TURKEY AND THE WEST IN THE CHANGING WORLD: RETROSPECT AND PROSPECT
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, Band 50, Heft 3, S. 1
ISSN: 1309-1034
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, Band 50, Heft 3, S. 1
ISSN: 1309-1034
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, Band 47, Heft 3, S. 1
ISSN: 1309-1034
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-011
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, Band 24, Heft 1, S. 1
ISSN: 1309-1034
In: Germanistik in der Türkei, Band 1
World Affairs Online
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-040
DergiPark: 326387 ; trakyasobed ; The subject matter of this article is the recent commotion between Russia and the Ukraineç This commotion has occured around two strategically important rawmaterials, the oil and the natural gas. It is argued here that the security concern this commotion has created in the West is similar to that of the cold war. In thıs article, after highlighting this renewed security issues, Russia's expansionary motives are scrutinized. Accordingly it is argued that the recent price increases of oil and natural gas ended with Russia having excessive funds which led wealthier Russia to seek to improve her influence in the region, akin to the Stalinist era. As such the disagreement between the Ukraine and Russia rapidly spread to include the EU, Balkans and the Caucasus. The article progresses by proposing solutions that would compromise the interests of the regional actors. In this regard the article argues that Turkey, a member of NATO and a candidate negotiating to become a full member to the EU, can play a vital role in resolving disputes between conflicting actors. It is proposed that a peaceful and stable resolution to such crisis as the one between Russia and the Ukraine can only come from establishing alternative regional organisations similar to the former RCD, CENTO and ECO. The article further argues that such organisations can be instrumental in promotiing Western type democratic values in the region. They would also help enhancing economic and political stability and welfare of the peoples of the region. However, there still exists difficulties in establishing such organisations, one of which relates to the differences in the priorities between the EU and the USA and the other is the limited resource availability imposed by the current global economic meltdown. In addition, unpredictability of Russia's foreign policy options during a period when the oil price declines is another obstacle. By this token, this article analyzes that Russia, a fading power after the end of cold war appears to have bounced back economically and became once again one of the important international players to be reckoned with ; Bu makale yakın zamanda petrol ve doğalgaz gibi iki önemli ham-madde etrafında gündeme gelen ve soğuk savaş dönemini anımsatan çekişmeyi konu edinmektedir. Makale uluslararası piyasalardaki fıyat artışları sonucu, petrol ve doğalgaz zengini Rusya'nın elinde bulunan dolar rezervlerinin arttığını, buna bağlı olarak Rusya'nın, Stalin dönemini hatırlatan bir yayılmacılık ve etki alanı oluşturmaya çalıştığını tartışmaktadır. Rusya ve Ukrayna arasında boy gösteren bu çatışma bahsi geçen ham maddelerin uluslararası güvenlik mimarisini ilgilendiren özgün karakterini de yansıtmaktadır. Makale, doğalgaz üzerine olan uzlaşmazlığın süratle yayıldığını, Avrupa Birliğini (AB), Balkanları, Kafkasları da içine çektiğini irdeledikten sonra bölgedeki aktörlerin çıkarlarının uzlaştırıldığı çözüm önerilerini analiz etmektedir. AB ile tam üyelik görüşmeleri yürüten, NATO üyesi olan Türkiye'nin, Rusya ve Ukrayna arasındaki doğalgaz üzerine olan çekişmede Avrupa enerji güvenliği açısından önemini vurgulamakta ve bölgede kalıcı bir barışın, istikrarın ve sürdürülebilir bir ekonomik büyümenin sağlanmasının alternatif bölgesel örgütlenmeler ile sağlanacağını önermektedir. Bu bağlamda makale, RCD, CENTO, ECO türü ittifakların başta AB olmak üzere, ABD ve genel olarak Batı dünyası ve değerleri için önemli çözümler getirebileceğini, Türkiye'nin de bu tür alternatif ilişki ağları içinde, Batı için anahtar ülke olduğunu ileri sürmektedir. Öte yandan makalede bahsi geçen alternatif örgütlenmelerin de hangi koşullarda gerçekleşebileceği ve bu tür örgütlenmeleri tesis etmenin önündeki engellere dikkat çekilmektedir. Bu engellerden biri şüphesiz ABD ve AB'nin öncelikler konusunda birbirlerine karşılıklı güvensizlikleri, diğeri ise küresel mali kriz yüzünden Batı dünyasının karşılaştığı kaynak sıkıntısıdır. Bunlara, fiyat hareketlerine bağlı olarak uluslararası pozisyon belirleyen Rusya'nın ham madde fiyatlarının düştüğü dönemlerde takip edeceği siyasetin ne olacağı konusundaki belirsizlik de eklenmelidir. Bu bağlamda makale, soğuk savaş sonrasında etkinliğini yitirir gibi görünen Rusya'nın yeni dönemde artan önemini ve enerji sorununun çözüm önerileri etrafında yeni güvenlik çevriminin ne olacağını analiz etmektedir.
