Conflicting Loyalties in the Balkans: The Great Powers, The Ottoman Empire and Nation-Building, ed. Hannes Grandits, Nathalie Clayer, Robert Pichler, I. B. Tauris Publishing, I. Baskı, London-New York Haziran 2021, 364 Sayfa, ISBN 978-84885-477-2.
In: Ortadoğu etütleri: siyaset ve uluslararası ilişkiler dergisi = Middle Eastern studies : journal of politics and international relations, Band 14, Heft 1, S. 31-48
Makalede iç savaş sırasında ya da hemen sonrasında gerçekleşen seçimlerin demokrasi, kalıcı istikrar ve toplumsal barış üzerindeki etkileri incelenecektir. Bu çerçevede 2014 Libya parlamento seçimleri temel vaka olarak belirlenmiştir. Libya örneği üzerinden yapılacak kapsamlı inceleme, alan literatüründen ayrışmakla beraber özellikle Ortadoğu ve Afrika'daki istikrarsız ve başarısız devletlerin kökenlerini anlamak bakımından önemlidir. Çalışmada nitel araştırma yönteminden faydalanılmıştır. Bu doğrultuda öncelikle teorik bir çerçeve çizilecek, Libya'daki çatışma ortamının gelişimi ve içeriğine bağlı olarak seçimlerin hangi saikler doğrultusunda kutuplaştırıcı bir etken olduğu ve ne tür güvenlik risklerini beraberinde getirdiği makalede analiz edilecektir. Bağlılık, meşruiyet ve güvenlik alt başlıkları altından 2014 parlamento seçimlerinin Libya'nın toplumsal ve askeri entegrasyonu başta olmak üzere siyasi uzlaşı sürecini aksattığı çalışmada detaylı örnekler ile beraber işlenmektedir. Bundan hareketle Libya iç savaşı sonrası siyaset sahnesinde ön plana çıkan paydaşların seçimleri iktidara ulaşmada bir araç olarak gördüğü ve bu bağlamda seçim sonuçlarının ayrışmaları tetikleyen bir meşruiyet krizi yarattığı varsayımı ileri sürülmektedir.
This study thoroughly investigates the use of straw bales as a building material, capitalizing on their natural and sustainable properties. Straw, utilized in construction for centuries, offers environmental and structural benefits, aligning with sustainability practices. The global adoption of straw bale building emphasizes its advantages in thermal insulation, sustainability, durability, low embodied energy, and sound insulation. While recognizing these benefits, the study addresses difficulties in moisture management and mold growth, stressing the need for careful consideration in implementation. Thus, this paper aims to contribute to the ongoing discourse on straw bale building, offering valuable insights and recommendations for architects seeking sustainable alternatives in the construction industry. Furthermore, the study underscores the importance of continuous research and innovation to overcome limitations and enhance the efficiency of straw bale architecture. By fostering a deeper understanding of the problems and opportunities associated with this eco-friendly building method, this paper tries to encourage the building industry to embrace sustainable practices and contribute to a greener future.
Dinsel ve metafiziksel geleneklerin bütüncül yaklaşımlarının aşılmasıyla, modern toplumlar, bilimsel nesnellik, ahlak ve yasalarda evrensellik ve sanatta özerklik gibi nosyonlar üzerine kurulmuşlardır. Kapitalizm, endüstrileşme, şehirleşme, metalaşma, mekanikleşme, akılcılık, bilimsel ve teknolojik ilerleme, ulus-devlet örgütlenmesi modern toplumun temel nitelikleri olmuştur. Modernizm eleştirilerine dayanan postmodern yaklaşımlarda modernliğe ait düşünceler ve kurumlar eleştirilmiştir. Postmodernistler büyük anlatıların reddine ve farklılık ve çoğulculuğun vurgulanmasına koşut olarak toplumda her türlü bütünlükçü kavramı reddetmişler, bütünlükçü karakteri nedeniyle ulusu ve ulus-devleti eleştirmişler, fakat politik anlamda toplumu ayakta tutacak ilke ve temeller sunmamışlardır. Çoğu postmodernist görüşün aksine, ulus-devletler postmodernitenin siyasal alanının en önemli aktörleri olmaya devam ermektedirler. ; After the transformation of the holistic approaches of religious and metaphysical traditions, modern societies have been grounded on such notions as the scientific objectivity, universality of law and ethic and autonomy of arts. The main characteristics of modern society have been capitalism, industrialization, urbanization, commoditization, mechanization, rationalism, scientific and technological development and nation-sate organization. In postmodernist approaches the ideas and institutions of modernity have been criticized. Parallel to the criticism of the meta narratives and the emphasize on differences and pluralism, postmodernists rejected all holistic concepts including nation and nation-state, but they did not develop principles and grounds providing poltical order in society. It seems that, counter to the most of the postmodernist views, nation-states maintains to be important actors of the political realm of postmodernity.
