Suchergebnisse
Filter
16 Ergebnisse
Sortierung:
Milletlerarası Münasebetlerin Çağdaş Tarihi (x) Araştırmaların İstikameti
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, Band 13, Heft 2, S. 1
ISSN: 1309-1034
X. Mesudiye İlçe Kurultayı ve değerlendirme toplantıları
In: Mesudiye Kurultayı Yürütme Kurulu yayını 1
Mesudiye (Turkey); social conditions; congresses
Türk hukuku'nda telefon dinleme gizli soruşturmaçı X muhbir
In: Hukuk kitapları dizisi 903
Internatıonal Fınancıal Reportıng Standards X For Small And Medıum Sızed Entıtıes And The Turkısh Case
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, Band 62, Heft 4, S. 31-48
ISSN: 1309-1034
X, Y ve Z Kuşaklarının Çalışmanın Anlamı ve Endüstri 4.0'a Bakış Açıları Üzerine Bir İnceleme
In: Sosyal siyaset konferansları dergisi, Band 1, Heft 84, S. 77-89
ISSN: 2548-0405
Issız kent üçlemesi
Türkiye-Makedonya ilişkileri: ["Üsküp ki Şardağı'nda devamıydı Bursa'nın"]
In: Tarih ve uygarlık dizisi 5
Kurumsal yönetişim sürecinde iç paydaşların katılımında kurumsal iletişimin rolü ; Role of institutional communication in participation of internal stakeholders in institutional governance
Kurumsal yönetişim, kurumsal iletişim ve iç paydaş kavramlarının, her geçen gün gelişerek ilerleyen kavramlar olduğu görülmektedir. Kurumların uzun ömürlü iş yaşamına sahip olmalarında ve iç paydaşlarıyla olan iletişimlerinde yalnızca özgün ve başarılı faaliyetlerde bulunmaları yeterli değildir. Kurumsal yönetişim ilkelerinin kurum kültürüne yerleştirilmesi ve iş tanımlarının bu perspektifte oluşturulmasıyla her kurum, kendisini tanımlayabilir ve inovatif perspektifle büyüyen öğrenen organizasyon ismini alabilir. Dünyanın küresel bir köy olarak tanımlandığı günümüzde kurumların da küreselleşmeden etkilendikleri önemli bir gerçekliktir ve bu etkileşimden en az zararla ve en yüksek karla çıkabilmeleri gerekmektedir. Bu gereklilik her kurum açısından kurumsal yönetişim ilkeleri eşliğinde planlanan dinamik ve stratejik kurumsal iletişim faaliyetleri, interaktif iç paydaş etkileşimi ile mümkün olmaktadır. Çünkü iç paydaşlar, temel yönetişim prensipleri göz önünde bulundurulduğunda bir kurum için en temel değerdir. Bu sebeple iç paydaş memnuniyeti ve sadakati sağlanamamış bir kurumun kurumsal yönetişim ve kurumsal iletişim prensiplerini yerine getirmekte güçlük çektiği söylenebilmektedir. "Kurumsal Yönetişim Sürecinde İç Paydaşların Katılımında Kurumsal İletişimin Rolü" konu başlıklı tez çalışmasında yer verilen araştırma kapsamında İstanbul"da yer alan X kurumuna gidilmiş ve altı kişi ile birebir derinlemesine görüşme gerçekleştirilmiştir. Bu görüşme için 4 konu başlığı ve her konu başlığı için ayrı ayrı, toplam 21 adet derinlemesine görüşme soru formu oluşturulmuştur. Araştırma kapsamında incelenen X kurumun kurumsal yönetişim, kurumsal iletişim ve iç paydaş kavramlarına yönelik yaklaşımını incelemek amaçlanmıştır. Bu kapsamda tez çalışmasının en önemli sorunsalını yine tez çalışmasının konu başlığı oluşturmaktadır. Çünkü kurumsal yönetişim kavramı sürekli öğrenen, gelişen, kendini yenileyen, değişime açık, risk alabilen ve riskleri yönetebilen bir kurum olmayı ifade eden iletişimsel bir yönetim sürecidir. Bu yönetim sürecini de kurumsal iletişim faaliyetleri ve iç paydaşlarla birlikte yürüterek ileriye götürmeyi amaç edinmiştir. İstanbul"da yer alan X kurumunda tez konu başlığının varlığı araştırılmış ve bu doğrultuda yarı yapılandırılmış soru formları oluşturulmuştur. Hazırlanan yarı yapılandırılmış soru formları görüşme yapılan kişilere dağıtılarak araştırma gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda X kurumunun kurumsal faaliyetleri, kurum-çalışan etkileşimi incelenmiş ve gözlenmiştir. Vaka analizi ile elde edilen veriler içerik analizi kullanılarak çözümlenmiş ve bulgular yorumlanmıştır. Bulgular kapsamında araştırmanın gerçekleştirildiği X kurumunda, kurumsal yönetişim kavramının sistem içerisinde tam uygulanmadığı bu