BİBLİYOGRAFYA : SELECTIVE TURKISH BIBLIOGRAPHY ON INTERNATIONAL RELATIONS* 2007
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, Band 38, Heft 0, S. 1
123 Ergebnisse
Sortierung:
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, Band 38, Heft 0, S. 1
1990 soğuk savaş sonrası ortaya çıkan küreselleşme ve yeni dünya düzeni kavramları, dünyada mevcut dengesizliği daha da artırmıştır. Bu durum uygun ortamı bekleyen terörizmin artarak uluslar arası boyut kazanmasına neden olmuştur.Bu araştırmanın amacı; soğuk savaş sonrası dönemle birlikte başlayan ve 11 Eylül olayları sonrası daha da netleşen yeni tehdit ve risklerden, uluslar arası terörizmi, gelişim sürecini ve özelliklerini ortaya koyarak, dünyaya ve Türkiye'ye etkileri açısından incelemektirTerörizmin bütün dünya devletleri tarafından, ya da en azından etkili olduğu kabul edilebilecek çoğunluğu tarafından onaylanmış bir tanımı yapılamamış, çözüm konusunda ortak bir karara henüz ulaşılmamıştır. Bu sorunun çözümlenebilmesi için ülkelerin terörizme bakış açılarında sağlanacak fikir birliği büyük önem taşımaktadır.Çalışma, uluslar arası terörizm ile ilgili bilgileri, uluslar arası terörün Türkiye'ye yansımalarını, terörün olumsuz etkilerini asgariye indirmek için uluslar arası alanda yapılması gereken işbirliği imkânlarını kapsamaktadır.Güncel bir konu olan uluslar arası terörizmle ilgili olarak, birçok yerli ve yabancı yayın taranarak ilgili bilgiler incelenmiş, objektif kıstaslar gözetilerek yorumlanmış ve değerlendirilmiştir.Çalışma sonucunda; uluslar arası ilişkilerin giderek arttığı günümüzde, gelecekteki en önemli güvenlik sorununun terörizm olacağı, terörizmle etkin bir mücadele için ise uluslar arası düzeyde işbirliğinin gerekli olduğu değerlendirilmiştir. ; Globalisation and new world order concepts, which come out after the cold war in 1990, have further increased the current imbalance in the world. This case led terrorism to gain international dimension that looks for a suitable environment.The purpose of this research is to examine the effects of new threat and risks to Turkey and the world that starts with the cold war period, and becomes clear after 11 September besides international terrorism and development process. Approved definition of terrorism could not be made by all world states or the majority which can be accepted as it is efficient and a joint decision is not made yet for the solution.In order to find a solution on this issue, it is of great importance to reach a consensus concerning the point of views of the countries on terrorism.The study covers the co-operation possibilities on international arena so as to reduce the negative effects of terrorism, reflections of international terror to Turkey and the relevant information about international terrorism.Many domestic and foreign publications were examined and screened regarding the international terrorism which is a common issue. In addition, objective criteria were interpreted and evaluated in this regard.As result of this study, it was evaluated that terrorism will be the most important security issue in today?s world where international relations increase gradually and an international co-operation is necessary for the effective struggle with terrorism .
