. One of the most striking changes in the places where security is being felt more and more is international areas. It is noticed that crime rates have increased and the nature of the crimes committed has been changing. It is understood that in parallel to globalization, environmental crimes are globalized and exceed the boundaries of a country. Having a global dimension, the nature of the crimes has evolved from individual to collective; terrorism, cyber crimes and environmental crimes have been ...
BASE
Url: http://josc.selcuk.edu.tr/article/view/1075000484 ; Bu çalışmada, 1970 ile 2000 yılları arasındaki süreçte Konya'da yaşanan siyasi gelişmeler, özellikle sayısal veriler ortaya konarak ve bu değerler, Türkiye ortalama verileriyle karşılaştırılarak değerlendirilmiştir. Çalışmada 1970'lerden günümüze kadar gelen bir süreçte meydana gelen siyasi gelişmelere Konya perspektifinden bakılarak açıklık ve tanımlamalar getirilmeye çalışılmıştır. Bu dönemde yapılan 7 Milletvekili Genel Seçimine, 1969 yılında yapılan seçim de dahil edilerek, 8 seçimin sonuçları ince-lenmiştir. Ayrıca seçimlerde milletvekilliği kazanan adayların isimleri ve partileri de verilmiştir. Bu dönemde yapılan Mahalli İdareler Seçimlerinden, özellikle Konya Belediye Başkanlığı seçimleri üzerinde durulmuştur. Yine bu dönemde yaşanan iki askeri müdahale neticesinde bir çok parti kapatılmış ve yenileri kurul-muştur. Çalışmada bu partilerden de bahsedilmektedir. Kısaca 30 yıllık siyasi hayatımızın Konya eksenli bir özeti verilmeye çalışılmıştır. ; The object of this study is to analyze the political developments in the era between the years 1970-2000 in the Turkish region Konya by presenting political data and comparing them with the Turkish mean in general. This certain era-an era very important in viev of the development of modern Turkish political life-and region- it resembles a pretty good average of Turkey in general as this comparative study will show -we attempted to develop systematic definitions have been included to the eight general elections in this era and together with the municipality elections of Konya city these data formed the base of the analysis. As an important input to the system are the two military interventions to be seen which made their impact on the political structure by making room and opportunity for new political establishment which took place against the conventional structure which was seeking recovery. In short we tried here to summarize the past 30 years of Turkish political life on the axis of Konya region.
BASE
In: Muslim Civilisations Abstracts
Abstracts in English -- Abstracts in Turkish -- Abstracts in Arabic
Çevre, yaşanan çevre sorunları ve ekonomik krizlerle ilişkili olarak 1970'li yıllardan itibaren devlet ve hükümetlerin gündemlerinde yer edinmeye başlamıştır. Bu çerçevede hem ulusal hem de uluslararası düzeyde pek çok girişimde bulunulmuş ve "çevre" bir politika nesnesi haline gelmiştir. Çevre politikası, hava, toprak, su, gürültü ve görüntü kirliliği, iklim değişikliği, ozon tabakasının incelmesi, biyolojik çeşitliliğin azalması, doğal kaynakların tükenmesi, katı ve sıvı atıklar, erozyon, enerji kaynakları, nüfus artışı, yoksulluk gibi kesin sınırları çizilmesi çok zor olan birçok çevre sorununu ve çözümünü kapsamaktadır. Çevre sorunlarının çok boyutluluğuna ve sınır tanımaz özelliğine rağmen, ekonomik gelişmişlik ve büyümenin gerisinde yer almasına bağlı olarak, bu geniş boyutlu politika alanı gündemin arka sıralarında kalmıştır.1923'ten itibaren Türkiye'de tüm politikaların hem yapılması hem uygulanmasında temel belirleyici faktör hükümetler olmuştur. Bu çerçevede politika analizi çalışmalarında kamu politikasının oluşturulması ve uygulanması sürecinde baş aktör hükümetlerdir. Hükümetler temel kamu politikalarını belirlemekten, kamu kurumları da hükümetin belirlediği bu politikaları uygulamaktan sorumludur. Hükümet programındaki hedefler hükümetlerin iktidar sürelerinde kamu politikasına dönüşmektedir. Bu nedenle hükümet programları üst politika belgelerinden biri olarak kabul edilebilir. Türkiye, Cumhuriyet tarihinde çok farklı dönemlerden geçmiş ve Türkiye'de altmış beş hükümet kurulmuştur. Sosyo-kültürel, ideolojik ve ekonomik farklılıklar bu dönemlere damgasını vurmuş, tüm politikalarda olduğu gibi çevre politikaları da bu süreçte değişmiştir. Dönemin siyasal sistemine ve ekonomik programlarına bağlı olarak çevre politikası aktif ya da pasif hale getirilmiş, öncelikler değiştirilmiştir. Bu çalışmada üst politika belgelerinden olan hükümet programları ve kalkınma planları üzerinden bu tarihsel süreçteki Türk çevre politikası analiz edilecektir ; Environment had been placed at state and government agendas since 1970's regarding to exposed environment