Dünya tarihinde en ilgi çekici dönemlerden birisi Soğuk Savaş yıllarıdır. II. Dünya Savaşı'nın son bulmasıyla başlayan ve SSCB'nin dağılması ile sona eren dönem dünyayı küresel ve yerel sorunlara gebe bırakmıştır. Yaşanan yerel doğum sancılarının en acı şekilde hissedildiği bölgelerden birisi de Balkanlar olmuştur. Bu bölge sahip olduğu kaotik yapısı ve konumu itibariyle bilhassa Soğuk Savaş sonrası yıllarda uluslararası güçlerin hesaplaşma alanı olmuştur. Soğuk Savaş sonrası Balkanlar üzerinde yaşanan karmaşık gelişmeler sonucunda, Sırpların Kosava'ya saldırması kaçınılmaz olarak Kosava'nın bağımsızlığına giden süreci başlatmıştır. Bu çalışmada ise Soğuk Savaş sonrasında Kosava'nın bağımsızlığına giden süreç ve Kosava'nın bağımsızlığını kazanmasında NATO'nun Soğuk Savaş sonrası dönüşümü ve KFOR'un bu sürece etkisi kronolojik olarak anlatılmıştır. ; The period of The Cold War is one of the most interesting periods in the world history. The period, wich starting with the end of World War II finished with disintegration of the USSR caused global and local problems. From this point of view, the Balkans is one of The regions strongly effected by these problems . International actors, especially after the Cold war used this zone as a competition area because of its importance. In this study (after the Cold War) complicated developments, chronological cries in this region are clarified. Moreover, the process going towards the independence of Kosovo after the Cold War, NATO?s transformation on the path of gaining Kosovo?s independence, and KFOR?s effects on the process are explored. Regarding the developments encountered the independence of Kosova, KFOR and these effects on the period are denoted.
Bağımsızlık süreci ve bağımsız bir Makedonya Cumhuriyeti'nin kurulması bir devletin uluslararası tanınma mücadelesi olarak dünya tarihine geçmiştir. Makedon siyasi elitleri ve liderleri, YSFC'nin dağılmasını hazırlıksız karşılamış ve günümüze kadar bulunmuş olduğu durumun üstesinden gelmeye çalışmıştır. Makedonya'nın bağımsızlığa giden bu yolda, kendi bağımsız devletinin oluşmasını sağlamak için yasal, politik ve aynı zamanda tarihsel açıdan bakıldığında zorluklarla karşılaştığını görebiliriz. Makedonya bağımsızlığı, 8 Eylül 1991 referandumuyla başlayıp ardından da bir iç konsolidasyon, komşu ve diğer ülkelerle yakın ilişki kurma çabaları ve bunu uluslararası tanınma süreci izledi. Makedonya Cumhuriyeti'nin diplomatik girişimleri, BM (eski Yugoslav Makedonya Cumhuriyeti'nin geçici referansına kadar) üyeliği ile sonuçlandı. Türkiye, bağımsızlığını ilan ettikten sonra Makedonya Cumhuriyeti'ni tanıyan ilk ülkelerden biridir ve ilk günden itibaren devleti uluslararası toplumun bir üyesi olma yolunda desteklemiştir. Coğrafi, tarihi ve kültürel değerleri paylaşan iki ülke geleneksel olarak iyi ilişkilere sahiptir. Makedon kökenli Türk vatandaşları ile Türk kökenli Makedon vatandaşlar, her alandaki işbirliği için çok sayıda anlaşma imzalamış olan iki ülkenin dostane ilişkilerini daha da güçlendirmiştir. Ortak bir sınırı olmamasına rağmen, Türkiye ve Makedonya komşu olarak kabul edilir ve siyasi ilişkileri ile iyi komşuluk ilişkileri tüm bölgeler için güzel bir örnektir. ; Period of independence and establish of independent Republic of Macedonia of anew state's recognition passed into world history. The leaders and elite class of Macedonia were non prepared at splitting period of Social and Federal Republic of Yugoslavia and they have been up to this situation until today. At the independency period of Macedonia, Macedonia faced to many political, historical, and legal hurdles for its own independence. Independence of Macedonia started on 8 th September in 1991 with referendum and then continued with interior consolidation, relations with neighbors and other states and international recognition period follows this. The diplomatic initiatives resulted with the membership of Republic of Macedonia (until the temporary reference the former Yugoslav Republic of Macedonia - FYROM) in United Nations. Turkey is the first country that recognized independence of Republic of Macedonia and Turkey has been supported Republic of Macedonia to be a member of international nations. These two countries traditional have good relations because both of them have familiar culture, geology and historical background. Macedonian origin Turkish citizens and Turkish origin Macedonian citizens entered inti many agreements at many different sections and those agreements made their relations more powerful than before. Ever there is no common frontier between Turkey and Macedonia, these two country known as neighbors country and they are a good example of neighbor relations for other neighbors countries with their own political relations.
