Bilindiği üzere Avrupa Birliği (AB), Avrupa'daki demokratik ulusları birleştiren en eski uluslararası örgütlerden biridir. Avrupa Birliği'ne üye olmanın şartlarını belirten Kopenhag Kriterleri 1993 yılında kabul edilmiştir. Avrupa entegrasyon süreci, katılan ülkeler üzerinde çok çeşitli etkiler yapmaktadır. Reform sürecinde AB, Türkiye'nin üyelik yükümlülüklerini üstlenebilme yeteneğini incelemektedir ki, bu yükümlülükler, antlaşmalar, ikincil yasalar ve AB politikalarında ifadesini bulan AB müktesebatından oluşmaktadır. Bu makalenin temel amacı Avrupa Birliği'ne üyelik sürecinin Türkiye'de ulusal hukuk sistemini ne ölçüde etkilediğine ışık tutmaktır. ; As it is known, the European Union(EU) is the one of the oldest international organization which has been unifying the democratic nations in Europe. Copenhagen Criteria which are the conditions of becoming the member of the European Union were accepted in 1993. The process of European integration exerts multi-faceted influences on the concerned countries. In the reform process, EU examines Turkey's ability to assume the obligations of membership – that is, the acquis as expressed in the Treaties, the secondary legislation, and the policies of the Union. The main proposal of this article is to shed some light upon the effect of Turkey's membership of the European Union on Turkish national (internal) legalsystem.
XX. yüzyıl, modern devlet anlayışının dünyada kabul görüp gelişmesine şahit olurken Türkiye bu sürecin takibinde, kısa bir zaman aralığına sahip olmuştur. Cumhuriyet Türkiye'si, sosyal devlete, yüzyılın başında henüz ulaşmışken dünyanın modern devletleri, "Refah Toplumu" söylemi ile sosyal politikalarının rotasını belirlemekteydiler. "Refah Toplumu" olmanın parametresi kuşkusuz sağlıktır. Sağlık, İnsan Hakları Beyannamesinde tanım bulmuş, insanların kolayca ulaşabilmesi gereken temel haklarındandır. Devletlerin, yurttaşlarına eşit sağlık hizmeti sunması ise görevleri içinde en önemli yere sahip olanıdır. Bu bağlamda sağlık bir devlet politikası olarak enstrümanları çalanlar değiştiğinde, değişmeyen politikalarla sürdürülmelidir. Türkiye Cumhuriyeti, bu konuda devletin kurulduğu ilk günden itibaren izlediği politikalarda istikrar içindedir. Rejimi henüz belli olmayan, olağanüstü koşullar meclisinde ilk olarak sağlık teşkilatı kurulmuştur. Siyasi bir devrim sonucunda, Cumhuriyet rejimini benimseyen Türkiye'nin sağlıkta yürüttüğü politikalar sosyal devlet anlayışını pekiştiren yaklaşımlarla sürdürülmüştür. Demokratik bir Cumhuriyet olarak kurulan yeni Türkiye devletinde, demokrasinin olgunlaşma süreci zaman alsa da, Demokrat Parti ile başlayan çok partili parlamento ile demokrasi biçimsel olarak yerleşmiş ve devletin enstrümanları yeni bir elden ses vermeye başlamıştır. Demokratların, mecliste hükümet kurma görevini üstlenmeleri ile başlayan bu süreç kuruluş felsefesi olan "sosyal devlet" olgusu doğrultusunda gelişen politikalarla yürütülmüştür. Tek parti iktidarının Sağlık Bakanı Behçet Uz'un hazırladığı "Milli Sağlık Planı", çeşitli gerekçelerle aktif uygulanma şansı bulamamıştı. Demokratların hükümetinde ise, uygulama sahasına alınan, sağlık planı ile sağlık hizmetleri, milli bir dava olarak partiler üstü bir yaklaşımla sürdürülmüştür. Demokrat Parti Hükümetleri, dünyada sağlık hizmetlerinin, "Refah Toplumu" anlayışının içinde geliştiği dönemlere rastlamıştır. Soğuk Savaşın biçimlendirdiği dış politika Batı Dünyası ile entegre olma gerekliliğini kaçınılmaz kılmıştır ve Türkiye, kısa zamanda Uluslararası işbirliklerinin de desteği ile modern devletlerin "Refah Toplumu" ideasını yakalama politikaları içine girmiştir. Demokratların kesintisiz on yıllık iktidarları sürecinde Sağlık Politikaları bir devlet politikası olarak görülmüş, ufak tefek iii güncel politikalarda propaganda aracı olarak dile gelmiş olsa da devamlılık gösteren, sağlık yatırımları, devletin içine düştüğü ekonomik ve siyasi zor koşullara rağmen, herhangi bir geri adım veya kısıtlama olmadan