THE EUROPEAN MONETARY SYSTEM
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 097-132
463 Ergebnisse
Sortierung:
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 097-132
Balıkesir Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Ana Bilim Dalı ; Türkiye'nin Avrupa Birliği ile 1963'de ortak üye olarak ilişkisi, 1996 yılı başından itibaren Avrupa Gümrük Birliği'ne katılma şeklinde sonuçlanmıştır. Türkiye bugün tam üyelik statüsünü kazanamamış olsa dahi, nihai amaç budur ve kendi siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik yapısını, politikalarını ve kurumlarını tam üye olacakmışçasına şekillendirmektedir. Bu çalışmamızda, Avrupa Birliği'nin kuruluş ve amaçlan, gelişim süreci ve Türkiye'nin bu toplulukla olan ilişkisi ana hatlarıyla özetlendikten sonra, bugün Avrupa Birliği'nin "Parasal Birliği" oluşturma çabalan, parasal birliğin koşulları ve karşılaşılan sıkıntılar incelenmiş ve Türkiye'nin önümüzdeki 10-15 yıl içerisinde Birliğin tam üyesi olabileceği varsayımı ile Avrupa Para Birliği gelişmeleri karşısında durumu değerlendirilmiştir. Tam üye olarak Avrupa Birliği'ne katılması halinde Türkiye, Avrupa Para Birliği oluşumu karşısında mevcut iki alternatiften birini seçecektir. Bu altenatiflerden biri Avrupa Para Birliği'ne katılmamak ancak gelişmeleri dışarıdan takip etmektir. Diğer alternatif ise tam üyelikle birlikte Avrupa Para Birliği'ne de katılmaktır. Bu ise, Türkiye'nin Avrupa Birliği Antlaşması'nda öngörülen Ekonomik Parasal Birliğin makroekonomik yaklaşım kriterlerini yerine getirmesini veya bu kriterlerini bütünüyle yerine getiremese bile, en azından AB ortalama değerlerine yaklaşmasını gerektirmektedir. ; The relationship of Turkey with the European Union started in 1963, as associate member, with the Ankara Agreement, and presently resulted in a Customs Union agreement whichbecame effective at the beginning of 1996. Although Turkey has not yet been accepted as a fiillmember of EU, it has already started to reorganise its political, social, cultural and economic structure with a confidence that its fullmembership is unovoidable and not too far away. In this study after a brief theoritical and conceptual framework, first, foundation and aims of the European Union, its evolution and the relationship of Turkey with the Union were outlined. Then the efforts of the EU to establish "Monetary Union", the conditions of the achievement of the Monetary Union and the Current problems faced were studied. Finally, assuming that Turkey's fullmembershipto the European Union will reasenably be realized in a 10-15 year period, the prospective of Turkey as regard to the European Monetary Union was evoluated. In case of Turkey joins the EU as a fullmember, it will have two alternatives to choose as regard European Monetary Union. One alternative is not to join the European Monetary Union at all. The other alternative is to join the Monetary Union assuming the responsibility of fulfillig the required macroeconomic criteria, or at least approaching to the average values of the Union.
BASE
In: Boletim de Ciências Económicas, Band 57, Heft 1, S. 755-798
Among the existing models in the Brazilian legal system that deals with the transfer of non-state public activities to private entities without profit, the management contract signed with entities qualified as Social Organizations stands out, inaugurated with Federal Law no. 9.637/98. This work focuses on addressing issues for which the edited legal norms were not able to solve. It addresses all the questions that involve everything from the qualification process of the entity, through its selection, to the execution of the management contract, with emphasis on the debates around its legal nature and related issues. It also focuseson the implementation phase of the adjustment and possible civil liability of the Social Organization. Finally, external control is also addressed, with emphasis on the performance of the Audit Cours. ; Dentre os modelos existentes no ordenamento jurídico brasileiro que tratam da transferência de atividades públicas não-estatais a entes privados desprovidos de fins lucrativos, destaca-se o contrato de gestão firmado com entidades qualificadas como Organizações Sociais, inaugurado com a Lei Federal nº 9.637/98. Este trabalho volta-se ao enfrentamento de questões cujas normas legais editadas não foram capazes de solucionar. Aborda-se todos os questionamentos que envolvem desde o processo de qualificação da entidade, passando pela sua seleção, até a execução do contrato de gestão, com destaque para os debates em torno da sua natureza jurídica e questões afins. Foca-se, ainda, a fase de execução do ajuste e possível responsabilização civil da Organização Social. Por fim, o controle externo é também abordado, com ênfase à atuação dos Tribunais de Contas.
