Change in the Ritual of Starting Primary School from the Ottoman Empire to the Republic: From the Amin Procession Ceremony to the Recitation of the Student Oath; Osmanlı'dan Cumhuriyet'e İlkokula Başlama Ritüelinde Değişim: Amin Alayı Merasiminden Öğrenci Andının Okunuşuna
In: International journal of new approaches in social studies: IJONASS = Uluslararası Sosyal Bilgilerde Yeni Yaklaşımlar Dergisi
ISSN: 2618-5725
Toplumsal hayatın önemli dinamiklerinden olan ritüel formasyonları, ilk zamanlarda sosyoloji biliminin
odağında iken, bir müddet sonra antropoloji bilimi ile de bağdaştırılmış ve nihayetinde her iki bilim dalı
içerisinde ritüel formasyonun sorunsalı üzerinde tanımlamalar ve değerlendirmeler yapılmıştır. Ritüel kavramı
ile alakalı genel tanımlamaya baktığımızda, geleneksel topluluklardan modern topluluklara değin, sosyal yapıyı
biçimlendirmede ve toplumda yaşayan insanlar arasındaki bağı güçlendirmede, ritüellerin oldukça ehemmiyetli
bir fonksiyona sahip değerler ve erdemler silsilesi şeklinde tasvir edilip yorumlandığı görülmüştür. Bu
doğrultuda geleneksel toplumlarda daha çok ailevi ve dini tematik örgülerle biçimlenmiş ritüellerle
karşılaşılmış, buna karşın modern toplumlarda ise ulus, vatan ve millet temalı ritüel formasyonları uygulamaya
konmuştur. Devletler, eğitim alanında uygulanan ritüel formasyonlarından yararlanarak, ortak ülkü ve değerler
silsilesi kapsamında hem bütünlüklerini koruma hem de bâki olma noktasında, oldukça önemli bir vasıtayı
kullanmış oldular. Ritüel formasyonunu bir vasıta olarak kullanan devletler, bu ritüelleri sistem içerisinde
uygularken, yöntem olarak güç kullanmamış tam tersine gönüllülük esaslı bir yaklaşımla hareket etmeyi ve
rejimi özümseyen ve içselleştiren bir anlayışla yapılandırmayı uygun bulmuşlar ve bu doğrultuda ritüelleri
kaynak olarak değerlendiren bir yaklaşım sergilemişlerdir. Ritüelleri kaynak olarak değerlendiren devletler,
özellikle eğitim kurumlarında uyguladıkları ritüel formasyonları ile yönetime sadakat ve itaat duygusu ile
yaklaşmanın ve bu hislerle bağlanmanın farkındalığı içerisinde bir politika izlemişlerdir. Osmanlı Devleti'nde
çocukların okul ile ilgili olumsuz düşüncelerini ortadan kaldırmak, onlarda okuma hevesini uyandırmak, onların
mektep yaşamlarının hayırlarla ve başarılarla geçmesini dileyerek, duaların yapılmasına öncülük etmek gibi
gayeler ile tertip edilen "Âmin Alayı" ritüeli ile Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması ile oluşan yeni düzenin
sosyalizasyon sürecinde ve çocukların bu konu ile ilgili bilgilendirilme ve yetiştirilme evresinde, eğitim
kurumlarında uygulanan "Öğrenci Andı" ritüelinin incelendiği bu çalışma, devletlerin kendi dönemlerinde
hâkim olan paradigmalarını ve prensiplerini, ritüel formasyonları üzerinden okuma ve ortaya koyma
gayretindedir. Nitekim Osmanlı Devleti'nde mektebe başlama merasimi sırasında görülen ve İslamî tematik
örgülerle kurulu olan "Âmin Alayı" ritüeli ile çocuklar ve ebeveynleri üzerinde oluşturulan sadakat ve bağlılık
yetkesi, genç Cumhuriyet'in kurulması ile çocukların ilkokullarda her sabah hep bir ağızdan söyledikleri
"Öğrenci Andı" ritüeli ile milli, laik ve vatanperver bir temaya bürünmüş ve bu dönemde yeni kurulan düzene
farklı paradigmalar ekseninde bir bağlılık yaratılmak istenmiştir. Çünkü toplumun ve geleceğin yetişkini olarak
kabul edilen çocuklar, Cumhuriyetin ilke ve prensiplerine, norm ve değerlerine göre yetiştirilmek ve inşa
edilmek istenmiş ve bu amaç doğrultusunda devlet, eğitim kurumlarında uyguladığı ritüel formasyonlarından
destek almayı da tercih etmiştir.