Suchergebnisse

Psychological well-being and mental health of elderly inmates are investigated by the international organizations, committees, and researchers. One of the main factors that influence their quality of life, daily mood, and well-being is interpersonal relationship. Numerous empirical data confirm the importance of interpersonal relationship, and attitudes toward aging. A definition of attitude item can be explained as an evaluation of a stimulus as reflected in our cognitive, emotional and behavioral responses to the problem (Fiske &Taylor, 1991). In the field of geriatric psychology, research has focused on the problem of interpersonal relationship between elderly people and workers in prison environments. Prison officers are in interpersonal relationship with inmates and have responsibility for the safety, and security of the prison facility, and also for managing organizational demands (Schaufeli & Peeters, 2000). Some researchers have shown that the health, and wellbeing of prison officers remain poor, and risk of being affected by different mental health problems, as depression, post-traumatic stress disorder (Viotti, 2016). A systematic review of research and policy papers, articles that published on interpersonal relationship between elderly inmates and officers in correctional facilities, also effective programs outcomes were conducted. The main symptoms of the problem were measured with a special checklist and questionnaires. The quality of life was measured QOL survey that was made based on WHO (World Health Organization) QOL questionnaire. 200 elderly prisoners have been involved in the research from different prison regimes of Azerbaijan correctional facilities between 2019-2020. A systematic approach in psychological work with elderly prisoners, also officers allows for the transition from a symptomatic to a personality-oriented level of psychological impact. Psychological emotional support can renew their hope on life, influence positive outcomes of the support program. According to the results of repeated psychological research, the patient's condition was characterized by positive dynamics: the level of psychological distress and the intensity of psychological distress significantly decreased, the general internality of the personality increased, as well as the subjective assessment of personal well-being. It is necessary to focus the attention of specialists on the advisability of using psycho-educational programs in a prison environment, providing information about the aging dynamically. Such programs, used at the initial stages of work with patients, contribute to the creation of motivation for personal psychotherapy and significantly increase its effectiveness. ; Uluslararas? kurulu?, komiteler ve ara?t?rmac?lar taraf?ndan ya?l? mahpuslar?n psikolojik halleri ve ruh sa?l?klar? ara?t?r?lmaktad?r. Ya?am kalitelerini, günlük ruh hallerini ve iyilik hallerini etkileyen temel faktörlerden biri ki?ileraras? ili?kilerdir. Çok say?da ampirik veri, ki?ileraras? ili?kinin ve ya?lanmaya yönelik tutumlar?n önemini do?rulamaktad?r. Tutum, soruna kar?? bili?sel, duygusal ve davran??sal tepkilerimize yans?yan bir uyar?c?n?n de?erlendirilmesi olarak tan?mlanabilir (Fiske ve Taylor, 1991). Geriatrik psikoloji alan?nda ara?t?rmalar, cezaevi ortam?nda ya?l?lar ve i?çiler aras?ndaki ki?ileraras? ili?ki sorununa odaklanm??t?r.Cezaevi görevlileri, cezaevi tesisinin emniyet ve güvenli?inden (Bezerra ve di?erleri, 2016), suçlular?n rehabilitasyon çabalar?n? desteklemekten ve diyer talepleri yönetmekten sorumludur (Schaufeli & Peeters, 2000). Hapishane sisteminin i?leyi?indeki önemine ra?men, cezaevi görevlilerinin sa?l?k ve esenli?i hala zay?ft?r.Hipotezler:H0: Mahpuslar?n sahip olduklar? sosyal destek ile ya?am kaliteleri aras?nda ili?ki yoktur.H1: Sosyal destek ne kadar fazla ba??nt?l?ysa mahkûmlar?n ya?am kalitesi de o kadar yüksekYöntemler: Ara?t?rma ve politika belgelerinin sistematik olarak gözden geçirilmesi, cezaevlerinde ya?l? mahkumlar ve memurlar aras?ndaki ki?ileraras? ili?kiler hakk?nda yay?nlanan makaleler ve ayr?ca etkili program sonuçlar? yürütülmü?tür. Sorunun ana belirtileri özel kontrol listesi ve anketler ile ölçülmü?tür.Sonuçlar: Ya?l? mahkûmlar duygusal dengesizlik ya?arlar; kendini suçlama e?ilimi; anksiyete-depresif tepki; hayal k?r?kl??? için dü?