Değişen dünya ve Türkiye
In: Bağlam yayınları / Inceleme, araştırma, 56 = 99 [d. Gesamtw.]
In: Bağlam yayınları, 99
2572 Ergebnisse
Sortierung:
In: Bağlam yayınları / Inceleme, araştırma, 56 = 99 [d. Gesamtw.]
In: Bağlam yayınları, 99
World Affairs Online
World Affairs Online
World Affairs Online
World Affairs Online
In: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü yayınları / Seri 8. Sayı A, 1 = 134 [d. Gesamtw.]
In: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü yayınları, 134
World Affairs Online
Westfalya Barış Antlaşmaları ile başlayan modern uluslararası ilişkilerde uluslararası sistemin yapısında, temel özelliklerinde ve aktör sayısında çeşitli dönemlerde farklı değişimler yaşanmıştır. Özellikle Post Westfalyan dönemin başlarında uluslararası sistemde ABD'nin siyasi, askeri ve ekonomik anlamda hegemon olduğu bir döneme şahit olmaktayız. Bu dönemde uluslararası sistemde yeni risk ve tehditleri içeren birtakım dinamikler görülmekte ve değişen güvenlik algısına paralel olarak da çeşitli dönüşümler yaşanmaktadır. Aynı şekilde diplomasi anlamında da farklı uygulamaların yaşandığı bir döneme girilmektedir. Çalışmada, Richard Rosecrance'nin uluslararası sistem tanımlamasında siyasi elitlerin ve yöneticilerin iç politikada karar alma mekanizmasındaki rolünden hareketle, Soğuk Savaş'ın hemen sonrasındaki dönemde uluslararası sistemin yapısı ve özelliklerine değinilmiştir. Bunun yanında devletlerin iç politikadaki ekonomik yapısının uluslararası sistemdeki politikalar üzerindeki rolü incelenmiştir. Ayrıca ABD'ye karşı gerçekleştirilen 11 Eylül 2001 Saldırıları sonrası yaşanan Post Westfalyan dönemde ABD önderliğinde diğer aktörlerin de katılımıyla oluşan uluslararası sistemin yapısında ve özelliklerinde ne gibi değişim ve dönüşümlerin yaşandığı ve bu durumun 2000'li yıllara nasıl yansıdığı analiz edilmiştir. ; In the modern international relations starting with Westphalian Peace Treaties, the different changes occured in the structure main features and actor number of international system in different period. Particularly, in the early of Post Westphalian era, we have witnessed the period that in the international system USA has been hegemonic in the military, politic and economic sense. In this phase in the international system several dynamic faced involving new risks, threats and several transformations occured correspondingly changing security perception. Similarly, different practices occured in the meaning of diplomacy in this phase. At this study, act on role decision making mechanism in the internal politics of the political elites and managers in the Richard Rosecrance's international system definition has touched upon the structure and characteristics of the international system in the post-Cold War era. In addition, the role of states's internal economic policy on policies in the international system has been examined. It was analyzed what sort change and transformation in the structure and features of international system has experienced with the participation of other actors in the leadership of USA and how this situation was reflected in 2000s.
BASE
In: Alan yayıncılık / Güncel sorunlar dizisi, 26 = 142 [d. Gesamtw.]
