Suchergebnisse
Filter
105 Ergebnisse
Sortierung:
Neo-terörizmin Türk kamu yönetimine etkisi
Lisansüstü tezlerin elektronik ortamda toplanması, düzenlenmesi ve erişime açılması konusuna ilişkin yök'ün 18.06.2018 tarihli yönergesine istinaden artık bu tarihten sonra gizlilik şartı aranmayan bütün tezler erişime açılacaktır. ; 21. yüzyılda değişen güvenlik ortamında devletlerin, en önemli önceliğinin terörizmle mücadele olduğu kabul görmektedir. Her devlet kendi güvenliğini sağlamak için diğer devletlerle iş birliği içine girmekte ve istihbarat paylaşımına öncelik vermektedir. Terörün teknolojiyi de kullanarak yerelden çıkıp küresel bir hale gelmesiyle, uluslararası güvenliği ciddi manada sarstığı görülmektedir. Bu çalışmada terörizmin özellikle son yıllarda küresel bir hale gelmesi sebebiyle uluslararası alanda meydana gelen terör eylemleri araştırılmıştır. Başta Türkiye olmak üzere Avrupa'da meydana gelen terör eylemlerinin klasik dönem eylemlerinden farklı olduğu görülmüştür. Bu anlamda çalışmanın birinci bölümünde, terörizm kavramı irdelenmeye çalışılarak çok sayıda yazarın terörizme karşı farklı düşünceleri belirtilmiştir. Literatür taraması ile terörizmin farklı tanım ve türlerine değinildikten sonra tarihsel süreç içerisinde değişim gösterdiği, farklı zaman dilimlerinde yapılan terör saldırıları ile ortaya konulmuştur. İkinci bölümünde değişen terör ve terörizm eylemleri, neo-terörizm kavramı ile anlatılmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda neo-terörist eylem türlerine değinilerek, terörizmin yarattığı sosyal ve psikolojik etkiler incelenmiştir. Tezin üçüncü bölümünde iki farklı terör örgütü Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve Ad-Davla Al-Islamıyya fi al-Iraq wa-sh-Sham (DAİŞ) ele alınarak neo-terörizmin Türk kamu yönetimine olan etkileri ortaya konulmuş ve Türk kamu yönetiminin neo-terörizme karşı yapmış olduğu çalışmalar incelenerek eksik olan hususlar tespit edilmeye çalışılmıştır. Araştırmanın sonucunda bulgular ve sonuçlar tartışılarak, terör ve terörizmin eylemsel ve amaçsal kapsamda farklılaştığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla neo-terörizme karşı siber güvenliğin güçlendirilmesi ve istihbarat ...
BASE
Neo-liberal tezahürler: vatandaşlık, suç, eğitim
In: Dipnot yayınları 109
In: Siyasal'ı düşünmek 2
Toplumsal Vatandaşlık ve Neo-Liberalizm Sorunu
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, Band 64, Heft 1, S. 247-274
ISSN: 1309-1034
Birikimin hamalları: kriz, Neo-Liberalizm ve kent
In: Akademi 4
Turkey; politics; Neo-liberalism; crisis
NEO-CONSERVATIVE APPARATUS OF POST-MODERNIST THEORY: INSTRUMENTAL MIDDLE AGE; POST-MODERNİST KURAMIN NEO-MUHAFAZAKÂR APARATI: ARAÇSAL ORTAÇAĞ
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi
ISSN: 1309-1034
"Karanlık Ortaçağ" metaforu post-modernizmin de etkisiyle bugün, birçok tarihçi tarafından bir yanılsama olarak görülmekte ve yoğun eleştiri altında. Dahası, alegorik bir "aydınlık Ortaçağ ütopyası" dahi sunulmakta. Ortaçağ'ın "karanlığına" yönelik eleştiriler, üç madde altında gruplandırılabilir. İlki, tarihteki sürekliliklere atıfta bulunarak Rönesans'ın aslında Ortaçağdan kopuşu değil, Ortaçağ'ın sonucunu teşkil etmekte olduğunu iddia eder. İkinci eleştirinin kaynağı olan Avrupa-merkezcilik karşıtı teorilere göre ise Ortaçağ karanlıksa bile bu Avrupa için geçerlidir, dünyanın geri kalanı için değil. Son olarak ve diğer iki argümanı da kapsayan bir diğer itiraz ise Ortaçağ'ın karanlığı ya da geriliği paradigmasının Aydınlanma felsefesinin ve hümanizmaya dönüşün getirdiği bir önyargı olduğudur.
Bu üç eleştiri başlığından hareketle, bu çalışma, modernitenin distopik bir geleceğe hizmet ettiğini savunan yukarıdaki "araçsallaştırıcı" iddiaları tartışacak. Batı - Ortaçağ öğretim-kültür sisteminin, dogmanın ve skolastik düşünce tarzının öznel Ortaçağ güzellemeleri (çoğunlukla mikro monografiler) üzerinden meşrulaştırılmasının, romantizm tepkiselliğinin ve ardından gelen Post-modernizmin bir sonucu olduğunu değerlendirmekteyiz. Bu bağlamda "karanlık" Ortaçağ imgelemini yıkan görüşün tarihsel arka planı tartışıldıktan sonra yukarıda sayılan eleştirilerin romantik ve neo-muhafazakâr söylemlerle ilişkisi tartışılacak ve Aydınlanma felsefesinin niteliksel yönüne vurgu yapılacak.
Makalede örneklem olarak alınan eleştirilerin analizi, kavramsal çerçevemiz olan Ortaçağ güzellemelerine araç olarak kullanılan maddesel bağlamından kopuk kültüralist söylemin eleştirisi ile birlikte iç içe olacaktır.
