Selective Turkish Bibliography on International Relations 2012
In: The Turkish yearbook of international relations, Band 43, Heft 0, S. 213-224
43 Ergebnisse
Sortierung:
In: The Turkish yearbook of international relations, Band 43, Heft 0, S. 213-224
TEZ8730 ; Tez (Yüksek Lisans) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2012. ; Kaynakça (s. 94-103) var. ; xi, 104 s. : res., tablo ; 29 cm. ; As the financial crises which recurred frequently in the developing countries during the 1990's have appalled these economies, predicting of the financial crises has become one of the important subjects being studied at the national and international literature. In the developing economies, the ratio of the international reserves to the short term foreign debts is one of the most important leading indicators used in predicting the financial crises. It is generally accepted as ""The Reserve Adequacy"" where the ratio of international reserves to the short-term foreign debts is minimum 1, in other words where the international reserves are high enough to cover the capital and interest payments of the external and internal foreign currency debts which will become due within a one year term. In the literature, this ratio is evaluated as one of the key indicators of the credibility of an economy. While the decrease of the ratio of the reserves to the short-term foreign debts under the critical value of 1 leads to comments like there is a disorder in the economy or ineffective policies are used; the increase of this ratio over the critical value of 1 is interpreted as the economy is strong enough to front the sudden shocks. Therefore, this ratio is a key macroeconomic indicator for the developing economies which borrow from the financial markets and experience intensive foreign capital flow. In this research, the relationship of this ratio with the financial crises which Turkey and some developing economies are exposed to has been stated with both theoretical and empirical studies. The role of the ratio over the financial crises has been explored by determining the effects of some important macroeconomic indicators over the ratio at times the ratio is under the critical value of 1 and it is discussed whether this ratio is a leading indicator for the financial crises or not. ; 1990'lı yıllarda gelişmekte olan ülkelerde sıklıkla tekrarlanan finansal krizlerin ülke ekonomilerini derinden sarsması nedeniyle finansal krizlerin öngörülmesi ulusal ve uluslar arası literatürde çalışılan önemli konulardan biri olmuştur. Gelişmekte olan ülke ekonomilerinde uluslar arası rezervlerin kısa vadeli dış borçlara oranı, finansal krizlerin öngörülmesinde kullanılan öncü göstergelerden en önemlilerinden biridir. Uluslar arası rezervlerin kısa vadeli dış borçlara oranının en az 1 olması, diğer bir deyişle rezervlerin bir yıllık dönemde vadesi gelecek olan döviz cinsi dış ve iç borç anapara ve faiz ödemelerini karşılamaya yetecek düzeyde olması rezerv yeterliliği olarak kabul görmüştür. Bu oran, literatürde bir ekonominin güvenirliliğinin en temel göstergelerinden birisi olarak değerlendirilmektedir. Uluslar arası rezervlerin kısa vadeli dış borçlara oranının 1 kritik değerinin altına düşmesi ekonomide bozulmaların olduğu, etkin olmayan politikaların izlendiği şeklinde yorumlanırken, bu oranın 1 kritik değerinin üzerinde olması ise ülke ekonomisinin ani şokları göğüsleyebilecek kadar güçlü olduğu şeklinde yorumlanmaktadır. Bu nedenle bu oran, finansal piyasalardan borç alan ve yabancı sermaye akışının yoğun olduğu gelişmekte olan ülkeler için önemli bir makroekonomik göstergedir. Bu araştırmada, bu oranın Türkiye'nin ve bazı gelişmekte olan ülkelerin maruz kaldığı finansal krizler ile ilişkisi hem teorik hem de ampirik olarak ortaya konulmuştur. Uluslararası rezervlerin kısa vadeli dış borçlara oranının finansal krizler üzerindeki etkisi, finansal krizlerin ortaya çıkmasına neden olan para arzının uluslar arası rezervlere oranı, para arzının GSYİH'ya oranı, cari işlemler açığının GSYİH'a oranı ve yurtiçi kredilerin GSYİH'a oranı gibi makroekonomik göstergelerin, bu oran üzerindeki etkileri tespit edilmiştir. Aynı zamanda bu oranın finansal krizlerin öngörülmesinde potansiyel bir öncü gösterge olup olmadığı tartışılmıştır.
