Türk toplumunun yaşama tarzı: (Isparta örneği)
In: Fakülte Kitabevi yayınları 47
In: Sosyoloji dizisi 5
5 Ergebnisse
Sortierung:
In: Fakülte Kitabevi yayınları 47
In: Sosyoloji dizisi 5
Dünya genelinde oluşturulan ekonomik birlikteliklerin en önemlilerinden olan Avrupa Birliği (AB)'ye giriş sürecinde olan Türkiye, bu amaç doğrultusunda gerekli reformları yapmaktadır. AB'ne üye ve aday olan ülkelerin birlik içerisindeki ekonomik güçlerini sanayi yapıları gösterecektir. Türkiye'nin ekonomik yapılanmasında Orman Ürünleri Sanayi önemli bir paya sahiptir. Bu çalışmada orman ürünleri sanayi içinde büyük bir pay sahibi olan yonga levha alt sektörünün yıllara bağlı olarak AB üye ülkeleri ve Türkiye'ye ait üretim, ihracat, ithalat miktar ve değerleri karşılaştırmalı olarak verilmiş, Türkiye'nin yonga levha ürünü için dış ticaretteki yeri belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışma sonucunda Türkiye'nin yonga levha üretiminde AB üye ülkeler içinde 9. sırada yer aldığı belirlenirken, ihracat, ithalatta son sıralarda yer aldığı tespit edilmiştir ; Turkey is making required reforms for entering The European Union that is one of the most important economical unions worldwide. The economical powers of member countries and other countries their memberships are in progress in this union are dependent on their industrial structures. Forest products industry has an important role in economical structure of Turkey. In this study; production, export and import quantity and values in particleboard sub-sector which has a great portion in forest products industry in Turkey and member countries of European Union were given comparatively as a function of years. Then, it was tried to reveal the situation of Turkey in foreign trade of particleboard. As a result, it was determined that Turkey took place in ninth place in production and the last places in import and export of particleboard when compared to the member countries of European Union.
BASE
Balıkesir Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Ana Bilim Dalı ; Türkiye'nin Avrupa Birliği ile 1963'de ortak üye olarak ilişkisi, 1996 yılı başından itibaren Avrupa Gümrük Birliği'ne katılma şeklinde sonuçlanmıştır. Türkiye bugün tam üyelik statüsünü kazanamamış olsa dahi, nihai amaç budur ve kendi siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik yapısını, politikalarını ve kurumlarını tam üye olacakmışçasına şekillendirmektedir. Bu çalışmamızda, Avrupa Birliği'nin kuruluş ve amaçlan, gelişim süreci ve Türkiye'nin bu toplulukla olan ilişkisi ana hatlarıyla özetlendikten sonra, bugün Avrupa Birliği'nin "Parasal Birliği" oluşturma çabalan, parasal birliğin koşulları ve karşılaşılan sıkıntılar incelenmiş ve Türkiye'nin önümüzdeki 10-15 yıl içerisinde Birliğin tam üyesi olabileceği varsayımı ile Avrupa Para Birliği gelişmeleri karşısında durumu değerlendirilmiştir. Tam üye olarak Avrupa Birliği'ne katılması halinde Türkiye, Avrupa Para Birliği oluşumu karşısında mevcut iki alternatiften birini seçecektir. Bu altenatiflerden biri Avrupa Para Birliği'ne katılmamak ancak gelişmeleri dışarıdan takip etmektir. Diğer alternatif ise tam üyelikle birlikte Avrupa Para Birliği'ne de katılmaktır. Bu ise, Türkiye'nin Avrupa Birliği Antlaşması'nda öngörülen Ekonomik Parasal Birliğin makroekonomik yaklaşım kriterlerini yerine getirmesini veya bu kriterlerini bütünüyle yerine getiremese bile, en azından AB ortalama değerlerine yaklaşmasını gerektirmektedir. ; The relationship of Turkey with the European Union started in 1963, as associate member, with the Ankara Agreement, and presently resulted in a Customs Union agreement whichbecame effective at the beginning of 1996. Although Turkey has not yet been accepted as a fiillmember of EU, it has already started to reorganise its political, social, cultural and economic structure with a confidence that its fullmembership is unovoidable and not too far away. In this study after a brief theoritical and conceptual framework, first, foundation and aims of the European Union, its evolution and the relationship of Turkey with the Union were outlined. Then the efforts of the EU to establish "Monetary Union", the conditions of the achievement of the Monetary Union and the Current problems faced were studied. Finally, assuming that Turkey's fullmembershipto the European Union will reasenably be realized in a 10-15 year period, the prospective of Turkey as regard to the European Monetary Union was evoluated. In case of Turkey joins the EU as a fullmember, it will have two alternatives to choose as regard European Monetary Union. One alternative is not to join the European Monetary Union at all. The other alternative is to join the Monetary Union assuming the responsibility of fulfillig the required macroeconomic criteria, or at least approaching to the average values of the Union.
