Kırım Savaşı nda Müttefik Orduların İkmali
In: The journal of international social research: Uluslararası sosyal araştirmalar dergisi, Band 8, Heft 39, S. 815-815
ISSN: 1307-9581
10 Ergebnisse
Sortierung:
In: The journal of international social research: Uluslararası sosyal araştirmalar dergisi, Band 8, Heft 39, S. 815-815
ISSN: 1307-9581
In: Bilig, Heft 88, S. 113-136
Reforms implemented for the Ottoman army began to be institutionalized in the middle of the 19th century. The basic idea was to restore the former power of the army. Since the changing conditions of war had shown that reform was possible only with the application of modern methods to every field, the works made on the modernization of the Ottoman army gained momentum after the Crimean War. The effort to establish an army in-line with the requirements of modern warfare was the Ottoman administration's primary aim during the Reorganization and Constitutional periods. The provision of resources required to sustain military modernization led to different measures in the Ottoman economy such as domestic and foreign borrowing, interest postponement, transfer of revenues, and ultimately the allocation of revenues to creditors. In this process, while the Ottoman economy became integrated into the international economy, it gradually became dependent on foreign sources. Despite the economic measures taken did not reduce dependency on international resources and the heavy financial burden, the Ottoman administration sustained military reforms and modernization. ; Osmanlı ordusunda uygulanan ıslahat çalışmaları 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren kurumsallaşmaya başlamıştı. Islahat fikrinin temelinde, ordunun eski gücüne kavuşturulması yatıyordu. Savaşın değişen şartları ıslahatın ancak modern usullerin her alanda uygulanmasıyla mümkün olabileceğini gösterdiğinden, Kırım Savaşı'ndan sonra Osmanlı ordusunun modernleşmesine yönelik yapılan çalışmalar hız kazandı. Bu çerçevede, modern savaşın gereklerine uygun bir ordu tesis etme gayreti, Tanzîmat ve Meşrutîyet dönemlerinde, Osmanlı yönetiminin önceliği oldu. Askerî modernleşmenin sürdürülebilmesi için ihtiyaç duyulan kaynakların teminiyse Osmanlı maliyesinde iç ve dış borçlanma, faiz erteleme, gelir devri ve nihayet gelirlerin alacaklıların kontrolüne bırakılması gibi tedbirlere başvurulmasına sebep oldu. Bu süreçte, Osmanlı ekonomisi uluslararası ekonomiye eklemlenirken, adım adım dışa bağımlı hale de geldi. Alınan ekonomik tedbirler dışa bağımlılığı azaltmamasına ve ağır mali yüke rağmen Osmanlı yönetimi askerî alandaki ıslahatlarını sürdürmüştür.
BASE
In: Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü dergisi: Dokuz Eylul University the journal of Graduate School of Social Sciences, Band 23, Heft 4, S. 1451-1476
ISSN: 1308-0911
19. Yüzyıl'da Osmanlı Devleti uzun yıllar dışa açılmadan korumuş olduğu kapalı ekonomik sistemini terk ederek, Avrupa ile ekonomik entegrasyon sürecine girmişti. Baltalimanı ticaret anlaşması ve onu takip eden ticari anlaşmalar sanayileşmesini tamamlamış Avrupa devletlerine daha önceden kapitülasyonlarla verilen hakları genişletmiş ve Osmanlı pazarına egemen olmalarını kolaylaştırmıştı. Ayrıca bu ekonomik entegrasyon sürecinde Kırım savaşı ile beraber borç ilişkileri de başladı. Nitekim Kırım Savaşı ile beraber başlayan borç ilişkileri kısa zamanda Avrupalı sermayedarların yerel bankerlerle iş birliğine sahne olmuş, bu süreçte hızlı bir borçlanma serüveni yaşayan Osmanlı Devleti kısa zamanda borçlarını ödeyemez duruma gelmişti. Bu dönemde Avrupa devletleri örnek alınarak merkez bankası kurma girişimleri her ne kadar para piyasasını düzenleme amacını taşısa da aslında var olan borçlanma ilişkilerinde aracı rolü üstlenmeye ve yabancı sermayenin koruyuculuğunu üstlenen bir mekanizmanın kurulmasına neden oldu. Çalışmamızın ana temasını oluşturan İtibar-ı Umumi Bankası (Crédit Général Ottoman) Osmanlı Bankası kurucuları arasında olmayan farklı bir sermaye grubunun bazı Galata bankerleri ile beraber kurmuş oldukları aracı bir kredi kurumudur. Özellikle Rotschild grubuna ait olan bu kredi kurumu birçok borçlanma konusunda aracılık görevi üstlenmiş daha sonra kendi bünyesindeki bankerlerin rakip kredi kurumuna geçmesi ile kendisini fesh etmiştir. Bu çalışmadaki amaç Fransız kaynaklarından şirketin Osmanlı Devleti içinde borç ilişkilerindeki rolünü incelemek ayrıca yıllık faaliyet raporları çerçevesinde kurulan kredi kurumunun işleyişi hakkında bilgi sahibi olmaktır.