I. Dünya Savaşı'ndan mağlup olarak çıkan Osmanlı İmparatorluğu kendisine dayatılan Mondros ve Sevr Anlaşmaları ile fiilen sona ermiştir. İmparatorluğun sahip olduğu topraklar yabancı güçler tarafından işgal edilmeye başlanmıştır. Mustafa Kemal'in liderliğinde bu işgallere karşı başlatılan Türk Kurtuluş Savaşı hem işgalci güçlerin durdurularak Anadolu'dan çıkarılması hem de Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması açısından oldukça önemlidir. Kurtuluş Savaşı döneminde Mustafa Kemal'in sahip olduğu anlayış üzerinden dış politika şekillenmiştir. Bu olağanüstü dönemde Türk ulusunun bağımsızlığını sağlamak dış politikanın temel hedefi olmuştur. Dış politikada bu hedefi gerçekleştirmek için son derece dikkatli ve gerçekçi bir yaklaşım sergilenmiştir. Bu dönemde benimsenen dış politika ilkeleri ve gerçekleştirilen dış politika uygulamalarını anlamak oldukça önemlidir çünkü bugünde geçerli olan Türk dış politikasının temellerini oluşturmuştur. ; The Ottoman Empire, which was defeated in World War I, ended in de facto with the Mondros and Sevr Agreements imposed on it. Then, the Ottoman territories began to be occupied by foreign powers. The Turkish War of Independence which was organised Mustafa Kemal against these occupations is very important both for the removal of the occupied forces from Anatolia and the establishment of the Republic of Turkey. Therefore, it is not a surprise that Turkey's foreign policy was shaped through the understanding of Mustafa Kemal during the War of Independence. Ensuring the independence of the Turkish nation during this extraordinary period has been the main goal of foreign policy. In this direction, a careful and realistic approach has been taken in foreign policy. It is very important to understand the foreign policy principles adopted during this period and the foreign policy practices carried out because this has formed the foundations of Turkish foreign policy even today.
Emekli topçu yarbayı Amerikalı askeri tarihçi Edward J. Erickson'ın The Turkish War of Independence: A Military History, 1919-1923 adlı yeni kitabı Mayıs 2021'de California'da Praeger Yayınları tarafından basılmıştır. Erickson, Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa ve Orta Doğu'da sahra topçuluğu ve kurmay hizmetlerinde bulunmuş, İzmir'deki NATO Güneydoğu Avrupa Kara Kuvvetleri Karargâhında görev yapmış, İngiltere'deki Leeds Üniversitesi'nden tarih doktorası almış ve şimdiye kadar on altı kitap ve çok sayıda makale yayınlamıştır. Birinci Dünya Savaşında Orta Doğu konusunda uzmanlığıyla tanınmıştır. Birinci kitabı olan Ordered to Die: A History of the Ottoman Army in the First World War'ın önsözünü zamanın Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu yazmıştır. Halen New York'ta ikamet eden Erickson Antalya Bilim Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler profesörüdür.
