Suchergebnisse
Filter
136 Ergebnisse
Sortierung:
Avrupa Birliği vize politikasının Türkiye'nin AB üyeliğine etkisi ; Impact of the visa policy of European Union on Turkey's accession to the EU
AB vize politikası 1957 tarihli Kişilerin Serbest Dolaşımına ilişkin Anlaşma çerçevesinde Avrupa Konseyi üyesi ülkeler arasında visesiz seyahatin gerçekleşmesi ile başlamıştır. AB vize politikasının gelişimi ise Schengen Anlaşması, vize taşıması gereken üçüncü ülke vatandaşlarına ilişkin Avrupa Konseyi'nin 539/2001 Sayılı Vize Tüzüğü ve Avrupa Konseyi'nin 1683/95 Sayılı Tek Tip Vize Tüzüğü ile olmuştur. AB vize politikası ortak bir vize (Schengen Vizesi) uygulaması ile de entegrasyon seviyesine ulaşmıştır. Avrupa Konseyi bünyesinde oluşan 1957 tarihli Kişilerin Serbest Dolaşımına ilişkin Anlaşmaya Türkiye de taraftı. Hem Türkiye hem de Avrupa Topluluğu üyesi ülkeler 1957 tarihli Kişilerin Serbest Dolaşımına ilişkin Avrupa Konseyi Anlaşmasına taraf olduğundan, söz konusu Anlaşma çerçevesinde vizesiz seyahat uygulaması her iki tarafın vatandaşları için de geçerliydi. Bu bağlamda, 1980 tarihine kadar Türkiye ve AB arasında kişilerin serbest dolaşımı bulunmaktaydı. Buna karşın AB üyesi ülkeler söz konusu Anlaşmayı Türkiye'ye yönelik askıya alarak Türk vatandaşlarına karşı vize uygulamaya başlamışlardır. Bu bağlamda çalışmada Türk vatandaşlarının vizesiz seyahate ilişkin ortaklık hukukundan kaynaklanan hakları ele alınmakta ve AB'nin Türk vatandaşlarına yönelik uygulamalarının ortaklık hukukuna aykırı olduğu savunulmaktadır. Bununla birlikte, çalımada vize konusu üzerinden Türkiye-AB ilişkileri ele alınarak AB'nin olumsuz tutumunun Türkiye'nin üyelik sürecine etkisi sorgulanmaktadır. Bu anlamda çalışmada, AB'nin olumsuz tutumuna karşı Türkiye'nin tercih edebileceği alternatif politika önerileri değerlendirilmektedir. ; European Union's visa policy started with abolution of visa requirements between the member states of the Council of Europe within the framework of the Council of Europe Agreement on Free Movement of Persons in 1957. The development of the European Union's visa policy has been with Council Regulation (EC) No 1683/95 of laying down a uniform format for visas, Council Regulation (EC) No 539/2001 of listing the third countries whose nationals must be in possession of visas and Schengen Agreement. In addition to this, European Union's visa policy with a common visa (Schengen Visa) has reached the level of integration. Turkey also was bound to the Council of Europe Agreement in 1957 governing Free Movement of Persons between Member States of the Council of Europe. Because both Turkey and the member states of European Community were parties to the Council of Europe Agreement on Free Movement of Persons in 1957, visa free travel application within the framework the agreement was valid for nationals of each sides. In this context, there was free movement of persons between Turkey and the EU until 1980. However the member states of European Union suspended the application of the agreement with regard to nationals of Turkey. In this context, in the study are examined the rights of Turkish nationals arising from Additional Protocol providing rules on the implementation of the Ankara Agreement relating to visa-free travel and are argued that EU's practices against Turkish nationals are contrary to association law. In addition to this, in the study are examined EU and Turkey relations relating to visa issues and are questioned to effect on Turkey's EU accession negotiations of the EU's negative attitude. In the study are evaluated the alternative policy recommendations Turkey might prefer against the EU's negative attitude.
