İş hayatında kadınların aktif olması gerek ekonomik gerekse sosyal açıdan son derecede önemlidir. Turizm sektöründe, her geçen gün kadın çalışanların sayısı giderek artmaktadır. Söz konusu bu durum, kadın çalışanların sektörde hangi pozisyonlarda görev aldığını ve karşılaştıkları sorunların neler olduğu sorusunu da dikkat çekmektedir. Bu çalışmada kadınların diğer sektörlere göre yüksek oranda istihdam edilmesine olanak sağlayan turizm sektöründe, kadınların yönetici kademesinde karşılaştıkları sorunların belirlenmesi amaçlanmıştır ve Ordu ilinde faaliyet gösteren turizm işletme belgeli 4 ve 5 yıldızlı konaklama işletmelerinde gerçekleştirilmiştir. Nitel araştırma tekniğinin uygulandığı çalışmada yarı yapılandırılmış açık uçlu mülakat soruları hazırlanmıştır ve 9 konaklama işletmesi için 11 kadın yönetici ile görüşme sağlanmıştır. Elde edilen bulgulara göre yüz yüze görüşme yapılan kadın yöneticiler, Ordu ilindeki otel işletmelerinde kadın yöneticilere kariyer fırsatlarının yeterince sunulduğunu, ancak bu fırsatların belirli departmanlarda yoğunlaştığını ifade etmektedirler (Satış ve Pazarlama, Kat hizmetleri, Ön büro, İnsan Kaynakları vb.). Bunun yanı sıra ücretlerin düşük olması, uzun ve esnek çalışma saatleri, sosyal güvence yoksunluğu, kariyer olanaklarında fırsat eşitsizliği, toplumsal cinsiyet ayrımcılığı, ataerkil zihniyet, kişinin özel hayatı ve iş hayatı arasında denge kuramama gibi zorluklarla da karşılaştıkları güçlükler araştırma bulgularında yer almaktadır.
Temsili demokrasiler için yapılan seçimler, iktidarların meşruluk kaynaklarıdır. Siyasal seçimler bu demokrasiler için önem arz etmektedir. Siyasal seçimlerin temel aktörü olan seçmenlerin davranışlarını anlamlandırmak da iktidara talip olan partilerin ve liderlerin ilgi alanına girmekte, tüm bu hususlar seçmen davranışlarını siyaset biliminin önemli inceleme konularından biri haline getirmektedir. Seçmen davranışlarına etki eden birçok faktör vardır. Yaş, cinsiyet, aile, çevre, gelir düzeyi ve eğitim bu faktörlerden ilk anda sayabildiklerimizdir. Fakat günümüzün seçmenlerinin güvenlik kaygısı ile güçlü devlet vatandaşı olma isteği, oy verme davranışlarını siyasi lider faktörü çerçevesinde şekillendirmelerine neden olmuştur. Üstelik güçlü lider isteği artık siyasal kültürler üzerinde neredeyse tüm ülkelerin seçmenlerinde genel olarak bir eğilim göstermektedir. Tezin yukarıda da özetlenen iddiası kapsamında; seçmen davranışlarına etki eden en önemli faktörün siyasi lider olduğu fakat bu etkinin sadece siyasal kültürle açıklanamayacağı, günümüzde yaşanan güvenlik kaygısının, seçmenlerin, siyasi lideri gözeterek oy verme davranışlarını şekillendirdikleri yapılan anket çalışmaları ile de kanıtlanmıştır. ; Elections for representative democracies are the legitimacy sources of power. Political elections are important for these kind of democracies. Understanding the behavior of the voters who are the main actors of the political elections, is also of interest to the parties and leaders who want to take power. There are many factors affecting voter behavior. Mainly age, gender, family, environment, income level and education are among these factors. However, today's electorate's security concern and strong state demand have led us to think that the leading factor in voting behavior is more effective. Moreover the demand for a strong leader shows a general tendency in the voters of almost all countries on political cultures. Within the scope of the claim of the thesis summarized above; It has also been proved by the surveys that the most important factor affecting the voter behavior is political leader but this effect cannot be explained only by political culture, the security concern of today, the voters shape the voting behavior by considering the political leader.
