Terörizm ve terör olayları ülkeler açısından farklılıklar gösterse de birçok ülke için tehlike ve tehdit unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır. Terör olayları ilk olarak insanoğlunun var oluşu ile birlikte Habil ve Kabil kardeşlerinin birbirleri ile olan mücadeleleri ilk örnek olarak sunulabilir. Toplumlar oluştukça devlet yapıları ortaya çıktıkça terör olguları bağımsızlık mücadeleleri bir takım iç savaş ve yıkımlara neden olmuştur. Bu çalışmada terörizm, terör örgütleri ve ülkemizde faaliyet te bulunan narko terör yapısı incelenmeye çalışılmıştır. Dünya'da ve ülkemizde üretimi bir şekilde gerçekleşen veya transit güzergâh üzerinde olan ülkemiz coğrafyası kullanılarak geçişi sağlanan uyuşturucu maddelerine karşılık nasıl ve ne şekilde önlem alınacağı üzerine durulmaya çalışılmıştır. Ülkemizde uyuşturucu ile mücadele kapsamında adli kolluk görevi bulunan Emniyet teşkilatı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı'nın yapmış olduğu hem kendi birimlerince hem de ortaklaşa koordineli bir şekilde bu mücadelede ele geçirilen ürünlerin yakalamaları incelenmiş olup; eksik yanları ele alınarak daha hızlı ve etkin yakalama önerileriyle sonuçlandırılmıştır. Uyuşturucu ile mücadele noktasında sadece ülkemiz kendi organları ile değil uluslar arası düzeyde Avrupa devletleri ve diğer Dünya devletleri ile koordineli bir şekilde çalışmalarını sürdürmektedir. Ülkeler arası oluşturulan anlaşmalar ile uyuşturucu ile mücadele noktasında hızlı ve etkili müdahaleleri ile etkinlikleri artırmaya çalışılmaktadır. ; Although terrorism and terrorism differ from country to country, it is a danger and threat to many countries. The events of terror can be presented as the first example of the struggle of the Babylonian and Kabul brothers with each other, along with the existence of the human being. As societies emerged, the emergence of state structures led to a number of civil wars and devastation in the struggle for independence of terrorist events. In this study, we tried to investigate the terrorist organization, terrorist organization and the structure of narco terror which has activity in our country. It has been tried to focus on how and how measures will be taken against the drug substances that have been produced in the world and in our country through the production of the country or on the transit route using the geography of our country. The capture of the products captured in this struggle both in their own units and jointly coordinated with the police, the Ministry of Customs and Trade and the General Command of Gendarmerie have been examined in the fight against drugs in our country. it was concluded with suggestions for catching faster and more effectively by considering the missing aspects. At the point of struggle against drugs, not only our country continues to work in coordination with European states and other world states at international level, not with their own bodies. Through agreements formed between countries, efforts are being made to increase activities with fast and effective interventions at the point of fighting against drugs.
Uluslararası örgütlerin, dünyanın herhangi bir yerindeki devlet-içi çatışmaya çeşitli gerekçelerle ya müdahil olmayı seçtikleri ya da müdahil olmadıkları görülmektedir. Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası örgütlerin uluslararası barış ve güvenliği sağlama adına devlet-içi çatışmaları sonlandırması arzu edilen bir durumdur. Müdahale etmeleri durumunda nadir de olsa başarılı sonuçlar alınabilmektedir. Bununla birlikte, devlet-içi çatışmaları sonlandırmak için harekete geçen uluslararası örgütlerin başarısız olduğu durumlar olabilmektedir. Uluslararası örgütlerin devlet-içi çatışmalara müdahalesinin başarısız olmasının bazı önemli nedenleri bulunmaktadır. Hangi durumlarda başarısız olduğuna dair literatürde farklı bakış açıları mevcuttur. Bu makalenin amacı da uluslararası örgütlerin devlet-içi çatışmalara müdahalelerinde başarısız olma nedenlerini sınıflandırmak ve analiz etmektir ; It appears that international organizations prefer to intervene or not to intervene in intra-state or internal conflict anywhere in the world for different reasons. It is expected that international organizations, especially the United Nations, solve internal conflicts to provide international peace and security. In case of intervention of international organizations, successful results can be obtained in some cases. However, there are many cases in which international organizations fail to resolve internal conflicts. There are some important reasons for the failure of the interventions of international organizations. There are different perspectives in the literature explaining in which circumstances do interventions of international organizations fail. The purpose of this paper is to analyze and classify causes of the failure of interventions of international organizations to intra-state conflicts
Öz Cumhuriyet Dönemi'nde ülke gerçeklerine dayalı, ülkenin kalkınması ve savunulması gibi milli ihtiyaçlara göre tespit edilen bir demiryolu politikası izlenmişti. Sınırlara ulaşmak, bu politikanın temelini oluşturmuştu. II. Dünya Savaşından sonra İngiltere başta olmak üzere Avrupalı ülkeler, Süveyş Kanalı Bunalımından dolayı Asya ve Hindistan'a giden deniz yolunun tehlikeye girmesinden sonra yeni imkânlar araştırılmış ve Türkiyeİran- Pakistan arasında yapılacak demiryolunun önemi artmıştı. Böyle bir ortamda kurulan Bağdat Paktı (CENTO), bu hattı üye ülkeler arasında kurmaya çalıştığı güvenlik ve savunma işbirliğinin bir parçası olarak görmüştü. Aynı şekilde başta ABD olmak üzere İngiltere, Fransa, Afganistan ve Çin bu projeye destek vererek bunun uluslararası bir karakter kazanmasını sağlamışlardır. Van Gölü üzerinden feribotlar vasıtasıyla trenlerin Van'a taşınması gerçekleşmiş ve bu bağlantı ile İran demiryolları Türkiye demiryolları üzerinden Avrupa'ya, Akdeniz'e, Karadeniz'e çıkış kazanmıştı. Daha sonra İran-Pakistan ve İran-Afganistan bağlantıları geliştirilmiş ve Türkiye Asya-Avrupa yolu üzerinde büyük transit köprüsü konumuna gelmişti. Anahtar Kelimeler: Demiryolu, Bağdat Paktı, Türkiye, İran, Pakistan ; A railway policy, which was based upon facts of the country and was determined according to national needs, such as the development and the defense of the country, was followed in the Republican Period. Reaching the borders has been the basis of this policy. After World War II, European countries, particularly Britain, explored new possibilities after the endangerment of sea routes leading to India and Asia due to the crisis of the Suez Canal and the importance of Turkey-Iran- Pakistan railway to do held had increased. The Baghdad Pact (CENTO), which was established at such an environment, was seen the line between member countries as part of the attempt to establish security and defense cooperation. Same way, particularly in the USA, UK, France, Afghanistan and China had provided the project to gain an ...
