Suchergebnisse
Filter
7 Ergebnisse
Sortierung:
İhracata Yönelik Rekabet İstihbaratı Sisteminin Oluşturulması - Ankara'da Makine ve Aksamları Üreten Firmalar Üzerine Bir Uygulama
In: Social sciences studies journal: SSS journal, Band 5, Heft 34, S. 2388-2408
ISSN: 2587-1587
TÜRKİYE EKONOMİSİ: ÖZEL SEKTÖRÜN DIŞ BORÇ YÜKÜ VE SİYASAL İKTİDARIN TUTUMU ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME
In: Journal of management, economic, literature, Islamic and political sciences: JOMELIPS = Yönetim, ekonomi, edebiyat, islami ve politik bilimler dergisi, Band 5, Heft 2, S. 105-126
ISSN: 2547-9512
2001 Krizi'nin ardından Türkiye'de özel sektörün dışarıdan borçlanma eğilimi sürekli artmıştır. Hükümet, kamunun dış borç yükünün hafifliyor olmasının getirdiği rahatlıkla, bir bütün olarak ekonominin döviz üretme potansiyelinin düşük olduğunu dikkate almaksızın, özel sektörün bu eğilimini desteklemiştir. Zira özel sektörün getirdiği dış finansman tüketim talebini uyarıp büyümeyi hızlandırmaktadır. Ne var ki, 2008 Finans Krizi sonrasında küresel konjonktürün kötüleşmesi bir taraftan dış finansman kullanmanın maliyetini artırırken bir taraftan da para ikamesini yeniden gündeme getirmiştir. Sonuç olarak, dış borç yükünün oluşturduğu kırılganlık, iktisadi yapıyı tehdit edici bir içerik kazanmıştır. Hükümetin uzunca bir süre faiz artırımına direnmesi ve muhalif yaklaşımlara karşı sert bir tutum izlemesi, bu tehdidi büyütmüştür. Bütün bileşenleri ile siyasi irade durumun vahametini 2018 Ağustosunda maruz kalınan spekülatif saldırıdan sonra fark ederek tedbirler almaya çalışmıştır. Ne var ki 2020 Şubatından itibaren tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi, siyasi iradenin manevra alanını daraltmaktadır. Artan dış borç yüküne rağmen devam eden durgunluk ibaresi ile tanımlayabileceğimiz bir kısır döngü yaşanmaktadır.
The impacts of financial development on growth: A time-varying causality analysis for Turkey
In: Zbornik radova Ekonomskog Fakulteta u Rijeci: časopis za ekonomsku teoriju i praksu = Proceedings of Rijeka Faculty of Economics : journal of economics & business, Band 34, Heft 2, S. 529-554
ISSN: 1846-7520
Utjecaj financijskog razvoja na rast: analiza vremenske kauzalnosti za Tursku ; The impacts of financial development on growth: A time-varying causality analysis for Turkey
Cilj ovog istraživanja je utvrditi je li uzročna veza između financijskog razvoja i ekonomskog rasta u Turskoj stabilna tijekom vremena. U tu svrhu istražuje se uzročno-posljedična veza između financijskog razvoja i ekonomskog rasta u Turskoj putem godišnjih podataka za razdoblje od 1960.-2013. Za razliku od prethodnih studija u literaturi, uzimajući u obzir da se uzročno-posljedična veza između financijskog razvoja i ekonomskog rasta može mijenjati ovisno o vremenu, primjenjuje se test vremenske kauzalnosti kojeg su prethodno razvili Balcilar, Özdemir i Arslanturk (2010). Rezultati pokazuju da postoji jednosmjerna uzročnoposljedična veza između financijskog razvoja i gospodarskog rasta i taj se odnos mijenja ovisno o vremenu. Vidljivo je da je jednosmjerna uzročnost iz financijskog razvoja na gospodarski rast nastala tijekom razdoblja financijske krize i političke krize. Osnovni je zaključak da ne postoji stabilna uzročna veza između financijskog razvoja i ekonomskog rasta u Turskoj u danom vremenskom razdoblju ; The goal of this research is to determine whether the causal relationship between financial development and economic growth in Turkey is stable over time. For this purpose, causal relationship between financial development and economic growth in Turkey has been investigated by means of annual data for the period of 1960- 2013. Differently from previous studies in the literature, considering that causal relationship between financial development and economic growth might change depending on time, time-varying causality test developed by Balcilar, Ozdemir and Arslanturk (2010) has been used. The results show that there is a unidirectional causal relationship from financial development to economic growth and this relationship changes depending on time. It is seen that unidirectional causality from financial development to economic growth emerged during the periods of financial turmoil and political crisis. The basic conclusion is that there is no stable causal relationship between financial development and economic growth in Turkey over the given time period.
