Security issues and patterns of cooperation in the black sea region
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 17-40
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 17-40
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-025
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-013
In: Libra kitap 168
In: History 149
In: The Turkish yearbook of international relations, S. 101-106
Batı ülkelerinin kamu yönetimlerinin, kent devletinden imparatorluğa, buradan krallığa ve nihayet (ulus-)devlete doğru bir evrim yaşannuşken; Avrupa Birliği yapılanması dikkate alındığında, gelişen sürecin tekrar "imparatorluk"a doğru olduğu söylenebilir. Evrimleşme bu şekilde gerçekleşirse, söz konusu yapıda, demokratik temsil, katılım ve siyasal bir denge güç olması açısından "bölge (yerel) yönetimleri" temel kamu yönetimi birimlerinden biri olacaktır. Bu makale, Avrupa Birliği'nde belirtilen mantık çerçevesinde gelişme gösteren "bölge" olgusunu ele almaktadır. ; The public administrations in the Western European countries have evolued from the city-state to the empire and from the empire to the nation-state. However, given the progress made towards the creation of the EU, the process seems to go again towards the empire. Once the creation of the EU is completed, within this political sturucture regional (local) administrations will be one of the main public administration units in terms of democratic participation and their being an equilibrium political power against the centre. As regional administrations (such as federal states and autonomous regions) in the EU come to the fore and play a primary role in shaping the political and andministrative stuructures of the Union, this stady explains the development of regionalism in theEU.
BASE
Diplomasi, müzakere sanatı ve ilişkilerin barışçıl ve anlaşmalı bir şekilde yürütülmesini sağlar. Kamu diplomasisi ise bir ülkenin başka bir ülkenin kamuoyuna kendi politikasını ve uygulamalarını kabul ettirme çalışması olarak tanımlanabilir. Kamu diplomasisi, aslında çok uzun zamandır var olan bir alandır. Fakat Soğuk Savaş sonrası sert güç, yerini yumuşak güce bırakmış ve kamu diplomasisi kavramı daha çok uygulanmaya başlanmıştır. Ülkelerin dış politikasını şekillendirmede etkili olmuştur. Orta Doğu kavramı ise ilk defa Amerikalı Amiral Alfred Thayer Mohan tarafından 1902'de The Persion Gulf And International Relations adlı çalışmada kullandığı bilinmektedir. Fakat dünyanın yuvarlak olduğu varsayımı ile coğrafi olarak orta diye bir yerin varlığından söz edilemez. Kavram coğrafi değil siyasi bir alanı ifade etmektedir. Orta Doğu bölgesi batıda Nil Vadisinden, doğuda Türkistan'ın Müslüman ülkelerine, kuzeyde Doğu Avrupa ve Kafkaslardan, güneyde Hint Okyanusu'na kadar uzanan bölge ele alınmaktadır. On altı ülkeyi kapsayan bu bölgede on üç Arap ülkesi bulunmaktadır. Dünya tarihîni bu bölgede başlamış olması, ticaret geçişleri bu bölgede yer alması, zengin yer altı kaynakları, dinlerin merkezî olması ve jeopolitik konumu bölgenin önemini ortaya koymaktadır. Bu çalışma Türkiye'nin kamu diplomasisini ve Orta Doğu Bölgesine yönelik kamu diplomasisi faaliyetleri ile sınırlandırılmıştır. Ülkemizde oldukça yeni olan bu alan da Türkiye'nin çalışmalarını yürüttüğü farklı kurum ve kuruluşlara yer verilmiştir. Kurum ve kuruluşların siyasi, kültürel, sosyal, ekonomik, askerî, insani yardım gibi faaliyetlerine değinilmiştir. Çalışmanın asıl amacı, tüm dünyada farklı kavramlara sahip olan kamu diplomasisine katkıda bulunmak ve Türkiye'de kamu diplomasisi faaliyetlerini incelemek ve değerlendirmektir. Literatür taraması yapılarak ortaya konan bu çalışma, Türkiye'nin Orta Doğu Bölgesinde ki