Suchergebnisse
Filter
10 Ergebnisse
Sortierung:
Bir darbeci subayın hatıraları: 27 Mayıs 1960-22 Şubat 1962-21 Mayıs 1963
In: Kronik kitap 163
In: Türkiye tarih dizisi 25
Üniversite öğrencilerinde karar verme stilleri ile suçluluk utanç ilişkisi ; The relationship between decision-making styles and guilt and shame in university students
Bu çalışmada üniversite öğrencilerinin karar verme stillerinin alt boyutları olan rasyonel, sezgisel, bağımlı, kaçınma ve kendiliğinden anlık karar verme stilleri ile suçluluk utanç ilişkisinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Araştırmanın örneklemini, tüm dünyayı ele alan Covid-19 salgını nedeni ile ulaşılabilen 453 üniversite öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmaya katılan üniversite öğrencilerine online iletişim kanalları arayıcılığıyla ulaşılmıştır. Katılımcıların 278'i (,4) kadın, 175'i (,6) erkek üniversite öğrencilerden oluşmaktadır. Araştırmadan elde edilen veriler, Kişisel Bilgi Formu, Karar Verme Stilleri Ölçeği (KVS), Sürekli Suçluluk ve Utanç Ölçeği (SUTÖ) kullanılarak toplanmıştır ve SPSS 22. programı kullanılarak istatistiksel analiz yapılmıştır. Elde edilen verilerin analizinde Bağımsız Ortalamalar için T testi, Tek Yönlü Anova, Pearson Korelasyon Analizi ve Çoklu Hiyerarşik Regresyon Analizi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda katılımcıların; cinsiyet, yaş, sınıf düzeyi ve kiminle yaşadıkları ile karar verme stilleri ve suçluluk utanç ölçeğinden alınan toplam puanlar arasında anlamlı farklılık olduğu ortaya çıkmıştır (p<0,05). Üniversite öğrencilerinin Karar Verme Stilleri Ölçeği rasyonel, sezgisel ve bağımlı alt boyutları ile suçluluk arasında anlamlı düzeyde pozitif ilişki bulunmuştur; Karar Verme Stilleri Ölçeği kaçınma ve kendiliğinden-anlık karar verme alt boyutları ile suçluluk arasında anlamlı düzeyde negatif ilişkiler olduğu görülmüştür. Üniversite öğrencilerinin Karar Verme Stilleri Ölçeği rasyonel, sezgisel ve bağımlı karar verme alt boyutları ile utanç arasında anlamlı düzeyde pozitif ilişki; Karar Verme Stilleri Ölçeği kaçınma ve kendiliğinden anlık karar verme alt boyutları ile utanç arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Suçluluk karşısında Karar Verme Stilleri Ölçeği; rasyonel, sezgisel, bağımlı ve kaçınma alt boyutlarının yordayıcı olduğu tespit edilmiştir. Buna ek olarak Karar Verme Stilleri Ölçeği rasyonel, sezgisel ve bağımlı karar verme alt boyutlarının utancı yordadığı tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçların alanyazın ışığında tartışma ve yorumu yapılarak önerilere yer verilmiştir. ; In this study, it is aimed to examine the relationship between rational, intuitive, dependent, avoidance and spontaneous decision-making styles and guilt shame, which are sub-dimensions of the decision-making styles of university students. The sample of the study consists of 453 university students who can be reached due to the pandemic. University students who participated in the research were accessed using online communication channels. 278 (61.4%) of the participants were female and 175 (38.6%) were male university students. The data obtained from the research were collected using personal information form, decision-making styles scale (KVS), Continuous Guilt and Shame Scale (SUTÖ) and statistical analysis was performed using SPSS 22. program. T test for Independent Averages, One-Way Anova, Pearson Correlation Analysis and Multiple Hierarchical Regression Analysis were used in the analysis of the data obtained. As a result of the research, the participants; there was a significant difference between gender, age, class level and who they lived with and their decision-making styles and total scores from the guilt shame scale (p<0.05). Significantly positive relationship between rational, intuitive and dependent sub dimensions and guilt in the scale of decision-making styles of university students; There have been significant negative relationships between the scale of decision-making styles, avoidance and self-instantaneous decision-making sub-dimensions and guilt. A significantly positive relationship between rational, intuitive and dependent decision making sub-dimensions and shame on the scale of decision-making styles of university students; There was no meaningful relationship between the scale of decision-making styles, avoidance and self-instant decision-making subdivisions and shame. The scale of decision-making styles in the face of guilt was found to be rational, intuitive, addictive and exhausting in the sub-dimensions of avoidance. In addition, the scale of decision making styles has been found to be rational, intuitive and dependent decision-making subsizes that tire shame. In the light of the field article, the results obtained were discussed and commented and suggestions were included.
