Küreselleşme sürecinde ulus-devletin sorgulanır hale gelmesi ve zayıflaması, bilgi teknolojileri ve iletişim ağlarının gelişimi ile birlikte şehirlerin ve yerel yönetimlerinin uluslararasılaşmasını doğurmuştur. Yerel yönetimler, yerel dış politikaları doğrultusunda şehir diplomasisi yürütmekte ve şehirlerinin çıkarlarını uluslararası alanda savundukları gibi şehirlerarası dayanışma sağlayarak küresel barışa ve sorunların çözümüne katkı sağlamaktadırlar. Şehir diplomasisi alanında Türkçe kaynak yetersizliği tez çalışmasının motivasyonel zeminini oluşturmaktadır ve tez çalışması şehir diplomasisi kavramı üzerinden kurgulanmıştır. Bu bağlamda tez çalışmasının amacı, şehir diplomasisinin kavramsal çerçevesini oluştururken şehirlerin diplomasi alanındaki potansiyel rollerini ortaya koymak ve İstanbul Büyükşehir Belediyesinin şehir diplomasisi alanındaki durumunu analiz etmektedir. Çalışmanın oluşturulmasında nitel araştırma yöntemi kullanılmış ve durum çalışması gerçekleştirilmiştir. Çalışma sırasında kavramsal çerçeve için yerli ve yabancı birincil ve ikincil yazılı kaynaklardan, İBB örneği için ise İBB meclis kararlarından ve arşiv verilerinden yararlanılmıştır. Bu tez çalışması sonunda, şehir diplomasisine kavramsal bir bakış sağlanmış; şehir diplomasisinin gelişimi, uygulama araçları ve boyutlarının neler olduğu ve Türkiye'nin en köklü ve büyük yerel yönetimi olan İstanbul Büyükşehir Belediyesinin şehir diplomasisi alanındaki faaliyetleri örnekleriyle incelenmiştir. İleriki çalışmalar ve geliştirmeler için öneriler sunulmuştur. --- In the process of globalization, the nation-state has begun to be questioned and weakened. That's led to the internationalization of cities and local governments along with the development of information technologies and communication networks. Local governments carry out diplomacy in accordance with their local foreign policies and contribute to the solution of global problems and peace-building by providing inter-city solidarity, as well as defending the interests of their cities internationally by a joint of city diplomacy. The lack of academic Turkish resources in the field of city diplomacy constitutes the motivational basis of the thesis study which is built on the concept of city diplomacy. In this context, the aim of the thesis study is to create the conceptual framework of city diplomacy, to reveal the potential roles of cities in the field of city diplomacy and to analyze the status of Istanbul Metropolitan Municipality in the field. The qualitative research method was used and the case study model was carried out in the thesis study. During the study, primary and secondary written sources were examined for the conceptual framework. IMM council decisions and archive data were utilized for the case study. In the conclusion, a conceptual overview of city diplomacy was provided; the development of city diplomacy, the tools, and dimensions of the application and the city diplomacy activities of Istanbul Metropolitan Municipality which is Turkey's oldest and largest local government, were scrutinized. Suggestions for future studies and potential improvements were offered.
Küreselleşme sürecinde ulus-devletin sorgulanır hale gelmesi ve zayıflaması, bilgi teknolojileri ve iletişim ağlarının gelişimi ile birlikte şehirlerin ve yerel yönetimlerinin uluslararasılaşmasını doğurmuştur. Yerel yönetimler, yerel dış politikaları doğrultusunda şehir diplomasisi yürütmekte ve şehirlerinin çıkarlarını uluslararası alanda savundukları gibi şehirlerarası dayanışma sağlayarak küresel barışa ve sorunların çözümüne katkı sağlamaktadırlar. Şehir diplomasisi alanında Türkçe kaynak yetersizliği tez çalışmasının motivasyonel zeminini oluşturmaktadır ve tez çalışması şehir diplomasisi kavramı üzerinden kurgulanmıştır. Bu bağlamda tez çalışmasının amacı, şehir diplomasisinin kavramsal çerçevesini oluştururken şehirlerin diplomasi alanındaki potansiyel rollerini ortaya koymak ve İstanbul Büyükşehir Belediyesinin şehir diplomasisi alanındaki durumunu analiz etmektedir. Çalışmanın oluşturulmasında nitel araştırma yöntemi kullanılmış ve durum çalışması gerçekleştirilmiştir. Çalışma sırasında kavramsal çerçeve için yerli ve yabancı birincil ve ikincil yazılı kaynaklardan, İBB örneği için ise İBB meclis kararlarından ve arşiv verilerinden yararlanılmıştır. Bu tez çalışması sonunda, şehir diplomasisine kavramsal bir bakış sağlanmış; şehir diplomasisinin gelişimi, uygulama araçları ve boyutlarının neler olduğu ve Türkiye'nin en köklü ve büyük yerel yönetimi olan İstanbul Büyükşehir Belediyesinin şehir diplomasisi alanındaki faaliyetleri örnekleriyle incelenmiştir. İleriki çalışmalar ve geliştirmeler için öneriler sunulmuştur. --- In the process of globalization, the nation-state has begun to be questioned and weakened. That's led to the internationalization of cities and local governments along with the development of information technologies and communication networks. Local governments carry out diplomacy in accordance with their local foreign policies and contribute to the solution of global problems and peace-building by providing inter-city solidarity, as well as defending the interests of their cities internationally by a joint of city diplomacy. The lack of academic Turkish resources in the field of city diplomacy constitutes the motivational basis of the thesis study which is built on the concept of city diplomacy. In this context, the aim of the thesis study is to create the conceptual framework of city diplomacy, to reveal the potential roles of cities in the field of city diplomacy and to analyze the status of Istanbul Metropolitan Municipality in the field. The qualitative research method was used and the case study model was carried out in the thesis study. During the study, primary and secondary written sources were examined for the conceptual framework. IMM council decisions and archive data were utilized for the case study. In the conclusion, a conceptual overview of city diplomacy was provided; the development of city diplomacy, the tools, and dimensions of the application and the city diplomacy activities of Istanbul Metropolitan Municipality which is Turkey's oldest and largest local government, were scrutinized. Suggestions for future studies and potential improvements were offered.
