Suchergebnisse
Filter
93 Ergebnisse
Sortierung:
WATER DISPUTE AND KURDISH SEPARATISM IN TURKISH-SYRIAN RELATIONS
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 001-027
World Affairs Online
Türkiye'nin sınıraşan suları ve sınıraşan sular politikası ; Turkey's transboundary waters and transboundary water policy
Bu çalışmanın amacı, artan nüfusu ve gelişen ekonomisiyle birlikte suya olan ihtiyacı gün geçtikçe artan Türkiye'nin, sahip olduğu su potansiyelinin önemli bir kısmını oluşturan sınıraşan nehir havzalarındaki politikasını ortaya koymak ve küresel anlamda sınıraşan sular konusunda özellikle son dönemde artan mevzuat çalışmalarına ilişkin görüşlerini değerlendirmektir. Bu çerçevede çalışmanın birinci bölümünde, sınıraşan sular konusunda ülkeler arasında temel ihtilaflardan birini teşkil eden "kavramlar" hususu ele alınarak konu hakkında ülkelerin havzalarda bulundukları konumlara göre farklı tutumlarına yer verilmiştir. İkinci bölümde, sınıraşan suların kullanımında problemlerin ortaya çıkmaya başladığı ilk dönemlerde ortaya atılan doktrinler ve sözkonusu doktrinlere ilişkin ülkelerin yaklaşımları değerlendirilerek günümüz dünyasında artık kabul görmedikleri vurgulanmıştır. İkinci bölümde devamla, sınıraşan sular konusunda yeni yeni oluşturulmaya başlayan uluslararası mevzuata yönelik Türkiye'nin sınıraşan sular politikası çerçevesindeki tutumu aktarılmıştır. Son bölümde ise, Türkiye'nin sınıraşan nehir havzalarındaki su potansiyeli, suyun kullanım yöntemleri ve mevcut projeler ele alınarak kıyıdaş ülkeler arasındaki ilişkilere olan yansımaları değerlendirilmiştir. ; The aim of this study is to set forth Turkey's policy on transboundary waters which constitutes important water potential of Turkey, whose water needs are increasing together with its growing population and developing economy, and to evaluate her opinions in particular related to legislative studies that have increased recently in the field of transboundary waters at the global level. In this framework, in the first chapter of this study, by addressing the "definitions" which is one of the conflicting issues among the countries in transboundary waters, different positions of countries on this matter depending on their status in a transboundary river is given. In the second chapter, by evaluating the doctrines that were developed at the beginning of the emergence of the problems in the utilization of transboundary waters, and the positions of countries with regard to these doctrines, it was emphasized that these doctrines are not acceptable in today's world. Furthermore, in the second chapter, Turkey's position, in the context of its transboundary water policy, in relation to newly developed international legislation is explained. In the last chapter, by putting forth Turkey's water potential in transboundary water basins, the methods for utilization of water and existing projects, the reflection of these on relations between riparian countries are evaluated.
BASE
Transition from Enmity to 'Common Fate' Rhetoric: Water Issue in Turkish-Iraqi-Syrian Relations
In: The Turkish yearbook of international relations, S. 071-090
HELAL KONSEPTLİ OTEL İŞLETMELERİNİN LOJİSTİK VE TEDARİK FIRSATLARI; Logıstıcs And Supply Opportunıtıes For Halal Concept Hotel Busınesses
In: Siyaset, ekonomi ve yönetim araştırmaları dergisi: Research journal of politics, economics and management
ISSN: 2147-6071
Covid-19 salgın sürecinden sonraki zaman diliminde özellikle ekonomik olarak hızlı toparlanma ihtiyacı görülen alanlar daha fazla dikkatleri üzerine çekmiştir. Pandemi nedeniyle küresel düzeyde lojistik ve tedarik süreçleri bozulmuş ve uzun yıllardır oluşturulan sistemlerde kurallar revize edilmiştir. Netice olarak, "tam zamanında yerine ne zaman hammadde bulursan o zaman üretim gerçekleşir" durumu ortaya çıkmıştır. Diğer yandan pandeminin etkisiyle gelişen yeni oluşum süreçleri, yeni fırsatları ve yenilikleri de beraberinde getirmiştir.