BASE
Gümrük birliğinin Türkiye'nin dış ticaretine etkisinin analizi (1980-2019)
20. yüzyılın ikinci yarısı, yaşanan savaşların meydana getirdiği yıkımın telafi edilebilmesi için ülkelerin yoğun çabasına sahne olmuştur. Ekonomik entegrasyonlar ve buna bağlı olarak dış ticaretin hızla gelişmesi, sanayi toplumlarının ve sanayileşme çabası içindeki ülkelerin adeta kurtarıcısı olmuştur. Bu sayede sanayileşmiş ülkeler, üretim fazlalarını daha kolay satabilme imkânı yakalarken, sanayileşme yolunda mesafe kat etmek isteyen ülkeler de yeni üretim imkânlarına kavuşma noktasında büyük kolaylıklara sahip olmuşlardır. Türkiye bu entegrasyonlardan biri olan Avrupa Ekonomik Topluluğuna (AET) katılmak için 31 Temmuz 1959 tarihinde başvuru yapmıştır. Konseyin önerdiği ortaklık anlaşması Ankara Anlaşması olarak 12 Eylül 1963 tarihinde imzalanmış ve 1 Aralık 1964 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Topluluğa üyelik sürecini düzenleyen Katma Protokol ise 1970 Aralık ayında imzalanmış ve 1973 yılında yürürlüğe girmiştir. Ortaklık Konseyinin 6 Mart 1995 tarihli ve 1/95 sayılı Kararıyla Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki Gümrük Birliği Anlaşması onaylanmış ve bu anlaşma 1 Ocak 1996 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Böylece Türkiye AB'ye üye olmadan GB'ye üye olan tek ülke olarak 22 yıl devam eden Geçiş Dönemi sürecini tamamlamış ve Ankara Anlaşması ile belirlenen, tam üyeliğe giden yolda son aşama olan Nihai Döneme geçmiştir. Bu çalışmada Türkiye ekonomisi açısından önemli bir dönem noktası olan Gümrük Birliği Anlaşmasının Türkiye'nin dış ticareti üzerindeki etkileri incelenmeye çalışılmıştır. Bu anlamda serbest ekonomi politikası uygulamasına geçişin başlangıcı olarak kabul edilen 24 Ocak 1980 Kararları, GB öncesi dönemin başlangıcı olarak seçilmiş, GB sonrası dönem ise 2019 yılının sonunu kapsayacak şekilde ele alınmıştır. Çalışmanın birinci bölümünde ekonomik entegrasyonlar ve gümrük birliği teorisine yer verilmiş, ikinci bölümde ise Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki Gümrük Birliği süreci ve yapılan düzenlemeler ele alınmıştır. Çalışmanın üçüncü bölümünde dış ticaret teorilerine ait kuramsal çerçeve ...
