Suchergebnisse

2000'li yıllarda yapılan enerji keşifleriyle birlikte Doğu Akdeniz bölgesinin uluslararası dinamiği yeni bir boyut kazanmıştır. Ortaya çıkan uluslararası konjonktürle birlikte devletlerarasında mücadeleye neden olmuştur. Böylece uluslararası sistemde artan enerji ihtiyacı yüzünden aktörler arasında yeni bir ekonomi temelli rekabet ortamı yaratmıştır. Bu rekabet ortamı GKRY, Yunanistan, İsrail, Mısır, AB ve ABD gibi aktörlerin çıkar odaklı işbirliğine sevk ederken, kendi politik uygulamalarına ters düşen Türkiye ile çatışma halinde olmalarına neden olmaktadır. Bölgesel ve küresel aktörlerin Türkiye'yi bölgede tek başına bırakma çabaları; deniz yetki alanlarında (MEB) meydana gelen sorunlar ve East Med projesi adı altında ortaya çıkmaktadır. Türkiye'nin ise KKTC ve Libya ile geliştirmiş olduğu ittifak bloğuyla kendi işbirliği mekanizmasını ortaya koymaktadır. Bu çalışma; bölgenin jeopolitik ve jeostratejik öğelerinden yararlanmaya çalışan aktörlerin enerji politikaları ve bu enerji politikaların realist perspektif üzerinden değerlendirilmesi yapılmaktadır. Bölgede meydan gelen mücadelede Türkiye'nin Doğu Akdeniz politikası, Libya ve KKTC ile ilişkilendirilerek çıkarlarının ve egemenlik haklarının korunması ele alınmaktadır. ; With the energy discoveries made in the 2000s, the international dynamic of the Eastern Mediterranean region has gained a new dimension. With the emerging international conjuncture, it caused an interstate struggle. Thus, because of the increasing energy need in the international system, it created a new economy based competition environment among the actors. This competitive environment causes actors such as the GASC, Greece, Israel, Egypt, the EU and the United States to be in conflict with Turkey, which contradicts their own political practices, while leading to interest-oriented cooperation. Efforts by regional and global actors to leave Turkey alone in the region; problems occurring in maritime jurisdictions (EEZ) and arise under the name of East Med project. Turkey's alliance with the TRNC and Libya reveals its own cooperation mechanism with the bloc. In this study; the energy policies of the actors who try to benefit from the geopolitical and geostrategic elements of the region and these energy policies are evaluated from a realistic perspective. Turkey's Eastern Mediterranean policy is associated with Libya and the TRNC and the protection of its interests and sovereign rights are discussed in the struggle that comes to square in the region.

YÖK Tez No: 555205 ; Yüksek Lisans ; Enerji ihtiyacını tetikleyen en temel tarihsel gelişme olan sanayi devriminden bu yana enerjinin her zaman çatışmaya yol açan yapısı günümüzde de devam etmektedir. Türkiye gibi ithal fosil enerji kaynaklarına bağımlı ülkelerde enerji güvenliğinin çatışmalara müsait yapısı daha çok hissedilmektedir. Enerjinin böylesi yüksek bir değer taşıdığı, enerji güvenliğinin ise devletler için kilit konumda bulunduğu bir ortamda Türkiye'nin de parçası olduğu Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon rezervleri ve bunların Türkiye enerji güvenliğine etkileri tez çalışmamızın temelini oluşturmuştur. Tez çalışmamızın üzerine kurulduğu esaslardan birincisi, güncel olarak kapitalist sistemin uygulandığı küreselleşme süreci içinde güvenlik olgusunun, uluslararası güvenlik yaklaşımları çerçevesinde anlaşılmasıdır. İkincisi, uluslararası güvenlik olgusunun enerji güvenliği boyutu üzerinden, Türkiye'nin enerji güvenliğinin incelenmesidir. Temel alınan üçüncü esas ise, Doğu Akdeniz'de keşfedilen hidrokarbonların Türkiye'nin enerji güvenliğine herhangi bir etkisinin olup olmadığının incelenmesidir. Bahsettiğimiz bu 3 temel esas üzerine kurguladığımız tezimizin ilk bölümünde güvenlik, küreselleşme, uluslararası güvenlik, uluslararası iş birliği kurumları gibi konular uluslararası güvenlik yaklaşımları üzerinden kavramsal olarak tartışılmıştır. İkinci bölümünde, enerji güvenliği konusu, tarihsel gelişim sürecinden bu yana kavramsal olarak tartışılmış ve Türkiye'nin mevcut enerji görünümü, güncel veriler esas alınarak somut bağlamda ele alınmıştır. Son bölümde ise, enerji keşifleri ile şiddetlenen Doğu Akdeniz'deki çekişmenin güncel olarak gelişimi aktarılmış, bu çekişmede Türkiye'nin yeri gözlemlenmeye çalışılmış ve son olarak elde edilen güncel veriler üzerinden, Türkiye'nin gelecekteki doğal gaz enerjisi tüketim projeksiyonu çıkarılarak, Doğu Akdeniz hidrokarbon rezervlerinin Türkiye enerji güvenliği üzerine etkisi tartışılmıştır. Tez çalışması sonucunda, kavramsal boyutta ele alınan konular ile güncel koşullar bağdaştırılarak, Türkiye'nin enerji güvenliği bağlamında atması gereken bazı adımlar aktarılmaya çalışılmış ve üçüncü bölümde yapılan projeksiyon ışığında, Doğu Akdeniz'deki keşfedilmiş hidrokarbon rezervlerinin Türkiye enerji güvenliği üzerine beklendiği kadar büyük bir etkisinin bulunmadığı saptanarak, Türkiye'nin bu bölgeden hangi konularda faydalar sağlayabileceği anlatılmıştır. ; Since the industrial revolution that is the most basic historical development causing energy demand, always conflict making