Bir ürün veya hizmetin helal olabilmesi için tüm süreçlerinin helal olması gerekmektedir. Dolayısıyla lojistik ve tedarik süreçlerinin de gözardı edilmemesi gerekmektedir. Araştırmanın amacı, helal konseptli otel işletmelerinin lojistik ve tedarik süreçlerinin barındırdığı sorunları ve fırsatları ele almaktır. Araştırma kapsamında Antalya bölgesinde faaliyet gösteren helal konseptli otel işletmelerinin 9 üst düzey yöneticisi ile yüzyüze derinlemesine mülakatlar yapılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, helal konseptli otel işletmelerinin gelişim evresinde olduğu ve ekonomik anlamda önemli bir niş pazara hizmet verdiği görülmüştür. Bu işletmelerin bir kısmında ürün ve hizmetlerin ambalajlanması, depolanması ve nakliye süreçlerinde helal konsepte uygun olmayan lojistik ve tedarik süreçlerinin yaşandığı saptanmıştır.
Avrupa birliği enerji politikaları ve enerji arz güvenliği arayışları ; European union energy policy and seeking for security of energy supply
Enerjinin kullanımı, insanlık tarihi kadar eskidir. Geçmişten günümüze insanlık, enerjiyi ısınma, beslenme gibi temel ihtiyaçlarını gidermek için kullanmıştır. Daha sonraki dönemlerde enerji, birtakım sınai denebilecek faaliyetlerde de kullanılmaya başlandı. Sanayi Devrimi'yle birlikte üretim sürecinde yaşanan dönüşüm, enerjiyi uluslar için en stratejik gereksinimlerden biri hâline getirmiştir. 1951 yılında Avrupa Kömür Çelik Topluluğu (AKÇT)'nun kurulması, ardından 1957 yılında Roma Antlaşması bağlamında Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (AAET) ve Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET)'nun kurulması ile Avrupa Birliği (AB)'nin temelleri atılmıştır. AB'yi kuran 3 kuruluştan 2'sinin enerji odaklı olması, Birliğin kurulmasında enerji paylaşım sorunlarının ne denli önemli olduğunu göstermektedir. 1951 yılında temelleri atılmış olan AB'nin enerji politikalarının,enerji arz güvenliği bağlamında ele alınmaya çalışıldığı bu makalede, öncelikle AB'nin enerji profili genel hatları ile güçlü ve zayıf yanlarıyla birlikte gözler önüne serilecek; ardından tarihsel süreç içerisinde Birliğin enerji politikaları tespit edilecektir. Takip eden bölümde ise AB'de enerji arz güvenliğinin derecesi tespit edilmeye çalışılacak ve Birliğin, enerji arz güvenliğini artırma bağlamında politikaları incelenerektir. ; The usage of energy is as old as humanity itself. From past to present, humans has used energy to sat isfy their most basic needs like providing themselves heat and for nutrition.Thereafter, energy started to be used for industrial activities. With the transition in the production process after the Industrial Revolution, energy became one of the most strategic requirements for nations. The foundation of the European Coal and Steel Community (ECSC) in 1951 and the establishment of the European Atomic Energy Community (Euratom) stemming from the Treaty of Rome in 1957, and the European Economic Community (EEC) laid the foundations of the European Union (EU). Two thirds of the organizations which founded the EU have focused on energy which shows the importance of issues related to energy sharing in the establishment of the Union. In this article, EU energy policies are discussed within the context of energy supply security, focusing firstly on how the general lines of the EU's energy profile will unfold along with their strengths and weaknesses. It will then continue by discussing the historical process energy policies of the Union will be determined. In the following section, this article will attempt to ascertain the degree of energy supply security in the EU as well as examine the policies of the Union within the context of increasing security in energy supply.