kamu diplomasisi faaliyetlerini ele alarak sınırlı olan literatüre katkıda bulunmaktır. Anahtar Kelimler Türkiye, Kamu Diplomasisi, Orta Doğu, Dış Politika ; Diplomacy provides the art of negotiation and relations to be conducted in a peaceful and understandable manner. Public diplomacy, on the other hand, can be defined as all the efforts to affect and convince another country's public opinion to support or tolerate its own policies and practices. Public diplomacy is a field that has existed for a very long time. However, hard power was replaced by soft power after the Cold War and therefore, the notion of public diplomacy has started to be applied frequently. It was effective in shaping the foreign policies of the countries. It is known that American admiral Alfred Thayer Mohan used the notion of the Middle East for the first time in an article "The Persion Gulf And International Relations" in 1902. But, with the assumption that the world is round, there is no geographically central place. Middle East region covers lands which is from the Nile Valley in the west to the Muslim countries of Turkestan in the east, from Eastern Europe and the Caucasus in the North to the Indian Ocean in the south. There are thirteen Arab countries and the Middle East region includes sixteen countries. The fact that world history started in this region, trade transitions in this region, rich underground resources, being the center of religions and geopolitical location reveal the importance of the region. This study is limited to public diplomacy of Turkey and public diplomacy activities of Turkey in the Middle East Region. Public diplomacy is a new topic and this study addresses works conducted by different institutions and organizations in this field in Turkey. Political, cultural, social, economic, military, humanitarian and other activities of institutions and organizations are mentioned. The main object of the study is to contribute to public diplomacy, which is understood all over the world differently, and to examine and assess public diplomacy activities in Turkey. This study addressing public diplomacy activities of Turkey in the Middle East region contributes to limited literature. Key words Turkey, Public Diplomacy, Middle East, Foreign Policy
BASE
In: Kataloge der Museumslandschaft Hessen Kassel 51
Batı ülkelerinin kamu yönetimlerinin, kent devletinden imparatorluğa, buradan krallığa ve nihayet (ulus-)devlete doğru bir evrim yaşanmışken; Avrupa Birliği yapılanması dikkate alındığında, gelişen sürecin tekrar "imparatorluk"a doğru olduğu söylenebilir. Evrimleşme bu şekilde gerçekleşirse, söz konusu yapıda, demokratik temsil, katılım ve siyasal bir denge güç olması açısından "bölge (yerel) yönetimleri" temel kamu yönetimi birimlerinden biri olacaktır. Bu makale, Avrupa Birliği'nde belirtilen mantık çerçevesinde gelişme gösteren "bölge" olgusunun ele almaktadır. ; The public administrations in the western european countries has evolued from the city-state to the empire and from the Empire to the (nation)-state. However, given the progress made towards creation of EU, the process seems to go egain towards the empire. Once creation of EU is completed,iwrhin this political sturucture regional (local) administrations" will be one of the main public administration units in terms of democratic participation and their being an equilibrium political power against the centre. As regional administrations (such as federal states and autonomous regions) in EU come to the fore and play a primary role in shaping the political and andministrative stuructures of the Union, this stady explains the development of regionalism in the EU.