BASE
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 073-098
In: The Turkish yearbook of international relations, Band 45, Heft 0, S. 65-91
Bu çalışma, Türkiye'nin Batı Balkanlara yönelik yumuşak güç politikası ve bu amaçla oluşturduğu yumuşak güç araçlarını politik, ekonomik ve sosyal etkilerini irdeleyerek incelemektedir. Türkiye'nin yumuşak güç politikası özelikle 2000'lerin ikinci yarısından itibaren Balkanlarda büyüyen ekonomisi ve bölgede aldığı aktif rolü ile kurulan dini ve kültürel kurumlarıyla vücut bulmuştur. Her ne kadar Türkiye'nin Balkanlardaki yeni kamu ve kültür politikası devlet destekli medya organları aracılığıyla Müslüman olmayan toplumlarda yeni-Osmanlıcılık adıyla eleştirilse de; ekonomik, siyasi ve sosyal yönden Balkanlardaki Türk imajını olumlu yönde etkilediği varsayılmaktadır. Türkiye Balkan politikasını çeşitli hedefler ve konjonktürel kısıtlamalardan ötürü barış odaklı, güvenlik ve ekonomik işbirliği amaçlayan arabuluculuk temelinde oluşturmuştur. Buna bağlı olarak, Müslüman olan toplumlarda Türkiye'nin yeni dış politikasının benimsendiği görülmektedir. Bu bağlamda, bu çalışma Türkiye'nin Balkan politikasını kamu politikası temelinde bölgede hedeflenen ekonomik, sosyal ve politik boyutlar ile incelemeyi amaçlamaktadır. ; This paper examines Turkey`s soft power policy and its soft power instruments based on this policy towards the West Balkans from the political, economic and sociological point of views. It appears that Turkey`s growing influence and its active role in the region's politics come into existence with religious and cultural institutions since second half of 2000s significantly. Despite the new cultural and public policy of Turkey has been contested in Non-Muslim communities with state-run media support, it assumed that it has changed the Turkish image in economic, sociological, and political perspectives positively. It is focused on bringing peace, security, and stability to countries as a mediator country due to varied goals and conjunctural restrictions. Accordingly, soft power institutions especially found fertile ground in the predominantly Muslim areas. In this sense, the research examines the recent notions of Turkey's Balkan politics as well as its political, sociological, and economic responses on the countries in the region.