ük tolerans; güvensizlik ve ba?kalar?na yönelik yüksek ele?tiri; iç ve ki?ileraras? çat??ma.Ya?l? mahpuslarla psikolojik çal??malarda sistematik bir yakla??m, ayr?ca memurlar, semptomatik düzeyden ki?ilik odakl? bir psikolojik etki düzeyine geçi?e izin verir. Psikolojik duygusal destek, hayata dair umutlar?n? tazeleyebilir, destek program?n?n olumlu sonuçlar?n? etkileyebilir. Tekrarlanan psikolojik ara?t?rmalar?n sonuçlar?na göre, hastan?n durumu olumlu dinamiklerle karakterize edildi: psikolojik s?k?nt? seviyesi ve psikolojik s?k?nt?n?n yo?unlu?u önemli ölçüde azald?, ki?ili?in genel içselli?i artt? ve ki?isel iyili?in öznel de?erlendirmesinin yan? s?ra- olmak.Sonuç: Ya?lanma dinami?i hakk?nda bilgi veren, cezaevi ortam?nda psikoe?itim programlar?n?n kullan?lmas?n?n tavsiye edilebilirli?i konusunda uzmanlar?n dikkatinin çekilmesi gerekmektedir. Hastalarla çal??man?n ilk a?amalar?nda kullan?lan bu tür programlar, ki?isel psikoterapi için motivasyon yarat?lmas?na katk?da bulunur ve etkinli?ini önemli ölçüde art?r?r.

ln this paper it will be highlighted the supranational aspects of international organizations and as an example of such organization the European Court of Human Rights. Supranationality can be defined by three elements: making of significant decisions by a body that is not made of national representatives and does not receive instructions from national governments; the subject of participants (national governments or individuals) are legally obliged with the decisions of the body; individuals or other private parties may interact directly with the body andlor have legal obligations as stated above. ; Bu araştırmada, uluslar arası örgütlerin ulus üstü yönleri belirtilecektir ve bu tip örgütlere bir örnek olarak da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AlHM) ele alınmıştır. Ulus üstülük, üç unsurla tanımlanabilir: ulusal temsilcilerden kurulu olmayan ve ulusal hükümetlerden icazet almayan bir kurul tarafından kayda değer kararların verilebilmesi; bahsi geçen katılımcıların (ulusal hükümet veya bireyler), bu kurulun kararları karşısında kanunen mükellef sayılmaları; bireyler veya diğer özel grupların bu kuruIla doğrudan etkileşime girebilmesi ve/veya yukarıda beIirtildiği gibi kanunen yükümlü olmaları.

ÖZETASENKRON MOTORLAR ÜZERİNDE ENERJİ VERİMLİLİĞİ UYGULAMASIGünümüzde enerji kaynaklarının hızla tükenmekte ve buna karşı enerji kullanımının ciddi oranda arttığı görülmektedir. Kullanım ve rezervler arasındaki ilişki enerji maliyetlerinin önemli şeklide artmasına neden olmakla beraber mevcut kaynakların optimum bir şekilde kullanılması gerekliliğine de işaret etmektedir. Ülkemizde 2007 yılında "Enerji Verimliliği Kanunu" yürürlüğe girmiş; 2008/2 sayılı Başbakanlık Genelgesi'yle kamu, özel ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla " Ulusal Enerji Verimliliği Hareketi" başlatılmış ve 2008 yılı " Enerji Verimliliği Yılı" olarak ilan edilmiştir. Ulusal enerji verimliliği hareketi kapsamında, toplumdaki enerji kültürü ve verimlilik bilincinin geliştirilmesi amacıyla, tüm resmi ve özel kuruluşları kapsayan sosyal sorumluluk anlayışına dayanan işbirliği ortamları geliştirilmektedir.Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı da bu kapsamda işletmelerdeki verimlilik arttırma çalışmalarına belli oranda destek verme kararı almış ve bu kapsamda kabul edilen projeler için ödenek vermeye başlamıştır. Toplam 5.000.000 TL olan ödenecek miktarın 4.000.000TL' si "Elektrik Motor Sistemleri" için ayrılmıştır. Tüm bu hususlar elektrik motorlarında harcanan enerjide tasarruf için mevcut sistemlerin yüksek verimli motorlar ile yenilenmesi üzerinde durulmasına neden olmuştur.Bu tezde eski tip asenkron motorlar yerine Yeni Nesil Yüksek Verimli Asenkron Motorlar kullanılmasıyla meydana gelen verim artışı ve yeni sistemlerin denenmesi ile ortaya çıkan sonuçlar incelenmiştir. Bu amaçla yeni nesil Asenkron Motorlar ile hali hazırda kullanılmakta olan eski tip motorlar arasındaki enerji verimliliği farkları kıyaslanmıştır. Çalışma ülkemizin önemli ve güzide otomotiv fabrikalarından birisi olan TOFAŞ' ta bulunan motor envanterleri incelenerek gerçekleştirilmiş, verimlilik çalışmasına en uygun motorlar tespit edilip bu motorların gerçek yükleri tespit edilmiş ve bu motorların yerine hangi tipte yeni nesil motorların konulacağı kararlaştırılmış ayrıca buna göre fizibilite çalışması da yapılmıştır. Bu uygulama ve fizibilite çalışması tüm sanayi kuruluşlarına örnek teşkil edecek ve benzer uygulamalar için ışık tutacak niteliktedir.ABSTRACTTHE