Kurucu paradigmanın inhilalinde Türk dış politikasının reformsit strateji ve parametre arayışları ; Turkish foreign policy's seeking for the reformist strategy and parameters in the "Inhilal" of constructor paradigm
Cumhuriyet Türkiye'sine dair siyasi ve sosyal alan kurucu paradigma olarak kavramsallaştırılan Kemalizm'in belirleyiciliği altında şekillenmiştir. İnşa ettiği hegemonya sayesinde tüm değişkenlerini yeni model içinde keskin birer sabit haline getiren kurucu paradigma, yeni modele zıt düşen tüm dinamikleri ve alternatifleri sistem dışına iterek bölünmüş bir imajın ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Paradigma ile devlet içindeki işlevsel uzuvlarının konumlandığı merkeze karşın tamamı sosyal taban üzerinde kümelenen ve temel endeksleri dini referanslar olan dinamikler ise çevre olarak konumlandırılmıştır. AK Parti, merkez ile çevre arasındaki çatışma halinin tüm tecrübelerine haiz bir çevre partisi olarak kurulmuştur. Bu bağlamda bir çevre konforu yakalayabilmek adına dönüşümün kaçınılmaz olduğunun bilincindedir. İçselleştirdiği siyasi öğrenmişlik sayesinde kendinden önceki çevre girişimlerinin büyük kısmından farklı olarak merkez karşıtı bir imaj içine girmek yerine merkez ile çevre arasında uyum yakalamaya çalışan bir eylemsellik geliştirmiştir. Çevre konforunu kurumsal güvence altına alacak dönüşümü ise Türkiye'nin mevcut iç ve dış dengelerini gözeten bir tavır ile merkez endekslerine sadık bir tahayyül içinde gerçekleştirmiştir. Paradigmanın inhilaline denk düşen ve helezonik bir seyir içinde ilerleyen dönüşüm, AB özelindeki dış politika gündeminden ivme kazanmış ve iç organizasyonda hissedilir hale geldikten hemen sonra döngüsel bir biçimde tekrar dış politika kurgusunu etkisi altına almıştır. Türk dış politikasının karakter klişelerini sarsan ve yeni paradigmanın ekseni olarak tanımlanan merkez ülke tasavvuru, uluslararası konjonktürün de etkisi sonucu pratikte Ortadoğu'nun merkezi olarak karşılık bulmuştur. Böylelikle paradigma üzerinde iki yönlü etki sahibi inhilal ile birlikte Türkiye, dahiliyede Avrupalılaşarak İslamlaşan; hariciyede ise İslamlaşarak Ortadoğu'nun merkezi olmayı arzulayan bir form sahibi olmuştur. ; The political and social spheres of the Republic of Turkey, was formed under the constructor paradigm's (which conceptualized as Kemalism) decisiveness. With the hegemony it has built, this paradigm had transformed all of its variables into sharp constants and it has pushed all the dynamics and alternatives which conflict with the new model out of the system; therefore causing the appearance of a divided image. The dynamics which have been placed against the center where all functional organs within the state and paradigm are located have been defined as dynamics clustered on a social base and of which the basic indexes are religious references. Justice and Development Party was established as a periphery party possessing all the experiences of the conflict between center and periphery. Within this context, it is aware that transformation is indispensable in order to reach a periphery comfort. Thanks to the political learning it had internalized, instead of adopting into an image that stands opposite of the center it had developed an actuality which tries to achieve harmony between the center and periphery, different from the previous periphery initiatives. The transformation to institutionally assure the peripheral comfort, it had realized an attitude that protects the existing internal and external balances of Turkey within a loyal envisagement to the center indexes. The transformation which is corresponding the "inhilal" of the constructor paradigm, progress on a spiral course between foreign policy and domestic organization. At the end of the shattering affect of "inhilal", Turkey has a new political form which can be described like: "domestic code's Islamization under the Europeanization effect and after that foreign affairs axis's (middle) Easternization under the Islamization affect".