Die folgenden Links führen aus den jeweiligen lokalen Bibliotheken zum Volltext:
Alternativ können Sie versuchen, selbst über Ihren lokalen Bibliothekskatalog auf das gewünschte Dokument zuzugreifen.
Bei Zugriffsproblemen kontaktieren Sie uns gern.
1581 Ergebnisse
Sortierung:
DergiPark: 849863 ; klujfeas ; Uluslararası hukukun temel kaynaklarından bir tanesi devletler arasında imzalanan uluslararası antlaşmalardır. Devletler kendi aralarındaki antlaşmalara ahde vefa ilkesi gereği genellikle uyma eğilimi göstermektedirler. Ancak devletlerin kendi aralarında imzaladıkları antlaşmalara zaman zaman uymadıkları da görülmektedir. Anarşik bir uluslararası sistemde devletler arasında uyuşmazlıklar çok sık görülmektedir. Devletler çıkarlarına ters düştükleri durumlarda ister istemez farklı devletler ile uyuşmazlığa taraf olabilmektedirler. Uyuşmazlıkların çözümü için uluslararası hukukta barışçıl çözüm ve yargısal çözüm olmak üzere iki çözüm yolu bulunmaktadır. Yargısal çözüm devletlerin ancak yargı yetkisini kabul ettikleri bir mahkeme veya tahkim ile mümkün olabilmektedir. Barışçıl çözüm yolları Birleşmiş Milletler Antlaşmasının 33. Maddesinde belirtilmiştir. Bu çözüm yollar görüşme, soruşturma, arabuluculuk, uzlaşma, hakemlik ve yargısal çözümdür. Bunun yanında bazı uluslararası antlaşmalar kendi yargısal çözüm mekanizmalarını da oluşturmuştur. 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi, Avrupa Birliği'nin yargı organları bu alanda verilebilecek başlıca örneklerdir. Bu çalışmada barışçıl ve yargısal yoldan anlaşmazlıkların çözümü ile uluslararası hukukta uygunluğun sağlanması mekanizmaları karşılaştırılacaktır. ; One of the main sources of international law is international treaties signed between states. States generally tend to comply with the treaties among themselves, as required by the pacta-sunt-servanda principle. However, it is also seen that states sometimes do not comply with the treaties they have signed among themselves. In an anarchic international system, conflicts between states are very common. States may inevitably be a party to disputes with different states when they conflict with their interests. There are two solutions in international law for the settlement of disputes, namely, peaceful and judicial solutions. Judicial settlement can only be possible with a court or arbitration where the states accept their jurisdiction. Peaceful solutions are specified in Article 33 of the United Nations Charter. These solutions are negotiation, investigation, mediation, reconciliation, arbitration and judicial solution. Besides, some international agreements have also created their own judicial solution mechanisms. 1982 United Nations Convention on the Law of the Sea, the judicial bodies of the European Union are the main examples that can be given in this field. In this study, the mechanisms of peaceful and judicial dispute resolution and ensuring compliance with international law will be compared.