BASE
In: Relações internacionais: R:I, Heft 18, S. 189
ISSN: 1645-9199
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, Band 72, Heft 4, S. 1157-1183
ISSN: 1309-1034
Bu çalışma, Türkiye'de Avrupa Birliği müktesebatı ile uyumlu olacak devlet yardımları mevzuatının kabul edilmesi gerekliliğini ele almakta ve acil olarak devlet yardımları izleme ve denetleme kurumuna duyulan ihtiyacı ortaya koymaktadır. Ayrıca, bu çalışma, Türkiye ve Avrupa Birliği'ndeki devlet yardımları uygulamalarını izah etmeye çalışmakta ve bunlar arasındaki farklar üzerinde durmaktadır.Tez, başlıca altı bölüme ayrılmaktadır. Devlet yardımı tanımını, bunların çeşitlerini ve rekabet politikası ile uyumlarını anlatmaya başlamadan önce ilk bölümde teze kısa bir giriş yapılmaktadır. İkinci bölümde, devlet yardımlarına genel bir bakış açısı ile yaklaşılmakta ve devlet yardımları rekabet politikası ile uyumlaştırılmaktadır. Üçüncü bölümde, Avrupa Birliği'ndeki devlet yardımlarının çeşitleri incelenip değerlendirilirken, Avrupa Birliği'nin devlet yardımları politikası izah edilmektedir. Buna ek olarak, devlet yardımlarının bildirimine ilişkin mevzuat, devlet yardımlarının denetlenmesi ve ilgili diğer konular üzerinde durulmaktadır. Dördüncü bölümde ise, Türkiye'nin teşvik mevzuatı, mevcut devlet yardımları sistemi ele alınmakta ve ayrıca Ortaklık Konseyi Kararı ve Ulusal Program çerçevesinde Türkiye'nin taahhüt ettiği yükümlülükleri ve Türkiye'deki uygulamaların Gümrük Birliği'nin işleyişi ile bağdaşıp bağdaşmayı anlatılmaktadır. En son olarak, beşinci bölümde, devlet yardımları politikasına ilişkin Avrupa Birliği'nde yaşanan son gelişmeler ve bunların Türk teşvik sistemi ile kıyaslaması yapılmakta ve Avrupa Birliği'ne üyelik yolunda Türkiye'nin yapması gereken değişiklikler ve yenilikler ele alınmaktadır.Sonuç olarak, tezimin yazılmasındaki amaç, Avrupa Birliği'nin devlet yardımları politikasının ve devlet yardımlarının denetlenip izlenmesine ilişkin sistemin daha iyi anlaşılmasını sağlamak ve bununla birlikte de Türkiye'nin Avrupa Birliği müktesebatına uyum sürecinde Türkiye'deki devlet yardımları politikasını izah etmektir. Sonuçta, yukarıda belirtilen hususlarla ilgili olarak gerekli bazı açıklamalar yapıldıktan sonra, Türkiye'nin Avrupa Birliği kurallarını benimsemesi ve devlet yardımlarına ilişkin bağımsız bir otorite kurması yolundaki çalışmalarının, bazı eksikler olsa da, doğru bir şekilde ilerlediği gösterilmeye çalışılmaktadır. This study basically emphasizes the urgent need of approving state aid legislation in Turkey which must be compatible with the EU acquis and need of establishment of an independent state aid monitoring and controlling authority. It also focuses on the state aid implementation both in Turkey and EU and comparison between them.My thesis can be separated into six chapters. Before starting to define state aid and determine types of it and mention its consistency with the competition policy, in the first chapter a short introduction has been done. Second chapter is focused on general view of state aids and its relation with the competition. In the third chapter, EU's approach to the state aid policy is explained while considering all types of state aids. In addition, procedural legislation, control of state aids and some other relevant issues are pointed out. In the fourth chapter, Turkey's incentive policy, current state aid system, Turkey's obligations under the Association Council Decision and National Program, and its compatibility with the well-functioning of Customs Union is examined. Finally, by the fifth chapter, recent developments in EU's state aid policy and its comparison with the Turkish incentive system is explained and it is tried to put forward the necessary amendments and modifications will be made in the Turkish legislation towards the membership to the EU.As a result, my thesis aims to gain better understanding of EU's state aid policy and its approach of controlling and monitoring state aids. It is also tried to be understood Turkish state aid policy during the harmonization process. Consequently, after making some explanations in the aforementioned issues, this study shows that Turkey, with a few absent issues, is on the right track in order to adopt its legislation with the EU rules and establish an independent authority for controlling.
