İnternetten Demokrasi İndirmek?: Downloading democracy? Potential and limitations of the internet for advancing citizens' rights in Latin America
In: Uluslararası ilişkiler, Band 4, Heft 16, S. 97-113
22 Ergebnisse
Sortierung:
In: Uluslararası ilişkiler, Band 4, Heft 16, S. 97-113
World Affairs Online
In: Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi
ISSN: 1309-9302
İkinci Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkan ve genellikle Soğuk Savaş olarak adlandırılan iki kutuplu tarihsel sürecin ilk sıcak çatışması, 1950 yılının haziran ayında başlayan Kore Savaşı sırasında gerçekleşmiştir. Kuzey ve Güney Kore orduları arasında gerçekleşen bu savaş, asıl olarak Amerika Birleşik Devletleri'nin öncülük ettiği Batı bloğu ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin liderliğindeki Doğu bloğunun Uzak Doğu topraklarında etkin olma mücadelesine dönüşmüştür. Türkiye de, Demokrat Parti iktidarıyla iyice açığa çıkan "hür dünya"nın yanında olma iradesinin bir sonucu olarak, ABD ve diğer ülkelerle birlikte, 1952 yılının Ekim ayından itibaren mütarekenin imzalandığı 27 Temmuz 1953 tarihine kadar Kore Savaşı'nda mücadele etmiştir. Bu çalışmada Kore Savaşı ve Türk ordusunun savaşa katılışı ile ilgili bilgiler verildikten sonra, ABD ve Türk ordusuna ait askeri gazeteler vasıtasıyla Türk ordusunun cephe ve cephe gerisindeki faaliyetleri incelenmiştir. Ağırlıklı olarak Birleşmiş Milletler ordusuna mensup askerlerin, Türk askerleri hakkındaki görüşlerine yer verilen bu çalışmanın Kore Savaşı tarihi literatürüne katkı yapması beklenmektedir.
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, Band 70, Heft 4, S. 839-867
ISSN: 1309-1034
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, Band 67, Heft 1, S. 49-80
ISSN: 1309-1034
In: The Turkish yearbook of international relations, S. 129-136
In: Kazoku shakaigaku kenkyū, Band 19, Heft 2, S. 87-98
ISSN: 1883-9290
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi, Band 79, Heft 1, S. 27-60
ISSN: 1309-1034
Bu çalışma; ekonomik yaptırımların, yaptırıma maruz kalan ülke üzerinde nasıl etkiler bırakabileceğini analiz etmeyi ve bu analiz ışığında geleceğe yönelik bir değerlendirme yapmayı
amaçlamaktadır. Bu doğrultuda araştırma, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarafından uygulanan Amerika'nın Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası (CAATSA) yaptırımlarının Türkiye'nin savunma sanayi alanında yerli üretimindeki potansiyel etkisini analiz etmektedir. Bu analizin ilk aşamasında, 1975-78 yılları arasında yine ABD'nin Türkiye'ye uyguladığı silah ambargosunun etkileri araştırılmıştır. CAATSA yaptırımlarının potansiyel etkileri ise, 1975-78 Silah Ambargosu'nun etkileri yardımıyla analiz edilmiştir. Dönemin konjonktürü, yaptırımın nedenleri ve hedefleri, iç politik kondisyonlar, Türk savunma sanayinin güncel kondisyonu, uluslararası sistemik faktör, alternatif tedarikçilerin varlığı, devletlerarası güncel ilişkiler, dış politik pozisyon ve bireysel faktör/lider yapısı değerlendirilerek yapılan çıkarımda 1975-78 silah ambargosu sonucunda savunma sanayinde oluşan yerli üretim etkinliğinin CAATSA yaptırımları sonucunda kısa vadede oluşmayacağı ileri sürülmektedir.