BASE
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, Band 19, Heft 1, S. 1
ISSN: 1309-1034
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-013
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-036
Bu çalışmada, demokrasinin işleyişinde yargının rolü ve meşruiyeti tartışılmaktadır. Demokrasinin tarihi her ne kadar iki bin beş yüz yıl öncesine dayanıyorsa da, demokrasinin neyi ifade ettiği hususu bugün dahi tartışmalıdır. Bu durum, demokrasi üzerine yapılacak çalışmaların her dönemde güncel bir ihtiyaca cevap vereceği anlamına gelmektedir. İşte günümüzdeki demokrasi tartışmalarına güncellik katan en önemli unsur, demokrasi ve yargı ilişkisi olmaktadır. Özellikle İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, yargının demokrasilerdeki rolü değişime uğramıştır. Bu dönemle birlikte, siyasi iktidarları sınırlama ihtiyacına cevap verebilecek en uygun çözümün, yargı yoluyla denetim olduğu fikri kabul görmeye başlamıştır. Böylece Anayasa Mahkemeleri aracılığıyla, yargıya siyasi rolün biçildiği bir döneme girilmiş olmaktadır. Demokrasi-yargı ilişkisini incelemeye değer kılan tek unsur elbette Anayasa Mahkemelerinin varlığı değildir. Yargıda yaşanan bütün sorunların bir şekilde demokratik sisteme zarar verdiği söylenebilir. Aynı şekilde, sağlıklı işleyen bir yargı düzeninin varlığı da, demokrasinin sağlıklı biçimde işlemesi için zorunlu olmaktadır. Bu durum, yargıya ilişkin kurumsal düzenlemelerin ve uygulamadan kaynaklanan sorunların incelenmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu incelemeler ışığında, demokrasilerde yaşanan yargı kaynaklı sorunların önüne geçilmesi mümkün olabilir. Öte yandan, yargı kaynaklı sorunların gerçekten yargı kaynaklı olup-olmadığının anlaşılması için de yargının geniş biçimde incelenmesi gerekmektedir. Çünkü yargı kaynaklı olduğu düşünülen bazı sorunların aslında, siyasi iktidarlardan veya ilgili ülkedeki siyasi kültürden kaynaklanması söz konusu olmaktadır. ; This study discusses the role and legitimism of jurisdiction in democracy. Although the history of democracy dates back to as early as two thousand five hundred years ago, it is not understood fully even today. This means that studies on democracy are to respond to a current need. Thereby the most significant component that makes democracy discussions up-to-date is the relation between democracy and jurisdiction. Especially after the World War II, the role of jurisdiction in democracies has changed. With the beginning of this period, the contemplation that the most appropriate way to meet the need to limit political powers is to use jurisdiction has become popular. Therefore, an era in which jurisdiction is casted a political role via Constitutional Courts has began. The existence of Constitutional Courts is not the only factor that makes the relation between democracy-jurisdiction worthy of studying. It can be argued that all problems in jurisdiction somehow give harm to proper operation of democracy. Similarly, a robust jurisdiction entails a sound democracy. This case entails the examination of the problems resulting from institutional regulations and applications in jurisdiction. In the light of these examinations, it can be possible to prevent jurisdiction related problems in democracy. On the other hand, jurisdiction is to be examined comprehensively so as to decide whether problems are really jurisdiction related or not because it is possible that some problems which are considered to be jurisdiction related can stem from political power or the political culture in the country.
BASE
Askerî darbe, askerlik mesleğince benimsen emir-komuta zinciri zihniyetine tabi, eyleminde ve söyleminde şiddet barındıran, toplumsal ve siyasal alana müdahaledir. Bu müdahale toplumların demokratikleşme yolundaki adımlarını geriletir ve durdurur. Askerî darbelerin yaşandığı ülkelerde siyaset ve yönetim, darbe ihtimali ile her zaman kıskaç altındadır. Bu ihtimal bireylerin hafızalarının bir köşesinde saklanır. Darbenin etkisi, sadece hafızalarda değil, toplumsal alanı düzenleyen en önemli metinlerde, anayasalarda da saklıdır. Türkiye'de anayasaların oluşturulması, darbeler sonucunda olmuştur. Bu anayasalar, darbe mimarı askerî yenin kendi özerklik alanını toplum karşısında güçlendiren düzenlemelerini de bol miktarda içermektedir. Eğitim, sağlık, barınma, personel rejimi gibi pek çok açıdan farklı uygulamalara tabi olan askerî kesimin yaptığı ve yaptırdığı darbe ürünü anayasalar ayrıca askere özgü yargı kurumlarını da oluşturmuştur. Böylelikle devletin temeli olan yasama, yürütme ve yargı kuvvetlerinden diğerlerini denetleyebilme niteliğini haiz yargı kuvvetini kendisi için özerkleştirmiştir. Askerî bürokrasi, askerî yargı mevzuat ve kurumlarını, 1960 ve 1980 darbeler sonrası Anayasaları ile sivil yargı alanının karşısında üretmiştir. Bu çalışmada Türkiye'de 1960 darbesi, 1971 muhtırası, 1980 darbesi ve 2016 darbe girişimi sonrasında askerî yargı kurumlarının nasıl şekillendiği açıklanmıştır. Askerî n özellikle yargı alanında etkinliğini kuvvetlendirecek kurumlar oluşturarak, sivil bürokrasi aleyhine özerklik alanını genişlettiği gözlenmiştir. ; The military coup, subject to the mentality of the chain of command embraced by military profession, thus is violent in its act and the rhetoric, is an intervention to social and political arena. This intervention halts and reverses the process of democratization of societies. In the countries where military coups were experienced once, politics and government are under claws of possible coup d'etat. This possibility stored in the memories of the individuals: The effects ...
