Sociologizing Hau: Translation of Maussian Concepts into Bourdieu's Theory of Practice
In: Sosyoloji dergisi: Journal of sociology, Band 0, Heft 0, S. 0-0
ISSN: 2667-6931
2258 Ergebnisse
Sortierung:
In: Sosyoloji dergisi: Journal of sociology, Band 0, Heft 0, S. 0-0
ISSN: 2667-6931
In: ViraVerita: disiplinlerarası karşılaşmalar
ISSN: 2149-3081
Lacancı psikanaliz pratiğinden yola çıkıp teorisine ilerleyen bu çalışmada, öncelikle travma ele alınmıştır. Travmanın gerçekleşmesi kadar üstesinden gelinmesinde de toplumsal olanın önemine dikkat çekilmiştir. Nitekim travma kendisinde toplumsal bir nitelik taşımaktadır. Travmaya bu toplumsal niteliğini kazandıran ise bir dil gibi ve dilin etkisiyle yapılanan bilinçdışıdır. Bilinçdışı, bu bağlamda, içerisi olduğu kadar Öteki olarak dışarısı, toplum anlamına da gelmektedir. Lacancı Özneyi ise en doğru şekilde dışarıdaki içerisi olan bilinçdışını hesaba katmadan ele almak mümkün değildir. Bu bağlamda çalışmanın ilerleyen kısımlarında bilinçdışı üzerinden özne düşüncesine geçilmiştir. Lacancı öznenin temel belirlenimleri ise feminen ve maskülen yapı tartışmasında belirlenmeye çalışılmıştır. Kadın ve erkek, cinsiyet ya da toplumsal cinsiyetler olarak değil, öznenin ontolojik yapısının ortaya serilmesi için ele alınması gereken referans noktaları olarak düşünülmüştür. Bu tartışma sonunda kadın ile erkek arasındaki salınımda ortaya çıkan Lacancı öznenin temel belirlenimlerinden birinin iletişimsizlik olduğuna dikkat çekilmiştir. Kurulan bu ontolojik yapıda öznelerin birbirinden kopukluğu, öznelerin arasına her durumda fantezinin girmesi, olası bir iletişimin önünü kesmektedir. Çalışmanın son aşaması, bu temel üzerinde, yaşadığımız kapitalizm koşullarının ve bu koşullara karşı mücadele yöntemlerinin belirlenmesine ayrılmıştır. Sınırsız meta üretimi olarak tarif edilen kapitalizm tam da öznelerin birbirleri ile iletişimsizliği temelinde varlık sürdürmektedir. Marx'ın meta fetişizmi analizi de bu bağlamda yorumlanmıştır. Diğer yandan iletişimsizliğin kapitalist sistemin kaçınılmaz bir sonucu olduğu da sistem tarafından gizlenmekte ve çözüm olarak bir kez daha farklı türden metalar öne sürülmektedir. Bu metaların alıcısı olarak ise maskülen yapı yegane özne olarak öne sürülmektedir. Bu belirlenim patriyarkal kapitalizmin yeni bir tanımını yapma olanağı vermektedir. Bu bağlamda, feminen yapının benimsenip ön plana çıkarılmasının kapitalizme karşı yeni mücadele yollarının açılması ile sonuçlanabileceği gösterilmiştir.
In: Turkish journal of Middle Eastern studies: Türkiye ortadoğu çalışmaları dergisi
ISSN: 2147-7523
Iraq, with its natural resources, strategic location, population, army, historical and cultural richness, is an important actor in the Middle East. At the same time, Iraq struggles with similar problems as many other Middle Eastern states: poverty, unemployment, proxy wars, terrorist attacks, political instability, weak institutionalization, and authoritarian regimes. Therefore, analyzing Iraq's recent history will also help to understand the current issues in the Middle East. In this book, the author analyzes Iraq from various perspectives such as economy, politics, history, culture, and demographic structure, addressing the underlying reasons for the country's chronic problems.
In: Turkish journal of Middle Eastern studies: Türkiye ortadoğu çalışmaları dergisi
ISSN: 2147-7523
Dr. Mustafa Caner'in imzasıyla yayınlanan "İran'da Değişim Siyaseti: Hatemi Döneminde Reform Mücadelesi" başlıklı kitabın kapsamlı bir incelemesi.