BASE
Türkiye ve İran, aralarındaki ortak tarihi ilişkiler, yaşanmışlıklar ve deneyimler do-layısıyla Selçuklu ve Avrupa Birliği örneklerinde görüldüğü gibi, bölgede yeni bir işbirliği çabasına öncülük yapabilirler. Dünya ve bölge barışı ve istikrarına katkı sağlayacağı öne sürülen bir işbirliği fikrinin ve iki ülkenin Orta Doğu bölgesinde işbirliği imkânlarının, tarihsel, teorik ve pratik arka planlarıyla irdelendiği bu çalışma, Türkiye ve İran'ın işbirliğinde Orta Doğu'da yeni bir modelle uluslararası dengelerin kurulması ve bölge halklarının adalet içinde yaşa(tıl)ması idealini savunmaktadır. Bu çalışmanın temel savı, Türkiyesiz bir İran'ın ve İransız bir Türkiye'nin baki kalamayacağı; dünyanın merkezi olduğu düşünülen bu topraklarda iki ülkenin atacakları adımların, bölge barışına önemli katkılar sunabileceğidir. Bölgenin barışı ve istikrarı için işbirliği adımları atmış bir Türkiye ve İran, hem kendi halkları hem de bölge insanları için istikrar ve güven kaynağı olacaktır. ; Turkey and Iran, due to the common historical relations and experiences between them, can reach a new cooperation such models as the Seljuk Empire or European Union as they are in the examples of unity. This Study treats the necessity of keeping the people in the region alive in justice and in establishing international balance with a new model in the Middle East under the cooperation of Turkey and Iran which was originated from the Great Seljuks' experience historically. The basic proposition of this Study is that an Iran without Turkey and a Turkey without Iran will never exist and that the steps taken by the two countries in future in these land which is thought to be as the center of the world's greatest civilization. In addition, it can make important contributions in the peacekeeping in the region. If Turkey and Iran take necessary other diplomatic, political, cultural, and economic steps for unity and cooperation, it can be a source of stability and reliability for both their own communities and people in this region.
BASE
Soğuk Savaş Sonrası Dönem'den 11 Eylül Saldırıları'na kadar Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Avrasya'da demokrasi ve liberalizmin gelişmesi için faaliyetler yürütmüştür. 11 Eylül Saldırıları'nın ardından ABD için en önemli mesele güvenlik meselesi olmuştur. Ancak Başkan Obama'ya kadar olan süreçte ortaya çıkan aksaklıklar, ABD'nin dış meselelerde daha toleranslı olması gerektiği sonucunu doğurmuştur. Böylece bölgenin güçlü devletlerinden olan Rusya Federasyonu (RF) ile ABD arasındaki ilişkileri de yeniden gözden geçirmek gerektiğine dair bir görüş oluşmuştur. Başkan Obama, Birinci Başkanlık Dönemi'nde Avrasya'ya yönelik yumuşak dış politika adımları atmaya çalışmıştır. Ancak ABD'nin yumuşak politikaları RF'nin daha da cesaretlenmesine yol açmış ve ABD-RF ilişkileri tekrar gerginleşmeye başlamıştır. Obama'nın İkinci Başkanlık Dönemi'nde ABD'ye karşı adımlar atmaya başlayan RF ve Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC), Avrasya'da bölgesel entegrasyon faaliyetlerinin hız kazanmasını sağlamışlardır. Bu bağlamda çalışmamızda Obama Dönemi'nde ABD'nin Avrasya Bölgesi'ne yönelik politikaları incelenerek, Avrasya Devletleri'nin gelişiminde Obama politikalarının etkileri analiz edilmiştir. Analizler yapılırken antlaşma metinleri, ABD Kongresi'ne ait resmi belgeler ve söylemler kullanılmış ve aynı zamanda konuyla ilgili eser ve görüşlere de yer verilmiştir. Hipotezimize göre ABD'nin Avrasya Bölgesi'ne yönelik politikaları, ÇHC ve RF'nin bölge devletleriyle ilişkilerinin gelişmesine yol açmıştır. Böylece hem ABD ile hem de RF ve ÇHC ile ikili ilişkiler kurabilen Avrasya Devletleri, denge politikası güderek Obama Dönemi'nde daha da güçlenmişlerdir. ; From the post-Cold War period to the September 11 attacks, the United States of America (USA) carried out activities for the development of democracy and liberalism in Eurasia. After the September 11 attacks, the most important issue for the US was the security issue. However, the disruptions in the process up to President Obama have led to the conclusion that the US should be more tolerant in foreign affairs. Thus, an opinion was formed that it is necessary to reconsider the relations between the Russian Federation (RF), which is one of the strongest states in the region, and the USA. President Obama tried to take soft foreign policy steps towards Eurasia during the First Presidency. However, US soft policies have encouraged the RF to become even more encouraging, and US-RF relations have started to tighten again. Obama and the People's Republic of China (PRC), which started to take steps against the US during the Second Presidential term, accelerated the regional integration activities in Eurasia. In this context, the policies of the US in the Eurasian Region during the Obama Period were analyzed and the effects of Obama policies on the development of Eurasian States were analyzed. During the analysis, treaty texts, official documents and discourses of the US Congress were used, and the works and opinions on the subject were also included. According to our hypothesis, US policies towards the Eurasian Region have led to the development of relations between PRC and RF with the states of the region. Thus, the Eurasian states, which were able to establish bilateral relations with both the US and the RF and PRC, became even stronger during the Obama Period by pursuing a balance policy.