BASE
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-020
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-021
Bu çalışma 1923 Lozan Barış Antlaşması ile azınlık statüsü kazanmış olan Batı Trakya Türk Azınlığının yaşadığı sorunları ve söz konusu sorunların günümüzdeki durumlarını araştırmıştır. Çalışma iki bölüm olup, birinci bölümde azınlık kavramı, azınlıkların sınıflandırılması ve Birleşmiş Milletlerin, Avrupa Konseyi'nin ve Avrupa Birliği'nin azınlıklara yönelik düzenlemeleri ele alınmıştır. İkinci Bölümde Batı Trakya Türk Azınlığına odaklanılmış, 1975 Yunanistan Anayasası başta olmak üzere, 1913 Atina Antlaşması, 1920 Yunan Sevr'i, 1923 Mübadele Antlaşması ile 1923 Lozan Barış Antlaşması çerçevesinde Batı Trakya Türk Azınlığının hukuki statüsü incelenmiştir. İkinci Bölümün devamında ise Batı Trakya Türk Azınlığının yaşadığı eğitim sorunu, etnik kimliğin inkârı, vatandaşlıktan zorla çıkartılma, siyasi katılım ve temsil ile müftülük ve vakıflara ilişkin sorunları ele alınmıştır. Sonuç bölümünde ise Batı Trakya Türk Azınlığın mevcut sorunlarının devam ettiği sonucuna ulaşılmıştır. ; This study investigated the problems faced by the Western Thrace Turkish Minority, which gained minority status with the 1923 Lausanne Peace Treaty, and the current situation of these problems. There are two chapters in the study. In the first chapter, the concept of minority, classification of minorities and the regulations of the United Nations, the Council of Europe and the European Union regarding minorities are discussed. In the second part, the Western Thrace Turkish Minority was discussed, and the legal status of the Western Thrace Turkish Minority within the framework of the 1975 Greek Constitution, the 1913 Athens Treaty, the 1920 Greek Sevres, the 1923 Exchange Treaty and the 1923 Lausanne Peace Treaty were examined. In the second part, the education problem of the Western Thrace Turkish Minority, denial of ethnic identity, deprivation of Greek citizenship, political participation and representation problem and the problem of mufti and foundations are discussed. In the conclusion part, it is concluded that the current problems of the Western Thrace Turkish Minority still continue.
BASE
Taha Toros Arşivi, Dosya No: 43-Cam ; Unutma İstanbul projesi İstanbul Kalkınma Ajansı'nın 2016 yılı "Yenilikçi ve Yaratıcı İstanbul Mali Destek Programı" kapsamında desteklenmiştir. Proje No: TR10/16/YNY/0101
BASE
DOI:10.17336/igusbd.409435 ; Batı Trakya Müslüman Türkleri, 1923'ten günümüze kadar pek çok sorunla ve ayrımcılıkla karşı karşıya kalmış, özelikle Türk-Yunan ilişkilerinin Kıbrıs Sorunu sebebiyle bozulduğu 1970li yıllar sonrasında ayrımcılığın ve sorunların şiddeti artarak devam etmiştir. Bu sorunların başında, etnik kimliğin reddi, eğitim, vatandaşlıktan ıskat, din ve vicdan hürriyeti ve buna bağlı müftülük sorunu, kurumların kontrolü sorunu, demografik yapının değiştirilmesi, ifade özgürlüğüne sınırlamalar gelmektedir. Ancak, 1990'ların son yarısında ve 2000'li yıllarda Yunanistan'da azınlık hakları konusunda olumlu gelişmeler meydana gelmiştir. Bu bağlamda, azınlığı mağdur eden tüm sorunların çözümü sağlanmasa bile bazı alanlardaki gelişmeler incelemeye değerdir. Bu çalışmanın amacı 1990'lardan itibaren Yunanistan'daki azınlık hakları konusunda Avrupalılaşma ve Avrupa kurumlarının etkisini analiz etmektir. ; The Turkish Muslim Minority in Western Thrace has been subject to discriminative practices and human right violations since 1923. Especially after the 1970s, when the Turkish-Greek relations deteriorated due to the Cyprus Problem, the situation for the Minority worsened dramatically. The most significant problems of the Minority are; the denial of ethnic identity, education, de-nationalization of the minority members, freedom of religion and the election of Muftis, the problem concerning the control of the Minority institutions, demographic changes, and the freedom of expression. Since the late 1990s and throughout the 2000s, considerable positive developments in minority rights have been taking place in Greece. Despite the liberalization of minority rights and softening of the discriminative measures and repressive policies, as the fundamental problems of Western Thrace Turks still persist, this process is worth examining. The aim of this study is to examine the role of Europeanization and European Institutions on the minority rights in Greece starting with the 1990s.
BASE