Devletleri sadece siyasi ve askeri teşkilatlar ayakta tutmamaktadır. Bunların yanı sıra idarî yapı ve devletin içinde yaşadığı milletlerin özellikleri de devletlerin bekası için oldukça önemlidir. Irak'ta VII. ve VIII. yüzyıllarda oldukça önemli bir mevkideydi. Dicle ve Fırat nehirlerinin ortasında Mezopotamya bölgesinde yer alan Irak, gerek bulunduğu konumun önemliliği ve gerekse Emevî devletine karşı isyankâr halleriyle araştırılmaya değer bir konudur. Emevîler Irak'ı hâkimiyetleri altına aldıktan sonra bölgede birçok ayaklanmalar meydana gelmiştir. Bu ayaklanmalar neticesinde Irak bölgesini yönetmek güç bir hale gelmekteydi. Emevîler buna çare olarak Hulefâ-yi Râşidîn döneminde olduğu gibi eyaletlere geniş yetkilerle donatılmış valiler göndererek bölgeleri baskı altına almaya çalışmışlardır.Irak valileri, Emevîlere muhalif olan halkı yola getirmek için büyük çaba göstermişlerdir. Irak toplumu çeşitli milletlerden meydana gelmekteydi. Özellikle bu dönemde devletin Arap kökenli olması nedeniyle Araplar oldukça fazlaydı. Bu yüzden valiler de Arapların yaptığı gibi kabilecilik yani ırkçılık politikası gütmüşlerdir. Kabilecilik politikasının bir sonucu olarak mevâliyi bürokrasiden uzak tutmuşlardır. Bunların sonucu olarak, Irak halkı, Emevî otoritesini tanımamış ve devlete karşı Abbâsi ihtilaline destek vererek Emevîlerin sonunu hazırlamışlardır. Valiler, Irak'ı bayındır hale getirmiş ve tarımın ıslah olması için kanallar, bentler, barajlar inşa ederek bölgenin kalkınmasını sağlamışlardır. Irak'ta yeni şehirler inşa edilmiş, dinî ve sivil mimarinin en güzel örnekleri verilmiştir. Valiler bu görevlerini yaparken şehirdeki tüm kurumları organize etmiştir. --- States exist with not only their political and military organizations, but their administrative structures and the characteristics of the nations which live in that state are very important for states survival. Iraq, in 8th and 9th centuries was in a very important position. Iraq, located in the Mesopotamian region in the middle of the Tigris and Euphrates rivers, is worth to study because of the importance of its location and the rebellious acts against the Umayyad state. There were many riots in the region after Umayyads took control of Iraq. As a result of these riots, it was difficult to rule Iraq region. The Umayyads sent governors, who were equipped with great authority, to the states and tried to suppress the regions as in the period of Hulefa-yi Rashidin. The governors of Iraq made a great effort to discipline the people who opposed the Umayyads. They to caused a lot of blood to spill accordingly. Iraqi society was composed of various nations. Particularly in this era, as a result of government being Arabic, most of the population was consist of Arabs. Therefore, the governors pursued a policy of tribalism, in other words racism, like Arabs. As a result of their tribalism policy, they did not give enough importance to Mevalies, and this let Mevalies to support Abbasid revolution. Despite of all these, people of Iraq did not recognize authority of the Umayyad and supported the Abbasid revolution against the government and brought an end to the Umayyad's authority. The governors made their regions cultivated and built canals, dams and barrages to improve the agriculture and provided development of their regions. In Iraq, new cities were built and construction of structures such as palaces and masjids ensured the development of the region. The governors also used the benefits of auxiliary foundations. These officers were assigned by the governer and the caliph. These were the protectors of the state for the peace of the people and the state.
Yüksek Lisans Tezi ; Soğuk Savaş yıllarında ortak güvenlik politikalarının uyuşması sonucu iki yakın müttefik olan Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) arasındaki ilişkiler, Berlin Duvarı'nın yıkılması ve Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından da karşılıklı güvene dayalı olarak devam etmiştir. İran-Irak savaşı ve Körfez Savaşı sırasında da bu karşılıklı güven devam etmiş ve meyvesini Clinton döneminde (1992-2000) vermiştir. Clinton dönemine kadar Geliştirilmiş Ortaklık olarak adlandırılan ilişkiler Stratejik Ortaklığa yükselmiştir. 11 Eylül saldırılarının ardından ABD'nin dünyaya bakışı değişmiştir. ABD'nin dış politikasındaki önceliğini terörizmle savaş kavramı almış ve hedef ülkeler listelenmiştir. ABD için bu noktada Türkiye en önemli ülkelerden biriydi çünkü; Türkiye bölgedeki zengin petrol yatakları üzerinde oturan Arap ülkelerine karşı demokrasisi, serbest piyasa ekonomisi ve laikliği ile model ülke olarak görülmekteydi. Ayrıca Türkiye bu bölgenin iç dinamiklerini belirleyen ülkelerden biri konumundaydı. Türkiye'nin ABD'ye destek vermesi, ABD açısından bu mücadelenin İslam dünyası ile olmadığının bir kanıtı olarak sembolik bir önem taşımaktaydı. TBMM'nin 1 Mart 2003'te almış olduğu "tezkere" kararı, ABD Silahlı Kuvvetlerinin Irak'a Türk topraklarından geçiş izni çıkmaması ve ertesinde yaşanan Süleymaniye Baskını, Amerika ile Türkiye arasında süregelen "stratejik ortaklık" ilişkisinin de sorgulanmasına neden olmuştur. Tezkere krizi ile Türk-Amerikan ilişkileri onarılması güç bir darbe almıştır. 