BASE
Batı'da doğup gelişen sivil toplum kavramı, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyelik sürecinde en fazla anılan kavramlardan birisidir. Avrupa Birliği– Türkiye ilişkilerinde sivil toplum kuruluşları önemli misyonlar üstlenmektedir. AB'ye uyum süreci Türkiye'de sivil toplumun gelişmesinin önünü açmaktadır. Bu bağlamda, AB Türkiye'de sivil toplumun gelişmesi açısından birçok sivil toplum kuruluşunu desteklemekte ve geliştirilen projelere fon aktarmaktadır. Bu çalışmanın amacı, günümüzde dünya ekonomilerine yön veren önemli temel araçlardan biri olan sivil toplum kuruluşlarının, Avrupa Birliği'ne tam üyelik sürecinde Türkiye'deki konumunu ortaya koymaktır. Bu bağlamda çalışmada, teorik analiz yöntemi kullanılmıştır. Son olarak da sivil toplum kuruluşları açısından Türkiye ve Avrupa Birliğinin SWOT analizi yapılmıştır. ; Civil society concept which arose and developed in the West is one of the mostly mentioned concepts in Turkey's European Union membership process. Non-governmental organizations undertake important missions in Turkey - EU relations. EU harmonization process paves the way for advancement of civil society in Turkey. In this context, with regards to the advancement of civil society in Turkey, the EU supports many NGO's and transfers funds to the on going projects. The aim of this study is to reveal the position of NGOs in Turkey which is one of the important fundamental tools nowadays shaping world economies in the EU full membership process. Within this context, the theoretical analysis was used as the method. Finally, a SWOT analysis of Turkey and EU was conducted in terms of their NGOs.
BASE
Sivil Toplum, sivil toplum kuruluşları, Sivil toplum kuruluşlarının devlet içerisindeki yeri, demokrasi, devlet, devlet kurumları, emniyet teşkilatı, Polisin Sivil Toplum kuruluşlarına bakış açısı, özgürlükler, Avrupa birliği kavramları dünyanın olduğu gibi ülkemizin gündemini de uzun süre meşgul etmiştir. Küreselleşen dünyada devletler etkisini kaybetmekte, özgürlükler alanı genişlemektedir. Toplulukların devlet gibi düşünmediği veya devletin düşünmediği konularda bir araya gelerek organize oldukları, devletin boş bıraktığı alanlarda faaliyet gösterdikleri, devletin bazı yetkilerini kullandıklarını görmekteyiz. Ülkemizde sivil toplum kuruluşlarının gelişme dönemi 1980 yılından sonra olduğu görülmekle birlikte, topluma hizmeti görev kabul etmiş bir sivil toplum kuruluşu olan vakıfların kuruluş tarihinin asırlar öncesine dayandığını söyleyebiliriz. Türkiye'de 1995 yılında çeşitli Sivil Toplum Kuruluşları arasındaki ilişkilerin serbest bırakılması önemli bir karar olmakla birlikte 2004 yılında dernekler kanununda yapılan değişiklik ve emniyet teşkilatından bağımsız yapılanma imkânı tanınması, sivil toplum kuruluşlarının gelişmesi ve faaliyetlerinin çeşitliliğinin artması bakımından önemlidir. Bu çalışmamızda sivil toplum, sivil toplum kuruluşları ve bağlantılı terimlerin açıklanmasının yanında görevi sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerini yasalar çerçevesinde güvenli bir şekilde yapmasını sağlamak, yasa dışı söylem ve hareketleri yargıya intikal ettirmek olan Polisin sivil toplum kuruluşlarına bakışını ele alacağız. Emniyet Müdürlüğü bünyelerinde kuruluşu bulunan Güvenlik Şube Müdürlüğü Sivil Toplum Kuruluşları ile yasalardan kaynaklanan ilişkiler kurmak zorundadır. Aynı ilişki kurma zorunluluğu sivil toplum kuruluşları içinde geçerlidir. Polis ilişkilerini kurarken sivil toplum kuruluşlarını kategorize eder ve yasaların izin verdiği ölçüde görev niteliğine bakılarak iletişim içine girer. Bu iletişim ve ilişki sınırlı ve ölçülüdür. Bu çalışmamızda sivil toplum kuruluşları ile Polis ilişkisini incelerken ilgili yasaların neler olduğunu bu yasaların güncelliği ile birlikte eksiklerini, yasalardan kaynaklanan ilişki bozukluklarını inceleyeceğiz Sivil Toplum Kuruluşları demokrasi hayatı ve kültürü için ne kadar önemli olursa olsun faaliyetlerinin belli ölçüde sınırlandırılmasının gerektiği bunun demokrasinin gerekliliği olduğu ve demokrasi hayatının gelişmesinde Polisin davranışı ve yasaların özelliğinin ne kadar önemli olduğudur. Ülkemizdeki Sivil toplum kuruluşları ile Dünya'daki sivil toplum kuruluşları arasında büyük farklılıklar vardır. Bunun çok yönlü sebepleri olsa da demokrasi kültürünün tam anlamıyla yerleşmemiş olması en büyük sebeptir. Ankara Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğü bu eksikliğin farkında olarak hareket etmekte, sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerinde davranışları ve iletişimiyle örnek olmaya çalışmaktadır. Bu davranışlar başkente özel ve kişilere bağlı olsa da Türkiye'de uygulanması