SSCB'nin dağılmasından sonra uluslararası sisteme entegre olma girişimlerinin sürdüğü Kafkasya ve Türkistan1 ülkeleri dünya siyasasında jeo-stratejik açıdan önemli bir konuma sahiptir. Bu bölgelerde yeni bağımsız devletlerin kurulmasıyla, daha önce kapalı alanda dikkat çekmeyen birçok konu, bu kez sorun olarak ortaya çıkmıştır. Bu sorunlardan biri ve en önemlisi de bölgedeki enerji kaynaklarının ve askeri bakımdan stratejik merkezlerin paylaşımıdır. Bu çalışmamızda tarihsel zemine dayalı olarak, söz konusu bölgelerdeki muhtelif sorunları ele aldık. Çünkü, bu bölgelerde tarihçilerin geleneksel ilgilerine yakın olan sorunlar demeti bulunmaktadır. Kafkasya ve Türkistan devletlerinin eskiden SSCB'ye bağımlı olmaları konunun karmaşıklığını iyice artırmaktadır. Günümüzde Rusya'nın yakın çevre doktriniyle, ABD'nin büyük oyun stratejisi, araştırmamızda öne çıkan kavramlardır. Bu araştırma bizi Avrasya tarihine biraz olsun yaklaştırmıştır. ; Caucasus and Turkestan countries trying to inegrate into international system after the demise of Soviet Union have very important geo-strategic role in the world policy. A lot of subjects that didn't draw attention at that close area has became a problem after the establishment of new independent states. The most important one of these problems is sharing the strategical military regions and energy sources. In this essay we have analyzed these problems according to the historical perspective. Because, there are a bunch of problems which are close to historians traditional interests. The dependency of the Caucasus and Turkestan countries to Soviet Union in the near history is increasing the complexity of the issues. Russia's vicinity doctrine and USA's big game strategy are prominent concepts of our essay. This study promises us to get a bit more closer to Eurasian history.
A rational economic person desires to achieve happiness by acting for his or her own benefit. Therefore, the key of human happiness is in the sense of pleasure and satisfaction. The concept of happiness, which has been emphasized more over time, has also started to be discussed frequently in economic terms. The economics of happiness at the focus of these discussions was built on an economy model based on society and nature. It is possible to mention many socioeconomic factors that add value to life and create happiness. Factors such as a clean environment, a good income level, relationships based on trust, healthy and quality life can be described as the causes of happiness. Today, a new social process is mentioned and happiness takes attention as well as technological developments in this society. This study has aimed to investigate the factors associated with happiness in the context of Society 5.0, using the panel data analysis method for 8 OECD countries between the years 2007-2019. In the study, it has been found that there is a statistically significant and positive relationship between GDP per capita and happiness. In addition, it was found that there is a statistically significant and positive relationship between human capital and happiness. It has been determined that there is a significant and positive relationship between renewable energy consumption and happiness. The happiness index, which is the dependent variable in the study, is explained by all other independent variables at the rate of 89 %.
Çalışmanın amacı eğitim kurumlarında güçlendirici liderliğin bilgi paylaşma davranışı arasındaki ilişkiyi incelemektir. Araştırmanın evrenini Tokat İl Milli Eğitim Müdürlüğünde görev yapan 135 çalışan oluşturmaktadır. Basit tesadüfi örnekleme yöntemi ile tüm çalışanlara araştırma anketi online olarak iletilmiş ve 107 anket değerlendirmeye alınmıştır. Analizler SPSS. 26 programı ile test edilmiş olup güçlendirici liderlik ile bilgi paylaşımı arasında (r=,667, p=0.01) anlamlı ilişki olduğu korelasyon analizleri sonucunda tespit edilmiştir. Güçlendirici liderliğin alt boyutlarında ise yetki vermenin bilgi paylaşma davranışı arasındaki ilişkinin (r=,648, p=0.01) orta düzeyde, sorumluluğun bilgi paylaşma davranışı ile arasındaki ilişkinin (r=,395, p=0.01) düşük düzeyde, son olarak destekleme alt boyutu ile bilgi paylaşma davranışı arasındaki ilişkinin ise (r=,616, p=0.01) yine orta düzeyde bir ilişki olduğu sonuçlarına, regresyon analizi sonuçlarına göre ise güçlendirici liderliğin bilgi paylaşma davranışı üzerinde anlamlı bir etkisi olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır.