BASE
İnsani müdahalenin konusu Birleşmiş Milletler Antlaşması'nda kuvvet kullanımının yasaklanması ile gerçekleşmiştir. Kuvvet kullanımının yasaklanması ile birlikte, eskiden var olan tüm kuvvet kullanma yöntemleri gibi insani müdahale de bu yasağın kapsamında kalmıştır. BM Antlaşması gereğince çözmeye zorlamayacağını ifade eden madde 2/7'ye uygun olup olmadığı, yine Birleşmiş Milletler Antlaşması VII. Bölümü çerçevesinde uluslararası barış ve güvenliği ihlal edip etmediği değerlendirilmiştir. Ayrıca insani müdahalenin uluslararası örf ve âdet hukukuna uygunluğuyla "jus cogens" bir kural olup olmadığı incelenmiştir. 1991'de Irak'taki Saddam rejiminin saldırılarına karşı Kuzey'deki Kürt grupların ve güneydeki Şii grupların korunması için oluşturulan çekiç güç, Kuzey Irak'a ABD liderliğinde gerçekleştirilen "Huzur Operasyonu" Irak'ın içişlerine müdahaledir. 1992'de Irak'ın kuzeyinde ve güneyinde oluşturulan "uçuşa yasak bölge" ile Saddam Hüseyin rejimine karşı korunması amaçlanmıştır. ; The subject of huminitarion intervention has been actualised with the prohibition of using forces of United Nations agreement, Huminitarion intervention took plase in the scope of this prohibition lik an the procedule of using forces in the past with the prohibition of using force. Within the agreement of United Nations, whether the peace and security has been violated and It is proper for 2/7 in the frame of the part of united nations o greement or not is evaluated. Besides, Convenience of humminitarion intervation was eromined in the perspective of ( jus cogens) unwritten law of nations. Combined task force that is constituted for protecting the Kurdish groups in the north and the shi'a groups in the south. Against the attacks of Saddam Rejime in 1991 inter fered in the internal affairs of Iraq with the "peace operations" which is organized under the authority of U.S.A. In 1992, no flight zone was constituted in the north and south of Iraq for the purpose of protecting civilians against Saddam Rejime.
BASE
Bu çalışmada hem enerji hem de silah olarak kullanılabilen nükleer malzemeyle ilgili uluslararası hukuktaki düzenlemeler çerçevesinde İran'ın nükleer programı incelenmektedir. İran'ın enerji durumu ile nükleer programının niteliğine değinen çalışma, nükleer malzemenin enerji amacı dışında kullanımını önlemek için kurulan Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunun İran'da yaptığı incelemeler ışığında İran'ın nükleer programının barışçı amaçlı olup olmadığını değerlendirmektedir. Uluslararası hukukun gelişimine katkıda bulunmak amacıyla nükleer malzemeye sahip olan bütün devletlerde denetim mekanizmasının güçlendirilmesi noktasından hareket eden bu çalışma, Birleşmiş milletler güvenlik konseyine sevk edilen İran'ın nükleer programıyla ilgili gelişmeleri analiz ederek ancak müzakereler yoluyla İran'ın nükleer programının getirdiği sorunların çözülebileceğini ön görmektedir. ; This study examines Iran's nuclear programme in the context of arrangements of international law related to nuclear materials used to both produce energy and weapon. Researching energy sources of Iran and nature of her nuclear programme the study analyzes and evaluates weather Iran's nuclear programme is peaceful or not in the light of investigations conducted by International Atomic Energy Agency founded to prevent nuclear proliferation and to control over the use of nuclear material other than producing energy. From point of view that control measures should be taken and strengthened on the nuclear activities and materials of all States to contribute growth of international law, the study analyzes developments concerning Iran's nuclear programme referred to the United Nations Security Council, and suggests that nuclear problem should be resolved only by means of negotiations.