BASE
YÖK Tez No: 576646 ; Örgütler; mal veya hizmet sunumunda insan kaynakları, fiziki kaynaklar, bilgi ve teknolojik kaynaklar, entelektüel sermaye, örgüt kültürü gibi pek çok kaynağı kullanmaktadır. Rekabetin yoğunlaştığı ve risklerin sürekli arttığı çağımızda bu kaynakların etkin kullanımı, örgütlerin sağlıklı işleyişi ve örgütsel hedeflere ulaşılması için zorunludur. İç denetim, örgüt yönetimini geliştirmek üzere tasarlanmıştır. İç denetimin örgüt kaynaklarının etkin kullanımı üzerindeki etkisinin belirlenmesi, iç denetçiler ve yöneticiler için dikkate değer bir husustur. Bu bağlamda iç denetim faaliyetleri örgütler açısından oldukça önemlidir. Araştırmanın amacı; iç denetimin örgütlerin insan kaynakları, fiziki kaynakları, bilgi ve teknolojik kaynakları gibi maddi ve maddi olmayan kaynakları üzerindeki etkisine ilişkin algıyı ortaya koymaktır. Bu amaçla 89 adet katılımcıya 36 ifadeden oluşan anket uygulanmış, elde edilen veriler analiz edilerek sonuçlar yorumlanmıştır. Araştırma sonucuna göre, iç denetim faaliyetlerinin örgüt kaynaklarının etkinliğinin artmasında olumlu katkısının olduğu görülmüştür. ; Organizations utilize human resources, physical resources, information and technological resources, intellectual capital, organizational culture etc. in delivering goods and services. In our age when the competition is intensified and risks are increased, the usage of these resources are obligatory for good functioning of organizations and for achieving organizational goals. Internal audit is designed for improving organizational management. Determining the effects of internal audit on effective usage of organizational resources is a significant matter. In this context, internal audit activities are considerable/important for organizations. The aim of this study is to reveal the perception regarding the effects of internal audit on physical and non-physical (intellectual capital) resources of organizations such as human resources, and information and technological resources. For this purpose, the questionnaire, consisting of 36 questions, are conducted to 89 participants. The data are analyzed and the results are interpreted. According to the result of the study, internal audit activities has positive contribution to the improvement of efficiency of organizational resources.