BASE
Uluslararası alanda polisiye işbirliğinin gelişimi: Avrupa örneği
Günümüz dünyasında uluslararası ilişkilerin yaygın karakteri, sanıldığının aksine çatışma değil işbirliğidir. Devletlerin işbirliği yapmasında maliyetleri düşürmek, verimliliği arttırmak ya da ortak tehditlerle mücadele etmek gibi bir takım unsurlar etkili olabilmektedir. Ancak kabul etmek gerekir ki, devletlerin işbirliği yapma istekleri hemen her konuda aynı derecede olamayan bilmektedir. Özellikle güvenlikle ilgili alanlarda devletlerin işbirliğine daha çekinceli yaklaştıkları görülmektedir. Bu, uluslararası alanda polisiye işbirliğinin henüz istenilen düzeye ulaşmamış olmasının da temel gerekçesidir. Uluslararası anlamda polisiye işbirliğinin en yoğun görüldüğü alan ise Avrupa'dır. Uzun ve ağır işleyen bir süreç neticesinde Avrupalı uluslar, kendi aralarında polisiye işbirliğini mümkün kılan ve kolaylaştıran bir takım girişimlerde bulunmuşlardır. Şüphesiz ki, bunda Avrupa entegrasyon sürecinin yaratmış olduğu karşılıklı güven ortamının da önemli bir katkısı bulunmaktadır. Özellikle Avrupa Birliği'nin kurulmasının ardından yaşanan gelişmeler, nihai biçimini Europol ile bulmuş olan Avrupa'daki polisiye işbirliği açısından önemlidir. Çalışmada, bu sürece katkı sağlayan hukuksal ve kurumsal gelişmeler tarihsel bir perspektiften ele alınmaktadır. ; In contemporary world, international relations' prevalent character, contrary to the expectations, is not conflict but cooperation. For states' cooperation, a set of subjects like to decrease costs, to increase efficiency or to struggle against common threats can be effective. However, it must be accepted that states' willingness to make cooperation may not be at the same level in almost all issues. It is seen that states are less willing to make cooperation especially in security issues. This is the fundamental reason of the fact that international police cooperation has not reached to the desired levels yet. The region where international police cooperation exists most intensively is Europe. As a result of a long and slow-moving process, European nations have taken a set of initiatives that enable and facilitate police cooperation among their selves. Doubtlessly, the sphere of mutual trust that the European integration process had created has also made a significant contribution for this. The developments that occurred after the establishment of European Union are especially important for police cooperation in Europe that had reached its eventual form in the framework of Europol. In this study the legal and institutional developments that contribute to this process are analysed.
BASE
Türkiye, Avrasya ve Orta Asya halklarının kimlik ve entegrasyon algılarına dair anket çalışması ; A survey study on the perception of Turkey Eurasian and central asian peoples identity and integration
1980'li yılların sonuna doğru yaşanan gelişmeler, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin dağılmasına ve birçok yeni devletin bağımsızlıklarını kazanmasını yol açmıştır. Bu devletlerden Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Kırgızistan, Türkiye ile tarih, köken, dil ve din bakımından ortak noktalara sahiptir. Bağımsızlık sonrasında bölgede bir entegrasyona dair fikirler telaffuz edilmeye başlanmıştır. Birçok teorisyen, bölgede oluşan boşluk sonrasında dünya siyasetinde Avrasya'nın gelecekte üstleneceği role dair çıkarımlarda bulunmuşlardır. Tüm bu gelişmeler, Avrasya ve Orta Asya'da birçok uluslararası oluşumu da beraberinde getirmiştir. Bu, Avrupa Birliği'ne entegrasyon sürecinden geçen Türkiye için de bir fırsat olarak algılanarak, bağımsızlığını yeni kazanmış Türk Cumhuriyetleri ile ekonomik, siyasi ve kültürel ilişkilerini geliştirmesi beklenmiştir. Türkiye, rasyonel ilişkiler kurabilecek ve gerekli girişimleri yaparak bütünleşme senaryolarını lehine kullanabilecek midir? Diğer taraftan Rusya Federasyonu için, Avrasya bölgesinin ve Orta Asya devletlerinin doğal zenginliklerinden faydalanmak ve bu avantajı diğer küresel güçlere kaptırmamak önemli hedeflerden biridir. Kimilerine göre tek süper güç olarak nitelenen Amerika Birleşik Devletlerinin bölgedeki doğalgaz, petrol ve diğer enerji kaynaklarının kontrolüne yönelik politikalar izlemesi, olası Avrasya Birliği senaryolarını daha da zayıflatmaktadır. Bölge, zamanla küresel güçlerin üzerinde stratejik oyunlar oynadığı bir 'satranç tahtası'na dönüşmüştür. Avrasya ve özellikle Orta Asya'daki devletler arasındaki güvenlik sorunları ve etnik anlaşmazlıklar da göz önünde bulundurulduğunda, olası bir bütünleşmenin gerçekleşmesi giderek daha da zorlaşmaktadır. Bütün bu olgular