1980'li yıllarda devletin ekonomik rolünde değişim yaşanmıştır. Bu bağlamda, müdahaleci devletten düzenleyici devlet modeline geçilmiştir. Düzenleyici devletin temel aktörleri Bağımsız Düzenleyici Kurumlar (BDK) olmuştur. Hükümetler önemli düzenleyici yetkilerini BDK'lara devretmişlerdir. BDK'lar Amerika Birleşik Devletleri'nde uzun bir geçmişe sahip olmasına rağmen, BDK'lar Avrupa ülkelerinde yeni bir yapılanmadır. 1980'li yıllarla birlikte, Avrupa'da BDK'ların sayısı hızla artmıştır. Türkiye de düzenleyici devlet ve BDK'lara geçişi yaşamış ülkelerden biridir. Ancak, Türkiye BDK'ları oluşturmakta geç kalmış bir ülkedir. Türkiye 1990'ların sonunda bu kurumları yoğun bir şekilde kurmaya başlamıştır. Türkiye'deki BDK'lar her zaman tartışmalı kurumlar olmuşlardır. Bu kurumlara yönelik tartışmaların başında BDK'ların bağımsızlığı gelmektedir. Bu bağlamda, bu tez çalışmasının amacı, Çok Boyutlu Ölçekleme Analizi yöntemini kullanarak, Türkiye'deki BDK'ların formel bağımsızlık seviyelerini ölçmektir. Bu tezdeki ampirik çalışmanın bulgularına göre, Tükiye'deki formel bağımsızlık seviyesi en yüksek kurum Radyo ve Televizyon Üst Kurulu iken, en düşük kurum Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu'dur. Ayrıca, 2011 yılında çıkarılan 643 ve 649 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler BDK'ların formel bağımsızlıklarını olumsuz etkilemektedir. ; The economic role of state has changed in 1980s. In this context, there has been transition from interventionist state to regulatory state model. Independent regulatory agencies (IRAs) has become main actors of regulatory state. Governments have delegated their important regulatory powers to IRAs. Although IRAs have a long background in United States of America, IRAs are new institutions in European countries. In 1980s, number of IRAs increased rapidly in Europe. Turkey is also one of countries which experienced transition to regulatory state and IRAs. Nevertheless, Turkey is a lated state for establishing IRAs. Turkey started to establish these institutions concentratedly in the late 1990s. IRAs in Turkey have always been controversial institutions. Independence of IRAs is the leading debate about these institutions. In this context, the aim of this thesis study, measuring the level of formal independence of IRAs in Turkey by using Multidimensional Scaling Analysis. According to findings of empirical study conducted in this thesis, while Radio and Television Supreme Council has highest level of formal independence, Tobacco and Alcoholic Beverages Market Regulation has the lowest. Besides, decree having force of law no. 643 and 649 which enured in 2011 has been affecting negatively the formal independence of IRAs.
