Atatürk Et Le Laicisme : Le Fondement De La Renaissance Turque
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, Band 40, Heft 1, S. 1
ISSN: 1309-1034
8 Ergebnisse
Sortierung:
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, Band 40, Heft 1, S. 1
ISSN: 1309-1034
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 051-071
GENEL BİLGİLERİsim ve Soyadı: Uğur KüçüközyiğitAnabilim Dalı: İletişim BilimleriProgramı: İletişim BilimleriTez Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Vildan İyigüngörTez Türü ve Tarihi: Yüksek Lisans - Ağustos 2004Anahtar Kelimeler: Küreselleşme, STK'lar, İnternet, GreenpeaceÖZETKÜRESELLEŞMEYLE YÜKSELEN STK'LAR, İNTERNETİN KATKISI VE GREENPEACE ÖRNEĞİAvrupa'da yaşanan Rönesans ve Reform dönemleri ile 'devlet' mekanizması, siyasal tarihin en büyük kırılmasını yaşadı. Devlet otoritesini, toplumun meşruiyetini tanımaya, bireyi yüceltmeye zorlayan gelişmeler, Fransız İhtilali ile zirveye ulaştı. İhtilal, klasik 'devlet' anlayışı için sonun başlangıcı oldu.Siyasal otoritenin yaşadığı bu değişim süreci, 20. yüzyılda küreselleşme ile yeni bir aşama daha kaydetti. Şimdi dünya sisteminde, "devlet" ve "toplum" kavramları da yeniden tanımlanıyor ve daha sağlıklı bir "Devlet-Toplum" ilişkisi arayışından doğan Sivil Toplum Kuruluşları, bu yeni tanımlamada merkez konumunda. Sivil Toplum Kuruluşlarının beklentilere cevap verebilmek için kullanacakları en önemli araçlardan biri internet olacaktır. Bu tezde, Sivil Toplum Kuruluşlarının ortaya çıkış nedenleri ve gelişim süreçleri, 'devlet' ve 'otorite' algısında yaşanan değişim bağlamında irdelenmiş, internet teknolojisinin Sivil Toplum Kuruluşlarına sağladığı avantajlar Greenpeace örgütünün yaptığı uygulamalarla örneklendirerek ortaya koyulmuştur.GENERAL KNOWLEDGEName and Surname:Uğur KüçüközyiğitField:Communication SciencesProgramme:Communication SciencesSupervisor:Yrd. Doç. Dr. Vildan İyigüngörDegree Awarded and Date:Master - August 2004Keywords:Globalisation,NGO's,Internet,GreenpeaceABSTRACT RISING OF NGO'S BY GLOBALİSATİON, CONTRIBUTION OF INTERNET AND GREENPEACE'S USAGE OF INTERNET AS AN EXAMPLEWith the reforms that came with the Renaissance period in Europe, traditional "government" mechanism experienced the political history's greatest refraction. Events that forced the State to acknowledge public opinion and the importance of the individual culminated with the realization of the French Revolution - a revolution which marked the beginning of the end of the "classical" understanding of the State as such.This process of change which political authority has been subject to has entered a new stage in the 20th century with the advent of globalization. The new system is now redefining the concepts of "the State" and of "the Individual" and the search for a healthier relationship between society and the state is now placing non-governmental organizations on the center of the stage. Clearly, the internet will play one of the most important roles as a tool for NGO's to respond to the expectations which they face. This thesis focuses on the relationship between the evolution of the perception of "the state" and of "authority" and the emergence of non governmental organizations, and presents the advantages which the internet offers to these organizations through the example of Greenpeace.