1917'de Lenin liderliğinde oluşan Ekim Devrimi dünya tarihinde önemli bir dönem olarak kayda geçmiştir. Akabinde Çarlık Rusya'sı yıkılmış ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyet Birliği (SSCB) kurulmuştur. İlk sosyalist devletin olan SSCB kurulmasında ana etken olan Ekim Devrimi incelenirken, SSCB tarihsel süreci geniş bir perspektif açıdan ortaya konulacaktır. Bu çalışmada SSCB kuruluşunda etkin olan liderler dönemindeki uygulanan ekonomik politikalara değinilmiş ve ayrıca ülkenin sosyo-kültürel, ekonomik ve siyasi yapısı analiz edilmiştir. Özbekistan'ın SSCB hakimiyeti altındaki kaldığı süreçteki siyasi, sosyal, ekonomik konumu incelenmektedir. Orta Asya'nın kalbi olarak bilinen Özbekistan bağımsızlığına kavuştuktan sonra geçen 28 yıl içerisinde siyasi, sosyal ve ekonomik ve diğer alanlarda sürekli olarak büyük çapta reformlar yürütmüştür. Bu reformlar, dünyada Özbek modeli olarak kabul edilen kendi uzun vadeli kalkınma stratejisine dayanmaktadır. Bağımsızlıktan sonraki döneminde Özbekistan ekonomisi her şeye sıfırdan başlayan istikraklı ve sürdürebilir bir ekonomiyi amaçlamıştır. Bu amaç doğrultusunda ülkenin sürekli ve istikrarlı ekonomik kalkınmasının açık kanıtı, Özbekistan'ın devam eden küresel mali ve ekonomik krizin olumsuz etkisine rağmen, istikrarlı bir gelişme hızını ve ekonomik büyüme trendini sağlamıştır. Çalışmada Özbekistan'ın ekonomik büyümesinin kaynakları ve ekonominin genişlemesini destekleyecek politika önerileri olan bir analiz bilgilerine yer verilmiştir. Sonuç olarak baktığımızda Orta Asya'nın önemli ülkelerinden biri olan Özbekistan, BDT ülkelerine karşılaştırdığımızda sosyalist tipi ekonomiden serbest piyasa ekonomisine dönüşümünün entegre sürecini geç tamamlanmışsa da, son dönemde gösterdiği ekonomik performansındaki pozitif yöndeki gelişmeler ülkenin kendini göstermeye başlamıştır. Mevcut hammadde ve yeraltı kaynaklarını ekonomiye dahil ederek yurt dışına gaz, pamuk, altın, petrol ve uranyum gibi yatırımlardaki artış bunun açıkça göstergesidir. Bunların yanı sıra Özbekistan ekonomisinde gıda mamullerinin, tekstil ürünlerinin, hizmet sektörlerinde yatırım eksiklikleri bulunmaktadır.Bu olumlu gelişmelere rağmen ülke ekonomisinde siyasi sistemden kaynaklanan sorunlar yaşamaktadır. ; The October Revolution which had been occurred by Lenin's leadership in 1917 has been recorded as significant ere in word history. Subsesently tsarisd Rusia had been founded overthrown and The Union of Soviet Socialist Republies had been founded while The october reviltion is being examiend as the main factor of fouding USSR will be set fourt with a wide perspective. This study refers to economic policies that corried out the era of founder learders of USSR, and besides socia-culturel, economic and political structure of conrty has been analyzed. Uzebekistan political, social and economic structure which was is custady of USSR, has been examied. Uzbekistan known as heart of Middle Asia corried out political, social, economic reforms and other reforms in the different fields withing 28 right ofter it gained its independence. And these reforms which is known as Uzbek model in the word, depends on their own long-lasting development strategy. After the era of independence, Uzbek economy aims a steady and sustainable economy which comes from noting. On the purposeof this aim, the clear evidence of sustainable and steady development is to provide an economic growth trend despite the negative effects of global financal an economic crisis going on in Uzbekistan. IN this study there is on analyze about political sugguestions to support Uzbekistan's source of economic growth and development. As a conclusion, Uzbekistan as significant country of Middle Asia, even they completed their engtergration process from socialist economy to free market slowly when we compore Uzbekistan with Commonweath of İndependent States (CIS) lately, the postive developmonts in economic performance has begun to indicate itself positively. The rise in investments of gas, coton, gold, perol, and uranium with entegration of raw meterials an underground sourrces is clearly indicator of this. In addition to these there has been lack of food suppliment textile products in service industry in Uzbekistan economy. Despite the positıve development, there has been problems about political system of contry economy.
