Miras hukuku: kanuni mirasçılık, ölüme bağlı tasarruflar, mirasın intikali, mirasin taksimi
In: Beta yayın no. 171
In: Hukuk dizisi 77
5 Ergebnisse
Sortierung:
In: Beta yayın no. 171
In: Hukuk dizisi 77
Over a long history, the city of Edirne has been developing as an important settlementcentre due to its geopolitical location. The importance of Edirne increased especially after it wasconquered by the Ottoman Turks and served as the capital city of the Ottoman Empire for a long periodof time. It is a city of a peculiar character and identity with its many monuments and samples of civilarchitecture. Kaleiçi, as the first settlement nucleus of Edirne, has still many historic houses which couldmanage to survive, reflecting the social and cultural life of the city around the end of 18th and beginningof the 19th centuries. This makes Kaleiçi even more important as a historic settlement unit shedding lightonthe physical and socio-cultural structure and hence contributing to the further development of Edirne.During a detailed study of determination and documentation, there have been 214 historic houseidentified. There are a lot of similarities between the historic Kaleiçi houses and the traditional Turkishhouses as they both have internal halls.It is key to include these houses in our daily life by renovatingthem to satisfy the needs of the contemporary life. This would also ensure that the cultural continuity issustained and transferred to the next generations. Kaleiçi was consist of many historic houses untilaround mid 1970s but has started to lose its peculiar character and identity owing to construction ofmany multi-storey apartments as a result of wrong council decisions, applications serving to speculative purposes. Unconscious and indifferent approach against the historic houses and structures were theother causes of this tragic result. The purpose of the study that was made on Kaleiçi houses which weregenerally designed to serve the minorities in the community, was to research on the detailedcharacteristics and to provide data and a sort of design guide for the new structures to be built in thisarea. A particular endeavour was also made, during this study, to determine the details of design andfrontal structure of these historic houses. ; Edirne kenti tarihsel gelişimi boyunca jeopolitik konumu nedeniyle önemli bir yerleşim merkeziolarak gelişimini sürdürmüştür. Özellikle Türkler tarafından alınmasıyla önemi artmış, uzun yıllarOsmanlı İmparatorluğuʹna başkentlik yapmış, çok sayıdaki anıt ve sivil mimarlık örneği yapıları ilekendine has tarihi dokusunu ve kimliğini oluşturmuş bir kenttir. Edirneʹnin ilk yerleşim çekirdeğinioluşturan Kaleiçiʹnde günümüzde ayakta kalmayı başarmış 18.yy. sonu ve 19.yy. başlarına ilişkin kentinsosyal ve kültürel yaşamının göstergesi olan çok sayıda tarihi konut yer almaktadır. Kaleiçi bu yönüylekentin geçmişteki fiziksel ve sosyo-kültürel yapısına, gelişmesine ışık tutacak bir yerleşim birimidir.Kaleiçi yerleşim biriminde yapılan detaylı bir saptama ve belgeleme çalışmasında 214 tarihi konut tespitedilmiştir. Geleneksel Türk konutu iç sofalı plan tipi ile benzerlikler gösteren tarihi Kaleiçi konutları,kültürel süreklilik açısından gelecek kuşaklara aktarılmaları gereğindeki önemi dikkate alınarak,günümüz yaşam koşullarında, kullanıcı gereksinimlerini karşılayacak biçimde yenilenme olanaklarınınsağlanması ve uygun fonksiyonlarla günlük hayata katılmaları gerekmektedir. 1970'li yıllara değinçoğunluğu tarihi konutlardan oluşan yerleşim, bu yıllardan sonra alınan yanlış kararlar, uygulamalar,tarihi konutlara karşı ilgisizlik, bilinçsizlik ve tamamen spekülatif amaçlara hizmet eden katlıyapılaşmanın getirdiği çirkin görüntü sonucu giderek özgün dokusunu yitirmeye başlamıştır.Çoğunlukla kentte yaşayan azınlıklar için tasarlanan bu konutlarda yapılan saptama ve belgelemeçalışmalarıyla; hem konutların tanıtımına yönelik, hem de bu alanda yapılacak yeni yapılara verioluşturacak özelliklerinin irdelenmesi ve bir tasarım rehberi niteliğine dönüştürülmesi amaçlanmıştır.Bu amaçla ele alınan çalışmada, yerleşme alanı içinde yer alan tarihi konutların tasarım ve cepheayrıntıları saptanılmaya çalışılmıştır.