Bilişim teknolojilerinin gelişmesi, kamu hizmetlerinin sunumunda bir felsefe değişimi ortaya çıkarmıştır. Küresel ölçekte uzun yıllardır varlığını sürdüren ve gelişim halinde olan e-devlet uygulamaları çeşitli uluslararası kurullarca gözlenmeye değer bulunmuştur. Evrensel bir e-devlet standardının bulunmaması uluslararası alanda bir inceleme gerekliliğini ortaya koymuştur. Bu amaçlarla BM, AB ve Waseda Üniversitesi & IAC gibi yapılar, e-devlet alanında çalışmalar yapmaya ve belirli aralıklarla raporlar yayınlamaya başlamışlardır. Türkiye de bu çalışmalara konu olmaktadır. Bu makalede; kamu yönetiminde köklü değişiklikler meydana getiren e-devlet kavramı açıklanmış, Türkiye'nin e-devlete geçiş süreci ve sunduğu hizmetler ile günümüzdeki durumu irdelenmiş, son olarak sözü edilen kuruluşların yayınladığı raporlar detaylı olarak incelenmiştir. Bu raporlara göre Türkiye, dalgalanmalar yaşansa da her üç endekste de gelişmişlik puanını artırma eğilimindedir. Endekslerde yer alan diğer ülkelerin de gelişmeler gösterdiği düşünüldüğünde, Türkiye'nin e-devlet gelişmişlik puanları yükselmesine karşın sıralamalarda hem yükseliş hem de düşüşler gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır. Özetle Türkiye, sıralamalarda sıçrama gerçekleştirmese de gelişimini istikrarlı biçimde sürdüren bir ülkedir. ; With the development of information technology, the philosophy of providing of public services started to change. Living for many years and developing on a global scale, e-government has been researched by various international organization. Because of the absence of a universal e-government standard, a research is required on global scale. For these purposes, structures such as the UN, EU and Waseda University & IAC have started to work in the field of e-government and to publish reports periodically. Turkey is also the subject of these studies. In this article; the concept of e-government which introduced radical changes in public administration was explained, Turkey's transition process to the e-government, the services it provides and the current situation have been examined and finally, the reports issued by the mentioned organizations have been examined in detail. According to these reports, Turkey tends to increase its development score in all three indices even though there are fluctuations. Other countries in the indices are also improving. Although Turkey has improved its e-government development scores, there is both a rise and a fall in the rankings. As a result, Turkey is a country that continues its development stably even if it does not make a leap in order.
Çerçeveleme analizi ve derlembilim yaklaşımı kullanan bu çalışma uluslararası medyada Türkiye'nin temsilini Aralık 2016 ve Haziran 2018 arasındaki BBC Haberlerine odaklanarak incelemiştir. Sonuçlar Türkiye'nin BBC Haberler'deki ülkeler arasında 17. sırada yer aldığını ve uluslararası olarak sıklıkla Suriye, ABD, Almanya, Rusya ve Hollanda ile ilintilendirilmiş olduğunu göstermektedir. Sıklıkla kullanılan kelimeler Türkiye, Türk, Erdogan, halk, Suriye, hükümet, Kürt, Suriyeli, devlet ve darbe olmuştur. Türkiye etkileyici bir lider (Erdogan) tarafından idare edilen, silahlı Kürt gruplarla gerilim yaşayan, Suriye iç savaşına karışmış, başarısız darbe teşebbüsünden muzdarip olurken Gülen Hareketi'ne saldıran ve bunun da toplumda ağır baskıya neden olduğu bir ülke olarak temsil edilmiştir. BBC'nin özellikle üç haber çerçevesi kullandığı bulunmuştur: çatışma (Erdoğan vs. Gulen, Türkiye vs. Suriye, Türkiye vs. silahlı Kürt gruplar), insan çıkarı (terör, savaş ve baskı yüzünden acı çekme) ve sorumluluk (kurtarıcı olarak Erdogan). ; Using a framing analysis and a corpus approach, this study investigated the representation of Turkey in the international media by focusing on the BBC News between December 2016 and June 2018. The results showed that Turkey was ranked 17th among countries in the BBC News and was often associated with Syria, the USA, Germany, Russia, and the Netherlands internationally. The frequently used words were Turkey, Turkish, Erdogan, people, Syria, government, Kurdish, Syrian, state, and coup. Turkey was represented as a country ruled by an influential leader (Erdogan), experiencing tensions with the armed Kurdish groups, involved in the Syrian internal war, and suffering from a failed coup attempt in which Turkey attacked the Gulen movement, which caused severe oppression in society. It was found that the BBC used particularly three news frames: conflict (Erdogan vs. Gulen, Turkey vs. Syria, Turkey vs. armed Kurdish groups), human interest (sufferings because of terror, war, and oppression) and responsibility (Erdogan as a savior).