BASE
Aydınlanma Dönemi'nin özellikle de Rönesans ve Reform hareketlerinin bir ürünü olarak ortaya çıkan modern üniversiteler, Ortaçağ Dönemi eğitim kurumlarının hüküm sürdüğü ulus-devlet öncesi yapılanmayı büyük bir değişime uğratmıştır. Eğitimin yanında araştırma niteliği ile ön plana çıkan modern üniversiteler, "bilim için bilim" anlayışı üzerine temellerini atmıştır. Neo-liberal dönemin piyasa mantığı ile vücut bulan bu yapılar artık "girişimci üniversite", "şirket üniversiteleri" olarak adlandırılacaktır. Tam da bu noktada tüm Avrupa ve Avrupa dışından sürece dâhil olan kurumlar gibi Türkiye de Bologna Süreci'ne kendini adapte etmek zorunda kalmıştır. Zorunda kalmıştır, çünkü Bologna Süreci temelde "gönüllülük" esasına dayanmaktadır. Sürece dâhil olan ülkelerin bakanları 2010 yılına kadar bir araya geldikleri her toplantıda farklı bir eylem başlığı belirlemiş ve çeşitli kriterlerin sağlanması konusunda bir dizi maddeyi yükseköğretim kurumlarına sunmuştur. Bu bağlamda belirlenen başlıklardan biri ise, kalite güvencesi sistemidir. Sistemin düzenli ve eksiksiz ilerleyebilmesi adına kurumlar hem iç değerlendirme hem de dış değerlendirme süreci kapsamına alınmaktadır. Türkiye'de dış değerlendirme sürecini yöneten kurum olarak Yükseköğretim Kalite Kurulu, süreci tamamlayan kurumlara geri bildirimlerde bulunarak bir nevi yön göstermektedir. Trakya bölge üniversiteleri kapsamında Trakya Üniversitesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi ve Kırklareli Üniversitesi verileri karşılaştırılmaktadır. Kurumların tüm hizmet alanları incelendiğinde ise, tanımlı süreçlerini oluşturdukları, fakat izleme ve iyileştirmeye ilişkin çabalarının yetersiz kaldığı tespit edilmiştir. ; Modern universities, which emerged as a product of the Enlightenment Period, especially of the Renaissance and Reform movements, caused a major change in the pre-nation-state structure dominated by medieval educational institutions. Coming to the fore as institutions not only of education but also of research, modern universities have been built on the idea of "science for science's sake". These structures, embodied by the market logic of the neo-liberal era, will now be called "entrepreneurial universities" and "corporate universities". At exactly this point, Turkey also had to adapt itself to the Bologna Process together with other institutions in and out of Europe, which were involved in this process. It has had to, because the Bologna Process is in principle based on "voluntariness". The ministers of the countries involved in the process identified a different title of action evey time they met until 2010 and presented a series of articles to the higher education institutions to meet various criteria. One of the topics identified in this context is the quality assurance system. In order for the system to proceed regularly and without interruption, institutions are included in both internal and external evaluation processes. The Higher Education Quality Board, the institution in charge of the external evaluation of the universities in Turkey, plays a guiding role by providing feedback to the institutions which have completed the process. In this study, the data concerning Trakya University, Çanakkale Onsekiz Mart University, Tekirdağ Namık Kemal University and Kırklareli University within the frame of Thrace Region Universities are compared. When all the service areas of the institutions were examined, it was found that they had defined the processes but their efforts for monitoring and improvement were inadequate.
BASE
Enerji, yaşadığımız dünya için, en önemli rekabet unsurları arasındaki yerinigiderek artırmaktadır. Dünyadaki toplam rezervler bakımından Hindistan ile birlikte enbüyük Toryum rezervlerine sahip olan Türkiye'nin, bu rezervleri nükleer enerjiteknolojisi tecrübesine sahip bir ülke ile değerlendirme imkanları, bu çalışmanıntemelini oluşturmuştur. Enerji üretiminde büyük avantajı sağladığı bilinen nükleerenerjinin, yeni nesil teknolojileri devreye sokarak bu önemini artıracağıöngörülmektedir.Uluslararası Atom Enerji Ajansı 2015 verilerine göre, inşası süren 70 reaktörünçalışmaya başlaması ile dünyada üretilen elektrik enerjisinin 'sinin nükleer yollaelde edileceği ve 2030 yılına kadar BM'ye üye olan ülkelerin her dördünden birininnükleer güç sahibi olacağı bilgilerine sahibiz. Fosil yakıt zengini Suudi Arabistan'ın onbeş yıl içerisinde 16 adet nükleer santrali devreye sokacağı ve Birleşik ArapEmirlikleri'nin sahip olduğu 3 reaktöre 11 reaktör ekleme planladıkları mevcuttur.IISiyasal alanda önemli bir güç enstrümanı olarak, nükleer güçten vazgeçilmeyeceği,bilakis dünyada yeni bir "Nükleer Rönesans"ın beklendiği görülmektedir.Uluslararası İlişkiler literatüründe enerjinin güç kaynağı olarak algılanarak,enerji avantajını elinde bulunduran ülkelerin dış politika dizaynı konusundasağladıkları avantajlar, pek çok akademik çalışmanın konusunu teşkil etmektedir.Tüm bu gerçekler çerçevesinde cari açığında en büyük kalemi, enerji ithalatıoluşturan Türkiye'nin, enerji politikaları şüphesiz önem arz etmektedir.Yeni nesil nükleer yakıt olarak Toryumun değerlendirilmesinde Pakistan ile olasıişbirliğinin ülke dış politikalarına yansımasına ilişkin bu çalışmada, UluslararasıPolitik Ekonomi programının disiplinler arası vizyonu gereği uluslararası ilişkiler,ekonomi-iktisat ve mühendislik alanlarındaki kaynaklardan istifade edilmeye gayretedilmiştir.