problems and economical crisis. In this frame, many attempts in both national and international level had been done and it became a policy object. Environment policy covers many environment problems of which certain borders cannot be drawn and resolutions likes air, soil, water, noise and visual pollution, climate change, thinning of ozone layer, decreasing of biological variety, depletion of natural resources, solid and liquid waste, erosion, energy resources, population increase, poverty, etc. Despite of multi dimension and unlimited feature of environment problems, this wide dimensioned policy field became behind of agenda depending on its being at the behind of economical development and progressing.Since 1923, both maker and applicator of the all policies in Turkey has been government. The head actor is government at composing and applying public policies at the policy analysis studies in this frame. The governments are responsible to determine basic Public Policies; public organizations are responsible to apply those determined policies by the governments. The objectives in government program turn into public policy after governments coming into power. Therefore government programs can be accepted one of higher policy documents. Turkish Republic had very different periods in its history and sixty five governments have been established in Turkey. Socio-cultural, ideological and economic differences leaved mark on those periods; environment policies have been changed in this period as it is same in all policies. Depending on political system and economical program of the period, environment policy became active or passive; priorities have been changed. Turkish Environment Policies will be analyzed over Government programs and development plans that are included in higher policy documents within this historical period
BASE
Bu çalışma; uluslararası ilişkilerde çevre gündemi, çevre bilincinin gelişimi ve çevre rejimlerinin başarısını tartışmakta ve büyük oranda durum tespit edici bir analiz sunmaktadır. Bu bağlamda çalışma üç bölümden oluşmaktadır: Birinci bölümde, uluslararası ilişkilerin çevresel gündemi ele alınmaktadır. "Çevre" sepeti içine atılan güvenlikten biyoçeşitliliğe kadar birçok alt başlığın çevresel gündemin gelişmesine katkıda bulunduğu değerlendirilmektedir. İkinci bölümde, çevresel bilincin gelişimi bağlamında 1972 Stockholm ile başlayan ve 2015 Paris İklim Anlaşması'na kadar olan süreçte çevreyi korumaya yönelik uluslararası girişimler/sözleşmeler tartışılmaktadır. Üçüncü bölümde ise, uluslararası ilişkilerin önemli bir sorunu/konusu haline gelen çevreye ilişkin uluslararası rejimlerin başarısı değerlendirilmektedir. Bu bağlamda, bazı konularda başarılı şekilde kurulan ve işleyen rejimlerin çevre konusunda aynı şekilde kurulamamış olduğu görülmektedir. Bu başarısızlıktaki en büyük etmen ise çevreyi en çok kirleten veya çevreye en fazla zararı veren aktörlerin korumaya dönük düzenlemelere taraf olsa bile aynı zamanda sorumluluk almaktan kaçan temel aktörler olmasıdır. Çevresel/doğal kaynaklara sahip olma ve onları aşırı kullanarak çevreye zarar verme noktasında aktörlerin aynı kapasitede olmaması da rejimlerin başarısını etkilemektedir. Karşılıklı bağımlılığın oranı da bu anlamda önemlidir. Karşılıklı bağımlılığın çok derin olduğu çevre konusunda da kolektif eylemlerde sorumluluktan kaçma davranışının zararları fazlası ile gözlenmektedir. Bu çalışmanın uluslararası ilişkilerde çevresel gündemin inşası, çevre bilincinin gelişimi ve uluslararası çevre rejiminin birlikte değerlendirilerek özellikle Türkçe literatüre katkı sağlaması umulmaktadır ; This study argues the environmental agenda, the development of environmental awareness, and the success of environmental regimes in international relations. In this context, the study consists of three parts. In the first chapter, the environmental agenda of international relations is discussed. It is evaluated that many sub-topics from environmental security to biodiversity contribute to the development of environmental agenda. In the second chapter, international initiatives/conventions for environmental protection are discussed in the context of the development of environmental awareness, in the process from Stockholm in 1972 and up to the Paris Climate Agreement in 2015. In the third chapter, the success of the international regimes related to the environment, which has become an important issue of international relations, is evaluated. In this respect, it appears that in some cases regimes have been successfully established and functioned but in issue of environment have not been established in the same way. The biggest factor in this failure is that the actors who the most polluter the environment, or the ones that cause the most damage to the environment, are the main actors to escape from taking responsibility at the same time, even if they are shareholders to the protective regulations. The fact that actors are also not at the same capacity at the point of having environmental/natural resources and overusing them, is affecting the success of the regimes. It is observed harms of buck-passing behaviors in collective actions in issue of environment in which interdependence is so profound. It is hoped that this study will provide significant contributions to Turkish literature