YÖK Tez No: 547757 ; Son dönemlerde adından sıkça söz edilen Cittaslow (yavaş şehir), küçük ve yaşanabilir kentler için bir yerel kalkınma modeli haline gelmiştir. Birliğe üye olmak isteyen kentler, belirlenmiş olan Cittaslow kriterlerini yerine getirerek yok olmakla karşı karşıya kalan kültürel değerlerine ve yerel özelliklerine sahip çıkabilme fırsatı bulabilmektedirler. Araştırmada Türkiye ve Avusturya'nın Yavaş Şehir olgusuna yaklaşımları karşılaştırılarak birliğe üye olan kentlerin kriterleri sağlama açısından farklılık gösterip göstermediği tespit edilmeye çalışılmıştır. Araştırmanın evrenini dünyadaki ve Türkiye'deki yavaş şehirler oluştururken, Cittaslow üyesi olan Seferihisar (Türkiye) ve Horn (Avusturya) ilçeleri örneklem olarak belirlenmiştir. Nitel araştırma yöntemlerinden görüşme tekniği uygulanarak veriler elde edilmiştir. Seferihisar (Türkiye) ve Horn' un (Avusturya) Cittaslow' dan (yavaş şehir) sorumlu yetkililer ile görüşmeler sağlanmıştır. Görüşme sorularını Cittaslow kriterleri oluşturmaktadır. Kriterler üzerinden Seferihisar'da ve Horn' da yapılan çalışmalar karşılaştırılmıştır. Araştırmada, Seferihisar'ın birliğe üye olma kararının ardından birçok kriteri yerine getirdiği ve üye olduktan sonra da çalışmalarına devam ederek dünyada örnek bir yavaş şehir olmayı hedeflediği gözlemlenmiştir. Horn' un Avrupa kenti olmasının vermiş olduğu avantajla birliğe üye olmadan öncede birçok kritere uygunluğu tespit edilmiştir. Birliğe üye olan bu iki kentin kriterlere uygunluğu, nüfusa, çevre koşullarına, iklime, gelişmişlik düzeyine göre farklılık gösterdiği tespit edilmiştir. ; Recently, the cittaslow (slow city) concept has been mentioned ubiquitously, which has become a development model for small and livable cities. The cities which desire to affiliate with this organization have chance to re-claim and sustain their cultural and local attributes, by fulfilling the necessities that the organization obliges. In this study, the understanding of the cittaslow notion in Turkey and Austria is collated, along with analyzing and determining the differences of the cities of countries that are the member of European Union. The research population is comprised of the slow cities in world and Turkey and the cittaslow cities of Seferihisar (Turkey) and Horn (Austria) are chosen to be the research samples. The data is collected by utilizing the qualitative interviewing research technique and interviews have been conducted with the cittaslow officers of Seferihisar and Horn. The questions of the interviews were comprised of the cittaslow criteria, which have been used to analyze the endeavors that the aforementioned cities achieved. As a finding of this study, it has been determined that Seferihisar has fulfilled many of the criteria after the decision process, and aimed to become one of the distinguished cities throughout the world. As Horn is already a member of European Union, it had achieved many of the cittaslow criteria. As result of this study, the compatibility of Seferihisar and Horn to the cittaslow criteria varies by population, environmental issues, climate and development level
ÖZET21. yüzyıl küreselleşme sürecinin etkisiyle dünya üzerinde şehirlerin yarıştığı, buna bağlı olarak yerel yönetimlerin güçlendiği ve işlevselliğini arttırdığı bir zaman dilimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Şehirlerarasındaki bu rekabet yerel yönetimleri uluslararası alanda faaliyet ve politika üretmeye yönlendirmiştir. Yerel yönetimlerin uluslararası faaliyetlerinin dünya üzerinde kabul görmüş en popüler hali kardeş şehir işbirlikleridir. Türkiye'nin en büyük belediyesi olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) de yarım asırdan fazla bir süredir kardeş şehir işbirlikleri kurmaktadır. İBB'nin bu ilişkilerini ulusal dış politika ile uyumlu ve dünyadaki uluslararası gelişmeler takibinde gerçekleştirdiği görülmektedir. İBB açısından 2000'lere kadar dünyadaki gelişmeleri takip eden bir görünüm gösteren kardeş şehir işbirliklerinin, özellikle 2005 sonrası dönemde ulusal dış politikayı destekleyen yerel dış politikalar üreten bir pozisyon aldığı anlaşılmaktadır. Bir taraftan Türkiye'nin Avrupa Birliği tam üyelik sürecinin etkisiyle Avrupa şehirleri ile kurulan işbirlikleri, diğer taraftan İslam ülkeleri ile sürdürülen ulusal dış politikanın takibinde kurulan işbirliklerinin, İBB'nin yerel dış politikasını şekillendirdiği anlaşılmaktadır. --- The 21st century is considered to be a period when all the cities across the world are in competition with one another as a result of globalization and accordingly, a period when the local governments have become more powerful and functional. Such competition between the cities led the local governments to play an active role in the international arena and develop policies. The most common and well accepted form of such international activities of the local governments is sister city cooperation. Istanbul Metropolitan Municipality (IMM), which is the largest municipality of Turkey, has established numerous sister city relations for more than half a century. IMM establishes such relations in line with the national foreign policy and the latest developments in the international arena. Until 2000s, the sister city cooperation that IMM developed followed the developments across the world; however, after 2005, IMM took a position where it produced local foreign policies that supported national foreign policy. In this context, IMM established cooperation with European cities as an outcome of Turkey's negotiation process for full membership to the European Union as well as with the cities from Islamic countries in parallel with the national foreign policy, which seems to have shaped the local foreign policy of IMM.
