INTERNATIONAL RELATIONS THEORY AS SOCIAL SCIENCE
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-012
1671 Ergebnisse
Sortierung:
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-012
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-020
In: Timaş yayınları 5643
In: Tarih kitaplığı biyografi 2
In: The Turkish yearbook of international relations, S. 101-106
In: Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi
ISSN: 1309-9302
This study; In line with the opinions of Turkish teachers working in Kazakhstan in the 2021-2022 academic year, in which conditions, where and how the Turkish cultural transmission with the teaching of Turkish in Kazakhstan takes place, the lesson environments and opportunities of the instructors, expectations, problems and needs of Turkish It aims to examine the students' perspectives on Turkish and Turkish culture. The study was designed with phenomenology, one of the qualitative research methods. In the study, the data obtained by using focus group discussion and document review, which are qualitative data collection methods, were interpreted with content analysis, one of the qualitative data analysis types. The study group consists of twelve people. Six of the participants are male and six are female. These people work as Turkish language and culture instructors in various institutions and organisations in Kazakhstan, have experienced the educational environments in the region and worked in Kazakhstan for at least 3 years, and are graduates of the Turkish Language and Literature or Turkish Teaching Department. For the validity and reliability of the data coded and themed after the data collection process, the expert opinion of three academicians experienced in teaching Turkish as a foreign language was taken, and the reports were compared in order to achieve consensus. At the end of the research process, data were obtained about the current state of the educational environment and tools in Turkish teaching in Kazakhstan, physical and administrative problems, the approach of the manager and learner, the assessment and evaluation processes, and the course of Turkish language and culture teaching.
In: Publications of the Turkish Historical Society
In: Serial 26 13
In: International journal of new approaches in social studies: IJONASS = Uluslararası Sosyal Bilgilerde Yeni Yaklaşımlar Dergisi
ISSN: 2618-5725
2019 yılının son aylarında Çin'de meydana gelen koronavirüs salgını tüm dünyaya yayılarak toplumun yaşam akışını bozmuş ve birçok alanı etkileyerek değişime neden olmuştur. Eğitim de etkilenen bu alanlardan biridir. Bu salgının eğitim üzerindeki en büyük etkisi; Tüm dünyada okulların kapatılması ve yüz yüze eğitimin askıya alınmasıdır. Eğitimin aksamaması adına farklı yazılım türleri ve uygulamalar üzerinden uzaktan eğitim sistemi yürütülmeye çalışılmıştır. Türkiye de salgın sürecinde varolan teknolojik imkânları kullanarak öğretmen ve öğrencilerin internete erişim düzeylerine ve teknolojiyi kullanma becerilerine göre uzaktan eğitimi uygulamaya çalışmıştır. Bu süreçte alt yapısı güçlendirilmiş yapay zekâ tabanlı sosyal eğitim platformu olan EBA kullanılmıştır. Canlı ders uygulamasının platforma eklenmesiyle EBA, uzaktan eğitimin etkin aracı haline gelmiştir. EBA canlı ders uygulaması, öğretmenlerin öğrencileriyle eğitim faaliyetlerini uzaktan sürdürmelerine ve etkili iletişim kurmalarına olanak sağlayan bir ortamdır. Bu araştırmanın temel amacı, EBA canlı ders uygulamasını kullanan sosyal bilgiler öğretmenlerinin bakış açısıyla uzaktan eğitim sürecini değerlendirmektir. Bu süreçte öğretmen merkezli bir yaklaşımın uygulanması nedeniyle, yeni öğrenme-öğretme sürecinin planlanması, uygulanması ve uzaktan eğitim etkinliklerinin sosyal bilgiler dersine yansımasının değerlendirilmesinde öğretmen görüşleri büyük önem taşımaktadır. Çalışmada, temel yorumlayıcı nitel desen kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu uzaktan