BASE
In: Electronic journal of vocational colleges: ejovoc, Band 13, Heft 1, S. 46-69
ISSN: 2146-7684
Bu araştırmanın amacı, dijital ortamlarda kişisel veri güvenliği kavramını ele almak, Türkçe ve yabancı literatürdeki kaynakları tarayarak bu kaynakları anlaşılır bir şekilde paylaşmak ve sonuçlara göre birtakım öneriler sunmaktır. Bu amaç doğrultusunda sistematik derleme yönteminden yararlanılmıştır. Araştırmada öncelikle dijital ortamlarda kişisel veri güvenliğinin önemine değinilmiştir. Ardından dijital ortamlarda kişisel veri güvenliğini tehdit eden faktörler ve bu verileri koruma yöntemleri açıklanmıştır. Daha sonra kişisel veri güvenliğine yönelik Türkiye'deki ve yurt dışındaki yasal uygulamalar ifade edilerek ülkemizde yürütülen farkındalık çalışmalarına yer verilmiştir. Bulgular bölümünde ise Yükseköğretim Kurulu Tez Merkezi, Google Akademik, DergiPark, TrDizin, Scopus, Web of Science, EPIC gibi veritabanları taranarak elde edilen ve konu kapsamına uygun olduğuna karar verilen 14 çalışmaya yer verilmiştir. Sistematik derleme yöntemiyle elde edilen bulgular, kişisel veri konusu özelinde çok fazla çalışma olduğunu fakat dijital ortamlarda kişisel veri güvenliği konusu özelinde henüz yeterli sayıda çalışmanın olmadığını ortaya koymaktadır. Var olan çalışmaların da genellikle kişisel veri kavramının belirli alt boyutlarına odaklandığı görülmüştür. Bu sebeple bu konu özelinde daha kapsamlı ve bütüncül bir perspektife ihtiyaç olduğuna değinilerek birtakım öneriler sunulmuştur.
Muhafazakârlık; 18. Yüzyıl sonlarında Avrupa'da başlayan ve değişime tepki duyan bir ideoloji olarak ortaya çıkmıştır. Türkiye'deki geçmişi Osmanlı Dönemi'ne dek uzanırken, politik anlamda Demokrat Parti (DP), Anavatan Partisi (ANAP) gibi oluşumlarla yerini sağlamlaştırmıştır. Günümüzde AK Parti de kendini Muhafazakâr Demokrat olarak tanımlayarak tabanında ideolojiye yer açar. Muhafazakârlığın çevreyle bağı sorgulanacak olduğunda birtakım ortak yönler de açığa çıkmaktadır. Muhafaza etme arzusunun başı çektiği bu ortaklıklar arasında bilime ve ilerlemeye duyulan şüphecilik, namevcut kuşaklarla ilgili duyulan kaygı gibi satır aralarının varlığı neticesinde iki felsefe arasında ilişki kurmak zor olmamıştır. 2002 yılında iktidarı eline alan AK Parti de muhafazakâr parti kimliğiyle düşünülüp; seçim beyannameleri, hükümet programları ve ilerleme raporları başta olmak üzere çevre ile ilgili uygulamaları bu ideoloji etrafında değerlendirilmeye alınmıştır. Ayrıca Avrupa Birliği(AB)'ne uyum süreci kapsamında yerine getirilen ve getirilmesi muhtemel çevre politikaları doğrultusunda, bu politikalarının uygulanması, planlanması ve geleceğe dair öngörülen çevresel projeler partinin muhafazakâr demokrat bir kimlikle hareket edip etmemesi yönünde irdelenmiştir. ; Conservatism has emerged as an ideology which elicits the change and has begun in the end of the 18th century in Europe. While its past in Turkey leads back to the Ottoman Era, consolidated its place in political sense with such establishments as Demokrat Parti (DP) and Anavatan Partisi (ANAP). Nowadays, AK Parti recesses the ideology in its base by defining themselves as Conservatist Democrat, too. Some kinds of communities are revealed when it comes to examine the relation of Conservatism to the environment as well. Between these communities that head the desire of conserving, it has not been difficult to interrelate these two thoughts with the presence of the subtexts such as the skepticism towards science and progress, and the anxiety towards the unavailable generations. AK Parti, which acceded in 2002, has been considered with the conservatist party identity, and its practices about the environment, initially the election manifestoes, government programs and progress reports, have been evaluated surrounding this ideology. Besides, with the orientation of the environment policies that may be suggested or have been suggested within the adaptation process to European Union (EU), the planning and implementation of these policies and the environmental projects foreseen for the future are examined regarding whether the party should act with a conservatist democrat identity or not.
