Selective Turkish Bibliography on International Relations 2013
In: The Turkish yearbook of international relations, Band 44, Heft 0, S. 229-246
211 Ergebnisse
Sortierung:
In: The Turkish yearbook of international relations, Band 44, Heft 0, S. 229-246
Günümüzün uluslararası aktörlerine düşen görev, karşılaştıkları uyuşmazlıkları her bakımdan daha insani olan barışçı yollar ile çözme yoluna gitmektir. Bu çözüm yolları içerisinde en dikkat çekici ve sonuca yatkın olan ise arabuluculuk yöntemidir. İnsanlık tarihi ile paralel bir şekilde gelişme gösteren arabuluculuk, neredeyse tüm uygarlıklarda tercih edilen bir yöntem olmuştur. Arabuluculuk uyuşmazlık halindeki iki devletin, üçüncü bir uluslararası hukuk kişisi tarafından bir araya getirilmesi ve barış için çözüm üretilmesi sürecidir. Bu sürecin başarılı bir şekilde sonuçlanmasında arabulucunun tarafsızlığı, statüsü ve taraflar üzerindeki baskı gücü önemli bir rol oynamaktadır. Arabulucu konumundaki üçüncü kişi, bir devlet olabileceği gibi, uluslararası bir örgüt veya gerçek kişi de olabilmektedir. Arabuluculuğun en önemli özelliklerinden biri, arabulucunun tarafları bağlayıcı nitelikte bir karar verme yetkisinin bulunmamasıdır. Bu bakımdan arabulucu, sadece uyuşmazlık halindeki tarafları bir araya getirmekte ve çözüm önerileri sunmaktadır. Arabuluculuk yönteminin zamandan tasarruf sağlaması, arabuluculuk yapan kişilerin alanında uzman olması, yargı organlarının yükünü azaltması ve gizliliğin daha kolay korunabilmesi gibi nedenler ile diğer barışçı çözüm yollarına göre daha çok tercih edildiği görülmektedir. ; The duty of today's international actors is, to settlement the international disputes they faced in peaceful ways which are more humane than all respects. Within these peacfeul ways, most remarkable and liable to result is mediation. As developing parallel with the history of humanity, mediation has been a preffered method in almost all civilizations. Mediation is a process of bringing together and finding solutions to the conflict parties by a third party person. To have a successful conclusion in this process, the impartiality, the status and the leverage of the mediator plays an important role. The third party person as a mediator, may be a state and may also be an international organization or natural person. One of the most important characteristics of mediation is the mediator can not give a decision that is binding on parties. In this regard, mediator only brings the conflict parties together and offers solutions. Mediation way is more preferable than other peaceful solutions in such reasons as the time savings of mediation, being expert persons as a mediator, reducing the burden of the judicial organs and being easier to protect confidentiality.
BASE
In: Kolloquium Fremdsprachenunterricht 50
Uluslararası toplumda ortaya çıkan uyuşmazlıkların tarafları dikkate alınarak incelendiğinde, uluslararası hukuk kişileri arasındaki uyuşmazlıklar ve uluslararası hukuk kişileri ile özel hukuk kişileri arasındaki uyuşmazlıklar biçiminde bir tasnif yapılmaktadır. Diplomatik uyuşmazlık çözümü, uluslararası hukuk kişileri arasındaki uyuşmazlık çözümünü konu edinmekte özel olarak ise uyuşmazlık taraflarından en azından birinin devlet olduğu uyuşmazlık çözüm yollarını ifade etmektedir. Uyuşmazlıkların diplomatik yollarla çözümü gerek tarihsel açıdan bakıldığında gerekse çağdaş uluslararası toplum düzeni incelendiğinde en çok tercih edilen ve tüm uyuşmazlıkların konu itibarıyla sınırlandırılmadan çözülebileceği yolları bünyesinde barındırmaktadır. Bu çalışmada uyuşmazlıkların tanımlanmasından başlanarak uyuşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesinin incelemesi yapılacaktır. Öncelikle bir uluslararası uyuşmazlığın yargı içtihatları çerçevesinde belirlenmesi ve tasnifi için öngörülen kıstasların değerlendirilmesi yapılacaktır. Ardından uyuşmazlıkların barışçı çözümü yükümlülüğünün içeriği kişi, konu ve nitelik itibarıyla işlenecektir. Diplomatik müzakereler, dostça girişim, arabuluculuk, soruşturma ve uzlaştırmadan oluşan yerleşik diplomatik uyuşmazlık çözüm yolları, hukukî dayanakları çerçevesinde temel vasıfları açıklanmak suretiyle değerlendirilecektir. Bu yolların tercih nedenleri