In: Liberal Düşünce Dergisi
Merkezî Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD'nin) Washington eyaletinde bulunan ve uluslararası bir düşünce kuruluşu olan Freedom House, ülkelerin demokrasi düzeyini ölçmede kendine özgü bir metod kullanarak ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini referans alarak devletlerin demokratik durumlarını etkin bir şekilde izlediğini ve özgürlüğün gelişimine katkı sunduğunu iddia etmektedir. Söz konusu iddiadan hareketle çalışma, Freedom House'un demokrasiyi ölçerken nasıl bir metod ve puanlama yöntemi kullandığını ve ABD'nin Freedom House aracılığıyla nasıl bir hegemonya kurguladığını ortaya koymayı amaçlamaktadır. Böylelikle Freedom House'a salt bir bilgi kaynağı olarak yaklaşmak yerine, onun nasıl bir politik ve ideolojik arka plana sahip olduğu eleştirel bir bakış açısıyla irdelenecektir
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi
ISSN: 1309-1034
Encomienda tam olarak nedir ve sömürgecilerle sömürülenlerin onunla kurduğu ilişki nasıl olmuştur? Bu yazıda bu iki soruyu önemli ölçüde İngilizce literatüre dayalı bir şekilde iki bölümde incelemeyi umuyorum. İlk bölüm encomienda'nın anlamı, bağlamı ve farkı üzerine kurgulanıp şu sorulara yanıt arayacak: Kraliyet'in doğrudan doğruya köleliktense bu özel kavramı ve yapıyı var etmesinin nedeni nedir? Onu feodalizmin köleliğinden ne ayırır? Bu ayrımlar neden önemlidir? İspanya'nın genel sömürgeciliğinin Amerikalardaki sömürgecilik ve encomienda'ya etkisi neydi? Fatihler ve Kilise'nin encomienda'nın yükselişi ile düşüşündeki konumu nedir? Böylece encomienda'yı diğer feodal yapılardan ayıran farkları, İspanya'nın 15-16. yüzyıldaki tarihi konumunun tüm sürece etkisini ve encomienda sistemindeki egemen öznelerin bu yapıdaki çıkarlarını sıralamayı umuyorum. Bu ilk bölümün ana maksadı İspanya Kraliyeti'nin neden bu görece verimsiz yapıyı böylesine savunduğuyla ilgilenmek olacak. İkinci bölüm ise doğrudan encomienda'nın yok ediş ve yok oluş dinamikleriyle ilgilenecek. Burada cevap aranan üç soru olacak: Amerika yerlilerini encomienda sistemi mi yok etmişti? Encomienda, Amerikalarda halihazırda var olan eşitsiz toplum yapılarından faydalandı mı? Encomienda'nın uygarlaştırma misyonu neleri içeriyordu ve bu, yerlilerin kitlesel yok oluşlarını nasıl etkiledi? Bu ikinci bölüm temel olarak verimsiz olan bu sistemin kapitalizmin yıkıcılığına nasıl özgül bir etkide bulunduğunu irdeleyecek ve encomienda'yı tıpkı Avrupa'daki merkantilist feodalizm gibi nihayetinde kendisini ve çevresini yok etmek zorunda olan bir sistem olarak tanımlayacak. Makalenin genel amacı ve varmak istediği nokta encomienda üzerinden sömürgeci kapitalizmin yıkıcılığını incelemek ve sömürgeci devlet pratiklerinin sömürülenlere güçlü devlet pratikleri miras bıraktığı tezine karşı çıkmak için encomienda'yı örnek vermektir.
In: Journal of management, economic, literature, Islamic and political sciences: JOMELIPS = Yönetim, ekonomi, edebiyat, islami ve politik bilimler dergisi, Band 8, Heft 2, S. 64-86
ISSN: 2547-9512
Bu makale, Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) uluslararası ilişkilerdeki yumuşak gücünün vurgulanarak, ABD'nin uluslararası politikadaki önemi üzerine odaklanmaktadır. Yumuşak güç, askeri ve ekonomik güç dışında kullanılabilen ve bir ülkenin uluslararası alanda etkili olmasını sağlayan araçtır. ABD, bu yumuşak güç aracını etkili bir şekilde kullanarak uluslararası politikada lider bir rol oynamaktadır.
ABD'nin yumuşak gücünün temel bileşenleri ideolojik, kurumsal ve kültürel faktörleri içermektedir. İdeolojik olarak, ABD demokrasi, insan hakları ve özgürlük gibi evrensel değerleri teşvik etmektedir. Kurumsal olarak, ABD uluslararası organizasyonlarda liderlik yapar ve küresel sorunlara çözüm arar. Kültürel olarak, ABD pop kültürü, eğitim sistemi ve teknolojik üstünlüğü ile dünya genelinde etkileyici bir varlığa sahiptir. Bu faktörler, diğer ülkelerin ABD'yi taklit etmeye ve Amerikan yaşam tarzına özenmeye teşvik edebilir.