eğitim döneminde Nevşehir ilinde görev yapan 17 Sosyal Bilgiler öğretmeni oluşturur. Araştırma verilerinin toplanmasında yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak, elde edilen veriler içerik analizi ile analiz edilmiştir. Bu analizler doğrultusunda EBA canlı ders uygulamasının; öğrenme-öğretme sürecinde kullanımı, sorunları, olumlu ve olumsuz yönlerine ilişkin çeşitli bulgulara ulaşılmıştır. Bu bulgulara göre; EBA canlı ders uygulamasının öğrenme-öğretme sürecinde kullanımının; Sosyal Bilgiler dersinin amaçlarına ulaşılmaması, konu ve kavram aktarımında sürekli tekrara ihtiyaç duyulması, soyut kavramların öğretiminde güçlükler, öğrenci ve öğretmenlerde motivasyon kaybı, bilinçsizlik gibi sebeplerle yeterli olmadığı görülmüştür. Buna ek olarak uzaktan eğitimin öğrenci ve öğretmenlerin sosyal yaşamına olumsuz etkileri Sosyal Bilgilerin tasarlanış amacına ters düşmektedir. Salgın süreci boyunca eğitim-öğretim faaliyetlerinin sürdürülmesi, zamandan ve mekândan tasarruf sağlanması, derslerin yüz yüze eğitime göre daha hızlı işlenmesi, ailenin süreçte aktif rol alması, EBA canlı ders uygulamasının olumlu yönleri arasında yer alır. Araştırma sonuçlarına göre; Öğrencilerin uzaktan eğitim sürecinde sosyalleşmesini sağlayacak ders etkinlikleri ve dijital materyaller tasarlanmalıdır. Yine bu süreçte bireylerin sosyal yaşamdaki sorumlulukları dikkate alınarak öğretmen-öğrenci-aile arasındaki iletişim güçlendirilmelidir.
In: İslâm araştırmaları dergisi: Turkish journal of Islamic studies, S. 1-7
ISSN: 1301-3289
Modernitenin dinî metinleri anlama konusunda en önemli etkisi; akıl, doğa kanunları, pozitif bilimlerin bulgularıyla nasların çatışması ya da çatışır gibi görünmesi durumunda söz konusu işkâlin nasıl çözüleceğinde kendisini göstermiştir. Modern dönem öncesinde de akıl ve müşahede ile nakil arasındaki çatışma mevzu edilmişse de bugün asıl gerilim din ve bilim çatışması şeklinde tezahür etmektedir. Sübut açısından kat'î olduğu için âyetlerle çatışma halinde genellikle çeşitli tevil ya da telif yolları tercih edilse de hadislerin tevilinden ziyade tasfiyesine öncelik verildiği rahatlıkla söylenebilir. Diğer bir ifade ile XIX. yüzyıldan itibaren gittikçe geniş kitleye yayılan hadise yönelik eleştirel yaklaşımlar genelde tasfiyeci bir tutum benimsemiştir. Bununla birlikte eleştirel yaklaşımlar aynı zamanda her aşırı tavır gibi savunmacı bir reflekse de neden olmuştur. Savunmacı refleks de bazı hadisler hakkında modern dönem öncesinde hadis âlimlerinin dile getirdiği tenkitleri dahi görmezden gelebilmekte ya da önemsizleştirmeye çalışmaktadır. Çeşitli tariklerinde Hz. Âdem'in 60 zirâ (yaklaşık 28 m.) boyunda yaratıldığı ve insanoğlunun boyunun tedrîcen kısaldığını bildiren hadis1 aktarılan farklı eğilimlerin izini sürmek için birçok açıdan uygun bir örnektir. Zira, Kur'an'da yer almayan bu bilgi Sahîhayn gibi İslam âlimlerince otoritesi kabul edilmiş iki kaynakta geçmekte ve ihtiva ettiği bilgi de fizik, biyoloji, genetik bilimlerine aykırı olmasının yanı sıra arkeolojik delillerle de desteklenmemektedir. Kısacası söz konusu hadis; din-bilim çatışması, Sahîhayn'ın otoritesi, İsrâiliyat gibi modern dönemin önemli tartışma konularıyla irtibatlıdır. Hadis sahasında titiz çalışmalarıyla tanınan araştırmacı Muntasir Zaman, Hz. Âdem'in boyu ile ilgili söz konusu hadisi The Height of Prophet Adam: At the Crossroads of Science & Scripture adlı kitabında yukarıda işaret edilen bütün boyutlarıyla ele alarak rivayetle ilgili akla gelebilecek hemen her soruya cevap vermeye çalışmaktadır. Hz. Âdem'in boyunun gökyüzüne ulaştığına dair bir ifadenin Talmud'da geçtiğine işaret eden (s. 17) ve çeşitli vesilelerle meselenin İsrâiliyat ile alakasına da dikkat çeken Zaman'ın kitabının sonunda çağdaş hadis araştırmacıları arasında haklı bir üne sahip Jonathan A.C. Brown tarafından kaleme alınmış "The Problem of Isrā'īliyyāt" (İsrâiliyat Meselesi) başlıklı bir son söz de yer almaktadır.