ENERGY EFICIENCY APPLICATION ON THE ASYNCHRONOUS MOTORS Today, it is observed that the energy resources have been exhausted quickly and still significantly increased. It indicates the requirements to use of available resources in a form of optimum although the relationship between usage and reserves cause to increase dramatically of energy costs. In our country, the "Energy Efficiency Law" entered into force on the 2007; The "National Energy Efficiency Movement" was initiated with the participation of the public, private and civil society organizations with the Prime Ministry Circular No. 2008 / 2 and the year 2008 was declared as the "Year of Energy Efficiency".Also the Ministry of Energy and Natural Resources of Republic of Turkey has taken the decision to support in a certain percentage to efficiency increasing works in the enterprises in these contents and has began to give allowance for the accepted projects in these contents. The 4.000.000 TL of the payable total amount being 5,000,000 TL are reserved for the "Electric Motor Systems".All of these matters are caused to focus on renewal with high-efficiency motors of existing systems for saving in the consumed energy in electric motors.In this study, by examining the current motor systems, it was tried to shed light on the energy efficiency to be provided in the electric motors by evaluating these informations with emerged results in case of replacement with high-efficiency motors of these systems and it was tried to be example to the other enterprises in country-wide, by highlighting to be able to obtain the profit and the high-efficiency thanks to optimization to be maked with new generation motors,Therefore, the datas have been received by making works in the TOFAŞ Automotive Factory being one of the factories open to the most radical and continuous development of our country. The tools and materials being available in TOFAŞ have been used for the necessary measurements and similar operations (for example, the instantaneous current measurement drawn by the motor).

Uluslararası toplumda ortaya çıkan uyuşmazlıkların tarafları dikkate alınarak incelendiğinde, uluslararası hukuk kişileri arasındaki uyuşmazlıklar ve uluslararası hukuk kişileri ile özel hukuk kişileri arasındaki uyuşmazlıklar biçiminde bir tasnif yapılmaktadır. Diplomatik uyuşmazlık çözümü, uluslararası hukuk kişileri arasındaki uyuşmazlık çözümünü konu edinmekte özel olarak ise uyuşmazlık taraflarından en azından birinin devlet olduğu uyuşmazlık çözüm yollarını ifade etmektedir. Uyuşmazlıkların diplomatik yollarla çözümü gerek tarihsel açıdan bakıldığında gerekse çağdaş uluslararası toplum düzeni incelendiğinde en çok tercih edilen ve tüm uyuşmazlıkların konu itibarıyla sınırlandırılmadan çözülebileceği yolları bünyesinde barındırmaktadır. Bu çalışmada uyuşmazlıkların tanımlanmasından başlanarak uyuşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesinin incelemesi yapılacaktır. Öncelikle bir uluslararası uyuşmazlığın yargı içtihatları çerçevesinde belirlenmesi ve tasnifi için öngörülen kıstasların değerlendirilmesi yapılacaktır. Ardından uyuşmazlıkların barışçı çözümü yükümlülüğünün içeriği kişi, konu ve nitelik itibarıyla işlenecektir. Diplomatik müzakereler, dostça girişim, arabuluculuk, soruşturma ve uzlaştırmadan oluşan yerleşik diplomatik uyuşmazlık çözüm yolları, hukukî dayanakları çerçevesinde temel vasıfları açıklanmak suretiyle değerlendirilecektir. Bu yolların tercih nedenleri ve hangi durumlarda işletildikleri incelenirken somut örneklere yer verilerek anlatım zenginleştirilecektir. Devam eden kısımda ise uluslararası ilişkilerde meydana gelen değişimlerin bu yolları nasıl etkilediği ve ne tip yönelimlerin diplomatik uyuşmazlık çözümünü etkilediği ele alınacaktır. Bu değişimlerden yola çıkarak diplomatik uyuşmazlık çözümünün geliştirilmesi adına dikkate alınabilecek tavsiyeler dile getirilecektir. ; The disputes that rise in the international community can be classified as the ones between intenational law persons and the ones between international law persons and private law persons when they are studied by the charecter of parties. The subject of diplomatic dispute settlement is the disputes that are between intenational law persons and specifically the disputes which at least one of the parties is a state. Diplomatic dispute settlement contains the most preferred and comprehensive means that can settle all disputes without any