structure of energy is still going on. Suitable structure of energy security for conflicts are more pronounced on imported fossil energy resource dependent countries like Turkey. Where an Energy carries such a high value, and has been in essential point, east Mediterranean hydrocarbon reserves and effect of these over Turkey's energy security has been the basis of our thesis. First of the principles on which our thesis was founded, is to understand the concept of security within the framework of the globalization process in which the capitalist system is currently applied under the international security approaches. Second is an examination of Turkey's energy security through energy security dimension of international security cases. The third basis is to examine whether there is an effect on Turkey's energy security of the discovery of hydrocarbons in the eastern Mediterranean. Our thesis is based on these three basic principles. In the first part, issues such as security, globalization, international security, international cooperation institutions are discussed conceptually through international security approaches. In the second part of the thesis, the issue of energy security has been conceptually discussed since the historical development process, Turkey's current energy outlook are discussed with current data in the present context basis. In the last chapter, the current development of the conflict in the Eastern Mediterranean, which is exacerbated by energy discoveries, has been described, Turkey's position in this conflict have tried to be observed and finally, with the recent data obtained through Turkey's future natural gas consumption projection, the effect of Eastern Mediterranean hydrocarbon reserves on the Turkey's energy security were discussed. As a result of this study, the conceptual dimension and the current conditions are connected and indicated some steps that Turkey must be taken in the context of energy security. In light of the projections made in the third part, it is detected that no presence of a large effect as expected on Turkey's energy security of the discovered hydrocarbon reserves in the eastern Mediterranean and has been described on which issues from this area Turkey may provide benefits.

06.03.2018 tarihli ve 30352 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan "Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun" ile 18.06.2018 tarihli "Lisansüstü Tezlerin Elektronik Ortamda Toplanması, Düzenlenmesi ve Erişime Açılmasına İlişkin Yönerge" gereğince tam metin erişime açılmıştır. ; Bugünlerde ülkeler enerji sektöründe ve özellikle doğal gaz alandaki stratejik ilgilerine bağlı olarak ekonomik ve siyasal kararlar alırken bir çekişme içerisinde oluyorlar. Doğu Akdeniz bölgesinde açık denizlerdeki doğal gaz alanları keşfedilerek İsrail'in doğal gaz ithalatçısı konumundan potansiyel doğal gaz ihracatçısı konumuna geçtiğinden beri doğal gaz, Rusya ve İsrail arasındaki enerji ilişkilerinde yeni bir unsuru haline geldi. Yeni keşfedilen alanlardan gelen gazın, Rusya'nın enerji kaynaklarına büyük ölçüde bağımlı olan Avrupa pazarlarına ihraç edilmesi planlanmaktadır. Bu bağlamda, Avrupa'ya önemli bir doğal gaz ihracatçısı olan Rusya, ekonomik açıdan olumsuz arz projelerini önlemek ve Avrupa pazarındaki mevcut konumunu korumak için İsrail'le olan ilişkilerini güçlendirmekle ilgilenmektedir. Tez, Rus-İsrail siyasi ve ekonomik ilişkilerine, Orta Doğu ve Doğu Akdeniz bölgelerindeki doğal gaz alanındaki gelişmelerin (örneğin, açık denizlerdeki ve kıyıya yakın yerlerdeki yeni alanların keşifleri ve doğal gaz üretimi ve transferi üzerine yapılan uluslararası projeler) etkisine odaklanıyor. Rusya ve İsrail arasındaki ilişkilerin doğal gazın önemini analiz etmesi, doğal gazın jeopolitiğini daha derinlemesine kavramak için temel ilkeleri sağlıyor. ; Nowadays there is a challenge in world policy when states tend to take economic and political decisions based on their strategic interests in energy sphere, especially in natural gas sector. Natural gas became a new element of intergovernmental relationship between Russia and Israel, who has recently changed its energy status into potential natural gas exporter by discovering huge offshore fields in the East Mediterranean. Gas from new fields is planned to be export to European markets which are highly dependent from energy supplies from Russia. In this context, Russia, as a major natural gas exporter to Europe, is interested in strengthening relations with Israel in order to prevent economically unfavourable supply projects and to preserve its current position in European market. The study focuses on the effect of developments in natural gas sphere in the Middle East and the East Mediterranean regions (such as discoveries of new offshore and onshore fields and international projects on natural gas production and transportation) on Russian-Israeli political and economic relations. Analysis of natural gas role in bilateral relations between Russia and Israel provides a fundamental basis for the deeper understanding the geopolitics of natural gas.