sürdürülmüştür. ; As witnessing the acceptance and development of XX. Century Modern State understanding, while Turkey chasing this period, had a limited time interval. As Turkish Republic has just reached a social state in the beginning of the century, modern states of the World was determining the route of social policies. There is no doubt that the most important parameter of being a welfare state is health. Health has its place in bill of rights as a fundamental right which people should access easily. To provide health services to all of its citizens equally has the most important place in State's duties. In this context, health should be sustained as a State policy even if the instrumentalists of State change. Turkey has persistence in its pursued policies on this subject from the day the State has found. The health organizations have founded in the extraordinary conditions parliament which hasn't had a regime yet. Turkey, which has adopted Republic regime as a result of political revolution has sustained its health policies with a reinforcing approach of social state. In Turkey, which has founded as a Democratic Republic, despite the time of maturation of the democracy, with the multi-party parliament, which has started with Democratic Party, democracy has settled formally and the instruments of State had started to sound from a new hand. The process which has started with the Democrat's mission of forming a government in the parliament has been conducted in scope of the founding philosophy, "social state". "The National Health Plan" which has prepared by Behçet Uz -the Minister of Health of the one party government- hasn't been able to get the chance of execution due to several reasons. But in Democrat's government, the plan has executed, health policies had been conducted as a above parties understanding. Democratic Party governments have came on the period of World, which the health policies were gaining acceleration in the understanding of "Welfare Society". The necessity of integrating with Western World had occurred due to the foreign policies formed by The Cold War. Turkey has followed the policies of the idea of "Welfare Society" with the help of its international partners. During the ten uninterrupted government of Democrats, the health policies had been seen as a State policy. Despite v the economic difficulties of and political hard conditions, health policies had been conducted without having any restrictions or any step backs
Dış politikanın yürütme aracı olan diplomasi, ilk çağlardan günümüze gelinceye kadar büyük bir değişime uğramıştır. Küreselleşmeyle birlikte iletişim alanında meydana gelen değişimler, diplomasi alanında önemli etkilere neden olmuştur. Bu çalışmada küreselleşmenin diplomasiye yansıması kapsamında, dış politikanın şekillenmesinde hayati öneme sahip karar alıcılar üzerindeki etkileri üzerinde durulmuştur. Küreselleşmeyle gelen değişimin; diplomatik kurumlara nasıl yansıdığı incelenmeye çalışılmıştır. Küreselleşen dünyada diplomasi uygulamaların getirdiği eskiye yönelik toplumsal kayıplar ele alınmıştır. Bu çalışma konusunun derin araştırmalara ihtiyaç duyduğu ve henüz bakir bir alan olduğu saptanmıştır. ; Diplomacy which is a means in pursuing of the foreign policy has been greatly changed since the ancient times. The changes happened in the field of communication at the same time with the globalization have caused important effects on diplomacy. In this study, the effects of globalization on policy makers that have great importance in the shaping of foreign policy have been dwelled on from the reflection of globalization perspective on foreign policy. How the change coming with the globalization has reflected on the diplomatic institutions is studied. The deadweight losses that happened in the past as the result of diplomatic acts within the globalizing world have been mentioned. It is determined that the objective of this study needs to be researched deeply, and it is still a virgin area.