2004 yılında, önce ikili ziyaretler, ardından Türkiye'nin "demokratik ortak" sıfatıyla ABD'deki G-8 zirvesine katılması, aynı yıl Türkiye'de gerçekleşen NATO zirvesine ABD Başkanı George Bush'un gelişi Türkiye ve Amerika arasındaki buzların yavaş yavaş çözülmesi şeklinde yorumlanmıştır. Her ne kadar bu durum düzeltilmeye çalışılsa da Başkan Clinton zamanında Stratejik Ortaklık'a yükselen ilişkiler Başkan Bush zamanında sekteye uğramıştır. ; At the time of cold war, as common security policies agreed with eachother, the relations between Turkey and U.S.A. that were close allies went on with mutual confidence after the falling of Berlin Wall and the diffusing of Soviet Union. At the time of Iran - Iraq War and Gulf War, this mutual confidence went on and it beared at the period of "Clinton" (1992-2000). The relations developed with the name of corporation to the period of "Clinton" ascended the "strategic corporation". U.S.A.'s glance to the World changed after the attacks on September, 11. The priority at U.S.A.'s foreign policy was related to fight with the terrorism and the target countries were listed. At this point, Turkey was an important country for U.S.A. because Turkey was seen as a model country with its democracy, free market economy and secularism against arabic countries stayed on the rich petrol veins in the area. Moreover, Turkey was in a position that modified this area's internal Dynamics. Turkey's support to U.S.A. had got a symbolic importance as a prove that this struggle wasn't with Islam World. The decision of letter taken by Turkish Grand National Assembly (TGNA) on 2003, March 1, not giving a permission for U.S.A. Armed Force entrance to Iraq from Turkish territory and "Sulamaniya Descent" caused to interrogate the relation of strategic corporation between Turkey and U.S.A. . Turkey - U.S.A. relations took on the chin with the letter crisis. In 2004, firstly binary visitation, then Turkey's taking part in G-8 in U.S.A. with name of "democratic copartner", at the same time George Bush "The President of U.S.A." atttending to NATO congress in Turkey were commented as the relations were corrected at the period of "Bush".
06.03.2018 tarihli ve 30352 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan "Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun" ile 18.06.2018 tarihli "Lisansüstü Tezlerin Elektronik Ortamda Toplanması, Düzenlenmesi ve Erişime Açılmasına İlişkin Yönerge" gereğince tam metin erişime açılmıştır. ; Bu çalışma Ortaçağdan 20. yüzyıla kadar Kur'an çevirilerindeki çeviri stratejisini tarihsel gelişimleri ile ele almaktadır.Ortaçağda yapılan Kur'an çevirilerinde amaç İslamiyet'i veya Kur'anı anlatmak değil, zamanın misyonerlik çalışmalarında etkili olmaktı. Böyle bir durum söz konusu olduğu için o zamanlar Hz. Muhammed'in hayatı birçok çevirmen tarafından göz önünde alınmamıştır. Her ne kadar Hıristiyan çevirmenlerin yalnızca bir kaçı tarafından yerine getirilmiş olsa bile yeterli olmamıştır. Bu durum Müslüman âlimlere göre Kur'an'ın anlaşılabilmesi ve gerçek anlamıyla çevirisinin yapılabilmesi için Hz. Muhammed' in hayatını bilmek çevirinin ön koşullarından birisidir.Avrupa Ortaçağında bilim ve kilisenin dili Latince olduğu için o dönemdeki Kur'an çevirileri Arapçadan Latinceye yapılmıştır. Ancak yapılan bu çeviriler, özellikle çevirmenin görüş açısını yansıtmaya yönelikti. Dönemin politik ve sosyal şartları, çevirmenin çeviri stratejisini de etkilemiştir. Bunun sonuncunda ise yapılan çeviriler Kur'anın içeriğinden çok çevirmenin savunduğu bakış açısı ve misyonerliğin yansımalarıydı. Bu durum Reformasyon döneminde de neredeyse hiç değişmemiştir.Luther Kur'anı Almancaya çeviren ilk çevirmenlerdendi, fakat onun yapmış olduğu Kur'an çevirisi de Ortaçağ da çevrilen Kur'an tercümelerinden çokta farklı değildi. Her ne kadar Yeniçağın başlarında Kur'an çevirilerindeki olumsuz tablo kendini değiştirmiş olmasa da, Hümanizm akımının etkileri kendini bu çevirilerde göstermeye başlamıştır.Aydınlanma döneminde ise durum çelişkiliydi. Hala Kur'anı çürütmeye yönelik çalışmalar yapılmış olsa bile, bu dönemde İslamiyet'e ve Kur'ana karşı olumlu düşüncelerde gelişmeye başlamıştır. Johann Wolfgang Goethe, Ephraim Lessing, Herder ve Rückert gibi önemli isimler sayesinde İslam karşıtı görüşler değişime uğramaya başlamıştır. Böylelikle Kur' an düşmanlığının sona ermesi Kur'an'ın Alman dilinde asıl değer ve anlamını kazanmasını da beraberinde getirmiştir.Anahtar Kelimeler: Kur?an çevirileri, çeviri stratejileri, dönemsel özellikle ; This present work is about Qur'an translations of the Middle Ages until the 20th Century regarding to the influence of historical factors that have influenced the translation strategy of the Qur?an translator.Since the translation of the text or the original text is based on the Qur'an, this is illustrated in the overview summary. Also, the life of the prophet Muhammad plays a major role in the translations. Muslim scholars presuppose the knowledge of Mohammed's live in their translations as a prerequisite for the understanding of the Qur'an. This prerequisite has been met by only a few Christian translators.As the science and world language in the European Middle Ages was Latin, the early Qur?an translations were made from Arabic in that language. However, their executions are associated with polemical intent. The political and social circumstances caused that the translator included in the application of the translation strategy his intent to refutation of the Qur'an.Even in the age of the Reformation, the situation for the refutation of the Qur?an has not changed a lot. Luther's translation of the Qur'an was playing an important role in German-speaking territories. He is one of the first, who translated the Qur?an into the German language, but unfortunately the textual sources - still breathing the medieval mind - Luther used for his translation strategy is very important, because the source was the translation of the Qur?an from the Middle Ages.However, in the beginnings of the modern era, the basic idea of refutation has not changed. But the translations are influenced by the humanist ideal of the translator.The situation in the Age of Enlightenment is ambivalent. There are still translations made in the controversial theology, but the tide of the enemy image of Islam had been able to be changed only because of contacts by great personalities such as Goethe, Ephraim Lessing, Herder, and especially by Rückert. The repeal of hostility helped, that the real meaning and value of the Qur'an could be considered in the German language.Keywords: Qur?an translations, translation strategies, epochal characteristics