BASE
Enerji (gaz-su-elektrik) kesiminde verimlilik göstergeleri (1987-1992): Productivity indicators in energy (gas-water-electricity) sector
In: Milli Prodüktivite Merkezi yayinlari, 567
In: Verimlilik göstergeleri dizisi, 4,3
World Affairs Online
Enerji (gaz-su-elektrik) kesiminde verimlilik göstergeleri: 1985-1990 = Productivity indicators in energy (gas-water-electricity) sector
In: Milli Prodüktivite Merkezi yayinlari, 492
In: Verimlilik göstergeleri dizisi, 4,1
World Affairs Online
Avrupa Birliği'nin Enerji Arz Güvenliği İçin Dış Enerji Politikası Arayışları ; External Energy Policy Initiatives of the European Union for Energy Supply Security
Bu çalışmada, enerji arz güvenliğinin Avrupa Birliği açısından önemi ortaya konmuş ve enerji arz güvenliğinin sağlanması için yürütülen dış enerji politikası girişimlerinin yeterliliği sorgulanmıştır. Avrupa Birliği'nin, enerji arz güvenliğini sağlamaya yönelik geliştirdiği Pan-Avrupa Enerji Bölgesi Girişimi ayrıntılı olarak incelenmiş, kapsamındaki ülkelere sunduğu potansiyel aday üyelik ve imtiyazlı ortak üyelik perspektifleri değerlendirilmiştir. Çalışmanın ilk bölümünde, enerji arz güvenliğinin tanımı yapılmış ve ekonomik önemi açıklanmıştır. İkinci bölümde, Avrupa Birliği'nin birincil enerji üretimi ile talebi incelenmiş ve birincil enerjide dışa bağımlılık oranları ortaya konmuştur. Son bölümde ise Avrupa Birliği'nin enerji arz güvenliğini sağlamak üzere, Orta ve Doğu Avrupa genişlemesi öncesinde ve sonrasında başlattığı dış enerji politikası girişimleri incelemiş ve Pan-Avrupa Enerji Bölgesi Girişimi kapsamındaki ülkelerin, sahip oldukları farklı Avrupa Birliği perspektiflerinin geleceği sorgulanmıştır. ; In this study, the importance of the energy supply security for the European Union was determined and the sufficiency of the external energy policy initiatives which have been attained for the energy supply security was queried. The Pan-European Energy Space Initiative which has been developed by the European Union for energy supply security was deliberately examined, the potential candidate status and privileged partnership status which have been foreseen by that Initiative were evaluated. In the first part of the study, the definition of the energy supply security was given and its economic importance was clarified. In the second part, primary energy production and demand of the European Union were examined and import dependency ratios in primary energy were elaborated. In the last part, the external energy policy initiatives of the European Union which have been pursued before and after the Central and Eastern European enlargement were elaborated and the future of the different European Union perspectives which the countries within the Pan-European Energy Space Initiative have were questioned.
BASE
WATER ISSUES AND THE EXTENDED UNDERSTANDING OF 'SECURITY': THE SOUTHEAST ANATOLlA PROJECT AS A MULTIDIMENSIONAL POTENTIAL FOR CRISIS?