In: Bilig, Heft 102, S. 73-96
1990'lardan itibaren kimlik kavramının birçok disipline etki etmesi sonucu gündelik olayların ve sıradan insanlarının hikayelerinin anlatıldığı; makro anlatıda ötekileştirilen, edilgen kılınan veya yok sayılan yerel kültürlerin ve farklı kimliklerin temsillerinin dolaşıma sokulduğu bir süreç başlamıştır. Bir iletişim biçimi ve popüler medya ürünü olarak sinema, kitlesel ve tecimsel boyutu nedeniyle makro tarih anlatısı üzerinden ilerleyerek hâkim ideolojilerin etkileriyle yapılandırılmış, ancak bağımsız sinemanın yükselişe geçmesiyle birlikte yeni temsil olanakları ortaya çıkmıştır. Bu çalışma, sinema alanyazınında alternatif bir söylem oluşturarak mikro tarih anlatısı kuran Ahtem Seitablayev'in yönetmenliğini üstlendiği Kaytarma (Khaytarma/ Хайтарма) ve Başkasının Duası (Chuzhaya Molitva/ Чужа Молитва) filmleri üzerinden Kırım-Tatar toplumunun popüler medyadaki temsiline odaklanmakta ve toplumun baskın kültürel yapısını eleştirel bir söylemle analiz etmeye çalışmaktadır. Amaçlı örnekleme olarak seçilen filmler, yönetmenin İkinci Dünya Savaşı esnasında Kırım Tatar halkının üstlendiği roller açısından resmi tarih alanında bilinmeyen öykülere ışık tutması sayesinde egemen söylemin dışında kalan mikro tarih anlatısına zemin oluşturmaktadır.
In: International journal of humanities and education: Uluslararası Beşeri Bilimler ve Eğitim Dergisi, Band 10, Heft 21, S. 15-38
ISSN: 2149-5645
Burdur Müzesi'ndeki 18 adet madalya ve iki adet nişan bu bilimsel araştırma yazısının konusunu oluşturmaktadır. Burdur Müzesi deposundaki eserler, Kültür Varlıkları Müzeler Genel Müdürlüğü'nün 2008'deki kararlarıyla sikke envanterinden çıkarılarak; etnografik eser envanterine kaydedilmiştir. Daha önce hiçbir bilimsel araştırmada incelenmeyen eserler, ilk kez bu çalışmada ele alınarak, bilim dünyasına tanıtmak, araştırmanın en önemli amacıdır. Gümüş ve bakır malzemeden yapılmış olan madalya ve nişanlar, Osmanlı Dönemine ait kıymetli sanat eserleridir. Bu eserler, gün geçtikçe kararmakta, tasvirlerde yok olmakta ve yazılarda silinmeler meydana gelmektedir. Dolayısıyla bu taşınabilir kültür varlıklarını belgelemek, çalışmanın en önemli amaçlarındandır.
Madalya ve nişanlar, devletin kahramanlık, yararlılık ve üstün başarı gösteren başta askerlere olmak üzere kişilere verdiği, çeşitli derecelerde, onurlandırma ve değerlendirme sembolü niteliğinde objelerdir. Göğüs veya boyna asılan süslü madalya ve nişanlar, Osmanlı medeniyetine 18.yy'dan itibaren Batı medeniyetinden gelen bir kültürdür. Bu anlayışla oluşturulmuş madalya ve nişanlardan Burdur Müzesi deposunda 18 adet madalya bulunmaktadır. Bu madalyalar içerisinde Kırım Savaşı Madalyaları, Yunan Harbi Madalyaları, Kanuni Esasi Madalyaları ve Liyakat Madalyaları gibi çeşitli özel, tasvirleri ile dikkat çeken madalyalar bulunmaktadır. Abdülmecid, Abdülhamid ve V. Mehmet (Sultan Reşat) dönemlerine ait olan madalyonların üzerlerindeki kitabeler ve tuğralar okunarak; tasvirler ayrıntılı olarak betimlenmiştir. Burdur müzesinde araştırmaya konu olan madalyon ve nişanlar; belgelenerek gelecek kuşaklara aktarılmış olması, Türk tarihi ve Türk kültür tarihi literatürüne katkı sağlaması araştırmanın amaçlarındandır.