Çalışmanın literatüre Toryum, Pakistan-Türkiye nükleer işbirliği dış politikayansımaları çerçevesinde katkısı umulmaktadır. --- Energy, as the most important competition elements for the world that we live in,is increasing its place among the world. In terms of having the largest thorium reservesin the total thorium reserves in the world India together with Turkey, and theassessment of the opportunities of these reserves with experience in nuclear energytechnology has been the basis for this study. Nuclear energy, which is known to providegreat advantage in energy production, is expected to increase this importance byintroducing new generation technologies.According to International Atomic Energy Agency 2015 datas, we have theknowledge that with the start of 70 reactors which are currently under construction,20% of the electricity generated in the world will be obtained by nuclear means, and by2030, each one of every four member states will have nuclear power. Fossil fuel-richSaudi Arabia will launch 16 nuclear power plants in next fiftheen years. United ArabEmirates is planning to add 11 new nuclear reactors on its currently owned 3 nuclearreactors. As an important instrument of power in the political arena, it is not possible toabandon nuclear power, but it is expected a new "nuclear renaissance" in the world.In the literature of the international relations, energy perceived as a source ofpower, and countries which have this advantage in their hand, have advantages todesign foreign policies, and this is subject of many academic studies.In the framework of all these facts, energy policies of Turkey undoubtedlyimportant since the largest item in the current account deficit is energy import.IVIn this study it has been studied that reflection of, possible cooperation withPakistan in the evaluation of thorium as a new nuclear fuel, on foreign policies of thecountry. Due to the interdisciplinary vision of the International Political Economyprogram, efforts have been made to utilize the resources in the fields of internationalrelations, economics, economics and engineering.This study is expected to contribute to the literature in the context of thorium,Pakistan-Turkey nuclear cooperation and it's reflection on foreign policy.
BASE
Tarihsel gelişmelere göre halkın kendi kendini yönetmesini esas alan demokrasi kavramına, toplumların gelişme düzeylerine bağlı olarak farklı anlamlar atfedilmiştir. Modernizmin siyasal dönüşümünü ifade eden demokrasi kavramı hukukun üstünlüğü, yasal eşitlik, özgürlük gibi unsurları barındırır. Ancak demokrasi söylemi özgürlük, eşitlik ve adaletin ne olduğu ya da ne olabileceğini gösterdiği kadar, maalesef baskı ve tahakkümü, eşitsizlikleri ve adaletsizlikleri gizler hale gelmiş, insan hakları siyasal bir silah olarak kullanılmaya başlanmıştır. Modernizmin ve dolayısıyla demokrasinin temellerini oluşturan Reform ve Rönesans hareketleriyle birlikte genel ahlak, toplumsal ve siyasal alanın dışına itilmiştir. Modernizm, her şeyi seküler boyutlara indirgemiş, apriori düzeydeki ilkeleri dikkate almamıştır. Yeryüzüne egemen olmak için gökyüzünden yüz çevirmiş ve bütün bunları da sadece sözde tek amaç olarak kabul edilen insanın özgür, eşit ve mutlu olması için yapmıştır. Ahlak ve siyasetin birbirinden ayrıldığı modern dönemlerden bu yana ahlak, kapitalizmin de etkisiyle araç haline getirilmiştir. Ahlaki olan günümüz dünyasında ve toplumun etkili çevreleri içinde temsiliyet imkânı bulamamaktadır. Dolayısıyla genel ahlak bağlayıcı gücünü yitirmiş, toplumu meydana getiren bireylerin kendilerini her bakımdan kuşatacak olan üst normlara yaslanma imkânı da ellerinden alınmıştır. Bundan dolayı hak ve özgürlük alanında evrensellik değil çıkar ilişkisi ön planda yer almıştır. Çünkü giderek artan oranda uluslararası ilişkilere ve dış politikalara, iktisadi çıkarlar yön vermeye başlamıştır. Büyük sermaye sahipleri hem ulusal hem de uluslararası alanda hükümetlere baskı yaparak ülkeleri kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirmişlerdir. Dahası özgürlük, adalet, demokrasi, insan hakları gibi kavramlar, küresel-uluslararası güçlerin emperyal amaçlarının meşruluk kılıfı haline gelmiştir. ; Considering the historical developments, democracy as a form of governing people by people may have different meanings depending on the development level of societies. The concept of democracy which expresses a political transformation of modernism contains such elements as the rule of law, legal equality, and freedom. However, as discourse of democracy proves freedom, equality and justice, it may also be used as a tool to hide oppression, domination, inequality and injustice and unfortunately human rights have been used as a political weapon. The Reformation and the Renaissance which paved the way for modernism and hence democracy placed the general morality outside the social and political spheres. Modernism has reduced all down to secularism, and taken no heed of a priori principles. It has also disregarded whatever has been considered celestial for the sole purpose of establishing a global dominion over the earth, something which it has done for the quasi-single aim of increasing human freedom, equality and happiness. Today the whole world of the moral life are experiencing expatriated state with capitalism's effect, the moral of the community the opportunity to representation in the environment can not be effective, public morality is losing its binding force. Thus, an individuals can not find the opportunity to lean on.top norms which will surround him in all respects. Therefore, in the area of rights and freedoms, interests have been at the forefront instead of universality. Because economic interests have become increasingly active on international relations and foreign policy. The capital owners both nationally and internationally shaped states in accordance with its own interests by putting pressure on governments. Furthermore, notions such as freedom, justice, democracy and human rights have become tools of justification for global-international forces to cover their imperial aims.