Social government approach has put new burdens on the government, that is, public management's service responsibilities have extended. This new paradigm has caused the growth in public budgets, which in turn, led to budget deficits. The government has sought new approaches in order to handle and cope with increased public works.The needs of cities that witnessed rapid growth and the people who live these cities have significantly increased and extended over the years. The existing management, resources and service techniques have been lagging behind and do not suffice the needs of cities and public. Therefore, new resources and techniques need to be explored. One and the foremost of these resources and techniques is so-called "privatization "The privatization has long been on the agenda of some western countries since 1970s. However, it is only since 1980s in our country that privatization started getting the public attention and has been on recent government agendas.Our focus on this research has been placed on the "privatization" subject, which is a technique employed by the municipalities in order to provide services to public better and more effective way. This dissertation consists of six chapters. In chapter 1, definition of public works, services, their features, and the way public services are provided with and by are explored.In chapter 2, development of municipality works and services, the concept of municipality organizations, today's municipalities' organizational structures and their audition are investigated.In chapter 3, privatization concept, theories and approaches on privatization, different privatization techniques along with the causes that led to privatization issues have been scratched off. In chapter 4, recent privatization examples and applications are presented. Under this subtitle, privatization applications that have been undertaken in USA, UK and Germany are presented.In chapter 5, privatization of municipalities' services and a privatization application in Metropolitan City of Bursa are touched upon.In the last chapter, the outcomes of privatization and possible problems that may arise after privatization issues are argued and evaluated.
Küresel rekabet ve küresel entegrasyon süreci pek çok ülkenin ekonomik kalkınma politikaları konusundaki paradigmalarında değişime yol açmıştır. Ülkelerin uluslar arası ekonomiye katılımı ve dünya ekonomisine açılımı, rekabet üstünlüğü geliştirecek işbirliği sistemlerine gidişi hızlandırırken, bu gelişimde en fazla odaklanılan olgu yabancı sermaye olmuştur. Türkiye'nin uluslararası platformlardaki avantajlarına rağmen, ülkeye çektiği yabancı sermayenin çok alt düzeylerde kaldığı da bir gerçektir. Halbuki Türkiye'nin dünyada büyük miktarlara ulaşan doğrudan yabancı yatırımlar açısından avantajlı konumunu değerlendirebilmesi, ülkenin geleneksel kalkınma engellerini de aşmasında yardımcı olacaktır. Bu makale, son yıllarda önemli gelişmeler gösteren illerde yapılan ampirik bir çalışma aracılığıyla, yabancı sermayenin büyük potansiyelinden yararlanma konusundaki engelleri iller bazında ortaya koymayı amaçlamıştır. Varılan sonuç, doğrudan yabancı sermaye yatırımları konusundaki çekinme ve çekincelerin büyük oranda yanlış anlama ve bilgi eksikliğinden kaynaklandığı yönündedir. Türkiye'nin ve Türkiye'deki KOBİ'lerin mevcut yapısal özelliklerinden kaynaklanan engelleri aşması durumunda, dünyadaki pek çok ülkenin yabancı sermayeden sağladığı yarardan ülkemizin de pay alması mümkün olacaktır. ; The process of global competition and global integration has changed paradigms about economic development policies of many countries. As involvement of countries into the international economy and openness of their economies accelerate movement towards co-operation systems, which improves competitive advantage vis-à vis other countries, foreign capital has become the most important fact in this development. Despite Turkey's advantages in the international platforms, the level of foreign capital attracted to the country has been so low and unsatisfactory. Whereas, Turkey's success in using her advantages and attracting foreign investment can help Turkey to overcome her longstanding development problems. The purpose of this article, based on empirical study is to reveal the obstacles in front of selected cities which have the desire to benefit from foreign capital. The result shows that refraining from, or being hesitant/apprehensive about direct foreign investment is due to misunderstanding and lack of information. If Turkey and SME (KOBI) can overcome obstacles that are caused by structural reasons, then it will be possible for Turkey to benefit from direct foreign investment.
Küresel rekabet ve küresel entegrasyon süreci pek çok ülkenin ekonomik kalkınma politikaları konusundaki paradigmalarında değişime yol açmıştır. Ülkelerin uluslar arası ekonomiye katılımı ve dünya ekonomisine açılımı, rekabet üstünlüğü geliştirecek işbirliği sistemlerine gidişi hızlandırırken, bu gelişimde en fazla odaklanılan olgu yabancı sermaye olmuştur. Türkiye'nin uluslararası platformlardaki avantajlarına rağmen, ülkeye çektiği yabancı sermayenin çok alt düzeylerde kaldığı da bir gerçektir. Halbuki Türkiye'nin dünyada büyük miktarlara ulaşan doğrudan yabancı yatırımlar açısından avantajlı konumunu değerlendirebilmesi, ülkenin geleneksel kalkınma engellerini de aşmasında yardımcı olacaktır. Bu makale, son yıllarda önemli gelişmeler gösteren illerde yapılan ampirik bir çalışma aracılığıyla, yabancı sermayenin büyük potansiyelinden yararlanma konusundaki engelleri iller bazında ortaya koymayı amaçlamıştır. Varılan sonuç, doğrudan yabancı sermaye yatırımları konusundaki çekinme ve çekincelerin büyük oranda yanlış anlama ve bilgi eksikliğinden kaynaklandığı yönündedir. Türkiye'nin ve Türkiye'deki KOBİ'lerin mevcut yapısal özelliklerinden kaynaklanan engelleri aşması durumunda, dünyadaki pek çok ülkenin yabancı sermayeden sağladığı yarardan ülkemizin de pay alması mümkün olacaktır. ; The process of global competition and global integration has changed paradigms about economic development policies of many countries. As involvement of countries into the international economy and openness of their economies accelerate movement towards co-operation systems, which improves competitive advantage vis-à vis other countries, foreign capital has become the most important fact in this development. Despite Turkey's advantages in the international platforms, the level of foreign capital attracted to the country has been so low and unsatisfactory. Whereas, Turkey's success in using her advantages and attracting foreign investment can help Turkey to overcome her longstanding development problems. The purpose of this article, based on empirical study is to reveal the obstacles in front of selected cities which have the desire to benefit from foreign capital. The result shows that refraining from, or being hesitant/apprehensive about direct foreign investment is due to misunderstanding and lack of information. If Turkey and SME (KOBI) can overcome obstacles that are caused by structural reasons, then it will be possible for Turkey to benefit from direct foreign investment.