DergiPark: 326146 ; trakyasobed ; Countries have attracted foreign sources with a limited time by external debt transactions. Basically foreign debts are used to finance budget deficit and current account deficits. Providing temporary relief for the country's economy, foreign debts may case troubles when the time comes for payment of interest and principal payments unless they are invested in productive areas. Ottoman had lived this experience by losing her fiscal independence. The Ottoman Empire took its first foreign debt in 1854 from the United Kingdom because of the Crimean War and the amount of foreign debts continuously increased in subsequent years. In this study, it is subjected that the foreign debts taken in the period of 1854-1874 was the first twenty years of the foreign debt adventure of the Ottoman Empire and the cost of the debts taken to the state. Then, the foreign debts are recalculated for the amount of money today which dragged the Ottoman Empire into bankruptcy. Thus, though it covers a very short period, how the excessive foreign borrowing led a state to fall into insolvency is tried to explain. ; Dış borçlanma ile ülkelerin amacı, yurt dışı kaynakları sınırlı bir süre ile ülke içine çekmektir. Alınan dış borçlar temelde, cari denge açıkları ile bütçe açıklarının finansmanında kullanılmaktadırlar. Alındığı zaman ülke ekonomisine geçici bir rahatlık sağlayan dış borçlar, üretimi artıracak alanlara yatırılmadıkları takdirde, ileride faiz ve anapara taksitlerinin ödenme zamanı geldiğinde sıkıntı yaratabilmektedir. Osmanlı bu deneyimi mali bağımsızlığını kaybederek yaşamıştır. Osmanlı Devleti ilk dış borcunu Kırım Savaşı nedeni ile 1854 yılında İngiltere'den almış, sonraki yıllarda dış borçlanma artarak sürmüştür. Alınan dış borçlar kısa sürede devletin iflasına neden olmuş ve Osmanlı Devleti mali açıdan çökmüştür. Bu çalışmada Osmanlı Devleti'nin dış borç macerasının ilk yirmi yılı olan 1854-1874 döneminde yapılan dış borçlanmalar ve bunun devlete maliyeti konu edilmiştir. Sonra Osmanlı Devleti'ni mali olarak iflasa sürükleyen dış borç tutarlarının günümüz parasıyla karşılığı hesaplanmıştır. Böylelikle, çok kısa bir dönemi kapsasa da ölçüsüz dış borçlanmanın bir devleti nasıl iflasa sürüklediği anlatılmaya çalışılmıştır.
BASE
Namık Kemal was a gifted Ottoman intellectual, produced quality works in various fields. Working in the Translation Room for nearly ten years, he was well acquainted with the diplomacy and foreign politics and made publications on this field, though, generally speaking, did not enjoy much public attention. One of the subjects of his foreign policy articles, he wrote at an early age, was the Crete issue, which is still featuring as a problematic area consisting one of hot topics with respect to international politics. Namık Kemal's articles, published in Istanbul and London, has provided deep analyses on the Cretan issue. He writes that the Crete issue emerged as a part of the strategy developed by Russia to eliminate own troubled position in diplomacy which fell into after the Crimean War. Evaluating the arguments put forward by the Greeks and the rebels in Crete along with the approaches of the Great Powers on the issue, Namık Kemal clarify his claims by giving examples from the situation of Europe at that time. He criticized the Ottoman grand viziers Keçecizade Fuad Pasha and Âlî Pasha, along with other issues, for failing to keep a proper foreign policy and made some suggestions to the Ottoman foreign policy makers. According to him, Crete, which has an "exceptional position", is the "heartland" of the Ottoman coasts, and should not be abandoned. ; Namık Kemal, çeşitli sahalarda nitelikli eserler ortaya koymuş bir Osmanlı aydınıdır. On yıla yakın Tercüme Odası'nda çalışan Namık Kemal devrinin diplomasiyi iyi bilen kalemlerindendi. Bu yönüyle Türkiye'de tanınmamıştır. Erken yaşlarda kaleme aldığı dış politika yazılarının konularından birisi de güncel bir problem alanı olan Girit meselesi idi. Namık Kemal hem İstanbul'da hem de Londra'da kaleme aldığı yazılarda Girit meselesine dair nitelikli analizler ortaya koymuştur. Rusya'nın Kırım Savaşı sonrası içine düştüğü problemli konumun ortadan kalkması için geliştirdiği stratejinin bir parçası olarak Girit meselesinin ortaya çıktığını yazar. Büyük güçlerin konu hakkındaki yaklaşımlarıyla beraber Yunanlıların ve Girit'teki isyancıların bu konuda ileri sürdükleri argümanları değerlendiren Namık Kemal, Avrupa'nın o günkü durumundan örnekler vererek iddialarını temellendirmiştir. Aynı zamanda devrinin Osmanlı sadrazamları Keçecizade Fuad Paşa ve Âlî Paşa'yı başka konularla beraber izledikleri dış politika konusunda da eleştirmiş, Osmanlı dış politika yapımcılarına birtakım öneriler de getirmiştir. Ona göre "bir mevki-i müstesna"ya sahip olan Girit, Osmanlı sahillerinin "kalpgâh"ıdır, vazgeçilmemelidir.