BASE
DEMOKRASİNİN ÜZERİNDEKİ MİSTİK ÖRTÜYÜ KALDIRMAK: SCHUMPETER'İN DEMOKRASİNİN KLASİK DOKTRİNİNE YÖNELİK ELEŞTİRİLERİ ; TO REMOVE THE MYSTICAL VEIL OVER DEMOCRACY: SCHUMPETER'S CRITICISM RAISED AGAINST THE CLASSICAL DOCTRINE OF DEMOCRACY
Demokrasinin bir yönetim biçimi olarak ele alınmasının tarihi oldukça eski olmasına rağmen bu yönetim biçiminin belirli değerler temelinde idealize edilme tarihi nispeten yenidir. Antik Yunan'dan itibaren "kimlerin kimleri kimler çıkarına yönetecekleri" sorunsalı bağlamında ele alınan demokrasi zamanla "genel irade", "halkın egemenliği", "insan hakları", "özgürlükler" vs gibi "yüksek değerlerin" garantörü ve bu değerlerin tahakkuk edebilmelerinin zorunlu dayanağı şeklinde tarif edilmeye başlanmıştır. Schumpeter'in "demokrasinin klasik doktrini" olarak adlandırdığı bu yaklaşım; aksiyolojik bir demokrasi yorumu geliştirmiştir. Demokrasinin aldığı bu yeni yorumlama biçimine yönelik birtakım itirazlar yöneltilmiştir. Bunlar arasında en kayda değer olanlardan biri Avusturyalı iktisatçı ve politik bilimci Josef Alois Schumpeter'dir. Bu tarz bir demokrasi telakkisini ve onun müstenid olduğu insan tasavvurunu kritize eden yazar "demokrasinin klasik doktrini" olarak isimlendirdiği siyasal öğretiye önemli eleştiriler getirmiştir. Yazar öncelikle 18. yüzyılda hatları netleşen söz konusu doktrinin temel bileşenlerini tespit etmeye çalışır. Bu doktrinin yaslandığı temel kavramları ve prensipleri tartışmaya açan düşünür daha sonra bunların taşıdığı içsel çelişkilere odaklanır. Bir çeşit illüzyon olarak gördüğü demokrasinin klasik yorumunu eleştiren Schumpeter teorideki muhteva ile pratikteki sonuçlar arasındaki farklara işaret ederek demokrasinin üzerindeki " mistik örtüyü" kaldırmayı amaçlar. Sonunda aslında demokrasinin gerçekte ne olduğu ile ilgili kişisel kanaatini serdeder. Bu çalışmada Schumpeter'in demokrasinin klasik yorumuna getirdiği eleştiriler kendi yorumlama tarzı üzerinden ele alınmış ve yazarın demokrasi tanımlaması ile çalışma sonlandırılmıştır. ; The history of taking democracy as a form of government is quite old. However, the date of idealization of this form of governance on the basis of certain values is relatively new. Democracy, the matter at hand in the context of the problematic of 'who will govern whom in whoose benefit' has started to be defined in due course as the guarantor of ''high values'' such as; "general will", "popular sovereignty", ''human rights "," liberties'' etc. and the mandatory basis for these values to be accrued. This approach, which Schumpeter calls the 'classical doctrine of democracy' has developed an axiological interpretation of democracy. Some objections have been raised to this new interpretation of democracy. One of the most notable of these is the Austrian economist and political scientist Josef Alois Schumpeter. The author who criticizes consideration of this kind of democracy and conception of humanity based on it, has given considerable criticism to the political doctrine with his own words as 'the classical doctrine of democracy'. The author first attempts to identify the basic components of the mentioned doctrine which became clear in the 18th century.The philosoper who opens up the basic concepts and principles to which this doctrine is based on, then focuses on the internal contradictions that they carry. Schumpeter, who criticizes the classical interpretation of democracy, which he sees as some kind of illusion, aims to remove the 'mystical cover' on democracy by pointing out the differences between the content in theory and the practical results. In the end, he actually propounds his personal opinion about what democracy really is. In this study, Schumpeter's criticisms of the classical interpretation of democracy were handled in terms of his own style of interpretation, and the study was concluded with the author's definition of democracy.