Demokrat Parti, 14 Mayıs 1950 genel seçimi ile Cumhuriyet Halk Partisi iktidarına son vermiş ve 27 Mayıs 1960 darbesine kadar iktidarda kalmıştır. Cumhuriyet tarihi dikkate alındığında 10 yıl gibi uzun bir süreyi içine alan bu dönemde yapılan tüm seçimleri DP kazanmıştır. DP'nin güçlü olduğu kentlerin başında gelen Konya, DP iktidarında İstanbul, Ankara ve İzmir'den sonra en fazla milletvekili çıkaran ildir. Bu nedenle Konya başta DP ve CHP olmak üzere siyasi partilerin önem verdiği illerden biridir. Bu çalışmada 9, 10 ve 11. dönemlerde seçilen Konya milletvekilleri ile bu milletvekillerinin Meclis'te temsil ettikleri şehirle ilgili faaliyetleri ele alınmıştır. ; Democratic Party put an end to the power of the Republican People's Party with the general election of 14 May 1950 and remained in power until the coup of 27 May 1960. DP won all the elections held during this period, which lasted 10 years, a long time considering the history of the Republic. Konya, which was one of the most important cities where DP was strong, was the city having the highest number of deputies in DP power period, except for Istanbul, Ankara and Izmir. Therefore, Konya was one of the cities where political parties, especially DP and RPP attached importance. In this study, Konya deputies elected in the 9th, 10th and 11th periods and their activities related to the city they represent in the Parliament are discussed.
yönetim yapısı ve bu yönetim yapısı çerçevesinde yerel yönetimlerinin değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Böyle bir incelemeye geçilmeden önce hem demokrasi hem de yerel yönetimler açısından zengin tarihi tecrübesi bulunan Türkiye'nin yerel yönetim sistemi incelenmekte, sonrasında ise Türkmenistan'ın genel yönetim yapısı ve yerel yönetimleri anlatılmakta ve bu bilgiler ı?ığında Türkmenistan ile Türkiye'nin yerel yönetim sisteminin kar?ıla?tırılması yapılmaktadır. Böyle bir kar?ıla?tırma, hem genel yönetim hem de yerel yönetimler olarak her iki ülkenin farklılıklarını ve benzerliklerini ortaya koymakta, her iki ülkenin yerel yönetimler konusundaki tecrübesi aydınlatılmakta ve demokrasinin önemli kurumlarından olan yerel yönetimlerin daha da geli?tirilmesi açısından her iki ülkenin birbirlerinin tecrübelerinden faydalanabilmesinin yolu aranmaktadır. Günümüzde birçok ülkenin yönetimi, merkezden yönetim ve yerinden yönetim ilkelerine göre düzenlenmektedir. Kamu hizmetlerinin tek bir merkezden v yönetilmesine merkezden yönetim denirken yerinden yönetim ise kamu hizmetlerinin merkez hiyerar?isi dı?ındaki kamu tüzel ki?iliklerince görülmesidir. Devletler merkezden yönetimle kamu hizmetlerini görmede yeterli olamamalarından dolayı tarihsel geli?im içerisinde yerel bazdaki hizmetleri görmek ve yerel halkın mü?terek ihtiyaçlarını gidermeye yönelik, merkezi idare te?kilatından ayrı olarak ama yine de merkezi idare tarafından denetlenen kamu tüzel kurulu?ları kurma yoluna gitmi?lerdir. Dolayısıyla zaman içerisinde devletler hem merkezden yönetim te?kilatına hem de yerinden yönetim te?kilatına sahip olmu?lardır. Yani yönetim sistemleri karma yönetim sistemine dönü?mü? ve böyle bir karma yönetim sistemi de günümüzde birçok ülke tarafından benimsenmi?tir. Türkiye'nin yerel yönetim kurumlarını il özel idareleri, belediyeler ve köy yönetimleri olu?turmaktadır. Büyük yerle?im yerleri içinde özel yönetimler getirilebilmekte ve büyük?ehir belediyeleri böyle bir düzenlemenin sonucudurlar. Türkiye'de bu mahalli idare kurumlarının her biri için ayrı kanun kabul edilmi?tir ve bu kanunlarda kurulu?ları, görevleri, organları, te?kilatları ve diğer açılardan düzenlenmi?lerdir. Türkmenistan'ın Anayasasında öngörülen ba?lıca yerel yönetim kurulu?u belediyelerdir. Türkmenistan'ın Anayasasının 16. maddesine göre Türkmenistan'ın mülki yönetim bölümleri illerden, il statüsünde olan ?ehirlerden, ilçelerden, ilçe statüsünde olan ?ehirlerden, ilçedeki ?ehirlerden, kasabalar ve genge?liklerden olu?maktadır. ?ller, il statüsü olan ?ehir, ilçeler, ilçe statüsü olan ?ehirler düzeyinde mahalli hizmetler yetki geni?liği ilkesine göre kurulan valilikler tarafından yerine getirilir. Belediyeler; ilçedeki ?ehirler, kasabalar ve genge?liklerde kurulur. Genge?likler bir veya birkaç köyün birle?mesinden olu?ur. Türkiye'deki il özel idarelerine benzer ve yerinden yönetim ilkesine göre kurulan herhangi bir kurulu? Türkmenistan'da bulunmamaktadır. Türkmenistan'da köy yönetimleri için de ayrı bir kanun düzenlenmemi?tir. Dolayısıyla Türkmenistan'ın yerel yönetim sistemi belediyelerden olu?ur. Büyük yerle?im yerleri için özel yönetim ?ekli olan büyük ?ehir belediyeciliği de Türkmenistan'da bulunmaz. Büyük?ehir belediyeciliğine benzer olan ?ehir valilikleri bulunur. Nüfusu otuz binin üzerinde olan ?ehirlere ilçe statüsü verilir ve bu ?ehirlerin valilikleri bulunur. Türkmenistan'da belediyeler genge?liklerde, nüfusları iki binin üzerinde olankasabalarda ve nüfusları sekiz binin üzerinde olan ilçedeki ?ehirlerde kurulurlar ve sınırları da bu mülki bölümlerin sınırlarından olu?ur. Türkmenistan'da belediye ba?kanları hem merkezi hükümetin temsilcisi hem de yerel yönetim kurulu?u olan belediyenin ba?ıdır. Merkezi hükümetin temsilcisi olmasından dolayı valiye kar?ı sorumludur. Belediye ba?kanı, belediye meclisi üyeleri arasından belediye meclisi tarafından seçilir. Türkiye'deki gibi doğrudan halk tarafından seçilmemektedir. ; In this study it is aimed to analyze general administrative structure and the local governments within the general administrative structure of Turkmenistan, one of the CIS countries, which have gained independence after collapsing of USSR and which are in transition period from the remnants of socialism and totalitarianism to democracy. Before such an analysis, the local governments in Turkey which has rich historical experience of democracy and local governments are studied, and then Turkmenistan?s general administrative structure and local governments are discussed and in the light of these discussions local governments of Turkey and Turkmenistan are compared. Such a comparison gives differences and similarities of countries from the standpoint of general administration and local governments and the local government experience of both countries are enlightened and the way of benefiting from both countries? local government experience from the standpoint of improving local governments as one of the important institutions