limitations on subject matter both historically and in contemporary international community. In this study, dispute settlement with diplomatic means will be reviewed by describing disputes at the beginning. Firstly international disputes and criterions used in classfication of disputes will be determined within the scope of case law. After that, the obligation of peaceful dispute settlement will be handled by characteristics of obligation including ratione personae and ratione materiae. The established means of diplomatic dispute settlement which are diplomatic negotiations, good offices, mediation, inquiry and conciliation will be studied within the frame of legal basis of these means by stating their fundemental characteristics. When preferability and most suited conditions of these means examined the subject will also be enriched by concrete examples. In following part, the effects of changes in international relations to diplomatic means and what kind of tendencies can be observed will be discussed. Based on this discussion recommendations on enhancing the diplomatic dispute settlement will be stated.

ÖZETEğitim sektöründe hizmet veren özel sektör firmalarında uygulanan ücret politikalarının standart oluşu ve performanstan bağımsız ücret sistemlerinin kişinin çalışma psikolojisini olumsuz etkilemesi nedeniyle alternatif prim ve ücretlendirme politikaları ihtiyacı doğmaktadır. Bu ihtiyaç beraberinde performansa dayalı ücretlendirme sistemlerinin gerekliliğini getirmekte ancak sektörde bu tip uygulamalara çok sık raslanmamaktadır.Bu tezde sektörde oluşan bu açığın kapatılabilmesine yönelik bilimsel yöntemler kullanarak geliştirilecek bir performans değerlendirme sistemi oluşturulmaya çalışılmış ve bu performans değerlendirme sisteminin bilgi teknolojileri altyapısı ile desteklenerek süreçlerin, kriterlerin ve puanlama sistemlerinin doğru belirlenmesiyle tüm sektör tarafından kullanılabilecek bir sistemin hayata geçirilmesi amaçlanmıştır.Tez hem sektördeki açığı kapatmaya yardımcı olmayı hem de konuyla ilgili çalışan diğer araştırmacılara başlangıç için örnek uygulama ve mihenk taşı olarak yardım etmeyi amaçlamaktadır. Performans Değerlendirme Sistemlerini (PDS) oturtmaya çalışan diğer sektörlerdeki özel şirketlere de iyi bir kaynak oluşturması öngörülmüştür. Sistem geliştirilirken performans değerlendirme sistemi alanında daha önce yazılmış kitaplarda bahsi geçen yöntemler incelenmiş ve uygun olanlar eğitim sektöründeki ihtiyaçlara göre sektöre adapte edilmiştir. Tezin oluşturulması sırasında 360 derece performans değerlendirme sisteminde kullanılan kriterler Dengeli Puan Kartı (Balanced Scorecard) uygulamasından elde edilen performans göstergeleri sayesinde elde edilmiş ve bu iki sistem harmanlanarak sayısal ve sayısal olmayan performans göstergelerinin ölçülebilmesi için ortak bir çözüm yöntemi üretilmeye çalışılmıştır. ABSTRACT Wage Incentive Systems that is used in Education sector firms has negative effects on working psychology of the teachers due to the standard systems which are not related to the performance of the worker. There exists a lack of Alternative Wage Incentive and Performance based premium system in this sector but that kind of systems can be encountered rarely on the sector. In order to solve the lack of system problem with using the scientific methods, a Performance Appraisal System (PAS) have been established and the system assisted with IT to help standardizing the system. Standardization of the system helped the user to find necessary solutions even if the criteria, evaluation and scoring system are changed. Aim was to make a system that can be used in all firms in sector.This master thesis will hopefully help filling the absence in the sector and be a milestone for the researchers who are going to establish solutions in the sector about PAS Also other researchers and specialists who are interested in PAS are supposed to be assisted by the thesis.During this thesis the book on previous methods that is used in PAS surveyed and this application method adapted to the needs of Education Sector firms. The application part of the thesis tried to combine the performance indicators gathered from Balanced Scorecard with the criteria to be used in 360 degree performance appraisal system. These two performance measurement systems are combined to tackle with the measuring problem of qualitative and quantitative aspects of the teacher's performance.