BASE
ÖZET Türkiye'nin askeri, iktisadi, bilim ve teknoloji, insan gücü açısından denizcilik konjonktüründeki konumunun tespit edilerek denizcilik stratejisinin zorunluluğunun belirlenmesine yönelik bir çalışmanın yapılmasına gayret edilmiştir.Bu amaçla soğuk savaş sonrası oluşan yeni dünya düzeninin uluslar arası siyasi çerçevesi çizilmiştir. Siyasi çerçevenin coğrafi faktörler kapsamında incelenmesi sonucunda, Türkiye'nin soğuk savaş sonrası jeopolitiği belirlenmiştir. Global güçlerin yeni jeopolitik konumda Türkiye'ye etkileri değerlendirilerek Türkiye'nin deniz havzaları incelenmeye alınmıştır.Türkiye'nin çevre deniz havzalarının gerektirdiği denizcilik stratejisinin kavramsal çerçevesi çizilmeye ve Türkiye'nin denizlerle ilgili alanlardaki konumu veriler ışığında belirlenmeye çalışılmıştır. Askeri ve ekonomik tablonun çıkarılması gayretiyle genel bir çerçevede denizcilik sektörünün durumu ve Deniz Kuvvetlerinin mevcut stratejisi anlatılmıştır.Denizciliğin iktisadi yapımıza etkisi, denizcilik açısından ticaret filosu ve istifade ettiğimiz tersane ve liman işletmeciliği gibi sektörlerin konumu incelenerek Türk Denizciliğinin konumu tespit edilmeye çalışılmıştır.Siyasi çerçeve realist bakış açısından değerlendirilmeye çalışılmıştır. Bu maksatla global güçlerin mevcut jeopolitiğimize etkilerini tespit ederken, Orta Asya, Uzakdoğu veya Pasifik havzasının kilit devleti Çin, her yöndeki hareketimizi etkilemesi açısından Avrupa Birliği ve Amerika Global Güçler olarak ele alınmıştır.Avrupa Birliğinin mevcut konumu itibarıyle Fransa-Almanya eksenli ve Almanya etkenli gücü global bir güç olarak değerlendirilmiştir. NATO'nun farklı bir yapısının bulunması ve uluslar arası bir güç olmasına rağmen güvenlik açısından üslendiği fonksiyon nedeniyle global bir güç olarak incelemeye alınmıştır.Türkiye jeopolitiğinin uygulama ve kazanım alanının denizler olduğu, iyi bir politikanın oluşturulmasının denizcilik stratejisine bağlı olduğu değerlendirilmiştir. Soğuk savaş sonrası belirlenen yüksek ideallerin başarılması temel stratejilerdeki tutarlılığa bağlı olduğundan, denizcilik stratejisinin doğru belirlenmesi ve uluslar arası fonksiyonlarımızı işletirken azami istifade edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.Denizcilik stratejisinin uluslar arası ilişkiler açısından çok önemli bir araç olması nedeniyle dünyadaki değişimlerle paralel olarak farklı boyutlarda yeniden ele alınması gerektiği ifade edilmeye çalışılmıştırABSTRACT In this study Turkey's military, economical, scientifically and technological maritime power evaluated and than emphasized making of maritime strategy.For this aim, new world order international politics that established after cold war criticized. Changing international politics and geographical factors detailed so the picture of the Turkey's new position viewed at the crossroads of world affairs. Turkey's new geopolitics, which should affect the maritime strategy assessed and tried to provide global powers intentions towards this geography. Global powers political and economical precision inspected and looked for affects upon Turkey's position after cold war strategically. Transition areas of changing geopolitical conditions through these perspectives are seas. Lines of communications over seas, which surround Anatolia have responsibilities, because of carrying on Caspian energy sources.Turkey's sea areas conducting all important energy sources from east to the west are more