BASE
Bu tez çalışmasında, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Atatürk döneminde uygulanan iktisat politikaları ele alınmış ve ekonomide ortaya çıkardığı sonuçlar incelenmiştir. Bir ülkenin ekonomik yapısını tarihsel süreç içerisinde değerlendirmek gerekir. Ülkedeki gelişmeyi etkileyen unsurların belirlenmesi ve zamanla geçirdiği değişimin anlaşılması için ekonominin başlangıçta hangi aşamada olduğu saptanmalıdır. Bu sebeple Cumhuriyet rejimine geçişte mevcut ekonomik koşulların durumunu ve nasıl bir ekonomik mirasın devralındığını bilmek son derece önemlidir. Atatürk'ün milli ekonomi anlayışının temelini oluşturan "ekonomik bağımsızlık olmadan siyasi bağımsızlığın da olmayacağı" düşüncesiyle iktisadi kalkınmaya ve ilerlemeye oldukça önem verilmiştir. 1923-1938 yılları arasında belirlenen ekonomi politikaları kısmen liberal kısmen de korumacı ve devletçi bir yapıya bürünerek uygulanmıştır. Çalışma kapsamında, Türkiye'yi böylesi bir politika değişikliğine götüren etken ve sonuçlar ayrıntılı bir şekilde incelenecektir. ; In this thesis, the economics policy of new born Turkish Republic government at Atatürk period is addressed and the result occured in economy is examined. A country's economic structure must be evaluated in the historical process. The beginning economic grade has to be detected to specify the items that affects the progress of country and to understand alteration in time. For this reason, it is very important to know the current economic conditions and what kind of an inheritance is inherited during the transition to the Republican regime. According the thought; "Without of an economic independence there will be no political independence" which is the basis of the national economic intellection of Atatürk; term government gave weight to economic progress and development. Between 1923-1938 economic policy was implemented partially liberalist partially protectionis and statist. With in the scope of the study the factors which took Turkey such a policy difference and the results will be examined ...
BASE
ÖZETKüreselleşen dünya düzeninde Ortadoğu'nun öneminin arttığı kaçınılmaz bir gerçektir. Bu gelişme Ortadoğu'nun iki büyük gücü olan Türkiye ve İran arasındaki ilişkileri geniş perspektiften ele almamıza neden olmuştur. Günümüzdeki Türkiye-İran İlişkilerini daha iyi kavrayabilmemize yardımcı olacağı düşüncesiyle 1918-1960 yıllarındaki Türkiye-İran İlişkilerini araştırmayı karar verdik.Bugün Türkiye'nin en önemli komşularından biri hiç şüphesiz İran'dır. Türkler ile İranlılar aynı coğrafyayı asırlar boyunca paylaşmış bin yılı aşkın siyasi, askeri ve kültürel münasebetlerde bulunmuş ve büyük medeniyetler kurmuş iki büyük millettir. Araştırmamıza 1918-1960 yılları arasındaki Türkiye-İran İlişkilerini konu edindik. Çünkü Türkiye-İran ilişkilerinin tarihi seyrini incelediğimizde, bu dönemin en önemli özelliğinin iki ülke arasındaki anlaşmazlıkların çözümünün bu ülkelerin çıkarları için ne kadar önemli olduğunu ortaya koymasıdır. Birinci Dünya Savaşı'ndan mağlup olarak çıkan Osmanlı Devleti ile savaşa fiilen girmemesine rağmen savaşın her türlü etkisine maruz kalan İran da yeni gelişmeler ortaya çıkmıştır. İşgalci kuvvetlere karşı verilen bağımsızlık mücadelesi iki ülkenin birbirine yaklaşmasında önemli rol oynamıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile İran Devleti'nin kurtarıcısı Rıza Şah Pehlevi izledikleri siyasetle kendilerine miras kalan sorunları çözüme kavuşturarak Türk-İran dostluğunun temelini attılar. İki ülke arasındaki samimi ilişkiler İkinci Dünya Savaşı'yla birlikte bir süre kesintiye uğrasa da Demokrat Parti ve Muhammed Rıza Şah Pehlevi döneminde Türk-İran dostluğu tekrardan daha güçlü bir şekilde tesis edilmişti. Atatürk ve Rıza Şah Pehlevi döneminden temeli atılan, Demokrat Parti ve Muhammed Rıza Şah Pehlevi döneminde de daha da kuvvetlendirilen Türk-İran dostluğu 1979'daki İran İslam Devriminden sonra önemini kaybetmiş olup ikili ilişkiler dalgalı bir seyir izlemeye başlamıştı.ABSTRACTIt is inevitable reality that increasing the importance of the Middle East in order of the global world. This mature is been the cause that we took up the relations between Turkey and Iran as widely perspective. We decided to research the relations between Turkey and Iran between the years 1918-1960 for you to comprehend the relations between Turkey and Iran better at the present time.One of the most importance neighbors of Turkey is Iran as certain on today. Turks and Iranians are great nations which have shared same geography as long as centuries have been in political, military and cultural relations more than one thousand years and have established great civilizations. We have taken Turkey-Iran relations between years 1918-1960 as a subject in our research. Because, when we examine historical progress of Turkey-Iran relations we can see that how much it is importance for these countries to solve disagreements is the most important property of this period. There have been some develops in Ottoman Emperor which is been out of First World War as defeated and in Iran which has taken all the effect of the war although hasn't got into the war. The struggle of independence which was against to occupation powers was been an important role for both two countries to approach each other. Mustafa Kemal Atatürk who was the founder of Turkish Republic and Riza Shah Pahlavi who was the savior of Iran Government have based friendship of Turkish-Iranian by solving the problems which is been as a inheritance to theirselves. The cordial relations between two centuries drop by piece cut off Second World War although Turkish-Iranian Friendship is been established as strongly in the period of Democratic Party and Mohammed Riza Shah Pahlavi. Turkish-Iranian Friendship what was based on the period of Atatürk and Riza Shah Pahlavi and after more strengthened on the period of Democratic Party and Mohammed Riza Shah Pahlavi has lost itself importance after Iranian Islamic Revolution in 1979 then dual relations has been going on wavy progress.