Bu araştırmanın amacı, dijital ortamlarda kişisel veri güvenliği kavramını ele almak, Türkçe ve yabancı literatürdeki kaynakları tarayarak bu kaynakları anlaşılır bir şekilde paylaşmak ve sonuçlara göre birtakım öneriler sunmaktır. Bu amaç doğrultusunda sistematik derleme yönteminden yararlanılmıştır. Araştırmada öncelikle dijital ortamlarda kişisel veri güvenliğinin önemine değinilmiştir. Ardından dijital ortamlarda kişisel veri güvenliğini tehdit eden faktörler ve bu verileri koruma yöntemleri açıklanmıştır. Daha sonra kişisel veri güvenliğine yönelik Türkiye'deki ve yurt dışındaki yasal uygulamalar ifade edilerek ülkemizde yürütülen farkındalık çalışmalarına yer verilmiştir. Bulgular bölümünde ise Yükseköğretim Kurulu Tez Merkezi, Google Akademik, DergiPark, TrDizin, Scopus, Web of Science, EPIC gibi veritabanları taranarak elde edilen ve konu kapsamına uygun olduğuna karar verilen 14 çalışmaya yer verilmiştir. Sistematik derleme yöntemiyle elde edilen bulgular, kişisel veri konusu özelinde çok fazla çalışma olduğunu fakat dijital ortamlarda kişisel veri güvenliği konusu özelinde henüz yeterli sayıda çalışmanın olmadığını ortaya koymaktadır. Var olan çalışmaların da genellikle kişisel veri kavramının belirli alt boyutlarına odaklandığı görülmüştür. Bu sebeple bu konu özelinde daha kapsamlı ve bütüncül bir perspektife ihtiyaç olduğuna değinilerek birtakım öneriler sunulmuştur.
Dünya Bankası Beşeri Sermaye Endeksi'ne göre beşeri sermaye, "eğitim ve sağlık" bileşenlerinden oluşmaktadır. Sağlık statüsü, bir toplumda bireylerin normal gündelik aktivitelerini sürdürebilmesini sağlayabilecek fiziksel ve mental performansıdır. Sağlık statüsünün en önemli belirleyicilerinden biri ise sağlık harcamalarıdır. Bu çalışmada; Grossman Modeli'ne dayanan bir Sağlık Üretim Fonksiyonu aracılığıyla, 32 OECD ekonomisinin 2000-2018 dönemi dengesiz panel veri seti ve 24 OECD ekonomisinin 2000-2015 dönemi dengeli panel veri seti kullanılarak; sağlık harcamalarının beşeri sermayenin bir girdisi ve aynı zamanda proxy'si olan sağlık statüsüne etkisi tahmin edilmiştir. Çalışmada bağımlı değişken olarak kullanılan sağlık statüsü ölçütleri şunlardır: Doğuştan Yaşam Beklentisi (LEBIRTH), Bir Yaş Altı Bebek Ölüm Oranları (IMR), Kaybedilen Potansiyel Yaşam Yılları'dır (PYLL). Bağımsız değişkenler ise Toplam Sağlık Harcamalarının GSYİH'ya Oranı, Kişibaşı Kamusal Sağlık Harcamaları, Kişibaşı Özel Sağlık Harcamaları ve Kişibaşı İlaç Harcamalarıdır. Analizlerde Hausman Testi sonuçlarına göre Sabit Etkiler ve Rassal Etkiler modelleri kullanılmıştır. Bulgular; sağlık harcamalarının sağlık statüsünü, dolayısıyla da beşeri sermaye ve ekonomik büyümeyi anlamlı ve beklenen yönde etkilediğini göstermektedir.