of democracy is sought. In our days many countries are governed with principles of centralization and decentralization. In centralization public services are governed from one center and in decentralization the public services are rendered by public corporations out of the viii center hierarchy. States have established public corporations separate from central government organization hierarchy, but nevertheless controlled by the central government in order to render local services and to meet local needs of local people within the historical development due to the insufficiency of the centralization for rendering public services. Therefore the states had both central and local government organizations within time. Namely, government systems have been transformed into mixed system of government and such a mixed system of government is adopted by many countries. Turkey?s local government institutions are special provincial administrations, municipalities and village administrations. Special administrations can be established for large settlement places and metropolitan municipalities are the result of such arrangements. In Turkey a separate law was passed for each of these local government forms, and their foundation, duties, organs, organizations and other issues related with them are subject to these laws. The main local government form foreseen in the Constitution of Turkmenistan is municipalities. In accordance with 16th Article of the Constitution of Turkmenistan the civilian administration divisions are consisted of provinces, cities with status of provinces, counties, cities with status of counties, cities in counties, towns and gengeshliks. Local services in the level of provinces, cities with status of counties, counties are rendered by governorships established based on the rule of delegation of authorities. Municipalities are established in the cities in counties, towns and gengeshliks. Gengeshliks are formed by the union of one or more villages. There aren?t any institutions like special provincial administrations in Turkey and which are established based on decentralization. Moreover, there is no special act passed for village administrations in Turkmenistan. Therefore, the local government system of Turkmenistan is mainly consisted of municipalities. Special government forms like metropolitan municipalities also do not exist in Turkmenistan. Instead, there exist city governorships similar to metropolitan municipalities. Cities with population more than thirty thousand people gain the county status and such cities are governed by city governorships. Municipalities in Turkmenistan are established in gengeshliks, towns with population more than two thousand people and in cities within counties and their boundaries are the boundaries of related civil administration divisions. In Turkmenistan mayors are representatives of the central government and the also the head of the municipality, the local government. Mayors are responsible to governor by their duty as representatives of central government. Mayor is elected by municipal council among the members of the municipal council. They are not elected by the people directly like in Turkey.
20. yüzyıl boyunca uluslararası ilişkilerde uluslararası düzeyde en önemli aktör olarak kabul edilen devletin yanında 21. yüzyılda yerel yönetimler de etkin rol almaya başlamıştır. Yerel yönetimlerin, diğer ülkelerde merkezi yönetim politikalarından bağımsız bir şekilde sürdürdüğü uygulamalar, yerel yönetimlerin dış politikasını yani yerel dış politikayı oluşturur. Yerel dış politikanın bir kolu olan kardeş şehircilik kavramı ise şehirlerin birbiriyle temsilcileri aracılığıyla ilişkiler kurması ve şehirler arasında insan, bilgi ve deneyim alışverişi gerçekleşmeye başlamasıyla ortaya çıkmıştır. Bu çalışma, Filistin Ulusal Yönetimi'ndeki yerel yönetimlerin yerel dış politikasının ve kardeş şehir ilişkilerinin sürekliliğini, kardeş şehir ilişkisi kurmasının arkasında yatan sebepleri ve kardeş şehir ilişkisinde yer alan iş birliği türünü araştırmayı ve liberalizmin temelinde yer alan küresellik çerçevesinde Filistin'in dahil olduğu yerel dış politika ve kardeş şehirciliğin barış kültürüne katkıda bulunup bulunmadığı sorusuna yanıt aramayı amaçlamaktadır. Çalışmada, Filistin topraklarındaki yerel yönetimlerin ve yerel seçimlerin geçmişinden ve yerel yönetim birimlerinden bahsedilmiştir ve Filistin Ulusal Yönetimi'ndeki yerel yönetimlerin yerel dış politikası incelenmiş ve şehirlerin kardeş şehir faaliyetleri analiz edilmiştir. Bir kısmı İsrail kontrolünde bir devlet olan Filistin Ulusal Yönetimi'nin, çağın gerektirdiklerine uyarak bir yerel dış politikaya sahip olduğu ve kardeş şehir ilişkilerinin sürekliliği olduğu sonucuna varılmıştır. --- In addition to the state, which was accepted as the most important actor at the international level during the 20th century, local governments started to take an active role in the 21st century. The practices that local governments carry out independently from central government policies in other countries form the foreign policy of local governments, that is local foreign policy. The concept of town twinning, which is a branch of local foreign policy, emerged when the cities enter into relations with each other through their representatives and exchange of information, people and experience began between the cities. This study aims to investigate the continuity of local foreign policy and sister city relations of local government units in the Palestinian National Authority, the reasons behind establishing a sister city relationship and the type of cooperation in the twin city relationship and seek an answer to the question of whether local foreign policy and town twinning in the framework of globalism, which is on the basis of liberalism, that Palestine involved with, contributes to the culture of peace. In the study, the history of local governments and local election in Palestinian territories and local government units were mentioned and the local foreign policy of local government units in the Palestinian National Authority is examined and sister city activities of the cities are analyzed. It was concluded that the Palestinian National Authority, some of which was a state under the control of Israel, had a local foreign policy and the continuity of its sister city relations by meeting the requirements of the era.
