Suchergebnisse
Filter
94 Ergebnisse
Sortierung:
AK Parti'nin muhafazakâr demokrat kimliği
In: Orient yayınları 1
In: Siyaset kitaplığı 1
Avrupa'da İslamcı örgütler: Türkiye kökenli ; inceleme-araştırma
In: Evrensel basım yayın 517
Religions de Turquie, religions des Turcs: nouveaux acteurs dans l'Europe élargie
In: Compétences interculturelles
Islamic movements of Europe: public religion and Islamophobia in the modern world
In: Library of European studies 21
(1) The European lineage of the Muslim BrotherhoodThe International Organization of the Muslim Brotherhood; The Muslim Brotherhood in Spain; Germany: Islamische Gemeinschaft in Deutschland and Islamische Zentren; Being and Becoming a German Muslim Youth: Muslimische Jugend in Deutschland; The Union of Islamic Organisations of France; The Muslim Association of Britain; The Union of Islamic Communities and Organisations (UCOII) and Related Groups in Italy; The European Council for Fatwa and Research and Yusuf al-Qaradawi; (2) Milli Görüş
Necmettin Erbakan dönemi İsrail-Türkiye ekonomik ilişkileri (1996-1997)
İsrail coğrafi olarak Asya ile Afrika kıtalarının birleşme notasında yer alan bir Ön Asya ülkesidir. Birleşmiş Milletler Topluluğunun kararıyla İngiltere mandası altında olan Filistin toprakları üzerinde 1948 yılında kurulmuş bir Musevi-Yahudi devletidir. İsrail'in Müslüman Filistin topraklarında kurulmuş olması, bölgedeki Arap ülkeleri ve Müslüman Türkiye ile sorunlar yaşamasına neden olmuştur. Özellikle İsrail- Filistin sorunu Türkiye-İsrail ilişkilerinin şekillenmesinde önemli ölçüde etkili olmuştur. Bu nedenle iki ülke arasındaki ilişkiler yaşanan krizlere göre inişli-çıkışlı olmuştur. Sosyal, siyasi ve ekonomik görüşleri "Millî Görüş" fikrine göre şekillenen Necmettin Erbakan, Haziran 1996'da Türkiye'de bir hükümet kurmuştur. Erbakan'ın Millî Görüş" fikrinin esasını "ümmetçilik" oluşturmaktadır. Siyonizm, kapitalizm ve çeşitli adlar altında mazlum ülke ve milletlere zulmedenlerle mücadeleyi gaye edinmiştir. Erbakan İsrail'i zulmeden ve ekonominin çeşitli araçları ile ülkeleri sömüren Siyonist bir ülke olarak tanımlamaktadır. Çalışmanın esas amacı, İsrail hakkında olumsuz görüşlere sahip olan Erbakan'ın iktidara geldiği zaman İsrail ile nasıl ilişkiler içine girdiği ve bu ilişkilerin ticarete olan etkilerinin ne olduğunu incelemektir. Bu çalışmada literatür taraması yöntemi kullanılarak, Türkiye ve İsrail'in ekonomik verilerinden, Necmettin Erbakan ve dönemini analiz eden kaynaklardan yararlanılmıştır. Çalışmada, Erbakan döneminde İsrail ile olan ilişkilerin ekonomik ilişkiler üzerinde herhangi bir etkisinin olmadığı, bilakis ekonomik ve askeri alanlarda yeni anlaşma ve protokollerin imzalandığı ve ticari ilişkilerin artarak büyümeye devam ettiği sonucuna ulaşılmıştır. --- Israel is a Pre-Asian country geographically located at the junction of Asia and Africa. It is a Jewish-Jewish state established in 1948 on palestinian territories under the mandate of The United Nations. The fact that Israel was established in the Muslim Palestinian Territories caused it to have problems with Arab countries and Muslim Turkey in the region. In particular, the Israeli-Palestinian conflict has had a significant impact on shaping Turkey-Israel relations. For this reason, relations between the two countries have been bumpy according to the crises experienced. Necmettin Erbakan, whose social, political and economic views were shaped according to the "National View" (Millî Görüş) idea, established a government in Turkey in June 1996. "Ummism" is the basis of Erbakan's National View (Millî Görüş). Zionism, capitalism and under the various names of oppressed countries and nations to fight against the persecutors. Erbakan defines Israel as a Zionist country that persecutes and exploits countries with various means of economy.The main purpose of the study is to examine how Erbakan, who had negative views about Israel, entered into relations with Israel when he came to power and what the effects of these relations were on trade. In this study, literature scanning method was used. With this method, economic data of Turkey and Israel, Necmettin Erbakan and the sources analyzing the period were used. The study concluded that the relations with Israel did not have any effect on the economic relations during Erbakan period, on the contrary, new agreements and protocols were signed in the economic and military areas and trade relations continued to grow.