In: Alan yayıncılık, 142
World Affairs Online
In: Hamburger Studientexte Didaktik der Sozialwissenschaften Bd. 5
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 097-132
Uluslararası Sistem, Soğuk Savaş'ın sona ermesi ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) çöküşü gibi olaylar neticesinde bazı değişimlere uğramıştır. Bu değişimler kapsamında Yugoslavya'da iç karışıklıklar çıkmış ve Yugoslavya parçalanmıştır. Bu gelişme uluslararası sistem ve uluslararası politika üzerinde bazı etkiler ortaya çıkarmıştır. Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) özellikle SSCB'nin çöküşünün ardından yeni bir düzen oluşturma adına sürdürdüğü faaliyetler, Avrupa Topluluğu'nun savunma ve güvenlik açısından ortak bir yapı kurma girişimleri, Kuzey Atlantik Antlaşması Organizasyonu (NATO) ve Birleşmiş Milletler (BM) benzeri uluslararası kuruluşların izledikleri politikaların uluslararası sistem kadar Yugoslavya'nın parçalanma sürecinde de etkili olduğunu ifade etmek mümkündür. Yugoslavya'da tarihsel süreç içerisinde problem yaşayan etnik grupların beraber yaşamak durumunda kalmaları, bunlar arasındaki problemlerin devam etmesi dağılma sürecini hızlandırmıştır. Bununla birlikte iktisadi açıdan bölgeler arasındaki gelişmişlik farkları, etnik gruplar arasındaki problemlerin daha da büyümesine neden olmuştur. Bu çalışmanın amacı Yugoslavya'nın parçalanmasının uluslararası sistem ve politika üzerindeki etkilerinin anlaşılmasıdır. Bu bağlamda uluslararası sistem ile Konstrüktivist yaklaşımlar da bu konuyla ilgili olarak ele alınmıştır. ; The international system has undergone some change sdueto the end of the Cold War and the collapse of the USSR. In the context of the sechanges, the rehave been some internal turmoil in Yugoslavia and Yugoslavia has been fragmented as a result of the sein ternalturmoil. This fragmentation has had some impact on the international system and international policy. The United States of America (USA), in particular, following the collapse of the USSR in order toestablish a new order of activities, the European Community to create a common structure in terms of defense and security, NATO and United Nations international organizations, such as the policies followed by the international system. It is also possible to say that Yugoslavia is effective in the process of disintegration. The fact that ethnic groups living in Yugoslavia who have problems in the historical process live to gether and the problems between the seethnic groups continue to accelerate the process of disintegration. On the other hand, the differences in economic development between regions have caused problems between ethnic groups to groweven more. The aim of this study is tounderstand the impact of the disintegration of Yugoslavia on the international system and policy. In this context, the international system and the Constructivist approachesare discussed in this respect. As a result of the evaluations, it is expected tounderstand the effects of the global changes in Yugoslavia.
BASE
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, Band 61, Heft 1, S. 1
ISSN: 1309-1034
Bu çalışma, Türkiye'de 1980'li yıllarda başlayan sistem değişikliği tartışmalarını konu edinmekte ve bunun bir çıktısı olarak ortaya çıkan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi üzerinde odaklanmaktadır. Özellikle Türkiye'de uzun yıllar uygulanan parlamenter sistemin sebep olduğu hükümet bunalımları; siyasi krizlere, istikrarsız yönetimlere ve de vesayet odaklarının etkisini arttırmasına sebep olmuştur. Bu durumlar ise hükümet sistemi değişikliğini kaçınılmaz hale getirmiştir. Çalışma içerisinde; kuvvetler birliği ile kuvvetler ayrılığına dayanan hükümet sistemleri irdelenerek, tarihsel süreç içerisinde Türkiye'de uygulanan hükümet sistemleri ele alınmıştır. Genel olarak Parlamenter sistem özünde birçok olumlu yönleri içerisinde barındırsa da; parlamenter sistem altında Türkiye'de cereyan eden yönetim aksaklıları mahut sistemin günah keçisi olarak görülmesine sebep olmuştur. Özellikle Türkiye'de vesayet odaklarının, halk iradesi ile seçilen siyasi iktidarı etkisi altına alma çabaları yeni bir sisteme duyulan ihtiyacı arttırmıştır. Bu kapsamda 16 Nisan 2017 Referandumu ile inşa edilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne, 24 Haziran 2018'de yapılan Cumhurbaşkanlığı ve 27. Dönem Milletvekilliği Genel Seçimi ile birlikte geçilmiştir. Böylece yeni sistemde yürütme yetkisi Cumhurbaşkanlığında toplanarak Türkiye'nin ekonomik kalkınma, bilimsel atılım, sosyal devlet ve bölgesinde lider ülke olma yolunda emin adımlarla ilerlemesi hedeflenmiştir. Kuşkusuz bütün bu gelişmeler bürokrasinin asgari düzeye indirilerek etkin, etkili ve de hızlı kararların alınması noktasında Türk yönetim sisteminde birçok değişimin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Yeni sistemle Türkiye'de, güçlü yürütme ve güçlü meclis anlayışı ile Türkiye'nin daha da güçlenmesi öngörülmektedir. ; The case of this study will