BASE
DOI:10.17336/igusbd.305639 ; 26 Nisan 1986'da Çernobil nükleer enerji santralinde meydana gelen kaza sonucunda oluşan nükleer serpinti, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu pek çok ülkeyi etkilemiştir. Sonuçları itibariyle çevresel problemlerin sınır aşan niteliğini gösteren bir örnek olan Çernobil kazası, ağırlıklı olarak insan sağlığı ve çevreyle ilgili problemlere yol açmıştır. Ekonomik ve dış politikaya dair yansımalarıyla birlikte uluslararası bir sorun halini alan bu kaza, kısa sürede siyasi bir krize dönüşmüştür. Kazanın öğrenilmesinden sonra etki altında kalan ülkelerin birbirinden farklı acil durum ve kriz yönetimi süreçleri söz konusu olmuştur. Bu makale, söz konusu krizde Türkiye'nin tutumunu, acil durum ve kriz yönetim süreçlerini ve kazanın Türk dış politikasına yansımalarını analiz etmektedir. ; Many countries including Turkey were affected by the nuclear accident that took place at the the Chernobyl nuclear power plant on April 26, 1986. Regarding its consequences, Chernobyl accident, which was an example of the transboundary nature of environmental problems, have mainly caused human health and environmental problems. This accident, which became an international problem with its economic and foreign policy reflections, soon turned into a political crisis. After learning the accident, the affected countries went through different emergency and crisis management processes. This article analizes Turkey's attitude, emergency and crisis management processes, and the reflections of this accident on Turkish foreign policy.
BASE
In: Ortadoğu etütleri: siyaset ve uluslararası ilişkiler dergisi = Middle Eastern studies : journal of politics and international relations, Band 15, Heft 3, S. 221-238
This paper examines Iraq's foreign policy toward Syria before and during the Syrian Civil War that began in 2011. It presents an overview of the restoration of relations between the two countries that have been hostile since their formation, with a view to tracing the factors behind the rapprochement during the Syrian uprising. Drawing from some concepts of the neoclassical realist perspective, such as the domestic decision-making environment, the paper seeks under which international and domestic factors the Iraqi leadership inhabits with respect to restoring and resuming relations with the Syrian regime. The paper argues that the Iraqi leadership is obliged to support the Syrian regime owing to its strategic interests in receiving support from the Iraqi parliament.
In: TÇV yayın 159
İktisadın temel sorunu olan karar verme sürecinin açıklanması için çeşitli teoriler geliştirilir. Teorilere konu olan rasyonel insanın davranışlarının katı varsayımlarla sınırlanması temel sorun olan karar verme sürecinin gerçekçi olarak ortaya konulamaması anlamına gelmektedir. Neoklasik iktisadın varsayımlarının insani yapının bilişsel ve algısal bileşenleri dikkate alınarak rahatlatılması bu sürecin gerçekçiliğini artırarak açıklama gücünü yükseltecektir. Enerji ve çevre açısından asimetrik bilgi ve çevresel problemler standart iktisadi analizde piyasa başarısızlığı olarak ele alınmaktadır. Ancak bu analizlerde çözüme yönelik önerilen parasal faktörler yanında insani davranışlara yön veren, parasal olmayan faktörlerin de dikkate alınması enerji tasarrufu ve enerji verimliliği sağlanması ve politik çıkarımların etkin ve etkili olması açısından önemlidir. Enerji ve çevre sorunları konusunda etkin ve etkili politika önerilerinde bulunulması hanehalklarının bilişsel eğilimleri ve algılarının dikkate alınması ile mümkündür. Bu çalışmada enerji ve çevre sorunları ortaya konulup yenilenebilir enerjiye geçişin önemi vurgulanarak bu sorunların çözümü için davranışsal iktisat literatüründe yer alan politik çıkarımlar araştırılacaktır. ; Various theories are developed to explain the decision-making process which is the main problem of economics. Limiting the behaviours of rational man subject to theories, with strict assumptions means that the decision-making process which is the main problem could not be presented realistically. Relieving of the assumptions in Neoclassical economics through considering the cognitive and perceptive components of the human psych, will increase the explanatory power of this process, by enhancing its realism. Assymetrical information in the sense of energy and environment, and environmental problems are dealt as market failure in the standart economical analysis. However, in these analyses, beside the suggested monetary factors which are solution-oriented, also considering the non-monetary factors directing the human behaviours are vital in terms of energy conservation and energy efficiency, and efficiency and effectiveness of policy outcomes. Advising efficient and effective policy implications on energy and environmental problems it is possible by considering the cognitive bias and perceptions. In this study, while emphasizing the importance of transition to renewable energy, energy and environmental problems will be presented and the policy implications in the behavioural economics' literature will be explored to find solutions for these problems.
BASE