In: Milletlerarası münasebetler türk yıllığı: The Turkish yearbook of international relations, S. 081-099
Orta Asya Cumhuriyetlerinde su güvenliği ve hidropolitik yaklaşımlar : Kırgızistan örneği ; Water security of Central Asian Countries and different approaches to hydro-political issues: Kyrgyzstan
TEZ10111 ; Tez (Yüksek Lisans) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2015. ; Kaynakça (s. 87-92) var. ; xi, 93 s. : res., tablo ; 29 cm. ; Orta Asya ülkelerindeki doğal kaynakların planlanmasının Sovyetler zamanında merkezi bir anlayışla yapılmış olması ülkelerin bağımsızlıklarından sonra bir takım konularda anlaşmazlıkların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bunların en önemlisi de su paylaşımı sorunudur. Bölgenin iki ana nehri olarak sayılan Seyhun ile Ceyhun'un petrol ve doğal gaz temininde dışa bağımlı memba ülkeleri Kırgızistan ile Tacikistan'dan çıkmaktadır. Özbekistan, Türkmenistan ve Kazakistan ise gaz ve petrol kaynaklarına zengin, mansap ülkeleri olarak sayılmakta ve suyu ekonomilerine büyük gelir getiren tarım alanlarını sulama için kullanmaktadırlar. Memba ülkelerin HES'leri çalıştırmak için suyu enerji kaynağı olarak görmesi, mansap ülkelerinin ise sulama için suya ihtiyaç duyması ve giderek suyun siyasallaşması bölgedeki sınır aşan su kaynaklarına ulusal çıkarların korunması açısından yaklaşması sonucunu doğurmuştur. Böylece su sorunu bölgede güvenliği tehdit eden unsur haline gelmiştir. Bölge ülkelerinin kendi aralarında yapılan anlaşmalara çoğu zaman uymamaları, uluslar arası anlaşmalara taraf olmamaları, su konusunda bir ülkenin aldığı karara diğerlerinin çok sert eleştirerek tepki vermesi, bölgede istikrarı görmeyi zorlaştırmaktadır. Orta Asya sorunlarını içeren çok sayıda tezler mevcuttur, fakat bölgenin su güvenliği konusunu ele alan ve çalışmalar hemen hemen yoktur. Bu çalışmanın amacı da bölge ülkeler arasında su sorununun ülkeler arasında çatışmaya neden olabileceğini araştırmaktır. ; After disintegration of the Soviet Union, there were some misunderstandings about using of the natural resources among the independent states which was leading to some problems. Distribution and use of trans-boundary rivers have become one of the most sensitive and problematic issues among these states. Two great rivers originate from Tajikistan and Kyrgyzstan, which completely depend on foreign oil and gas supply, provide the water resources of all regions. While downstream countries such as Uzbekistan, Kazakhstan and Turkmenistan, with rich hydrocarbonic sources, use water for irrigation and make great profit for their economy, upstream countries use water as a source of electric power. Regarding the fact that water issue has been already politicized in the region, each state considers it as a treat for their national security. İt is not easy to speak about stability in the region because some of the countries don't follow the rules of the signed agreements and some of them do not participant in international agreements. Moreover, the decisions taken by a government of one country are rigidly criticized by other states. There are different studies on Central Asia's current issues and problems but there are few researches on water security in this region. The present study ended to have comprehensive investigation about water security in Central Asian countries to find out if water issue can give rise to conflict among these countries
BASE
Türkiye'de sınır aşan sular ve Fırat-Dicle-Asi nehirleri bağlamında Orta Doğu'da su sorunu ; Turkey's transboundary waters and water problem in Middle East within the context of Firat-Dicle-Asi rivers
In: http://hdl.handle.net/11499/3033