Sivil toplum kuruluşu, gönüllülük esasıyla devlet yönetimi dışında oluşturulan ve etkinliklerin yürütüldüğü bireyler topluluğu olarak ifade edilmektedir. Bu toplulukların, ülkeler üzerinde siyasi, kültürel, sosyal ve ekonomik etkiler gibi birçok etkisi olabilmektedir. Özellikle sosyal medya araçları, görsel işitsel yayınlar ve bilgi iletişim teknolojilerindeki gelişmeler ile birlikte sivil toplum kuruluşları, finans kuruluşları, çok uluslu şirketler ve medyadan sonra dünyada en önemli dördüncü güce sahip topluluk olarak gösterilmektedir. Bu çalışmada sivil toplum kavramı, türleri, tarihsel gelişimi, özellikleri ve önemi ele alınmıştır. Sivil toplum kuruluşlarının kişilere ve topluma sağladığı katkılar üzerinde durulmuştur. Ayrıca Sivil toplum örgütlerinden dernekler esas alınarak değerlendirmeler yapılmış, kütüphanecilik alanında faaliyet gösteren ANKOS Derneği sivil toplum kuruluşları kapsamında detaylı olarak incelenmiştir. ; Non-governmental organization is defined as the community of individuals that individuals create and carry out their activities outside the state administration on a voluntary basis. These communities can have effects in many areas such as political, cultural, social, gross national product of countries. It is shown as the fourth most important community in the world after non-governmental organizations, financial institutions, multinational companies and media, especially with the developments in social media tools, audiovisual broadcasts and information communication technologies. In this study, the concept of civil society, its types, historical development, features and importance are discussed. The contributions of nongovernmental organizations to individuals and society are emphasized. In addition, evaluations are made on the basis of associations from non-governmental organizations, and ANKOS Association which operates in the field of librarianship is examined in detail within the scope of non-governmental organizations.