Şirketlerin KSS iletişimlerini geniş kitlelere duyurmadaki en önemli aracı olarak sosyal reklamlar, şirketlerin paydaşları ve özellikle tüketicileri nezdinde olumlu bir algı geliştirmesine fayda sağlamaktadır. Bu anlamda sosyal reklamlarda tutum, davranış değişikliği ve ürüne/markaya karşı anlam yaratılmasını etkileyecek unsurlar daha değerli bir inceleme alanına dönüşmektedir. Psikofizyolojik Veri Hasadı Tekniği ve anket tekniğinin yer aldığı bir yöntem yaklaşımı sunan çalışmada, sosyal sorumluluk iletişiminin reklam aracında yer alan çocuk unsuruna yönelik izleyici algısındaki farklılıkların/benzerliklerin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Psikofizyolojik Veri Hasadı, insanların belli bir uyarana karşı verdiği psikofizyolojik tepkilerden oluşan verilerin, biyometrik araçlar ile eş zamanlı olarak elde edilmesi olarak ifade edilebilir. Araştırma sonuçlarında, seçilen iki sosyal reklamda ortalama odaklanma sayılarında farklılıklar bulgulanmasına rağmen, görsel dikkat ortalamalarının birbirlerine yakın olduğu görülmüştür. Dolayısıyla bu araştırma, sosyal reklamlarda çocuk unsurunun izleyicilerde yüksek düzeyde bir dikkat oluşturmadığını göstermiştir. Sosyal reklamlarda çocuk unsurunun izleyicilerde yüksek düzeyde dikkat oluşturmamasına karşın, çocuk unsuru olan sosyal reklamdaki odaklanma sayılarında dikkate değer farklılıklar bulunmaktadır. Ayrıca görsel dikkati üzerine çeken ve sürdüren temel unsurun insan figürü olduğu, reklamla ilgili önceki deneyimlerin görsel dikkat ortalamalarına ve odaklanma miktarlarına düşük düzeyde etki ettiği bulgulanmıştır.
Türkiye'de mahalli düzeyde borçlanma, geride kalan yaklaşık kırk yıllık dönemde önemli ölçüde artmıştır. Söz konusu artışın özellikle nüfusun yaklaşık dörtte üçünü barındıran ve elde ettikleri kaynaklar ile yaptıkları harcamalar açısından başlıca mahalli idare türü olarak kabul edilen büyükşehir belediyelerinde yaşandığı belirtilebilir. Sözü edilen nitelikleri de göz önünde bulundurularak büyükşehir belediyelerinin borçlanmalarının farklı yönleri ile incelenmesi önemlidir. Söz konusu belediyelerin borçlanmalarında yöneticilerinin aldıkları kararlar kadar merkezi idare tarafından yapılan düzenlemeler ile uygulanan politikaların belirleyici oldukları belirtilebilir. Nitekim araştırma kapsamında Türkiye'de büyükşehir belediyelerinin borçlanmaları üzerinde etki doğuran faktörlerin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Bu doğrultuda büyükşehir belediyelerinin ve merkezi idarenin belirleyici oldukları mali, politik, kurumsal, demografik, sosyoekonomik, iktisadi ve coğrafi faktörler analize katılmıştır. Analiz kapsamında dinamik panel veri modellerinden Sistem Genelleştirilmiş Momentler Tahmincisi kullanılmıştır. Her iki idarenin belirleyici oldukları değişkenlerin ayrı ayrı analize katılması ve borçlanma üzerinde yarattıkları etkilerin birlikte test edilmesine olanak sağlayan yöntemin kullanılması araştırmanın özgün yönlerini oluşturmaktadır. Yapılan analiz sonucunda açıklanan değişken olarak kullanılan borç stoku üzerinde, büyükşehir belediyelerinin belirleyici oldukları yatırım harcamaları, operasyonel denge, faiz harcamaları, ideoloji ve politik bütçe teorisi değişkenleri ile merkezi idarenin belirleyici olduğu genel bütçe vergi gelirlerinden alınan paylar, nüfus, gayri safi yurt içi hasıla ve turistik kent olma değişkenlerinin etki doğurdukları tespit edilmiştir. ; Borrowing at the local level in Turkey has increased significantly over the past forty years. It can be stated that this increase has been experienced especially in metropolitan municipalities, which have about three-quarters of the population and are ...