anemon ; Scotland Which is a part of the United Kingdom sought answer to the question "Does Scotland should be independent?" with referendum in 18 september 2014. Although the referendum decision taken in 2012, it was not kept on the agenda much in the world community before the referendum. The reason for not keeping referendum on the agenda can be shown as possible "No" result. Increasing number of voices in the direction of "Yes" before the referendum, brought 'I wonder what will happen' question in the international arena. Indeed, unlike the results of a survey conducted before the referendum was the direction "no". On the one hand 55 percent of Scots voted 'No', on the other hand 45 percent voted 'Yes'. The aim of this study is to analyse the reason of 'No'. And also, impact of referendum of independence on Scotland's political and economic situation and on the international arena will be examined. ; Birleşik Krallığın bir parçası olan İskoçya 18 Eylül 2014 referandumu ile "İskoçya bağımsız olmalı mı?" sorusuna yanıt aradı. Referandum öncesi Dünya kamuoyunda, referandum kararının 2012 yılında alınmasına rağmen, pek gündemde tutulmadı. Gündemde tutulmamasının olası sebebi olarak referandum sonucunun "Hayır" yönünde beklenmesi gösterebilir. Referandum öncesi "Evet" yönündeki seslerin artması uluslararası platformda acaba ne olacak sorusunu beraberinde getirdi. Nitekim sonuç referandum öncesi yapılan anketlerin aksine "hayır" yönünde oldu. İskoçların yüzde 55'i 'hayır' yönünde oy kullanırken, yüzde 45'i 'evet' yönünde oy kullandı. Bu yazının amacı referandumda "hayır" sonucunun çıkmasının nedenini analiz etmektir. Bağımsızlık referandumunun, İskoçya'nın siyasi ve ekonomik durumu ile uluslararası platform üzerindeki etkisi incelenecektir. ; 22318
Yüksek Lisans Tezi ; Modern zamanların gerçekleri göstermektedir ki, enerji gelişmiş ülkelerde ve daha az gelişmiş ülkelerde, yaşamın çeşitli alanlarında, ekoloji, politika, ekonomi ve diğer alanlarda özel bir ağırlığa sahiptir. Enerji politikaları devlet politikalarının en önemli yanlarından birini oluşturmaktadır. Enerji güvenliği alanında yapılan araştırmalar, farklı ülkelerin bu alanda çeşitli politikaları izlediğini göstermektedir. Azerbaycan Cumhuriyeti'nde de enerji alanında önemli politika yürütülmektedir. Azerbaycan Cumhuriyeti, zengin enerji kaynaklarının verimli kullanılmasıyla uluslararası düzeyde enerji güvenliğinin sağlanmasında kilit aktörlerden biri haline gelmiştir. Tez, esas olarak Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Azerbaycan'ın enerji politikasının oluşumu ve geliştirilmesine ve bu süreçte Türkiye etkisine odaklanmaktadır. Bu doğrultuda enerji politikalarının en önemli araçlarından olan petrol ve doğal gaz politikaları üzerinden Azerbaycan enerji politikası incelenmiştir. Çalışmanın temel amacı Azerbaycan'ın enerji politikası kapsamında petrol ve doğal gaz politikası analiz etmek ve Azerbaycan'ın enerji politikasında Türkiye'nin rolünü incelemektir. Bağımsızlık sonrası kurulan Azerbaycan Devlet Petrol (neft) Şirketi'nin faaliyeti ve "Asrın Anlaşması'nın" imzalanması süreci ve petrol ve doğal gaz endüstrisinde yapılan yatırımlar araştırılmıştır. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra belirlenmemiş Hazar'ın hukuki statüsü kapsamında kıyıdaş ülkelerin görüşleri ve Azerbaycan'ın enerji güvenliği kapsamında mevcut tehdit ve tehlikeler araştırılmıştır. Enerji hatları kapsamında Bakü-Novorossisk boru hattı ile başlayan petrol sektöründeki gelişmeler ve Türkiye ile iş birliği kapsamında devam eden TANAP ve TAP gibi doğal gaz projeleri ile yeni bir boyut kazanmıştır. ; The realities of modern times show that Energy has a special weight in developed and less developed countries, in various areas of life, ecology, politics, economy and other fields. Energy policies constitute one of the most ...
Hassas ve teknik boyutları olan alanlarda regülasyon işlevini üstlenen düzenleyici ve denetleyici kurumların en önemli özelliği bağımsız olmalarıdır. Bağımsızlık bu kurumlar için, hiçbir otorite ve grubun baskısı altında kalmadan düzenleme ve denetleme yapmaları anlamına gelmektedir. Türkiye'de 2000'li yıllardan itibaren yerleşmeye başlayan ve diğer kamu kurumlarından farklı nitelikte olan bu kurumların bağımsızlıkları tam olarak sağlanabilmiş değildir. Siyasi organların dışında ve onlardan bağımsız olması gereken bu kurumların bağımsızlığını etkileyen birçok faktör söz konusudur. Çalışmada, bu faktörler hukuki ve idari açıdan incelenerek bağımsızlığa yönelik çözüm önerilere sunulmaya çalışılmıştır. ; The most important feature of regulatory and supervisory agencies that undertake regulatory functions in the areas of sensitive and technical dimensions is to be independent. Independence means for these agencies making regulation and supervision without being under the pressure of any authority or group. In Turkey independence of these agencies which has begun to settle since 2000s and have different characteristics from other public institutions has not been fully achieved. There are many factors that affect the independence of these agencies which must be independent and out of political organs. In study, these factors were examined from legal and administrative perspectives and tried to be presented solution proposals for the independence.