In: Turkish journal of Middle Eastern studies: Türkiye ortadoğu çalışmaları dergisi
ISSN: 2147-7523
The book "Yemen: Poverty and Conflict," written by Helen Lackner in 2022, has been published by Routledge. The book focuses on the last century of Yemen. It assess the state-building process, political institutions, actors, and the economic and political reasons behind poverty and conflict in Yemen over the past century, aiming to share insights into the future.
In: Turkish journal of Middle Eastern studies: Türkiye ortadoğu çalışmaları dergisi
ISSN: 2147-7523
The Syrian crisis has prompted immediate reactions from the EU and a few other countries, including the US, Russia, and Türkiye, as well as some of their proxies. This research purposefully limits itself to examining Türkiye's and the EU's reactions to the Syrian civil war. According to the study's results Türkiye and the EU have differences and similarities in six key policy areas: (1) Assad's oppressive actions against its people drew criticism from Türkiye and the EU. (2) Türkiye and the EU have suffered as a result of the ISIS danger resulting from the Syrian civil conflict. (3) Türkiye and the EU both have humanitarian concerns and have made an effort to assist Syrian refugees. (4) Türkiye has engaged in two military operations in northern Syria in opposition to the YPG. The EU denounced these military maneuvers by Türkiye. (5) The EU and Türkiye have had discussions over the issue of foreign fighters. The EU criticized Türkiye as it failed to secure its borders, and as a result, foreign fighters utilized the country as a transit between Syria and European nations. (6) Despite opposition from the EU, Türkiye has insisted on creating a "safe zone" in Syria for Syrian refugees.
In: Turkish journal of Middle Eastern studies: Türkiye ortadoğu çalışmaları dergisi
ISSN: 2147-7523
The prevailing notion suggests a universal or human civilization, positing all as subsets of a shared human experience. This article critiques this perspective, arguing that the contemporary concept of human civilization is predominantly synonymous with Western civilization. This article will elucidate its argument by drawing upon the insights of Western scholars in the field of civilizational studies. Subsequently, it will undertake a critical examination and assessment of the Western discourse, evaluating its outcomes as evidenced in contemporary foreign policy shaped by the historical backdrop of colonialism. The article uses direct quotations and historical narratives to not only scrutinize the inclination to depict Western civilization as singular, extraordinary, and unparalleled but also to highlight the persistent tendency to undervalue the importance of other civilizations, often termed as 'the rest'. It relies on primary materials authored by Western scholars concerning the notion of civilization, supplemented by secondary references citing influential intellectuals in the field. In addition to primary sources such as interviews and contemporary statements regarding pertinent events, secondary sources encompass literature on civilization within the framework of global south studies. The notion of Western civilization is depicted as a constructed political construct utilized to perpetuate Western hegemony, engender othering, and perpetuate colonialist agendas. This dynamic persists even in the post-Cold War era, wherein ongoing Western hegemony perpetuates dominance over non-Western powers. Instances reflecting this neo-colonialist paradigm include the US intervention in Iraq, the conflict in Afghanistan, and the ongoing Israeli military campaign in Gaza as of late 2023.
In: Hitit Sosyal Bilimler Dergisi: Hitit journal of social sciences
ISSN: 2757-7449