Yaklaşık iki yüz yıllık geçmişe sahip bir akademik disiplin olan sosyolojinin Türkiye'deki tarihi genellikle 1914 yılına dayandırılır. Dârülfünunda sosyoloji öğretimine başlandığı bu yıl, sosyolojinin kurumsallaşması açısından oldukça önemlidir. Ancak sosyolojik düşünce esas olarak Osmanlı düşünce dünyasına Tanzimat Dönemiyle birlikte nüfuz etmeye başlamıştır. Dağılmakta olan İmparatorlukta yaşanan toplumsal sorunların çözümünde önemli bir araç olarak görülen sosyoloji hızlıca benimsenmiş, farklı sosyolojik perspektifleri benimseyen farklı düşünce çevreleri ortaya çıkmıştır. Bu düşünce çevreleri arasında 1910-1912 yılları arasında Selanik'te bir araya gelen aydın zümresi, topluma dair yöntemli bir bilgi üretimi anlamında sosyoloji disiplinin ortaya çıkmasında önemli katkılar sunmuştur. Bu anlamda Selanik, entelektüel ortamıyla Türk sosyolojik düşüncesinin gelişmesinde önemli bir yere sahip olmakla birlikte, bu özelliğiyle yeterince ele alınmamıştır. Bu çerçevede; çalışma öncelikle Selanik kentini bir düşünce merkezi yapan sosyal, ekonomik ve politik özelliklerini ortaya koyarak kentteki entelektüel ortamı betimlemekte; ardından kentte bir araya gelen Selanik Çevresinin sosyoloji ilgisine odaklanarak bu bağlamda gelişen sosyolojik düşünceyi ele almaktadır.
Bilindiği üzere Avrupa Birliği (AB), Avrupa'daki demokratik ulusları birleştiren en eski uluslararası örgütlerden biridir. Avrupa Birliği'ne üye olmanın şartlarını belirten Kopenhag Kriterleri 1993 yılında kabul edilmiştir. Avrupa entegrasyon süreci, katılan ülkeler üzerinde çok çeşitli etkiler yapmaktadır. Reform sürecinde AB, Türkiye'nin üyelik yükümlülüklerini üstlenebilme yeteneğini incelemektedir ki, bu yükümlülükler, antlaşmalar, ikincil yasalar ve AB politikalarında ifadesini bulan AB müktesebatından oluşmaktadır. Bu makalenin temel amacı Avrupa Birliği'ne üyelik sürecinin Türkiye'de ulusal hukuk sistemini ne ölçüde etkilediğine ışık tutmaktır. ; As it is known, the European Union(EU) is the one of the oldest international organization which has been unifying the democratic nations in Europe. Copenhagen Criteria which are the conditions of becoming the member of the European Union were accepted in 1993. The process of European integration exerts multi-faceted influences on the concerned countries. In the reform process, EU examines Turkey's ability to assume the obligations of membership – that is, the acquis as expressed in the Treaties, the secondary legislation, and the policies of the Union. The main proposal of this article is to shed some light upon the effect of Turkey's membership of the European Union on Turkish national (internal) legalsystem.