20. yüzyılda dünyada yaşanan gelişmeler, önemli değişimlere neden olmuştur. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) dağılmasından sonra 1960'lı yıllardan 1990'lı yıllara kadar devam eden kutuplaşma (bu kutuplaşmaya "kapitalist ve sosyalist karşı durması" da denilebilir) son bulmuş. Soğuk Savaş dönemi, ilk önce "Doğu Bloğu" sonra da bu bloğa önderlik eden SSCB'nin dağılması sonucunda sosyalizm çıkmaza girmiştir. Sonuçta Doğu Bloğu'nu oluşturan ülkeler ve SSCB'nin dağılmasından sonra bağımsızlığını kazanan ülkeler yeni düzene liberal politikalara geçiş yaptılar. Eskiden kapalı devlet yapısına sahip olan bu ülkeler küreselleşmenin de etkisiyle yeniden yapılanmaya gidildi. SSCB'nin dağılmasından sonra bağımsızlığını kazanan Azerbaycan, çağdaş dünyaya uyum sağlamak için demokratikleşme sürecine geçiş yaptı. 1990'lı yıllara kadar demokrasi açısından nerdeyse hiç deneyimimi olmayan Azerbaycan, kısa süre içerisinde ilerleyişler elde etti. Fakat bu süreç halen istenilen düzeyde değildir. Bu tezde öncelikle genel olarak demokrasinin günümüze kadar olan değişim süreci ele alınmıştır. Özellikle Kapitalizm ve Sosyalizm, Liberal demokrasi ve Sosyal demokrasi karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Daha sonra Azerbaycan'da demokratikleşme süreci ele alınmıştır. ; Developments in the world of the twentieth century, has led to significant changes. The Union of Soviet Socialist Republics (USSR) after the collapse continued polarization (this polarization "to stand up against the capitalist and socialist" in the know said) has ended up to 1990 from 1960. The first so-called cold war period "Eastern Bloc", then the result of the dissolution of the USSR entered Socialism impasse that leads to this blog. The result after the collapse of the Eastern bloc countries that make up the country gained its independence from the USSR and made the transition to liberal policies of the new order. These countries used to having a closed state structures were restructured with the impact of globalization. Azerbaijan gained independence after the collapse of the USSR, the transition to the democratization process in order to adapt to the modern world made of. In terms of the democracy until the 1990s almost no experience without Azerbaijan, pleaded with the progress achieved in a short time. However, this process has not reached the desired level. This thesis is primarily dealt with the overall process of change to present democracy. Especially Capitalism and Socialism, Liberal democracy and Social democracy were comparatively investigated. Then democratization process in Azerbaijan were discussed.