BASE
Örgütler; mal veya hizmet sunumunda insan kaynakları, fiziki kaynaklar, bilgi ve teknolojik kaynaklar, entelektüel sermaye, örgüt kültürü gibi pek çok kaynağı kullanmaktadır. Rekabetin yoğunlaştığı ve risklerin sürekli arttığı çağımızda bu kaynakların etkin kullanımı, örgütlerin sağlıklı işleyişi ve örgütsel hedeflere ulaşılması için zorunludur. İç denetim, örgüt yönetimini geliştirmek üzere tasarlanmıştır. İç denetimin örgüt kaynaklarının etkin kullanımı üzerindeki etkisinin belirlenmesi, iç denetçiler ve yöneticiler için dikkate değer bir husustur. Bu bağlamda iç denetim faaliyetleri örgütler açısından oldukça önemlidir. Araştırmanın amacı; iç denetimin örgütlerin insan kaynakları, fiziki kaynakları, bilgi ve teknolojik kaynakları gibi maddi ve maddi olmayan kaynakları üzerindeki etkisine ilişkin algıyı ortaya koymaktır. Bu amaçla 89 adet katılımcıya 36 ifadeden oluşan anket uygulanmış, elde edilen veriler analiz edilerek sonuçlar yorumlanmıştır. Araştırma sonucuna göre, iç denetim faaliyetlerinin örgüt kaynaklarının etkinliğinin artmasında olumlu katkısının olduğu görülmüştür. ; Organizations utilize human resources, physical resources, information and technological resources, intellectual capital, organizational culture etc. in delivering goods and services. In our age when the competition is intensified and risks are increased, the use of these resources are obligatory for the good functioning of organizations and for achieving organizational goals. Internal audit is designed for improving organizational management. Determining the effects of internal audit on the effective use of organizational resources is a significant matter. In this context, internal audit activities are considerable/important for organizations. This study aims to reveal the perception regarding the effects of internal audit on physical and non-physical (intellectual capital) resources of organizations such as human resources, and information and technological resources. For this purpose, the questionnaire, consisting of 36 questions, are conducted to 89 participants. The data are analyzed and the results are interpreted. According to the result of the study, internal audit activities has a positive contribution to the improvement of the efficiency of organizational resources.
BASE
Seçimler, siyasi partilerin ve toplumun geleceği üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Gerçekleşen seçimler sonucunda ülkenin ya da ilin idari yönetiminin elde edilmesi siyasi partiler için çok önemli olduğu için siyasi partiler seçmen etkilemek durumundadır. Bununla birlikte seçmenlerde kendilerine en çok fayda sağlayacağını düşündüğü adayları ve siyasi partilere eğilim göstereceklerdir. Demokrasinin varlığını sürdürdüğü gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde seçmen davranışları, siyasal iktidarı belirlemede en önemli unsurdur. Seçmen vatandaşların siyasal sisteme yönelik tutum ve davranışları, onları bir siyasal katılım biçimine yönlendirmektedir. Seçmenler oy verme tercihinde bulunurken ideolojik, aile ve çevre, ekonomik veya aday etkisi gibi birçok sebebi göz önünde bulundurarak tercih yapar. Cinsiyet, yaş, eğitim, etnisite, kitle iletişim araçları ve propaganda gibi değişkenlerin seçmen üzerindeki etkileri üzerinde çalışılacaktır. Araştırmanın teorik bölümünde seçmen davranışlarının temel dinamikleri ve kuramsal yaklaşımlar işlenmeye çalışılmış, bu yaklaşımların temel özellikleri detaylı şekilde incelenmiştir. Çalışmanın uygulama kısmında ise Güneydoğu Anadolu Bölgesinde seçmen davranışı üzerinde etkisi olan kültürel, sosyolojik ve psikolojik faktörler tespit edilmeye çalışılmıştır. ; Elections have a significant impact on the future of political parties and society. Political parties have to influence voters because it is very important for political parties to obtain the administrative administration of the country or province as a result of the elections that took place. However, they will tend to the candidates and political parties that they think will benefit the most in the electorate. In developed and developing countries, where democracy survive to exist, voter behavior is the most important element in determining political power. The attitudes and behaviors of the voters towards the political system directs them to a form of political participation. Voters prefer to vote while considering many reasons such as ideological, family and environment, economic or candidate influence. The effects of variables such as gender, age, education, ethnicity, mass media and propaganda on voters will be studied. In the theoretical part of the research, the basic dynamics of the voter behaviors and theoretical approaches are tried to be studied and the basic features of these approaches are examined in detail. In the application part of the study, cultural, sociological and psychological factors that have an impact on voter behavior in Southeast Anatolia Region were tried to be determined.
BASE