Bu çalışmada; Yahudilerin Filistin topraklarına göç etmesi, Arap-Yahudi çatışması, 1948'den itibaren Mısır önderliğinde Arap-İsrail Savaşları ve Mısır-İsrail barış müzakerelerine değinilmiştir. Arap-İsrail Savaşlarında en büyük zarar gören devletlerden biri Mısır olmuştur. Mısır, ülkesindeki yıkım ve zararı gidermek, halkın güvenliği ve istikrarı için ABD'nin arabuluculuğunu (1970-1981 Enver Sedat dönemi) kabul etmiştir. Böylece Mısır, İsrail ile 1973-1979 yılları arasında "adım adım barış" görüşmelerine dâhil olmuştur. ABD'nin arabuluculuğu ile Mısır ve İsrail arasında uluslararası hukuk normlarına uygun bir şekilde Camp David Anlaşması (Mısır-İsrail Barışı) imzalanmıştır. Bu barış anlaşması ile iki ülke arasında; barış inşa edilmiş, güvenlik ve istikrarsızlık sorunu ortadan kaldırılmış ve diplomatik ilişkiler geliştirilmiştir. Bu çalışma, 1948'de başlayan Arap-İsrail savaşları ve 1973'ten itibaren ABD'nin arabuluculuğu ile Mısır-İsrail barışı incelenmasi amaçlanmıştır. Bu çalışma, Mısır ve İsrail arasında güvenliğin sağlanması, çatışma-çözümü meselelerinde iki ülkenin barış inşası ve karşılıklı olarak iki ülkenin egemenliklerinin tanınması ile uluslararası bir anlaşmasının etkililiği yönünde büyük bir önem taşımaktadır. Son olarak çalışmada çıkarılan sonuç; Uluslararası hukuk kişisi olan devletler (ABD, Mısır ve İsrail), uzun yıllar süren çatışma ve savaş durumundan sonra uluslararası uyuşmazlıkların çözüm yöntemleri olan diplomasi ve arabuluculuk ile barış, güvenlik ve istikrar inşa edebilmişlerdir. Camp David Anlaşması, özellikle Kissinger'in proaktif çabası ile şekillenmiş ve günümüze kadar (2021) Mısır ve İsrail arasında diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler geliştirilmesine katkı sağlayan uluslararası bir anlaşma olmuştur. Ayrıca Camp David Anlaşması, diğer Arap devletlerin de İsrail ile barışma ve diplomatik ilişkiler geliştirilmesine ilham kaynağı olmuştur. ; In this study; The immigration of Jews to Palestinian lands, the Arab-Jewish conflict, the Arab-Israel Wars under the leadership of Egypt as of 1948 and the Egypt-Israel peace negotiations have been mentioned. One of the states that suffered the greatest damage in the Arab-Israel Wars has been Egypt. Egypt has accepted the mediation of the USA (1970-1981 period of Enver Sadat) to eliminate the destruction and damage in its country and for the security and stability of the people. Thus, Egypt has been involved in "step by step peace" negotiations with Israel between 1973 and 1979. With the mediation of the USA, the Camp David Agreement (Egypt-Israel Peace) has been signed between Egypt and Israel properly international law norms. With this peace agreement among the two countries; peace has been built, security and stability problems have been eliminated and diplomatic relations have been developed. This study has been aimed to examine the Arab-Israeli wars that started in 1948 and the Egyptian-Israel peace with the mediation of the USA as of 1973. This study is of great importance in terms of ensuring security between Egypt and Israel, peace building of two states in conflict-resolution issues and mutual recognition of the sovereignty of the two countries with a international agreement. Finally, the conclusion drawn in the study; After many years of conflict and war, states that are international law persons (USA, Egypt and Israel) have built peace, security and stability with diplomacy and mediation which are methods of resolving international disputes. The Camp David Agreement has been shaped especially by the proactive effort of Kissinger and has been an international agreement that has contributed to the development of diplomatic, political and economic relations between Egypt and Israel until today (2021). In addition, the Camp David Agreement has inspired other Arab states to develop peace and diplomatic relations with Israel.