BASE
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 235-243
Bu çalışmada; Yahudilerin Filistin topraklarına göç etmesi, Arap-Yahudi çatışması, 1948'den itibaren Mısır önderliğinde Arap-İsrail Savaşları ve Mısır-İsrail barış müzakerelerine değinilmiştir. Arap-İsrail Savaşlarında en büyük zarar gören devletlerden biri Mısır olmuştur. Mısır, ülkesindeki yıkım ve zararı gidermek, halkın güvenliği ve istikrarı için ABD'nin arabuluculuğunu (1970-1981 Enver Sedat dönemi) kabul etmiştir. Böylece Mısır, İsrail ile 1973-1979 yılları arasında "adım adım barış" görüşmelerine dâhil olmuştur. ABD'nin arabuluculuğu ile Mısır ve İsrail arasında uluslararası hukuk normlarına uygun bir şekilde Camp David Anlaşması (Mısır-İsrail Barışı) imzalanmıştır. Bu barış anlaşması ile iki ülke arasında; barış inşa edilmiş, güvenlik ve istikrarsızlık sorunu ortadan kaldırılmış ve diplomatik ilişkiler geliştirilmiştir. Bu çalışma, 1948'de başlayan Arap-İsrail savaşları ve 1973'ten itibaren ABD'nin arabuluculuğu ile Mısır-İsrail barışı incelenmasi amaçlanmıştır. Bu çalışma, Mısır ve İsrail arasında güvenliğin sağlanması, çatışma-çözümü meselelerinde iki ülkenin barış inşası ve karşılıklı olarak iki ülkenin egemenliklerinin tanınması ile uluslararası bir anlaşmasının etkililiği yönünde büyük bir önem taşımaktadır. Son olarak çalışmada çıkarılan sonuç; Uluslararası hukuk kişisi olan devletler (ABD, Mısır ve İsrail), uzun yıllar süren çatışma ve savaş durumundan sonra uluslararası uyuşmazlıkların çözüm yöntemleri olan diplomasi ve arabuluculuk ile barış, güvenlik ve istikrar inşa edebilmişlerdir. Camp David Anlaşması, özellikle Kissinger'in proaktif çabası ile şekillenmiş ve günümüze kadar (2021) Mısır ve İsrail arasında diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler geliştirilmesine katkı sağlayan uluslararası bir anlaşma olmuştur. Ayrıca Camp David Anlaşması, diğer Arap devletlerin de İsrail ile barışma ve diplomatik ilişkiler geliştirilmesine ilham kaynağı olmuştur. ; In this study; The immigration of Jews to Palestinian lands, the Arab-Jewish conflict, the Arab-Israel Wars under the leadership of Egypt as of 1948 and the Egypt-Israel peace negotiations have been mentioned. One of the states that suffered the greatest damage in the Arab-Israel Wars has been Egypt. Egypt has accepted the mediation of the USA (1970-1981 period of Enver Sadat) to eliminate the destruction and damage in its country and for the security and stability of the people. Thus, Egypt has been involved in "step by step peace" negotiations with Israel between 1973 and 1979. With the mediation of the USA, the Camp David Agreement (Egypt-Israel Peace) has been signed between Egypt and Israel properly international law norms. With this peace agreement among the two countries; peace has been built, security and stability problems have been eliminated and diplomatic relations have been developed. This study has been aimed to examine the Arab-Israeli wars that started in 1948 and the Egyptian-Israel peace with the mediation of the USA as of 1973. This study is of great importance in terms of ensuring security between Egypt and Israel, peace building of two states in conflict-resolution issues and mutual recognition of the sovereignty of the two countries with a international agreement. Finally, the conclusion drawn in the study; After many years of conflict and war, states that are international law persons (USA, Egypt and Israel) have built peace, security and stability with diplomacy and mediation which are methods of resolving international disputes. The Camp David Agreement has been shaped especially by the proactive effort of Kissinger and has been an international agreement that has contributed to the development of diplomatic, political and economic relations between Egypt and Israel until today (2021). In addition, the Camp David Agreement has inspired other Arab states to develop peace and diplomatic relations with Israel.
BASE
In: The Turkish yearbook of international relations, Band 46, Heft 0, S. 91-106
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, Band 54, Heft 1, S. 1
ISSN: 1309-1034