BASE
Pathos and Discipline. Islamist Masculinity in Turkey, 1950–2000
Masculinity has been and continues to be of fundamental importance to Islamist movements, including the relatively distinct Turkish variety. The article offers a broad analysis of various aspects of Islamist masculinity in Turkey. It begins by examining how, from the 1950s onwards, Islamic intellectuals there conceived of a new political subjectivity based on an ideal masculinity. After a discussion of Islamist masculinity drawing on novels, manuals and other sources, the article demonstrates how everyday social practices (such as clothing and beards, or an interest in poetry) established further facets of Islamist masculinity. Turkish Islamism organised itself in the Milli Görüş movement beginning in the 1970s and rose to become a mass movement in the 1980s. Against this background, a new masculinity could be construed as a way out of the self-perceived inferiority to the West. In social practice, this masculinity was transformed by increasingly rigid rules of behaviour and the establishment of a distinct habitus of pathos and discipline, which is then analysed in conclusion. Männlichkeit war und ist von grundlegender Bedeutung für islamistische Bewegungen, so auch für die relativ eigenständige türkische Variante. Der Aufsatz bietet eine breite Analyse verschiedener Aspekte islamistischer Männlichkeit in der Türkei. Zunächst wird untersucht, wie islamische Intellektuelle dort ab den 1950er-Jahren basierend auf einer idealen Männlichkeit eine neue politische Subjektivität konzipierten. Nach einer Auseinandersetzung mit islamistischer Männlichkeit im Diskurs anhand von Quellen wie Romanen und Ratgebern wird dargelegt, wie alltägliche gesellschaftliche Praktiken (etwa Kleidung oder Bärte, aber auch das Interesse an Poesie) weitere Facetten islamistischer Männlichkeit etablierten. Der türkische Islamismus organisierte sich seit den 1970er-Jahren in der Bewegung Milli Görüş und stieg in den 1980er-Jahren zur Massenbewegung auf. Vor diesem Hintergrund konnte eine neue Männlichkeit als Ausweg aus der ...
BASE
Mısır ve Türkiye'deki Üç İslami Siyasi Hareketin Siyasi Stratejilerinin Karşılaştırmalı Bir Analizi ; A Comparative Analysis of Political Strategies of Three Islamic Political Movements in Egypt and Turkey
İslamcılıktan ilham alan üç siyasî hareket, Mısır'daki Müslüman Kardeşler (MK), Türkiye'deki Milli Görüş (MG), ve Adalet ve Kalkınma Partisi (Ak Parti) siyasî arenada ortaya çıkışlarından itibaren farklı siyasî stratejiler uygulamışlardır. İki hareketin, MK ve MG'nin, stratejileri kendilerini nihayet iktidara taşımış, ancak çarpıcı bir şekilde, her ikisi de iktidarda sadece bir yıl civarında, sırasıyla 2012-2013 ve 1996-1997 yılları arasında, tutunabilmişler ve sonra askerî darbeler tarafından devrilmişlerdir. 1997'deki darbenin ardından MG üyeleri tarafından 2001'de kurulan Ak Parti, önceki iki partiden oldukça faklı stratejiler izleyerek, Ocak 2017 itibarıyla, Kasım 2002'den beri halen iktidardadır. Bu makale siyasî satratejiler üzerine mukayeseli bir çalışmadır ve kökleri İslamcılıkta bulunan üç farklı siyasî partinin siyasî başarılarının nasıl bu derece birbirinden farklılaşabildiği sorusuna cevap aramaktadır. Makalede öncelikle bu duruma ilişkin iki araştırma sorusu oluşturulmuş ve ardından bu sorulara yanıt verilmiştir. Makale, nihai olarak, İslamcılıktan doğan veya ondan ilham alan siyasî hareketlerin, kullandıkları siyasî stratejilere göre siyasî başarı oranlarının değişeceğini iddia etmekte ve İslamcılığı ilgilendirdiği kadarıyla siyasî başarı getiren siyasî stratejileri tespit etmektedir. ; Three political movements inspired by Islamism, the Muslim Brotherhood (MB) in Egypt, the National Outlook [Milli Görüş, NO], and the Justice and Development Party (JDP) in Turkey have employed miscellaneous political strategies since their emergence on the political arena. The strategies of two movements, the MB and the NO, eventually carried them to power, yet strikingly, they both could remain in power for approximately one year, between 2012 and 2013, and between 1996 and 1997 respectively. Then, they were ousted by military coups. Being founded in 2001 by the former NO members after the 1997 military coup, the JDP has been in power since 2002 to date, 2017, by employing different strategies than the former two ...