ÖZETDünya genelinde insanların çoğu kentlerde yaşamaktadır. Bu durumun sonucunda yoksulluk kırdan kente taşınmıştır. Kentlere özgü ortaya çıkan bu yoksulluk türüne "kentsel yoksulluk" adı verilmiştir. Dünya'daki tüm ülkelerin mücadele etmek zorunda kaldığı yoksulluk sorununa karşı merkezi yönetimler, yerel yönetimler, ulusal ve uluslararası ölçekte hizmet veren sivil toplum kuruluşları bu konuda çalışmalarını sürdürmektedir.Çalışmanın ilk bölümünde yoksulluk, kavramsal çerçeve içinde ele alınmış; yoksulluk türleri, yoksulluğa neden olan faktörler ve yoksulluk yaklaşımları açıklanmıştır. İkinci bölümde Dünya'da ve Türkiye'de yaşanan yoksulluk ile yoksullukla mücadele yöntemleri incelenmiştir. Üçüncü bölümde ise kentsel yoksulla mücadele yöntemleri Bursa kenti ölçeğinde değerlendirilmiştir. Örnek çalışma olarak Bursa'nın seçilme sebepleri şöyledir: Kent, 1950' lerden itibaren hem ülke içinden hem ülke dışından göç almaktadır. Böylece, günümüzde Türkiye'nin 4. büyük kenti olarak önemli bir ticaret ve sanayi merkezi haline gelmiştir. Kentin, tarihsel süreçte var olan kentsel yoksullukla mücadelesi hakkında yapılan çalışmaların azlığı, çalışmanın bu alanda yararlı olacağını düşündürmüştür.ABSTRACTMost people in the World, live in cities. As a result of this situation, poverty has moved from the rural to the urban. The poverty special to cities has been called as "urban poverty". Against the poverty problem that all countries in the world have to combat with, central governments, local governments, nongovernmental organizations serving nationally and internationally are continuing their activities on this issue.In the first chapter of the study, poverty is addressed in a conceptual framework; poverty types, and factors and approaches of poverty are explained. In the second chapter, poverty, and methods of combating poverty taking place on the World and in Turkey, have been examined. In the third chapter, the methods of combating urban poverty were evaluated at the Bursa city scale. The reasons for choosing Bursa, as a case study, are as follows: Since 1950, the city has allow immigration both from within the country and from abroad. So today, Bursa has become an important commercial and industrial center as the 4th largest city in Turkey. The lack of studies on the combating the urban poverty of the city in the historical process, suggests that the study will benefit on the area.
Cumhuriyet'in ilanından günümüze, Türkiye'de yabancı nüfusun coğrafi bir analizinin sunulduğu bu makalede, Genel Nüfus Sayımları ve Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi'nden elde edilen yabancı nüfus verilerinden hareketle yabancı nüfusun ülkemizdeki zamansal ve mekânsal dağılımının belirlenmesi amaçlamaktadır. "Yabancı nüfus" ifadesi ile Türkiye sınırları içinde yaşayan ancak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan kişiler kast edilmektedir. Söz konusu nüfusa dair istatistiksel verilerin düzenli ve tutarlı olmamasından ötürü, bu konuda net bir portre çizmek oldukça güçtür. Çalışmamızda, nüfus sayımlarından ve adrese dayalı nüfus kayıt sisteminden derlenen "vatandaşlık" temelli yabancı nüfus verisi temelinde, yabancı nüfus miktarının zamansal gelişimi ve mekânsal dağılımı dönemlere ayrılarak incelenmiş ve haritalanmıştır. Yabancı nüfusun, daha ayrıntılı verilerin elde edilebildiği 2008 yılı sonrasındaki görünümüne ilişkin olarak ise mekânsal analizler yapılmıştır. Uluslararası göçlere bağlı olarak Türkiye'de yabancı nüfusun Cumhuriyet'in başlarından itibaren önce azalma, özellikle 1980'lerle birlikte ise artış gösteren iki farklı eğilim sergilediği saptanmıştır. 1950'li yıllara kadar ağırlıklı olarak başta İstanbul olmak üzere büyükşehirlerde yoğunlaşan yabancı nüfus, 1980'lerle birlikte Ege ve Akdeniz kıyılarına, 2000'li yıllarda ise ülke genelinde iç kesimlere doğru gidererek genişleyen bir yayılış alanına sahip hale gelmiştir. Türkiye'ye yönelen farklı göç hareketlerine ve değişen uluslararası siyasal konjonktüre göre, yabancı nüfusun ülke içindeki coğrafi dağılışının farklı ölçeklerde, farklı mekânsal dokular ortaya çıkardığı anlaşılmaktadır ve köken ülkeler giderek çeşitlenmektedir. Yabancı nüfus miktarında 2000'li yıllarla birlikte gözlenen kayda değer artışlar yoluyla, ülke içindeki dağılışta farklılaşan örüntüler ortaya çıkmıştır. Göçler yoluyla yabancı nüfusun Türkiye'de daha önce hiç olmadığı kadar artan görünürlüğü ve beraberinde getirdiği sosyo-kültürel etkileşim ve deneyimler, toplumsal güçlükleri beraberinde getirmekte ve bir arada yaşama dair politikalar geliştirilmesini gerekli kılmaktadır. ; In this article, a geographic analysis of foreign population in Turkey presented. Based on the data from General Population Census and the national Address-based Population Registration System, it aims at outlining the temporal and spatial change of the foreigner in Turkey. Foreign population in this study refers to the people who officially reside in Turkey without Turkish citizenship. Due to the lack of long term, regular and coherent statistical data, it is rather hard to portray the spatio-temporal development of foreign population in Turkey. the paper presents the development of the foreign population