BASE
The Impacts of Financial Development on Growth: A Time-Varying Causality Analysis for Turkey
In: Zbornik radova Ekonomskog fakulteta u Rijeci, časopis za ekonomsku teoriju i praksu - Proceedings of Rijeka Faculty of Economics, Journal of Economics and Business, Vol. 34, No. 2, 2016, pp. 529-544
SSRN
Characteristics of male sexual dysfunction subjects from a sociocultural perspective: Analysis of 18 years ; Sosyokültürel açıdan cinsel i̇şlev bozukluǧu olan erkeklerin özellikleri: 18 Yılın Değerlendirilmesi
Karlıdere, Tunay (Balikesir Author) ; Objective: Sociocultural factors may have significant effects on sexual behavior. Research in different cultures may contribute to our understanding of sexuality and sexual dysfunction. The study aims to present the sociodemographic characteristics and clinical symptomatology of male sexual dysfunctions in a Turkish sample. Method: Subjects who were referred to the Sexual Dysfunction Unit in the Psychiatry Department of Gulhane Military Medical Academy, Turkey, during September 1986-November 2008 have been included in the study. The subjects' presenting complaints, diagnostic distribution, and socio-demographic characteristics were analyzed retrospectively. Findings: Out of 1226 cases, 903 males' data were evaluated. The diagnostic distribution of subjects were as following: Erectile disorder due to psychological factors 60.2%, erectile disorder due to organic factors 18.9%, premature ejaculation 10.7%, sexual desire disorder 3.8%, orgasmic disorder 0.7%, and other disorders 5.7%. On the other hand, the subjects' presenting complaints were erectile inadequacy 50.1%, erectile failure 26.0%, premature ejaculation 11.7%, low sexual desire 9.2%, and retarded ejaculation 1.0%, other 1.9%. Discussion: In this study the male/female ratio was 7/1, in favor of males which may reflect sociocultural values attributed to sexuality. The incidence of erectile dysfunction was higher, whereas premature ejaculation, orgasmic disorder and sexual desire disorder was lower compared with literature. Conclusion: These findings may be related to cultural effects influencing the acceptance of sexual dysfunctions, and were discussed in the light of sociocultural factors. ; Amaç: Sosyokültürel faktörlerin cinsel davranış üzerine belirgin bir etkisi vardır. Farklı kültürler üzerinde yapılan araştırmalar cinselliği ve cinsel işlev bozukluğunu anlamamıza katkıda bulunabilir. Bu araştırma ile bir Türk örnekleminde erkek cinsel işlev bozukluğunda klinik belirtiler ve sosyodemografik özelliklerin sunulması amaçlanmıştır. Yöntem: Eylül 1986-Kasım 2008 tarihleri arasında Gülhane Askerî Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı bünyesinde yer alan Cinsel işlev Bozukluğu bölümüne başvuran olguların yakınmaları, tanı dağılımları ve sosyodemografik özellikleri geriye dönük olarak değerlendirilmiştir. Bulgular: 1226 olgudan 903 erkek cinsel işlev bozukluğu olgusu değerlendirildi. Olguların tanı dağılımı şöyleydi: Psikojen faktörlere bağlı sertleşme bozukluğu .2, organik faktörlere bağlı sertleşme bozukluğu .9, erken boşalma .7, cinsel istek bozukluğu %3.8, orgazm bozukluğu %0.7 ve diğer cinsel işlev bozuklukları %5.7. Öte yandan, yetersiz penis sertleşmesinden yakınan olgular .1 oranındaydı, sertleşme olmaması .0, erken boşalma .7, azalmış cinsel istek %9.2 ve gecikmiş boşalma %1, diğer yakınmalar ise %1.9 olarak tesbit edildi. Tartışma: Bu çalışmada erkek/kadın oranı 7 olarak hesaplandı. Bu oranın erkeklerin lehine olması cinselliğe atfedilen sosyokültürel değerlerin bir yansıması olabilir. Literatürle karşılaştırıldığında sertleşme bozukluğu sıklığı daha yüksekti. Oysa erken boşalma, orgazm bozukluğu, cinsel istek bozukluğu literatüre göre daha düşüktü. Sonuç: Bu bulguların cinsel işlev bozukluğunun kabulünü etkileyen kültürel etkilerle ilişkili olabileceği, sosyokültürel faktörler göz önüne alınarak tartışılmıştır.
BASE