20. yüzyılda dünyada yaşanan gelişmeler, önemli değişimlere neden olmuştur. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) dağılmasından sonra 1960'lı yıllardan 1990'lı yıllara kadar devam eden kutuplaşma (bu kutuplaşmaya "kapitalist ve sosyalist karşı durması" da denilebilir) son bulmuş. Soğuk Savaş dönemi, ilk önce "Doğu Bloğu" sonra da bu bloğa önderlik eden SSCB'nin dağılması sonucunda sosyalizm çıkmaza girmiştir. Sonuçta Doğu Bloğu'nu oluşturan ülkeler ve SSCB'nin dağılmasından sonra bağımsızlığını kazanan ülkeler yeni düzene liberal politikalara geçiş yaptılar. Eskiden kapalı devlet yapısına sahip olan bu ülkeler küreselleşmenin de etkisiyle yeniden yapılanmaya gidildi. SSCB'nin dağılmasından sonra bağımsızlığını kazanan Azerbaycan, çağdaş dünyaya uyum sağlamak için demokratikleşme sürecine geçiş yaptı. 1990'lı yıllara kadar demokrasi açısından nerdeyse hiç deneyimimi olmayan Azerbaycan, kısa süre içerisinde ilerleyişler elde etti. Fakat bu süreç halen istenilen düzeyde değildir. Bu tezde öncelikle genel olarak demokrasinin günümüze kadar olan değişim süreci ele alınmıştır. Özellikle Kapitalizm ve Sosyalizm, Liberal demokrasi ve Sosyal demokrasi karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Daha sonra Azerbaycan'da demokratikleşme süreci ele alınmıştır. ; Developments in the world of the twentieth century, has led to significant changes. The Union of Soviet Socialist Republics (USSR) after the collapse continued polarization (this polarization "to stand up against the capitalist and socialist" in the know said) has ended up to 1990 from 1960. The first so-called cold war period "Eastern Bloc", then the result of the dissolution of the USSR entered Socialism impasse that leads to this blog. The result after the collapse of the Eastern bloc countries that make up the country gained its independence from the USSR and made the transition to liberal policies of the new order. These countries used to having a closed state structures were restructured with the impact of globalization. Azerbaijan gained independence after the collapse of the USSR, the transition to the democratization process in order to adapt to the modern world made of. In terms of the democracy until the 1990s almost no experience without Azerbaijan, pleaded with the progress achieved in a short time. However, this process has not reached the desired level. This thesis is primarily dealt with the overall process of change to present democracy. Especially Capitalism and Socialism, Liberal democracy and Social democracy were comparatively investigated. Then democratization process in Azerbaijan were discussed.
SSCB'nin 1991 yılında dağılması uluslararası sistemde önemli değişikliklere sebep olmuştur. İki kutuplu sistem sona ermiş ve ortaya yeni bağımsız devletler çıkmıştır. Söz konusu devletler, içinde bulundukları coğrafi, ekonomik, tarihî ve siyasi şartlara göre bağımsızlık sürecini farklı şekillerde yaşamıştır. Bu devletlerden biri olan Azerbaycan Cumhuriyeti özellikle sahip olduğu petrol kaynakları ve Ermenilerle yaşadığı sorunlar sebebi ile bu süreci sancılı geçirmiştir. Bu çerçevede araştırmanın amacı Azerbaycan'ın bu süreçte karşılaştığı sorunları ve bu dönemde yaşanan Haziran Darbesi'nin Azerbaycan dış politikasına etkilerini ortaya koymaktır. Bu maksatla Ebülfez Elçibey dönemi ile onu takip eden Haydar Aliyev dönemi karşılaştırılmıştır. Tam bir Türk milliyetçisi olan Elçibey, Azerbaycan – Türkiye ilişkilerini de bu çerçevede yürütmeye çalışmış, politik tecrübesizliği ve dünya gerçeklerini görmezden gelmesi hem iktidarının kısa süreli olmasına hem de Azerbaycan'ın istikrara kavuşamamasına sebep olmuştur. Aliyev ise oldukça tecrübeli bir politikacı olarak devlet başkanı olmasının ardından takip ettiği dikkatli politikayla içerde muhaliflerini saf dışı bırakıp iktidarını sağlamlaştırırken dış politikada da Elçibey'in aksine son derece realist davranmıştır. Elçibey'in romantik milliyetçi dışpolitikasını daha anlaşılır kılmak için onun iç politikadaki konumuz açısından önemli bazı icraatlarına da bu çalışmada yer verilmiştir. Dönemi ele alan çalışmalarda her ne kadar Elçibey'in ve Aliyev'in dış politikaları çalışılmışsa da bu çalışmalarda çoğunlukla karşılaştırma yapılmaksızın her iki dönem kendi içinde ele alınmıştır. Bir eksiklik olarak görülen bu durumun giderilmesine katkı sağlamayı amaçlayan bu çalışmada yöntem olarak tarama modeli kullanılmış, kitap ve makalelerin yanı sıra dönemin gazete arşivlerinden de faydalanılmıştır. ; The disintegration of the USSR in 1991 caused significant changes in the international system. The system came to an end and new independent states emerged. The states, in accordance ...