çerçevesinde bölgenin gelecekte nasıl şekilleneceği ile ilgili analizler önem arz etmektedir. ; The developments in international politics towards the end of 1980's, finally lead to the dissolution of the Union of Soviet Socialist Republics (USSR) in 1991 and as a consequence, new independent states have emerged in Eurasia. Among these states, Azerbaijan, Kazakhstan, Uzbekistan, Turkmenistan and Kyrgyzstan had common historical, ethnic, religious and linguistic ties with Turkey. After gaining independence, ideas on regional integration has been started to be discussed. Many doctrinaires developed arguments on the more effective role of Eurasia countries on regional and world politics and concluded that the authority gap would be filled by these states. These new political movements and existence of new states also lead to the foundation of new International Organizations in Eurasia and Central Asia. On the other hand, for Turkey who is on the way through the integration process to European Union, these developments have been considered as new opportunities. Based on the historical and geographical ties of Turkey with the region, the country was expected to develop economical, political and cultural relations with new independent Turkic republics. Could Turkey benefit from this new status, set up rational relations and take political actions for the realization of integration scenarios with these new states? On the other hand, it is crucial for Russian Federation to take advantage of the entire natural resources of Eurasian and Central Asian countries, and not to lose this favourable position against the other global powers. USA, who is considered as the only super power according to some perspectives, also adopts a policy for controlling all natural gas reserves, petroleum and energy sources in the region, and this policy is implicitly weakening the possible Eurasia Union scenarios. In the course of time, the region has become like a "chess board", on which the global powers play strategy games. Considering the security problems and the ethnic conflicts between the Eurasia states and especially the Central Asian states, it can be said that any possible integration in the region is becoming more difficult day by day. Therefore, the analyses regarding how the region will be reshaped have a great importance.
BASE
Suriyeli Mülteci Krizi'nin Avrupa Birliği ortak güvenlik ve savunma politikalarına etkilerinin analizi ; The analysis of impact of the Syrian Refugee Crisis on European Union common security and defence policies
Bu çalışmada göç konusunun Avrupa Birliği Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası'na etkisi son dönemde karşı karşıya kaldığı Suriyeli Mülteci Krizi örneğiyle incelenmiştir. Çalışmada AB'nin Suriyeli Mülteci Politikası incelenirken Kopenhag Okulu ve güvenlikleştirme kavramından yararlanılmıştır. Materyal olarak AB metin ve raporları, sayısal veriler ve uzman görüşleri kullanılmıştır. Çalışma üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde konu ile ilgili kavramsal çerçeve sunulmuştur. İkinci bölümde AB göç ve güvenlik konularının tarihsel süreçte oluşumu incelenmiştir. Son bölümde ise Avrupa Birliği'nin Ortadoğu politikası ele alındıktan sonra mülteci krizinin Birliğin bölge politikasına ve güvenlik politikasına etkileri ortaya koyulmuştur. Çalışmada AB'nin karşı karşıya kaldığı mülteci krizi karşısında konuyu salt güvenlik perspektifinden ele aldığı, yeni araçlar geliştiremediği ve krizin AB entegrasyon sürecini olumsuz etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. ; In this study was examined the impact of migration on the European Union Common Security and Defense Policy with the example of the Syrian Refugee Crisis that it has recently faced. In this study was benefited from Copenhagen School and the concept of securitization , while the Syrian Refugee Policy of the EU was being examined. As material were used EU texts and reports, numerical data and expert opinions. This study consists of three parts. In the first part was presented the conceptual framework of this topic. In the second part was examined the formation of EU migration and security issues in the historical process. In the last part, after it was examined the Middle East Policy of the European Union , it was revealed the effects of the refugee crisis on the regional policy and security policy of the Union. In this study was concluded that the EU handled the issue from a pure security perspective in the face of the refugee crisis , could not develop new tools and this crisis adversely affected the EU integration process.