BASE
Tarihsel gelişmelere göre halkın kendi kendini yönetmesini esas alan demokrasi kavramına, toplumların gelişme düzeylerine bağlı olarak farklı anlamlar atfedilmiştir. Modernizmin siyasal dönüşümünü ifade eden demokrasi kavramı hukukun üstünlüğü, yasal eşitlik, özgürlük gibi unsurları barındırır. Ancak demokrasi söylemi özgürlük, eşitlik ve adaletin ne olduğu ya da ne olabileceğini gösterdiği kadar, maalesef baskı ve tahakkümü, eşitsizlikleri ve adaletsizlikleri gizler hale gelmiş, insan hakları siyasal bir silah olarak kullanılmaya başlanmıştır. Modernizmin ve dolayısıyla demokrasinin temellerini oluşturan Reform ve Rönesans hareketleriyle birlikte genel ahlak, toplumsal ve siyasal alanın dışına itilmiştir. Modernizm, her şeyi seküler boyutlara indirgemiş, apriori düzeydeki ilkeleri dikkate almamıştır. Yeryüzüne egemen olmak için gökyüzünden yüz çevirmiş ve bütün bunları da sadece sözde tek amaç olarak kabul edilen insanın özgür, eşit ve mutlu olması için yapmıştır. Ahlak ve siyasetin birbirinden ayrıldığı modern dönemlerden bu yana ahlak, kapitalizmin de etkisiyle araç haline getirilmiştir. Ahlaki olan günümüz dünyasında ve toplumun etkili çevreleri içinde temsiliyet imkânı bulamamaktadır. Dolayısıyla genel ahlak bağlayıcı gücünü yitirmiş, toplumu meydana getiren bireylerin kendilerini her bakımdan kuşatacak olan üst normlara yaslanma imkânı da ellerinden alınmıştır. Bundan dolayı hak ve özgürlük alanında evrensellik değil çıkar ilişkisi ön planda yer almıştır. Çünkü giderek artan oranda uluslararası ilişkilere ve dış politikalara, iktisadi çıkarlar yön vermeye başlamıştır. Büyük sermaye sahipleri hem ulusal hem de uluslararası alanda hükümetlere baskı yaparak ülkeleri kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirmişlerdir. Dahası özgürlük, adalet, demokrasi, insan hakları gibi kavramlar, küresel-uluslararası güçlerin emperyal amaçlarının meşruluk kılıfı haline gelmiştir. ; Considering the historical developments, democracy as a form of governing people by people may have different meanings depending on the development level of societies. The concept of democracy which expresses a political transformation of modernism contains such elements as the rule of law, legal equality, and freedom. However, as discourse of democracy proves freedom, equality and justice, it may also be used as a tool to hide oppression, domination, inequality and injustice and unfortunately human rights have been used as a political weapon. The Reformation and the Renaissance which paved the way for modernism and hence democracy placed the general morality outside the social and political spheres. Modernism has reduced all down to secularism, and taken no heed of a priori principles. It has also disregarded whatever has been considered celestial for the sole purpose of establishing a global dominion over the earth, something which it has done for the quasi-single aim of increasing human freedom, equality and happiness. Today the whole world of the moral life are experiencing expatriated state with capitalism's effect, the moral of the community the opportunity to representation in the environment can not be effective, public morality is losing its binding force. Thus, an individuals can not find the opportunity to lean on.top norms which will surround him in all respects. Therefore, in the area of rights and freedoms, interests have been at the forefront instead of universality. Because economic interests have become increasingly active on international relations and foreign policy. The capital owners both nationally and internationally shaped states in accordance with its own interests by putting pressure on governments. Furthermore, notions such as freedom, justice, democracy and human rights have become tools of justification for global-international forces to cover their imperial aims.
