Search results

Jeder Mensch kennt sie und jeder Mensch (ge)braucht sie: Stereotype. Doch inwiefern beeinflussen diese generalisierten Bilder unser eigenes Denken und Handeln? Wann fängt das stereotypische Denken an und ist es überhaupt möglich, nicht stereotypisch zu denken? In diesem Buch wird unter anderem diesen Fragen auf den Grund gegangen. Zur Veranschaulichung der Theorie wird sich den noch immer beliebten deutschen Stereotypen der US-amerikanischen Medienkultur gewidmet- insbesondere jene vom Deutschen als dicken, bayrischen Dauerbiertrinker, als stets pünktlichen, zuverlässigen Arbeiter und schließlich dem Deutschen als Nationalsozialisten. Dabei wird sich zeigen, welch enormen Einfluss die Massenmedien auf die Meinungsbildung ihrer Konsumenten hat und schließlich nicht nur Stereotype verbreiten, sondern mitunter auch legitimieren.

Abstract
Racism systematically distorts policymakers' analyses of their allies' and adversaries' capabilities, interests, and resolve, potentially leading to costly choices regarding war and peace. When policymakers hold racist beliefs, as they did in the Russo-Japanese War (1904–1905), their beliefs influence how they explain and predict their allies' and adversaries' behaviors. Reliance on racist stereotypes leads policymakers to inaccurate assessments. An analysis of the relationship between stereotypes, reputations, and bigotry indicates that reputations easily become stereotypes—which is discomforting to anyone who bases policy decisions on another's reputation or encourages policymakers to do so. International security scholars have largely overlooked the role of racism, assuming rational choices on the part of policymakers. Research demonstrates that this assumption is wrong.

Naipaul, hem teorik yazıları hem de belirsiz ve aşırı derecede bütünleyici bakış açısını yansıttığı edebi eserleriyle en çok tartışılan edebi şahsiyetlerden biridir. Romanlarında yer alan sadece ana karakterler değil aynı zamanda ikincil karakterler de çoğu kez kendi ırksal kalıplarının göstergesi olan kişisel özellikleri üstlenirler. Sömürgecilik bazı kişilerin belirli milletleri ve ırkları aşırı derecede bütünleme ya da genelleme hatasına düşmesine sebep olduğu için Naipaul gibi yazarlar romanlarda ırklarına ya da uluslarına göre belirlenmiş ve seçilmiş olup öne çıkan özellikleri benimseyen basmakalıp karakterlere değinirler. Bu da onları ırk ayrımına götürür. Naipaul'un bu niteliği kendi ırklarını yansıtan tipik olarak kendine özgü özelliklere sahip Afrikalı ve Hintli karakterler olmak üzere karakterlerini ikiye bölerek yansıtmasına sebep olur. Afrikalı karakterler, Avrupalı sömürgeciler ile işbirliği yapan ve bir ülkede kaosa yol açan acımasız despotlar gibi olumsuz özellikleri kendilerinde somutlaştırırken Hintli karakterler ise çoğunlukla sömürgeciler tarafından zarara uğramış olan sömürgeleştirilmiş toplumlardan birinin tahrip edilmiş kişilik özelliklerini temsil ederler. Fakat yazara göre Afrikalılar sömürgeleştirilmiş milletlerin sosyo-politik ve psikolojik yaşamlarında sömürgeci toplumların ya da ülkelerin sebep olduğu yıkımdan çok daha derin tahribat bırakmıştır. Onun romanlarında bunun en belirgin örneği kendilerine özgü kişilikleri, kültür ve tarihini kaybetmiş ve yaşamlarını Avrupa ve yerli medeniyetleri arasındaki bir ikilemde idame ettirmek zorunda olan Hintli karakterlerde görülür. ; Naipaul is one of the most controversial literary figures with his both theoretical writings and literary works in which he reflected an ambiguous and overly totalizing perspective. Not only main but also minor characters in his novels often assume the same characteristics which are the indications of their racial patterns. Since colonialism has caused some people to fall into the mistake of overly totalizing ...

Observes racial stereotypes and explains the way human beings "see" one another because of this. Adumbrates that even as far back as 1798, the media stereotyped people into various groups, and subsequent surveys only seem to emphasize this. Lists out the more common racial stereotypes using (US) surveys to collect peoples' thoughts and feelings. Shows how to overcome racial stereotypes. Sums up that communication barriers can ensue from stereotyping races and that people should be responsible in overlooking media influences in this area.

If we want securitization to become one of the main channels to attract funding in leasing activity, as the Bank of Russia predicts, one needs to revise some stereotypes. Relying on foreign and domestic research, the author gives a critical assessment of the postulate of the need for uniformity of securitized assets; proves that real estate, contrary to the traditional approach, rather than equipment and transport, prevails in securitization transactions, and explains why this happens. The article presents a new perspective on the behavior of issu- ers concerning the timing of securities circulation; considers feasibility approach to the calculation of variable character of leverage in leasing; explains pro and contra of evaluating the leasing market based on the volume of the portfolio of contracts; reveals the validity of ratings of bonds issued in the course of secu- ritization of leasing assets.