BASE
British curiosity to the Orient, especially to the Muslim rule to the Christian subjects of the Ottoman Empire, was at its peak during the nineteenth century. It is seen that many British travellers came to Ottoman lands, published a great deal of journals, pamphlets and books of their memoirs from Ottoman provinces which influenced British public opinion and discourse accordingly. As it was during the times of the Crimean War and the heroic stories of Florence Nightingale, two traveller ladies, Miss Irby and Mrs Mackenzie were connected to Christians in the Balkan territories. In 1867, they published a book titled 'Travels in the Slavonic Provinces of Turkey in Europe' which contained accounts of daily life, culture and events under the Ottoman Rule. In addition to Nightingale's accomplishments in medical aid, these ladies' work was mainly focussed on education of refugee children. With the contribution of British public, they began raising money in England, creating the Bosnian and Herzegovinian Fugitives' Orphan Relief Fund and also appealing for funds in the Times. The values of these two travellers impressed masses in Victorian Britain. Standing strong in a foreign state and not being a member of any political organisation, and being fearless and brave women, Mackenzie and Irby were the representatives of the humanitarian English nation abroad. This paper aims to give an account of the representation of Ottoman Balkans from the lens of Miss Irby and Mrs Mackenzie's collection. What was the motivation behind their exploration and inspiration of the Ottoman Balkans? What were their acts and why they choose Ottoman Balkans for their charity work? This study will also argue in what ways these activities affected British public opinion towards the Ottoman Rule as well as their connection with British policy-makers and government officials. ; İngilizlerin Doğu'ya, özellikle Osmanlı İmparatorluğu'nun Hristiyan tebaalarının Müslüman yönetimine olan merakı, 19. yüzyılda zirvedeydi. Bu dönemde pek çok İngiliz seyyahın Osmanlı topraklarına geldiği, Osmanlı vilayetlerinden gözlemlerine dayanarak çok sayıda dergi, broşür ve anı kitabını yayınladığı ve buna bağlı olarak İngiliz kamuoyunu ve söylemini etkilediği görülmektedir. Kırım Savaşı ve Florence Nightingale'in kahramanlık hikayelerinde olduğu gibi, iki gezgin kadın seyyah, Bayan Irby ve Bayan Mackenzie, Balkan topraklarındaki Hristiyanlarla ilgiliydiler. 1867'de, Osmanlı idaresi altındaki günlük yaşam, kültür ve olayların anlatımlarını içeren 'Avrupa'da Türkiye'nin Slav İllerine Seyahatler' başlıklı bir kitap yayınladılar. Nightingale'in tıbbi yardım alanındaki başarılarına ek olarak, bu kadınların çalışmaları esas olarak Hristiyan mülteci çocuklarının eğitimine odaklanmıştı. İngiliz halkının da katkısıyla İngiltere'de yardım kampanyaları düzenleyip, Bosnalı ve Hersekli Yetimlerin Yetim Yardım Fonu'nu kurdular ve ayrıca Times gazetesinden de fon talebinde bulundular. Bu iki seyyahın değerleri, Viktorya dönemi Britanya'sındaki kitleleri etkiledi. Yabancı bir devlette güçlü duran ve herhangi bir siyasi örgütün üyesi olmayan, korkusuz ve cesur kadınlar olan Mackenzie ve Irby, insani İngiliz ulusunun yurtdışındaki temsilcileriydi. Bu çalışma Miss Irby ve Mrs Mackenzie'nin koleksiyonundan Osmanlı Balkanlarının temsilini anlatmayı amaçlamaktadır. Osmanlı Balkanlarını keşfetmelerinin ve ilhamlarının ardındaki motivasyon neydi? Eylemleri nelerdi ve hayır işleri için neden Osmanlı Balkanlar bölgesini seçtiler? Bu araştırma aynı zamanda bu faaliyetlerin Osmanlı yönetimine yönelik İngiliz kamuoyunu ne şekilde etkilediğini ve İngiliz politika yapıcılar ve hükümet yetkilileri ile olan bağlantılarını tartışacaktır.
BASE