Neo-liberalization, non-governmental organizations and 'project fetishism': A critical perspective [Neo-liberalleşme, Sivil Toplum Kuruluşları ve 'Projecilik': Eleştirel Bir Bakış]
Over the past three decades, the world has witnessed the reconstruction of the models and practices of 'welfare state' or 'developmentalist state' in accordance with the neo-liberal principles. This has been resulted in an increasing trust in the micro tools and interventions such as 'non-governmental organizations' (NGOs) or '(development) projects' instead of traditional macro institutions and policies for welfare and development or against poverty. Throughout this period of time, projects and projectization have become the modus operandi not only of national or international development and credit institutions but also of their preferred 'partners' that is the NGOs. Drawing upon the project and projectization approach, this article focuses on the comprehensive transformations that this new era and approach have emerged in the face of the donor-NGO relationship and NGOs in terms of their organizational form, culture and functions, and claims that all these transformations have dragged NGOs into 'existential crisis'.
BASE
ESKİDEN YENİYE NEO-KLASİK SENTEZ: BİR LİTERATÜR TARAMASI
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, Band 66, Heft 4, S. 153-184
ISSN: 1309-1034
Avrupa Birliği ve Ukrayna krizi : Neo-realist bir eleştiri
Neo-realist perspektiften analizlere yer verilen bu tez çalışmasında, Avrupa Birliği'nin Ukrayna Krizi öncesi ve kriz sonrasında Ukrayna'ya karşı izlediği politikaları şekillendiren olgulara verilmiştir. Bu süreç içerisinde Avrupa Birliği üye ülkelerinin, farklı ulusal çıkarlara sahip olmaları nedeniyle ortak bir dış politika çerçevesinde hareket edemediği ve bu nedenle Ukrayna Krizi özelinde başarı sağlayamadığı görülmüştür. Özellikle Ukrayna Krizi'nin ana aktörlerinden olan Rusya'ya karşı Avrupa Birliği tarafından alınan yaptırım kararlarının, Rusya ile güçlü ilişkilere sahip olan Almanya gibi ülkeler tarafından esnetildiği ve beklenen etkiyi sağlayamadığı da görülmüştür. AB'nin, geçmiş dönemlerdeki birçok bölgesel ve küresel gelişmede görülen ortak bir dış politika vizyonu çerçevesinde hareket edememe olgusu, Ukrayna Krizi'yle birlikte yeniden gün yüzüne çıkmış ve üye ülkelerdeki "ulusal çıkar" kavramının birlik politikalarından önce geldiği gerçeği bir kez daha doğrulanmıştır. Bunun yanı sıra, Krize giden süreçte AB'nin doğu Avrupa ülkelerine karşı geliştirdiği politikalar, NATO faaliyetleriyle paralel ilerlemesi nedeniyle, neo-realizmin öngörülerine uygun olarak Rusya'da güvenlik endişelerine neden olmuştur. Bu endişelerin sonucunda gerçekleşen Rusya'nın karşı hamlelerinden hem AB hem de Ukrayna olumsuz olarak etkilenmiştir. Tüm bu gelişmeler, AB tarafından atılan dış politika hamlelerinin etkisinin daha çok üye ülkelerin çıkarlarına, komşu ülkelerin hem sistemsel hem de bölgesel ilişkilerine ve bu bağlamda daha etkili bölgesel/küresel aktörlerin varlığına bağlı olduğunu göstermiştir. Bu çalışma, AB tarafından Ukrayna özelinde atılan ve atılmak istenilen adımları, karşılıklı bağımlılıkların, uluslararası sistemdeki güç mücadelelerinin ve ikili ilişkilerin belirlediğini izah etmektedir. Buradan hareketle çalışmanın ana argümanı; Ukrayna Krizi'nde, üye ülkelerin Rusya ile ilgili ekonomik ve enerji odaklı ulusal çıkarları doğrultusunda hareket etmeleri ve yekpare bir duruş sergileyememeleri nedeniyle, AB'nin net bir etki ve başarı sağlayamadığıdır. --- This thesis analyzes the policies of the European Union towards Ukraine before and after the crisis with Russia, with a neo-realist perspective. The thesis argues that the member states of the European Union could not act within the framework of a common foreign policy due to their different national interests and therefore could not achieve success in the Ukrainian crisis. In particular, the decisions on sanctions to be imposed on Russia by the European Union were stretched by member states such as Germany, which has strong relations with Russia, and, did not achieve the expected effect. The EU has failed to act within the framework of a common foreign policy in many regional and global developments and this has also been the case with the Ukrainian Crisis and the "national interests" of member states have preceded common policies. This surely testifies to the neo-realist claims that the EU cannot pursue an effective common foreign and security policy. In addition, the EU's policies towards Eastern European countries during the crisis which went in parallel with NATO activities led to security concerns in Russia, in line with the predictions of neo-realism. These concerns have made Russia pursue policies designed to counter both the EU and Ukraine. All these developments have shown that the impact of foreign policy moves by the EU depend mainly on the national interests of the member states; systemic factors as well as the regional context; and the presence of more effective regional/global actors in this context. This study explains the steps taken (or intended to be taken) by the EU in Ukraine, and the impact of the facts on the ground, power struggles and bilateral relations, and the international system on the EU's policies. Therefore, the main argument of the study is that in the Ukrainian crisis, the EU has been unable to create a clear impact and act successfully, because the member states have acted in line with their economic and energy-oriented national interests and failed to take a unified position.
BASE