Osmanlı Devleti'nde 19. yüzyılda başlayan modernleşme çalışmaları ile birlikte eğitim önemli bir uygulama alanı olmuş, yasal ve yönetsel değişimlerin yanı sıra ülke genelinde modern eğitim kurumları açılmaya başlamıştır. Daha çok merkezî yerleşimlerde modern eğitim veren okulların açıldığı görülse de başkent İstanbul'un komşuluğundaki Edirne vilayetinin hem merkezi hem de kırsal yerleşimlerinde çok sayıda yeni eğitim kurumu açılmıştır. Bu makalede, 19. ve 20. yüzyılda Edirne vilayetindeki eğitim yaklaşımı ile bu dönemde açılan eğitim kurumlarının incelenmesi amaçlanmıştır. Arşiv belgeleri ışığında, 19. yüzyılın ilk yarısından 1910'lu yıllara kadar geçen süreçte mevcut olan ve açılan yeni okulların tespiti yapılmış, eğitimin niteliği ile birlikte okulların fiziksel durumuna dair yeni bilgiler ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca, alan araştırmaları ile birlikte günümüz Türkiye sınırları içerisinde kalan ve 19. yüzyılda Edirne vilayetine dahil Edirne, Kırklareli, Tekirdağ ve Gelibolu Yarımadası'ndan günümüze ulaşan eğitim yapılarının tespiti yapılmıştır. Bu yapıların geçirdiği değişimlerin ortaya koyulması ve mimari biçimlenişlerine dair değerlendirmelerin yapılması, çalışmanın diğer bir amacını oluşturmaktadır.
Hârezmşahlar Devleti, Selçuklu siyasi iradesi henüz sona ermeden Hârezm bölgesinde siyasi ve idari yapılanmasını neredeyse tamamlamış ve devletleşme sürecini ise Atsız döneminden itibaren bölgede kabullendirmeye başlamıştır. Bu doğrultuda bürokratik ve diplomatik mekanizma hem bölgesel altyapısının vermiş olduğu avantajlar hem de Selçuklu idari yapılanmasının etkisiyle oldukça erken dönemden itibaren tam anlamıyla işlevsel halde olmuştur. İdari işleyişin Selçuklu yapılanması doğrultusunda gözlendiği Hârezmşahlara ait takip edilebilen en eski münşeat mecmuaları devletin yapısal organizasyonunu ortaya koymaktadır. Nitekim Hârezmşah münşîlerinin yazdığı belge ve mektuplar bugüne kadar ulaşmış bulunmaktadır. Ancak bu münşeat mecmualarından biri olan Ves'ailü'r-Resâ'il ve Delâ'ilü'l-Fezâ'il, bilimsel çalışmalarda bugüne kadar kullanılmamıştır. Nûreddin Münşî'nin eseri olan bu münşeat mecmuası, bu çalışmanın esas konusunu teşkil etmektedir. Eserin Gıyaseddin Pirşâh ve Sultan Celaleddin dönemine ait bilgileri ihtiva etmesinin yanı sıra içerik açısından devletin yapısal sürecini anlamak için oldukça önemli bilgiler içerdiği tespit edilmiştir. Ayrıca eser inşâ sanatının güzel örneklerinden biridir. Eserin iki yazma nüshası bulunmakta olup Türkiye'de mevcut olduğu düşünülen nüsha kaybolmuştur. Ancak Manchester Üniversitesi'nde yer alan nüsha eksik olmasına rağmen bugün İran'da Rıza Samizâde tarafından yayımlanmıştır.