Bu çalışma, Borsa İstanbul'da kayıtlı bilişim sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin finansal performanslarının değerlendirmesini içermektedir. Bilişim sektörü, diğer sektörlere nazaran daha yüksek oranda büyümeye sahip olduğu ve hızla geliştiği görülmektedir. Bu sektörün Türkiye'nin ticaret hacmini artırması, ekonomik büyümeye katkısı ve uluslararası rekabet gücünü artırması noktasında önemli bir sektör haline geldiği söylenebilir. Bilişim sektörü işletmelerinin bu özellikleri dikkate alınarak özellikle işletmelerin nakit yeterliliği bakımından finansal değerlendirmesi, çalışmanın motivasyonu olarak öncelenmiştir. Çalışmada, bilişim sektörü işletmelerinden başarılı olarak nitelendirilen ve nakit akış profili 2 olanlarının seçilerek finansal performans bakımından değerlendirilmesi bu çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Bu amaç doğrultusunda ele alınan konunun, bilişim sektöründe araştırılmasının yapılması ve sonuçlarının ortaya konulması bakımından verilerin toplanması ve analiz yöntemlerinin uygulanması ile problemin sorunlarının çözümlenmesi yapılmıştır. Bilişim sektöründe çok kriterli karar verme yöntemleri ile finansal performans değerlendirmesine ilişkin yapılan ulusal ve uluslararası çalışmalar incelendiğinde bu çalışmaların birçoğunda performans değerlendirmesi kriteri olarak tahakkuk esaslı finansal oranların kullanılarak analiz yapıldığı tespit edilmiştir. Bu çalışmada, diğer çalışmalardan farklı olarak finansal performans değerlendirmesi, nakit akış profili 2 olan başarılı işletme karakteristiğine sahip olduğu varsayılan işletmelerden seçilerek, nakit ve tahakkuk esaslı kriterlerin bir arada kullanılması ile yapılmıştır. Böylece literatüre katkı sağlayabilecek özgün bir çalışma ortaya konulmuştur. Profil 2'ye sahip işletmeler; nakit akış tablosundan elde edilen verilere göre, esas faaliyetlerden pozitif, yatırım ve finansman faaliyetlerinden ise negatif nakit akışlarına sahiptir. İşletme uzun vadeli varlıklara yatırım yapmak, borcunu azaltmak ve temettü ödemek için esas faaliyetlerinden yeterli pozitif nakit akışı üretebilmektedir. Bu profil, başarılı bir işletmeyi yansıtmaktadır ve nispeten yaygın olması gerektiğine inanılmaktadır. Nakit akış profilleri ile ilgili farklı sektörlerde yapılan önceki çalışmalar incelendiğinde elde edilen sonucun büyük çoğunluğunun profil 2'de yoğunlaştığı görülmektedir. Bu sebeple bu çalışmada, en sık görülen ve başarılı işletme görünümünde olan profil 2'ye sahip bilişim sektörü işletmelerinin finansal performans değerlendirmesinin yapılması tercih edilmiştir. Çalışmanın uygulamasında, araştırma kapsamına Borsa İstanbul'da kayıtlı bilişim sektöründe faaliyet gösteren ve 2022-2023 dönemine ait verisine ulaşılabilen 31 işletme alınmıştır. Öncelikle araştırma kapsamına alınan işletmelerin tamamı nakit akış profili tespitine tabi tutulmuştur. Daha sonra iki yıl üst üste nakit akış profili 2 olan başarılı 8 işletmenin finansal performans değerlendirmesi yapılmak üzere çalışmanın amacına uygun olarak analizin ikinci aşamasına geçilmiştir. Bu aşamada, finansal başarı ölçütü olarak kullanılan finansal oranlar seçilerek araştırma kriteri olarak kullanılmıştır. Çalışmada bu finansal oranların kullanılmasının nedeni çalışmanın analiz kapsamına bilişim sektöründe faaliyet gösteren ve nakit akış profili 2 olan başarılı işletmelerin alınması ve başarının esas ölçüt olmasıdır. İşletmelerin finansal performans sıralamasının yapılmasında çok kriterli karar verme yöntemlerinden yararlanılmıştır. Öncelikle entropi yöntemi ile kriter ağırlıkları belirlenmiştir. Sonrasında tüm alternatiflerin, ideal çözüme yakınlıklarına göre sıralamasını yapan TOPSIS yöntemi ile yıllar itibariyle işletmelerin finansal performans değerlendirmesi yapılmıştır. Çalışma sonucunda, hem 2022 hem de 2023 yıllarında en iyi finansal performansa sahip işletmenin Papilon Savunma Teknoloji ve Ticaret (PAPIL) işletmesinin olduğu, en düşük finansal performansa sahip işletmenin ise Logo Yazılım Sanayi ve Ticaret (LOGO) işletmesinin olduğu tespit edilmiştir. Tespit edilen bu işletmelerin, aynı sektör üzerinde yapılan önceki çalışma sonuçlarında elde edilen işletmelerden farklı olduğu belirlenmiştir. Ayrıca BİST bilişim sektöründe kayıtlı 31 adet işletmeden yalnızca 8 işletme, analize tabi tutulan yıllar itibariyle başarılı işletme profilini sağlayabilmiştir. Elde edilen bu sonucun bu sektör özelinde bazı çıkarımlara sebep olduğu söylenebilir. Bu çıkarımlar; İşletmelerin varlıklarını verimli şekilde kullanamadığı, sahip olunan varlıklardan kâr elde etme düzeylerinin düşük olduğu ve işletmelerin varlıklarını sürdürmekte sorun yaşayabilecekleri biçiminde sıralanmaktadır.