gereken davranış özelliğini kazanması açısından önemlidir. Çalışmamızda polis teşkilatının tamamının görüşünü yansıtmasa da resmi ve sivil çalışan polislere uyguladığımız ankette; Türkiye'de Polisin ilişki kurduğu sivil toplum kuruluşlarına nasıl baktığı, onları nasıl değerlendirdiği, faaliyetlerdeki tutumu yasaların sivil toplum kuruluşlarına tanıdığı özgürlükler polisin bu konudaki düşünceleri incelenmeye ve bir çerçeve çizilmeye çalışılmıştır. Sivil toplum kuruluşları denince polisin aklına ilk gelen düşüncenin sokaklarda eylem yapan, kaldırım taşlarını söküp kendisine taş atan öğrenci grupları, illegal söylemleri dile getiren, polis ile çatışmaktan çekinmeyen öğrenci platformları ve sendikalar gelir. İllegal örgütlere altyapı sağlayan dernekler, vakıflar, devlet değerlerini ve sistemini tanımayan, yazılı olarak kanuna uygun parti kabul edilen ama söylemlerinde devlete karşı tavır alan veya bölücü, irticai faaliyetleri bulunan siyasi partilerin de bulunduğunu unutmamak gerekir. Her Sivil toplum kuruluşu göründüğü kadar masum değildir. Bu masumiyet halkımız tarafından zamanla anlaşılmakta ve tepkisini yeri geldiğinde ortaya koymaktadır. Kuruluş amacı doğrultusunda hareket eden yasalara saygılı, dürüst, topluma hizmet eden Sivil Toplum Kuruluşlarının polis ile olan ilişkisi sadece evrak üzerinde kalmakta veya güvenlik talebi şeklinde kalmakta ve sorun yaşanmamaktadır. Türkiye'nin küreselleşen dünyanın saygın bir üyesi olabilmesi için, STK'larının çok sayıda, değişik türde ve ölçekte, yüksek potansiyeli, dünyaya açık, işlevlerini başarıyla yerine getirebilen, kendilerine güven duyulan bir biçimde gelişmesini sağlayabilmesi gerekir.Bu çalışma sonucunda elde edilecek verilerle demokrasi kültürüne katkı sağlayacağımızı düşünerek sivil toplum kuruluşlarının polis ile ilişkilerinin ne kadar önemli olduğunu, faaliyet istatistikleri ve Emniyet verileri kullanılarak açıklanmaya çalışılmaktadır. Bu ilişkilerin geliştirilmesinin demokrasinin gelişimi, demokrasi kültürünün topluma ve kurumlara hakim olması için şart olduğu değerlendirilmeleri yapılacaktır ; Civil Societies, Civil Society Institutions, place of the Civil Society Organizations within the State, democracy, state, state institutions, Police Organization, point of view of the Police organization Civil Societies, liberties, and European concept employed our country agenda as well of the world for a long time. States are loosing their effectiveness and widening liberties field in the globalize world. We begin to recognize that Civil Societies are performing their activities within the field?s state desolated and they are not thinking like the state. Progression period of the Civil Society?s Institutions in our country is after 1980?s. However, we can mention the history of the foundations that are accepted serving to society are based to centuries ago. While the important decision has been taking during the year 1995 on the release of relations between the various civil societies Institutions, changes made on the club law at 2004 it also important regarding to structuring independently from the police, given also self developing possibility to civil society organizations and in increasing variety of activities. In this study, we will undertake point of view of the police forces which are in obligation to provide to civil societies organizations to perform their activities safely within the legal frame work, beside to explain affiliated terms, civil society?s organizations and civil society . Security Department Directorate of the Police organization is obliged to establish relation with the Civil Society Organizations sourced from the laws. Same obligation is stand still for the Civil Society Organizations. Police, while establishing relation categorizes Civil Society organizations and enters in to the communication according to the nature of the duty and the laws are allowed. This communication is limited and moderate. In this study, while examining relation between the Police organization and Civil Society Organization, we will also study up to datedness these laws together with relation failures sourced from the law.Their activities necessary to be limited within the certain measures no matter how much important the Civil Society Organizations for democratic life and culture, and this limitation is also necessity of democracy and importance of the Police behavior and the characteristics of the laws. There is a large difference between Civil Society Organizations of our country and the Civil Society Organizations of the world. Notwithstanding multi-dimensional reasons, main reason is, democracy culture is not established in a