Uluslararası ilişkiler konularına her geçen gün artan ilgi, halen çok yeni bir akademik disiplin olan ve büyük ölçüde interdisipliner bir karaktere sahip Uluslararası İlişkiler disiplininde yapılan çalışmaların yöntemsel boyutunun da ön plana çıkmasına sebep olmaktadır. Çünkü yeni doğan bir disiplin için yapılması gereken en önemli iki şeyden birisi disiplinin çalışma alanlarının belirlenmesi iken, diğeri de bu alanların nasıl çalışılacağının belirlenmesidir. Yirminci yüzyılın ortalarından bu yana ekonomi bilimi başta olmak üzere politika ve uluslararası ilişkiler konularında da etkili olan rasyonel tercih yaklaşımı, Uluslararası İlişkiler disiplinine yöntemsel anlamda önemli bir perspektif kazandırmıştır. Özellikle Soğuk Savaş sırasında dış politika analizi ve strateji konularında önemli analizlerin yapılmasına imkan veren bu yaklaşım, pozitivist varsayımların ciddi eleştirilerle karşılaştığı günümüz dünyasında halen önemini korumaktadır. Fakat Türkiye'de siyaset bilimciler tarafından neredeyse hiç çalışılmayan, literatürde yer bulmayan bu yaklaşımı Türkçe okumak ve anlamak için kaynak sayısı çok sınırlıdır. Bu durum Türkçe literatür için önemli bir eksikliktir. Bu sebeple bu çalışmanın amacı Uluslararası İlişkiler disiplininde yönteme ilişkin tartışmaları analiz etmek, uluslararası ilişkilerde rasyonel tercih uygulamalarının niteliğini ortaya koymak ve yaklaşımın Uluslararası İlişkiler disiplinindeki yeri ve analiz gücünü tartışmaya çalışmaktır. Çalışmanın ortaya attığı tez, özellikle Türkçe literatürde neredeyse hiç yer bulmayan Uluslararası İlişkiler disiplininde rasyonel tercih yaklaşımı ve modellerinin disiplin için önem taşıdığı ve çok farklı kuramsal ve alansal çalışmaların analizinde etkili olduğudur. 1950'lerden bu yana uluslararası literatürde yayınlanmakta olan ve her geçen gün çoğalan çalışmalar bunun en önemli göstergesidir. Bu çalışmaların Türkçe literatürde de yer bulması ve yaklaşımın Türkiye'deki Uluslararası İlişkiler disiplini üyeleri tarafından tanınması; disiplinin ve disiplindeki öğrencilerin gelişimi açısından önem taşımaktadır. ; The increasing interest in international relations topics has led to the emergence of the methodological dimension of the studies carried out in the International Relations discipline, which is a very new academic discipline and which has a highly interdisciplinary character. Because of the fact that one of the two most important things that must be done for a new discipline is to determine the working areas of the discipline, while the other is to determine how these fields will be studied. Since the mid-twentieth century, the rational choice approach, which has been effective in the fields of economics, politics and international relations, has brought an important perspective on the discipline of International Relations. This approach, which allowed significant analysis of foreign policy and strategy during the Cold War, is still important in today's world, where positivist assumptions face serious criticism. However, this is an approach almost no political scientist studies on it in Turkey and there are very limited number of studies on this approach to read and understand it in Turkish language. This situation is an important deficiency in Turkish literature. For this reason, the aim of this study is to analyze the debates on methodology in International Relations discipline, to put forth the quality of rational choice practices in international relations and to try to discuss the place and the power of rational choice analysis in the discipline of International Relations. The thesis proposed by the study is that rational choice approach and models in International Relations discipline, which are almost never found in Turkish literature, are important for the discipline and effective in analyzing different theoretical and spatial studies. The studies that have been published in the international literature since the 1950s and are increasing day by day are the most important indicators. It is important for the development of the discipline and the students of the discipline. The fact that such studies take place also in Turkish literature, the approach is known by the members of the discipline in Turkey, is important for the development of the discipline and the students in the discipline in Turkey.
Tezimi siber uzay güvenliğinin ulus güvenliği ve uluslararası güvenliğe etkileri olacağı savından hareketle şekillendirdim. Tezimde siber uzay güvenliğinin ulus güvenliği ve uluslararası güvenliğe olan etkileri üzerinde durdum. Tezimi hazırlarken konu ile ilgili makaleler, kitaplar ve devletlerin hazırlamış olduğu ulusal raporlar ile uluslararası kurumlar tarafından hazırlanan raporlardan yararlandım. Tezimi üç ana bölümden oluşturdum. Birinci bölümde tezim ile ilgili kavramlar ve teorik alt yapıdan bahsettim. Mevcut güvenlik teorilerinin siber uzay güvenliğini açıklamada yetersiz kalacağı sonucuna vardım. İkinci bölümde siber uzay güvenliğinin ulus güvenliğine olan etkileri üzerinde durdum. Ulusların güvenlik alanındaki çalışmalarının siber uzay içerisinde yetersiz kaldığı ve bu anlamda yeni güvenlik oluşumlarına ihtiyaç duyulduğu sonucuna varılmıştır. Üçüncü ve son bölümde ise siber güvenlik alanında uluslararası yapılanmanın mutlaka bir üst organizasyon ile oluşturulması gerektiği ve ulusların bu organizasyondan bilgi alış verişi ile alınacak kararlara da mutlaka uyulması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Türkiye'nin siber güvenlik alanında ki mevcut durumu, yapmış olduğu çalışmalar ile uluslararası yapılanmada yer alma çalışmaları üzerinde durulmuştur. Özellikle Türkiye'nin siber güvenliğini kimin sağlayacağı noktasında, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin siber güvenlik alanındaki mevcut bilgi birikimi ve yapılanması hakkında bilgi verilmiştir ; I have shaped my thesis starting from the state that cyber space security would have effects on national security and international security. In my thesis, I have dwelled on the effects of cyber space security on national security and international security. While preparing my thesis, I have benefited from articles related to the subject, books and national reports prepared by governments and reports prepared by international agencies. I have constituted my thesis from three parts. In the first part, I mentioned concepts related to my thesis and theoretic substructure. I concluded that current security theories would be insufficient in explaining cyber space security. In the second part, I dwelled on the effects of cyber space security on national security. In the second part, it is concluded that the security works of nations are insufficient in cyber space and in this sense, new security constitutions are needed. In the third and last part, it is concluded that international structuring in cyber security must be constituted with a high organization and nations must obey the decisions taken by the high organization. The current position of Turkey in cyber security, committed works in this field and taking part woks in the international structuring are dwelled on. Especially on the point of who is going to provide cyber security of Turkey, the information about the current accumulation of knowledge and structuring of Turkish Armed Forces is given.