Turkey is located in a strategic geographic position in the center of political, economic and military balances. Considering foreign policy, international developments in Eastern Mediterranean is among the most important issues that attracts the attention of public and media. Due to recent oil and natural gas discoveries, Eastern Mediterranean, whose geopolitical importance extends from past to present, has become even a more important location, especially for the countries of region. In connection with the issue of Cyprus and international energy politics, recent developments in this region have a great importance for Turkey. This study analyzes the effect of a news text on the Agreement on Maritime Boundary Delimitation signed between Turkey and Libya within the scope of opinion formation through different frames. Theoretical basis of the study is 'Framing Theory' based on the social constructivism approach of media effects. It examines whether the conflict and economic consequences frames are effective in forming audiences' opinions or not. For this purpose, a survey study consisting of 119 participants was conducted. Two different news texts on Eastern Mediterranean Crisis in two different newspapers were reconstructed and represented in terms of conflict and economic consequences frames. After reading texts, participants were asked to indicate their participation in the statements given on the subject. The data do not support the hypothesis that the conflict frame form conflict-related opinions on audiences, but the hypothesis that the economic consequences frame generates economy contexed opinions in audiences is supported. ; Türkiye, siyasi, ekonomik ve askeri dengelerin merkezinde stratejik bir coğrafi konumda yer almaktadır. Dış politika ele alındığında, Doğu Akdeniz'de yaşanan uluslararası gelişmeler kamuoyunun ve medyanın ilgisini çeken konuların başında gelmektedir. Doğu Akdeniz'in jeopolitik önemi geçmişten günümüze dek uzanmakta olup son dönemdeki petrol ve doğalgaz keşifleri nedeniyle bölge ülkeleri için daha da önemli bir hal almıştır. Ayrıca, Kıbrıs sorunu ve uluslararası enerji politikaları kapsamında bölgede yaşanan gelişmeler Türkiye için özellikle dikkate çekicidir. Bu tez, Türkiye ile Libya arasında imzalanan "Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası" ile ilgili haber metninin etkisini farklı çerçeveler üzerinden incelemektedir. Çalışmanın kuramsal temeli, medya etkilerinin toplumsal yapısalcılık yaklaşımına dayanan 'Çerçeveleme Teorisi'dir. Çatışma ve ekonomik sonuçlar çerçevelerinin okuyucuların düşüncelerini oluşturmada etkili olup olmadığını incelemek amacıyla 119 katılımcıdan oluşan bir anket çalışması gerçekleştirilmiştir. Bu doğrultuda, iki farklı ideolojiye sahip gazetede (Sabah ve Cumhuriyet) yer alan Doğu Akdeniz Krizi ile ilgili iki farklı haber metni çatışma ve ekonomik sonuçlar çerçeveleriyle yeniden yapılandırılarak sunulmuştur. Bu metinleri okuduktan sonra katılımcılardan konuyla ilgili verilen bazı ifadelere katılım durumlarını belirtmeleri istenmiştir. Elde edilen veriler, çatışma çerçevesinin okuyucularda çatışma bağlamlı düşünce oluşumunda etkili olduğu hipotezini desteklememiş; ancak ekonomik sonuçlar çerçevesinin okuyucuda ekonomi bağlamlı düşünce oluşumunda etkili olduğu hipotezini desteklemiştir. ; M.S. - Master of Science