Demokratik sistem için kurumsallasma önemlidir. Ancak kurumsallasmanın belli düzeyde gerçeklesmis olması bütün sorunların çözümü için her zaman yeterli olmayabilir. Türkiye'de belli düzeydeki demokratik kurumsallasmaya karsın sistem bazen sorun çözümünde islevsiz kalabilmektedir. lk bakısta sorunlar kurumsal nitelikli gözükmektedir. Her yeni anayasa yapılısında eski dönemde aksayan durumlar kurumsal açıdan yeniden düzenlenmektedir. Ama, siyasal sistemin islevselligi istenilen düzeyde saglanamamaktadır. Çalısmamızda bu durumun nedenleri arastırılmıstır. Siyasal sistemin kurumsal açıdan belli bir yeterlilige kavustugu ülkemizde sistemin islevsel olamayısının iki nedeni bulunmaktadır: kültürel nedenler, demokrasiye pozitivist bakıs ve siyasalın farklı algılanısı. ; It is important for the democratic system institutionalization. However, certain levels of corporate activity has been carried out to solve all the problems may not always be sufficient. Certain level of democratic system in Turkey against the institutional problems in the solution sometimes can be nonfunctional. At first glance, seems to qualified institutional problems. In each constitutional change, limping sides of ex-constitution rearranged regarding democratic institutions. But, functioning of political system has not been yet ensured on a desired level. This study aims to search the reasons for such problems. Political system has reached to a considerable sufficiency regarding institution however there are two reasons for mal-functioning of the system: firstly cultural reasons, secondly positivist view of democracy and different perception of political.
Dünya ülkeleri sanayi devrimi ile birlikte hızlı bir kalkınma sürecine girmiştir. Bu kalkınma dünya üzerindeki kıt ve yenilenemez kaynakların zarar görmesine neden olmuştur. Kaynakların zarar görmesi kalkınma şeklinin de sorgulanmasına yol açmıştır. Sivil toplum kuruluşlarının katkısıyla yapılan sorgulama sonucunda kalkınmanın çevreyi koruyarak gerçekleşmesi gerektiği belirlenmiştir. Çevre konusunda sivil toplum kuruluşlarının çalışmaları karşısında idari kuruluşların çevre konusundaki yaklaşımları da değişime uğramıştır. Önceleri sivil toplum kuruluşları karşısında faaliyetlerini savunma pozisyonunda olan idare, zamanla sivil toplum kuruluşlarını da dikkate almaya başlamıştır. Ancak bu dikkate alma tavrının da değişime uğradığı artık Türkiye örneğinde belirli düzeyde idare ile sivil toplum kuruluşlarının çevre konusunda işbirliği yapma aşamasına geçtiği ifade edilebilir. ; World countries have entered a rapid development process with the industrial revolution. This development has led scarce and non-renewable resources in the world to be damaged.Development while preserving the environment as a result of the contribution of civil society organizations in the realization of the inquiry should be determined. Executive agencies, non-governmental organizations on environmental issues environmental approaches towards work has changed. Initially, the activities of non-governmental organizations defensive position in the face of the administration, the time has begun to take into account non-governmental organizations. However, this was changed to take into account the attitude is no longer in the case of Turkey, a certain level of environmental non-governmental organizations to co-operate with the administration have traversed the stage.
Ukrayna, sadece bulunduğu Karadeniz havzası açısından değil bölge çapının ötesinde etkiler doğuran politik özellikleri ile önemli bir ülkedir. Bu, doğrudan Ukrayna'nın gücünden değil, ayrıcalıklı jeopolitiğinden kaynaklanmaktadır. Ülkenin etnik-siyasal bölünmüşlük arz eden yapısı her seçimde analizlerin temel çıkış noktasını oluşturmaktadır. "Turuncu Devrim" olarak bilinen 2004-2005 süreci, çeşitli nedenlerle başarısızlıkla sonuçlanmış, ülkede "Turuncuların" karşısında Rusya'yı çağrıştıran "Mavi"lerin yeniden yükselişi gözlenmiştir. Bununla birlikte, Batı'dan esen Turuncu rüzgâra vedanın mutlak bir Batı karşıtlığını resmi politika haline getirmesi yapısal nedenlerle zorlaşmıştır. Bu çalışmada Rusya'nın Ukrayna zaferi, enerji mecburiyetiyle gelişen Batı-Rusya stratejik ilişkileri çerçevesinde değerlendirilmektedir. ; Ukraine is an significant country not only from the aspect of the Black Sea Basin where it situates, but also with its political characteristics effecting beyond the regional diameter. This does not stem directly from Ukraine's power but from its distinguished geopolitical position. Ethnically-politically divided structure of the country has been the starting point for analysis on each election. The process known as "Orange Revolution" of 2004-2005 concluded with failure because of various reasons, and, anew raising of the "Blues" who connotes "Russia" against the "Oranges" is being observed. However, because of structural reasons, it became difficult for the farewell to Orange wind to convert the anti-West attitude an official policy. In this study, Ukraine victory of Russia is examined within the frame of progressing West-Russia strategic relations.