Demokratik sistemlerde seçimin önemi ve yeri tartışılmaz bir gerçektir. Seçimler ile halk kendisini yönetecek kişileri seçmektedir. Seçim yarışına giren adaylar herhangi bir siyasi partinin adayı ya da bağımsız aday olabilirler. 13 Mart 2018 tarihinde yapılan yasa değişikliğine kadar yapılan bütün seçimlerde siyasi partilerin seçim sürecinde yasa gereği ittifak yapmaları yasaktı. Yapılan yasa değişikliğiyle seçim ittifaklarının önündeki engeller kaldırılarak, siyasi partilerin seçimlerden önce ittifak yapmalarının önü açılmıştır. Dolayısıyla seçim ittifakları seçim sonuçlarını etkileyen önemli bir unsur haline gelmiştir. Seçim ittifakı birden fazla partinin seçimlerden önce veya seçim sırasında kalıcı ya da geçici güç, iş ya da eylem birliği yapması şeklinde tanımlanmaktadır. Seçim ittifaklarının seçim öncesi ittifaklar ve seçim sonrası ittifaklar türlerinin dünyada birçok örneği bulunmaktadır. Ülkemizde ise resmi olarak seçim ittifaklarıyla ilk kez 24 Haziran 2018 seçimlerinde karşılaşılmıştır. Yasa değişikliği sonrasında Türkiye'de yapılan seçimlerde ittifakların seçim sonuçlarına olan etkisi bu çalışmada kapsamlı bir şekilde ele alınmıştır. Bu çalışma ile seçim ittifaklarının bölgeler ve iller bazında siyasi partilerin oy dağılımı üzerinde önemli bir etkisinin olduğu belirlenmiştir. Seçim ittifakının, oy oranı yüksek olan AK Parti ve CHP gibi siyasi partiler üzerindeki etkisinin daha düşük olduğu; baraj altında kalan İYİ Parti, SP ve BBP ve oy oranı düşük olan MHP gibi siyasi partiler üzerinde ise olumlu etkisinin daha fazla olduğu görülmüştür. Bu durum küçük partilere siyasi çizgilerine yakın olan ve baraj sorunu olmayan partiler ile pazarlık masasına oturma fırsatını sunmaktadır. HDP ise ittifaklardan bağımsız olarak girdiği son seçimlerde önceki seçimlere göre oy sayısını arttırmıştır. Ayrıca seçim ittifakları tüm siyasi partilere mecliste temsil edilme fırsatını da sunmaktadır. Seçim ittifakları Türk siyaset tarihine katkı sağlayarak siyasi partiler arasında yaşanan oy geçişlerini kolaylaştırmaktadır. Sonuç olarak siyasi partiler olanaklarını ve güçlerini bir araya getirerek yalnız başlarına ulaşamayacakları siyasi hedeflerine seçim ittifakları ile ulaşma şansı yakalamıştır. Seçim ittifakları hükümetlerin kurulmasında, meclisteki sandalye sayısının belirlenmesinde ve diğer siyasi süreçlerde siyasi partilerin aktif olmalarına olanak sağlamaktadır. Türkiye'nin kozmopolitik nüfus yapısı göz önünde bulundurulduğunda farklı siyasi partilerin ve bu partileri destekleyen farklı kitlelerin olduğu söylenebilir. Dolayısıyla seçim ittifakları farklı etnik yapıda ve inançtaki siyasal görüşlerin bir araya gelmesine de imkân sağlamıştır. Seçimlere katılım oranı 2015 yılında .6 iken, 2018 yılında ise .37 olarak gerçekleşmiştir. Seçimlere katılım oranında %0.77 birimlik artış, ittifaklara dâhil olan küçük siyasi partilerin mecliste temsil edilme şansının olacağı ümidiyle söz konusu partilerin seçmenlerinin sandığa gitmelerinden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla seçim ittifakları ülkemizde seçimlere katılım noktasında da önemli katkı sağlamıştır. Anahtar Sözcükler: Seçim İttifakı, Siyasi Partiler, İstatistiksel Analiz ; In democratic systems, the importance and place of election is an indisputable fact. With the elections, the people choose the people who will manage itself. Candidates entering the election race can enter to the elections as candidates for any political party or as independent candidates. Till the elections held until March 13, 2018, political parties were forbidden to make alliances in the election process, but with the amendment made on this date, the obstacle to the election alliance was removed and the way for political parties to make alliances before the elections was opened. So, the election alliances have been an important issue affecting the election results. The election alliance is defined as the fact that more than one party cooperates with permanent or temporary power, work or action before or during elections. There are many examples of the election alliances in the world, before and after the election. In Turkey, official election alliances were applied in the June 24, 2018 elections, the first time. In the elections after the amendment of the law, the effect of the alliances on