ÖZETMısır Arap Cumhuriyeti, Afrika'nın Kuzey Doğusunda 997,739 km2 alanı, 68,5 milyon nüfusu vardır. Yıllık nüfus artışı % 2,3 tür ve nüfus yoğunluğu 58,2 kişi/km2 dir. Erkler ayrılığı ilkesine dayanan başkanlık sitemi ve çok partili demokratik sistem ile yönetilmektedir. Mısır Arap Cumhuriyeti 1922 yılında bağımsızlığına kavuşmuştur. Ülke bulunduğu bölge nedeniyle dünyanın başlıca güçlerinin çekişme alanı olmuş ve bu yüzden yıllarca istikrara kavuşamamıştır. Mısır Arap Cumhuriyeti' de bağımsızlığından sonra İsrail ile savaşa girmiştir. 1978 yılında İsrail ile Camp Davit barış anlaşmasını imzalamıştır. İmzalanan anlaşma ile Arap Dünyasının tepkisini almasına rağmen ABD' nin tam desteğini arkasına almıştır. Batı Dünyası ile iyi ilişkiler kurarak ve ılımlı politikalar izleyerek istikrarlı bir dönem sürdürmektedir. Mısır Arap Cumhuriyeti'nin 2000 yılında 92,6 milyar Dolar Gayri Safi Milli Hasılası ile 3,4 reel büyüme gerçekleştirmiştir. Yıllık enflasyon 2000 yılında 2,7 olmuştur. Toplam dış borcu 29,5 milyar Dolardır. Bir Mısır Poundu 3,47 ABD Dolarına eşittir.Ülke 1990 yılından sonra kalkınma programlarına önem vermektedir ve bunun için çeşitli reformlar uygulamaktadır. Uygulamış olduğu mali politikalarda harcamaları kısıtlama, ithalatı azaltma ve ihracatı artırmak için çaba sarf etmektedir. Özelleştirme bütün kalkınmakta olan ülkelerin temel sorunu olduğu gibi beklenen hızın altında devam etmektedir. Fiyatlar serbest ekonomi kurallarına uygun olarak belirlenmektedir. 14 milyar dolar döviz rezervi bulunmaktadır. Üç aylık bono faiz oranları % 10 civarında seyretmektedir. Borsa 2000 yılını düşük bir trendle geçirmiştir. Çalışma hayatında nüfusun çoğunluğu tarımla uğraşmaktadır. İşsizlik oranı oldukça yüksektir. Tarım alanlarının yetersizliği nedeniyle Nis nehrinin sularıyla sulama alanları için projeler geliştirilmektedir. Ülkenin en önemli tarım ürünü pamuktur. İhracatta pamuk ve pirinç en önemli tarım ürünüdür.madencilikte petrol üretimi ve doğal gaz üretimi mevcuttur. Büyük miktarda doğal gaz rezervlerine sahiptir. Turizm sektörü ülkenin en önemli gelir kaynaklarındandır. Ülke turizminin en önemlisi ünlü Mısır piramitleridir. Turizm için önemli yatırımlarda bulunulmaktadır. Ulaşımda Nil nehri önemli bir yere ve gelire sahiptir. Nil nehrinde üzerinden büyük gemilerin geçişi için genişletme çalışmaları devam etmektedir. Sanayide, otomotiv sanayi başı çekmektedir. Uluslar arası büyük otomotiv üreticisi firmaların üretim ve montaj üssü olarak görülebilir. İmalat sanayiinde tekstil ürünleri üretimi yapılmaktadır. İnşaat sektöründe yeni yerleşim bölgeleri, otoyollar ve çimento fabrikaları ilk baştaki yatırımlarıdır. Mısır Arap Cumhuriyetinin 2000 yılında 4,689 milyon Dolar ihracatı, 14,010 milyon Dolar ithalatı vardır. İhracatında başlıca ürünleri, petrol ürünleri, tekstil ürünleri ve tarım ürünleri yer almaktadır. Başlıca ihracat yaptığı ülkelerin başında ABD. İtalya ve Hollanda gelmektedir. İthalatında ihracatının üç katına yakındır. İthalatta en önemli payı makineler, elektrikli aletler, taşıt araçları, gıda maddeleri ve petrol mamulü ürünler almaktadır. Ayrıca ithalatta sınai ve yatırım malları önemli yer tutmaktadır. Başlıca ithalat yaptığı ülkeler ABD, Almanya, İtalya'dır. Türkiye ile Mısır Arap Cumhuriyeti arasında ticari ilişkiler en son olarak Türkiye'nin 1/95 sayılı protokolde kendisin bağlayan anlaşmalar arasında olan, Mısır ile Avrupa Topluluğu arasında imzalanmış olan "Avrupa - Akdeniz ortaklık anlaşmasına" istinaden yürütülmektedir. İki ülke arasında ticaret hacmi 517,427 bin dolara ulaşmıştır. Türkiye' nin 2000 yılında Mısır Arap Cumhuriyetine ihracatı 376,7 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Türkiye'nin Mısır Arap Cumhuriyetine ihraç ettiği ürünlerin başında motorlu kara taşıtları ve bunların parçaları, örülmemiş giyim eşyaları, demir ve çelik ürünleri ilk sıraları alır. Türkiye'nin Mısır Arap Cumhuriyetinden ithalatı 2000 yılında 140,7 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Türkiye'nin Mısır Arap Cumhuriyetinden ithal ettiği ürünlerin bayında: petrol ürünleri, doğal gaz, pamuk ve pirinç ilk sıraları almaktadır. Türkiye ve Mısır Arap Cumhuriyetinin 1990 yılından itibaren artan miktarlarda bir ticaret hacmi gerçekleşmektedir. Bu artış her iki ülkenin faydasınadır. ABSTRACTARABIAN REPUCLIC OF EGYPT'S ECONOMY AND TURKEY - EGPYT ECONOMIC RELATIONSHIPSArabian republic of Egypt is located at the northeast of Africa covering 997,739 km2 with a population of 68,5 million. Annual population increase is % 2,3 and its density is 58,2 people per km2 . The country has been ruled by presidential system, based on principles of powers separations, and a democratic parliamentary. Arabian republic of Egypt had won her independence in 1922 due to her strategical importance, great powers of the world tried to dominate the region