in Turkey in different periods. Relatively detailed statistical data available after the year 2008 allowed us to perform spatial analysis. Both emigration and immigration flows with diverse motives resulted in the considerable decline in the amount of the foreign population during the first decades of the Turkish Republic however a striking increase especially with the 1980s. Istanbul and the other two big cities of Turkey, Ankara and Izmir, were the major cities where the foreign population primarily intensified until 1950s. With the 1980s, there was an expansion towards the Mediterranean and Aegean coastal zone, so called the Turkish Riviera. Besides the concentration in the big cities and coastal zones, there has been a growing expansion towards the continental provinces and districts during 2000s. Diverse spatial patterns at different geographical scales are observed in the way how the foreign population is distributed across Turkey. There is an increasing diversification of origin countries. the unignorably increasing visibility of the foreign population in Turkish society through immigration flows and related social challenges require the development of peaceful co-existence policies.
Cumhuriyet'in ilanından günümüze, Türkiye'de yabancı nüfusun coğrafi bir analizinin sunulduğu bu makalede, Genel Nüfus Sayımları ve Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi'nden elde edilen yabancı nüfus verilerinden hareketle yabancı nüfusun ülkemizdeki zamansal ve mekânsal dağılımının belirlenmesi amaçlamaktadır. "Yabancı nüfus" ifadesi ile Türkiye sınırları içinde yaşayan ancak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan kişiler kast edilmektedir. Söz konusu nüfusa dair istatistiksel verilerin düzenli ve tutarlı olmamasından ötürü, bu konuda net bir portre çizmek oldukça güçtür. Çalışmamızda, nüfus sayımlarından ve adrese dayalı nüfus kayıt sisteminden derlenen "vatandaşlık" temelli yabancı nüfus verisi temelinde, yabancı nüfus miktarının zamansal gelişimi ve mekânsal dağılımı dönemlere ayrılarak incelenmiş ve haritalanmıştır. Yabancı nüfusun, daha ayrıntılı verilerin elde edilebildiği 2008 yılı sonrasındaki görünümüne ilişkin olarak ise mekânsal analizler yapılmıştır. Uluslararası göçlere bağlı olarak Türkiye'de yabancı nüfusun Cumhuriyet'in başlarından itibaren önce azalma, özellikle 1980'lerle birlikte ise artış gösteren iki farklı eğilim sergilediği saptanmıştır. 1950'li yıllara kadar ağırlıklı olarak başta İstanbul olmak üzere büyükşehirlerde yoğunlaşan yabancı nüfus, 1980'lerle birlikte Ege ve Akdeniz kıyılarına, 2000'li yıllarda ise ülke genelinde iç kesimlere doğru gidererek genişleyen bir yayılış alanına sahip hale gelmiştir. Türkiye'ye yönelen farklı göç hareketlerine ve değişen uluslararası siyasal konjonktüre göre, yabancı nüfusun ülke içindeki coğrafi dağılışının farklı ölçeklerde, farklı mekânsal dokular ortaya çıkardığı anlaşılmaktadır ve köken ülkeler giderek çeşitlenmektedir. Yabancı nüfus miktarında 2000'li yıllarla birlikte gözlenen kayda değer artışlar yoluyla, ülke içindeki dağılışta farklılaşan örüntüler ortaya çıkmıştır. Göçler yoluyla yabancı nüfusun Türkiye'de daha önce hiç olmadığı kadar artan görünürlüğü ve beraberinde getirdiği sosyo-kültürel etkileşim ve deneyimler, toplumsal güçlükleri beraberinde getirmekte ve bir arada yaşama dair politikalar geliştirilmesini gerekli kılmaktadır. ; In this article, a geographic analysis of foreign population in Turkey presented. Based on the data from General Population Census and the national Address-based Population Registration System, it aims at outlining the temporal and spatial change of the foreigner in Turkey. Foreign population in this study refers to the people who officially reside in Turkey without Turkish citizenship. Due to the lack of long term, regular and coherent statistical data, it is rather hard to portray the spatio-temporal development of foreign population in Turkey. The paper presents the development of the foreign population in Turkey in different periods. Relatively detailed statistical data available after the year 2008 allowed us to perform spatial analysis. Both emigration and immigration flows with diverse motives resulted in the considerable decline in the amount of the foreign population during the first decades of the Turkish Republic however a striking increase especially with the 1980s. Istanbul and the other two big cities of Turkey, Ankara and Izmir, were the major cities where the foreign population primarily intensified until 1950s. With the 1980s, there was an expansion towards the Mediterranean and Aegean coastal zone, so called the Turkish Riviera. Besides the concentration in the big cities and coastal zones, there has been a growing expansion towards the continental provinces and districts during 2000s. Diverse spatial patterns at different geographical scales are observed in the way how the foreign population is distributed across Turkey. There is an increasing diversification of origin countries. The unignorably increasing visibility of the foreign population in Turkish society through immigration flows and related social challenges require the development of peaceful co-existence policies.