BASE
Enerji, yaşadığımız dünya için, en önemli rekabet unsurları arasındaki yerini giderek artırmaktadır. Dünyadaki toplam rezervler bakımından Hindistan ile birlikte en büyük Toryum rezervlerine sahip olan Türkiye'nin, bu rezervleri nükleer enerji teknolojisi tecrübesine sahip bir ülke ile değerlendirme imkanları, bu çalışmanın temelini oluşturmuştur. Enerji üretiminde büyük avantajı sağladığı bilinen nükleer enerjinin, yeni nesil teknolojileri devreye sokarak bu önemini artıracağı öngörülmektedir. Uluslararası Atom Enerji Ajansı 2015 verilerine göre, inşası süren 70 reaktörün çalışmaya başlaması ile dünyada üretilen elektrik enerjisinin 'sinin nükleer yolla elde edileceği ve 2030 yılına kadar BM'ye üye olan ülkelerin her dördünden birinin nükleer güç sahibi olacağı bilgilerine sahibiz. Fosil yakıt zengini Suudi Arabistan'ın on beş yıl içerisinde 16 adet nükleer santrali devreye sokacağı ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin sahip olduğu 3 reaktöre 11 reaktör ekleme planladıkları mevcuttur. II Siyasal alanda önemli bir güç enstrümanı olarak, nükleer güçten vazgeçilmeyeceği, bilakis dünyada yeni bir "Nükleer Rönesans"ın beklendiği görülmektedir. Uluslararası İlişkiler literatüründe enerjinin güç kaynağı olarak algılanarak, enerji avantajını elinde bulunduran ülkelerin dış politika dizaynı konusunda sağladıkları avantajlar, pek çok akademik çalışmanın konusunu teşkil etmektedir. Tüm bu gerçekler çerçevesinde cari açığında en büyük kalemi, enerji ithalatı oluşturan Türkiye'nin, enerji politikaları şüphesiz önem arz etmektedir. Yeni nesil nükleer yakıt olarak Toryumun değerlendirilmesinde Pakistan ile olası işbirliğinin ülke dış politikalarına yansımasına ilişkin bu çalışmada, Uluslararası Politik Ekonomi programının disiplinler arası vizyonu gereği uluslararası ilişkiler, ekonomi-iktisat ve mühendislik alanlarındaki kaynaklardan istifade edilmeye gayret edilmiştir. Çalışmanın literatüre Toryum, Pakistan-Türkiye nükleer işbirliği dış politika yansımaları çerçevesinde katkısı umulmaktadır. --- Energy, as the most important competition elements for the world that we live in, is increasing its place among the world. In terms of having the largest thorium reserves in the total thorium reserves in the world India together with Turkey, and the assessment of the opportunities of these reserves with experience in nuclear energy technology has been the basis for this study. Nuclear energy, which is known to provide great advantage in energy production, is expected to increase this importance by introducing new generation technologies. According to International Atomic Energy Agency 2015 datas, we have the knowledge that with the start of 70 reactors which are currently under construction, 20% of the electricity generated in the world will be obtained by nuclear means, and by 2030, each one of every four member states will have nuclear power. Fossil fuel-rich Saudi Arabia will launch 16 nuclear power plants in next fiftheen years. United Arab Emirates is planning to add 11 new nuclear reactors on its currently owned 3 nuclear reactors. As an important instrument of power in the political arena, it is not possible to abandon nuclear power, but it is expected a new "nuclear renaissance" in the world. In the literature of the international relations, energy perceived as a source of power, and countries which have this advantage in their hand, have advantages to design foreign policies, and this is subject of many academic studies. In the framework of all these facts, energy policies of Turkey undoubtedly important since the largest item in the current account deficit is energy import. IV In this study it has been studied that reflection of, possible cooperation with Pakistan in the evaluation of thorium as a new nuclear fuel, on foreign policies of the country. Due to the interdisciplinary vision of the International Political Economy program, efforts have been made to utilize the resources in the fields of international relations, economics, economics and engineering. This study is expected to contribute to the literature in the context of thorium, Pakistan-Turkey nuclear cooperation and it's reflection on foreign policy.
BASE