BASE
Dış politikada yumuşak güç unsuru olarak turizm: Özbekistan örneği ; Tourism as a soft power tooling of foreign policy: The case of Uzbekistan
İlban, Mehmet Oğuzhan (Balikesir Author) ; Uluslararası ilişkiler; ülkelerin, sivil toplum kuruluşlarının, çok uluslu şirketlerin ve birçok aktörün birbirleriyle olan etkileşimini inceleyen bir disiplindir. Dış politika ise söz konusu bu disiplinin bir alt dalıdır. Dış politika, genel anlamda bir ülkenin diğer ülke veya ülke gruplarıyla olan ilişkilerini belirli bir zemine oturtmak için benimsediği ilke ve uygulamaların bütünüdür. Ülkeler, diğer ülkelere karşı egemenliklerini korumak ya da bu ülkeler üzerinde etki alanı oluşturabilmek için güç kullanmaktadırlar. Söz konusu bu güç olgusunun yumuşak (ülkenin kendine özgü kültürünün, siyasi değerlerinin ve politikalarının diğer ülkelere cezbedici gelmesi) sert olmak (ülkenin mevcut askeri ve ekonomik gücü) üzere iki farklı yüzü bulunmaktadır. Bu araştırmanın amacı yumuşak güç araçlarından biri olan turizmin, Türkiye'nin Özbekistan ile ilişkilerindeki mevcut düzeyini ve işlevselliğini ortaya çıkarmaktır. Özbekistan ile Türkiye'nin ilişkilerini dış politika, yumuşak güç ve turizm etkileşimi temelinde incelendiği bu araştırmada veriler, doküman inceleme tekniği ile elde edilmiştir. ; International relations is a discipline that examines the interaction of countries, non-governmental organizations, multinational companies and many actors. Foreign policy is a sub-branch of this discipline. Foreign policy phenomenon in general terms is the whole of the principles and activities that a country adopts in order to place on a specific basis its relations with other country or country groups. Countries use force to maintain their sovereignty over other countries or to have an influence over these countries. This phenomenon of power has two different facets: soft (the country's unique culture, political values and policies attracts other countries), hard (the current military and economic power of the country). The purpose of this research is to ascertain the current level of tourism which is one of the soft power tools and its functionality in Turkey's relations with Uzbekistan. Turkey's relations with Uzbekistan in this research was examined on the basis of foreign policy, soft power and tourism interaction and data of this research were obtained by document analysis technique.
BASE
Parlamenter sistemden cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiş sürecinde Türkiye'de mülki idare sisteminin dönüşümü ; Transformation of civil administration system in Turkey during the transition from the parliamentary system to the presidential government system
Güler, Tahsin (Balikesir Author) ; Türkiye'de yoğun bir reform gündemiyle geçen 2000'li yılların ilk on-onbeş yılında merkeziyetçilik azaltılmaya çalışılırken uygulanan reformlarla yerelin yükselişine imkân sağlanmıştır. Bu süreçte mülki idare sisteminin sahip olduğu birtakım görev ve yetkiler yerel yönetimler lehine azaltılmış ya da bu yönetimlere aktarılmıştır. Son derece demokratik bir tarzda gelişen bu sürecin son yıllarda milli güvenlik tehditleri ve akabinde yönetim sistemindeki değişimin etkisiyle sürdürülmesi güçleşmiş, merkezi yönetim mülki idare sistemini güçlendirme yoluyla taşradaki gücünü yeniden pekiştirmiştir. Özellikle 2000'li yıllarda yoğunlaşan kamu yönetimi reformlarıyla mülki idare sisteminin hizmet etkinliği yerel yönetimler lehine azaltılmıştır. 2013 yılından itibaren ise milli güvenliğe yönelik tehditlerin artması ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin güçlü yürütmenin devamı olarak güçlü bir mülki idare sistemini öngörmesi güvenlikçi politikaların sürükleyiciliğinde mülki idare sistemini güçlendirirken mülki idare amirlerini de daha aktif ve dinamik bir rol oynamaya zorlamaktadır. ; While centralization was tried to be decreased in the first ten or fifteen years of the 2000s which passed with a busy reform agenda, the opportunity was provided for the rise of local with implemented reforms. In this process, some of the duties and authorities that the civil administration system has were reduced in favor of local administrations or transferred to these administrations. It has become difficult to sustain this extremely democratically developing process due, in recent years, to the national security threats and subsequently change in the administrative system, and central administration has intensified its power over the rural by means of strengthening the civil administration system. Service effectiveness of the civil administration system has declined with public administration reforms which became prevalent especially in the 2000s. Starting from 2013, that threats against national security have increased and that presidential government system calls for a powerful civil administration system as a continuation of powerful enforcement, together with driving force of security-based policies, strengthen the civil administration system and force civil administration supervisors to play a more active and dynamic role.