Dünya ülkeleri sanayi devrimi ile birlikte hızlı bir kalkınma sürecine girmiştir. Bu kalkınma dünya üzerindeki kıt ve yenilenemez kaynakların zarar görmesine neden olmuştur. Kaynakların zarar görmesi kalkınma şeklinin de sorgulanmasına yol açmıştır. Sivil toplum kuruluşlarının katkısıyla yapılan sorgulama sonucunda kalkınmanın çevreyi koruyarak gerçekleşmesi gerektiği belirlenmiştir. Çevre konusunda sivil toplum kuruluşlarının çalışmaları karşısında idari kuruluşların çevre konusundaki yaklaşımları da değişime uğramıştır. Önceleri sivil toplum kuruluşları karşısında faaliyetlerini savunma pozisyonunda olan idare, zamanla sivil toplum kuruluşlarını da dikkate almaya başlamıştır. Ancak bu dikkate alma tavrının da değişime uğradığı artık Türkiye örneğinde belirli düzeyde idare ile sivil toplum kuruluşlarının çevre konusunda işbirliği yapma aşamasına geçtiği ifade edilebilir. ; World countries have entered a rapid development process with the industrial revolution. This development has led scarce and non-renewable resources in the world to be damaged.Development while preserving the environment as a result of the contribution of civil society organizations in the realization of the inquiry should be determined. Executive agencies, non-governmental organizations on environmental issues environmental approaches towards work has changed. Initially, the activities of non-governmental organizations defensive position in the face of the administration, the time has begun to take into account non-governmental organizations. However, this was changed to take into account the attitude is no longer in the case of Turkey, a certain level of environmental non-governmental organizations to co-operate with the administration have traversed the stage.
Türkiye'de mahalli düzeyde borçlanma, geride kalan yaklaşık kırk yıllık dönemde önemli ölçüde artmıştır. Söz konusu artışın özellikle nüfusun yaklaşık dörtte üçünü barındıran ve elde ettikleri kaynaklar ile yaptıkları harcamalar açısından başlıca mahalli idare türü olarak kabul edilen büyükşehir belediyelerinde yaşandığı belirtilebilir. Sözü edilen nitelikleri de göz önünde bulundurularak büyükşehir belediyelerinin borçlanmalarının farklı yönleri ile incelenmesi önemlidir. Söz konusu belediyelerin borçlanmalarında yöneticilerinin aldıkları kararlar kadar merkezi idare tarafından yapılan düzenlemeler ile uygulanan politikaların belirleyici oldukları belirtilebilir. Nitekim araştırma kapsamında Türkiye'de büyükşehir belediyelerinin borçlanmaları üzerinde etki doğuran faktörlerin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Bu doğrultuda büyükşehir belediyelerinin ve merkezi idarenin belirleyici oldukları mali, politik, kurumsal, demografik, sosyoekonomik, iktisadi ve coğrafi faktörler analize katılmıştır. Analiz kapsamında dinamik panel veri modellerinden Sistem Genelleştirilmiş Momentler Tahmincisi kullanılmıştır. Her iki idarenin belirleyici oldukları değişkenlerin ayrı ayrı analize katılması ve borçlanma üzerinde yarattıkları etkilerin birlikte test edilmesine olanak sağlayan yöntemin kullanılması araştırmanın özgün yönlerini oluşturmaktadır. Yapılan analiz sonucunda açıklanan değişken olarak kullanılan borç stoku üzerinde, büyükşehir belediyelerinin belirleyici oldukları yatırım harcamaları, operasyonel denge, faiz harcamaları, ideoloji ve politik bütçe teorisi değişkenleri ile merkezi idarenin belirleyici olduğu genel bütçe vergi gelirlerinden alınan paylar, nüfus, gayri safi yurt içi hasıla ve turistik kent olma değişkenlerinin etki doğurdukları tespit edilmiştir. ; Borrowing at the local level in Turkey has increased significantly over the past forty years. It can be stated that this increase has been experienced especially in metropolitan municipalities, which have about three-quarters of the population and are ...