Elections provide a basis for the democratic system. Voters choose political party/parties to be given the authority to manage with the elections. In this process, some features of the voters can be a determining factor about which political party to be voted during the period of election. The present study analyzed the effect of the rate of voter population high school that graduated from a high school or a university, per capita income ($) of voters, the rate of unemployment and the rate of voters that live in a city on the total vote rate of represented and unrrepresentted political parties that participted in nine public parlemanter elections took place between 1987-2015, at the level of cities in Turkey. Based on this review, it was determinend that the proportion of voters having an educationat a high school or a higher education institution was effective on the votes of some political parties in the elections held in 1991, 1999, 2002, 2007, and on June 2015 and on November 2015. It was seen that the unemployment rate and income percapita were determined as effective over the votes of some political parties in all periods of the elections. The percentage of voters living in cities was defined as effective over vote percentage of some parties in 1987, 1991, 1995, 1999, 2002 and 2007 parlemanter elections. ; Demokratik sistemlerin temelini seçimler oluşturmaktadır. Seçimlerle, seçmen yönetme yetkisini vereceği siyasi partiyi/partileri belirler. Bu süreçte seçmenlerin, seçim dönemlerinde oy vereceği siyasi partiyi belirlemesinde, seçmenlerin bazı özellikleri belirleyici olabilmektedir. Bu çalışmada, Türkiye'de iller düzeyinde, 1987-2015 yılları arasında yapılmış olan dokuz milletvekili genel seçimlerinde, mecliste temsil edilen siyasi partilerin ve mecliste temsil edilemeyen siyasi partilerin toplam oy oranları üzerinde; lise ve üzeri eğitimli seçmen nüfus oranının, kişi başına düşen milli gelirin ($), işsizlik oranı ve kentte yaşayan seçmen nüfus oranının etkisi incelenmiştir. Bu inceleme sonucunda; lise ve üzeri eğitimli seçmen nüfus oranının; 1991, 1999, 2002, 2007 ve Haziran 2015 ve Kasım 2015 dönemi seçimlerinde bazı siyasi partilerin oyları üzerinde etkili olduğu belirlenmiştir. Kişi başına düşen milli gelirin ($) ve işsizlik oranının, bütün seçim dönemlerinde bazı siyasi partilerin oy oranları üzerinde etkili olduğu görülmüştür. Kentte yaşayan seçmen nüfus oranının, 1987, 1991, 1995, 1999, 2002, 2007 yılı milletvekili genel seçimlerinde bazı siyasi partilerin oyları üzerinde etkili olduğu belirlenmiştir.
ÖZETİSTANBUL VE ST. PETERSBURG'UN YÖNETİM YAPISI ÜZERİNE KARŞILAŞTIRMALI BİR İNCELEMETürkiye ve Rusya arasında, komşuluk ilişkilerine dayanan başta siyasi, tarihi, kültürel, ekonomik, sosyolojik ve daha birçok sahadaki yakınlıktan söz etmek mümkündür. Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkilere katkı sağlaması noktasında, akademik araştırmaların ne kadar büyük bir öneme haiz olduğu herkesçe malumdur. Özellikle şehir, şehircilik, şehir yönetimi vb. konulardaki karşılaştırmalı çalışmaların yetersizliği bu incelemenin yapılmasına zemin oluşturmuştur. Bu bağlamda, "İstanbul ve St. Petersburg'un Yönetim Yapısı Üzerine Karşılaştırmalı Bir İnceleme" başlıklı bu çalışmada, iki farklı merkezi yönetim kültüründen gelen İstanbul ve St. Petersburg şehirlerinin metropoliten şehir yönetimi ve şehircilik anlamındaki yönetim yapılarının rolü karşılaştırılmalı bir bakış açısıyla ele alınmıştır. Beş bölümden oluşan çalışmada, her iki şehir arasındaki benzerlik ve farklılıklar ortaya konulmaya çalışılmıştır. Ayrıca, İstanbul ve St. Petersburg şehirlerinin yönetim yapılarının doğru bir şekilde karşılaştırılması noktasında, New York, São Paulo, Londra, Kahire ve Tokyo şehirlerinin yönetim yapısı da çalışmaya konu edinilmiştir. Çalışmada ayrıca, konu hakkında yazılan kitap, bilimsel çalışma, makale, kanun, yönetmelik, belediyelerin resmi internet siteleri ve kişisel değerlendirmelerden istifade edilmiştir. ABSTRACTA COMPARATIVE STUDY ON THE ADMINISTRATIVE STRUCTURE OF ISTANBUL AND ST. PETERSBURG It is possible to mention about chiefly the political, historical, cultural, economical, sociological closeness and in many more fields which are based on the neighboring relationships between Russia and Turkey. It is known by everyone how important the academic studies are in terms of contributing to the relationships between Turkey and Russia. In particular, the insufficiency of the comparative studies such as city, city government, urbanization etc. has established a foundation to the investigation of these kind of studies. In this scope, with in this study that is called "A Comparative Study On The Administrative Structure Of Istanbul and St. Petersburg" coming from two different central governing cultures, the role of the administrative structures of those cities have been examined in terms of the metropolitan city governing and urbanization. The similarities and differences have been put forward in this study consisting of five parts. On top of that, New York, São Paulo, London, Cairo and Tokyo cities administrative structures have also been included in the study to be able to the correct comparison of the administrative structures of Istanbul and St. Petersburg. Moreover, in this study, lots of books, scientific researches, articles, laws, instructions, some municipalities official web-sites and personal evaluations have been utilized related to the topic.