BASE
Laclau ve Mouffe'un radikal demokrasi teorisinde muhalefet olanakları ; The opportunities of opposition in Laclau and Mouffe's theory of radical democracy
Liberalizm'in birey, evrensellik, temsil ve katılım ekseninde; Marksizm'in sınıf siyaset ve pratikler perspektifinde yaşadıkları krizler, toplumların üzerindeki iktidar baskılarının artmasına yol açmıştır. Siyasal alandaki devletin lehine genişleyen boşluğu doldurabilmesi için yeni bir özneye ihtiyaç duyulmaktadır. Aranan yeni özne, çatışmalarına rağmen farklılıkların eklemlenmelerinden ortaya çıkacaktır. Muhalifi inşa etmenin yöntemini bize Laclau ve Mouffe'un Agonistik Radikal Demokrasi Teorisi verir. Bu çalışma I. bölümünde Agonistik Radikal Demokrasi Teorisi'nin, içinden türediği krizleri ortaya koymayı amaçlar. II. bölümde birey, kolektif ve toplumun kimlikleri incelenecektir. Ardından yeni bir özne konumu olarak "Radikal Muhalif"i ortaya çıkaran yöntem ve ortaya çıkış koşulları değerlendirilecektir. Eşdeğerlik Zinciri, bir topluluğun üyelerinin bazı etik- politik ilkeler üzerinde anlaşmalarıyla kurulur. Bu üyelerin özelliği birbirinden oldukça farklı kimliklere de sahip olabilmeleridir. Böylece teorinin inşa ettiği muhalif özne artık tikel ve özcü bir kimlik değildir. Yeni bir hegemonik özne konumunun inşa edildiği bu süreçte zorunluluk kategorilerinin hiçbiri işlemez. Sürece olumsal bir yapılanma hakimdir. Bu yeni örgütlenme sürecinde bütün katılımcıların kimlikleri hegemonik kimliğe uyarlanır. Bu yapılanmada, toplumsal farklılıkların yeni bir biçimde, çatışmalarını sürdürerek bir çatı altında birleşmeleri tasarlanır. ; The crises that have been both experienced in the centerline of the individual, universality, representation and the participation of liberalism, and in the perspective of class politics and practices ofMarxism, caused the increasing of the power pressure on societies. That is need to have a new subject position to replace the expanding absence which is in favor of the goverment in the political sphere. In spite of the conflicts of diversities, the subject that is required, will arise from its own articulations. Laclau and Mouffe's Agonistic Radical Democracy Theory gives us the methot of constructing the opposition. This study aims to reveal crises that originates from the Agonistic Radical Democracy Theory in the I. chapter. In the II. chapter, the individual, collective and the identities of the communities will be examined. Subsequently, the method and the conditions providing the "Radical Opponent" to come about as a new subject position will be evaluated. The equivalance chain is constituted through the agreements on some ethic- political principles of the members of a society. The feature of these members is that they also have the quite different identities. Thus, the opponent subject which is constructed by the theory is not a particular or an essentialist identity anymore. In this process that constructed by the new hegemonic subject position, none of these necessity categories are inoperative. A contingent construction is dominated in process. In this new process of organisation, the identities of the while participants are adapted a hegemonic identity. In this construct, social diversities are conceived gather under a single roof in a new form, while they maintain their conflicts. ; İÇİNDEKİLER Sayfa ÖZET -- i ABSTRACT -- ii İÇİNDEKİLER -- iii KISALTMALAR -- v GİRİŞ -- 1 BİRİNCİ BÖLÜM LACLAU VE MOUFFE'UN AGONİSTİK RADİKAL