Hem gelişmiş ülkeler hem de gelişmekte olan ülkeler için Doğrudan yabancı sermaye yatırımları önemli bir finansman kaynağıdır. Çalışmada, Türkiye'de istikrar kavramı ile Doğrudan yabancı sermaye yatırımları arasındaki ilişkiyi ölçmek için VAR analizi yapılmıştır. Analizde, 2003-2017 yılları incelenmiştir ve sonuçta çıkan bulgulara göre DYSY'yi en fazla etkileyen değişken yine kendisi olmuş, kendinden sonra Tüfe Bazlı Efektif Döviz Kuru en etkili olan değişken olmuştur. İktisat literatüründe, uluslararası sermaye hareketlerinin ülkelerin iç ve dış denge şartlarında ne tür etkiler yarattığı yoğun tartışılan konular arasındadır. Özellikle son 20 yılda kısa vadeli sermaye hareketlerinin yarattığı küresel krizlerin sayısında yaşanan artış ve bu hareketlerin bir ülkedeki krizi diğer ülkelere taşıma kapasitesi literatürdeki çalışmaların artışında en önemli nedenlerden biridir. Bununla beraber uzun vadeli yatırımların doğru kullanıldığı takdirde makroekonomik istikrara avantaj sağladığı araştırılmalarda sıklıkla görülmektedir. Bu çalışma, Türkiye'ye gelen doğrudan yabancı sermaye yatırımları ve makroekonomik istikrar arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda, birinci bölümde doğrudan yabancı sermaye yatırımı tanımı ve türlerine ilişkin kavramsal çerçeveye yer verilecektir. İkinci bölümde makroekonomik istikrara ilişkin çeşitli sınıflandırmalar ve istikrarın yabancı sermaye yatırımları açısından önemi incelenecektir. Üçüncü bölümde ise Türkiye'de makroekonomik istikrar ve doğrudan yabancı sermaye yatırımlarına ilişkin sayısal verilere yer verilecektir. Son bölümde ise doğrudan yabancı sermaye yatırımları ve makroekonomik istikrar arasındaki ilişkiyi test etmek amacıyla ekonometrik analiz gerçekleştirilmiştir. Anahtar Sözcükler Doğrudan Yabancı Sermeye Yatırımı, Makroekonomik İstikrar, VAR Analizi, Finansman Kaynakları, Etkileşim. ; Foreign Direct Investment is a major source of financing for both developed and developing countries. In this study, the concept of stability in Turkey, Foreign Direct VAR ...
Bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler yaşamın tüm alanlarını etkilediği gibidevlet vatandaş ilişkilerini, kamu yönetimlerini ve siyaset yapım sürecini de derinden etkilemiştir.Böylece 1990'lı yılların başında internetin yaygın olarak kullanılmaya başlanması sosyal ve kamusalyaşamın elektronikleşmesinin önünü açmıştır. Devletin sunduğu kamusal hizmetlerin online olaraktek taraflı vatandaşlara sunulması ve böylece devletin elektronikleşmesi ile başlayan arz yönlüsüreç, vatandaşların da sürece birer aktör olarak katılabildikleri hem talep, istek ve beklentilerinihem de oluşturdukları içerikleri paylaşabildikleri iki yönlü bir sürece doğru evrilmiştir. Bugün artıkinternet, e-devlet, dijital devlet, e-demokrasi, e-katılım, e-oylama, e-vatandaş, e-belediye, akıllıkentler ve sosyal medya gibi kavramlar oldukça sık telaffuz edilmekte, kullanılmakta ve her geçengün bu kavramlar yeni anlamlar da kazanmaktadırlar.Devlette ve kamu yönetimlerinde elektronikleşmenin gerçekleştiği dönemde, demokrasiolgusu da önüne "e" eki almış ve elektronik ortama taşınarak çağa ayak uydurmuştur. Edemokrasininelbette demokrasinin de tam manasıyla tesis edilebilmesi için gerekli olan en önemlifaktörlerden biri "katılım"dır. Nitekim katılımın temelinde yer alan, vatandaşların kamu görevlileriniseçme ve kendisini temsil etme görevini verme hakkı demokrasinin diğer ilkelerinin öncülü olarakdeğerlendirilmektedir.Bu doğrultuda çalışmanın amacı, e-demokrasi, e-katılım ve e-yönetişim kavramlarını analizedip aralarındaki ilişkiyi incelemektir. Çalışmada öncelikle e-demokrasi kavramı ele alınmış, edemokrasininliteratürdeki tanımlarına yer verilmiş, e-demokrasinin amacı ve uygulama alanlarınadeğinilmiştir. Ardından e-yönetişim bağlamında e-katılım kavramı ele alınmış, e-katılımın unsurları"e-katılımın aktörleri, e-katılımı etkileyen faktörler, e-katılım faaliyetleri, e-katılımın etkileri ve ekatılımındeğerlendirilmesi" bağlamında incelenmiştir. Çalışma nitel bir yöntemle oluşturulmuştur. ; The developments experienced in information and ...