BASE
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-036
In: Tasam yayınları 42
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 073-098
Bu çalışmada hem enerji hem de silah olarak kullanılabilen nükleer malzemeyle ilgili uluslararası hukuktaki düzenlemeler çerçevesinde İran'ın nükleer programı incelenmektedir. İran'ın enerji durumu ile nükleer programının niteliğine değinen çalışma, nükleer malzemenin enerji amacı dışında kullanımını önlemek için kurulan Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunun İran'da yaptığı incelemeler ışığında İran'ın nükleer programının barışçı amaçlı olup olmadığını değerlendirmektedir. Uluslararası hukukun gelişimine katkıda bulunmak amacıyla nükleer malzemeye sahip olan bütün devletlerde denetim mekanizmasının güçlendirilmesi noktasından hareket eden bu çalışma, Birleşmiş milletler güvenlik konseyine sevk edilen İran'ın nükleer programıyla ilgili gelişmeleri analiz ederek ancak müzakereler yoluyla İran'ın nükleer programının getirdiği sorunların çözülebileceğini ön görmektedir. ; This study examines Iran's nuclear programme in the context of arrangements of international law related to nuclear materials used to both produce energy and weapon. Researching energy sources of Iran and nature of her nuclear programme the study analyzes and evaluates weather Iran's nuclear programme is peaceful or not in the light of investigations conducted by International Atomic Energy Agency founded to prevent nuclear proliferation and to control over the use of nuclear material other than producing energy. From point of view that control measures should be taken and strengthened on the nuclear activities and materials of all States to contribute growth of international law, the study analyzes developments concerning Iran's nuclear programme referred to the United Nations Security Council, and suggests that nuclear problem should be resolved only by means of negotiations.
BASE
In: Interkulturelle und interreligiöse Symposien der Eugen-Biser-Stiftung 2
In: Corpus Iuris Sanscriticum et Fontes Iuris Asiae Meridianae et Centralis 8
In: Istanbuler Texte und Studien Bd. 7
Avrupa Senedi ile telaffuz edilmeye baslayan Avrupa Birligi içinde ortak bir dıs politika gelistirme iradesi, 1990'lı yıllarda hem uluslararası sistemde hem de Avrupa Birligi sisteminde ortaya çıkan yeni olgular temelinde hızlanarak, Maastricht Antlasması'nın imzalanmasının ardından Ortak Dıs Politika ve Güvenlik Politikasının olusturulmasının kabul edilmesiyle, somut bir görünüm kazanmıstır. Avrupa Birligi, Ortak Dıs Politika ve Güvenlik Politikası'nın dogal bir uzantısı olarak, Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikasının gelistirilmesini de burada kabul etmislerdir. Bu dogrultuda, çalısmalar hızlandırılmıs, Amsterdam ve Nice Antlasmaları ile AGSP'na iliskin sistemin gerekli araç ve yeteneklere kavusturulması saglanmaya çalısılmıstır. Bu süreç devam ederken Avrupa Birligi içerisinde, Türkiye'nin 1987'de tam üyelik basvurusuyla yeni bir görünüme kavusan iliskiler, 1990'lı ve 2000'li yıllarda ortaya çıkan gelismeler ısıgında Avrupa Birligi'nin Genisleme Politikası, ODGP ve AGSP ile de baglantılı hale gelmistir. Son dönemde Türkiye ve Avrupa Birligi arasındaki iliskileri etkileyen en önemli konulardan birisi olan AGSP, kültür ve kimlik açılımları da içermektedir. Türkiye'nin gelistirilmeye çalısılan AGSP'na olan yaklasımı, kaygıları ve bu politikaya getirecegi açılımlar, hem uluslararası etkenler hem bölgesel dinamikler hem de tarafların dıs politik çıkarları ve güvenlik algılamaları dogrultusunda islenecektir. Ulusüstü bir deger dagıtım sistemi olarak, siyasal bütünlesme sürecini tamamlama yolundaki Avrupa Birligi'nin, ortak yarar temelinde, ortak degerler ve normlar dogrultusunda gelistirmeye çalıstıgı AGSP'nın, bölgesel ve küresel etkileri ile Türkiye'nin buradaki konumu, kamuoyu destegi, siyasi irade ve dıs politika gelismeleri ele alınarak incelenecektir. ; Development of a common foreign and security policy in the EU, was emphasized with the Single European Act in1986. Process of development a common foreign policy accelerated in 1990's. In this era, some radical changes occurred in international system, such as declining Soviet power and communist system, existing new independent states, transformation process of Central European countries. The EU, as a supranational system and as a global actor, affected from all these developments and started improving its strategic interests and security aims. With signing Maastricht Treaty, Europeans began to work on design a Common Foreign and Security Policy (CFSP) and also, they took responsibilities of creating a credible European Security and Defense Policy (ESDP). ESDP is being created as a dimension of the Union's Common Foreign and Security Policy. Relevant with these developments, the EU began strengthening its identity and own statue at global and regional level. Arrangements of Amsterdam and Nice Treaties are known as important developments because of aiming to provide assets and capabilities which are necessary to development a credible Foreign and Security policy in the EU. The EU is eager to be part of the picture whenever security problems arise in Europe. Since the Turkish full membership application to the EC in 1987, relations between two parties gained a new phase. Turkey and the European Union relations were affected by European Union Enlargement Policy, CFSP and ESDP. These there policy areas of the EU have strong cultural roots and identity dimensions. So, the Turkish concerns and opinions according to integration, enlargement process of EU and its position according to ESDP were examined in the basis of international effects, regional dynamics, political interests and security perceptions.