DEMOKRASİ KURAMINI TÜRETEN KRİZ ALTYAPISI 1.1.MARKSİZMİN KRİZİ -- 7 1.2.LİBERALİZMİN KRİZİ -- 22 İKİNCİ BÖLÜM MUHALİF ÖZNENİN İNŞASI 2.1. ÖTEKİNDEN TÜREYEN "ÖZ-NE"NİN KURULUŞU -- 48 2.2. ÖTEKİYLE OLANAKLI OLMAK: VAR OLMANIN DAYANILMAZ ÇATIŞMASI -- 50 2.3. YENİ ZAMANLARIN YENİ ÖZNESİ: YENİ TOPLUMSAL HAREKETLER -- 58 2.4. YURTTAŞ -- 66 2.5. ÇOĞULCULUK VE SINIRLARI -- 82 2.6. KİMLİK VE FARK -- 90 2.7. EŞİTLİĞİ YENİDEN OKUMAK: BİR EŞDEĞER DENKLİK ZİNCİRİNE EKLEMLENMEK -- 100 2.8. GENEL TAMLIK ŞEMASI FORMU- GEÇİCİ LİDERİN YERİ -- 110 2.9. RADİKAL MUHALİF -- 115 iv SONUÇ -- 135 KAYNAKÇA -- 143
BASE
Osmanlı Siyaset Düşüncesi Çerçevesinde Anonim Bir Nasihatnamenin Değerlendirilmesi ; An Evaluation of an Anonymous Book of Advices within the Framework of Ottoman Political Thought
Osmanlı Devleti siyaset düşüncesi, devlet idaresi ile ilgili XVI. yüzyıldan itibaren kaleme alınan eserler üzerinden değerlendirilebilmektedir. Bu nedenle devlet ve siyaset üzerine yazılan eserlerin detaylı kritiklerinin yapılması, Osmanlı siyasi düşüncesinin niteliklerinin tartışılması ve dönemsel değişimlerin ortaya çıkarılması bakımından önem arz etmektedir. Bu bağlamda makalede İstanbul Üniversitesi kütüphanesinde T6108 koduyla bulunan bir yazma eserin içerisinde yer alan ve daha önce değerlendirilmesi yapılmamış olan anonim bir nasihatname Osmanlı siyaset düşüncesi çerçevesinde ele alınmaktadır. Böylece Osmanlı devlet düşüncesi çalışmalarına katkı sağlanması hedeflenmektedir. Tarihi ve müellifi belli olmayan bu eserin, Osmanlı siyaset düşüncesine katkı sağlaması amacıyla yöntemsel olarak, eserde savunulan görüşler ve ileri sürülen fikirler mevcut Osmanlı siyaset düşüncesi literatürü çerçevesinde ele alınmıştır. Bununla birlikte temel problem nasihatnamenin değerlendirilmesinin, tarihinin ve müellifinin bilinmesiyle alakalı olmasıdır. Nasihatnamenin hem içeriğinden hem de yazma eserin başında yer alan bazı ipuçlarından hareketle müellif ve tarihlendirme ile ilgili bazı tespitlerde bulunulmaya çalışılmıştır. Eserin II. Mahmud döneminde üç ay sadrazamlık yapmış olan Abdullah Paşa'ya ait olma ihtimali ise nasihatnamenin önemini artırmaktadır. Öyle ki Lütfi Paşa'nın Asafname'sinden sonra bir sadrazam tarafından yazılan ikinci bir siyasetname olma özelliği ve önemine sahip olmaktadır. ; The political thought in the Ottoman Empire can be interpreted over the works on state administration composed as of the sixteenth century to onwards. For this reason, a detailed critique of the books written on state and political affairs is important for the discussion of the attributes of Ottoman political thought and discovering the periodical changes. In this study, a Book of Advices, which was included in a manuscript coded T6108 available in Istanbul University Library, and which has not yet been interpreted were evaluated within the framework of Ottoman political thought. So, it is aimed that the text of this Book of Advices will contribute into the studies on Ottoman political thought. In this sense this work which is undated and anonymous, for contribute to Ottoman politicial thought procedurally, the ideas suggested and advocated in the Book of Advices were evaluated within the framework of Ottoman political thought. However, main problem in the evaluating of the Book of Advices related to its date' and author's unknown. For this reason, it has been made some predictions about the author and date from both the contents of the Book of Advices and the clues which contained in the beginning of the manuscript. The possibility of that the book's belonging to Abdullah Paşa, who served as grand vizier for three months at the time Mahmud II, increases the importance of Book of Advice. In this case, it has the feature and importance of being a second political treatise written by a grand vizier after Lütfi Pasha's Asafname.
