Suchergebnisse
Filter
27 Ergebnisse
Sortierung:
Bir darbeci subayın hatıraları: 27 Mayıs 1960-22 Şubat 1962-21 Mayıs 1963
In: Kronik kitap 163
In: Türkiye tarih dizisi 25
Darbeler târihi: 27 Mayıs 1960, 22 Şubat 1962, 21 Mayıs 1963, 12 Mart 1971
In: Timaş yayınları 4107
In: Tarih inceleme araştırma 86
Glaube und Vernunft in Christentum und Islam: with foreword, résumés and abstracts in English : internationales Symposion mit der Islamisch-Theologischen Fakultät der Universität Ankara, 22.-23.10.2010
In: Interkulturelle und interreligiöse Symposien der Eugen-Biser-Stiftung Band 6
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi öğrenci ve akademisyenleri ile Rize halkının karşılıklı algı ve beklentileri
In: Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi yayınları 22
Bir kuşağın dramı: sağ-sol çatışmasının perde arkası, tanıklıklar
In: Yakın Plan yayınları 171
In: Tarih araştırma, inceleme 22
Göçün güvenlikleştirilmesi: Suriye krizi ve Avrupa Birliği ; Securitization of migration: the Syrian crisis and the European union
TEZ11319 ; Tez (Yüksek Lisans) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2018. ; Kaynakça (s. 124-152) var. ; xi, 152 s. : tablo ; 29 cm. ; Göç ve güvenlik, Soğuk Savaş sonrası dönemde uluslararası sistemde yaşanan değişimlerin etkilediği en önemli alanlar arasında yer almaktadır. Özellikle 1990 sonrası dönemde derinleşen-genişleyen boyutlara ulaşan güvenlik ve iç savaşlar sonucu yaşanan yoğun göç akışı bu iki konuyu ön plana çıkarmıştır. Bu tez çalışması da bu iki alanı Avrupa Birliği (AB) kapsamında ele almaktadır. Çalışmanın amacı, temel olarak AB kurumlarının göç yaklaşımlarının güvenlik ile ilişkisini incelemektir. Bu kapsamdaki çalışma, Kopenhag Okulu kuramı ile AB tarafından "mülteci krizi" olarak ele alınan dönem olan 2011 Suriye krizi çerçevesinde AB kurumlarının göç yaklaşım benzerliklerini ve farklılıklarını incelemektedir. Dolayısıyla çalışma, Birliğin ortak göç politikasını tanıtırken Avrupa Komisyonu, Avrupa Konseyi ve Avrupa Parlamentosu'nun göç söylem haritasını çizmektedir. Çalışmada ele alınan Suriye krizi, 2011 yılı öncesi 22 milyona sahip nüfusundan yaklaşık olarak 12 milyon kişinin ülke içinde ve dışında yerinden edilmesine neden olan bir vakadır. Aynı zamanda mülteci krizi dönemi, göçün AB?nin gündemine yoğun bir şekilde yerleşmesi açısından önemlidir. Böylece bu örneklem, AB kurumlarının Avrupa?ya yönelen yoğun göç akışı karşında göçü nasıl ele aldığını araştırma imkanı sağlamaktadır. Bu kapsamdaki çalışma, AB kurumlarının göçü güvenlikleştirdiğini ve bu kurumların söylemlerinde ekonomik, kültürel ve iç güvenlik temaları kapsamında benzeşen ve farklılıklaşan yaklaşımların bulunduğunu savunmaktadır. ; Migration and security are among the most important areas that are affected by the changes in the international system in the post-Cold War period. Especially in the post-1990 period, security that reaches deepening-expanding dimensions and intense migration flow as a result of civil wars brought these two issues to the fore. In this framework, this new period has led to a conceptual and theoretical transformation in terms of deepening and expanding dimensions of these topics. This thesis covers these two issues within the scope of European Union (EU). The aim of study is mainly to examine the nexus between security and migration in the approaches of EU institutions. The study in this context examines the similarities and the differences in migration approaches of the EU institutions within the context of the Copenhagen School theory and the 2011 Syrian crisis, which is considered as the ""refugee crisis"" by the EU. Thus, in addition to introducing the common migration policy of the Union, this research also presents the map of the migration discourses of the European Commission, the European Council and the European Parliament. The Syrian crisis addressed in the study is an important case in terms of the fact that approximately 12 million people have been displaced in and out of the country from the population of 22 million in the pre-2011. At the same time, refugee crisis period is important in terms of the intensive settlement of migration on the EU agenda. So, this example allows to research how the EU institutions securitize migration in the face of the increasing flow of migration to Europe. In this context, the study argues that EU institutions have securitized the migration and there are similar and different approaches in the discourses of these institutions within the scope of economic, cultural and internal security themes.