BASE
Egemen ulus devlet teorisi 1648 Vestfalya (Westphalia) Anlaşması sonrasında uluslararası ilişkiler disiplinine girmiştir. Bu anlaşma ile uluslararası ilişkilerde anarşi ortamı bir dereceye kadar kontrol altına alınmıştır. Vestfalya Anlaşması ile devletlerin egemenliği, eşitliği ve iç işlerinde bağımsızlığı uluslararası ilişkilerde karşılık bulmuştur. Devletlerin, belirli bir coğrafi alanda, belli bir nüfusa sahip, diğer devletlerce tanınan ve egemenliğe sahip olan siyasi oluşumlar olarak tanımlanması, uluslararası ilişkiler için önemli bir noktadır. Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu'nun mirasçısı ve siyasal devamlılığı olarak, uluslararası alanda kişilik bulmuştur. Osmanlı İmparatorluğu'nun mali borçlarının Türkiye tarafından ödenmesi, bu siyasal mirasçılığın ve devamlılığın ispatı durumundadır. Bu açıdan baktığımızda, Türkiye-Afrika ülkeleri arası ilişkilerin uzun bir tarihi geçmişi ve bağları olduğu göz önünde tutulmalıdır. Afrika kıtası kültür, etnik yapı ve dil olarak oldukça zengin bir coğrafyadır. Zengin kaynakları ve sanayileşme devriminden uzak olması nedeniyle batılı medeniyetlerin özellikle 1881-1914 yılları arasında sömürgeleştirilmesine maruz kalmıştır. Özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısında ise dekolonizasyon süreci ile Afrika'nın modern devletleri ortaya çıkmıştır. Afrika genç nüfusu ve var olan maden zenginliğine rağmen en yoksul kıta olarak kabul edilmektedir. Hem maddi hem de insan kaynaklarının zenginliği, Afrika'nın gelişmiş ülkeler tarafından dikkat çeken bir kıta olmasına neden olmaktadır. Türkiye 2000'li yılların başına kadar göz ardı ettiği ilişkilerine özellikle "Afrika Açılım Planı" çerçevesinde önem vermeye başlamış ve Afrika ile ilişkileri farklı bir boyut kazanmaya başlamıştır. Bugün Türkiye'nin, Afrika kıtasındaki ülkelerin yeni stratejik partneri haline geldiğini söylemek mümkündür. 5 Bu çalışmanın amacı; görüşme yöntemi kullanılarak TASAM Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi ve Afrika Dış İşleri Bakanlığı verilerini kullanılarak, gelişmekte olan Afrika – Türkiye ilişkilerini genel olarak değerlendirmek ve Türkiye'nin Afrika ülkelerine yönelik dış politikasını analiz edebilmektir. Bu bağlamda çalışma, Türkiye'nin dış politikadaki duruşu, Türk dış politikasında Afrika açılımı, ekonomi, sağlık ve eğitim boyutunda Afrika ile ilişkiler ve bu ilişkilerin geleceği değerlendirilerek literatüre katkı sağlamak amacındadır. ; Sovereignty of nation-state theory has entered the discipline of international relations after the 1648 Westphalia Agreement. With this agreement, the anarchic environment has been controlled to some extent in international relations. With the Westphalian Treaty, independence in the sovereignty, equality and non interference in the internal affairs of the states has been met by international relations. It is an important point for international relations that states are defined as political entities with a certain geographical area, a certain population, and the recognition and sovereignty of other states. Turkey, as the heir of the Ottoman Empire and political continuity, has found international character. The payment of the financial debts of the Ottoman Empire by Turkey is a condition of this political inheritance and continuity. From this point of view, it should be noted that the relations between Turkey and African countries have a long historical background and ties. The African continent has a very rich geography of culture, ethnicity and language. Due to its rich resources and distance from the industrial revolution, it has been subject to colonization of western civilizations, especially between 1881 and 1914. In the second half of the 20th century, the decolonization process and modern states of Africa emerged. Africa is considered to be the poorest continent despite its young population and its wealth of minerals. The richness of both material and human resources makes Africa a continent that draws attention of developed countries. 6 Turkey has begun to attach importance to the relations it has ignored up to the beginning of the year 2000, especially in the framework of the "African Opening Plan", and has begun to acquire a different dimension to Africa. Today it is possible to say that the countries of Africa have become new strategic partners. The aim of this study is to evaluate the developing African-Turkey relations in general and to analyze Turkey's foreign policy towards African countries using data from TASAM African Institute and African Ministry of Foreign Affairs using interview method. In this context, the aim is to contribute to the literature by assessing Turkey's position in foreign policy, African expansion in Turkish foreign policy, Africa in relation to economy, health and education, and the future of these relations.
BASE