Su yasantımızda alternatifi olmayan ender kaynaklardan birisidir. Bunun anlamı su bittiğinde hayat bitecektir. Son zamanlarda etkisini daha çok hissettiren su sıkıntısı çoğu ülke gibi Türkiye'yi de yakından ilgilendirmektedir. Son yıllarda ekonomik ve sosyal gelismesini belirli bir düzeye getirmek için sınır asan sularından faydalanma yönünde yoğun bir çaba içine giren Türkiye bir çok projeyi uygulama alanına koymustur. Bu projeler, komsu devletler ile bir takım uyusmazlıkların doğmasına neden olmus, bunların bir kısmı anlasmalarla çözüme kavusturulurken, önemli bir kısmına çözüm getirilememistir. Öte yandan Türkiye'nin de yer aldığı Orta Doğu coğrafyasında su kaynaklarını elinde bulunduran ülkelerle su kaynakları kıt olan ülkeler arasında sürekli sürtüsmeler meydana gelmekte, konu ile ilgili uluslar arası hukuk kurallarının olmayısı da sorunların çözümünü daha da zorlastırmaktadır. Su sorununun uluslar arası bir mahiyet alması, ülkeleri bu sorunun çözümü için ortak kavram ve hukuk anlayısı arama çabalarına itmistir. Özellikle sınır asan sularla ilgili olarak ortaya çıkan sorunların çözümüne katkı sağlayacak ve tüm ülkeler tarafından da kabul görecek bir hukuk sisteminin olusturulması için değisik platformlarda çalısmalar baslatılmıstır. Ancak, yaklasık 40 yıl önce baslatılmıs olan bu çalısmalardan günümüze kadar belirgin bir sonuca ulasılamamıstır. Türkiye, 1986 yılında, iyi niyetle, Orta Doğu'daki su sorununa çözüm bulmak ve susuzluk çeken ülkelerin ihtiyacını karsılamaya yönelik olarak Barıs Suyu Projesi'ni ortaya atmıstır. Türkiye bu proje ile ekonomik getirinin yanında bölge ülkeleri arasında isbirliği ve güven ortamı yaratarak, bölgenin istikrar ve güvenliğine katkı sağlamayı amaçlamıstır. Özetle; günümüzde suya olan talep küresel iklim değisikliklerinin de etkisiyle birlikte tüm Dünya'da ve Orta Doğu'da artmaktadır. Dünya nüfusunun artması ve kaynakların bilinçsizce kullanılması da suyu daha önemli hale getirmektedir. Türkiye bulunduğu topraklar itibari ile çok önemli bir bölgededir. Türkiye'nin su konusunda izleyeceği politika ve atacağı adımlar, yakın gelecekte Türkiye'nin Orta Doğu'daki konumunu daha belirgin hale getirecektir. ; Water is one of the unique sources which have no other alternatives in our lives. That is to say, life will end when the water ends. Poverty of water which makes its effect felt much more recently concerns Turkey closely, as well as most of the countries. Turkey, who gets into an intensive struggle in the direction of taking advantage of her transboundary waters in order to bring her social and economic developments to a specific level, in recent years, puts lots of projects into practice. These projects cause some disagreements to arise with the neighbouring states, an important part of disagreements is not solved while some of them reach solutions with treaties. On the other hand, there appear continuous disputes between the countries having the rich water resources and the countries deprived of these resources, in Middle East geography in which Turkey has also a place; in addition, non-existence of international laws about the matter makes it difficult to solve the problems. Water problem?s getting an international quality leads the countries to struggle for search of a common concept and understanding of law in order to solve this problem. Studies has been started in different fields of the world so that a law system, which is to contribute to the solution of the problems especially appeared related to transboundary waters and to be admitted by all the countries could be formed. However, these studies having been started 40 years ago has unfortunately no certain outcome till today. Turkey puts forward Water of Peace Project with good intention to find a solution for water problem in Middle East and meet the need of the countries suffering aridity.In 1986 Turkey aims at providing contribution to security and stability of the region by creating an atmosphere of cooperation and trust between the countries in this region, along with economic benefits with this project. To sum up; today, demand for water increases with the global warming all around the world and Middle East. In addition, increase in world population and unconscious use of the resources make the water important. Turkey is a very significant region regarding the soil she stands. Turkey?s policy to follow and steps to take about the matter of water will make Turkey?s position in Middle East more evident
