Siyasal Bilgiler Fakültesi dergisi / Ankara Üniversitesi: Journal of the Faculty of Political Sciences = Revue de la Faculté des Sciences Politiques
ISSN: 0378-2921
119 Ergebnisse
Sortierung:
ISSN: 0378-2921
ISSN: 1309-7008
ISSN: 2547-9512
Türkiye'de demokrasinin pekişmesinde (consolidation) karşılaşılan sorunların siyasal kültürden kaynaklanan temellieri olup olmadığını araştıran, bu amaçla kişisel güven, dernekleşme, toplumsal hoşgörü, siyasal etkinlik duygusu ve siyasal katılma eğilimlerinin çizdiği görüntüyü saha araştırmalarından derlenen verilerle irdeleyen bir çalışmadır.
BASE
Claude Lefort siyaset felsefesini siyaset biliminin, Marksizmin ve Yeni Filozofların ( Les Nouveaux Philosophes) düşüncelerine karşı dirilteceğini söyler. Leforta göre, bu üç düşüncenin siyasallığı (le politique) yeterince tahlil edememiş olması, onun 'çağımızın en büyük siyasal olayı olarak adlandırdığı totalitarizmi gözden kaçırmalarına neden olmuştur. Lefort, totalitarizmin tarihin belli bir döneminde yaşanmış ve bitmiş bir olgu olmadığını söyler. Demokrasi, iktidarın yerinin boş olması (le lieu vide du pouvoir) özelliği yüzünden, totalitarizmin yeniden gerçekleşmesi hakikatine açık olan bir rejimdir. Bu yüzden, Leforta göre ancak demokrasinin mutlak olumsuzlaması olan totalitarizm çözümlenirse demokrasi ve kazanımlarına ulaşabilir, totaliter ayartmaya kar- şı durabiliriz. Bu makalede Lefortun modern demokrasinin iki karakteristi- ği olarak gördüğü bölünme (la division ) ve bununla ilişkili olarak ihtilaf (le conflit) ile 'kesinlik işaretlerinin çözülmesi (la dissolution des repères de la certitude) düşünürün çeşitli okumalarındaki uğrak noktalarıyla beraber ele alınacaktır. Ayrıca 'siyasallığın işaretleri peşindeki bu düşünürün siyaset felsefesi üzerinden siyaset bilimi, Marksizm ve Yeni Filozoflara getirdiği eleştirileri yine bu iki karakteristiği açıklamaya çalışırken ele almaya çalışacağız. ; Claude Lefort mentions that he will raise political philosophy against the thoughts of the political science, Marxism and the New Philosophers (Les Nouveaux Philosophes). According to Lefort, these three thoughts being the political (le politique) and having not been analyzed sufficiently led them miss out totalitarianism which he calls as 'the major political fact of our time'. Lefort tells that totalitarianism is not a phenomenon having been experienced and finished in certain period of time. Due to the empty place of power (le lieu vide du pouvoir) feature of democracy, it is a regime open to the truth of totalitarianism materializing again. Therefore, according to Lefort, only if totalitarianism, the absolute negation of democracy, is resolved, it will be possible to reach democracy and its' acquisitions and we can stand against totalitarian temptation. In this article, the division (la division) and associated with the conflict (le conflit) and 'the dissolution of the markers of certainty' (la dissolution des repères de la certitude) that Lefort sees as the two characteristics of modern democracy will be discussed along with the sources in thinkers' various readings. Furthermore, along with the explanation of these two characteristics, we will try to address the criticism of the political science, Marxism and New Philosophers, the thinker who is after the 'the signs of the political' brought.