ve hangi durumlarda işletildikleri incelenirken somut örneklere yer verilerek anlatım zenginleştirilecektir. Devam eden kısımda ise uluslararası ilişkilerde meydana gelen değişimlerin bu yolları nasıl etkilediği ve ne tip yönelimlerin diplomatik uyuşmazlık çözümünü etkilediği ele alınacaktır. Bu değişimlerden yola çıkarak diplomatik uyuşmazlık çözümünün geliştirilmesi adına dikkate alınabilecek tavsiyeler dile getirilecektir. ; The disputes that rise in the international community can be classified as the ones between intenational law persons and the ones between international law persons and private law persons when they are studied by the charecter of parties. The subject of diplomatic dispute settlement is the disputes that are between intenational law persons and specifically the disputes which at least one of the parties is a state. Diplomatic dispute settlement contains the most preferred and comprehensive means that can settle all disputes without any limitations on subject matter both historically and in contemporary international community. In this study, dispute settlement with diplomatic means will be reviewed by describing disputes at the beginning. Firstly international disputes and criterions used in classfication of disputes will be determined within the scope of case law. After that, the obligation of peaceful dispute settlement will be handled by characteristics of obligation including ratione personae and ratione materiae. The established means of diplomatic dispute settlement which are diplomatic negotiations, good offices, mediation, inquiry and conciliation will be studied within the frame of legal basis of these means by stating their fundemental characteristics. When preferability and most suited conditions of these means examined the subject will also be enriched by concrete examples. In following part, the effects of changes in international relations to diplomatic means and what kind of tendencies can be observed will be discussed. Based on this discussion recommendations on enhancing the diplomatic dispute settlement will be stated.
BASE
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, Band 71, Heft 3, S. 827-853
ISSN: 1309-1034
İnsani müdahalenin konusu Birleşmiş Milletler Antlaşması'nda kuvvet kullanımının yasaklanması ile gerçekleşmiştir. Kuvvet kullanımının yasaklanması ile birlikte, eskiden var olan tüm kuvvet kullanma yöntemleri gibi insani müdahale de bu yasağın kapsamında kalmıştır. BM Antlaşması gereğince çözmeye zorlamayacağını ifade eden madde 2/7'ye uygun olup olmadığı, yine Birleşmiş Milletler Antlaşması VII. Bölümü çerçevesinde uluslararası barış ve güvenliği ihlal edip etmediği değerlendirilmiştir. Ayrıca insani müdahalenin uluslararası örf ve âdet hukukuna uygunluğuyla "jus cogens" bir kural olup olmadığı incelenmiştir. 1991'de Irak'taki Saddam rejiminin saldırılarına karşı Kuzey'deki Kürt grupların ve güneydeki Şii grupların korunması için oluşturulan çekiç güç, Kuzey Irak'a ABD liderliğinde gerçekleştirilen "Huzur Operasyonu" Irak'ın içişlerine müdahaledir. 1992'de Irak'ın kuzeyinde ve güneyinde oluşturulan "uçuşa yasak bölge" ile Saddam Hüseyin rejimine karşı korunması amaçlanmıştır. ; The subject of huminitarion intervention has been actualised with the prohibition of using forces of United Nations agreement, Huminitarion intervention took plase in the scope of this prohibition lik an the procedule of using forces in the past with the prohibition of using force. Within the agreement of United Nations, whether the peace and security has been violated and It is proper for 2/7 in the frame of the part of united nations o greement or not is evaluated. Besides, Convenience of humminitarion intervation was eromined in the perspective of ( jus cogens) unwritten law of nations. Combined task force that is constituted for protecting the Kurdish groups in the north and the shi'a groups in the south. Against the attacks of Saddam Rejime in 1991 inter fered in the internal affairs of Iraq with the "peace operations" which is organized under the authority of U.S.A. In 1992, no flight zone was constituted in the north and south of Iraq for the purpose of protecting civilians against Saddam Rejime.