the election results is comprehensively discussed in this study. By the study, it was determined that the election alliances had a significant effect on the distribution of votes of political parties on the basis of regions and provinces. HDP increased the number of votes compared to previous elections in the last elections it entered independently from alliances. It was observed that the election alliance had a lower impact on political parties such as the AK Party and the CHP which had a high voting rates, and had a positive effect on the political parties such as the IYI Party, the SP and the BBP that under the election threshold and the MHP with a low voting rate. This gives small parties the opportunity to sit at the bargaining table with parties that are close to their political lines and have no election threshold problems Election alliances also offer to all political parties the opportunity to be represented in parliament. Election alliances contribute to the history of Turkish politics and facilitate voting transitions among political parties. As a result, by bringing together the possibilities and powers, political parties have the chance to reach their political goals, which they could not reach alone, through election alliances. Election alliances enable political parties to be active in establishing governments, determining the number of seats in parliament, and other political processes. It can be said that there are different political parties and different fans who support these parties, when considering Turkey's cosmopolitan population structure. Therefore, the election alliances also allow to come together political views which different ethnicities and beliefs. While the rate of participation in the elections was 86.6% in 2015, it was 87.37% in 2018. The 0.77% increase in the participation rate is due to the small political parties' voters going to the polls. Because with the participation of these parties in the alliances, also the hope of party fans to be represented in the parliament will increase. Thus, electoral alliances have provided important contributions also to participation in the elections in Turkey. Key Words: Election Alliance, Political Parties, Statistical Analyses
Sürdürülebilir ekonomik kalkınmanın sağlanması için gerekli olan en önemli girdilerden birisi enerjidir. Ülkelerin nüfus yapısı, enerji kaynaklarından elde ettiği olanakları ya da olanaksızlıkları, mevcut konumunun sağladığı fırsatlar ya da yarattığı sorunlar, siyasi, ticari ve ekonomik ilişkileri, dünya enerji piyasalarındaki finansal, kurumsal ve yapısal gelişmeleri gibi diğer faktörler, enerji kaynaklarının çeşitlendirmelerini zorunlu kılmıştır. Bu da doğal gaz ve petrolün enerji güvenliğinin dolayısıyla da ülke güvenliklerinin önemini artırmaktadır. Bu çalışmada, bölgesel gelişmeler ışığı altında, Suriye devletinin şuan egemenliğini kuramamış olduğu, topraklarının doğusunda kalan petrol ve doğal gaz enerji bölgelerinin ülke ekonomisi açısından önemi incelenmektedir. Ayrıca bu bölgelerin Suriye devleti açısından gerekliliğinin ne oranda olduğu saptanmış ve uzun vadeli olarak ülkenin bu bölgelerden ayrı tutulmasının, devletin çıkarlarını ne oranda etkilediği incelenmektedir. ; One of the most important requirements for providing sustainable economic development is energy. A country's population structure, the possibilities and impossibilities due to the country's energy resources, the opportunities and issues that arrise because of where the country is located, its political, commercial and economical relations and also financial, coporate and constitutional developments are all factors which render diversifying energy resources imperative. This increases the importance of the safety of naturel gas and petrol and there by the country's safety too. In this study, in light of regional developments, the economical importance of the remaining areas where petrol and natural gas is found in the eastern territory of the Syrian government, which they do not have complete control over at this time, will be reviewed. In addition, the necessity of thes eareas to the Syrian government has been determined and the effects on the state's interests because of them being held seperate from these regions for a long time has also been reviewed.