BASE
Milli Güvenlik Kurulu'nun yapısı görevleri ve Türk siyasetindeki yeri
Milli Güvenlik Kurulu, "devletin milli güvenlik siyasetinin tayini, tespiti ve uygulanması ile kararların alınması ve gerekli koordinasyonun sağlanması" çerçevesinde, silahlı kuvvetler komuta kademesi ile hükümet üyelerinin Cumhurbaşkanı'nın başkanlığında biraraya gelerek, karşılıklı görüş alış verişinde bulundukları ve görüş belirdikleri bir organdır. Özellikle kriz dönemlerinde dönemlerinde Türk siyasal hayatında oldukça etkili bir işlev görev Milli Güvenlik Kurulu, uygulamada oynadığı bu rol nedeniyle, zaman zaman ülkenin "en üst karar organı" nitelemelerine maruz kalmaktadır. Milli Güvenlik Kurulu (MGK), 1961 Anayasası'yla faaliyete başlamıştır. Türkiye'de Milli Güvenlik Kurulu'ndan önce de çeşitli savunma kurulları faaliyette bulunmuştur. Bunlar; Harb Encümeni(1922), Yüksek Müdafaa Meclisi ve Umumi Katipliği (1933) ve Milli Savunma Yüksek Kurulu(1949) dur. Ancak bunların görev alanları askeri savunmaya yönelik sınırlı bir alanı kapsamaktadır. Türkiye'yi bu tür bir organ arayışına iç siyasi gelişmeler ve dengeler ile dış dinamikler ve konjonktür götürmüştür. Dış dinamiklerin başında, özellikle İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ABD öncülüğünde bütün dünyada meydana gelen savunma konseptindeki değişiklik gelmektedir. Bu savaştan sonra milli savunma, kavramından daha kapsayıcı bir kavram olan milli güvenlik kavramına geçilerek, ABD örneğindeki Milli Güvenlik Konseyi(National Securty Cuoncil) gibi milli güvenliği sağlamakla görevli organlar kurulmuştur. Ancak Milli Güvenlik Kurulu uygulamasına Türkiye açısından bakıldığında, mevzuat ve geleneklerden hareketle, iç dinamiklerin belirleyici bir rol oynadığını görmek mümkündür. Bu nedenle Türkiye uygulaması, Batı ülkelerinden önemli ölçüde farklılıklar göstermektedir. Ülkemiz örneğinde asker ve sivillerin eşit oranda temsil edildiği MGK'nda milli güvenlik kavramı çerçevesinde ülkenin ekonomik, siyasal ve sosyal ve kültürel bütün sorunları müzakere edilmekte, toplantı sonucunda alınan kararlar, "alınması zorunlu görülen kararlar" amir hükmüyle Bakanlar Kurulu'na bildirilmektedir. Bu durum, askeri otoritenin devlet yapısı ve siyasal karar süreçleri içindeki özerkliği ile kendisini Batı ordularından ayıran aşırı merkezi yapısının bir sonucudur. Milli Güvenlik Kurulu, mevcut yapısı ve işleyişiyle, üç önemli soruna yol açmaktadır:1-Milli güvenlik kavramının kapsamının müphem ve muğlak bırakılması, uygulamada temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasına yol açmaktadır.2-Kurul'a katılan kuvvet temsilcileri vasıtasıyla ordu iç politikaya müdahaleyle karşı karşıya bırakılmaktadır.3-Sivil idareyi devamlı gözetim altında tutan bir mekanizma görevi gören Milli Güvenlik Kurulu, yürütmenin gücünü kırmakta, enerjisini tüketme, zayıf ve etkisiz bırakmaktadır.Anayasa'da ve ilgili mevzuatta düzenlenen Kurul'un yapısı yeniden ele alınmalıdır. Kurulun amacı, statüsü, görevleri tartışmalara imkan vermeyecek şekilde, net bir şekilde ortaya konulmalıdır. Yapılacak yeni düzenlemede Kurul, asker -sivil hesaplaşma alanı olmaktan çıkarılma ve bir "danışma kurulu" statüsünü aşmamalıdır.THESIS SUMMARYThe National Security Council is an organ, consisting of the armed forces command rank and goverment members, who convene within the frame of "determination, designation and application of state's national security policy, taking decisionds and providing the necessary coordination", under the presidency oy the Head of State and mutually exchange views and state opinions. The National Security Council, whic performs a quite efective function especially in crises periods, due to the role it plays in application, is being exposed from time to time to " the highest decision organ" of the country description. The National Security Council (MGK), began activity by the Constitution of 1961. Before the National Security Council