BASE
This study was designed to find general characteristics of Contemporary Turkish political Elites since 1995 up to date. Social background characteristics were employed to realise the purposes. Documentary and historical research techniques were used during the study. As a result of examining the Contemporary Turkish political elites (since 1995 up to 2005) these major findings were discovered: the large majority of the Turkish parliamentary elites were well educated, male, middle aged, married and with a small family size. Also, more than 25 percent of Turkish Elites are trader and businessmen. Moreover the size of the groups of lawyers, civil bureaucrats and managers, educators and free professions was also meaningful.Contemporary Turkish political elites have exhibited an elitist character as compared with Turkish society, but this elitist character and male domination has begun to change in recent years. Keywords: Democracy, Elite, Elite Theory, Power, Turkish Elites, Turkish Political Elites, Contemporary Turkish Political Elites ; Elitler, yalnızca toplumsal konumları bakımından karar verme sürecine en yakın durumda bulunmazlar, aynı zamanda karar verme sürecini yönlendirme ve şekillendirme araçlarını da ellerinde bulundururlar. Toplumun geneline yönelik olarak alınan kararlar hep elitlerin, özellikle de anahtar elitler olarak tanımlanan elit gruplarının damgasını taşır. Türk siyasal hayatının ayrılmaz bir parçası olan Türk siyasi elitlerinin toplumsal özgeçmişlerinin incelenmesi ve sosyal anatomilerinin ortaya konması, yalnızca Türk toplumunun iktidar yapısını daha iyi anlaşılması açısından değil, aynı şekilde ülkemizde yaşanan bir çok sosyal ve siyasi gelişmelerin değerlendirmesinin daha objektif bir şekilde yapılabilmesi için de büyük önem taşır.Bu çalışmada, toplumsal yapı içinde stratejik konumları işgal eden elitler teorik açıdan incelendikten sonra son 3 dönem (20. Dönem-1995, 21. Dönem-1999, 22. Dönem-2002)'de Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) çatısı altında görev yapmış/yapmakta olan Türk siyasi elitleri incelendi. Söz konusu elit grubu özellikle yaş, cinsiyet, mesleksel özgeçmiş, eğitim düzeyi ve görülen eğitimin türü gibi sosyal faktörler açısından ele alındı. Çalışmanın sonuçları, Günümüz Türk siyasi elitlerinin orta ve ortanın üstü yaşta, üniversite mezunu, sivil bürokrasi-yönetici ve hukukçu kökenli, evli erkeklerin, egemen olduğu bir elit grubu olduğu gerçeğini ortyaya koymaktadır. Türk toplumunun genel durumu ile kıyaslandığında, Günümüz Türk siyasi elitlerinin, elitist bir görünüm sergilediği kolaylıkla söylenebilir. Bununla birlikte, bu elitist görünüm, her geçen gün azalma eğilimi göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Demokrasi, Elit, Elit Teorisi, İktidar, Türk Elitleri, Türk Siyasi Elitleri, Günümüz Türk Siyasi Elitleri.
BASE
ÖZET 1980 sonrası yaşanan yönetsel değişim sonucu sivil toplum kuruluşları yönetişim kapsamında politika belirleyici bir aktör olarak kamu ve özel sektör kuruluşları ile birlikte karar mekanizmasında yer almaya başlamıştır. Böylelikle sivil toplum kuruluşları temsiliyet düzeyinin geliştirilmesi ve demokratik bir topluma ulaşma yolunda hak ve özgürlüklerin gerçekleşmesi açısından önemli bir rol kazanmıştır. Bu çerçevede siyasi katılım kavramına bir alternatif olarak sunulan sivil toplum kuruluşları temsili demokrasinin yaşadığı çoğulculuk problemini çözerek hukuk devletini gerçekleştirmenin bir aracı haline gelmiştir. Bu vesile ile sivil toplum kuruluşları vatandaşların katılımcı, çoğulcu, şeffaf bir demokratik yapı içerisinde aktif yurttaş olarak yer almalarını sağlayacaktır. Bu noktada, özellikle Türkiye'de yönetişim mekanizmasının etkili bir şekilde işlemesi için sivil toplum kuruluşlarının yeterli kurumsal kapasiteye sahip olup olmadığı sorusu ortaya çıkmaktadır. Türkiye'de sivil toplum kuruluşlarına yönelik bulunan mevzuat STK'ların kurumsal kapasitelerini geliştirmeleri açısından zayıftır. Bu açıdan sivil toplum kuruluşlarının yönetişim çerçevesinde etkili bir şekilde yönetildiği ve katılım mekanizmalarının geliştiği günümüz koşulları ile uyum sağlayacak mevzuatın düzenlemesi ihtiyacı devam etmektedir. Bu durum sivil toplum kuruluşlarının kendisi için tanımlanan bu görev ve sorumlulukları etkin bir şekilde yönetilerek yerine getirebilmeleri için şüphesiz kurumsal kapasitelerini arttırmalarını gerektirmektedir. Bu tez çalışmasında Sivil Toplum Kuruluşlarının Kurumsal Kapasite Geliştirme Zorlukları ele alınarak literatür analizi, içerik analizi mevzuat analizi yapılmış ve niteliksel araştırma metotlarından yarı yapılandırılmış mülakat yöntemi kullanılmıştır. Bu kapsamda kurumsal Kapasite Geliştirme Stratejileri kapsamında bir model oluşturulup Türkiye'de faaliyet gösteren çeşitli sivil toplum kuruluşları ile yarı yapılandırılmış mülakatlar gerçekleştirilerek bu sivil toplum kuruluşlarının kurumsal kapasite analizleri gerçekleştirilmiştir. Tez çalışmasında ulaşılan sonuçlar açısından stratejik yönetimi uygulayan sivil toplum kuruluşları etkili bir şekilde yönetilmekte; stratejik yönetim, kurumsal yönetim ve kurumsal iletişim kurumsal kapasite gelişimini hızlandırmakta ve STK'ların kurumsal kapasitesinin gelişmesi kurumsallaşmayı beraberinde getirmektedir. --- ABSTRACT Because of the administrative change experienced after 1980, civil society organizations started to take part in