ABD'nin yumuşak gücü, uluslararası ilişkilerdeki güç dengesini yeniden şekillendirebilir. Diğer ülkeler, ABD'nin yumuşak gücüne hayranlık duyduğunda, ABD'nin politika ve değerlerini benimseme eğilimindedirler. Bu, uluslararası politikada ABD'nin çıkarlarına hizmet edebilir ve uluslararası iş birliğini teşvik edebilir.
Sonuç olarak, ABD'nin yumuşak gücü, uluslararası ilişkilerdeki etkisini artırmak için hayati bir araçtır. ABD, ideolojik, kurumsal ve kültürel faktörleri kullanarak uluslararası alanda liderlik yapabilir ve diğer ülkelerin politika ve değerlerini etkileyebilir. Bu nedenle, ABD'nin yumuşak gücü, uluslararası politikadaki önemini sürdürmek için kritik bir unsurdur.
In: Turkish journal of Middle Eastern studies: Türkiye ortadoğu çalışmaları dergisi, Band 10, Heft 2, S. 235-240
ISSN: 2147-7523
Postkolonyalizmin vicdani bakımdan olağanüstü acılara sebebiyet vererek, karşılaştığı kültürleri yok ettiğini dile getiren Robert Young, kitabında kültürel ve siyasi bağlamda sömürgeciliği, hem sömürgeleştiren hem de sömürgeleşen toplumlar olarak diğer çalışmalardan daha kapsamlı bir şekilde incelemiştir. Postkolonyal teorinin ortaya çıkışını Çin, Mısır, Bandung, Latin Amerika, Afrika ve Hindistan'daki sömürge karşıtı hareketler üzerinde inceleyerek bu bölgelerde sömürge karşıtı mücadelelerinin lideri haline gelen Fanon, Gandhi, Guevara, Nkrumah, Mao, Mariategui, Senghor gibi isimlerin çalışmalarını inceleyip, bir tane dahi kadın aktivistin neden isminin duyulmadığını ayrıntılı bir şekilde ele almıştır.
In: Ortadoğu etütleri: siyaset ve uluslararası ilişkiler dergisi = Middle Eastern studies : journal of politics and international relations, Band 15, Heft 3, S. 239-256
Terör ve terörizm kavramlarını açıklayacak ortak bir tanımlamaya asgari müşterekte henüz ulaşılamamıştır. Her ne kadar tanımlama aşamasında zorluklar yaşansa da terörle mücadele hususunda devletlerin mücadele yöntemlerinde benzerlikler görülmektedir. Devletlerin terör olgusuna bakış açıları ve algılamaları özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nde gerçekleştirilen 11 Eylül Terör Saldırıları sonrasında değişiklik göstermiştir. Bu saldırılar hiçbir devletin güvenliğinin tam olarak sağlanamayacağının anlaşılması açısından önemlidir. Çalışmamızda analiz edilen Fransa, 2015 yılında büyük şehirlerinde gerçekleştirilen bombalı terör saldırılarından sonra terörizmle mücadele kapsamında etkin önlemler icra etme arayışına girmiştir. Fransa'da gerçekleştirilen terör saldırılarında çoğunlukla sivil vatandaşların hayatlarını kaybetmesi halk tabanında merkezi hükümetin teröre karşı caydırıcı önlemler alma talebini gündeme getirmiştir. Bu bağlamda 2016 yılından itibaren Fransa kolluk kuvvetleri tarafından önemli operasyonlara imza atılmıştır. Terörle iltisaklı kişiler etkisiz hale getirilmiş ve günümüze kadar olan süreçte tutuklama oranlarının büyük ölçüde arttığı gözlemlenmiştir. Ancak Fransa'da terörle mücadele kapsamında yürütülen operasyonların tüm terör örgütlerine karşı hassasiyetle yürütüldüğüne dair -özellikle PKK terör örgütü ile mücadele kapsamında- bazı çekinceler bulunmaktadır. Çalışmamızda konuyla ilgili haber, makale, dergi, kitap, rapor ve akademik kaynaklar betimsel bir analiz yöntemi ile incelenerek sonuca ulaşılmaya çalışılmıştır.