Bu çalışmada, Konya'da ve buna paralel olarak ülkemizde bilinçli yağ ve yakıt seçimi kullanılan yağların çevre açısından etkileri, alternatif yağ ve yakıt kaynaklarına taşıt kullanıcılarının bakış açısının belirlenmesi, atık yağların geri dönüşümü veya başka amaçlarla tekrar kullanım olanaklarının incelenmesi farklı bölge, yaş, eğitim ve meslek gruplarından oluşan bir örnek grup üzerinde uygulanan anket çalışması sonuçları irdelenerek sunulmuştur. Taşıtlarda bakımın kilometreye göre yapıldığım % 97'lik bir çoğunluk ifade etmiş, % 3'lük bir kesim ise saate göre olduğunu belirtmiştir. Taşıtlarda en önemli bakımın % 60'hk bir oranla yağlama sistemi olduğu belirlenmiştir. Bunu % 19 ile rot-balans ayan, % 14 yakıt sistemi % 7 ile elektrik aksamı takip etmektedir. Ankete katılan tüm kişilerin taşıtlarda bakımlar hakkında bilgi sahibi olduğu görülmektedir. Yağlama yağının görevlerini % 76'sı genel olarak doğru yanıtlarken % 24'lük bir kesimin bilmemesi düşündürücüdür. Bir çok sürücü () taşıtlarında kullandıkları yağın tipini bilmemektedir. Taşıtlarında hangi tip yağ kullanıldığı bilenlerin oram düşüktür. Yağ seçiminde tercih nedeninde, çoğunluğun tercihinde bilinçli olmadıkları ortaya konmuştur. Yağı alırken tercihlerde, 'i servisin, 'si tamircinin önerdiği, 'i kendi tercih ettiği motor yağım kullanmaktadır. Motor yağını hangi kilometrelerde değiştirilmesi konusunda yağın özelliğine göre km sinaran kesin biten yoktur. Yağ değiştirme süresice çoğunluğun uymadığı belirlenmiştir. Yine yağlama sisteminin nasıl çalıştığı bilinmemektedir. Aracınızda hangi bakımlar yapılıyor biliyor musunuz sorusuna verilen cevaplarda, genel anlamda biliyorum cevabı alınmıştır. Sürücülerin çoğunluğunun bakımı özel servislerde, bunu takiben yetkili servis ve az bir kesimin de kendilerinin yaptığı görülmektedir. Özel servislerin tercih edilmesinde, özel servislerin tamdık olması, bakımın ucuz olması, yetkili servislerin bakımı, özel servislere göre pahalı yapması gibi nedenler sıralanmıştır. ; It is tha lubrications result which is improved in a high degree that the wear increases because of the rubbing of a engine transportation. While the oü which is developed has been increased the consumption of oil nowadays, the time interval of oil variation and the amount of power decreases. The temperature of work of lubrication increases more because of the engine isolation which is developed to lessen noise and speed. Also the capacity of oil thanks is increased in order to because small the front part of transportation. In conclusion, the less oil, the wok of oil in high tempratures and the time interval of oil variation use expected by modern transportations. The choice of oil which is used in transportations is very important m terms of both mix of fuel whke using and fugitives. In this study, in Konya and in our country, the conscious choice of mel and oil, the influence of environment to oil which is users to oil and fuels sources, the examination of opportunities of dirty oil are present by looking at the results of survery which was made in the sample from different ages, different education and jobs. The majority of the percent 97 tells that the care of transportation is made according to Hie kilometers. The part of the percent 3 telk that is made according to the time. It is determined that most important care in transportations is the system of lubrication. The accuracy of rot balance in the percent 7 follow it. It is seen that all people who are members of the survey have got information about the care at transportations. It is strange that while the percent 76 answer the duties of lubrication oil correctly, the part of the percent 24 don't know the answer. Many drivers (% 59) don't know style of the oil which they use in their transpoetations is low. It is seen easily that. The majority aren't conscious when they choice the oil. When they buy oil, the percent 38 use the oil which is suggested by the service, the percent 37 use the oil which is suggested by their repairmen and percent 25 use it which is choosen by themselves. There is no person who knows the topic that which kilometers has to change the engine oil and kilometers limit according to the oil feature. It is determined that the of people don't fit the time of oil change. Also majorty people don't know low the lubrication system works. Generally, the question "Do you know which care are used in your trasportations isn't answered. The majorty of drivers make their tranportations care in the private services, in the authoty services. Some drivers make their transportations care by themselves. The drivers choose private services because they are relatives, they are cheap in trems of care and authoty services core is more expensive then private services. Causes are set up in order like these.