BASE
Uluslararası politikada Irak ve Suriye'nin sınıraşan su sorununa yaklaşımı ve Türkiye: Beklentiler ve gerçekler ; Approaches of Iraq and Syria to transboundary water problems in international politics and Turkey: Expectations and realities
Çalışmanın amacı, tarafların geçmişten günümüze, Fırat ve Dicle'ye dair yaklaşımlarını ortaya koymak ve süreç içerisinde, sorunun aktör sayısının artırılmaya ve platformunun değiştirilmeye çalışıldığını saptamaktır. Bu nedenle Suriye ve Irak'ın sınıraşan su politikalarının kendi içinde çelişki taşıdığının vurgulanmasına ve Türkiye'nin diğer kıyıdaşları gözeten bir yaklaşım içinde olduğunun ortaya konmasına çalışılmıştır. Çalışma amacına ulaşmak için nitel araştırma yöntemi kullanılmış olup, Suriye ve Irak, soruna ilişkin gerçekçi olmayan, uzlaşmaz ve Türkiye'yi suçlayıcı politikalar izlediği bulgularına ulaşılmıştır. Türkiye'nin, diğer kıyıdaşların haklarını korumaya özen gösteren politikasının temel niteliğinin, ciddi zarar vermeme ve suyun akılcı kullanımı ilkelerinin oluşturduğu belirtilmiştir. Ayrıca Türkiye'nin kasıtlı olarak su zengini sayılamaya çalışıldığı saptaması yapılarak, gelecekte sorunun büyüme olasılığının güçlendiği sonucuna ulaşılmıştır. ; The purpose of this study is to reveal attitude of parties to the Euphrates and Tigris from past to present and in the process, to determine that the problem is related to raise the number of actors and make changes on its platform. For this reason, it is aimed to highlight that transboundary water policies of Syria and Iraq contradict in itself and Turkey is an approach that considers other riparian rights. Qualitative research methods were used to achieve the aim of the study, and findings were reached that Syria and Iraq are pursuing policies which are not realistic, uncompromising about the problem, and policies which blame Turkey. It is stated that Turkey's basic nature of its policy which takes care to protect the rights of other riparian states, includes the principles of avoiding the harm and of rational use of water. It also has been concluded that Turkey is being deliberately tried to be regarded as rich in water and that in the future the problem has a tendency to grow stronger.
BASE
Climate Change Adaptation and Mitigation Strategies of the Nile Basin Initiative (NBI) In the Context of Water Security; Su Güvenliği Bağlamında Nil Havzası Girişimi'nin (NHG) İklim Değişikliğine Yönelik Uyum ve Azaltım Stratejileri
In: Alternatif politika: Alternative politics, Band 15, Heft 3, S. 550-580
ISSN: 1309-0593
İklim değişikliği, insanoğlunun karşılaştığı en önemli sorunlardan biri olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle iklim değişikliğine yönelik acil çözümler küresel siyaset gündemini meşgul etmiştir. Kyoto Protokolü ve Paris İklim Anlaşması önemli gelişmeler olarak kabul edilmiştir. Bununla birlikte, bölgesel örgütler de iklim değişikliğinin ele alınmasında önemli rol oynamışlardır. Bu bağlamda, 1999'da kurulan Nil Havzası Girişimi (NHG) genellikle bölgedeki adil su paylaşımı, kullanımı ve yönetimi ile ilgilenmiş olsa da, iklim değişikliği ve bunun havzadaki su, gıda ve enerji güvenliği üzerindeki olumsuz etkilerini de gündemine almıştır. Bu nedenle, NHG'nin yeni oluşturulan stratejileri çoğunlukla su güvenliği temelinde iklim değişikliğine uyum ve azaltım konularını içermektedir. Bununla birlikte NHG'nin bu politikalarının yeterince başarılı olmadığı gözlenmiştir. Bu bağlamda çalışma, NHG tarafından yayınlanan politika belgeleri, dokümanlar ve raporlar ile üye devletlerin politikaları üzerinden söz konusu başarısızlığın nedenlerini analiz etmeyi amaçlamaktadır.