İstanbul tüketicisinin perakende alışveriş alışkanlıkları
In: İstanbul Ticaret Odası 1991,17
5 Ergebnisse
Sortierung:
In: İstanbul Ticaret Odası 1991,17
In: Siyaset, ekonomi ve yönetim araştırmaları dergisi: Research journal of politics, economics and management
ISSN: 2147-6071
Bu çalışmanın amacı Türkiye'de birincil enerji kaynakları olan petrol, kömür ve doğal gaz değişkenlerinin tüketimine gelen şokların kalıcı mı geçici mi olduğunu araştırmaktır. Enerji'nin bir hayat kaynağı oluşu ve her ekonomi düzeyi için önem arz etmesinden dolayı konu üzerine çalışma yapmayı teşvik etmektedir. Değişkenlerimizin verileri Amerika Birleşik Devletleri Enerji Bilgi İdaresinden (EİA) alınmıştır. Doğal gaz tüketimi verisi 1982-2019 dönemini kapsarken petrol ve kömür tüketimi verileri 1971-2019 dönemini kapsamaktadır. Değişkenler için ilgili dönemlerde şokların kalıcı mı geçici mi olduğu Fourier Augmented Dickey Fuller (FADF) birim kök testi ve Fourier Kwiatkowski-Phillips-Schmidt-Shin (FKPSS) durağanlık testi ile analiz edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre doğal gaz, petrol ve kömür tüketimine gelen şokların kalıcı olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Bu bulgular bize ülkemizde doğal gaz, kömür ve petrol tüketiminde çalışmaların gözden geçirilip iyileştirici yönde çalışmalar yapılması gerektiğini göstermektedir. Analiz sonuçlarına göre doğal gaz, petrol ve kömür tüketimi serilerinin birim köklü olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Bu da tüketime gelen şokların kalıcı olduğu bilgisini vermektedir.
In: Siyaset, ekonomi ve yönetim araştırmaları dergisi: Research journal of politics, economics and management
ISSN: 2147-6071
Bu çalışmada, Türkiye için 1995 – 2019 yıllarını kapsayan dönemde ekonomik büyüme, ekonomik karmaşıklık ve yenilenebilir enerji tüketimi ile CO2 emisyonu ilişkisi analiz edilerek, ekonomik karmaşıklık ve CO2 emisyonu ilişkisinin Çevresel Kuznets Eğrisi (ÇKE) hipotezi bağlamında incelenmesi amaçlanmaktadır. Çalışma kapsamında analizlerde ARDL (Autoregressive Distributed Lag Bound Test) sınır testi yönteminden yararlanılmıştır. Elde edilen bulgular çerçevesinde ekonomik karmaşıklık kapsamında ÇKE hipotezinin geçerli olmadığı ve ekonomik karmaşıklığın hem kısa hem uzun dönemde CO2 emisyonu üzerinde pozitif etkili olduğu görülmektedir. Ayrıca çalışmada ekonomik büyümenin CO2 emisyonunu artırdığı, yenilenebilir enerji tüketiminin ise CO2 emisyonunu azalttığı sonuçlarına ulaşılmıştır. Analiz sonuçları değerlendirildiğinde ekonomik karmaşıklığın kısa ve uzun dönemde çevresel bozulma üzerinde önemli bir faktör olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle ekonomik karmaşıklık ile yenilenebilir enerji tüketiminin birlikte ele alınmasının çevresel bozulmalara karşı çözüm üretmek için yararlı olacağı düşünülmektedir. Elde edilen sonuçlar çerçevesinde ekonomik teşvik ve destek programlarında yeşil ekonominin ön planda tutulmasının, ekonomik büyümeyi etkilemeden çevre üzerindeki olumsuz baskının giderilmesine yardımcı olabileceği değerlendirilmektedir.
In: Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi
ISSN: 1309-9302
A rational economic person desires to achieve happiness by acting for his or her own benefit. Therefore, the key of human happiness is in the sense of pleasure and satisfaction. The concept of happiness, which has been emphasized more over time, has also started to be discussed frequently in economic terms. The economics of happiness at the focus of these discussions was built on an economy model based on society and nature. It is possible to mention many socioeconomic factors that add value to life and create happiness. Factors such as a clean environment, a good income level, relationships based on trust, healthy and quality life can be described as the causes of happiness. Today, a new social process is mentioned and happiness takes attention as well as technological developments in this society. This study has aimed to investigate the factors associated with happiness in the context of Society 5.0, using the panel data analysis method for 8 OECD countries between the years 2007-2019. In the study, it has been found that there is a statistically significant and positive relationship between GDP per capita and happiness. In addition, it was found that there is a statistically significant and positive relationship between human capital and happiness. It has been determined that there is a significant and positive relationship between renewable energy consumption and happiness. The happiness index, which is the dependent variable in the study, is explained by all other independent variables at the rate of 89 %.