ÖZETTÜRK DIŞ TİCARET VERİLERİ ÜZERİNE TAHMİN TEKNİKLERİ UYGULAMALARIBüyük veya küçük, özel ya da kamuya ait hemen hemen her kurum, açıkça ya da dolaylı olarak tahminden yararlanır, çünkü neredeyse her kurum, hakkında tam bir bilgiye sahip olmadığı geleceğin getireceği şartlara uyum sağlayabilmek için plan yapmak durumundadır. Çeşitli tahmin yöntemleriyle elde edilen tahminler, tüm bu tip planlamalar, strateji oluşturma, politika belirleme, programlama, satın alma, stok kontrolü ve genellikle karar alma faaliyetlerinin büyük bir bölümü için girdi olarak kullanılır. Türkiye giderek daha açık bir ekonomi haline gelmektedir; dış ticaretin ülke ekonomisindeki payı istikrarlı bir şekilde artmaktadır. Uluslararası ticaret, hemen hemen tüm endüstrilerde tırmanışa geçmiştir. Bu tez kapsamında, tahmin yöntem ve tekniklerinin Türk Dış Ticaret verilerine uygulanması amaçlanmıştır. Yaklaşım tarzı, bazı nicel tahmin tekniklerinin, toplam ihracat ve ithalattan başlayarak, başlıca sektör ve alt-sektörlere hiyerarşik olarak uygulanması şeklindedir. Türkiye İstatistik Kurumu'ndan elde edilen Ocak 1996-Mayıs 2006 dönemini kapsayan verilere dayanarak, Haziran 2006-Mayıs 2007 dönemi için kısa-dönemli, zaman serileri tahminleri yapılmıştır. ABSTRACTAlmost every organization, large and small, private and public, uses forecasting either explicitly or implicitly, because almost every organization must plan to meet the conditions of the future for which it has imperfect knowledge. Predictions provided by various forecasting methods, are used as inputs for all types of planning, strategy formulation, policy-making, scheduling, purchasing, inventory control and a great majority of decision-making activities in general. Turkey has been becoming a more open economy; the share of the foreign trade in the whole economy has been rising steadily. International trade has stepped up in almost all industries. In the scope of this thesis, it was aimed to apply forecasting methods and techniques on Turkish foreign trade data. The approach was to apply some quantitative forecasting techniques in a hierarchy, starting from total export and import to major sectors and subsectors. Based on data gathered Turkish Statistical Institute covering the period January 1996- May 2006, short-term, time series forecasts were produced for June 2006- May 2007 period.