Yerel yönetimlerin mali yapısını da kapsayan reform çalışmalarında başarıya ulaşabilmek açısından uluslararası entegrasyon sürecinin yerel yönetimlere olan etkilerini analiz etmek son derece önemli bir konudur. Uluslararası entegrasyon sürecinin yerel yönetimler maliyesi üzerindeki etkilerinin analiz edildiği bu tez çalışmasında konular üç ana başlık altında incelenmektedir. Birinci bölümde uluslararası entegrasyonlar ve küreselleşme olgusu ele alınmıştır. Bu bölümde ekonomik entegrasyonların özellikleri, aşamaları, ve uluslar arası entegrasyonlara ilişkin çeşitli konular kavramsal çerçevede değerlendirilmektedir. Küreselleşme kapsamında ise; Küreselleşme süreci, küreselleşmenin özellikleri, küreselleşmenin kamu yönetimi üzerindeki etkileri, küreselleşmenin ulus devletleri ne şekilde etkilediği ve küreselleşme ile yerelleşme arasındaki ilişki ortaya konulmaktadır. Yine küreselleşme sürecinde yerel yönetimleri ve maliyesini derinden etkileyen uluslararası ekonomik ve mali kuruluşlara bu bölümde değinilmektedir. Đkinci bölüm ise; uluslararası entegrasyon ve küreselleşme döneminde yerel yönetimlere hakim olan politikalara ayrılmıştır. Yerel yönetimleri hemen her alanda derinden etkileyen yaklaşımlar bu bölümde ayrıntılı bir incelemeye tabi tutulmuştur. Üçüncü bölüm ise; uluslararası entegrasyonların en popüler ve başarılı örneklerinden olan Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği'nin yerel yönetimler maliyesi üzerindeki etkilerinin ayrıntılı bir analizine ayrılmıştır. Özellikle Avrupa Birliği'nin yerel yönetimlere yaklaşımı ve Birlik müktesebatı çerçevesinde yerel yönetimlere biçilen yeni rol ve bu rolün yerel yönetimler maliyesi üzerindeki etkileri bu çalışmanın son bölümünde ağırlıklı olarak yer almaktadır. Avrupa Birliği'nin yerel yönetimlere yönelik mali yardımları ve Birliğin adaylık sürecinde ve tam üyelikte Türk yerel yönetimlerine olası etkileri de bu bölümde ele alınan diğer konulardır. Uluslararası entegrasyonlar entegrasyona dahil olan ülkelerin yerel yönetimlerinden entegrasyonun amaçlarının gerçekleştirilmesi ve böylelikle entegrasyonun kökleşmesi için faaliyette bulunmalarını talep etmektedir. Ayrıca, entegrasyonun sağlıklı bir şekilde işlemesi ve istikrarı için entegrasyon tarafından belirlenen sınırlamaların ve taahhütlerin üye ülkelerde yerel yönetimlerin de dahil olduğu kamu kesimince yerine getirilmesi talep edilmektedir. Uluslararası entegrasyon süreci yerel yönetimleri hemen her alanda etkilemektedir. Yerel yönetimler maliyesi de bu süreçlerden etkilenen başlıca alanlar içerisinde yer almaktadır. Uluslararası ekonomik ve mali kuruluşlar ile çok uluslu şirketlerin de belirleyici aktörler olarak yer aldıkları küreselleşme ve uluslararası entegrasyon süreci, yerel yönetimleri finansman, hizmet sunma yöntemleri, merkezi yönetimle aralarındaki ilişkiler (görev ve kaynak bölüşümü, idari vesayet, merkezi idare bankaları vb.), personel, denetim, yurtiçi ve sınırötesi işbirliği, katılım, uluslararası kuruluşlar ve yabancı sermaye piyasalarıyla olan ilişkiler gibi pekçok konuda derinden etkilemiştir. Kimi zaman bunun da ötesine geçilerek, Avrupa Birliği entegrasyonunda olduğu gibi birliğin amaçlarının gerçekleştirilmesinde bölgesel ve yerel yönetimler başlıca aktörler olarak görülmekte ve bu amaçların gerçekleştirilmesi için yerine getirilmesi gereken faaliyetlerin mümkün olduğunca halka en yakın yönetim birimlerince ifa edilmesi (subsidiarite) esası getirilmektedir. Bu kural birlik müktesebatının bir parçası yapılmakta ve hazırlanan birlik anayasa taslaklarında bu ilkeye yer verilmektedir. AB'ye uyum sürecinde yerel yönetimlerimize de önemli görevler düşmektedir. Avrupa Birliği, kaynak kullanımında etkin, katılımcı ve halka yakın bir yerel yönetim sistemi öngörmektedir. AB'nin birlik politikalarının uygulanmasında yerel yönetimlere biçtiği rolü sağlıklı olarak saptayabilmek ve bunun gereklerini yerine getirmek için gerekli yasal ve idari tedbirleri almak merkezi yönetim ve yerel yönetimlerin başlıca görevlerindendir. ; To analyse the effects of the international integration process on the local governments is considerably important study field in terms of achieving the reform studies including the financial structure of local governments. The topics in this thesis research, which the effects of the international integration on the local governments finance are analysed, are examined under three major headings. The fact of international integrations and globalization is mentioned in the first section. In this part, the features of financial integration, its stages and various topics related to the international integration are evaluated within a conceptual framework. As for the globalization, the process of globalization, its features, the effects of globalization on public governments, how it affects the national states and the relationship between globalization and localization are introduced. The international economic and financial institutions affecting the local governments and its finance profoundly in the globalization process are once again mentioned in this part. The second section is left for the policies that dominate the local governments in the period of international integration and globalization. In this part the approaches which have an influence on the local governments profoundly in almost every area are analyzed in detail. The third section is about a detailed analysis of the effects of the European Council and European Union, the most popular and most successful examples of the international integration, on the local governments finance. Especially the approaches of European Union to the local governments and a new role assigned to the local governments within the framework of acquis communataine and the effects of this role on local governments finance are largely included in the final part. The financial support of the European Union for local governments and possible effects of the Union to Turkish local governments in the period of candidateship and a full membership are also the other