proper sense. Ankara Directorate of Police, Security Department Directorate is acting well aware of this absence and runs to set a good example with his behavior and communication during the activities of the Civil Society Organizations. However, these behaviors in the Capital city, special and linked to the persons, it is important that behaviors gains necessary characteristics to apply in Turkey. In this study, even not reflecting the entire point of view of the Police Organization, we tried to draw an outline, on the police opinion and their evaluation on the liberty has been granted to the Civil Society Organizations the laws ad they are communicating with. We must not forget that when we speak about the Civil Society organizations, first thing considered by the police, are the students groups throwing pavement stones, students platforms with illegal pronunciations, syndicates not hesitating to clash with the police, clubs providing substructure to the illegal organizations, and the political parties considered legal according to laws, but not recognizing state values and system and with an attitude and pronunciations against the state in their speeches. Each Civil Society Organizations are that innocent as we are seen fro outside. However, this innocence understands by our public within the time and they betray their response in time. Relation of the Civil Society Organizations acting toward their constitutional aims, respecting laws, honest, and giving their services to the society with the police is only on the paper works such demand of security and posing no problems. For the Turkey becomes a respectful member of the global world, Civil Society organizations must provide progress in a manner of different kind and size, with his high potential and fulfill his functions with success within the trust. With the Data will be obtained at the result of this study, is trying to explain the importance of the relation between the police and Civil Society Organizations for to providecontribution to the democracy by using activity statistics together with security data?s. In this study evaluation on the progress of these relations which is a requirement for the progress of the democracy.
BASE
Sivil toplum, son yıllarda sosyal ve siyasal bilim literatürünün gözde kavramlarından biridir. Sivil toplum kuruluşları modern toplumların en etkin siyasi baskı ve toplumsal değişim aktörleri arasında yer almaktadır. Türkiye'de, Avrupa Birliği'ne giriş çalışmalarının hız kazanmasıyla birlikte, insan hakları, temel hak ve hürriyetler konusunda yapılan çalışmalar önem kazanmaya başlamıştır. Bu sebeple de Avrupa Birliği'ne giriş sürecinde sivil toplum kuruluşları önemli görevler üstlenebilecek duruma gelmişlerdir. Bu çalışmada genel olarak, sivil toplum ve sivil toplum kuruluşları ele alındıktan sonra, Türkiye'de sivil toplum olgusu ortaya konulmaya çalışılacaktır. Daha sonra Türkiye'nin Avrupa Birliği ilişkileri ve sivil toplum kuruluşlarının bu ilişki sürecindeki etkinlikleri incelenecektir. Bu çalışmanın; Birinci bölümde; sivil toplum ve ilişkili kavramlar, ikinci bölümde; Türkiye'deki sivil toplum anlayışı ve demokrasi süreciyle birlikte gelişimi, üçüncü bölümünde; Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkiler, son bölümde ise; Türkiye ile Avrupa Birliği arasında süregelen bütünleşme sürecinde STK (Sivil Toplum Kuruluşları)'ların yeri ve önemi üzerinde durulacaktır. ; In recent years, civil society is one of the favorite concepts of social and political science. Non-governmental organizations (NGO) take place amongst the most active political pressure and social change actors of modern societies. Studies made in respect of civil rights, fundamental rights and freedoms have begun to become important by the picking up speed of works to enter European Union. Therefore, the non-governmental organizations could become to undertake important tasks in the entrance process to the European Union. In this study, it will be tried to put forward civil society fact in Turkey after discussing civil society and non-governmental organizations in general. Then relationships of Turkey with European Union and activities of non-governmental organizations in this process of relationship will be analyzed. In the first part of this study; civil society and related concepts, in the second part; conception of civil society in Turkey and its development with democracy process, in the third part; relationships between Turkey and European Union, and in the last part; position and significance of non-governmental organizations (NGO) in the integration process that had gone on for a long time will be emphasized.