Thesis (Master)--Izmir Institute of Technology, Chemical Engineering, Izmir, 2016 ; Full text release delayed at author's request until 2019.08.10. ; Includes bibliographical references (leaves: 108-112) ; Text in English; Abstract: Turkish and English ; xiii, 112 leaves ; Electro-optical (EO) systems have wide range of applications and in recent years, especially the use of EO imaging systems in military and civil aviation applications have substantially increased. In these applications, EO systems are exposed to quite harsh and unstable operating conditions like sudden changes in temperature and humidity, dust, fog, physical shock, vibration and radiation. If their optical surfaces such as prisms, lenses and mirrors are damaged due to these conditions, their repair usually is not possible. To overcome these problems, it is necessary to develop special protective coating layers for optical surfaces. The main goal of this study is to produce protective, self-cleaning and super-hydrophobic polymeric thin films for optical surfaces of the electro-optical (EO) systems. Initiated chemical vapor deposition (iCVD) is a novel method for the fabrication of thin film coatings and it has many advantages such as low production cost, very low deposition temperature, 3D geometry coating performance and high deposition rate. Therefore, iCVD was employed to fabricate homopolymers of poly (glycidyl methacrylate) (PGMA) and poly (1H, 1H, 2H, 2H-Perfluorodecyl acrylate) (PPFDA) and P(GMA-PFDA) copolymer thin-films as protective coatings for EO systems. Optical modeling and simulations were performed to determine the effect of film thickness and refractive index on optical performance of substrates to be coated. Optical performance of fabricated coatings was also measured between 400 and 1000 nm range to confirm that protective coatings do not have any measureable impact on optical performance provided that the protective film thickness is kept between 50 nm to 1 μm. The surface morphology of the protective coatings was evaluated using a variety of analytical tools such as Fourier Transform Infrared Spectroscopy (FTIR), Scanning Electron Microscopy (SEM), Atomic Force Microscopy (AFM) and Contact Angle measurements. Optical tests were performed by following MIL-F-48616 Military Standard (MIL-STD). The best protective coatings were obtained by using P(GMA-PFDA) copolymer which yields good mechanical properties due to epoxy pendant group and super hydrophobicity due to incorporation of fluoro monomer. ; Elektro-optik (EO) sistemler çok geniş uygulama alanlarına sahiplerdir, son yıllarda, özellikle Elektro-optik görüntüleme sistemlerinin askeri ve sivil havacılık sektöründe kullanımı oldukça artmıştır. Bu alanlarda EO sistemler anlık sıcaklık değişimi, nem, toz, sis, fiziksel şok, titreşim ve radyasyon gibi oldukça zorlu ve değişken çalışma koşullarına maruz kalmaktadırlar. Bu sistemlerin sahip olduğu prizma, lens ve ayna gibi optik yüzeyler, bu şartlardan dolayı zarar görürlerse, tamirleri neredeyse mümkün olmamakta ve bu tip karşılaşılan problemlerin çözümlenebilmesi amacıyla, optik yüzeyler için özel koruyu kaplamaların geliştirilmesine gerek duyulmaktadır. Bu çalışmanın asıl amacı, EO sistemlerin optik yüzeyleri için koruyucu, kendi kendini temizleyebilen, süperhidrofobik polimerik ince filmlerin üretilmesidir. Başlatılmış Kimyasal Buhar Biriktirme (BKBB) yöntemi, ince film kaplamalarının üretilmesinde kullanılan oldukça yeni bir yöntemdir ve düşük üretim maaliyeti, düşük sıcaklık koşulları, üç boyutlu yüzeyleri kaplama performansı ve yüksek biriktirme hızı gibi bir çok avantaja sahiptir. Bu nedenle, BKBB yöntemi kullanılarak EO sistemler için Poli(glisidil metakrilat) (PGMA) ve Poli(1H, 1H, 2H, 2H-Perflorodesil akrilat) (PPFDA) homopolimerleri ve P(GMA-PFDA) kopolimer ince filmlerinin üretimi yapılmıştır. Film kalınlığı ve kırılma indisinin kaplanacak yüzeylerin optik performansına etkisini incelemek için optik modelleme ve simülasyonlar yapılmış bunun yanında film kalınlığı 50 nm ile 1 μm arasında tutularak üretilen koruyucu kaplamaların optik performansa herhangi bir etkisinin olmadığını doğrulamak amacıyla, kaplamaların 400-1000 nm aralığında ölçümleri alınmıştır. Koruyucu kaplamaların yüzey morfolojisinin belirlenmesi, Fourier Dönüşümlü Kızılötesi (FTIR) Spektroskopisi, Taramalı Elektron Mikroskobu (SEM), Atomik Güç Mikroskobu (AFM) ve Değme Açı ölçümü gibi çeşitli analitik tekniklerin kullanılması ile gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, MIL-F-48616 askeri standardı (MIL-STD) takip edilerek optik testler yapılmıştır. Sonuç olarak, en iyi koruyucu kaplama hem yapısındaki epoksi grubundan dolayı iyi mekanik özellik gösterip hem de fluoro monomerin sağladığı süperhidrofobik özelliğe sahip olduğu için P(GMA-PFDA) kopolimeriyle elde edilmiştir.