Savunma harcamaları tüm ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de oldukça önemli bir yere sahiptir bütçeden önemli bir pay almaktadır. Türkiye soğuk savaş yıllarında Sovyetler Birliği'nin yayılmacı politikasına karşı 1952 yılında NATO'ya üye olmuştur. Türkiye NATO güvenlik şemsiyesine katılmakla savunma harcamalarını daha da artırmadan yüksek bir güvenlik düzeyine ulaşmıştır.Küreselleşme ile birlikte bölgesel entegrasyonlar da hız kazanmış çeşitli ittifak arayışları ortaya çıkmıştır. Bu entegrasyonu en iyi uygulayan Avrupa olmuştur.AB kendi güvenlik politikasını kurma yolunda, Türkiye ise AB'ye üyelik süreci içindedir. Türkiye'nin savunma ihtiyacını gerektiren nedenler gerek AB, gerekse NATO ülkelerinden farklılık arz etmektedir. Türkiye'nin tehdit algılaması daha farklıdır. Çünkü Türkiye dünyanın en istikrarsız bölgesinde bulunmaktadır. Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkaslar dünyadaki en önemli kriz bölgeleridir.Avrupa'nın NATO dışında bir güvenlik sistemi oluşturması ciddi bir savunma gideri anlamına gelmektedir. Avrupa'nın bugünkü güvenlik yapısıyla üye devletler, soğuk savaşın sona ermesi ve hâlen devam eden NATO güvenlik şemsiyesine rağmen savunma harcamalarını azaltamamışlardır.AB AGSP'yi NATO'dan daha yüksek bir güvenlik düzeyine çıkaramadığından, bugüne kadar olan Türkiye'nin AB sürecinin Türk savunma harcamalarına önemli bir etkisinin olmadığı söylenebilir. Ayrıca AB'de savunma harcamaları incelendiğinde, özellikle AB'ye üye ülkelerin üyelikten önceki ve sonraki savunma harcamaları düzeyinin korunduğu görülmektedir.Bugünün güvenlik ortamında; Türkiye özellikle bölgesindeki istikrarsızlık ortamının barış ortamına bırakılmadığı ve komşu ülkelerin savunma harcamalarının azalmadığı sürece kedini güvende hissedemeyecektir. Bütün bunlara değişen yeni tehdit algılamasında da tanımlanan ve dış desteğe de sahip terör sorunu eklenince Türkiye'nin caydırıcılığı yüksek bir silahlı kuvvetler bulundurmaya, dolayısıyla savunma harcamalarını mevcut düzeyde tutmaya devam edeceği değerlendirilmektedir. ; Defense Spending has, as in almost all countries, an important place in our country and gets a huge portion of the budget. Turkey became a member of NATO in 1952 against hostile policies of the Soviet Union. By joining the security umbrella of NATO, Turkey has assured a high level of security without having to further increase her defense spending.By globalization, regional integratins and search for various alliances have quickly become the trend. The best example of this integration is Europe.Europe is on its way to establishing her own security policy, whereas Turkey is in the process of membership to the European Union (EU).The reasons for Turkey?s defense spending differ from those of both EU and NATO countries threat perception of Turkey is much more different, because Turkey is located in the most instable region of the world. The Middle East, Balkans and the Caucasus are the most important crises regions in the world.To establish a security system apart from NATO means a serious defense expenditure for Europe. Despite the end of the cold War and the currently available NATO defense umbrella, EU member countries have been unable to reduce defense spending due to Europe?s current security structure.Because the EU has been unable to bring Eropean Security and Defense Policy to a higher security level than that of NATO, it is right to state that Turkey?s EU process has has not had an important influence on Turkish defence spending. Furthermore, when defense spending in EU is examined, it is clear that level of defense spending of EU countries before and after becoming members of the EU has not changed.In today?s security environment; Turkey will not feel safe unless the neighboring countries reduce their defense spending and the instable situation in the region becomes one of peace. If the externally supported and funded terror problem defined in the new threat perception is added to all of these, Turkey is forced to maintain a highly deterrent armed forces and thus to maintain her defense spending in its current level.
