Open Access BASE2011

External public debt management: use of derivative instruments ; Kamu dış borç yönetimi: türev ürünlerin kullanımı

Abstract

Public debt is a financing tool that is frequently applied for increasing public spending in the face of increasing public costs or for financing large countrywide public investments. There have been many different schools of though and theory put forth on public debt from ancient times to the present day. The impossibility of achieving an equilibrium between market conditions and the understanding the state's role of the social state in the economy is a reality accepted by virtually every country today. Taken in this context, for those countries that lack the internal dynamics for public debt financing to go the route of external borrowing to cover public debt is an unusual phenomenon. Budget deficits in developing countries have reached serious levels due to many global crisis's that have developed in International markets, and cyclical changes that occur as a result of inflationary pressures. These countries which do not have a robust economy and financial structure had to resort to foreign borrowing to finance public deficits. This process of borrowing that gained substantial acceleration especially during 1980s, effecting the debt rates and services of developing countries' economies and thus jeopardizing the status of countries that has been the lender. This situation revealed that developing countries needed to focus on public domestic and external debt management. From this period forward, the debt management issues such as debt stock limit, risk ratio, internal and external debt sustainability gained importance for developing countries. During the same period, the derivative products emerged as a result of the studies performed in order to reduce the risks brought by borrowing in international markets. These products began to be used effectively by many developed countries to avoid risks such as exchange rate, interest rate, inflation. These products that were used in these markets grew as time went on and with the promotion of certain economic and financial institutions began to attract the attention of developing countries.The situation in Turkey was not different than in other developing countries. Especially after 1980, the external public debt levels increased sharply by means of economic and financial reforms that had been performed during this period. The derivative instruments which ensure the risk management and which emerged in the '80s as an alternative in the public internal and external debt management only began to attract attention at the end of the 90s in Turkey and the trading volume could be increased with the opening of the Derivatives Market in 2002. But this interest remained confined only to the private sector. It is not possible to ignore the benefits that may be obtained by use of derivative instruments when the past experiences of Turkey are observed. In this study it is explained the importance of a sound external public debt management and the advantages of use of derivative instruments within this frame. It is signified that evaluation and development of the derivative market will be advantageous, both in order for the economic development plans to be executed in a more clear way and in terms of assistance to the monetary policies to become successful. ; Kamu borçlanması, çoğu ülkenin gerek artan kamu harcamaları gerekse büyük kamu yatırımları karşısında sıklıkla başvurduğu bir finansman aracıdır. Kamu borçlanması ile ilgili olarak en eski iktisadi düşünce akımlarından günümüze kadar pek çok farklı düşünce ve teori ortaya konulmuştur. Günümüzde, ekonominin her zaman piyasa şartları ile dengeye gelmesinin imkansızlığı ve sosyal devlet anlayışı içerisinde devletin ekonomide rol alması gerektiği hemen hemen her ülke tarafından kabul edilen bir gerçekliktir. Bu bağlamda, gerçekleştirilen kamu harcamalarının finansmanı için gerekli iç dinamiklere sahip olmayan ülkelerin de dış borçlanmaya gitmesi oldukça olağan bir durumdur. Uluslararası piyasalarda, gerçekleşen enflasyonist baskılar ve konjonktürel değişimler sonucunda pek çok global kriz ile karşılaşılmış, gelişmekte olan ülkelerde kamu açıkları ciddi seviyelere ulaşmıştır. Sağlam bir ekonomiye ve finansal yapıya sahip olmayan bu ülkeler, kamu açıklarını yüksek miktarlarda dış borçlanmaya başvurarak kapatabilmiştir. Bu borçlanma süreci, özellikle 1980'li yıllar itibari ile oldukça fazla ivmelenme kazanmış, borç hadleri ve servisleri gelişmekte olan ülke ekonomilerini ve dolayısıyla da borç veren ülkelerin durumlarını tehlikeye sokar olmuştur. Bu durum, gelişmekte olan ülkelerde kamu iç ve dış borç yönetimine odaklanılması gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Bu dönemden itibaren gelişmekte olan ülkeler, borç stoklarının sınırı, risk oranı ve sürdürülebilirliği gibi konulara eğilerek kamu iç ve dış borç yönetimi konusunda çalışmalar başlatmıştır. Aynı dönemlerde, uluslararası piyasalarda borçlanmanın getirdiği riskleri azaltmak amacıyla yapılan çalışmalar sonucunda ortaya türev piyasa ürünleri çıkmış ve döviz kuru, faiz oranı, enflasyon gibi bir takım risklerin azaltılmasını sağlayan bu ürünler, kamu iç ve dış borç yönetimi kapsamında pek çok gelişmiş ülke tarafından etkin şekilde kullanılmıştır. Bu ürünlerin işlem gördüğü piyasalar gün geçtikçe büyümüş ve bazı ekonomik ve finansal kurumların da teşviki ile gelişmekte olan ülkelerin de dikkatini çekmeyi başarmıştır. Türkiye'de de durum, gelişmekte olan ülkelerden farklı olmamıştır. Özellikle 1980'den sonra, gerçekleştirilen ekonomik ve finansal reformların etkisi ve de bu dönemde uygulanan politikalar nedeniyle kamu dış borç seviyeleri hızla artış göstermiştir. 1980'li yılların başında kamu dış borç yönetimi kavramı ile tanışan Türkiye, bir takım düzenlemeleri ve altyapı çalışmalarını gerçekleştirmiş olsa da etkin bir kamu dış borç yönetimi girişiminden ancak son on yıl için bahsetmek mümkündür. Bu son on yıl içerisinde, kamu dış borç yönetiminin gerektirdiği analizler yapılmaya başlanmış, döviz kuru, değişken faiz oranı ve vade gibi riskler göz önüne alınarak borçlanma stratejileri geliştirilmiştir. Kamu iç ve dış borç yönetiminde 80'li yıllarda bir alternatif olarak ortaya çıkan ve risk yönetimi sağlayan türev ürünler ise Türkiye'de 90'lı yılların sonunda ilgi çekmeye başlamış ve ancak 2002'de Vadeli İşlemler Piyasası'nın açılması ile işlem hacmi artmıştır. Ancak bu ilgi özel sektör ile sınırlı kalmış, kamu dış borç yönetiminde kullanıma gidilmemiştir. Türkiye'nin geçirmiş olduğu ekonomik ve finansal krizler, geçmişte maruz kaldığı döviz kuru ve faiz oranları riskleri göz önüne alındığında türev ürünlerin kullanımı ile sağlanacak faydaları göz ardı etmek mümkün değildir. Bu nedenle, bu çalışmada kamu dış borç yönetiminin artan önemi vurgulanarak, bu bağlamda kullanılacak türev ürünlerin sağlayacağı faydalar ortaya koyulmakta, bu piyasaların gerek ekonomik kalkınma planlarının daha net şekilde yapılabilmesi, gerekse para politikalarının başarılı olmasına yardımcı olması açısından değerlendirilmesinde ve geliştirilmesinde fayda olacağı vurgulanmaktadır.

Problem melden

Wenn Sie Probleme mit dem Zugriff auf einen gefundenen Titel haben, können Sie sich über dieses Formular gern an uns wenden. Schreiben Sie uns hierüber auch gern, wenn Ihnen Fehler in der Titelanzeige aufgefallen sind.