BASE
Özet: İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan Birleşmiş Milletler (BM), kurulduğu andan bugüne değin hiç olmadığı kadar derin bir kriz ile yüz yüze kalmış du-rumdadır. BM'nin varlık ve etkinlik sorununu oldukça etkileyen bu kriz; meşruiyet krizidir. BM'nin bu krizden hasıl çıkacağı, hayata geçireceği reformlara ve kaybettiği siyasi kararlılığı yeniden kazanıp kazanamayacağına bağlıdır. Öncelikle üyelerin reform çalışmaları konusunda samimi olmaları ve Genel Ku- rul'daki görece demokratik ortamın başta Güvenlik Konseyi olmak üzere BM'nin diğer tüm organ ve kuruluşları için de sağlanması gerekiyor. Örgütün kurulduğu ilk yıllardan beri gelen reform ihtiyacı karşılanamadığı, Konsey'deki veto ve temsil adaletsizliği giderilemediği sürece BM'nin meşruiyeti büyük yara almaya devam edecektir. Anakronik yapı, orantısız temsil sorunu, veto yetkisinin sınırlı sayıda üyeye verilmiş olması, fin ansal sorunlar, siyasi kararlılık eksikliği, kolektif güvenlik mekanizmasının işlevsiz hale gelmesi, bölgesel entegrasyon ve yapılanmaların giderek daha etkili olması, uluslararası toplumun BM'ye olan güveninin sarsılması vb. gibi bir dizi sorun içinde BM meşruiyet krizini en azından öngörülebilir bir gelecekte aşabilecek gibi görünmüyor. Ayrıca, kriz aşılmadığı sürece BM Antlaşması ile tesis edilmiş ve büyük ölçüde kabul görmüş normlar bütünü de özünden sarsılabilir. Bu bağlamda, meşruiyet sorunu sadece bir etkinlik değil aynı zamanda bir varlık sorunu olarak da değerlendirilmelidir. ; Abstract: The United Nations (UN), having founded following the World War II, is face to face with a deep crisis that never experienced before. This is the legitimacy crisis heavily affecting the raison d'etat and the UN's question of efficiency. The way how the UN will break through this crisis is conditional upon its reforms and will to regain its political determination. Before all else, the member states have to be sincere about the reform endeavors and there is a certain need to settle the relatively democratic medium of the General Assembly in all bodies of the UN. The legitimacy crisis of the UN will continue to bleed unless the needs for the reforms since the early years is fulfilled and the injustice of veto and representation in the Security Council are removed. Yet, the UN does not seem to overcome the legitimacy crisis in the foreseeable future due to problems such as anachronic structure, disproportionate representation, very limited veto authority, financial difficulties, lack of political determination, malfunctionality of collective security, the rising effectiveness of regional integrations and such organizations and convulsion of international trust towards the UN. Moreover, as much as this crisis continues the norms founded with the UN Charter and adopted on a large scale could wither away substantially. In this context, legitimacy crisis should be evaluated not as a matter of strength but also a question of existence.
BASE