In: The Turkish yearbook of international relations: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı
Makale, Rusya Federasyonu'nun eski Sovyet devletlerinde yaşayan kendi vatandaşlarını korumak gerekçesiyle kuvvet kullanmasının hukuksallığına odaklanmaktadır. Buna bağlı olarak makalede, tek taraflı kuvvet kullanımı ve yurt dışındaki vatandaşlarını koruma yükümlülüğü kapsamlı bir şekilde tartışılmaktadır. Çalışma, konunun insani boyutunu göz önünde bulundurarak yurt dışındaki vatandaşlarını koruma hakkının prensipte hukuk dışı olmadığını savunmakla birlikte devletler amaçlarının kendi vatandaşlarını kurtarmak olduğunu iddia etseler bile bu yolun kötüye kullanılmaya açık olduğunun altını çizmektedir. Bu bağlamda makale, RF'nin, 'yurt dışındaki vatandaşlarını koruma' gerekçesine dayandırdığı müdahalelerini orantılılık ve gereklilik kriterleri açısından değerlendirmektedir. Çalışmanın sonucunda, RF'nin Kırım ve Güney Osetya'daki eylemlerinin hukuka aykırı olması, yurtdışındaki vatandaşlarını koruma gibi bir hakkının prensipte var olmamasından değil, söz konusu müdahalelerde orantılılık ve gereklilik koşullarının sağlanmamış olmasından kaynaklandığı tespit edilmiştir. Makale, doktrinin hukuksal kapsamının belirsiz olmasının yurt dışındaki vatandaşlarını kurtarma operasyonlarının rejim değişikliği ve toprak işgali gibi amacını aşan etkilere yol açtığının üzerinde durarak sonuçlanmaktadır.
In: Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi
ISSN: 1309-9302
Öz
Dergi yayıncılığı özellikle endüstri devrimi sonrasının basımcılık yöntemleriyle gelişmiş, 20. Yüzyıl boyunca neredeyse her konuda artan bir oranda yaygınlaşmaya başlamıştır. Günümüzde dijital yayıncılık olarak farklı teknik ve uygulamalarla sürdürülen dergi veya süreli yayıncılığın en önemli sorunsallarından biri elbette onların kapak tasarımları olmuştur. Bu makale, dergilerin dijital çağa geçişiyle birlikte yaşanılan değişimi kapak tasarımı üzerinden analiz etmeyi amaçlamakta, kullanılan yeni teknolojilerin yarattığı değişimler ile bunları mümkün kılan yeni uygulamaları tanımlanmaya çalışarak, yakın gelecekte hangi yönde gelişebileceği konusunda çeşitli öngörülerde bulunmaktadır. Bunlar hareketli kapaklar, interaktif grafikler, gibi yenilikçi tasarım anlayışlarından oluşmaktadır. Araştırmada, temel verilerine literatür taraması yoluyla ulaşılmış olan dijital dergi yayıncılığı endüstrisindeki son trendler ve değişimler, seçilmiş örnek dergi kapak tasarımları üzerinden açıklanmıştır. Araştırma nitel araştırma paradigmasında yer alan temel nitel araştırma yöntemiyle gerçekleştirilmiştir. Araştırma kapsamında; temel verileri literatür taraması ve görüşmeler yoluyla elde edilmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış görüşme yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın katılımcıları, amaçlı örnekleme yöntemlerinden ölçüt örneklem yöntemi ile belirlenen altı illüstratör-tasarımcıdan elde edilmiştir. Araştırma verileri, içerik analizi ile analiz edilmiştir. Araştırmada dergi kapak tasarımının dijital çağda nasıl değiştiği ve kapak tasarımcılarının-illüstratörlerin bu duruma nasıl adapte olması gerektiği konusunda katılımcılardan elde edilen verilerin analizleri temel alınarak çeşitli öngörülerde bulunulmuştur.
In: Ermeni araştırmaları: dört aylık tarih, politika ve uluslararası İlişkiler dergisi, S. 9-59
Bu incelemede Kasım 2023-Mayıs 2024 tarihleri döneminde Ermenistan'daki iç gelişmeler, dış dinamikler, Azerbaycan ile Barış Anlaşması sürecindeki gelişmeler ile Türkiye-Ermenistan arasındaki ilişkiler ve normalleşme sürecinin seyri ele alınmaktadır.
Dönem Ermenistan'ın gerek iç, gerek dış politikası bakımından kırılma noktası veya dönüm noktası sayılabilecek bir hareketliliğin yaşandığı bir zaman dilimi olmuştur. Nikol Paşinyan yönetimi yerleşik bazı tabuları yıkma yönünde cesaretli ve riskli başlangıçlar yapmıştır.