BASE
Non-governmental organization is defined as the community of individuals that individuals create and carry out their activities outside the state administration on a voluntary basis. These communities can have effects in many areas such as political, cultural, social, gross national product of countries. It is shown as the fourth most important community in the world after non-governmental organizations, financial institutions, multinational companies and media, especially with the developments in social media tools, audiovisual broadcasts and information communication technologies. In this study, the concept of civil society, its types, historical development, features and importance are discussed. The contributions of non-governmental organizations to individuals and society are emphasized. In addition, evaluations are made on the basis of associations from non-governmental organizations, and ANKOS Association which operates in the field of librarianship is examined in detail within the scope of non-governmental organizations. ; Sivil toplum kuruluşu, gönüllülük esasıyla devlet yönetimi dışında oluşturulan ve etkinliklerin yürütüldüğü bireyler topluluğu olarak ifade edilmektedir. Bu toplulukların, ülkeler üzerinde siyasi, kültürel, sosyal ve ekonomik etkiler gibi birçok etkisi olabilmektedir. Özellikle sosyal medya araçları, görsel işitsel yayınlar ve bilgi iletişim teknolojilerindeki gelişmeler ile birlikte sivil toplum kuruluşları, finans kuruluşları, çok uluslu şirketler ve medyadan sonra dünyada en önemli dördüncü güce sahip topluluk olarak gösterilmektedir. Bu çalışmada sivil toplum kavramı, türleri, tarihsel gelişimi, özellikleri ve önemi ele alınmıştır. Sivil toplum kuruluşlarının kişilere ve topluma sağladığı katkılar üzerinde durulmuştur. Ayrıca Sivil toplum örgütlerinden dernekler esas alınarak değerlendirmeler yapılmış, kütüphanecilik alanında faaliyet gösteren ANKOS Derneği sivil toplum kuruluşları kapsamında detaylı olarak incelenmiştir.
BASE
Türkiye'de parlamento seçimlerinde 1961'den beri d'Hondt sistemi uygulanmaktadır. Ayrıca parlamento seçimlerinde ulusal düzeyde uygulanan yüzde onluk seçim barajı mevcuttur. Ülkemizde uygulanan barajlı d'Hondt sistemi, büyük partiler lehine sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Ulusal düzeyde uygulanan yüzde onluk seçim barajı da küçük partilerin parlamentoya girmesini engelleyerek büyük partilerin aşırı temsil elde etmesini sağlamaktadır. Bu nedenle ülkemizde genel seçim sonuçlarıyla parlamento aritmetiği arasında bir adaletsizlik ortaya çıkmaktadır. Ülkemizde uzun yıllar boyunca temsilde adaletin sağlanamadığı bir parlamento yapısı ortaya çıkmıştır. Buna karşılık "İttifak Yasası" olarak bilinen yeni düzenlemeden sonraki ilk seçimler olan 24 Haziran 2018 seçimleri sonucunda parlamentoda temsilde adaletin neredeyse tam olarak sağlandığı görülmektedir. "İttifak Yasası" yüzde ondan daha az oya sahip küçük partilerin parlamentoya girmesinin önünü açmaktadır. Bu nedenle ittifak kurumu, ilk etapta temsilde adalet açısından olumlu bir düzenlemeymiş gibi görünmektedir. Buna karşılık ittifak kurumunun büyük ittifakların d'Hondt sisteminden faydalanarak daha fazla aşırı temsil elde etmesi ve ittifak içinde bulunmayan küçük partilerin adaletsizliğe uğrayabilmesi gibi olumsuz sonuçları da olabilecektir. Sonuç olarak bu makalede ittifak kurumunun temsilde adalet ilkesi açısından gerçekte nasıl bir anlam ifade ettiği inceleme altına alınmaktadır. ; In Turkey, the d'Hondt system is applied in the parliamentary elections since 1961. There is also ten percent national election threshold in parliamentary elections. In Turkey, the d'Hondt system generally benefits to large parties. In addition, ten percent national election threshold provides environment for overrepresentation of large parties by prevents small parties from entering parliament. For these reasons, an injustice occurs between the results of the general elections and the arithmetic of parliament. Justice in representation hasn't provided for many years in Turkey. On the other hand, as a result of 24 June 2018 election which is the first elections following the new regulation known as the "Alliance Law', justice in representation in parliament is almost fully achieved. The alliance paves the way to enter parliament for small parties which has got under ten percent of vote to. Therefore, at first view, the alliance seems to be a positive regulation in terms of justice of representation. On the other hands, the alliance causes large parties in large alliances gain more overrepresentation by using of advantages of the d'Hondt system. And in the new election system, small parties which isn't in any alliance can't enter the parliament, so the "Allience Law" causes to injustice between parties within an allience and not within an alliance. As a result, this article examines what the alliance actually means in terms of the principle of justice in representation.
BASE