the decision mechanism together with public and private sector organizations as a policy-determining actor within the scope of governance. In this way, civil society organizations have an important role in terms of improving the level of representation and realizing the rights and freedoms in reaching a democratic society. In this context, civil society organizations presented as an alternative to the concept of political participation has been a means of realizing the rule of law by solving the pluralism problem of representative democracy. By this means, civil society organizations will ensure that citizens take part in a participatory, pluralistic, transparent democratic structure as active citizens. At this point, the question arises as to whether or not civil society organizations have sufficient corporate capacity for the effective functioning of the governance mechanism. Located legislation for civil society organizations in Turkey is weak in terms of developing corporate capacities of civil society organizations. In this respect, the need for the regulation of legislation that will comply with the current conditions to be developed by the participation mechanisms of civil society organizations within the framework of governance effectively continues. This requires undoubtedly increasing the institutional capacity of civil society organizations in order to effectively manage and fulfill these duties and responsibilities defined for them. In this thesis, Corporate Capacity Development Difficulties of Civil Society Organizations have been addressed and a model has been formed within the scope of Corporate Capacity Building Strategies. In this thesis; literature analysis, content analysis, legislation analysis and semi-structured interview method which is one of the qualitative research methods had been used. In this context, with various civil society organizations operating in Turkey it was carried out semi-structured interviews. Then, institutional capacity analyzes of these non-governmental organizations were carried out. In terms of the results achieved in the thesis, civil society organizations implementing strategic management are managed effectively; strategic management, corporate governance and corporate communication accelerate institutional capacity development, and the corporate capacity development of civil society organizations brings about institutionalization.
BASE
Siyasi karar tahakküm-yönetim- strateji ilişkilerini içerir ve kendine has bağımsızlaşma yeteneği vardır. Siyasi kararın egemenlikle rabıtası norm ihdasıyla konumlandığından norm ve istisna eksenleri ayrıntılandırılmış, istisnayı dışlamanın asliliği vurgulanmıştır. Aydınlanmacı tezde normların hakikati temsili, özneler arasındalığılığı üzerinde durulmuş Rawls'un düzeltme girişimine değinilmiştir. Müzakereci ve kararcı tezlerin rasyonal addedilmeyen unsurların siyasi kararlara sızışı bakımından farklılaşmaları irdelenmiştir. Schmitt'in reddettiği norma yakınlık ve meylettiği istisna kuramının ulus muhtevasından gelen tarihi sabiteleri dışlayıcı yapısına buna mukabil liberal tezlerin siyasi karar mimarisi bakımından tam yapısızlaştırmayı hedeflediğine ve Rawls'un nötrleştirici tutumuna değinilmiştir. Düzenlemeci teknik baskınlaştıkça siyasi kararların normla tek biçimli cevap üretimine dönüştüğü, istisna kuramının deneyim ağırlıklı teknikte dirençle karşılandığına değinilmiştir. Siyasi kararın üst limitte egemenlikle olan rabıtasına nazaran neyin norm olduğu ya da istisnai olanla, iç limitte neyin rasyonal olmadığına dair dışlamalarla belirlendiği vurgulanmıştır. ; Political decisions which have an independent nature of their own involve the inter-relationships among domination, administration and strategy. Taking into consideration the approach that establishes the relationship between political decision and sovereignty through instutionalization of norms, exceptions and norms are delineated and exclusion of exceptions is emphasized with regards to Schmitt and Agamben-Benjamin. The representation of reality through norms in the Enlightenment thought and the inter-subjectivity ofthe norms with regards to Habermas is elaborated while the additional revisions brought upon by Rawls are discussed. The differentiation of negotiator and decision maker (as in Schmitt) theories are thoroughly scrutinized with respect to their relevant analysis of infiltration of political decisions by factors which are regarded as irrational. The theories of Schmitt which disregard norm-centric approaches and lean towards theexception-centric theories (which exclude historical constants arising from national content) are mentioned. Rawl's neutralization approach is examined in view of theliberal theories aiming to destructuralize political decision architecture along the abovementioned lines. It is mentioned that, as the regulatory technique becomes more dominant, political decisions take the shape of jurisprudencial uniform answers. It is also discussed that the exceptions approach meets more resistance in experiential processes. What is relevant as norm in view of the relationship between political decision and its upper limits, sovereignty, is also considered. Additionally, it is mentioned that the exceptional factors are determined through the exclusion of what is regarded as "off-limits", namely irrational.