BASE
Kamu diplomasisi aracı olarak eğitim ve Türkiye'deki yabancı öğrenciler: İstanbul Gelişim Üniversitesi örneği ; Education and the foreign student's in Turkey as an instrument of public policy: The case of İstanbul Gelişim University
Danışman: DR. ÖĞR. ÜYESİ FATİH FUAT TUNCER Yer Bilgisi: İstanbul Gelişim Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bilim Dalı Konu: Siyasal Bilimler = Political Science ; Günümüz koşullarına bakıldığı zaman teknolojik gelişmelerin ilerlemesi ile birlikte, dünya ülkelerinin herhangi birinde yaşanan olaylar hızla tüm dünyaya yayılmaktadır. Cereyan eden olaylar, ülkeler arası ilişkileri düzenlemek ve olası olumsuz bir durumda güvenliği tahsis etmek amacıyla devletlerarası diplomatik faaliyetlerin önemine vurgu yapmaktadır. Bu durum devletlerarasında diplomasi kavramına karşı ilginin artmasına sebebiyet vermektedir. Teknolojinin gelişmesiyle devletlerin diplomasi anlayışı da değişime uğramaya başlamıştır. Zira ülkeler arası sorunlar savaş yoluyla değil de daha barışçıl yollarla çözülmeye başlanmıştır. ''Kamu Diplomasisi'' olarak adlandırılan bu çözüm yolu, devletlerin, diğer devletlerin halklarını etkileyerek onlar üzerinde daha etkin bir rol alma yöntemi olarak sayılabilmektedir. Özellikle bir devletin uluslararası arenada imajının artması veya mevcut statüsünü koruması için, diğer devletlerden üstün olduğunu göstermesi gerekmektedir. Böylesi bir gösteriye en güzel örnek belki de devletlerin ''güç'' kavramıyla olan ilişkileridir. Çünkü her devlet küreselleşen dünyada kendi statüsünü ve prestijini diğerlerinden daha üstte tutmak isteyecektir. Bunu göstermenin en iyi yolu da sahip olunan güç kaynaklarıdır. Öte yandan bu güç kaynakları bazen gücün kendisi olurken bazen de kamu diplomasisi araçları olabilmektedir. Örneğin, eğitim, kültür, diplomasi türleri ya da kitle iletişim araçları gibi. Her devlet uluslararası konjonktürde daha iyi bir statüde olabilmek için sahip olduğu diplomasi araçlarını kullanmayı hedefler. Bu araçları kullanmak için devletlerin sert güç unsurlarına ihtiyaçları yoktur. Devletler, mevcut sorunu barışçıl yöntemlerle çözmeye dayalı politikalar geliştirirler. Türk dış politikası tarihinde bu yönteme sıkça başvurulmaktadır. Kamu diplomasisi kapsamında bu politikalara en güzel örnek eğitim diplomasisi verilebilir. Bu anlamda çalışmanın da konusu olan Türkiye, öğrenci değişim programlarıyla kamu diplomasisi faaliyetlerine katkı sağlamıştır. Öğrenci değişim programları, kültürel değişim programlarına eşdeğerdir. Farklı bir ülkenin kültürel özellikleri, değişim programına dâhil olduğu ülkeye de yansımaktadır. Tez konusu içerisinde yer alan örnek ülke Türkiye, bu anlamda başarılı girişimlerde bulunmuştur. Birçok üniversitenin yürütmüş olduğu öğrenci değişim programları sayesinde, farklı ülkelerin kültürleri daha anlaşılır olması bakımından incelenmektedir. Zira devletler her geçen gün etki alanlarını genişletmekte ve yeni eğitim programları ile karar verme sürecinde aktif rol oynayabilmektedir. Bu durum ortaya, karar verici mekanizmaların, bu ülkeleri cazibe merkezi olarak görmesini sağlayacaktır. Bu