in Turkey there had been other various defence committees. These were War Council (1922), High Defence Assemly and General Clerkship (1933) and National Defence High Council (1949). However, the duty scopes of these cover a limited area directed towards military defence.Turkey has been carried to the search for such an organ by the internal and external development and balances and by external dynamics an conjunture. The most important of the external dynamics ist the change in the defence concept, that occurred around the world especially after the Second World War in the leadership of the USA. After this var it has been passed from national defence concept to national security, which concept is more comprehensive and as with the example of the USA's National Security Council, organs, appointed to ensure the national security have been established. When looked at the National Security Council application from the viewpoint of Turkey, however, starting from the regulations and customs, it is possible to see that the internal dynamics play a determining role. Therefore the application in Turkey shows substantial differences from the Western Countries. In our country's example in the National Security Council, where the military and civils are represented equally, within the frame of national security concept, economic, political, social and cultural and all problems ar negotiated. Decisions, taken at the end of the meeting, "decisions, regarded as compulsory" are communicated to the Council of Ministers by a superior's order. This situation is a consequence from the autonomy of the military authority from the state structure and political decision mechanism and from its excessive centralized structure, whic distinguishesit from the Western Armies. The National Security Council, with its present structure and functioning, opens the way to three important questions:1-Leaving the national security concept vague and confusing results practinally in the restriction of the basic rights and freedoms. 2-Through the power representatives joining the Council, the army is left face to face with intervention in domestic politics. 3-The National Security Council, which functions as a mechanism, holding the civil execution constantly under supervision, breaks down the strength of he execution, exhausts its energy, leaves it weak and unefective. The Council's structure, coordinated in the constitution and reladet regulations, must be handled anew. The Council's purpose, its status, and duties must be determined in a neat manner, which leaves no ways for debates. The Council in this new arrangement, should stop being a form of military-civil accounts-settling and should not exceed its status of "consulting comittee".
BASE
The AKP in Turkey: Interior Politics and Foreign Issues
In: Polish Political Science Yearbook, Band 41, Heft 1, S. 222-247
ISSN: 0208-7375
The purpose of this paper is to make a contribution to the understanding of the domestic patterns of the political competition in Turkey. Moreover, the paper will also focus on the new doctrine of Turkish foreign policy implemented after the electoral victory of the pro-Islamic Justice and Development Party (Adalet ve Kalkınma Partisi – AKP) in November 2002. In this article the AKP political platform is analyzed as a moderate pro-Islamic party because of its past connections with the Islamic National Outlook Movement of Necmettin Erbakan. In literature on the topic, all the Islamic political parties were connected to the political thought of N. Erbakan and known as the organizations of the National Outlook Movement tradition (Milli Görüş Hareketi). It should be noted that on this point, the first party was the National Order Party (Milli Nizam Partisi), second, the National Salvation Party (Milli Selamet Partisi), third the Welfare Party (Refah Partisi) and fourth the Virtue Party (Fazilet Partisi).