İktisadın ve Kamu maliyesinin önemli konularından biri olan enerji, geçmişten bugüne insan hayatı için elzem bir ihtiyaçtır. İnsan hayatının hemen hemen çoğu alanında kullanım alanı bulan enerji, mevcut rolünü ve alan çeşitliliğini, her geçen gün arttırarak sürdürmektedir. Söz konusu kaynağa sahip olan ülkeler, hammadde zenginliği sebebiyle önemli avantajlar elde etmektedir. Uluslararası politika çerçevesinde, enerji kaynağına sahip olan ülkeler, uluslararası düzeyde önemli kazanımlar elde etmektedir. Türkiye ise henüz enerji alanında istenilen rezervlere ulaşamamış olmasına rağmen rezerv kaynakların arz güvenliği temelinde ekonomik yollarla taşınmasına aracılık ederek rezerv dezavantajını bu yolla avantaja çevirme gayretindedir. Ülke toprakları içerisinde yoğun enerji tüketiminin karşısında ihtiyaç duyulan arz miktarını düşük maliyetle ve sürdürülebilir yollarla temin edebilmek için komşu coğrafyalarla çeşitli projeler geliştirmiştir. Ve bu projeler boru hatları vasıtasıyla meyvesini vermiştir. Türkiye sahip olduğu topraklar ile jeopolitik açıdan avantaj sahibidir. Bu avantajını değerlendirmek adına yürüttüğü stratejiler neticesinde enerji alanında koridor pozisyonu üstlenmektedir. Türkiye bölgesindeki istikrarın sürekliliği adına komşularına nispeten uluslararası sahada daha fazla güven veren bir ülke konumunda olduğu için enerji arz güvenliği hususunda ihracatçı ve ithalatçı ülkeler arasında güvenli koridor olma rolüne uygundur. Son yıllarda TANAP ve Trans Adriyatik hattının faaliyete geçirilmesiyle bu alanda önemli bir ivme yakalanmıştır. Türkiye ve Azerbaycan arasındaki iki devlet tek millet düsturunun ortak menfaatler çerçevesinde gerçekleştirilmesi ile Türkiye'nin enerji alanında Rusya'ya olan bağımlılığı da önemli oranda azalmıştır. Özellikle son iki yılda Doğu Akdeniz'de gerçekleştirilen arama ve tarama faaliyetleri netice vermeye başlamış ve doğalgaz rezervleri anlamında umut verici gelişmeler sağlanmıştır. Bu çalışmanın amacı Türkiye ve Azerbaycan ülkeleri arasındaki enerji ilişkilerini hem iktisadi hem de mali açıdan irdelemektir. ; Energy, which is one of the important issues of economy and public finance, is an essential need for human life from past to present. Energy, which finds use in almost most areas of human life, continues its current role and field diversity by increasing day by day. Countries that have this resource gain significant advantages due to the richness of raw materials. Within the framework of international policy, countries that have energy resources achieve significant gains at the international level. Although Turkey is not yet reached the required reserves in the field of energy supply security on the basis of the reserve resources to carry through with economic disadvantages reserves by road is turning effort to benefit in this way. It has developed various projects with neighboring geographies in order to supply the amount of supply needed in the face of intense energy consumption within the country's territory at low cost and in sustainable ways. And these projects have paid off through pipelines. Turkey is the owner of the land owned by geopolitical advantage. As a result of the strategies it carries out to make use of this advantage, it assumes a corridor position in the field of Energy. security of energy supply in the international arena is relatively behalf of the continuity of their neighbors in Turkey for stability in a country that is more suited to the role of trust to be safe corridor between exporting and importing countries on the issue. In recent years, with the activation of the Tanap and Trans Adriatic lines, a significant momentum has been achieved in this area. Turkey's dependence on Russia in the energy field within the framework of the realization of common interests between the two states, one nation watchword Turkey and Azerbaijan have decreased significantly. Especially in the last two years, exploration and scanning activities in the Eastern Mediterranean have started to yield results and promising developments have been achieved in terms of natural gas reserves.
BASE