Avrupa Birliği üyesi ülkelerin tarım politikalarının gerek ekonomik gerek siyasianlamda ortak bir çerçevede yönetilmesi esasına dayanan Ortak Tarım Politikası (OTP),AB'nin ilk ortak politikasıdır. Avrupa Birliği'nin Ortak Tarım Politikası, hem tarımın sonderece hayati bir işlev olan beslenme ile doğrudan bağlantılı olması, hem de AB bütçesininen büyük kısmının OTP'ye ayrılması nedeniyle ayrı bir önem taşımaktadır.AB, en eski politikalarından olan Ortak Tarım Politikası ile, Birlik içindeki olası gıdayetersizliklerinin önüne geçmeyi, verimli, sağlıklı ve çevre dostu bir üretim altyapısınakavuşmayı ve AB'nin gıda alanındaki dışa bağımlılığını ortadan kaldırmayı hedeflemektedir.Toplulukta, tarımsal üretimi arttırmak, üreticilere daha iyi bir yaşam seviyesi yaratmakve piyasaları istikrara kavuşturarak arzın devamlılığını sağlamak hedeflerini gerçekleştirmeküzere, 1960 yılında tesis edilen Ortak Tarım Politikası kuruluşundan bu yana süreklireformlara konu olmakla birlikte işleyiş mekanizmaları açısından istikrarlı bir yapısergilemektedir.Bu çalışma, Türkiye'nin Avrupa Birliği adaylığı sürecinde uyum sağlaması gerekenalanlar içerisinde en önemlilerinden birini oluşturan tarım sektöründe Avrupa Birliği veTürk tarım politikalarının mevcut uygulamalarını ortaya koymayı amaçlamaktadır.Çalışmanın ilk bölümünde Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası'nın oluşumu, işleyişi,söz konusu politikanın 1968'den günümüze geçirdiği reformlar incelenmiştir. İkincibölümde ise Türk tarım politikası , Topluluk Ortak Tarım Politikası ile karşılaştırılarakuyumu değerlendirilmiştir. ; Turkey?s adaptation process to common agricultural policy of EuropeanUnionHATİCE FULYA NERGİZSUMMARYThe Common Agricultural Policy (CAP), based upon the management of agriculturalpolicies of the member countries of the EU within a joint framework both economically andpolitically, is the first common policy of the EU. Furthermore, the CAP within the EU has anadditional with nutrition and allocation of the largest share of the EU budget to the CAP.Through the CAP, ...