BASE
Devlet, günümüzde yaşamın neredeyse en etkin ve en üstün kurumudur. Bu özelliğinden dolayı da politik bilimin en tartışmalı konularından biridir. Bu açıdan devlet, en başından tartışmalı bir kavramdır. Antik toplumların politik iktidar örüntülerini anlamak sözkonusu olduğunda bu durumun daha da karmaşık bir hal arzedeceği ortadadır. Çünkü antik toplumlara ilişkin veriler arkeolojik bulgularla sınırlıdır. Antik toplumların düşünce evrenleri üzerinden politik örüntülerini anlama girişiminde, mevcut arkeolojik bulgular içerisinde en değerli olanların o toplumun mitleri olacağı aşikardır. Bu durumun bilhassa antik Mezopotamya için geçerli olduğunu söylemek mümkündür. Çünkü devletin kökenine ilişkin teorilerin antik Mezopotamya bağlamında iddia ettikleri tezlerde o dönemin mitlerine değinmedikleri fark edilmektedir. Devletin günümüzde de efsane ile ilişkili olduğu düşünüldüğünde, bunun önemli bir eksiklik olduğu dikkat çekmektedir. Bu açıdan Sümer kent-krallıklarının Akad devletine evrildikleri bir dönemde Gılgameş Efsanesi'nin şimdi bildiğimiz halinin oluşturulması, Gılgameş Efsanesi'ni bu dönemin politik iktidar örüntülerini anlama çabasında önemli bir konuma oturtmaktadır. Gılgameş efsanesinin bu açıdan antik Mezopotamya bağlamında değinilen "devlet" ya da çalışmada tercih edilen tabiriyle "politik iktidar" tartışmalarına çok önemli katkılar sağlaması olasıdır. ; Nowadays state is almost the most effective and superior institution of life. Because of this characteristics, it is also one of most problemetic objects of political science. From this point of view, the concept of state is debatable from very beginning. It is obvious that this case becomes much more complicated in terms of understanding the pattern of political power of antique societies. Since data related with antique societies are limited by archeological findings. In an attempt to understand political patterns of antique societies by their universe of thought , it is clear that among all archeological findings most precious ones are the myths of that society. It is possible to say that this condition is particularly valid for antique Mesopotamia. Since it is observed that theories about the origin of state do not consider myths of those day in terms of their claims for antique Mesopotamia. When assumed relation between state and myth is thought, this condition attracts attention as a certain deficiency in political science. As it is known to us, The Epic of Gilgamesh was composed in a certain period in which city-kingdoms of Sumer evolved to the state of Akad. Thus The Epic of Gilgamesh becomes significant for understanding the patterns of political power of this period. From this point of view, The Epic of Gilgamesh may make very important contributions to discussion of the "state" or by using a term which is prefered in this study, to the "political power" wich is considered in the context of antique Mesopotamia.