BASE
Çalışmanın amacı, tarafların geçmişten günümüze, Fırat ve Dicle'ye dair yaklaşımlarını ortaya koymak ve süreç içerisinde, sorunun aktör sayısının artırılmaya ve platformunun değiştirilmeye çalışıldığını saptamaktır. Bu nedenle Suriye ve Irak'ın sınıraşan su politikalarının kendi içinde çelişki taşıdığının vurgulanmasına ve Türkiye'nin diğer kıyıdaşları gözeten bir yaklaşım içinde olduğunun ortaya konmasına çalışılmıştır. Çalışma amacına ulaşmak için nitel araştırma yöntemi kullanılmış olup, Suriye ve Irak, soruna ilişkin gerçekçi olmayan, uzlaşmaz ve Türkiye'yi suçlayıcı politikalar izlediği bulgularına ulaşılmıştır. Türkiye'nin, diğer kıyıdaşların haklarını korumaya özen gösteren politikasının temel niteliğinin, ciddi zarar vermeme ve suyun akılcı kullanımı ilkelerinin oluşturduğu belirtilmiştir. Ayrıca Türkiye'nin kasıtlı olarak su zengini sayılamaya çalışıldığı saptaması yapılarak, gelecekte sorunun büyüme olasılığının güçlendiği sonucuna ulaşılmıştır. ; The purpose of this study is to reveal attitude of parties to the Euphrates and Tigris from past to present and in the process, to determine that the problem is related to raise the number of actors and make changes on its platform. For this reason, it is aimed to highlight that transboundary water policies of Syria and Iraq contradict in itself and Turkey is an approach that considers other riparian rights. Qualitative research methods were used to achieve the aim of the study, and findings were reached that Syria and Iraq are pursuing policies which are not realistic, uncompromising about the problem, and policies which blame Turkey. It is stated that Turkey's basic nature of its policy which takes care to protect the rights of other riparian states, includes the principles of avoiding the harm and of rational use of water. It also has been concluded that Turkey is being deliberately tried to be regarded as rich in water and that in the future the problem has a tendency to grow stronger.
BASE
In: İstanbul Ticaret Odası yayınları yayın no: 2011-7
In: Küresel ekonomik araştırmalar
Includes bibliographical references
Günümüz dünyası içinde, ülkeler arasında var olan güç dengesi mücadelesi ve güç dengesine bağlı rekabet, teknolojik gelişimlerin sağlamış olduğu imkânlar doğrultusunda çok farklı açılardan ancak daha hızlı bir şekilde gelişim göstermektedir. Bu hızlı yarış içinde olan ülkeler ise kendilerinin uluslararası arenada en iyi şekilde konumlandırılma ve tanıtılma çabasında her türlü imkânı kullanmaktadırlar. Özellikle kamu diplomasisi ve kamuoyunun, bahis konusu ülke ve stratejiler lehinde oluşturulmasında, yasal araçlar içinde yer alan uluslararası iletişim araçlarının rolü ve önemi büyüktür. Bu iletişim araçları içinde de radyo, televizyon ve internet haber siteleri kitlelere ulaşma kapasitesinin büyüklükleri nedeniyle farklı bir misyon üstlenmiş durumdadırlar. Ancak bu üstlenilen misyonun en iyi şekilde kullanılması da ayrı bir uzmanlık ve önem arz etmektedir. Bu çalışmada, bir taraftan bu noktalara vurgu yapılırken, diğer taraftan alan çalışmasının merkezini oluşturan TRT'nin kamu diplomasisi ve kamuoyu yaratmadaki işlevselliği, kurumsal veriler ve dinlenme/izlenme/takip olasılıkları çerçevesinde incelenmektedir. TRT'nin etki gücünü ölçmek ve incelemek amacıyla da Türkçe'den farklı dillerde yayın yapan televizyon kanalları TRT-AVAZ, TRT-ETTÜRKİYE, TRT 6 ve radyo kanallarından Türkiye'nin Sesi Radyosu (TSR)'nun yayın akışları incelenmiştir. ; In today's world, the struggles for the balance of powers between countries, and the competition they depend on, have been developing different points very quickly through the technological possibilities that have been provided. The countries being included or aiming to be in this speedy race have used all kinds of possibilities in order to be positioned, and to be represented in the best way on the international arena. Especially in the creation of public diplomacy and public opinion, and also in favor of countries and strategies in question, the role, of the means of international communication which are considered in-between legal instruments, is very effective. In these means of communication, the radio, the television and the internet news sites have undertaken a different mission because of their potential capacities to reach the masses. However, the application of this undertaken mission needs a specialization and an importance. By this purpose, in this paper, on one hand, while emphasizing on these points, on the other hand, the functionality of TRT, which constitutes the central point of our research field, in the creation of public diplomacy and public opinion, is evaluated within the framework of institutional data and the probabilities of its audiences, spectators and followers. In this context, in order to measure and evaluate the influence of TRT, the broadcasting schedules of TRT-AVAZ, TRT-ETTÜRKİYE and TRT 6 and the Voice of Turkey (VOT) are studied.