Orta Asya'nın kuzey doğu ülkesi olan Kırgız Cumhuriyeti (Kırgızistan), 1990 yılına kadar Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Biriliği'nin (SCCB) bir üye ülkesi idi. 1990'da egemenliğini, 1991'de 31 Ağustos'ta da bağımsızlığını kazanan Kırgızistan'ın ekonomik yapısı, 1990'a kadar SSCB'yi oluşturan ve merkezi ekonomik programla yönetilen diğer devletler gibi sosyalist sistemden liberal ekonomiye geçme çabasına girmiştir. SSCB zamanında birliği oluşturan ülkeler arasında merkezi planlı yönetimin oluşturduğu sistemle karşılıklı ekonomik bir yardımlaşma söz konusuydu. Buna göre, ülkeler ekonomik sektörlerde birbirinin tamamlayıcısı veya müşterisi durumundaydı. Bu dönemde Kırgızistan'da daha çok tarım ağırlıklı üretime ağırlık verilmiştir. Bağımsızlığın ilk döneminden itibaren Kırgızistan'da serbest piyasa ekonomisine geçmek amacıyla Ekonomik Reform Programları uygulamaya koyulmuş, yerel para birimi "Som" tedavüle çıkarılmıştır. Ancak, ilk yıllarda reform programları uygulamada başarılı olamamış, başlangıç koşulları ve ülkenin stratejik öneme sahip doğal kaynaklarının az olmasının da etkisiyle 1990-1995 yılları arasında negatif bir büyüme gerçekleşmiştir. 1996-2000 yıllarında ise Kırgızistan ekonomisinde tarım sektöründeki iyileşme ve sanayi sektörüne yapılan yatırımlarla olumlu bir büyüme gerçekleşmiştir. Dış ticarette, Birleşik Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleri başta olmak üzere Avrupa ve Orta Doğu ülkeleriyle ticaret hacmi artmıştır. Kırgızistan'da yapısal reformun başlıca politika aracı özelleştirme olmuştur. Özelleştirme ile serbest piyasa ekonomisinin rekabet ortamını yaratma ve geliştirme hedefinin yanı sıra dünya ekonomisine entegre olacak bir sosyal-toplumsal ortamın oluşturulması da amaçlanmıştır. Reform programları dahilinde Kırgızistan'da stratejik öneme sahip işletmeler dışında kamu kurumlarının neredeyse tamamı çeşitli özelleştirme yöntemleriyle özelleştirilmiştir. Emek piyasasında ise, bağımsızlığın ilk yıllarından itibaren meydana gelen özelleştirme ve üretimin düşüş göstermesinden dolayı istihdam daralması olmuş, işsizlik artmış ve buna bağlı olarak bölgeler arası ve ülke dışına göç meydana gelmiştir. ; Kyrgyz Republic (Kyrgyzstan) which is located in the North-East of Central Asia was a member country of Union of Soviet Socialist Republics (USSR) until 1990. Kyrgyzstan proclaimed its sovereignty in 1990 and the independence on 31st August 1991. The economical structure of Kyrgyzstan, like all of the other governments which were governed by the central system of USSR until 1990, started changing from the socialist system to the liberal system. During the USSR period there was an economical solidarity between the republics. According to this, countries were either complementaries or the customers of each other. At that time Kyrgyzstan concentrated on agricultural production. Beginning from the first period of independency, to pass to free market economy, Kyrgyzstan started applying economical reform programs, so local Money "Som" was put into circulation. But in the first years the reform programs were not applied successfully and because of the beginning conditions and luck of the natural resources, between 1990-1995 there was a negative growth. But between 19962000 there was a positive growth because of the improvement in the agricultural sector and investments in the industry. In the foreign trade, the trading volume of Kyrgyzstan has increased with leading of Commonwealth of Independent States (CIS), European and Middle Eastern countries. In Kyrgyzstan the main politics means of structural reform was privatization. The aim of privatization was not only to create a rivalry atmosphere and develop the free market economy, but also to create a social-societal atmosphere that will be integrated to the world economy. Depending on the reform programs except for some of the strategical institutions almost all of the public institutions were privatized. In the labor marketing, because of the privatizations from the beginning of the independency and the decrease in productivity, unemployment increased and because of this, migrations between the regions and migrations to the other countries started.