sebeple kurumsal iletişim sürecinin yönetişim noktasında fazla aktif kullanılmadığı, yönetişim anlayışıyla ilerlemediği, iç paydaşların kurumsal yönetişim sürecinde çok fazla katılımlarının gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır. Elde edilen ve çözümlenen bulgular sonuç ve öneriler bölümüne aktarılarak detaylı bir biçimde tartışılmıştır. ; The concepts of institutional governance, institutional communication and internal stakeholders have been gaining popularity day by day. Operating in an efficient and unique manner may not be deemed adequate for the institutions to maintain a long life cycle and a proper interaction with the internal stakeholders. Any institution may define its function and structure in a proper way and may be entitled as "a continuously learning organization equipped with innovative perspective" upon adopting institutional governance principles in institutional culture and reframing definitions of positions accordingly. Institutions are clearly affected by globalization today when world may be defined as a global village, thus, they have to survive attaining minimal loss and maximum profit principle which can be maintained through dynamic and strategic institutional communication activities along with interactive interaction with internal stakeholders as internal stakeholders may be defined as basic assets from elementary governance principles. An institution which could not maintain internal stakeholder satisfaction and loyalty may be deemed to fail to adopt institutional governance and communication principles. This dissertation entitled "Role of Institutional Communication in Participation of Internal Stakeholders in Institutional Governance" covers fieldwork of in-depth interviews with six employees recruited by X in İstanbul. A total of 21 in-depth interview forms structured on 4 topics for each has been formed for interviewing purposes. The aim of the research is to analyze attitude of X towards concepts of institutional governance, institutional communication and internal stakeholder, thus, the title of the dissertation may be deemed to represent the main research question. Institutional governance may be defined as a communicational management process to attain an institutional structure of constinuous learning which is apt to develop, to take and manage the risks. The abovementioned management process may be developed through institutional communication activities and participation of internal stakeholders. This dissertation aims to trace institutional communication in X in İstanbul, thus, a number of semi-structure interview forms has been formed for this purpose and these forms has been distributed to the interviewees. Institutional activities and institution-employee interaction in X has been observed and inspected. Data gathered has been analyzed and interpreted through content analysis method. The findings of the research imply that institutional communication is not adopted in a complete manner within the system, thus, it can not be operated efficiently in governance and internal stakeholders can not participate in institutional communication in a proper way. Findings has been discussed in conclusion and further recommendations chapter in detail.
BASE
DOĞU KARADENİZ BÖLGESİ KİL MİNERALLEŞMELERİNİN OLUŞUMU VE KÖKENİ
Widespread and intensive hydrothermal alteration is associated with volcanogenic massive sulfide and vein type sulfide deposits are generally observed thought the Eastern Black Sea province. Samples were collected from many localities in the province for bulk-rock and clay fraction X-ray diffraction (XRD), scanning electron microscopy and energy dispersive X-ray (SEM-EDX), dry chemical analyses were made. Clay mineral assemblages are observed in and around of Late Cretaceous volcanic rocks composed of basaltic, andesitic, dacitic, rhyodacitic and rhyolitic lavas and pyroclastics are often spatially