In: Journal of management, economic, literature, Islamic and political sciences: JOMELIPS = Yönetim, ekonomi, edebiyat, islami ve politik bilimler dergisi
ISSN: 2547-9512
Bu makale, 1960'larda Hıristiyanlıkta ortaya çıkan en önemli modern teolojilerden Özgürlük Teolojisi'nin babası Perulu teolog Gustavo Gutiérrez'i, onun teolojisini ve teoloji metodunu konu edinmektedir. Özgürlük Teolojisi, Latin Amerika yoksullarının yerel dinî deneyimleriyle Katolik teolojinin farklı kültür ve inançlara açılma tutumunu birleştirmektedir. Yoksulların deneyimi ve sosyal bilimlerin verileri yanında Marksist analiz gibi tartışmalı teknikleri kullanarak geleneksel çizgiden ayrılan Özgürlük Teolojisi, bu iddialı tutumuyla, adeta XVI. yüzyıldaki Protestanlık gibi Hıristiyanlıkta çığır açarak dünyanın farklı bölgelerine etki etmektedir. Bu özellikleriyle dikkat çeken teoloji, makalede Özgürlük Teolojisi; Gutiérrez'in teolojik konumunu; teoloji metodu ve bunun yansımaları şeklinde üç aşamada ele alınmaktadır.
In: Ankara Üniversitesi SBF dergisi
ISSN: 1309-1034
Devletlerin gözetim süreçleri ve kapitalizmin piyasayı kullanma biçimi, ilk kez olmayan ancak bir öncekine de benzemeyen biçimde dönüşmüştür. Tek başına devletlerin kapitalist süreçlerinden bahsetmek yerine gözetim kapitalizmi ile kendisini devletin sınırlandırılmış görevlerinin ve eylemlerinin dışına çıkarmaya çalışan ve şirketlerle birlikte güçlenirken aynı zamanda devlet olmaklığını bir kenara bırakarak kendisinin ve kurumlarının da birer şirket olma yolunda ilerlediğini tartışmak daha anlamlı durmaktadır. Makale, devletlerin gözetim kapitalizminin veri bazlı birikiminden hareketle, kendi kurumlarını -yerel yönetimleri/belediyeleri- sürece dahil ederek onları da nasıl şirketleştirmeye yönettiğini göstermeyi amaçlarken, hizmet verenlerin değişimine yönelik hizmet alanlar olarak vatandaşların da nasıl birer datadaş'a dönüştürüldüğünü ve haklarını 'rıza' adı altında nasıl takas ettiklerini görünür kılmaya çalışmaktadır. Bunu yaparken, Çin, Rusya, Amerika Birleşik Devletleri, Almanya ve Türkiye gibi ülkelerin yerel yönetimlerinin, gözetim kapitalizmi sürecinde edindikleri roller üzerinden örnekler sunulmaktadır.
In: Siyaset, ekonomi ve yönetim araştırmaları dergisi: Research journal of politics, economics and management
ISSN: 2147-6071
Bu çalışmanın amacı Türkiye'de birincil enerji kaynakları olan petrol, kömür ve doğal gaz değişkenlerinin tüketimine gelen şokların kalıcı mı geçici mi olduğunu araştırmaktır. Enerji'nin bir hayat kaynağı oluşu ve her ekonomi düzeyi için önem arz etmesinden dolayı konu üzerine çalışma yapmayı teşvik etmektedir. Değişkenlerimizin verileri Amerika Birleşik Devletleri Enerji Bilgi İdaresinden (EİA) alınmıştır. Doğal gaz tüketimi verisi 1982-2019 dönemini kapsarken petrol ve kömür tüketimi verileri 1971-2019 dönemini kapsamaktadır. Değişkenler için ilgili dönemlerde şokların kalıcı mı geçici mi olduğu Fourier Augmented Dickey Fuller (FADF) birim kök testi ve Fourier Kwiatkowski-Phillips-Schmidt-Shin (FKPSS) durağanlık testi ile analiz edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre doğal gaz, petrol ve kömür tüketimine gelen şokların kalıcı olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Bu bulgular bize ülkemizde doğal gaz, kömür ve petrol tüketiminde çalışmaların gözden geçirilip iyileştirici yönde çalışmalar yapılması gerektiğini göstermektedir. Analiz sonuçlarına göre doğal gaz, petrol ve kömür tüketimi serilerinin birim köklü olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Bu da tüketime gelen şokların kalıcı olduğu bilgisini vermektedir.