İran içerisinde barındırdığı çeşitli ve farklı etnik unsurlar bakımından, toplumsal dinamiği yüksek bir ülkedir. Barındırdığı Türk nüfus açısından ise Türkiye'den sonra dünyada ikinci sırada yer almaktadır. Türklerin yoğun olarak yaşadığı İran'ın kuzeyini içine alan bu bölgeye, Güney Azerbaycan denilmektedir. Bu bölge tarihsel süreç içerisinde, İran rejiminin baskıcı ve engelleyici politikalarına maruz kalmıştır. Türkler, İran'da şahlık rejiminin Farslaştırma politikasına maruz kalan sayıca en büyük etnik topluluğu oluşturmaktadır. Zaman içerisinde bu baskı ve engelleyici politikalara karşı ayaklanmalar gerçekleştirilmiştir. Settar Han'ın bağımsızlık mücadelesi, Şeyh Muhammed Hıyabani ve Azadistan Devleti ile Seyit Cafer Pişeveri'nin kurmuş olduğu Güney Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti, bu hareketlerin başlıcaları olup çalışmamızda ele alınmıştır. Türklerin, İran rejimi içerisindeki milli kimliklerini korumaya yönelik vermiş oldukları bu mücadele, Güney Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti'nin kuruluşu ile zirveye ulaşmıştır. Bu dönem, Türk dili ile ilgili yapılan çalışmalar bakımından büyük önem arz etmektedir. Türkçe'nin Güney Azerbaycan'da resmi dil ilan edilmesi ve eğitim öğretim faaliyetlerinin Türkçe yapılması gibi birçok önemli reform gerçekleştirilmiştir. İran rejimi, uluslararası alanda yürüttüğü siyaset neticesinde, A.B.D. ve Sovyet Rusya ile bir takım antlaşmalar yaparak bulduğu siyasi destek ile, 1946 yılında Güney Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti yönetimini yıkmış ve yapmış olduğu tüm reformları sonlandırmıştır. ; Iran is a country with high social dynamics in terms of various and different ethnic elements. Hosted by the Turks in terms of population after Turkey has the second biggest population in the world. This region, where the Turks live intensely and includes the north of Iran, is called South Azerbaijan. This region has been subjected to the repressive and preventive policies of the Iranian regime in the historical process. The Turks constitute the largest number of ethnic communities in Iran who have been subjected to the Persian policy of Persian regime. In the course of time, rebellions were made against these oppression and preventive policies. Settar Han's struggle for independence, Sheikh Muhammed Hıyabani Azadistan State and Seyit Cafer Pişeveri's, established by the Republic of South Azerbaijan Democratic Republic, these movements are considered in our study. The struggle of the Turks to protect their national identity within the Iranian regime has reached its peak with the establishment of the South Azerbaijan Democratic Republic. This period is of great importance in terms of studies on Turkish language. Many important steps have been taken, such as the announcement of the Turkish language as the official language and the Turkish language teaching activities. The Iranian regime, with its policy in the international arena, is the United States. and in 1946, with the political support of Soviet Russia, he demolished the administration of South Azerbaijan Democratic Republic and ended all the reforms.