topics included in this vi section. International integrations demands that local governments of the countries which are included in integration realize the aims of the integration and thus work for taking root of the integration. Furthermore, its demanded that the restrictions and undertakings determined by the integration are fulfilled by the public sector including the local governments in member countries in order to make it work in a good and stable way. Process of the international integration affects the local governments in almost every area. The finance of the local governments is among the major ones which is affected by these processes. The process of globalization and international integration which the international economic and financial institues and multinational companies as well take part as determinative actors affects local governments profoundly at various topics such as financing, the methods of serving, the relationship with central government (task and source distribution, administrative tutelage, central government banks etc.), staff, supervision, domestic and transfrontier cooperation, attendance, international institutions and foreign capital market. Sometimes by passing beyond this as well, regional and local governments are seen as major actors in order to realize the aims of the union as it happens in European Union Integration and that the activities, which must be fulfilled to realize these aims, are held by the units that are the closest to public as far as possible, namely principal of subsidiarite is brought. This rule is made a part of acquis communautaire and this principal is included in the constitution outlines. Local governments have important mission in the adaptation process to European Union. European Union stipulates a system of a local governments which is active in using source, participant and close to public. To be able to determine correctly the role which European Union assigns to local governments in the application of unity policies and to take necessary legislative and administrative precautions in order to fulfill it are the primary mission of central and local governments.
İçinde bulunulan yüzyılda dünya mercek altına alındığı takdirde, karşı karşıya kalınılan manzara pek de iç açıcı görünmemektedir. İç savaşlar, insan hakları ihlalleri, ulusal ve uluslararası güvenlik sorunları, etnik çatışmalar, doğal felaketler, küresel iklim değişiklikleri sonucu yaşanan problemler, açlık ve yoksulluk, terör, şiddet ve daha niceleriyle çevrelenen bir dünya kompozisyonu bulunmaktadır. Her birinin altında farklı nedenlerler veya birbiriyle iç ilişkili sorunlar kümesi olsa da küreselleşmenin sunduğu olumlu etkilerden biri olan bilgi teknolojilerinin gelişmesiyle, dünyanın herhangi bir yerinde meydana gelen olumsuz bir durum karşısında uluslararası toplum bu sorundan kısa sürede haberdar olmakta ve soruna karşı gerekli tepkiyi ortaya koyabilmektedir. Bu bağlamda da pek çok sorun uluslararası platformda ortak bir payda ekseninde ele alınmaktadır. Karşı karşıya kalınan sorunlar ekseninde altı çizilmesi gereken en önemli sorunlardan birisi de iç savaş olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu noktada da niceliksel olarak artış gösteren iç savaşların mevcudiyeti, insani diplomasi kavramına alan açmaktadır. İnsani diplomasi denildiğinde de bu alanda çeşitli bölgelerde faaliyet gösteren fakat literatürde bu kavramla bağdaştırılarak analiz edilmeyen aynı zamanda da özellikle Türkiye'deki faaliyet alanının sınırlı olması ekseninde yeterli düzeyde bilinmeyen Uluslararası Kızılhaç Komitesi, insani diplomasi alanındaki baş aktörlerden biri konumunda bulunmaktadır. Bu bağlamda çalışma çerçevesinde insani diplomasi kavramı, Uluslararası Kızılhaç Komitesi'nin deneyimleri ekseninde sorunsallaştırılacaktır. Nihai amaç ise insani diplomasi kavramı ve bu alanda önemli bir rol oynayan Uluslararası Kızılhaç Komitesi'nin görev ve misyonuna dair farkındalık ve bilinçlilik düzeyinin artmasını sağlamaktır. Nitekim dünyanın geniş bir kısmında devam etmekte olan çatışmalar ve her daim yeniden ortaya çıkabilecek çatışma tehdidi, karşı karşıya kalınılan temel realiteyi yansıtmaktadır. ; If the world put under the scope in the current century, there is the underwhelming scene. There is a world composition that is surrounded by civil wars, human rights abuses, national and international security problems, ethnic conflicts, natural disasters, problems regard to global climate cahanges, starvation and poverty, terror, violence and many more. Although there are different reasons or interrelated problem clusters under the each of them, international community is aware of these problems that occur anywhere in the world and gives reaction to them in a short time with the progress of information technologies that are one of the positive impacts of globalization. In this context, many problems are addressed by international platform with in the scope of common ground. In the axis of living problems one of the most important problems that must be underlined is civil war. In this point, the presence of civil wars that is showing an increase quantitatively open space to the concept of humanitarian diplomacy. When it called humanitarian diplomacy, International Committee of Red Cross is one of the main actors in this field. Although it is active in regard to humanitarian diplomacy, in literature its humanitarian diplomacy isn't analyzed. Also, it is well known because of being limited its area of activity especially in Turkey. In this context, the concept of humanitarian diplomacy will be problematized with in the axis of the experiences of the Committee by this study. Also, ultimate purpose is to bring to light for the level of awareness and conciousness with regard to the concept of humanitarian diplomacy and the task and the mission of Committee, which plays an important role in this field. Hence, continued conflicts in the large of the world and conflict threat that can occur again at any time reflect main reality.