BASE
Bu çalışma uluslararası toplumun varlığını ve işlerliğini Suriye krizi üzerinden tartışmayı amaçlamaktadır. Çalışmada uluslararası toplum, ulus devletlerin oluşturduğu bir cemiyet olarak tanımlanacak ve bu cemiyetin işlerliği ve varlığı, kurumları vasıtasıyla ortaya konacaktır. Uluslararası toplum kavramı, hem gündelik yaşamda hem de Uluslararası İlişkiler çalışmalarında sıklıkla kullanılmaktadır ancak, özellikle Türkçe literatürde kavramın karşılık geldiği pratik yeterince net bir biçimde tanımlanmamış bulunmaktadır. Bu nedenle çalışmada İngiliz ekolünün uluslararası toplum kavramı benimsenerek, diplomasi, savaş, büyük güçler yönetimi, güçler dengesi ve uluslararası hukuk kurumlarının bu topluma nasıl işlerlik kazandırdığı incelenecektir. Çalışmanın temel katkısı, İngiliz ekolünün Türkçe Uluslararası İlişkiler literatüründe bilinirliğinin arttırılması ve Uluslararası İlişkiler çalışmalarında teori-pratik boyutunun güçlendirilmesi olacaktır. Bu amaç doğrultusunda, öncelikle uluslararası toplumun kavramsal olarak ne ifade ettiği tartışılarak kurumları tanımlanacak, sonrasında Suriye krizinde bu kurumların nasıl işlediği açıklanarak uluslararası toplumun sadece bir kavram değil aynı zamanda bir gerçeklik olduğu vurgulanacaktır. ; This study analyzes the existence and functionality of international society over the Syrian crisis. In this context, international society will be defined as a community comprised of nation-states while the functionality and the existence of this community will be put forward through its institutions. The term international society is frequently used both in daily life and in International Relations (IR) studies. However, the corresponding practice in the Turkish literature has not been clearly defined. This explains why this study embraces the international society concept of the English School and how its institutions – namely diplomacy, war, great power management, balance of power, and international law – bring this international society into force. The major contribution of the study will be to raise awareness concerning the English School of thought in Turkish International Relations literature, as well as to strengthen the theory-practice dimension of IR studies. Within this context, the article will first discuss the conceptualization of international society and then proceed to define its institutions, followed by an analysis of how these institutions functioned during the Syrian crisis. The major argument of this paper is that international society is not merely a concept but a reality itself.
BASE
Despite the increasing interest in the studies inquiring the limits autonomous character of and the interactions between the International Relations (IR) discipline and other academic fields the scope and scale of empirical research on these issues are relatively small. In order to contribute to the discussion on the limits and peculiarities of the IR discipline and to shed light on the development current status and major characteristics of the IR studies in Turkey its place in the global IR discipline and the views of LR. scholars on major issues on the global regional and national agenda two surveys were conducted by the International Relations Council of Turkey (IRCT) in 2007 and 2009. Later on the IRTC collaborated with the Institute for the Theory and Practice of International Relations at the College of William and Mary to conduct further surveys in 2011 and 2014. This paper presents findings of the last survey on Turkey based on the worldwide research simultaneously conducted in 31 different countries in September 2014.
BASE
Öz Cumhuriyet Dönemi'nde ülke gerçeklerine dayalı, ülkenin kalkınması ve savunulması gibi milli ihtiyaçlara göre tespit edilen bir demiryolu politikası izlenmişti. Sınırlara ulaşmak, bu politikanın temelini oluşturmuştu. II. Dünya Savaşından sonra İngiltere başta olmak üzere Avrupalı ülkeler, Süveyş Kanalı Bunalımından dolayı Asya ve Hindistan'a giden deniz yolunun tehlikeye girmesinden sonra yeni imkânlar araştırılmış ve Türkiyeİran- Pakistan arasında yapılacak demiryolunun önemi artmıştı. Böyle bir ortamda kurulan Bağdat Paktı (CENTO), bu hattı üye ülkeler arasında kurmaya çalıştığı güvenlik ve savunma işbirliğinin bir parçası olarak görmüştü. Aynı şekilde başta ABD olmak üzere İngiltere, Fransa, Afganistan ve Çin bu projeye destek vererek bunun uluslararası bir karakter kazanmasını sağlamışlardır. Van Gölü üzerinden feribotlar vasıtasıyla trenlerin Van'a taşınması gerçekleşmiş ve bu bağlantı ile İran demiryolları Türkiye demiryolları üzerinden Avrupa'ya, Akdeniz'e, Karadeniz'e çıkış kazanmıştı. Daha sonra İran-Pakistan ve İran-Afganistan bağlantıları geliştirilmiş ve Türkiye Asya-Avrupa yolu üzerinde büyük transit köprüsü konumuna gelmişti. Anahtar Kelimeler: Demiryolu, Bağdat Paktı, Türkiye, İran, Pakistan ; A railway policy, which was based upon facts of the country and was determined according to national needs, such as the development and the defense of the country, was followed in the Republican Period. Reaching the borders has been the basis of this policy. After World War II, European countries, particularly Britain, explored new possibilities after the endangerment of sea routes leading to India and Asia due to the crisis of the Suez Canal and the importance of Turkey-Iran- Pakistan railway to do held had increased. The Baghdad Pact (CENTO), which was established at such an environment, was seen the line between member countries as part of the attempt to establish security and defense cooperation. Same way, particularly in the USA, UK, France, Afghanistan and China had provided the project to gain an ...