What type of Islamism for Europe?: Islamism in Germany and the Netherlands
In: Insight Turkey, Band 11, Heft 1, S. 133-149
ISSN: 1302-177X
World Affairs Online
Changing Turkish-Israeli relations after the 2008 Gaza war ; 2008 yılı Gazze savaşı sonrası Türkiye-İsrail ilişkilerindeki değişim
Text in English; Abstract: English and Turkish ; Includes bibliographical references (leaves 72-87) ; ix, 89 leaves ; This thesis examines the deterioration of Turkish-Israeli relations after Israel's Operation Cast Lead against Gaza in 2008. It explains the changing Turkish-Israeli relationship in light of Jakob Gustavsson's model of foreign policy change, that is, by both considering the structural factors of the period and by analyzing the role of Recep Tayyip Erdoğan as the Prime Minister. This thesis argues that although a number of structural factors constituted a ground for the deterioration of TurkishIsraeli relations from the late 1990s and early 2000s onwards, relations were on a relatively positive track following the foundation of the Justice and Development Party (JDP), and there was no radical change in the relationship until 2008. However, Israel's Gaza operation in 2008 received a very harsh response from the then Prime Minister Recep Tayyip Erdoğan and brought the Turkish-Israeli relationship to a critical level. In the aftermath of the Operation Cast Lead, Erdoğan's ideology, which has its roots in the National Outlook (Milli Görüş) tradition, as well as his personality traits played an important role in bringing the Turkish-Israeli relations to the point of rupture. ; Bu tez, 2008 yılında İsrail'in Gazze'ye karşı yaptığı Dökme Kurşun Operasyonu sonrasında bozulan Türkiye-İsrail ilişkilerini ele almaktadır. Tez, Jakob Gustavsson'un dış politika değişim modeli ışığında değişen Türkiye-İsrail ilişkilerini dönemin yapısal faktörlerini ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın rolünü analiz ederek açıklamaktadır. 1990'ların sonlarından 2000'lerin başlarına kadar çeşitli yapısal faktörler Türkiye-İsrail ilişkilerin bozulmasına bir zemin oluşturmuşsa da Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) kurulmasını izleyen dönemde ilişkiler nispeten olumlu rotada ilerlemiş ve 2008 yılına kadar herhangi bir radikal değişim göstermemiştir. Ancak, İsrail'in 2008 yılındaki Gazze operasyonu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından çok sert tepki almış ve bu durum Türk-İsrail ilişkilerini kritik bir seviyeye getirmiştir. Dökme Kurşun Operasyonu sonrasında Türkiye-İsrail ilişkilerinin kopma noktasına gelmesinde Erdoğan'ın kişisel özelliklerinin yanısıra Milli Görüş kökeninden gelen ideolojisi de önemli bir rol oynamıştır.
BASE
Popülizm Teorileri Işığında Türkiye'de Popülizmin Tarihsel Gelişimi: Siyasi Partiler Üzerine Bir İnceleme
In: Sosyal Bilimler Dergisi, Band 22, Heft 1, S. 323-348
ISSN: 2667-8683
Bu çalışma, popülist eğilimlerin Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminden günümüz Türkiye siyasetine kadar hangi liderler ve partiler tarafından ne şekilde benimsendiğini araştırmaktadır. Bu amaçla çalışmamızın kurgusu popülizmi zayıf-merkezli bir ideoloji olarak kabul etmektedir. Görgül zenginliğe olanak sağlayan bu tanımlamanın ışığında Türkiye'deki popülizmin tarihi millet (halk), elitler ve milli irade kavramları çerçevesinde irdelenmiştir. İncelememiz Türkiye'deki popülizmde üç ayrı "halk" kavramını gözlemlemektedir. Bunlar, solda 1970'ler Cumhuriyet Halk Partisi'nin benimsediği "sıradan insanlar;" merkez sağ partilerin 1950'lerden itibaren takip ettiği "milli irade" ile "halkın aklıselimi" ve sağda 1969 itibariyle Milli Görüş ideolojisinin benimsediği "İslam milleti" tanımlamalarıdır. Türkiye'deki popülizm, milletin (halkın) karşısına yerleştirilen elitlerin tanımına siyasal partilerin muhalefette-iktidarda olup olmamalarına ve ideolojik sağ-sol yönelimlerine göre farklılık göstermektedir. Yakın dönemde ise Adalet ve Kalkınma Partisi, Demokrat Parti ve Adalet Partisi çizgisini ve Milli Görüş'ün yaklaşımını harmanlayarak Türkiye popülizmine yeni bir kimlik kazandırmıştır. Bu bağlamda, milletin (halkın) karşısındaki elit tanımı iç siyasetteki dışlayıcı-otoriter yöneticilerden uluslararası siyasetteki dış düşmanlara ve onların iç siyasetteki işbirlikçilerine endekslenmiştir. Sonuçta, incelememiz Türkiye'deki popülist eğilimlerin siyasette sadece belli bir parti ve ideolojiye ait olmadığını tarihsel bir bütünlük içerisinde sunmaktadır. Bu teorik temelli tarihsel bütünlük aynı zamanda diğer nicel ve nitel vaka analizlerine de önemli bir kaynak sağlayacaktır. Millet (halk), elitler ve milli irade kavramlarının tarih içerisinde ve siyasal sağ-sol ideoloji yelpazesinin neredeyse her yerinde geçirmiş olduğu gelişimi ortaya koymanın diğer karşılaştırmalı çalışmalara da hem kuramsal hem de görgül katkılarda bulunacağını düşünmekteyiz.