so the county became unsuccessfull to balance her economical and politikal stability for years. After her idebendence, Arabian republic of Egypt declared war on Israel. In 1978 the wor en ded with Camp David peace negotion signature for the sides. Although Arabic world's reactions against. This negotiation, Egypt is now continuing a normal period by establishing good relationships and following friendly political strategies with west. Arabian republic of Egypt obtained 92,6 milyard USD national income beside 3,4 percent real growthy in the year of 2000. statistics show that yearly infilation was % 2,7 in 2000. Total external debt is 29,5 milliard USD. An Egyption pound equals to 3,47 USD.Arabian republic of Egypt has been giving priority to development programmes and adapting various reforms since 1990. It is strived to restrict the spendings, to increase exportation but to decrease importation by means of practised financial politics. Privatization is the main similar problem of all developing countries like in Egypt; therefore it is going along under estimated speed. Prices are determined according to free economics rules. There is 14 milliard USD foreign exchange reserve 3 monthly bond interest rates are about % 10. Stock exchance closed the year of 2000 with a low trend.Majority population of working class are busy with agriculture. Unemployment rate is pretty high. It is tried to improve irrigation projects by using Nile River's water because of unsufficient agricultural gields cotton is the most important agricultural produce. Cotton and rice are the important items for exportation. Petroleum and natural gas production take place in the mining sector. The country has a huge natural gas rezerves. Tourism sector is one of the most essential income resorces of the Egypt. Egypt pyramids are among the famous touristic places. It's made big investments for transportation of large ships are continuing. Automotiv is the leader sector in country' industry. The country can be seen as an assembly and production base of international automotive manifacturers.Textille is produced for production industry.Hiyways,new centres of population and cement factories are the privileyed investment areas in construction industry.Figures show that Eygpt's exportation was 4,689 million USD while her impoctation was 14,010 million USD in 2000. petroleum, textile and agriculturel products can be calculated as country's main exportation goods. Holland, USA and Italy are Egypt's chiefly economical partners for her export. Importation has approximately tripled of exportation. The lion's share of importation are machines, electrical tools, vehicles, food staffs and made of petroleum products. In addition above, investment and industrial goods are playing important role for the country's importation. USA, Germany and Italy are her main importation partners.Turkey- Arabian republic of Egypt's economic relation are based on " European - mediterranen ded of partnership" signed between egypt and European union. This agreement is binding Turkey with a protocol number of 1/95 signed between Turkey and EU. And Turkey - Egypt relations are countinuing in this frame. Trading volume between Turkey and Egypt has reached 517 million USD. Turkey's exportation to Egypt was 376,7 million USD in 2000, Essetial exportation of Turkey to Egypt are vehicles and their spare parts, not knitted garments and iron-steel products. Turkey's importation from Egypt was 140,7 million USD in 2000. Turkey imports petroloum products, naturel gas, cotton and rice from Egypt.Turkey and Egypt economic relations has been tending to increase since 1990. It is benifical for both country.
Göçmen ve Mülteci Kadınlar için Fiziksel Aktivite Rehberi, Hacettepe Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimi tarafından desteklenen "Türkiye'de Yaşayan Suriyeli Göçmen Kadınların Güçlenmelerinde ve Toplumsal Entegrasyonunda Bir Sosyal Politika Aracı Olarak Fiziksel Aktivitenin Kullanılması" isimli araştırma projesi kapsamında hazırlanmıştır. Projede, mülteci kadınların güçlenmelerinde ve sosyal uyumun sağlanmasında fiziksel aktivite bir araç olarak kullanılmıştır. Projenin birinci basamağında Suriyeli mülteci kadınların fiziksel aktivite düzeyi kültürleşme bağlamında incelenmiştir. Projenin ikinci basamağında, Suriyeli, Afganistanlı, Iraklı ve Türkiyeli kadınlardan oluşan 25 kişilik bir grupla 12 haftalık fiziksel aktivite programı uygulanmıştır. Sosyal uyumu hedefleyen bu uygulama sonrasında elde edilen bulgular ve deneyimler doğrultusunda, mülteci kadınlar için geliştirilecek bir fiziksel aktivite programının kavramsal çerçevesini, hedeflerini ve pedagojik ilkelerini içeren bir rehber kitap hazırlanmıştır. Geçtiğimiz on yılda artan göç oranları, birçok göç edilen ülkede göç ve toplumsal bütünleşme politikaları konusundaki tartışmaları hızlandırmıştır. Dünyada Suriyeli mülteci sayısının en fazla olduğu Türkiye'de, Suriyeli ve son zamanlarda Afganistanlı ve Iraklı mültecilerin sosyal uyumuna yönelik çeşitli araştırma verilerine dayalı politikalar üretilmektir. Bu politikalara dayanak olan bilimsel araştırma verileri, fiziksel aktivite ve sporun göçmen ve mülteci bireylerin yaşamlarına olumlu katkılarını ortaya koyarken, göçmenlerle ve mültecilerle ilgili politikaları geliştiren uluslararası kurumlar tarafından fiziksel aktivite ve sporun birleştirici gücü vurgulanmaktadır. 