"Uluslararası Uyuşmazlıkların Çözümünde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun Rolü" başlıklı tez çalışması üç bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın birinci bölümünde, teze yönelik destek nitelikte teorik alt yapı oluşturulmuş ve Birleşmiş Milletler'in yetkileri, görevleri ve kurumsal yapısı ele alınmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun kurumsal yapısı özet nitelikte incelenmiş ve Genel Kurul'un uluslararası uyuşmazlıkların çözümüne yönelik etkisi belirlenmeye çalışılmıştır. Bu bölümde ayrıca BM Genel Kurulu'nun yetkileri ve görevleri tez konusuyla ilişkilendirilerek aktarılmıştır. Çalışmanın üçüncü ve son bölümünde ise ilk iki bölümdeki açıklamalar, bilgiler ve değerlendirmeler doğrultusunda özellikle uluslararası uyuşmazlıkların çözüm yolları sunulmuş ve Genel Kurul'un uluslararası uyuşmazlıkların çözümünde üstlendiği rol örnek nitelikteki uyuşmazlıklarla açıklanmaya çalışılmıştır. ; This thesis study entitled "The Role of The United Nations General Assembly In Resolution of International Conflicts" consists of three parts. In the first part of the study, it is made a theoritical/conceptual framework in order to support the thesis and it is also presented the authority, functions and the institutional structure of the United Nations. In the second part of the study, the institutional structure of the United Nations General Assembly is briefly examined and the effect/role of the General Assembly in resolution of international conflicts is tried to be determined. In this part of the study it is also presented the authority and the functions of the General Assembly by linking the topic of the thesis. In the third and the last part of the study, it is presented the methods of resolving international conflicts in accordance with explanations, informations and evaluations of previous parts of the study and the role taken by the United Nations General Assembly in resolution of international conflicts is explained with examples of conflicts.
Önder, Hatice Burcu (Arel Author) ; For centuries, countries have always communicated with each other, such as wars, political and economic power struggles, outbreaks, migrations, border changes, technical developments. This communication is sometimes caused by reasons such as political or economic power struggles. Today, countries have to deal with the developments, trade, social, cultural exchanges that are happening within the borders of each other. It is necessary for one country to have a good place in the international arena. Counties need to gain a positive place in international communication. Providing a positive perception in the international arena will feed countries in commercial, economic and political sense. Positive perception will lead to greater investment in the country, increased cooperation and ultimately achieving country interests at the final point.
Türkiye'de İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü bünyesinde 1948 yılından beri yayın hayatına devam etmekte olan Sosyal Siyaset Konferansları Dergisi sosyal politika geleneğinin oluşmasında ve sürdürülmesinde önemli bir yere sahiptir. 1948 yılından günümüze kadar derginin geçirdiği aşamalar, değişim ve dönüşüm, Türkiye'de sosyal politika alanı ile ilgili olarak yapılmış olan çalışmalar için dikkate değer bir akademik ortam sunmaktadır. 1948 yılı, aynı zamanda Türkiye'nin onayladığı Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmeleri bakımından önemli bir yıldır. 1932-1946 yılları arasında sadece bir ILO Sözleşmesini onaylayan Türkiye, 1946-1959 yılları arasında 11 sözleşme imzalamıştır. Bu bağlamda çalışma ilişkileri ve sosyal politika alanında uluslararası düzeyde önemli bir kurum olan ILO ile Türkiye'deki ilk sosyal politika külliyatını oluşturan derginin kuruluşu aynı yıllara rastlamaktadır. Bu çalışmada 2019 yılında 100. yılına ulaşmış olan ILO ile 71. yılına ulaşmış Sosyal Siyaset Konferansları Dergisi nitel araştırma yöntemiyle analiz edilmektedir. Sosyal Siyaset Konferansları Dergisinin analizi tek bir yönteme başvurulamayacak kadar derinliklidir. Zira derginin ortaya çıkışı ve tarihçesi incelendiğinde hakemli bilimsel dergi olma ölçütüne göre 2003 öncesi ve sonrası, basılı dergiden internet ortamına taşınması ölçütü ele alınırsa 2009 - 2010 öncesi ve sonrası gibi farklı dönemleştirmeler yapılabilecektir. ; The Journal of Social Policy Conferences, which since 1948 has been published within the body of the Faculty of Economics, Labor Economics, and the Industrial Relations Department at Istanbul University, Turkey, has played an important part in the formation and maintenance of social policy tradition. With the stages, changes, and transformation that it has undergone from 1948 to the present, the journal offers an outstanding academic setting for research in the field of social policy in Turkey. In addition, 1948 is an important year in terms of the International Labour Organization (ILO) conventions approved by Turkey. Turkey, which ratified only one ILO convention between the years 1932 and 1946, signed 11 conventions between the years 1946 and 1959. In this context, ILO, which is an important institution at international level in the field of labor relations and social policy, and the journal that created the first social policy corpus in Turkey, were founded in the same period. In this study, ILO, which reached its 100th year in 2019, and the Journal of Social Policy Conferences, which in the same year reached its 71st year, are analyzed using qualitative research method. The Journal of Social Policy Conferences is too deep to be analyzed through a single method. This is because when the origin and history of the journal is examined, it is clear that different periodizations can be made (e.g before and after 2003 according to the criterion of being a peerreviewed scientific journal; before and after 2009-2010 based on the criterion of transfer to the internet environment from the printed journal).