BASE
Üniversite öğrencilerinde karar verme stilleri ile suçluluk utanç ilişkisi ; The relationship between decision-making styles and guilt and shame in university students
Bu çalışmada üniversite öğrencilerinin karar verme stillerinin alt boyutları olan rasyonel, sezgisel, bağımlı, kaçınma ve kendiliğinden anlık karar verme stilleri ile suçluluk utanç ilişkisinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Araştırmanın örneklemini, tüm dünyayı ele alan Covid-19 salgını nedeni ile ulaşılabilen 453 üniversite öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmaya katılan üniversite öğrencilerine online iletişim kanalları arayıcılığıyla ulaşılmıştır. Katılımcıların 278'i (,4) kadın, 175'i (,6) erkek üniversite öğrencilerden oluşmaktadır. Araştırmadan elde edilen veriler, Kişisel Bilgi Formu, Karar Verme Stilleri Ölçeği (KVS), Sürekli Suçluluk ve Utanç Ölçeği (SUTÖ) kullanılarak toplanmıştır ve SPSS 22. programı kullanılarak istatistiksel analiz yapılmıştır. Elde edilen verilerin analizinde Bağımsız Ortalamalar için T testi, Tek Yönlü Anova, Pearson Korelasyon Analizi ve Çoklu Hiyerarşik Regresyon Analizi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda katılımcıların; cinsiyet, yaş, sınıf düzeyi ve kiminle yaşadıkları ile karar verme stilleri ve suçluluk utanç ölçeğinden alınan toplam puanlar arasında anlamlı farklılık olduğu ortaya çıkmıştır (p<0,05). Üniversite öğrencilerinin Karar Verme Stilleri Ölçeği rasyonel, sezgisel ve bağımlı alt boyutları ile suçluluk arasında anlamlı düzeyde pozitif ilişki bulunmuştur; Karar Verme Stilleri Ölçeği kaçınma ve kendiliğinden-anlık karar verme alt boyutları ile suçluluk arasında anlamlı düzeyde negatif ilişkiler olduğu görülmüştür. Üniversite öğrencilerinin Karar Verme Stilleri Ölçeği rasyonel, sezgisel ve bağımlı karar verme alt boyutları ile utanç arasında anlamlı düzeyde pozitif ilişki; Karar Verme Stilleri Ölçeği kaçınma ve kendiliğinden anlık karar verme alt boyutları ile utanç arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Suçluluk karşısında Karar Verme Stilleri Ölçeği; rasyonel, sezgisel, bağımlı ve kaçınma alt boyutlarının yordayıcı olduğu tespit edilmiştir. Buna ek olarak Karar Verme Stilleri Ölçeği rasyonel, sezgisel ve bağımlı karar verme alt boyutlarının utancı yordadığı tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçların alanyazın ışığında tartışma ve yorumu yapılarak önerilere yer verilmiştir. ; In this study, it is aimed to examine the relationship between rational, intuitive, dependent, avoidance and spontaneous decision-making styles and guilt shame, which are sub-dimensions of the decision-making styles of university students. The sample of the study consists of 453 university students who can be reached due to the pandemic. University students who participated in the research were accessed using online communication channels. 278 (61.4%) of the participants were female and 175 (38.6%) were male university students. The data obtained from the research were collected using personal information form, decision-making styles scale (KVS), Continuous Guilt and Shame Scale (SUTÖ) and statistical analysis was performed using SPSS 22. program. T test for Independent Averages, One-Way Anova, Pearson Correlation Analysis and Multiple Hierarchical Regression Analysis were used in the analysis of the data obtained. As a result of the research, the participants; there was a significant difference between gender, age, class level and who they lived with and their decision-making styles and total scores from the guilt shame scale (p<0.05). Significantly positive relationship between rational, intuitive and dependent sub dimensions and guilt in the scale of decision-making styles of university students; There have been significant negative relationships between the scale of decision-making styles, avoidance and self-instantaneous decision-making sub-dimensions and guilt. A significantly positive relationship between rational, intuitive and dependent decision making sub-dimensions and shame on the scale of decision-making styles of university students; There was no meaningful relationship between the scale of decision-making styles, avoidance and self-instant decision-making subdivisions and shame. The scale of decision-making styles in the face of guilt was found to be rational, intuitive, addictive and exhausting in the sub-dimensions of avoidance. In addition, the scale of decision making styles has been found to be rational, intuitive and dependent decision-making subsizes that tire shame. In the light of the field article, the results obtained were discussed and commented and suggestions were included.