2016-2018 yılları arasında Avrupa Birliği Komisyonu, Avrupa Birliği üye ülkelerdeki mültecilerin iyi olma hali ve sosyal uyumlarını artırmak için fiziksel aktivite ve spor fırsatları sunan yaklaşık 3 milyon Avro tutarındaki 54 projeyi desteklemiştir. Birleşmiş Milletler 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının "Toplumsal Cinsiyet Eşitliği" başlıklı 5. Maddesi kapsamında kadınların her seviyede güçlenmesi ve kadına yönelik her türlü istismarı kapsayan şiddetin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Göçmen ve Mülteci Kadınlar İçin Fiziksel Aktivite Rehberi, hedefleri itibariyle Türkiye'de yaşayan mülteci kadınların fiziksel, psikolojik, sosyal ve kültürel güçlenmelerinde bir sosyal politika aracı olarak fiziksel aktivitenin kullanımına örnektir. Kadının güçlenmesini hedefleyen bilimsel araştırmalarda ve sosyal sorumluluk projelerinde yararlanılabilecek nitelikte bir rehberdir. Rehberin Türkçe, Arapça ve İngilizce dillerinde yazılmış olması, bilgilerin doğrudan göçmen ve mülteci kadınlar tarafından erişilebilir olmasını sağlamaktadır. Ayrıca, uluslararası platformlar için de kullanılabilir bir uluslararası rehber niteliği de taşımaktadır. Proje faaliyetlerinin gerçekleştirilmesinde hep birlikte çalıştığımız katılımcılara, eğitmenlere, gönüllülere, kurum çalışanlarına ve yöneticilere çok teşekkür ederiz. Birlikte hareket ettiğimiz, birlikte dans ettiğimiz, farklılıkları ve benzerlikleriyle kültürlerimizi, gündelik yaşamlarımızı paylaştığımız ve birlikte güçlendiğimiz projemizin, benzer hedeflerdeki çalışmalara rehberlik yapabilmesini umuyoruz. ; Physical Activity Program Guide for Migrant and Refugee Women was prepared within the scope of the Project titled "Using Physical Activity as a Social Policy Tool in the Empowerment and Social Integration of Syrian Migrant Women Living in Turkey", supported by Hacettepe University Scientific Research Projects Coordination Unit. In the project, physical activity is used as a tool in empowering refugee women and ensuring social integration. In the first phase of the project, physical activity levels of Syrian refugee women were investigated with regard to acculturation. In the second phase of the project, a 12-week physical activity program was implemented in a group consisting of 25 Syrian, Afghan, Iraqi and Turkish women. In accordance with the findings and the experiences obtained as a result of this physical activity intervention aimed at social integration, The Physical Activity Guide for Migrant and Refugee Women was developed. Increasing rates of migration in the last decade have accelerated debates about migration and social integration policies in many countries. In Turkey, where the number of Syrian refugees is the highest in the world, policies are being made based on various research data regarding the social integration of Syrian and, more recently, Afghan and Iraqi refugees. Not enough importance has been ascribed to sport and physical activity in these policies yet. However, while data from scientific research exhibit favourable impacts of physical activity and sport on the lives of migrant and refugee individuals, the unifying power of physical activity and sport is emphasised by international organizations. Between 2016 and 2018, the European Commission supported 54 projects, totalling a sum of approximately 3 million Euros, offering physical activity and sport opportunities to improve the well-being and social engagement of refugees in the European Union member states. Within the scope of Article 5 of the United Nations (UN) 2030 Sustainable Development Goals, titled "Promoting Gender Equality", it is required to ensure women's empowerment at all levels and to eliminate violence including all forms of abuse against women. The Physical Activity Guide for Migrant and Refugee Women, with regard to its objectives, is a model for the use of physical activity as a social policy tool in the physical, mental and social empowerment of refugee women living in Turkey. It is a guide that can be used in academic studies and social responsibility projects aimed at women's empowerment within the scope of UN Goals. The availability of the guide in Turkish, Arabic, and English languages makes the information directly accessible to migrant and refugee women. Moreover, it features as an international guide available to international platforms. We would like to thank the participants, trainers, volunteers, staff and managers with whom we work together in the realization of project activities. We moved together, danced together, we shared our cultures, our daily lives. We embraced our differences and similarities and became empowered together. We hope that our project will be able to guide work with similar goals. ; " بـ الموسوم البحثي المشروع نطاق ضمن د ّ أُع الالجئة، و المهاجرة للمرأة البدني النشاط دليل إن و المرأة لتمكين اجتماعية سياسة كأداة استعمالها و الالجئة السورية للمرأة البدني النشاط ممارسة هاجات بجامعة العلمية البحثية المشاريع تنسيق قسم قبل من المدعوم و االجتماعي" إندماجها تعزيز االجتماعي. التماسك ضمان و الالجئات لتعزيز كأداة البدني النشاط استخدام المشروع، في تم تبة. في السوريات الالجئات للنساء البدني النشاط مستوى فحص تم المشروع، من األولى الخطوة في 12 لمدة البدني النشاط برنامج تنفيذ تم المشروع، من الثانية الخطوة في الثقافي. التمازج سياق و التركية. كذلك و العراقية األفغانية، السورية، القومية من امرأة 25 من مؤلفة لمجموعة ً أسبوعا إعداد تم ، االجتماعي التماسك تستهدف التي الفعالية هذه بعد المكتسبة الخبرات و النتائج مع ً تمشيا البدني النشاط لبرنامج التربوية المبادئ و األهداف و المفاهيمي اإلطار على يحتوي إرشادي دليل الالجئات تلك أجل من تطويره سيتم .