important after cold war. Static conditions during the cold war period changed and dynamic environment requires also changes through the new energy geopolitics. All changes in international politics affects, are Turkey sea areas. This means Turkey needs to search a new maritime strategy, which corresponds all new conditions.Turkey's maritime institutions values show that conditions related to new NATO concept emerged in system and important for the the region following the Cold War will not adequately meet Turkey's aim. Turkey's approach contains a series of mistakes involving arrangements that only related Aegean section. But Turkey's new role in the Eurasian region needs to make wide openings towards Karadeniz and Akdeniz even though Caspian Sea. By ignoring the important role of maritime strategy Turkey can play an important role for international politics. Turkey can play in contributing to security and stability in a wider context if develop maritime strategy and applies which correspond the positions in new world conditions.Undoubtedly, in the face of all international politics, Turkey will continue to expend every effort to optimize its own maritime interests and security requirements with or without the support of allied countries or global powers.
BASE
ÖZETOrtadoğu, ortak din, ortak tarih ve kültüre sahip olduğumuz, köklü bir medeniyetin beşiğidir. Osmanlı bakiyesi olan Türkiye Orta Doğu politikalarında edilgen bir strateji uygulamakla tarihi, kültürel ve dini geleneğinden doğan ağırlığını hissetirememektedir. Kuşkusuz Orta Doğu'yu konu alacak bir çalışmanın her şeyden önce önüne açılan geniş alan ve sayısız yollardan birini tercih etmesi, alanını özelleştirmesi gerekiyor. Orta Doğu hakkında, tarihsel bir yaklaşımla çalışmaya karar verirken, genel bir çalışmadan veya dokümantasyondan ziyade Orta Doğu ile Türkiye arasındaki ilişkilere yön vermiş olan belli bir dönem üzerinde yoğunlaşmanın daha doğru olacağını düşündüm.Bu bağlamda, hem Türkiye'de önemli değişimlerin yaşanmasının işaretlerini vermesi açısından hem de 12 Eylül askeri yönetiminin hakim olması bakımından bu dönem tez çalışması yapmak için bana oldukça uygun gelmiştir. . Tabii bu dönem üzerinde çalışmak bu dönemden önceki uluslararası konjonktürün Türkiye'nin Orta Doğu ülkeleriyle ilişkilerine etkilerini de değerlendirmeye dahil etmeyi gerektiriyordu. Çünkü şu bir gerçek ki, her iki tarafın ilişkileri dünya sisteminin güçlü temsilcilerinden bağımsız gelişmemektedir. Arapları birleştirici bir rol oynadığı görüntüsü veren İsrail sorunu ise bölge ülkelerinin ilişkilerini daha da karmaşıklaştırmaktadır. 1980-1983 dönemi özellikle kendisinden sonraki dönemlerin dış politika araç ve parametrelerini belirlemesi açısından ne kadar önemli olduğu günümüzdeki gelişmelerden de anlaşılmaktadır. Örneğin bu dönemde İKÖ'yle girilen yakın ilişkiler ve bölge devletleriyle olan yakınlaşmalar 80'ler boyunca Türk Dış Politikasına yön verdiği gibi 90'ların iç politik ortam ve tartışmalarını hazırlamıştır. Kısaca belirtmek gerekirse Camp David barış antlaşması ve İsrail ile Arap ülkelerinin ilişkileri bu evrede yeni bir sürece girmiştir. S.S.C.B' nin Afganistan'ı işgali bu dönemde meydana geldi. Bu da Orta Doğu ülkelerinin S.S.C.B.'ye bakışlarını etkiledi. İran'daki İslam Devrimi, Orta Doğu ülkelerinin hakim rejimlerini korku ve tedirginliğe sevketmiş; bu dönemde başlatılan İran-Irak savaşı da bölge ülkelerinde farklı kaygı ve beklentiler doğurmuştur. Gene