BASE
Create a Country Perception and Image by International Public Relations: An Empirical Research about Perception and Image of Turkey in Germany (2010-2013)
Önder, Hatice Burcu (Arel Author) ; For centuries, countries have always communicated with each other, such as wars, political and economic power struggles, outbreaks, migrations, border changes, technical developments. This communication is sometimes caused by reasons such as political or economic power struggles. Today, countries have to deal with the developments, trade, social, cultural exchanges that are happening within the borders of each other. It is necessary for one country to have a good place in the international arena. Counties need to gain a positive place in international communication. Providing a positive perception in the international arena will feed countries in commercial, economic and political sense. Positive perception will lead to greater investment in the country, increased cooperation and ultimately achieving country interests at the final point.
BASE
Gümrük birliğinin Türkiye'nin dış ticaretine etkisinin analizi (1980-2019)
20. yüzyılın ikinci yarısı, yaşanan savaşların meydana getirdiği yıkımın telafi edilebilmesi için ülkelerin yoğun çabasına sahne olmuştur. Ekonomik entegrasyonlar ve buna bağlı olarak dış ticaretin hızla gelişmesi, sanayi toplumlarının ve sanayileşme çabası içindeki ülkelerin adeta kurtarıcısı olmuştur. Bu sayede sanayileşmiş ülkeler, üretim fazlalarını daha kolay satabilme imkânı yakalarken, sanayileşme yolunda mesafe kat etmek isteyen ülkeler de yeni üretim imkânlarına kavuşma noktasında büyük kolaylıklara sahip olmuşlardır. Türkiye bu entegrasyonlardan biri olan Avrupa Ekonomik Topluluğuna (AET) katılmak için 31 Temmuz 1959 tarihinde başvuru yapmıştır. Konseyin önerdiği ortaklık anlaşması Ankara Anlaşması olarak 12 Eylül 1963 tarihinde imzalanmış ve 1 Aralık 1964 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Topluluğa üyelik sürecini düzenleyen Katma Protokol ise 1970 Aralık ayında imzalanmış ve 1973 yılında yürürlüğe girmiştir. Ortaklık Konseyinin 6 Mart 1995 tarihli ve 1/95 sayılı Kararıyla Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki Gümrük Birliği Anlaşması onaylanmış ve bu anlaşma 1 Ocak 1996 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Böylece Türkiye AB'ye üye olmadan GB'ye üye olan tek ülke olarak 22 yıl devam eden Geçiş Dönemi sürecini tamamlamış ve Ankara Anlaşması ile belirlenen, tam üyeliğe giden yolda son aşama olan Nihai Döneme geçmiştir. Bu çalışmada Türkiye ekonomisi açısından önemli bir dönem noktası olan Gümrük Birliği Anlaşmasının Türkiye'nin dış ticareti üzerindeki etkileri incelenmeye çalışılmıştır. Bu anlamda serbest ekonomi politikası uygulamasına geçişin başlangıcı olarak kabul edilen 24 Ocak 1980 Kararları, GB öncesi dönemin başlangıcı olarak seçilmiş, GB sonrası dönem ise 2019 yılının sonunu kapsayacak şekilde ele alınmıştır. Çalışmanın birinci bölümünde ekonomik entegrasyonlar ve gümrük birliği teorisine yer verilmiş, ikinci bölümde ise Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki Gümrük Birliği süreci ve yapılan düzenlemeler ele alınmıştır. Çalışmanın üçüncü bölümünde dış ticaret teorilerine ait kuramsal çerçeve ...