الذي االندماج و الهجرة سياسات حول النقاش تسريع إلى الماضي العقد في المتزايدة الهجرة معدالت أدت عدد أقصى فيها بلغ حيث أيضاً، تركيا في و العالم ففي المهاجرة. البلدان من العديد في االجتماعي البحثية البيانات على المبنية المختلفة السياسات من الكثير إعداد يتم العالم، في السوريين الالجئين من العراق. من ً مؤخرا و أفغانستان سوريا، من القادمين الالجئين لهؤالء االجتماعي االندماج تحقيق بغية بيانات تكشف حين في بعد. البدني والنشاط للرياضة الالزمة األهمية تُعطى لم السياسات، هذه في ، الالجئين و المهاجرين حياة في الرياضة و البدني للنشاط اإليجابية المساهمة عن العلمي البحث الترابط قوة على الالجئين، و للمهاجرين سياسات تطوير على تعمل التي الدولية المؤسسات تؤكد أستراليا و الشمالية أمريكا و األوروبي االتحاد إستثمر المثال، سبيل على الرياضي. و البدني للنشاط النشاط في للمشاركة اللجوء طالبي و لالجئين التدخل برامج و الرياضية البرامج في كبير بشكل 2016 عامي بين االجتماعية. األغراض و التأهيل إعادة و الصحة ألغراض الرياضي و البدني أنشطة وفرت حيث ، يورو ماليين 3 بقيمة ا ع مشرو 54 األوروبية المفوضية دعمت ، 2018 و األوروبي االتحاد في األعضاء الدول في اجتماعيًا وإدماجهم الالجئين رفاهية لزيادة رياضية و بدنية 2019 ، آخرون و ().سبايـج بين المساواة "ضمان بعنوان 2030 المتحدة لألمم المستدامة التنمية أهداف من 5 المادة نطاق ضمن المستويات جميع على المرأة تمكين ضمان الضروري من ، الفتيات" و النساء جميع تمكين و الجنسين الالجئات، و المهاجرات للنساء البدني النشاط دليل إن المرأة. ضد العنف أشكال جميع على القضاء و االجتماعية للسياسة كأداة تركيا في للالجئات البدني النشاط الستخدام ً جيدا ً نموذجا يعتبر ، أهدافه بحكم و األكاديمية الدراسات في استخدامه يمكن ً هاما ً مرجعا يعتبر و االجتماعي. التمكين و النفسية و المتحدة األمم أهداف نطاق في المرأة تمكين إلى تهدف التي االجتماعية المسؤولية .مشاريع المتاحة المعلومات وصول يضمن اإلنجليزية و العربية و التركية باللغات مكتوب الدليل هذا كون إن المحافل أغلب في استخدامه يمكن دولي دليل فهو ذلك، على عالوة الالجئات. و للمهاجرات مباشرة .الدولية
TANİN'DEKİ YAZILARI ÇERÇEVESİNDE BABANZÂDE İSMAİL HAKKI'NIN MEŞRUTİYET DÜŞÜNCESİÖZETBabanzâde İsmail Hakkı Bey; etkili bir aydın, politikacı, gazeteci ve yazar olarak II. Meşrutiyet döneminin önemli isimlerinden biri olmuştur. Kökü 16. yüzyıla uzanan, Süleymaniye şehrinin kurucusu ünlü Kürt aşireti Baban ailesine mensuptur. İslamcılık düşüncesinin güçlü temsilcilerinden Babanzâde Ahmed Naim'in kardeşidir. Hukuk Mektebi'ni bitirdikten sonra Mülkiye ve Mühendis Mektepleri'nde hocalık; İkdam, Tanin, Şura-yı Ümmet gibi gazetelerde köşe yazarlığı yapmıştır. Hukukla ilgili eserlerinin yanı sıra Bismarc biyografisi ve Dreyfus Meselesini anlattığı kitapları da bulunmaktadır.Meclis-i Mebusan'da Bağdat (1908) ve Divaniye (1912) mebusu olarak yer almış, İbrahim Hakkı Paşa Kabinesi'nde Maarif Vekilliği (1911) siyasi kariyerinin en üst noktası olmuştur. 26 Aralık 1913'te, henüz 37 yaşında iken ders verdiği sırada vefat etmiştir.Meşrutiyet düşüncesini resmetmeye çalıştığım bu tezde onu tanımlayabilecek temel kavramlar; itidal, tedrici tekâmül, meşruiyet,parlamenter sisteme bağlılık, teamül , uzlaşma kültürüdür.Babanzâde, Meşrutiyet'i demokrasi ile eşanlamlı bir yönetim olarak gördüğü için yazılarını, demokrasiyi oluşturan temel unsurları (çoğunluk, çoğulculuk, yasama, yürütme, yargı, güçler ayrılığı, basın özgürlüğü, hukukun üstünlüğü vb.) esas alarak sınıflandırdım.Nitekim 1909 Ağustos'unda yayınlanan Şeyhülislamlık Beyannamesi'ni değerlendirdiği yazılarında; hâkimiyet-i milliye, iktidarın denetlenmesi, güçler ayrılığı, müsavat kavramlarını vurguladığı görülmektedir.Yaşanan olaylara sosyolojik izahlar getirmesi, akademik kimliğinin yazılarına akseden önemli bir parçasıdır. Etki-tepki kanunu, değişimin kaçınılmazlığı, parça-bütün ilişkisi, evrimci yaklaşım, bazı sorunların ancak toplumsal olgunlaşma ile çözülebileceği, yeniliklerin somut ihtiyaçlardan başlaması gerektiği bunlardan birkaçıdır. İttihad ve Terakki Partisi'nin güçlü olduğu dönemde, siyasi rakiplerinin kürsü dokunulmazlığı ve emeklilik haklarını savunması demokrasiye olan bağlılığındaki samimiyeti gösterir.Sultan Reşad'ın cülus yıldönümlerinde kaleme aldığı yazılar, Meclis'te hanedanın damatlarının -onurlarının korunabilmesi için- ödeneklerinin artırılması teklifini desteklemesi onun saltanata karşı olduğu iddiasını çürütmektedir. Ancak sistem içerisinde padişaha biçtiği rol de oldukça sınırlıdır: Milletin birliğini ve ülkenin bütünlüğünü temsil eden, siyasi yetkileri azaltılmış sembolik bir makam.Ona göre; halk Meşrutiyet yönetimiyle beraber iktidara ortak olmuştur. Ancak sınırsız bir özgürlük elde etmemiştir. Hakkını kurallar içerisinde aramalıdır. Rüşvet, tembellik, düzensizlik gibi toplumsal hastalıkların tedavisi için siyasi ve medeni terbiyenin yükselmesi gereklidir.Çoğulculuk kavramına çok erken sayılabilecek bir dönemde vurgu yapması onun demokrasi çıtasının yüksekliğini göstermektedir. Ona göre azınlıkta kalan siyasi hareketler ancak sağlam ve tutarlı fikirlerle hayatta kalabilirler.Karmaşık seçim sisteminde en iyi sonucu alabilmek için İttihad ve Terakki'nin hem seçmenlerine hem adaylarına hem de parti yöneticilerine tavsiyelerde bulunur. Bu tavsiyeler günümüzde dahi yerleşmemiş olan parti içi demokrasi anlayışı açısından oldukça önemlidir.Dini inançların seçim malzemesi yapılmasına karşı çıkar. Siyasi cinayetlere şiddetle karşıdır. Partisinin seçim başarısını açıklarken güçlü bir analizci olduğu görülmektedir.Basının halkın sesi olduğuna dair iyimserliği siyasi rekabetin labirentlerinde kaybolur. Bu alandaki düzensizliğin önlenmesi için bir Matbuat Cemiyeti kurulmasını ve bir Matbuat Nizamnamesi hazırlanmasını önemsemiştir. Yabancı basının iç politikada taraf olmasına karşı çıkar.Osmanlı Devleti'nin azınlıkları Türkleştirmeye çalıştığı ithamını bir iftira olarak görür. Ancak herkesi ortak vatan ve ortak vatandaşlık çatısı altında bir araya