bu dönemde İsrail, Kudüs'ün Arap kesimini ilhak edecek ve bu da yeni bir gerginliğe neden olacaktır. Türkiye'de bir darbe olması, Enver Sedat'ın öldürülmesi gibi ilk elde sayabileceğimiz pek çok önemli olay meydana gelmiştir. Bütün bu saymaya çalıştığımız olaylar hem Türkiye'nin hem de bölge ülkelerinin dış ve iç politikalarını etkilemiştir. Yukarıda anlatmaya çalıştığım gibi o dönemi hem dış politika hem de iç politikaya etkileri açısından değerlendirmeye çalışırken; aynı zamanda bu etkilerin sonraki dönemlere uzanan sonuçlarını da değerlendirmeye çalışacağım. Bu bağlamda, devlet politikası olarak o döneme ne tür eleştirel yaklaşımlar sergilenmiş olduğunu da tahlil etmeye çalışacağım.ABSTRACTTURKEY'S FOREIGN POLICY AND THE MIDDLE EAST BETWEEN 1980 AND 1983Middle East is a kind of cradle which shares and accommodates common cultural and historical values with Turkey. Turkey, unfortunately, carry out more passive political strategies in the region whereas it is a country with a past of Ottoman Empire which was the central political, cultural and social actor of the region along centuries. But Turkey can not take the advantage of his rich experiences.In this thesis, the concentration point is the coup of September 12th in 1980. This military intervention is, at the same time, a turning point of Turkey's social and political life. Working on this period necessitates developing a different perspective through the near past of this area and the multilateral relations of regional actors. Indeed, it is a fact that Turkey and his regional partners' acts and operations in the region can not be independent from the real actors and representatives of world system. Even some critical events, like the problem of Israel, seemingly lead to the convergence of Arab countries, but in reality, confuse the relations of related countries in the region. Especially the period of 1980-1983 is a very important phase in terms of defining the political preferences and the directions of following years. For example, in that period, Turkey developed close relations with Organization of Islamic Conference and the countries of the region. These relations also affected the intra-political agenda of Turkey. On the one side, Turkish foreign policy (along 1980s), and the on the other side, intra-political agenda and discussions (specifically after1990s) have been shaped by these interactions with other Middle Eastern countries. If it is mentioned briefly, in this period, the process the Peace of Camp David and the relations between Arab countries and Israel have evolved towards new dimensions. The occupation of Afghanistan by USSR has happened at the same time and this new situation reshaped the views of Arab countries over the communist regime and USSR. Another radical event in the region was Iran-Islamic Revolution and this development also leads the regional countries to alarm and anxiety about the future of their prosperities. Additionally, at the same time again, Israel has occupied the Arabian side of the Jerusalem and caused a new international and regional tension. These years have also witnessed the assassination of Enver Sedat, the president of Egypt and military intervention in Turkey. All of these developments have influenced both of foreign and domestic policies of Turkey and other countries in the region. This thesis tries to analysis the state policies of Turkey through this chaotic term between 1980 and 1983.
BASE