BASE
Çağdaş dünyanın demokrasi ile yönetilen toplumlarında, alınan siyasal kararların meşruluğu, halkın siyasal işleyişi yakından takip etmesiyle daha da güçlenmektedir. Bu sebeple bütün vatandaşların seçme hakkına ek olarak siyasal katılım ve siyasal toplumsallaşmanın her türlüsünden yararlanarak, bireylerin ve toplumun siyasal işleyişe dengeli bir biçimde katılması oldukça önemlidir. Bu açıdan, dünyada nüfusun ve her bir ülkenin yarısını meydana getiren kadınların, elde ettikleri yetkiler ve karar alma mekanizmalarına katılımları da büyük önem taşımaktadır. Kadının her boyutta yönetime etkili bir şekilde katılımını sağlamadan, karar alma süreçlerinde toplumsal cinsiyet rollerinde siyasal katılım ruhuna uygun bir vasata erişmeden, modernlik ve kalkınma hedeflerine ulaşılamayacağı ortadadır. Bu bağlamda bu çalışmanın amacı, Türkiye'de kadın nüfusun önemli bir bölümünü oluşturan ev kadınlarının içinde bulundukları toplumsal yaşamda siyasal süreçlerle ne kadar içselleştirip içselleştiremediklerini, siyasal katılım ve siyasal toplumsallaşma düzeylerinin hangi düzeyde olduğunu çözümlemektir. Araştırmada ilk olarak siyaset bilimi ve siyaset sosyolojisinde yer alan temel kavramlar tanımlanmış ve geleneksel dönemden başlayarak kadının siyasal katılım mücadelesine yer verilmiştir. Afyonkarahisar kent merkezinde yapılan alan araştırmasında tabakalı amaçlı örneklem tekniği ile belirlenen 24 katılımcı ile derinlemesine görüşme yapılmış, elde edilen bulgular söylem analizi tekniği ile çözümlenmiştir. Sonuç olarak ev kadınlarının önemli bir kısmının siyasal yaşamdan oldukça uzak oldukları görülmüş, bu durumun nedeni olarak ev kadınlığının sosyokültürel şartları ve toplum tarafından ev kadınlarına biçilen rol ve görevler olduğu değerlendirilmiştir. ; In the societies of the contemporary world governed by Democracy, the legitimacy of political decisions is strengthened by the close follow-up of the people's political processes. Therefore, it is very important for individuals and society to participate in the political process in a balanced way benefitting all kinds of political participation and political socialization in addition to the right of all citizens to vote. In this respect, the authorities of women and their participation in decision-making mechanisms, who make up half of the world's and each country's population, is of great importance. It is obvious that the goals of modernity and development cannot be achieved without ensuring the effective participation of women in all aspects of the governance and without reaching a mediocre suitable for the spirit of political participation in social gender roles in the decision-making processes. In this direction, the aim of this study is to analyze to what extent housewives, who make up a significant part of the women population in Turkey are internalized and uninternalized with political processes in the social life they live in, and at what level their political participation and political socialization levels are. In the research, firstly, the basic concepts in political science and political sociology are defined and starting from the conventional period, women's struggle for political participation is included. In the field research conducted in Afyonkarahisar city center, in-depth interviews are conducted with 24 participants determined by the stratified purposeful sampling technique, and the findings are analyzed with the discourse analysis technique. As a result, it is seen that a significant part of housewives are far from political life, and it is evaluated that the reason for this situation is the socio-cultural conditions of housewives and the roles and duties assigned to housewives by the society.
BASE
In: http://hdl.handle.net/11499/38494
Bu çalışma, siyaset psikolojisinin inceleme alanı olan "siyaset ve duygular" konusunda Türkçe eser eksikliği göz önünde bulundurularak hazırlanmıştır. Yaşamın her anını etkileyen duyguların, insanların siyasal davranışları üzerinde fark yaratmadığını düşünmek mümkün değildir. Bu düşünce çerçevesinde olumlu ve olumsuz duyguların siyasal davranışa ve siyasal davranışın en çok üzerinde durulan konularından biri olan siyasal katılım üzerinde yarattığı fark araştırılmıştır. Öncelikle siyasal katılım, toplumlarda etkili olan farklı siyasal kültürler ve siyaset ile ilişkisini irdelediğimiz duygular açıklanmıştır. Bu noktada öne çıkan duygular mutluluk, güven, umut ile öfke, korku ve nefret olmuştur. Duygular seçilirken, yapılan yabancı çalışmalar ve ülkemizde siyasal alanda etkisinin yoğun olduğu düşünülen duyguların bir sentezi yapılmıştır. Kolay ulaşılabilir örnekleme yöntemine göre düzenlenmiş anket yoluyla elde edilen veriler yorumlanmıştır. Çalışmanın siyaset bilimine ve özellikle siyaset – duygu ilişkisine katkı yapması beklenmektedir. Veri dağılımı geniş bir alan araştırması yapılması halinde, ileride yapılacak olan çalışmalar siyaset – duygu ilişkisine dair daha kapsamlı yorumlar ortaya koyabilir. ; This study was prepared considering the lack of Turkish work on "politics and emotions", which is the field of study of political psychology. It is not possible to think that emotions that affect every moment of life do not make a difference on people's political behaviour. Within the framework of this thought, the difference that positive and negative emotions make on political behaviours and political participation, which is one of the most emphasized issues of political behaviours, has been investigated. First of all, political participation, different political cultures that are influential in societies and the emotions that we examine in relation to politics are explained. Emotions that came to the fore at this point were happiness, trust, hope, anger, fear, and hatred. While choosing the emotions, a synthesis of the foreign studies and the emotions that are thought to have an intense effect on the political field in our country have been made. The data obtained through the questionnaire arranged according to the easily accessible sampling method were interpreted. This study is expected to contribute to political science and especially the relationship between politics and emotions. In the case of a large field study of data distribution, future studies may reveal more comprehensive interpretations of the relationship between politics and emotions.