getirecek Osmanlıcılık politikasının da gerekli olduğunu savunur. Eşitlik talep eden azınlıkların eski ayrıcalıklarının devam etmesini istemelerini ise bir çelişki olarak görür. Kültürel amaçla kurulan Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti'ne (1908) üye olması ve bu Cemiyet'in gazetesinde yazı yazması, azınlıkları Türkleştirmenin yanlış olacağını savunması kendisinin Türkleşmiş Kürt olduğu iddiasını çürütür; Osmanlıcılık idealine samimiyetle bağlı Kürt kökenli bir aydın olduğunu gösterir.Arnavutluk'un Osmanlı Devleti'nden ayrılış süreci tam bir travma etkisi doğurur. Çünkü bu ayrılış "ümmet" anlayışına vurulan ilk darbedir. Arap siyasi hareketlerine, bu süreçte yaşananları bir ibret olarak hatırlatır.Devleti oluşturan unsurlardan başta yasamayı (Meclis) öne çıkarırken daha sonra yürütmeyi ilk sıraya geçirmiştir. Bir hükümet kurulurken padişah-sadrazam-Meclis arasında güvenoyu alınmasını sağlayacak bir işbirliğini gerekli görür. Bugünkü tabirle teknokrat bir koalisyon hükümeti kurulmasına, yürütmeyi zayıflatacağı için karşı çıkar.Örfi İdarenin hatalarının üstünü örtme çabası ve muhalefetin sesini daha gür duyurabileceği açık alan mitinglerine karşı çıkması onun demokrasi anlayışında tespit edebildiğimiz nadir kırılmalardır. Halaskarân Zabitan tehdidi karşısındaki dik duruşu ise takdire şayandır.Ona göre, yasama organının diğer parçası olan Ayan Meclisi'nin varlığı -aristokratik bir geçmişe dayanmadığı için- sadece bir sebeple anlamlıdır: Kanunların hazırlanması sürecinde ihtiyaç duyulan teenniyi sağlaması. Buna rağmen zaten Meclis'in feshinde onay hakkına sahip olan Ayan Meclisi'nin bir de hükümeti düşürebilecek istizah (gensoru), kendi üyelerini seçme gibi haklara sahip olursa sistemdeki tek güç olacağı uyarısını yapar. Meclis müzakerelerinin uzamaması için yaptığı teklifler tam bir uzman görüşüdür. Muhalefet milletvekillerinin iktidarın istediği kanunları engellemek için başvurduğu obstrüksiyon (engelleme) yöntemlerini demokrasi dışı uygulamalar olarak tanımlar.Ocak 1912'de Meclis'in ilk feshinin ardından aynı yıl Ahmet Muhtar Paşa Kabinesi döneminde yeniden feshedilmesi çabasına şiddetle karşı çıkar. Bu amaçla dile getirilen Meclis'in ömrüne dair fikirleri ustaca çürütür.Güçler dengesi bağlamında Meclis'in istizah hakkına karşılık hükümetin cevabın ertelenmesi hakkının hangi dengede olması gerektiğini izah eder. İstizah, güven oylaması ile sonuçlanan bir yöntem olarak kullanıldığı için iktidarın denetlenmesinde daha hafif bir yöntem olarak sual yöntemini teklif eder. Meclis'in adem-i itimad oyuna karşılık Hükümet'in Meclis'i feshetme hakkını düzenleyen 35. maddenin değiştirilmesi meselesi, güçler dengesi başlığının en önemli konusudur. Anayasa'da yapılan 1909 tadilatıyla bu denge İttihad ve Terakki tarafından Meclis lehine bozulmuştur. 1912'de dengenin yeniden kurulması için yapılan teklifin de İttihadçılardan gelmesi muhalifler tarafından şiddetle eleştirilmiştir.Babanzâde, yargı alanında reform ihtiyacını kabul etmektedir. Ancak bunun da tedrici bir şekilde olması gerektiğini savunur. Mahkemelerin tekliği esas olmasına rağmen bir süre daha memurların yargılanması için idari mahkemelerin varlığını sürdürmesi gereklidir. Gezici sulh mahkemelerinin kurulması adi suçların çözümünü hızlandıracaktır. Hâkimlerin ilmi yeterliliklerini artırmak için hukuk mekteplerinin sayısı artırılmalı, gayret eksikliğini gidermek için görevde yükselme şartlarını belirleyen objektif kriterler getirilmelidir.Ordu ve adliye mensubu memurların politikadan uzak durması şarttır. Ancak bu sayede saygınlıklarını koruyabilirler. Küçük düzeydeki memurların halkı bilgilendirmek amacıyla politikayla ilgilenmesi yanlış olmaz, aksi takdirde siyasi güç kısa zamanda yerel zorbaların eline geçer. Memurların sendikal haklara sahip olmaması fikri ise bugün geçerliliğini yitirmiştir.BABANZÂDE İSMAİL HAKKI'S CONSTİTUTİONALİZM İDEA İN THE VİEW OF HİS WRİTİNGS İN TANİNBabanzâde İsmail Hakkı Bey: He is one of the important names of II. Constitutionalizm as an effective intellectual, politician, journalist and an auther.He is a member of Baban Family which is a famous Kurdish tribe in 16. Cc. The founder of Suleymaniye city. He is the brother of Babanzâde Ahmet Naim who is the most powerful represantative of Pan-İslam. After graduation from law school,he worked at Mülkiye and Engineering Schools and wrote articles to İkdam, Tanin, Şura-yı Ümmet newspapers. In addition to his Works about law, he wrote Bismarc biography and the book which he told about Dreyfus matter.He worked as a representative of Bağdat and Divaniye in Grand National Assembly (Mebusan Meclisi). He worked as an Education Minister with İbrahim Hakkı's Goverment. This position was his top career. While he was teaching ,26 th December 1913 at 37 years old he died.When I want to describe his constitutionalism with this thesis, I can say these terms: moderate, improving step by step, legitimacy, devotion on the system of parliament, customs, culture of reconcile.As Babanzâde has seen constitutinalism and democracy the same, I classified his writings as the basic items: majority, pluralism, legislation, propulsion, judgement the diversity of powers, the freedom of press and dominiant of law.In his writings which criticized Şeyhülislam Declaration in 1909 August, it is seen that he focused on soverignity, inspecting the power goverment, the diversity of power and equality.His sociological way of describing the events is important part of his career. Effect and cause, inevitable change, the relation of part and whole, evolutionist approach, the