BASE
In: Tarih ve uygarlık dizisi 4
In: Yayın / Beta 2676
In: İşletme-ekonomi 561
Banks and banking, international; Turkey
In: Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi
In: İnceleme-araştırma dizisi 10
70 yıl önce dünya genelinde 70 milyon insanın hayatına mâlolan II. Dünya Savaşı'nda tarafsız kalmayı başaran genç Türkiye Cumhuriyeti'nin diplomatik kazanımları siyasal bilim açısından hâlâ önemini korumaktadır. Bu yüksek lisans tez çalışması ile, II. Dünya Savaşı'nı saldırarak başlatan ve teslim olarak bitiren Almanya'nın arşivlerindeki döneme ait belgelerin ışığında Türkiye'nin dış politikasına yeni bir bakış açısının getirilmesi amaçlanmaktadır. Bu dönemi araştırırken Türkiye'nin değişik ülkeler ile olan ilişkilerinin üçüncü ülkeler ile olan ilişkilerine domino etkisi yapacağı göz önüne alındığından, mümkün olduğunca fazlaca batılı kaynak kullanılmaya özen gösterilmiştir. Çalışmanın I. Bölümünde Türk Alman ilişkilerine genel bakış başlığı altında I. Dünya Savaşı dönemi ve iki milletin müttefik olmalarının tarihî sürece etkileri incelenirken II. Bölümde yenilginin taraflar üzerindeki etkileri incelenmiştir. III. Bölümde Türkiye'nin güvenlik çemberi, IV. Bölümde savaşta rol oynayan ülkeler ile olan ilişkileri ve nihayet V. Bölümde savaşın ortasındaki Türkiye'nin dış politikası Alman arşiv belgeleri ışığında incelenmeye çalışılmıştır. VI. Bölümde ise sonuç olarak, Alman kaynaklarına yansıyan yönü ile Türkiye'nin savaşa girmesi ve girmemesi durumunda olmuşlar ve olabilecekler yorumlanmaya çalışılmıştır. ; Die diplomatischen Bemühungen und die Neutralität der zu dieser Zeit des Zweiten Weltkriegs noch sehr jungen Republik Türkei verdienen zweifelsohne eine grundlegende Erforschung. Der Zweite Weltkrieg, der vor 70 Jahren mit mehr als 70 Mio. Toten endete, prägte auch die Beziehungen zwischen Deutschland und der Türkei grundlegend. Vorliegende Arbeit versucht anhand von zeitgenössischen Quellen ein neues Licht auf die Außenpolitik der Türkei während der Kriegsjahre und die Auswirkungen dieser Position auf die deutsch-türkischen Beziehungen werfen. Weiter spielen auch die Beziehungen zu den anderen europäischen Staaten während dieser Zeit eine zentrale Rolle, worin auch der eigentliche Grund für die vergleichsweise breite Palette an deutschen Quellen und Literatur bei der Arbeit liegt. Im ersten Abschnitt der Arbeit geht es um eine allgemeine Darlegung der deutsch-türkischen Beziehungen zur Zeit des Ersten Weltkriegs während im zweiten Part der Untersuchung insbesondere auf die gemeinsam erlebte Niederlage aus diesem ersten großen Krieg eingegangen wird. Der dritte Abschnitt widmet sich der türkischen Sicherheitsarchitektur und dem Sicherheitsempfinden während des Zweiten Weltkriegs, wobei die Beziehungen zu den einzelnen Ländern im vierten Teil näher untersucht werden. Der fünfte Abschnitt geht zentralen Aspekten der türkischen Außenpolitik im Krieg auf den Grund und legt den Hauptschwerpunkt auf die Beziehungen zum Dritten Reich. Im letzten Fazit-Part der Studie wird der Frage nach den Vor- und Nachteilen des sehr späten Kriegseintritts auf der Seite der Alliierten aus Sicht der Türkei behandelt.