Bu makalede, sosyal bilimler külliyatına son birkaç on yılda esaslı bir giriş yapmış 'kimlik', 'farklılık', 'kendi' ve 'öteki' kavramlarının, Uluslararası İlişkiler disiplininin başat kuramlarınca nasıl algılanmakta oldukları incelenecektir. 1990'lı yıllarla birlikte disiplinin içine düşmüş olduğu üst-anlatı boşluğu yalnızca kimlik meselelerince doldurulamayacak olsa da, bu meseleleri içselleştirmeyen geleneksel Uluslararası İlişkiler kuramlarının, geçerliliklerini yitirme tehlikesi ile karşı karşıya oldukları iddiasında bulunulacaktır. Bu iddiadan hareketle, kimlik temelli bir çerçevede anlaşılabilecek olan 11 Eylül 2001 olayları, Uluslararası İlişkiler kuram-yapımı üzerindeki etkisi ve kimlik meselesine yaptığı vurgu bağlamında örnek olay olarak incelenecektir. Makalenin esas amacı, günümüz Uluslararası İlişkiler kuram-yapımının, geleneksel kuramları toptan yok saymak yerine, bu kuramları yeniden gözden geçirmek ve yapısökümüne uğratıldıklarında altlarından çıkan tek tip kimlikleri, önyargıları ve taraflılıkları ortaya çıkartmak amacı gütmesi olduğunu göstermektir. ; This article attempts to analyze how the conceptualizations of 'identity', 'difference', 'self' and 'other' that have gained a recent popularity in mainstream social sciences in the last decades have been understood by leading International Relations theories. Although the meta-theoretical gap in International Relations studies that had been realized after the end of Cold War cannot be completely fulfilled by these conceptualizations, it will be suggested that no valid International Relations theory can be developed and maintained without internalizing the identity matters as their initial assumptions. Concordantly, the particular events of September 11, 2001 that might be analyzed within the framework of identity will be brought to the fore for how identity matters should affect the International Relations theory-making. The ultimate purpose of this study is to demonstrate that what is needed today in the study of International Relations is not to demolish its conventional theories altogether, but is rather to show the necessity of their re-evaluation for their stereotypical identity perceptions, prejudice and bias, which break out clearly once they are deconstructed.
21 Kasım 2013'te Yanukoviç hükümetinin, Avrupa Birliği ile Ukrayna arasında imzalanması planlanan Ortaklık Anlaşmasını askıya aldığını açıklamasından sonra başlayan protestolar, kısa sürede genişleyerek iktidar karşıtı protestolara dönüşmeye başlamış ve büyük bir iç siyasi mesele haline gelmiştir. Ukrayna bu sorunun çözümü için uğraş verirken, Rusya Federasyonu 2014 Mart ayı başlarında Kırım'a asker göndermiş ve 16 Mart 2014'te yasadışı bir referandum sonucu Kırım ile Akyar'ı (Sivastapol), kendi federal bölgesi olarak ilan etmiştir. Bu işgal ve yasadışı ilhaka birçok devlet ve uluslararası örgütten tepki gelmiştir. Bu çalışma, Kırım'ın yasadışı ilhak sürecini irdelemekte ve bu yasadışı ilhaka Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, NATO, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, Şanghay İşbirliği Örgütü, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü ve İslam İşbirliği Teşkilatı gibi önde gelen uluslararası örgütlerin tepkilerini incelemektedir ; The protest, which started on 21 November 2013 after Yanukovych government's announcement about the suspension of the Association Agreement, which was planned to be signed between the European Union and Ukraine, soon evolved into anti-government protests and turned into a major domestic political issue. While Ukraine was struggling to solve this problem, Russian Federation sent its troops to Crimea in early March 2014 and annexed Crimea and Akyar (Sevastapol) following an illegal referendum held on 16 March 2014. Many states and international organizations react to this occupation and illegal annexation. This study reviews the process of the illegal annexation process of Crimea and examines the reactions of the leading international organizations, namely, United Nations, European Union, North Atlantic Treaty Organization, Organization for Security and Cooperation in Europe, Shanghai Cooperation Organization, Collective Security Treaty Organization and Organization of Islamic Cooperation.