associated with Late Cretaceous-Paleocene granitoid intrusion. Hydrothermal alteration of the volcanic rocks resulted in the formation of propylitic, phyllitic (seritic) and, argillic alteration along with hematite, silica polymorphs and, alunite mineralization. Alunite, kaolinite, gypsum, pyrite and native sulfur are abundant in high sulfidation zones, kaolinite and silica are abundant in the argillic alteration and sericite (illite) dominates in the phyllic alteration. Some of kaolinite occurrences are composed of kaolinite, silica polymorpps and partly illite. Other kaolinites were seen as veins and their thickness are between 5 to 30 cm and white to light green in color. Illite minerals are generally 2M polytype and their crystalinity are good. Oxygen isotope values of illite minerals range between 6 and 8 ‰ (V-SMOW) and suggest deposition from seawater at elevatedtemperatures (200-300 oC). Oxygen isotope values of the kaolinite veins range between 16 and 17 ‰. The veins were most likely formed at temperatures of 75 to 100 oC in equilibrium with water that has values similar to those of seawater (0 ‰). Two type of bentonite occurrences in the alteration were defined zones and generally contain Ca-montmorillonite. First type of the bentonite deposits which are greenish yellow colored consists of nearly pure montmorillonite whereas second type which is white to purple ones contain minor amounts of silica polymorphs (% 5-10) besides to Ca-montmorillonite. Oxygen isotope values of montmorillonite from the bentonite deposits range between 23 and 29 ‰ clear evidence of formation by halmyrolysis. Na and K are found in Ca-montmorillonites in generally all of bentonite occurrences. ; Doğu Karadeniz provensi boyunca volkanojenik masif ve damar tip sülfit yatakları ile ilişkili durumda yaygın ve yoğun hidrotermal alterasyon gözlenmektedir. İnceleme alanından derlenen numuneler üzerinde tüm kaya ve kil numunelerinin X-ışınları difraksiyonu (XRD), taramalı elektron mikroskop (SEM) ve enerji dispersiv spektrometre (EDS) çalışmaları ve kimyasal analizler yapılmıştır. Kil mineral toplulukları Geç Kretase volkanik kayaçları (bazaltik, andezitik, dasitik, riyodasitik ve riyolitik lavlar ve piroklastikler) içerisinde gözlenmiştir ve özellikle de Geç Kretase-Paleosen intrüzyonları ile ilişkilidir. Geç Kretase volkanizması den oluşmuştur. Volkanik kayaçların hidrotermal alterasyonu; propillitik, fillitik (serisitik) alterasyonlar, hematitleşme, silisleşme ve alunitleşme şeklinde gelişmiştir. Alunit, kaolinit, jips ve nabit sülfür yüksek sülfitleşme zonlarında, kaolinit ve silis polimorfları killeşme zonlarında ve serisit (illit) ise fillitik zonda gözlenmiştir. Bazı kaolinit oluşumları silis polimorfları ve kısmen illit içerirken, bazıları kaolinitler saf olup 5-30 cm lik bantlar halinde, beyaz-açık yeşil renklidirler. İllit genellikle 2M politipinde olup kristalinitesi iyidir. İllitlerin oksijen izotop değerleri ‰ 6-8 (V-SMOW) arasında olup, deniz suyundan yüksek sıcaklıklarda (200-300oC) oluştuğunu göstermektedir. Volkanik kayaçları içinde gözlenen, bindirme fayına paralel olarak gelişmiş 1-2 m genişlikteki bir zonda gözlenen hidrotermal, beyazımsı- çık yeşil renkli kaolinitin oksijen izotop değerleri ‰ 16-17 arasındadır ve bu değerlere göre muhtemelen deniz suyunun benzer değerleri ile denge halindeki 75-100oC arasındaki sıcaklıklarda oluşmuştur. Alterasyon zonlarında genellikle Ca-montmorillonitten oluşan iki tür bentonit oluşumu belirlenmiştir. Yeşilimsi-sarımsı yeşil renkli olan birinci tür bentonit oluşumu hemen hemen saf montmorillonitten oluşurken, ikinci tür beyazımsı-pembe renkli olanlar az miktarda (%5-10) silis polimorfları içerir. Her iki tür bentonit oluşumunun oksijen izotop değerleri (‰ 23-29), bu bentonitlerin halmrolizle oluştuğunu gösterir. Ca-montmorillonit türü simektitlerde tabaka aralarında Na veya K bulunmasında bölgeler arasında bir farklılık gözlenmemiştir.