BASE
In: IQ Kültür Sanat Yayıncılık 449
In: Araştırma, inceleme dizisi 388
In: Polis Akademisi yayınları
In: Terörizm ve sınıraşan suçlar serisi 5
Anahtar Kelimeler:Yerel Dış Politika, Paradiplomasi, Şehirler DiplomasisiYEREL YÖNETİMLERİN VE BİRLİKLERİNİN ULUSLARARASI ALANDA KONUMU VE ULUSAL DIŞ POLİTİKA İLE İLİŞKİLERİ ÖZETYerel yönetimlerin ve bunların birliklerinin artan yoğunlukla uluslararası ilişkiler alanında aktif oldukları gözlemlenmektedir. Yerel yönetimlerin "uluslararasılaşmasının" sebeplerine dair yaygın olan açıklama, bu olgunun, küreselleşme sürecinde ulus-devletin zayıflaması ve yerel düzey ile uluslararası/küresel düzey arasında doğrudan yoğun ilişkilerin kurulması sonucunda geliştiği şeklindedir. Bu görüş, bir yandan ulusal düzeyin bu süreçlerin gelişimindeki kilit rolünü, diğer yandan demokratikleşme sürecinin esas etkisini göz ardı etmektedir. Yerel yönetimlerin uluslararası alanda aktif olmalarını sağlayan âmil, demokratikleşme ve küreselleşme gibi iki farklı ve paralel olguların müşterek etkisidir, yani demokraselleşme olgusudur. Demokratikleşmenin teşvik ettiği yerinden yönetim sayesinde (yurtdışı çalışmaları konusunda da dâhil olmak üzere) yetkileri artan, küreselleşme ile yurtdışındaki aktörlerle etkileşimi yoğunlaşan ve karşılıklı bağımlılığı artan yerel yönetimlerin uluslararası ilişkileri gittikçe profesyonelleşmektedir. Tezde, demokratikleşmenin meşrulaştırdığı, küreselleşmenin ise kolaylaştırdığı yerelin uluslararasılaşması olgusunda ulusal düzeyin rolü ve etkisi incelenmiş ve onun bu gelişmedeki "gönüllü mağdur" konumu açıklanmıştır. Ayrıca uluslararası alanda yerel yönetimler ve birlikleri ile ulusal yönetimin eylemlerinin karşılıklı etkileşimi ve yerel aktörlerin egemenlik ile ilişkisi incelenerek bir sınıflandırma önerilmiştir. Yerel dış politikanın ulusal dış politika ile örtüşmesinin, ayrışmasının ve çatışmasının sebepleri irdelenmiştir. Yerel yönetimlerin uluslararası alanda yetkilendirilmeleri ile ilgili benimsenen farklı yaklaşımlar tanıtılmıştır. Son olarak, bu bulguların ışığında Türkiye'de aktif ve verimli bir yerel dış politikanın gelişmesi için bazı düzenlemeler önerilmiştir. Keywords : Local Foreign Policy, Paradiplomacy, City Diplomacy THE POSITION OF LOCAL GOVERNMENTS AND THEIR ASSOCIATIONS IN THE INTERNATIONAL ARENA AND THE RELATIONSHIP WITH THE NATIONAL FOREIGN POLICY ABSTRACTLocal governments and their associations are increasingly active in international relations. A widespread explanation of the causes of the "internationalization" of local governments attributes it to the effect of the globalization, due to which nation-states are weakened and an intense direct interaction occurs between the local and international/global levels. Such approach overlooks, on one side, the crucial role of the national level in these processes and, on the other, the essential effect of the democratization. It is the cumulative effect of two distinct and parallel processes that are the democratization and the globalization that renders local governments active internationally, such combined effect being termed here as democrabalization. The international relations of local governments display growing professionalization as they are more and more empowered (including in implementing international activities) through decentralization in the context of overall democratization process, and as they face increasing interaction and interdependence with foreign actors in the context of globalization. As to the role and the impact of the national government on the internationalization of local governments, a phenomenon which is legitimized by the democratization and facilitated by the globalization, its position has been defined as of an "intentional looser". The study also examines how actions of national governments and of local governments and their associations correlate in the international sphere; it analyses the relationship of local actors with the sovereignty and proposes a certain classification. The reasons of convergence, divergence and conflict between local foreign policy and national foreign policy are scrutinized. Different approaches of empowerment of local governments in the international field are explained. Finally, in the light of the findings some suggestions for necessary arrangements are made for the sake of the development of an active and efficient local foreign policy in Turkey.
BASE