Değişmekte ve gelişmekte olan küresel piyasalarda insan gün geçtikçe daha önemli bir unsur haline gelmektedir. Sıradan ve monoton bir düşünce yapısının aksine fark yaratmaya odaklı bir gelişim söz konusudur. Bu gelişimi, örgüt içerisinde yer alan farklılıklara yönelmekle gerçekleştirmek mümkün olmaktadır. Her farklılık, işletme içerisinde farklı bir yaklaşım ve düşünce akımı sağlamaktadır. İşletmeler, başarısını arttırabilmek için farklılıklara açık olmakla yetinmemeli ve bu durumu örgüt içerisinde kültür haline getirmelidir. Farklı bakış açıları yenilik getirmektedir, işletmeyi iyileştirmekte ve yükseltmektedir. Örgüt içinde farklılıkların yönetilmesi işletmelere birçok avantaj sağlar. Farklılıkların yönetimi, örgüt yapısını esnek bir hale getirerek karar almada ve sorunların çözümünde büyük rol oynamaktadır. Farklılıklar etkin yönetilmediğinde, çalışanlar ve yöneticiler arasında ön yargılardan kaynaklı çatışmalar ortaya çıkmakta ve tehdit olarak algılanabilmektedir. Bu çatışmaların önüne geçmek ve farklılıklara karşı olan olumsuz tutumları ortadan kaldırmak için örgüt içerisinde düzenlemelere gitmek gerekmektedir. Oluşturulacak yazılı ve yazısız kurallar ile bu düzenlemeleri kültür haline getirmek mümkün olmaktadır. ; In changing and developing global markets, people are becoming more and more important. Contrary to ordinary and monotonous thinking, there is a development focused on making a difference. It is possible to realize this development by turning to the differences within the organization. Each difference provides a different approach and current of thought within the enterprise. Businesses should not confine with being open to differences to increase success, it should turn this into a culture within the organization.Managing differences within the organization provides businesses with many advantages. Diversity management plays a major role in decision-making and problem solving by making the organizational structure flexible. When differences are not managed effectively, conflicts arising from prejudices between employees and managers arise and can be perceived as threats. In order to prevent these conflicts and eliminate negative attitudes towards differences, it is necessary to make arrangements within the organization. With written and unwritten rules to be created, it is possible to transform these arrangements into culture.
Bu çalışma BRICS'in henüz uluslararası politikada belirleyici bir aktör olmadığını iddia etmektedir. Bu ana iddia, aktör ve belirleyici aktör arasında bazı farklılıklar olduğu ön kabulüne dayanmaktadır. Bu çalışmada belirleyici aktör kavramına yüklenen anlam en azından belli bir bölgede dominant veya hegemon güç olma durumudur. BRICS; genel anlamda batı üstünlüğü ve özelde de Amerikan üstünlüğüne karşıymış gibi görünen beş gücün yani Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika ülkelerinin baş harflerinden oluşan nevi şahsına münhasır bir kulüptür. Ekonomilerinden almış oldukları güçle yola çıkan BRICS ülkeleri, kulübün sunduğu işbirliği ve diyalog sayesinde daha etkili küresel yönetişim, daha dengeli küresel ekonomi ve daha demokratik uluslararası ilişkileri hedeflemektedirler. Mevcut uluslararası düzenin herkes için kabul edilebilir ve kapsayıcı olması için küresel yönetişim araçlarının yeterince bağımsız, tarafsız, çoğulcu, şeffaf, adil ve memnun edebilir bir seviyede olması gerektiğini vurgulamaktadırlar. Üç bölümden oluşan bu çalışmanın ilk bölümünde kavramsal çerçeve ve tarihsel arka plana yer verilmiştir. İkinci bölümde BRICS'in uluslararası politikadaki rolü ortaya koyulmuştur. Son bölümde ise BRICS'in sorunları ele alınmıştır. BRICS analiz edilmiştir. Çünkü bir aktör hâlini alan BRICS, günümüz uluslararası politikasını etkilemeye çalışmaktadır. Ancak belirleyici bir aktör olmak için ciddi sorunları vardır. ; The thesis claims that BRICS is not yet a determinative actor in international politics. The main claim is based on the pre-acceptance that there are some differences between actor and determative actor. The meaning attributed to the determinative actor concept in the thesis is being a dominant or hegemonic power in a certain region at least. BRICS is an sui generis club that contains five powers that Brazil, Russia, India, China and South African countries that appear to oppose western superiority in general and American superiority in particular. BRICS countries which set out with the power they received from their economies aim for more effective global governance, a more balanced global economy and more democratic international relations thanks to the cooperation and dialogue offered by the club. They emphasize that the global governance tools must be sufficiently independent, impartial, pluralistic, transparent, fair and satisfactory in order for the current international order to be acceptable and inclusive for all. The thesis consists of three chapters. The conceptual framework and historical background were included in the first part. The role of BRICS in international politics were revealed in the second part. The problems of BRICS were discussed in the last part. BRICS were analyzed. Because BRICS which has become an actor tries to influence the international policy of today. However it has serious problems to be a determinative actor.