BASE
Mine't-Türâsi'n-nakdî: Dirâse ve tahlîl
In: İslâm araştırmaları dergisi: Turkish journal of Islamic studies
ISSN: 1301-3289
II. (VIII.) yüzyılın sonlarına doğru artan rivayet faaliyetleriyle beraber tedvin çalışmalarının hız kazanması, sair İslamî disiplinlerde olduğu gibi edebiyat alanında da birtakım yenilikleri beraberinde getirmiştir. Bu yeniliklerin belki de en önemlisi, uzun zaman dilimine yayılan sözlü tenkit faaliyetlerinin peyderpey tedvin edilmesi olmuştur. Asmaî'nin (ö. 216/831) Fuhûletü'ş-şuarâ', İbn Sellâm'ın (ö. 231/846) Tabakātü fuhûli'ş-şu'arâ' ve İbn Kuteybe'nin (ö. 276/876) eş-Şi'r ve'ş-şu'arâ' adlı eserleri, tenkit faaliyetlerinin yazılı serüvenine örnek verilebilecek ilk eserlerdendir. Sözlü-yazılı tenkit serüveni arasında köprü vazifesi gören bu eserler, alanında temel kaynaklar kabul edilmiş ve ilerleyen dönemlerde sistemli hale gelecek tenkit faaliyetlerinin şekillenmesinde belirleyici rol üstlenmiştir. Söz konusu eserlerden hareketle sonraki dönemlerde şiir tenkidinin bir ilim olarak anıldığı çalışmalar ortaya çıkmıştır. Ebü'l-Hasan İbn Tabâtabâ'nın (ö. 322/934) 'İyârü'ş-şi'r, Kudâme b. Ca'fer'in (ö. 337/949 [?]) Nakdü'ş-şi'r, Ebü'l-Hasan el-Cürcânî'nin (ö. 392/1001-1002) el-Vesâta beyne'l-Mütenebbî ve husûmih ve İbn Reşîk el-Kayrevânî'nin (ö. 456/1064) el-Umde fî mehâsini'ş-şi'r ve âdâbih adlı eserleri, IV (X) ve V. (XI.) yüzyıllarda sistemleşerek gelişen şiir tenkidine dair yapılan çalışmalardan sadece bazılarıdır.
Duygusal semantik farklılığa göre öğretmen adaylarının AIDS'e yükledikleri değerler ; The values attributed the AIDS by teacher candidates according to emotıonal semantic difference
AIDS dünyada ilk defa 1981 yılında Amerika Birleşik devletlerinde tespit edilen ve dünya gündemine düşen önemli hastalıklardan biridir. Türkiye'de AIDS ile 1985'te ilk defa karşılaşıldı. Birleşmiş Milletler AIDS ortak çalışma programı UNICEF'in tahminlerine göre HIV/AIDS salgını günümüzde yaklaşık 42 milyon insanı etkilemektedir (Green, 2007;UNIADS/WHO, 2012).İlk ortaya çıktığından bu güne 20 milyon insanın ölümüne neden olmuştur. Böylesine önemli bir hastalığa karşı toplumun her kesiminden insanın tutumu önemli olmakla birlikte özellikle gelecek nesilleri yetiştirecek olan öğretmen adaylarının tutumu çok daha önemlidir. Bu çalışmada AIDS'e yönelik duygusal semantik farklılık ölçeğinin hazırlanması da çalışmaya ayrıca önem katmaktadır. Bu çalışmanın amacı; öğretmen adaylarının AIDS'e yükledikleri duygusal semantik değerler açısından AIDS'le ilgili olumlu ve olumsuz tutumlarını incelemektir. Araştırma tarama modelinde yapılmıştır. Araştırmanın çalışma grubu 288 öğretmen adayından oluşmuştur. Araştırmanın verileri AIDS'le ilgili semantik farklılık ölçeği ile elde edilmiştir. Ölçek iki uçlu 26 sıfat çiftinden oluşmaktadır. Ölçeğin Cronbach Alpha güvenirlik katsayısı .93 olarak hesaplanmıştır. Verilerin analizinde SPSS-15 paket programı yardımıyla betimsel istatistik yöntemleri ve bağımsız gruplar için t-testi kullanılmıştır. Diğer taraftan modelin oluşturulmasında NVivo-9.3 programından yararlanılmıştır. Çalışmanın sonunda öğretmen adaylarının semantik farklılığa göre AIDS'e yükledikleri değerlerin negatif yönde (X 2.35) olduğu tespit edilmiştir. Bu sonuç Likert tipi ölçme araçlarıyla belirlenen sonuçlarla benzerlik göstermektedir. Bu kapsamda AIDS kavramını en fazla bulaşıcı, korkunç, ölüm, pis ve iğrenç olarak algılamaktadırlar. Diğer sıfat çiftlerine de negatif yönde değerler yükledikleri belirlenmiştir. Öğretmen adaylarının AIDS'e yükledikleri duygusal semantik değerlerin cinsiyetlerine ve bölümlerine göre anlamlı farklılık göstermediği belirlenmiştir. Araştırma sonunda konuyla ilgili önerilere yer verilmiştir. ...
BASE