be discussions about system change began in 1980's and it will focus on Presidency Government System, as an output of these discussions. Particularly, the parliamentary system used in Turkey led to the cabinet crisis, political crisis, unstable governments and the increasing power of the centers of tutelage. The system change in government structure became unavoidable following the aforementioned incidents. In our study, the government systems based on the unity of power and separation of powers are analyzed and the governmental systems in Turkey in historical process are discussed in detail. Although the parliamentary system in itself includes many positive aspects; the administrative problems in Turkey under the parliamentary system gave cause for the parliamentary system to be known as scapegoat. The requirement for a new system is increased after the incidents organized by the centers of the tutelage against the political power elected by the public's will. In this context, the Presidency Government System, formed by the 2017 Constitutional Referendum held on 16th April 2017, activated after the Turkey's June 24, 2018 presidential elections and the 27th Term Parliamentary Elections. Thus, in the new system the president will acquire all executive power and this change will lead to Turkey's economic development, scientific progress, and social state. Turkey aims to be a leading country in its region with a strong sense of self-belief. Doubtless, all of these struggles led to many modifications in the system of government in Turkey by reducing the role of the bureaucracy and laid the foundation of the efficient, productive and quick judgments. The Turkish government intended to be a more powerful country within the new system based on the strong legislative and the strong parliament concept.
BASE
Bu çalışmasının amacı, Türkiye'de parlamenter sistem'e yapılan eleştiriler ışığında, Türkiye demokrasi tarihinde Başkanlık Sistemi'nin yönetim istikrarı açısından incelenmesidir. Çalışmanın yöntemi derleme olup, bu konuda bilimsel kitap, makale, dergi v.b. materyaller kullanılmıştır. Çalışma beş bölümden oluşmaktadır: Birinci bölümde; siyasal rejimler hakkında genel eğilimler, siyasal rejimlerin bugünkü durumu ile Türkiye'de siyasal rejim sorunu, ikinci bölümde; Başkanlık Sistemi'nin ortaya çıkışı, sert kuvvetler ayrılığı, yürütme organının hegemonyası ile Latin Amerika Devletlerinde Başkanlık Hükümeti Sistemi, üçüncü bölümde; Başkanlık Sisteminin organları hakkında bilgi ve aralarındaki ilişki, dördüncü bölümde; Başkanlık Sistemindeki güçlükler, çözümler ve öneriler, son bölümde ise Türkiye için Başkanlık Sistemi'nin faydaları, sakıncaları ve analizi yapılmıştır. Demokratik sistemlerde sistem tıkanıklığı seçim yoluyla giderilmektedir. Aksi takdirde politik, sosyolojik, iktisadi ve kültürel çatışmalar beraberinde askeri darbelerle sonuçlanabilir, Türkiye'de demokratik sistem, askeri darbe ve muhtıralar ile sekteye uğrayabilmektedir. Bu tür sorunlar beraberinde devlet erklerinin etkinliğini sorgular hale getirmektedir. Çalışmamızda parlamenter ve başkanlık sisteminin uygulandığı ülkeler baz alınarak Türkiye için getireceği çözümler ele alınmaya çalışılmış, ayrıca konuyu daha iyi kavrayabilmek açısından Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerine rastlayan Birinci Meşrutiyetten 1982 anayasasına kadar geçen dönemler de değerlendirilmiştir. ; The purpose of this study, the Parliamentary System in Turkey in the light of the criticism, History of Democracy in Turkey to investigate the stability of the Presidential Management System. Compilation method for the study, and this issue of scientific books, articles, magazines, etc. materials used. Work consists of five sections: First, about the general trends in political regimes, political regimes, the current status of the problem and Turkey Political Regime, secondly, the emergence of the Presidential System, Hard Separation of Powers, the executive Presidential Hegemony and the Latin American States Government System, Third, the Presidential information about the system and relationship between the organs, Fourth, Presidential system challenges, solutions and recommendations, the last chapter for the Presidential system in Turkey benefits, drawbacks, and analysis was performed. Solved through democratic electoral systems, the system congestion. Otherwise, political, sociological, economic and cultural conflicts can result with military coups, the democratic system in Turkey, they are subject to a standstill by a military coup, and memorandums. This makes the kind of problems with it queries the effectiveness of state powers. Parliamentary and Presidential System applied on the basis of study for Turkey, countries tried to bring solutions to handle it, as well as better understand this topic in the last periods of the Ottoman Empire until the 1982 constitution, which coincided with periods of the First Constitutional Monarchy was also evaluated.