Avrupa Birliği gelişim aşamasını tamamlamış, belirgin bir ''kimlik" onaya koyamamaktadır. Bu noktada sorulması gereken soru. Avrupa Birliğinin nasıl bir kimliğe sahip olduğu değil, Avrupa'nın kendisine nasıl bir kimlik hayal ettiğidir. Özellikle 2004 Mayısından itibaren tartışmaya açılması planlanan Avrupa Birliği Anayasası "kimlik" sorununu gündeme taşımaktadır. Avrupa Birliğinin kimlik sorunsalı bir yanıyla henüz genişleme sürecini tamamlamamış olması, diğer yanıyla da Avrupa içerisinde farklı Avrupa tanımlarının varlığıyla daha da zorlaşan bir sorundur. Öte yandan tartışmalar, AB'nin, bir kimlik tanımının içerisini doldurabilecek kurumsal altyapıdan da yoksun olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla Avrupa Birliği kimliği henüz tamamlanmamış bir kurumsallaşma temelinde inşa edilmeye çalışılan bir "Kimlik Yaratım Süreci"ni imlemektedir. ; European Union can not pur forward a clear identity, which has compeletedits developmental process. At this point, the question that must be asked is, not what kind of idebtity European Union has, but what kind of imagines. Especially the European Union Constitution, which is planned to be opened to discussion in May 2004, has been carried the problem of identity onto agenda. The problem of identity of European Union, on one hand not completed its developmental process and on the other, the existence of different definitions of Europe within Europe, is a problem which has become even harder. However the discussions have shown that, European Union is deprived of institutional infrastructure which may fill in the definition of identity. Therefore, the identity of European Union, implies an "identity creation process" which is tried to be built on institutinalization that has not been completed yet.
Libya müdahalesi ile ilgili Türkiye'de ve yabancı basında çok fazla kaynak mevcuttur. Fakat Türkiye'nin Libya müdahalesine dâhil olması özelinde yapılan detaylı bir çalışma yoktur. Bu durum elinizdeki çalışmanın çıkış noktasını oluşturmaktadır. "Libya müdahalesine dâhil olmanın Türkiye'nin Orta Doğu politikasındaki yeri nedir?" sorusunu cevaplamayı hedefleyen bu çalışma Türkiye'nin Orta Doğu politikasını detaylı bir şekilde ele almış, durumu hem tarihi hem de teorik çerçevede değerlendirmiştir. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu dönemden itibaren Batılılaşma kimliğini benimsemesine rağmen Orta Doğu ülkeleri ile ilişkilerine daima önem vermiştir. Fakat Orta Doğu ülkelerinin bağımsızlıklarını geç kazanmasının da verdiği etkiyle 1960'lara kadar Türkiye Orta Doğu ülkeleri ile sağlam ilişkiler geliştirememiştir. 1970'lerle birlikte Batı ülkeleri ile yaşanan ciddi olumsuzluklar neticesinde Türkiye yeni müttefiklere ihtiyaç duymuştur. AKP'nin iktidara gelmesiyle Türkiye'nin dış politika karakteri net çizgilerle belirlenmiş, Orta Doğu ile ilişkilere ayrıca önem verilmiştir. 2010 yılı sonunda Tunus'ta başlayan Arap Baharı protestolarının en çok etkilediği NATO ülkesi şüphesiz Türkiye olmuştur. Libya iç savaşının başladığı dönemde Türkiye mevcut hükümeti desteklemesine rağmen pasif bir politika izlemiştir. Fakat zamanla hem uluslararası toplumun baskısıyla hem de kendi çıkarlarına da uygun gördüğü gerekçesiyle protestocu halkı destekler pozisyona gelmiştir. Türkiye Arap halkını desteklerken özellikle insan hakları ve demokrasi vurgusu yapmıştır. Bu çalışma, AKP'nin Orta Doğu politikası, Türkiye'nin Orta Doğu ülkeleri ile olan ilişkileri ve Batılılaşma siyaseti, Türkiye'nin Libya müdahalesine dâhil olmasının arka planında yatan nedenler üzerinde durmuştur. Çalışmada iç savaşın aşamaları ve Türkiye'nin karar alma süreci anlatılmış, Libya müdahalesine Türkiye'nin dâhil olmasını solidarist-pluralist çerçevede değerlendirilmiştir. ; There are many sources in Turkey and in the foreign press regarding the intervention in Libya. ...