BASE
Avrupa Birliği sürecinde birliğin ortak tarım politikası ve Türk tarımına olası etkileri ; Process of the European Union common agricultural policy of the union the potential impacts on the Turkish agriculture
Avrupa Birliği, yeryüzünde ikinci dünya savaşından sonra başarılı olmuş en önemli ekonomik ve siyasal birleşme hareketidir. Başlangıçta ekonomik amaçlı olmakla birlikte ilerleyen dönemlerde siyasal birliğe dönüşüp bugünkü yapısına bürünmüştür. Bu süreçte tarım sektörü önemli entegrasyon alanlarından biri olmuştur. Başlangıçta Fransa ve Almanya arasında tarım ve sanayi sektörüne yapılan destekler konusunda ihtilaflar çıkmasına rağmen ortak tarım politikası başarılı bir şekilde uygulanmıştır. Bu çalışmada, ilk olarak Ortak Tarım Politikasının tarihsel gelişimi, geçirdiği reformlar ve tarım sektörüne uygulanan politikalar, AB tarımının finansmanı ve genişleme sürecinde yeni katılan üyelerin durumu incelenmiştir. Daha sonra Türk tarımının genel çerçevesi, AB ile karşılaştırılarak analiz edilmiştir. Elde edilen bulgular ışığında Türkiye tarımının Ortak Tarım Politikası'na uyum sürecinde ve müzakerelerde karşılaşacağı sorunlar ve dikkat çeken hususların altı çizilerek, uyumun tarımda dönüşüme olası etkileri irdelenmiştir. Sonuç olarak, Ortak Tarım Politikası'na uyum sürecinin doğru yürütülmesi halinde (mevzuat, idari ve kurumsal yapının güçlendirilmesi, kırsal kalkınmaya ve piyasa bazlı tarımın oluşumuna önem veren politikaların uygulanması) bütün olası maliyetlerine rağmen, tarımın köklü yapısal sorunlarının çözümüne yönelik ciddi kazanımların elde edileceği ve dönüşüm sürecinin ivme kazanacağı ortaya konulmuştur. ; The European Union has been successful in the earth after the second world war the most important economic and political union movement faces. Although economic progress since the period for return to political unity in the present structure was wrapped. This process of integration is important in the agricultural sector has been one of the field. In the beginning, between France and Germany in support of agriculture and industrial sector disputes Despite the common agricultural policy was implemented successfully. In this study, firstly the historical development of the Common Agricultural Policy reforms and agricultural sector is applied to his policies, the EU enlargement process and the financing of agriculture in the member state of newly examined. Then the general framework of Turkish agriculture with the EU have been analyzed by comparison. In the light of the findings of the Common Agricultural Policy in Turkey's agriculture and the integration process will face problems and pointed out in the negotiations of matters which will be underlined, the possible effects of compliance in agriculture transformation was examined. As a result, the Common Agricultural Policy towards harmonization process execution if (legislative, administrative and institutional structures to strengthen rural development and market-based agriculture's importance in the formation of policy implementation) All the possible costs, even though agriculture's deep-rooted structural problems to solve serious gains achieved and conversion process will be the impetus has been put forward.