BASE
Tezimi siber uzay güvenliğinin ulus güvenliği ve uluslararası güvenliğe etkileri olacağı savından hareketle şekillendirdim. Tezimde siber uzay güvenliğinin ulus güvenliği ve uluslararası güvenliğe olan etkileri üzerinde durdum. Tezimi hazırlarken konu ile ilgili makaleler, kitaplar ve devletlerin hazırlamış olduğu ulusal raporlar ile uluslararası kurumlar tarafından hazırlanan raporlardan yararlandım. Tezimi üç ana bölümden oluşturdum. Birinci bölümde tezim ile ilgili kavramlar ve teorik alt yapıdan bahsettim. Mevcut güvenlik teorilerinin siber uzay güvenliğini açıklamada yetersiz kalacağı sonucuna vardım. İkinci bölümde siber uzay güvenliğinin ulus güvenliğine olan etkileri üzerinde durdum. Ulusların güvenlik alanındaki çalışmalarının siber uzay içerisinde yetersiz kaldığı ve bu anlamda yeni güvenlik oluşumlarına ihtiyaç duyulduğu sonucuna varılmıştır. Üçüncü ve son bölümde ise siber güvenlik alanında uluslararası yapılanmanın mutlaka bir üst organizasyon ile oluşturulması gerektiği ve ulusların bu organizasyondan bilgi alış verişi ile alınacak kararlara da mutlaka uyulması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Türkiye'nin siber güvenlik alanında ki mevcut durumu, yapmış olduğu çalışmalar ile uluslararası yapılanmada yer alma çalışmaları üzerinde durulmuştur. Özellikle Türkiye'nin siber güvenliğini kimin sağlayacağı noktasında, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin siber güvenlik alanındaki mevcut bilgi birikimi ve yapılanması hakkında bilgi verilmiştir ; I have shaped my thesis starting from the state that cyber space security would have effects on national security and international security. In my thesis, I have dwelled on the effects of cyber space security on national security and international security. While preparing my thesis, I have benefited from articles related to the subject, books and national reports prepared by governments and reports prepared by international agencies. I have constituted my thesis from three parts. In the first part, I mentioned concepts related to my thesis and theoretic substructure. I concluded that current security theories would be insufficient in explaining cyber space security. In the second part, I dwelled on the effects of cyber space security on national security. In the second part, it is concluded that the security works of nations are insufficient in cyber space and in this sense, new security constitutions are needed. In the third and last part, it is concluded that international structuring in cyber security must be constituted with a high organization and nations must obey the decisions taken by the high organization. The current position of Turkey in cyber security, committed works in this field and taking part woks in the international structuring are dwelled on. Especially on the point of who is going to provide cyber security of Turkey, the information about the current accumulation of knowledge and structuring of Turkish Armed Forces is given.
BASE
In: Uluslararası vergi hukuku konferansları serisi 4
"Türkiye'de Özelleştirme Uygulamalarında Uluslararası Doğrudan Yatırımların Yeri ve Etkileri" Hüseyin YILDIRIM Dünyada özellikle 1980"li yıllarda, ülkemizde ise 24 Ocak 1980 reform program ile beraber başlayıp günümüze kadar uzanan liberalleşme sürecinde önemli sonuçlarından birisi özelleştirme olmuştur. Özelleştirme ile de küreselleşme sürecinin en hızlı gelişme kaydeden doğrudan yabancı sermaye yatırımlarından daha fazla pay almak amaçlanmıştır. Bu çalışmanın amacı, Türkiye'de doğrudan yabancı sermaye ve özelleştirme arasındaki ilişkileri araştırmaktır. Bu araştırma, 1986-2013 arasındaki zaman dilimi için gerçekleştirilmektedir. Yapılan çalışmalar sonucunda, özelleştirmenin tarihçesi ile özelleştirme uygulamaları sonucu ülkemize gelen yabancı sermayenin bölgeleri, sektörleri ve miktarı üzerine değerlendirmeler yapılmıştır. ; During the Privatizatıon Process in Turkey Location of International Direct Investment and Effects Hüseyin YILDIRIM In the 1980s, especially in the world, our country, starting with the January 24, 1980 to present the reform program extending liberalization, privatization has been one of the important results. Customizing with the rapid development of the globalization process that saves a greater share of foreign direct investment was intended to take. The aim of this study in Turkey to investigate the relationship between foreign direct investment and privatization is. This research is carried out for the period between 1986-2013. As a result of the study, the results of privatization privatization practices with history of foreign investment in our country's regions, sectors and evaluations are made on the amount of
BASE
In: İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 2