çalışmada, öncelikli olarak kamu diplomasisi ile eğitim arasındaki ilişkiye değinilmiş, çalışma konu üzerinden örneklendirilmiştir. Ayrıca Türk Dış Politikası ile ilgili olarak 1919 ile 2012 yılları arasındaki dış politikalara yer verilmiştir. Son olarak, eğitim ile ilgili olarak Türkiye'deki yabancı öğrenciler ile ilgili İstanbul Gelişim Üniversitesi örneği üzerinden incelemeler yapılmıştır. Yapılan incelemeler, en objektif şekilde ele alınmaya çalışılmış ve öznellikten kaçınılmıştır. ; In the current world, owing to the development of technology, incidents which occurred in anywhere in the world quickly spread and affect all over the world. Incidents that happened prove the importance of international diplomatic activities on the purpose of improving inter-state relations and of ensuring security in possible negative situation. This situation causes the increase of interests in the concept of diplomacy among states. Due to the development of technology, the understanding of states on diplomacy also began to change, because international issues began to be resolved not with wars but with peaceful ways. This way of resolution called "public diplomacy" can be counted as the method for play a more active role on peoples in other states through affecting them. Especially, it is necessary for a state to show itself better than other states in order to improve its image or keep its existing status in international arena. The most appropriate example of this is the relations of states with the concept of "power", because every state wants to keep its status and prestige superior to others in globalizing world. The best way to show this is power sources which state has. On the other hand, while these power sources are sometimes power itself, they can be sometimes the tools of public diplomacy. its examples are education, culture, various diplomacies and mass media. Every state tends to use tools of diplomacy which it has in order to be in better status in international conjuncture. It is necessary for states to use elements of hard power in order to use these tools. This method develops policies aiming to resolve existing issue peacefully. Turkish foreign policy often applies this method in history. It can be said that the most appropriate example of public diplomacy is education diplomacy. In this sense, Turkey contributed to public diplomacy activities through student exchange programs. Student exchange programs are equivalent to cultural exchange programs. The cultural features of a different states are reflected also on state included to the exchange program. Turkey succeeded in public diplomacy at this point. Due to student exchange programs managed by many universities, the cultures of different states are analyzed better, because states are expanding their spheres of influence day by day and can play an active role in decision making process with new education programs. This situation will encourage decision making mechanisms to regard these states as attraction point. In this work, the relation between public diplomacy and education was primarily dealt with and was exemplified on the research topic. Furthermore, in terms of Turkish foreign policy, that between 1919 and 2012 was analyzed. Finally, as for Turkey's education policy and international students, the case of Istanbul Gelisim University was dealt with. During the research, author took care of the objectivity of the research and avoided subjectivity.
BASE