Paşinyan yönetiminin geçmişin bağnazlıklarından kurtulmak üzere; geçmişe kilitlenmeye neden olan ve günümüz gerçeklerine ters düşen Anayasada, ulusal amblemde, milli marşta, okul müfredatında ve soykırım iddiasında değişiklik yapma girişimleri olmuştur. Bu girişimler içte eski rejim yanlılarını, aşırı milliyetçileri ve en önemlisi Kiliseyi; dışta ise, varlıklarını ve geçim kaynaklarını aşırı milliyetçiliği körüklemekte gören militan Ermeni diaspora örgütlerini ve bunu Türkiye üzerinde siyasi baskı aracı olarak kullanabilmeyi düşünen üçüncü devletleri harekete geçirmiştir. Ayrıca, Batı'da gündeme gelen kökten dinci Hristiyanlık akımı, Ermenileri Hristiyan dayanışmasının sembolü haline getirmeye ve Ermenistan'a yardımı ideolojik bir çerçeveye oturtmaya çalışmıştır. Bazı ülkeler, kuyruğun başı yönlendirmesine olanak sağlayan bir zafiyet içinde, bu girişim ve taleplere boyun eğmeyi siyasi kazanım tercihi olarak görebilmiştir.
Karabağ işgalinin bütünüyle sona erdirilmesiyle Azerbaycan ile kalıcı bir barışın önündeki en büyük engel kalkmış, müzakere konuları sınır tespiti ve ulaşım bağlantı ve kolaylıklarına odaklanmıştır.
Ermenistan'ın Ukrayna Savaşı nedeniyle ikinci bir cephede mücadeleyi göze alamayan Rusya'dan uzaklaşma olanağı bulması ve Batı yanlısı bir çizgiye geçmesi, Batı ile bağlantısını oluşturan komşusu Türkiye ile ilişkilerini normalleştirme gereğini ortaya koymuştur. Türkiye normalleşme sürecini esasen baştan beri samimiyetle desteklemiştir. Bununla beraber, Türkiye bunu bölgesel bir çerçevede göre gelmiş, Ermenistan'ın Azerbaycan ile ilişkilerinin de eş zamanlı normalleşmesinde, Gürcistan-Ermenistan-Azerbaycan bölgesel istikrarında değerlendirmiştir
In: Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi
ISSN: 1309-9302
Sosyal medya platformlarının ortaya çıkışı, bilgi dağıtımında devrim yaratarak piyasa duygularının hızla aktarılabileceği dinamik bir ortam yaratmaktadır. Birçok sosyal medya platformu olmasına rağmen, insanların duygu ve düşüncelerini rahatça paylaştıkları önemli bir mecra olarak X (Twitter) görülmektedir. Öyle ki, bu mecradaki etkileşime göre insanların düşüncelerinin ve taleplerinin değiştiği, tasarruf ve tüketim davranışlarında anlamlı etkilere yol açtığı görülmektedir. Benzer şekilde bu mecradaki etkileşim neticesinde, sürü davranışları gözlenmektedir. Değişen ve gelişen dünyada teknolojik unsurların dikkate alınması gerçeği neticesinde, bu çalışma X (Twitter) ve NFT etkileşimini incelemesi yönüyle özgün bir nitelik taşımaktadır. Bu bağlamda çalışmada, X (Twitter)'deki sosyal medya etkileşimlerinden elde edilen duygu değeri ile seçilmiş NFT koleksiyonlarının satış fiyatı ve satış miktarı arasındaki ilişki incelenmektedir. Çalışmada Hacker Hatemi (2010) nedensellik testinden yararlanılmış ve 25/01/2023-26/01/2024 dönemi günlük verileri ile çalışılmıştır. Çalışma sonucunda duygu değerinin NFT koleksiyonunun satış miktarına ve satış fiyatına neden olduğu saptanmıştır.