Gerek küresel siyasette gerek yerel siyasette ulus kavramının ve ulus devletlerin herkes ve her şeyden fazla bir ayrıcalığı ve bir ağırlığı vardır. Diğer bir ifade ile gazeteler, dergiler, kitaplar, internet v.b. gibi bilgi akışı sağlayan kaynakların hangisi ele alınacak olunursa olsun ulusal ilkenin genel-geçer bir meşruiyete sahip olduğu görülecektir. Yani toplumlar milli devletlerin ve milliyetçi düşüncenin doğallığı ve gerekliliği konusunda bir anlaşmaya varmış gibi görünmektedir. Bu durum bir takım bilim insanlarını şu soruyu düşünmeye itmiştir: Ulusal ilke hem yerel hem de küresel siyaseti düzenleyici bir kural olmak zorunda mıdır? Başka bir siyasal kavrayış mümkün değil midir? Bu noktada Michael Hardt ve Antonio Negri İmparatorluk fikrini ortaya atmışlardır. Onlara göre postmodern ekonomi ile birlikte siyasette de postmodern bir döneme geçilmiş ve ulus devletlerin iktidarları dışında yeni bir iktidar biçimi peyda olmuştur. Bu bağlamda postmodern imparatorluk; ulus devletlerin dışında, üzerinde ve onu kapsayacak şekilde konumlanan ve iktidarını finansal akışlar üzerine kuran esnek hudutlara sahip, akışkan ve çok biçimli bir iktidar biçimidir. Bu tez çalışmasında temel argüman; siyasal tarihin ekonomik paradigmalar eşliğinde bir salınım içinde olduğu, imparatorluklardan ulus devletlere değişen siyasal anlayışın serbest bırakılan bir sarkaç gibi imparatorluk noktasına geri döndüğüdür. Bu analiz için ilk bölümde milliyetçilik, ikinci bölümde klasik imparatorluklar ve üçüncü bölümde postmodern imparatorluk konuları incelenmiş ve bu salınımın karakteri ekonomik değişim süreçleri çerçevesinde değerlendirilmiştir. ; The nation concept and the nation states are more privileged and dominant than any others both in global politics and the local politics.In other words, it is not hard to recognize the position of nation states with a little glance to newspapers, magazines, books, internet etc. So communities seem to have reached an agreement on naturalnessand necessity of national states and nationalist thinking. This has led some scholars to consider the following question: Does the national principle have to be a regulatory rule for both local and global politics? Is there any other political understanding possible? At this point, Michael Hardt and Antonio Negri came up with the idea of Empire. According to them, the postmodern revolution in the economy led a transformation in politics, and a new form of power has emerged, apart from the power of nation states which is called the empire. In this context; postmodern empire is a form of power which is fluid, abstract, immanent and operates with flexible boundaries. The empire situates itselfabove and beyond the nation states and that build their power on financial flows. The main argument in this thesis is; that political history is in an in the context of economic paradigms. The oscillation causes the changing in political understanding from empires to nation states and then form nation states to empires again. For this analysis, nationalism in the first chapter, classical empires in the second chapter, and postmodern empire in the third chapter were examined and evaluated within the framework of the process of economic change.
21. yüzyılın yaygın devlet modeli olan ulus-devlet, bir yandan ortaya çıkış biçimleri, diğer yandan gelişen siyasal olgulardan etkilenme yönleri bakımından, yoğun tartışmalara konu olmaktadır. Bu bağlamdaki tartışmalar, millet bilincinin köklerine inilerek yapılabilirse, daha aydınlatıcı sonuçlara ulaşılabilir. Milletin ortaya çıkışı ve gelişimi incelenerek; ulusal kimlik ve ulusal bilincin nasıl oluştuğu doğru bir şekilde ortaya konabilirse, ulus-devletin geçmişine yönelik bu çalışmalar, ulus-devletin geleceğiyle ilgili yapılan tartışmaların aydınlatılmasında da yardımcı olabilecektir. Türkiye'de Tek Parti döneminde ulus-devletin gelişimi ve ulusal kimliğin oluşumu ile ilgili olan bu çalışma, yukarıdaki bağlamda, gelecekle ilgili ipuçları da verebilecektir. Çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde önce millet ve milliyetçilik kavramı ile Avrupa'da ortaya çıkan modern ulus-devletlerin gelişim süreçleri ele alınmaktadır. İkinci bölümde ise, Türk ulus-devlet anlayışının kökenini ortaya koymak ve gelişim çizgisini izleyebilmek için; önce Osmanlı dönemindeki milliyetçilik anlayışları ele alınıp, sonra da Türk uluslaşma modelinin bir analizini yapılmıştır. Üçüncü ve son bölümde ise; asıl araştırma konusu olarak; Türkiye örneğinde ulusal kimliğin (yurttaşlık kimliği) oluşturulmasında kullanılan politikalardan kamusal eğitimin rolü analitik ve eleştirel bir yaklaşımla değerlendirilmiştir. ; Nation state which is common model of the 21st century is subject to intense debates in terms of both for its emerging forms and on the other side, its aspects of being affected by the developing political events. . If the debates in this concept can be done by descending the root of national consciousness, more enlightening results will be able to be achived. By examining the birth and developing of the nation; if how the power of national identity and national consciousness have formed are clearly identified, the studies based on the past of nation state will also be able to help for the enlightment of the future discussion of the nation state. This study which is about the development of nation state and the formation of national identity in One-Party period in Turkey will also be able to give some clues concerning with future in that concept. The study consists of three parts. In the first part, first of all, the nation and the concept of the nationalism and the process of the development of the modern nation state in Europe are dealt with. ln the second part, to put forth the root of the mentality of Turkish state nation and to follow the development line; firstly the mentalities of nationalism in Ottoman Empire Period have been dealt with and then the model of Turkish nation building has been analyzed. For the third and last part; as a main research topic; from politics which were used to form national identity (citizenship identity) as in Turkey examples to the role of public education have been evaluated with an analytical critical approach.