BASE
This study aims to analyse socio-political structure of Turkish society at the basis of the results of Turkish Local elections since 1963 up to date. Documentary and historical research techniques will be used during the study. ; Bilindiği gibi toplumlar karşılıklı ilişki ve etkileşim içindeki kurumlardan oluşur. Yapısal-işlevselci sosyoloji perspektifinden bakıldığında toplumda altı temel kurum vardır. Her kurum toplumsal yapı içinde belli başlı işlevler yerine getirir. Bu toplumsal kurumların yerine getirdiği işlevler, toplumsal yapının varlığı ve devamı açısından hayati önem taşır. Siyaset kurumu da, bu altı temel toplumsal kurumdan bir tanesidir. Bu çalışmada, siyaset sosyolojisinin yöntem ve teknikleri kullanılarak, yapısal-işlevselci bir bakış açısından hareketle, 1963'ten günümüze yerel seçim sonuçları temelinde Türkiye'nin genel siyasi yapısının incelenmesi hedeflenmiştir. Bir başka anlatımla, yerel seçim sonuçları temelinde Türkiye'de siyasi erkin oluşumu, şekillenişi, işleyiş ve değişim düzenliliklerinin araştırılması amaçlanmıştır. Bu amacı gerçekleştirmek için 1960'lı yıllardan günümüze, son 43 yılın yerel seçim sonuçları incelenecek.
BASE
In: Doğu Kitabevi Sosyologca kitapları dizisi 8
Executive departments; political science; Turkey; history; Ottoman Empire, 1288-1918
Her siyasal rejimde bireylerin toplum içerisinde işgal ettikleri yer kadar devlet ve dolayısıyla da siyaset içerisinde de bir yeri vardır. Özellikle demokratik rejimlerin varlık sebebi her bir bireyin yaşadıkları ülkenin yönetiminde söz sahibi olabilmesi ülküsüdür. Bu çerçevede demokrasiler tüm bireyleri siyasal alana doğru itmeyi hedeflemektedir. Bu durum isteyerek veya istemeyerek siyasal katılımı meydana getirir. Siyasal katılım günümüz siyaset bilimi için çok kritik bir kavramdır. Zira siyasal katılım günümüz demokrasinin kalitesini gösteren en temel öğedir. Bir ülkedeki demokrasinin işlerliği katılımın sağlığı ile ölçülebilmektedir. Nitekim katılımın niceliğinden çok niteliği önemlidir. Zira katılım her manası ile olumlu bir süreç doğurmamaktadır. Dolayısıyla bir ülkenin demokrasiyi içselleştirme durumu siyasal katılımın ne kadar olumlu boyutları ile yaşanabildiği ile doğru orantılıdır. Bu çalışmada ilk olarak siyasal katılım kavramı ele alınmış akabinde, siyasal katılım türlerinin neler olduğu tespit edilmeye çalışılmış ve bu inceleme olumlu ve olumsuz boyutları ile değerlendirilmiştir. Ayrıca Türkiye özelinde bu durumlara nasıl rastlandığı üzerine bilgiler verilmeye çalışılmıştır. ; In every political regime, individuals have a place in the state and society as well as in politics. In particular, the reason for the existence of democratic regimes is that each individual can have a say in the administration of the country in which they live. In this context, democracies aim to push all individuals towards the political sphere. This creates willing or unintentional political participation. Political participation is a very critical concept for today's political science. Because political participation is the most fundamental element of the quality of today's democracy. The functioning of democracy in a country can be measured by the health of participation. As a matter of fact, quality rather than quantity is important. Because participation does not create a positive process with every sense. As a matter ...
BASE