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, S. 1-23
ISSN: 1309-1034
Bu çalışma 12 Eylül belleğinin kuşak içi ve kuşaklar arası aktarımında, kimi özgül nitelikleri nedeniyle Ahmet Kaya'nın rolüne odaklanmaktadır. 12 Eylül darbesini kişisel olarak deneyimlememiş, kendini sol siyasete referansla farklı biçimlerde tanımlayan, 1970-1999 arasında doğmuş kişilerle yapılan bir saha araştırmasının verilerine dayanan bu çalışmanın, görüşmecilerin bellek anlatıları aracılığıyla Ahmet Kaya'ya odaklanıyor olmasının nedeni, Kaya'nın hem kuşaklar arası bellek aktarımında hem de kuşak içi etkileşimlerde özgül bir rol oynamasıdır. Ahmet Kaya'nın bu özgül niteliği, kuşak içi etkileşimlerde 12 Eylül'ün iletişimsel belleğinin bir bileşeni, kuşaklar arası aktarımda ise bir bellek taşıyıcı olarak tartışılmasını olanaklı kılmaktadır. Çalışma ilkin 12 Eylül'ü deneyimleyen ve deneyimlemeyen grupları, köklerini Mannheim'ın kuşak kavrayışından alan bir kuşak tartışmasıyla ele almakta, daha sonra görüşmecilerin anlatılarının sunduğu veriyi kavramsal olarak iletişimsel bellek ve bellek taşıyıcısı tartışmalarını odağa alarak çözümlemektedir.
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, S. 1-30
ISSN: 1309-1034
Devletlerin gözetim süreçleri ve kapitalizmin piyasayı kullanma biçimi, ilk kez olmayan ancak bir öncekine de benzemeyen biçimde dönüşmüştür. Tek başına devletlerin kapitalist süreçlerinden bahsetmek yerine gözetim kapitalizmi ile kendisini devletin sınırlandırılmış görevlerinin ve eylemlerinin dışına çıkarmaya çalışan ve şirketlerle birlikte güçlenirken aynı zamanda devlet olmaklığını bir kenara bırakarak kendisinin ve kurumlarının da birer şirket olma yolunda ilerlediğini tartışmak daha anlamlı durmaktadır. Makale, devletlerin gözetim kapitalizminin veri bazlı birikiminden hareketle, kendi kurumlarını -yerel yönetimleri/belediyeleri- sürece dahil ederek onları da nasıl şirketleştirmeye yönettiğini göstermeyi amaçlarken, hizmet verenlerin değişimine yönelik hizmet alanlar olarak vatandaşların da nasıl birer datadaş'a dönüştürüldüğünü ve haklarını 'rıza' adı altında nasıl takas ettiklerini görünür kılmaya çalışmaktadır. Bunu yaparken, Çin, Rusya, Amerika Birleşik Devletleri, Almanya ve Türkiye gibi ülkelerin yerel yönetimlerinin, gözetim kapitalizmi sürecinde edindikleri roller üzerinden örnekler sunulmaktadır.
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, S. 1-24
ISSN: 1309-1034
Bu çalışma liberalizme dair incelemelerde genellikle göz ardı edilen Leveller hareketi incelemesine odaklanmaktadır. Leveller hareketi İngiliz iç savaşında hem kaleme aldıkları metinlerle hem iç savaş sırasında kurulan Yeni Model Ordu'da etkinlik göstermişlerdir. Üç anayasa taslağı hazırlayarak İngiliz devletine yazılı anayasa önerisi sunarak bireylerin hak ve özgürlüklerini güvence altına almaya çalışmışlardır. Hareketin öncüleri John Lilburne, Richard Overton, William Walwyn ve John Wildman gibi isimlerden oluşmaktadır. Özellikle Richard Overton ve John Lilburne özgür doğmuş İngiliz erkeklerinin doğal haklarını temel alarak tüm özgür doğmuş İngiliz erkeklerine oy hakkı talep etmişlerdir. Krallık iktidarı tarafından gerçekleştirilen mülkiyet haklarına ilişkin usulsüzlüklere ve ticari imtiyazlara karşı koymuşlardır. Modern liberal devletin temel ilkeleri sayılan halkın egemenliği, parlamentonun üstünlüğü, güçler ayrılığı ve hukukun üstünlüğü, hukuk önünde eşitlik, adil yargılanma vb. ilkeleri savunularının temel direkleri haline getirerek liberal parlamenter sistemin düşünsel mimarlığını yapmışlardır. Tarihsel olarak Thomas Hobbes ve John Locke'dan erken bir tarihe konumlanmalarına karşın siyasi düşünce tarihi incelemelerinde bilinçli ya da bilinçsiz olarak göz ardı edilmektedirler. Bu çalışmada Leveller hareketinin siyasal teorisi kaleme aldıkları metinler üzerinden içerik analizi yöntemiyle incelenerek liberalizmin tarihindeki konumlarının belirlenmesi amaçlanmaktadır. Bu çalışmanın iddiası klasik liberalizmin başlangıcının Leveller hareketi ile başlatılabileceğidir.