Türkiye'de 1998 Afrika Eylem Planı'yla başlayan Afrika'yla ilişkilerin geliştirilmesi süreci Türk dış politikasındaki değişimlerin uzantısı olarak 2005'in Afrika Yılı ilan edilmesiyle derinleştirilmiş ve 2008'den itibaren Afrika'yla ilişkiler ciddi bir seviyeye ulaşmıştır. 2011'de bahsedilen doğrultuda, 1991'den sonra devlet otoritesinin tesis edilemediği ve 21. yüzyılın ilk kıtlığını yaşayan Somali, Türk dış politikasının hareket sahalarından biri haline gelmiştir. İnsani diplomasi odağında başlayan Türkiye-Somali ilişkileri, yumuşak güç araçlarının kamu diplomasisiyle tatbik edildiği ve devlet inşa sürecine dâhil olunan bir boyuta ulaşmıştır. Çalışmada, Türkiye'nin 2011'den günümüze Somali'de yürüttüğü faaliyetler değerlendirilerek Türkiye'nin Somali politikası incelenmiştir. Türkiye'nin Somali'de yürüttüğü faaliyetler, Türkiye Yardım Modeli olarak kavramsallaştırılarak, model sayesinde insani diplomasi açısından Somalililere ve birçok araştırmacıya göre Türkiye'nin Somali'deki en başarılı aktör olduğu görülmüştür. Aynı zamanda Türkiye'nin, barışa ulaşılması ve devlet otoritesinin egemen kılınması adına Somalililer nezdinde sahip olduğu olumlu görüntüsünün kendisine Somali'de başka bir aktörün sahip olmadığı bir hareket sahası sunduğu görülmüş ve yapılması iktiza edenin faaliyetlerin derinleştirilerek sürdürülmesi olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Çalışmada basında çıkan haberler, karar alıcıların ifadeleri, akademik geçerliliği olan kitaplar, makaleler ve Somali'de faaliyet yürüten Türk kurumlarının faaliyet raporları kullanılmıştır. ; The process of developing Turkey-Africa relations began with the 1998 African Action Plan. In the following period, relations intensified with the 2005 declaration as the Year of Africa as a result of changes in Turkish foreign policy. Since 2008, Turkish-African relations have reached high levels. In 2011, Somalia, where state authority could not be established after 1991 and the first famine of the 21st century was experienced, has become one of the important areas of action of ...
Özelleştirme bilinen anlamlandırması ile piyasa ekonomisinin yaratılabilmesi için kullanılan bir araç niteliğindedir. Devletin hizmet sunmakla yükümlü olduğu birtakım alanlarda özel girişimlerin faaliyet göstermesi özelleştirmenin ruhunu oluşturmaktadır. Bu sayede devlet asli görevlerine daha fazla zaman ayırabilmekte, sermayenin yerel seviyeye yayılmasına imkân tanınmakta ve etkisiz bir halde bekleyen taşınır veya taşınmaz mallar değerlendirilebilmektedir. Özelleştirmenin iktisadi boyutunun yanında yerelleşmeye sağladığı katkıları ise ayrı bir bağlamda değerlendirilmesi gerekmektedir. Belediyelerin temel amacı yerel halka yerel nitelik taşıyan kamu hizmetlerini sunmaktır. Bunun için kendi öz gelirleri olmakla birlikte, ihtiyaç duydukları durumda merkezi yönetimden borçlanma yöntemi ile kaynak temin elde edebilmektedirler. Bu çalışmada özelleştirmenin yalnızca iktisadi boyutuna değinilmemiş, yerelleşme ile bütünleştirilerek bir yerel yönetim birimi olan belediyenin niteliksel değişimine ışık tutulmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda belediyelerin şirketleşmesi üzerine kurgusal bir analiz yapılmıştır. Bu çalışmadan beklenen nihai sonuç ise özelleştirmenin yerelleştirici boyutunun şirketleşen belediye örneği üzerinden açıklığa kavuşturulmasıdır. Böylece özelleştirmenin, gerçekte, bir yerelleşme aracı olduğunun vurgusu yapılmaya çalışılmıştır. ; Privatization is a means used to create the market economy with its conventional meaning. It is the spirit of privatization that private enterprises operate in a number of areas where the state is obliged to provide services. On this basis, the state can allocate more time to its primary tasks, allow the capital to spread to the local level, and evaluate the movable or immovable assets that are waiting in an ineffective state. In addition to the economic dimension of the privatization, contributions to localization need to be evaluated in a separate context. The main objective of the municipalities is to provide local services to the local community. They can obtain funding from ...