BASE
Türkiyeli Avrupa: Türkiye'nin üyeliğinin AB'ye olası etkileri
In: Hayat yayınları 198
In: Yönetim dizisi 54
In: USAK kitaplığı 1
AB ve Kıbrıs: bugünü ve geleceği
In: Gündoğan yayınları 202.194
In: AB-Türkiye dizisi 42.03
Akıntıya karşı: Avrupa Birliği ve sosyalistler
In: Ütopya yayınları 38
In: Araştırma, inceleme
Avrupa Birliği'nin toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarına etkisi : İtalya ve Slovenya'nın karşılaştırmalı analizi
Bu tez çalışmasında, Avrupa Birliği'nin toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarının üye ülkeler üzerindeki etkisi feminist bakış açısı ile incelenmiştir. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği sonucu oluşan kamusal/özel alan ayrımı kadınların siyasi karar mekanizmalarında yer almalarını engellemiştir. Bu tezin ana argümanı, kuruluşundan itibaren iktisadi temelli yapılanmış olan Avrupa Birliği'nin özellikle Amsterdam Antlaşması ile ana akım politikası haline getirdiği toplumsal cinsiyet eşitliği, üyelerinin farklı siyasi geçmiş ve refah devlet tipolojilerine sahip ülkelerden oluşması göz önüne alındığında Avrupa Birliği'nin her üye ülkesinde toplumsal cinsiyet eşitliği politikaları farklı seviyelerde pratik edilmekte olduğudur. Avrupa Birliği'nin üye ülkelerinde kadınların siyasi hayata katılımları karşılaştırmalı vaka analizi kapsamında incelenmiştir. Tez çalışması feminist kuram çerçevesinde kadınların siyasi katılımını ele almıştır. Avrupa entegrasyon sürecinde toplumsal cinsiyet eşitliğinin Birliğin politikalarında özellikle kadınların siyasi katılımından ziyade ekonomik çıkarlarına odaklandığına yer verilmiştir. Son olarak, siyasi alanda toplumsal cinsiyet eşitliğinin zayıf olduğu Avrupa Birliği'nin kurucu üyesi İtalya ile Avrupa Birliği'nin toplumsal cinsiyet eşitliği politikaları ile 2004 yılında tanışan ve siyasi düzeyde toplumsal cinsiyet eşitliğinde görece iyi bir konumda olan eski sosyalist ülke Slovenya karşılaştırılması yapılmıştır. Sonuç olarak Avrupa Birliği'nin toplumsal cinsiyet eşitliğini ana akım politika haline getiremediği ve üye ülkeler üzerinde etkisinin kısıtlı kaldığı; ülkelerin siyasi kültür ve geçmişlerinin yanında refah devlet tipolojilerinin toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında etken olduğu saptanmıştır. Çalışmanın sonucunda Avrupa Birliği'nin kadınların siyasi katılım özelinde yetersiz toplumsal cinsiyet politikaları ürettiği ve üye ülkeler üzerindeki etkisinin kısıtlı olduğu ortaya çıkmıştır. Bu sonuç doğrultusunda tez çalışması, literatürde mevcut boşluğu doldurmayı hedeflemiştir. --- This study examines the effect of gender equality policies on of European Union (EU) member countries from feminist theory. The distinction between public and private space that is built by gender inequality restrains women from political decision-making. Main argument in this study is that European Union, that has constitutive focus on economics, institutionalized gender equality as its mainstream politics after the Treaty of Amsterdam; however, the emphasis of gender equality varies within member countries since they have different types of political and financial agenda and welfare state models. In this study, comparative case analysis methods are applied to examine political participation of women in European Union member counties. For this research, political participation of women is discussed from feminist approach. In the process of European integration, European Union policies focuses on economic interests instead of aiming political participation of women in terms of gender equality. Lastly, this study compares Italy, as a charter member of European Union, which has weaknesses for promoting gender equality and Slovenia, as an former socialist country, which is still relatively in a better position for promoting gender equality even though it met with gender equality criteria of EU in 2004. To sum up, European Union was not able to institutionalize gender equality as its mainstream politics. The impact of EU"s political structure for promoting gender equality on the member countries is limited because of the fact that the differences between political and historical agendas of these counties and their welfare state models are the factors that have a visible impact in this context. In consequence, this research points that policies of European Unions on gender equality in terms of political participation of women are insufficient and the impact of its structure on its members are limited. In this direction, this study aims to fill the gap in the literature.