BASE
İkinci dünya savaşından sonra dünyaya yön veren Avrupa çok yıpranmış ve bu savaşlardan güçlenerek çıkan Sovyet tehdidi karşısında güçsüz kalmışlardır. Avrupalılar Sovyet tehdidine karşı askeri ortaklıklarla karşı koymaya çalışsalar da ekonomilerinin iyi olmaması nedeniyle bunu başaramamışlardır. Sovyetler Birliği tehdidinin mutlaka önlenmesi gerektiğini düşünen Avrupalılar dünya savaşlarının diğer galibi olan ABD ile yakın bir iş bilirliği yaparak NATO'yu kurmuşlardır. Soğuk Savaş boyunca dünyadaki güvenlik, ABD'nin liderliğini yaptığı NATO ve Sovyetlerin öncülüğünü yaptığı Varşova Paktı askeri örgütleri tarafından yönlendirilmiştir. Ancak Berlin duvarının yıkılması ve Soğuk Savaşın sona ermesiyle Varşova Paktı dağılmış, NATO ise değişen ve gelişen uluslararası güvenlik ortamına göre stratejik konseptlerini sürekli yenileyerek günümüze kadar gelmeyi başarabilmiştir. Bu kapsamda NATO, Soğuk Savaş süresince Sovyet tehdidine karşı Kuzey Atlantik ve Avrupa bölgesini kolektif bir şekilde savunmayı misyon edinmiştir. Soğuk Savaş sonrasında ise kolektif savunmanın yanında çatışmaların önlenmesi, kriz yönetimi ve işbirliğine dayalı güvenlik misyonlarını üstlenerek görev alanlarını genişletmiştir. NATO hâlihazırda kullandığı stratejik konseptini 2010 yılında yapılan Lizbon Zirvesi ile yenilemiş ve bu konseptte füze savunma sisteminin konuşlandırılması benimseyerek kolektif savunma anlayışının temeline resmi olarak yerleştirmiştir. Bu çerçevede NATO, İran'ın balistik tehdidine karşı hem Avrupa bölgesini hem de harekât alanındaki kuvvetlerini korumaya yönelik balistik füze savunma sistemi kurmaya çalışmakta ve bu konuda başarılı gelişmeler kaydetmektedir. ; After the Second World War, the world-leading European states were very worn and they remained powerless in the face of the Soviet threat that the war strengthened. Europeans tried to fight against Soviet threat military by way of military partnerships but failed because of poor economic resources they have. Europeans, who thought that Soviet threat should have been absolutely prevented, established NATO with US. They closely cooperated with this country as another ally and winner of the World War II. During the Cold War, global security issues were generally handled by both NATO, which was dominated by US military power, and Warsaw Pact which was pioneered by USSR. However, after the end of Warsaw Pact and by implication end of cold war, NATO was alone and unrivaled. It was able to survive with continuous renewing of strategic concepts according to the changing and evolving international security environment. In this context, before the end of the cold war NATO's mission was mainly collective defense of North Atlantic and Europe region against the Soviet threat. But, after the end of cold war, allied countries' collective defense mission was expanded with other missions like conflict prevention, crisis management and cooperative security initiatives with Non-NATO Nations. NATO renewed its valid strategic concept in 2010 at the Lisbon Summit and it has placed officially 'the deployment of the missile defense system' issue at the center of collective defense concept. In this context, NATO is trying to build a ballistic missile defense system to protect both Europe region and deployed forces in theatre against Iran's ballistic missiles and it has accomplished a lot as of today.
BASE