BASE
In: ETD - Educação Temática Digital, Band 9, Heft esp, S. 133-149
Este trabalho trata a respeito do processo de integração dos sistemas de educação superior na Europa, região que, desde o fim da segunda guerra mundial, está procurando eliminar as fronteiras em todos os âmbitos. O Processo de Bolonha, homenagem à universidade mais antiga da Europa, é o nome do conjunto dos eventos (reuniões, resoluções e normas) relativos às medidas de implementação dos princípios da reunião de ministros da educação europeus que ocorreu em Bolonha, em 1999, com a finalidade de construir um espaço europeu de educação superior até o ano 2010, cujos objetivos fundamentais encetam, principalmente, para a competitividade do Sistema Europeu de Ensino Superior frente a outras regiões e para a mobilidade e o emprego no Espaço Europeu. Dessa maneira, analisa-se também o papel dos atores sociais nesse processo e a discussão a respeito da natureza da educação superior: um bem público catalisador da solidariedade internacional ou uma mercadoria a ser explorada na construção de um mercado educativo transnacional.
Alevi-Bektaşi inancının tanınması, cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi, inanç öğretimi konusunun ebeveynlere bırakılması konusunda AİHM tarafından alınan kararlar halen Türkiye Cumhuriyetihükümetince uygulamaya konulmamıştır.Alevi-Bektaşiler hükümetin bu konuda ne-ler yapacağını beklerken, Alevi-Bektaşi der-nekleri farklı tavırlar sergilemektedirler. Buçalışmada, kendilerini Alevi-Bektaşi inancı-nın temsilcileri olarak gören dernek ve vakıfların görüşleri incelendikten sonra bunların bir değerlendirilmesi yapılmıştır. Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin birlik ve beraberliğine katkıda bulunacak bir modelin geliştirilmesi önemlidir. Bu model, Hâce Ahmet Yesevî ve Hacı Bektaş-ı Veli'nin "Dört Kapı ve Kırk Makam" öğretisine dayalı olmalı-dır. Bu öğretiye dayalı olarak geliştirilecekbir model Alevi-Sünni toplumunu birbirine yaklaştırarak, Türkiye'de tek bir inanç sis-teminin oluşturulmasına yardım edebilir. Türkiye Cumhuriyeti'nin laik bir ülke olduğu gerçeğinden hareketle, devletin bütün inançlara eşit mesafede durması gerekir. Alevi-Bektaşi inanç yapılanmasıyla ilgili uygulamalı çalışmaların yapılması önerilmiştir. ; Decisions about the recognition of Alevi-Bektashi belief, the adoption of cemevi's as places of worship, leaving religious education to the parents taken by the European Court of Human Rights still has not been implemented by the government of Repub-lic of Turkey. Alevi-Bektashi foundations and associations exhibit different attitudes,while Alevi-Bektashis wait for what thegovernment will do about it. In this study, after evaluating the view of the associations and foundations that see themselves as representatives of Alevi-Bektashi belief, an evaluation of these was made. The development of a model that will contribute to the unity and solidarity of the secular Republic of Turkey is important. This model should be based on Hâce Ahmet Yesevi and Hacı Bektaş-ı Veli's "Dört Kapı Kırk Makam" teaching. A model that will be developed based on these teachings can help to build a single belief in Turkey ...
BASE