BASE
Avrupa Birliği'nin toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarına etkisi : İtalya ve Slovenya'nın karşılaştırmalı analizi
Bu tez çalışmasında, Avrupa Birliği'nin toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarının üye ülkeler üzerindeki etkisi feminist bakış açısı ile incelenmiştir. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği sonucu oluşan kamusal/özel alan ayrımı kadınların siyasi karar mekanizmalarında yer almalarını engellemiştir. Bu tezin ana argümanı, kuruluşundan itibaren iktisadi temelli yapılanmış olan Avrupa Birliği'nin özellikle Amsterdam Antlaşması ile ana akım politikası haline getirdiği toplumsal cinsiyet eşitliği, üyelerinin farklı siyasi geçmiş ve refah devlet tipolojilerine sahip ülkelerden oluşması göz önüne alındığında Avrupa Birliği'nin her üye ülkesinde toplumsal cinsiyet eşitliği politikaları farklı seviyelerde pratik edilmekte olduğudur. Avrupa Birliği'nin üye ülkelerinde kadınların siyasi hayata katılımları karşılaştırmalı vaka analizi kapsamında incelenmiştir. Tez çalışması feminist kuram çerçevesinde kadınların siyasi katılımını ele almıştır. Avrupa entegrasyon sürecinde toplumsal cinsiyet eşitliğinin Birliğin politikalarında özellikle kadınların siyasi katılımından ziyade ekonomik çıkarlarına odaklandığına yer verilmiştir. Son olarak, siyasi alanda toplumsal cinsiyet eşitliğinin zayıf olduğu Avrupa Birliği'nin kurucu üyesi İtalya ile Avrupa Birliği'nin toplumsal cinsiyet eşitliği politikaları ile 2004 yılında tanışan ve siyasi düzeyde toplumsal cinsiyet eşitliğinde görece iyi bir konumda olan eski sosyalist ülke Slovenya karşılaştırılması yapılmıştır. Sonuç olarak Avrupa Birliği'nin toplumsal cinsiyet eşitliğini ana akım politika haline getiremediği ve üye ülkeler üzerinde etkisinin kısıtlı kaldığı; ülkelerin siyasi kültür ve geçmişlerinin yanında refah devlet tipolojilerinin toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında etken olduğu saptanmıştır. Çalışmanın sonucunda Avrupa Birliği'nin kadınların siyasi katılım özelinde yetersiz toplumsal cinsiyet politikaları ürettiği ve üye ülkeler üzerindeki etkisinin kısıtlı olduğu ortaya çıkmıştır. Bu sonuç doğrultusunda tez çalışması, literatürde mevcut boşluğu doldurmayı hedeflemiştir. --- This study examines the effect of gender equality policies on of European Union (EU) member countries from feminist theory. The distinction between public and private space that is built by gender inequality restrains women from political decision-making. Main argument in this study is that European Union, that has constitutive focus on economics, institutionalized gender equality as its mainstream politics after the Treaty of Amsterdam; however, the emphasis of gender equality varies within member countries since they have different types of political and financial agenda and welfare state models. In this study, comparative case analysis methods are applied to examine political participation of women in European Union member counties. For this research, political participation of women is discussed from feminist approach. In the process of European integration, European Union policies focuses on economic interests instead of aiming political participation of women in terms of gender equality. Lastly, this study compares Italy, as a charter member of European Union, which has weaknesses for promoting gender equality and Slovenia, as an former socialist country, which is still relatively in a better position for promoting gender equality even though it met with gender equality criteria of EU in 2004. To sum up, European Union was not able to institutionalize gender equality as its mainstream politics. The impact of EU"s political structure for promoting gender equality on the member countries is limited because of the fact that the differences between political and historical agendas of these counties and their welfare state models are the factors that have a visible impact in this context. In consequence, this research points that policies of European Unions on gender equality in terms of political participation of women are insufficient and the impact of its structure on its members are limited. In this direction, this study aims to fill the gap in the literature.
BASE
Doğru sanılan yanlışlarla Avrupa Birliği
In: Nobel Yayın No 313
In: Uluslararası ilişkiler 52
Türkiye - AB ilişkilerinin medyatik serüveni: yolun sonu
In: Tasam yayınları 30
In: Avrupa Birliği serisi 6