BASE
Uluslararası finansal raporlama standartları kapsamında İran muhasebe standartlarının incelenmesi: İran'da bir uygulama
ÖZETULUSLARARARASI FİNANSAL RAPORLAMA STANDARTLARI KAPSAMINDA İRAN MUHASEBE STANDARTLARININ İNCELENMESİ: İRAN'DA BİR UYGULAMAEkonomik yapı hem iç hem de dış sahada geliştikçe, gereklilikler de buna bağlı olarak gelişip yenilenmek ihtiyacı hissetmektedir. Sermayenin uluslararası dolaşımdaki hareketliliği, gelişen sektörel yapılar ve sistematik bir yapıya duyulan ihtiyaç muhasebe uygulamalarında da bir standartlaşmanın gerekliliğini gündeme getirmiştir. Her ülkenin kendi iç düzenlemeleri doğrultusunda şekillendirdiği bu uygulamalar, küreselleşmenin etkisini göstermeye ve sermaye sınırlarının kalkmaya başlaması itibariyle ülkeler arasında da şekillenme ihtiyacı hissettirmiştir. Bu ihtiyaç uluslar arası muhasebe standartlarını gündeme getirmiş ve 1970'ler itibariyle ülkeler arasında yapılan anlaşmalarla ilk adımlar atılmıştır. 1972'de 10'uncu Dünya Muhasebeciler Kongresi'nde alınan karar neticesinde 1973 yılında IASC kurulmuş ve bu komite Uluslar arası Muhasebe Standartlarını oluşturarak günümüzde halen geçerliliği olan bir yapıyı tesis etmiştir. Türkiye'nin bu yapıya dahil olması gerek ABD ile olan ticari ilişkileri gerekse AB'ye uyum çalışmaları doğrultusunda şekillenmiştir. 2000'li yıllar itibariyle bu alanda SPK, BDDK, TMSK gibi kurumlar aracılığıyla yürütülen bu çalışmalar, 2011 itibariyle KGMDSK çatısı altında toplanmış ve bu kurum aracılığıyla devam ettirilmektedir. İran Cumhuriyeti ise bu anlamda oldukça geç sürece dahil olmuştur. 1980'lerde kurumsal alt yapısı oluşmaya başlayan muhasebe standartlarının hayat geçirilmesi 1990'lara denk gelmektedir. 1999'yılında hazırlanan muhasebe kılavuzu ilgili kurumlarca iki yıl süre ile denetime tabi tutulmuş ve bu yöndeki görüş ve değerlendirmelerin akabinde 2001 yılında UMS koordineli olarak 22 standart düzenlenip yayınlanmıştır. Ayrıca 2005 yılında yapılan yenileştirmeler neticesinde iki standart ve 2007 yılında bir standart onaylanmış olup toplamda 33 Muhasebe Standardı düzenlenerek uygulamaya sokulmuştur. Uluslararası standartlarla daha iyi uyum sağlamak için, 2005 yılında 4, 5, 18 ve 19 no'lu standartları içeren 4 standart ila 2007 yılı 11 ve 12. Standartlar yeniden düzenlenip değerlendirmeye konulmuştur.Anahtar Kelimeler: Muhasebe Standartları, Uluslararası Muhasebe Standartları, İran Finansal Raporlama Standartları.ABSTRACTAN EVALUATION OF IRANIAN ACCOUNTING STANDARDS BASED ON INTERNATIONAL FINANCE REPORTING SATANDARDS:AN APPLICATION IN IRANAs the economic structure develops in both domestic and foreign realms, requirements feel the need to develop and renew accordingly, as well. The mobility of the capital in international circulation, developing sectorial structures and the need for a systematic structure has brought the necessity of standardization also in accounting practices into question. These practices shaped by all countries in parallel with its own internal regulations have evoked the need to take shape among the countries, as well, as of the fact that globalization started to take effect and the borders of the capital started to be removed. This need has brought the international accounting standards into question, and the first steps have been taken with the agreements concluded between countries as of the 1970s. As a result of the resolution taken in 10th World Congress of Accountants in 1972, IASC was founded in 1973, and this committee constituted a structure that still has validity today by establishing International Accounting Standards.Turkey's inclusion in this structure has taken shape in accordance with its commercial relationships with the USA as well as with EU harmonization works. These works carried out through the institutions such as SPK, BDDK, TMSK in this field by 2000s have gathered under the same roof of KGMDSK by 2011 and are continued through this institution.On the other hand, Republic of Iran got involved in the process rather late in this sense. Implementation of accounting standards, institutional infrastructure of which started to be formed in the 1980s, coincides with 1990s. Manual of accounting prepared in 1999 was subjected to supervision for a period of two years and immediately after the opinions and evaluations in this aspect, 22 standards were set and published in a coordinated manner with IAS. Furthermore, two standards were approved as a result of the renewals made in 2005, and one standard was approved in 2007, and 33 Accounting Standards in total were set and put into practice.In order to harmonize with international standards better, 4 standards including standards no 4, 5, 18 and 19 were set again and put under evaluation in 2005 and Standards no 11 and 12 in 2007. Key Words: Accounting Standards, International Accounting Standards, Iran Financial Reporting Standards.
BASE