thing that some problems can only be solved by the maturity of the society and the necessity that the innovation must started by the concrete need are some of them.When İttihad and Terakki Party was powerful, his defensing the rivals seat untouchable position of its and the rights of being retired shows his dependancy on democracy.In Sultan Reşat's ascending the throne anniversary writings his supporting increasing the subsidy of sons in law on the behalf of protecting their honour in the assembly refutes the idea of opposition against the throne. But the role of the Sultan is very limited in his system it is a symbolic stage which represents the unity of the nation and the unity of whole country.According to him the people participated in the political power with constitutinaolism. However,they couldn't get endless freedom. They have to look for their right according to the rules and law. The social disorders like bribery, laziness, untidiness can be solved by increasing the level of political and civilized understanding of society.His focusing the concept of pluralism at early period shows his improving the idea of democracy for him weak political movements can only stay alive by strong and coherent ideas.He has some suggestions both to the candidates and voters of İttihad and Terakki in order to be succesful on the complicated voting system. These suggestions are very important for the today's changeable party and democracy understanding.He is opposed to misusing of religious beliefs. He is strongly object to political murders. While he is describing his party's voting success, he is seen to be a strong analisist.The optimism of the press about being the voice of the nation disappears in the labyrinth of political competition. He gave importance to the foundation of press and to the event of preparing a press declaration in order to prevent the disorders in this field. He opposes to foreign press's side in inside policy.The minorities of Ottoman Empire sees the accusation of making them Turkish as a slander. On the other hand,he thinks that the Ottoman policy which will make all the natives and non-natives United is a most that the minorities who demands equality and also demanding their old privilages is seen as a contradiction by him. The event of being a member of the Kurdish Teavün and Terakki Association founded with the aim of culture (1908) and writing many articles in this association's newspaper and defending that it would be wrong to make Kurdish people Turkish refutes that he is a Kurdish. It shows that he is a Kurdish-rooted, intellectual person who is strongly devoted himself to Ottoman idealism.The period in which Albania seperated from Ottoman Empaire reveals a real travma. Because this parting is a real blow for the Muslim Community. He sees it as a sample for the Arabic political movements.He gives importance to legislation but then he finds carrying a law more important than legislation. He thinks a cooperation providing with winning a vote of confidence among Sultan-Grand Vizier and Assembly is necessary. He objects to today's technocrat coalition goverment, because of its dangerous effects on carrying out the law.His effors to conceal the faults of cencorship and his objections to opposition party's demonstrations are his defects of his democracy understanding. However,his standing upwright against the threat of Halaskarân is worth to appreciating.In his opinion, existing Ayan Assembly another part of legislation is only meaningful -because of not depending on the aristocratic past- while laws being pirepared the needed calmness is because provided. Neverthless he warns that if Ayan Assembly has the right to select its own members and to give interpellation in Parliment, it will be the unique power.His suggestions not to last the parliment discussions are totally expert ideas. He identifies the methods which the opposition party's members applied for preventing the power's laws are out of democracy.He is strongly against to the efforts of repealing during Ahmet Muhtar Paşa Kabinet period again after the first repealing of parliment in January 1912. He eliminates the ideas of the life-span of the Assembly.He explains the necessary balance between assembly's interpellation right and goverments delaying right to answer. As interpellation is a method used for voting for trust he proposes as a light method "questioning method" to inspect the goverment.The problem which is about the changing of the 35. Matter the right of repealing the goverment is the most important subject of the power balance. The change in 1909 constitution ,this balance was ruined against the Parliment by İttihad and Terakki. In 1912 the proposal by İttihad and Terakki to rebuild this balance was strongly criticized by the opponents.Babanzâde accepts the need for a change in judgement. But he defends that is should be step by step. Although the courts are the only way to judge, managerial courts must exist to judge the officers for a while. Founding portable peace courts will make the solution the vulgar crimes faster. The number of law schools should be more in order to develop the judge's careers and there should be some objective criteria to improve on their careers and to prevent the effort deficiency.It is a condition for army and judge staff to be away from the policy. Providing that they can protect their esteem. Low-level officers' dealing with the policy is not wrong, otherwise political-power can be subsituted with local tyrants. The officer's union rights have disappeared today.